MÜSLÜMAN YAPTIĞI LÂİKLİK
LÂİKLİK, TAMÂMEN HIRİSTİYAN KÜLTÜRÜNÜN BİR PARÇASIDIR, VE PAPALIK İLE İLGİLİDİR... VE SADECE HIRİSTİYAN TOPLUMLARDA, TÂRİHİN BİR GEREĞİ OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞTIR.
MESELEYE BÖYLE BAKILMADIĞI İÇİN DE, BİZİM TOPLUMUMUZDA SORUN HÂLİNE GELMİŞTİR.
NE DEMEK İSTEDİĞİMİZİ TAM OLARAK ANLATABİLMEK İÇİN, HIRİSTİYAN TARİHİ'NE DÖNMEK GEREKİR... ANCAK OKUYANLARI SIKMAMAK İÇİN DAHA ÖNCEKİ HZ. HIRİSTİYANLARIN SAHTE PEYGAMBERİ YAZIMIZDA VERDİĞİMİZ HZ. İSÂ’NIN ÖLÜMÜNDEN SONRAKİ GELİŞMELERİ TEKRARLAMIYACAĞIZ...
YALNIZ ŞU KADARINI BELİRTELİM Kİ, BUGÜNKÜ HIRİSTİYANLIK, HZ. İSÂ’NIN VAZETTİĞİ ESASLAR ÜZERİNE DEĞİL; SEN POL DİYE BİLİNEN PAVLUS’UN İDDİÂLARI ÜZERİNE KURULMUŞTUR... YENİ AHİT’TE, PAVLUS’UN YAZDIKLARI, 4 "İNCİL"DEN DE FAZLA YER TUTAR!..
PAVLUS’UN BU UYDURMA DÎNİ, 312-337 TARİHLERİ ARASINDA ROMA İMPARATORU OLAN KONSTANTİN TARAFINDAN BENİMSENDİ, VE RESMÎ DİN OLDU... KONSTANTİN 325 YILINDA İZNİK’TE BİR KONSÜL TOPLAYARAK ESKİ ROMA DÎNİ İLE PAVLUS’UN İDDİALARININ BİRLEŞTİĞİ BİR HIRİSTİYANLIĞIN ESASLARINI (KATOLİK MEZHEBİ) TESBİT ETTİ.
KONSTANTİN'İN YAPTIĞI BU KADARLA DA KALMADI... O TÂRİHE KADAR SÂDECE BİR “KİLİSE BAŞPAPAZI”NDAN FAZLA DEĞERİ OLMAYAN ROMA PİSKOPOSU'NA MAAŞ BAĞLADI, VE ROMA KİLİSESİ'Nİ DİĞERLERİNDEN ÜSTÜN TUTTU... BÖYLECE BİR SÜRE SONRA PAPALIK MÜESSESESİ OLUŞTU!.. ROMA KİLİSESİ'NİN BAŞ PİSKOPOSU'NA, BÜTÜN DİĞER PAPAZLARIN "BABA"SI ANLAMINDA "PAPA" DENMEYE BAŞLANDI.
380 YILINDA İMPARATOR TEODOS, DİĞER DİNLERİ YASAKLADI, HIRİSTİYANLIK AVRUPA'DA RAKİPSİZ KALDI.
"BÜTÜN BUNLARIN LÂİKLİK İLE NE İLGİSİ VAR?" DENİLEBİLİR... HEMEN ORAYA GELİYORUZ.
İMPARATOR KONSTANTİN, ÖLMEDEN ÖNCE ÖYLE BİR ŞEY YAPTI Kİ, ROMA PİSKOPOSU'NU HAYÂL BİLE EDEMİYECEĞİ BİR KUDRETE ULAŞTIRDI!...
KONSTANTİN, İMPARATORLUK ALÂMETLERİ OLAN TAÇ VE ÂSÂSINI, BU KİŞİYE BIRAKTI!..
BÖYLECE KENDİNDEN SONRA GELECEK İMPARATORA HÜKÜMDÂRLIĞI, PAPA VERMİŞ OLDU!..
BU SURETLE ÜLKE, TANRI'NIN TEMSİLCİSİ TARAFINDAN TAKDİS EDİLMİŞ "KUTSAL ROMA İMPARATORLUĞU" ADDEDİLDİ!..
ONDAN SONRAKİ HÜKÜMDÂRLAR İKTİDÂRA ANCAK "PAPA'NIN İZNİYLE" SÂHİP OLABİLİR HÂLE GELDİLER.
PAPALARIN KUDRETİ ARTTIKÇA ARTTI... 9. VE 10. ASIRDA BU KUDRET AZALIR GİBİ OLDUYSA DA, 1096'DAN İTİBÂREN İSLÂM ÂLEMİ ÜZERİNE HAÇLI SEFERLERİ ORGANİZE EDEREK TEKRAR GÜÇ KAZANDILAR. KENDİLERİNE "AFAROZ" VE "ENGİZİSYON" GİBİ HAKLAR DA UYDURDULAR... AFAROZLA EMİRLERİNİ DİNLEMİYEN KIRALLARI BİLE MEVKİLERİNDEN EDEBİLİYOR, ENGİZİSYON İLE YÜZBİNLERCE MÂSUM İNSANI İŞKENCEYE YOLLIYABİLİYORLARDI!..
1300'LERDE PAPA 7. GREGOIRE, ALMAN İMPARATORU 4. HENRY'İ; PAPA 8. BANİFAS DA, FRANSA KRALI GÜZEL FİLİP'İ AFAROZ ETMİŞTİ!... BUNLARDAN 4. HENRY YALINAYAK KARLAR ÜZERİNDE YÜRÜYEREK PAPA'YA GELMİŞ, DİZ ÇÖKEREK AFFINI DİLEMİŞTİ!...
AMERİKA'NIN KEŞFEDİLDİĞİ 1492 TARİHİNDE PAPA, DÜNYÂYI PORTEKİZ İLE İSPANYA ARASINDA PAY ETME KUDRETİNİ KENDİNDE GÖRECEK KADAR KÜSTÂHLAŞABİLİYORDU!..
KISACASI AVRUPA KIRALLAR, PİRENSLER TARAFINDAN İDÂRE EDİLİYOR, ANCAK KIRALLARI DA PAPA İDÂRE EDİYORDU!.. KARDİNÂLLERİN ETKİSİ İSE HİÇ YABANA ATILMAZDI... ALEXANDRE DUMA'NIN MEŞHUR ÜÇ SİLÂHŞÖRLER ROMANINDA DAHİ "KIRAL'LA İKTİDAR MÜCÂDELESİNE GİREN KARDİNÂL" TİPİ GÖZE ÇARPAR.
İŞTE LÂİKLİK; BU ŞARTLAR ALTINDA, FRANSIZ İHTİLÂLİ İLE BİRLİKTE "HÜKÜMDÂRLARIN ÜZERİNDEKİ KİLİSE ETKİSİNİ KALDIRMA" AKIMI OLARAK ORTAYA ÇIKTI!.. BU BİR!..
İKİNCİ ŞİKÂYET KONUSU, TÂ ESKİ GIREK VE ROMA DÖNEMİNDEN KALMA "KILERİKUS", YANİ DİN ADAMLARI-RÂHİPLER SINIFININ AYRICALIKLARI İDİ.
PAPA'NIN KIRALLARA TAÇ GİYDİRME VEYÂ ONLARIN SALTANATINI ELLERİNDEN ALMA KUDRETİ, DERECE DERECE BÜTÜN PAPAZLARA KADAR YAYILMIŞTI...KİLİSELER İSE; BAĞIŞLAR, GÜNÂH ÇIKARTMALAR, CENNET ANAHTARI SATIŞI(!) VE EL KOYMALAR İLE MUAZZAM SERVET SÂHİBİ OLMUŞLARDI. BU YÜZDEN SADE VATANDAŞ SEFÂLET İÇİNDE YÜZERKEN; RÂHİPLER VE RÂHİBELER DE SÖZÜM ONA İNZİVÂDA, AMA ASİLLER GİBİ SON DERECE REFAH İÇİNDE YAŞIYORLARDI.
MÜLKİYET SÂDECE TANRI ADINA(!) KİLİSENİN VE ONUN KUTSADIĞI YÖNETİCİ SINIFIN, YÂNİ ASİLLERİN HAKKI İDİ.
BUNA BİR DE HIRİSTİYAN GEÇİNEN FEODALİZMİN, SÂDE VATANDAŞI SERF, YÂNİ "TOPRAĞA BAĞIMLI KÖLE" SAYAN UYGULAMASI EKLENİNCE, FRANSIZ İHTİLÂLİNİN SADECE ASİLLER'E DEĞİL; AYNI ZAMANDA RUHBAN SINIFINA DA KARŞI OLDUĞUNU GÖRMEK ZOR OLMAZ.
LÂİKLİK, HÜKÜMDÂRLARI PAPA HEGOMANYASINDAN KURTARMAYI İSTEDİĞİ GİBİ, KİLİSE VE PAPAZ SINIFININ DA MALLARINA EL KOYMAYI AMAÇLIYORDU!..
ZÂTEN DAHA ÖNCELERİ DE KİLİSE MALLARINA KARŞI HALK AYAKLANMALARI VARDI... 1100'LERDE ALBIGEOIS HAREKETİ BAŞGÖSTERMİŞTİ. 1208'DE PAPA 3. INNOCENT BİR HAÇLI SEFERİ DÜZENLEMİŞTİ; AMA BU SEFER MÜSLÜMANLAR'A KARŞI DEĞİL, "KİLİSE MALLARININ HALK YARARINA KULLANILMASINI" İSTİYEN HIRİSTİYAN ALBIGEOISLER ÜZERİNE İDİ!.. 1221'DE YENİ BİR SEFERLE BU KİŞİLERİN ÇOĞU KATLEDİLDİ, YİNE DE TEPKİ ORTADAN KALDIRILAMADI.
13. ASIRDA THOMAS AQUIN, İSLÂM FELSEFESİNDEN YARARLANARAK MÜLKİYET HAKKININ HERKESE ÂİT OLDUĞUNU, TİCÂRETİN GÜNÂH OLMADIĞINI DİLE GETİRDİ.
BÖYLECE SERFLER ZAMANLA ÇALIŞMALARINA KARŞILIK ALDIKLARINI BİRİKTİREBİLİR HÂLE GELDİLER. BUNLARDAN MESLEK SÂHİBİ OLANLAR DOLAŞMA HAKKINI DA ELDE ETTİLER. "FREE MASON – SERBEST DOLAŞABİLEN MESLEK ERBÂBI" KAVRAMI DA, BÖYLE DOĞDU... BUNLAR SONRALARI BÜYÜK ŞEHİRLERE YERLEŞTİLER VE FRANSA İHTİLÂLİNİN BURJUVA SINIFINI OLUŞTURDULAR. (BURJUVA KELİME OLARAK ZATEN ŞEHİRLİ DEMEKTİR.)
1500'LERDE BATI AVRUPA ÜLKELERİNDE PAPALIĞIN OTORİTESİNE KARŞI HUSÛMET ARTTI... SONUNDA MARTIN LUTHER ÖNDERLİĞİNDE PROTESTAN (İSVİÇRE, SONRADAN AMERİKA), SONRA CALVIN (FRANSA) VE ANGLİKAN (İNGİLTERE) KİLİSELERİ ORTAYA ÇIKTI.
YİNE 1500'LERDE FRANSA'DA KİLİSE ALEYHİNE KAANUNLAR ÇIKMAYA BAŞLADI... 1764'DE KRAL CİZVİT TARÎKATINI DAĞITTI…. VE NİHÂYET 1789'DA FRANSIZ İHTİLÂLİ KİLİSE MALLARINA EL KOYARAK LÂİKLİĞİN TEMELİNİ ATTI!...
AMA PAPALIK ÖNEMİNİ TAMÂMEN KAYBETMEDİ... NAPOLYON BİLE, İHTİLÂLDEN ÇOK SONRA, İMPARATORLUK TÂCINI GİYERKEN, PAPA'YI DAVET ETME GEREĞİNİ DUYDU.(1801)
LÂİKLİK, DİKKAT EDİLİRSE, BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ, ATATÜRK’ÜN DİLE GETİRDİĞİ GİBİ, "DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ" DEĞİLDİ!.. "DİN VE DEVLET İŞLERİNİN AYRILMASI"NDAN KASIT TA O DEĞİLDİ!.. PAPA’NIN DEVLET YÖNETİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN KALDIRILMASI VE KİLİSENİN MUAZZAM MALLARINA EL KONMASI İDİ... BU YÜZDENDİR Kİ, UZUN YILLAR YAHUDİLİK VE İSLÂM HORLANMAYA DEVAM ETTİ!.. TÂ NAPOLYON’A KADAR!..
NAPOLYON YASALARI PROTESTAN, KATOLİK, YAHUDİ DİNİNİ TANIYOR, ONLARA YARDIM EDİYORDU... ANCAK İSLÂM, BUDİZM FALAN BU UYGULAMAYA YİNE DÂHİL DEĞİLDİ... YAHUDİLERİN VATANDAŞ, YANİ "ADAM" SAYILMALARI, ALMANYA’DA TÂ 1860’LARDADIR…
NİHÂYET 1905'DE İSE, "DEVLETİN HER DİN VE MEZHEBE EŞİT MESÂFEDE OLACAĞI" KABUL EDİLDİ… BÖYLECE ANCAK O TÂRİHTE İSLÂM "TANINMIŞ" OLDU!... YİNE DE GEREK FRANSA'DA, GEREKSE DİĞER BATI ÜLKELERİNDE UYGULAMALAR ESKİDEN FARKLI OLMADI.
MESELÂ KADINLAR, ZENCİLER, HIRİSTİYAN OLMIYANLAR, BU ÜLKELERİN HİÇ BİRİNDE 1950'LERE KADAR PARLÂMENTOYA GİREMEDİLER! İSVİÇRE’DE KADINLARA OY HAKKI ANCAK 1975’DE TANINABİLDİ!..
BURADA BİR KERE DAHA HATIRLATALIM KI, BATI TARZI BU "LÂİKLİK" ANLAYIŞI; BİZE ATATÜRK’TEN YANSIYAN "DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ"NE, VE "DİN ADAMLARININ DEVLET İŞİNE KARIŞMAMASI, YOBAZLARA FIRSAT TANINMAMASI" ESÂSINA DAYANAN "LÂİKLİK"TEN ÇOK FARKLIDIR.
ÖTE YANDAN 200 YILLIK AMERİKAN TÂRİHİNDE BİR TEK KATOLİK CUMHURBAŞKANI VARDIR, DİĞERLERİ HEP PROTESTANDIR... İNGİLTERE’DE HÂLÂ KIRAL, ANCAK ANGLİKAN MEZHEBİNDEN OLABİLİR... YÂNİ BATILILAR SÂDECE DİĞER DİNLERE DEĞİL; KENDİ MEZHEPLERİNDEN OLMIYANLARA DA FAZLA SÖZ HAKKI TANIMAZLAR.
YA PAPA'NIN SİYÂSİ ETKİSİ VE YETKİSİ?.. O DAHİ FAZLA DEĞİŞMEDİ... 1962 YILINDA PAPA, FİDEL CASTRO'YU "KOMÜNİST" OLDUĞU İÇİN "AFAROZ" ETTİ. BİR AY SONRA DA, KENNEDY KÜBA'YA ABLUKA UYGULAYIP, DÜNYÂYI SAVAŞ TEHLİKESİNİN ÖNÜNE ATTI!.. YÂNİ, "LÂİK-SEKÜLER" ABD, UTANMADAN ARLANMADAN, DÎNİ POLİTİKAYA ÂLET ETTİ!
BUNUNLA DA KALMADI. 1979’DA GÖREVE GELEN ŞİMDİKİ PAPA 2. JAN PAUL,1980’DE KENDİ ÜLKESİ OLAN POLONYA’DA, ZİYARETİYLE "DAYANIŞMA HAREKETİ"Nİ BAŞLATTI VE 10 YILDA SOSYALİST BULOĞUN ÇÖKMESİNİ SAĞLADI!.. ZÂTEN BUNUN İÇİN GÖREVE GETİRİLMİŞTİ!..
KİLİSENİN PEK ÇOK MALI ALINDI AMA, TÜMÜ ALINAMADI... BUGÜN BİLE VATİKAN, DÜNYANIN ZENGİNLERİ ARASINDAYER ALIR... PAPALIK, BANKALAR İŞLETİR, ŞİRKETLERİ VARDIR, MAFYA VE GİZLİ ÖRGÜTLERLE BAĞLANTISI SÂYESİNDE. SERVETİNE SERVET KATAR.
ŞİMDİ BURADA DURALIM... VE BU SİSTEMİN BİZİMLE HERHANGİ BİR BAĞLANTISI OLUP OLMADIĞINA BİR BAKALIM.
ÇOĞU KİMSE "PAPA" İLE "HALİFE"Yİ AYNI KEFEYE KOYAR... ASLINDA ARALARINDA HİÇ BİR BENZERLİK YOKTUR!
AYNI ŞEKİLDE "KİLİSE" İLE "CÂMİ", "PAPAZ" İLE "İMAM" ARASINDA DA BİR PARALELLİK KURULAMAZ!..
HALİFE, BİR İSLÂM DEVLET REİSİ OLAN HZ. MUHAMMED'İN YERİNE GEÇEN KİŞİNİN ALDIĞI ADDIR... İLK 4 HALİFEDEN SONRA DA, "HÜKÜMDÂRLIK" NİTELİĞİ, "DİN REİSİ" NİTELİĞİNDEN AĞIR BASMIŞTIR... TIPKI SALTANAT GİBİ BABADAN OĞULA GEÇMİŞTİR... AYNI DÖNEMDE 2 VEYA 3 HALİFE BULUNDUĞU DAHİ OLMUŞTUR.
İLK 4 HALİFE DE DÂHİL OLMAK ÜZERE, HİÇ BİR HALİFE "PROFESYONEL DİN ADAMI" DEĞİLDİ!.. İSLÂM'DA HİÇ BİR ZAMAN BİR İMAM, MÜEZZİN, HACI, HOCA, ŞEYH, HATTÂ ŞEYH-ÜL İSLÂM BİLE "HALİFE" OLMAMIŞTIR!.
HİÇ BİR HÜKÜMDÂR AFAROZ EDİLMEDİĞİ GİBİ; EMEVÎ, ABBASÎ, FÂTIMÎ VE ENDÜLÜS EMEVÎ HALİFELERİ, ANCAK VÂLİ TÂYİN EDEBİLİRLERDİ. HÜKÜMDÂRLARA TAÇ GİYDİRME VEYÂ TÂCINI ELİNDEN ALMA HAKLARI YOKTU!.. TERSİNE; TÂYİN ETTİKLERİ VÂLİLERDEN ÇOĞU, SONRADAN, HALİFENİN ARZUSU HİLÂFINA KENDİ DEVLETİNİ KURMUŞ, ANCAK ŞEKLEN HALİFEYE BAĞLILIĞINI SÜRDÜRMÜŞTÜR.
HELE 1055 YILINDA SONRA, YÂNİ SELÇUKLU SULTANI TUĞRUL BEY'İN BAĞDAT'A GELİP, HALİFE'Yİ BÜVEYHÎLER'İN ELİNDEN KURTARIP TEKRAR TAHTINA OTURTMASINDAN SONRA; FİİLİYATTA HALİFELER HÜKÜMDÂRLARA TÂBİ OLMUŞTUR... ZÂTEN HALİFELER, 100 YILDAN BERİ BÜVEYHÎLER'İN ELİNDE OYUNCAK İDİ!...
YÂNİ 950 YILINDAN BERİ HALİFELER HÜKÜMDÂRLARI DEĞİL, HÜKÜMDÂRLAR HALİFELERİ İDÂRE EDİYORDU!..
HALİFELİK MÜESSESİ NİN BAŞLANGICINDAN SONUNA KADAR OLAN SERENCÂMINI, BİR BAŞKA YAZIDA ANLATMIŞTIK... DAHA DOĞRUSU, ATATÜRK’ÜN AĞZINDAN NAKLETMİŞTİK. ONUN İÇİN BURADA O KONUYA DAHA FAZLA GİRMİYORUZ.
HİLÂFET, 1518'DEN SONRA OSMANLILAR'A GEÇTİĞİNDE DE, HÜKÜMDÂRLARIN HİÇ BİR DÎNÎ ÖZELLİĞİ OLMAMIŞTIR... HÜKÜMDÂR HALİFE OLMASINA RAĞMEN, DİNİ KONULARDA ŞEYH-ÜL İSLÂM'A DANIŞIRDI!.. ALDIĞI FETVÂYA UYARDI AMA, FETVÂ ALMASI TAMÂMEN KENDİ ARZUSUNA BAĞLI İDİ... DİN ADAMLARININ DEVLET İDÂRESİNDE HEMEN HİÇ BİR FONKSİYONU YOKTU... HELE ONLARIN HÂKİMİYETİNDEN ASLA SÖZ EDİLEMEZ... GEREKTİĞİNDE PADİŞAH, KELLESİNİ UÇURUVERİRDİ!...
KISACASI HALİFE, MÜSLÜMANLARIN DÎNÎ LİDERİ DEĞİL; SİYÂSÎ LİDERİ İDİ!
PEYGAMBERİMİZ'DEN SONRA HİÇ BİR HALİFE, BİR DÎNÎ KURUL TARAFINDAN SEÇİLMEDİĞİ, MESLEKLERİ "DİN ADAMLIĞI" OLMADIĞI GİBİ, BİR "DÎNÎ HEYET" TE DEVLET İDÂRESİNDE SÖZ SÂHİBİ OLMAMIŞTIR!.. ŞEYHÜL-İSLÂMLAR BİR "DANIŞMAN"DAN, "BİLİRKİŞİ"DEN ÖTEYE GEÇEMEMİŞTİR.
YÂNİ İSLÂM ÜLKELERİNDE, İMAMLARIN MOLLALARIN SÖZÜ GEÇMEZ! BUNLAR ALLAH'LA KUL ARASINA, HÜKÜMDÂRLA TEB'A ARASINA GİREMEZLER!.. (ŞİÎ İRAN HÂRİÇ!)
ÖYLEYSE, "PAPA'NIN HÜKÜMDÂRLAR ÜZERİNDEKİ YETKİSİNİ KALDIRMAK" DEMEK OLAN "LÂİKLİK"; İSLÂM ÜLKELERİNDE TATBİK İMKÂNI BULAMAZ!..
ÖTE YANDAN İSLÂM DÜNYÂSI'NDA CÂMİLER SÂDECE BİRER İBÂDET VE TOPLANMA YERİDİR... SERVET SÂHİBİ BİR "MÜESSESE" DEĞİLDİR. HEPSİ BİRER "HAYIR KURUMU" OLARAK İNŞÂ EDİLMİŞ, MÜLKİYETİ DEVLET'E VEYÂ CEMİYETE ÂİT OLMUŞTUR.
İSLÂM DİN ADAMLARI, MOLLALAR, CÂMİ İMAMLARI, TARİKATLAR HİÇ BİR ZAMAN BİR SINIF TEŞKİL ETMEMİŞLER, SERVET SÂHİBİ OLMAMIŞLARDIR. İSLÂM TÂRİHİ BU DEDİĞİMİZİN DELİLİDİR... BİR TEK İSTİSNÂ VARDIR: ŞİÎLİK!.. (DİKKATİNİZİ ÇEKERİZ: ALEVÎLİK DEĞİL; ŞİÎLİK!)
BİR MİLYÂRLIK İSLÂM DÜNYÂSI'NDA CÜZ'İ BİR KESİM, YÂNİ PAKİSTAN’DAKİ ŞİÎ İSMÂİLÎYE VE İRAN'DAKİ ŞEYHÎYE KOLLARI, PEYGAMBER ADINA HALKTAN "BEŞTE BİR" TOPLIYARAK SERVET SÂHİBİ OLMUŞLAR, VE MOLLALAR İKTİDAR MÜCÂDELESİNE GİRİŞMİŞLERDİR... İRAN İSLÂM CUMHURİYETİ, BU AKIMIN ZAMANIMIZDAKİ TEZÂHÜRÜDÜR.
AĞA HAN, İSMÂİLÎYE MEZHEBİNİN; HUMEYNÎ DE, ŞEYHÎYE MEZHEBİNİN LİDERLERİDİR... BU GİBİ MEZHEPLERİN SAPIK SAYILMASININ BAŞLICA SEBEBİ DE, DÎNİ ÂLET EDEREK İKTİDAR VE MADDÎ SERVET PEŞİNDE KOŞMALARIDIR!...
BU İSTİSNÂYA SON ZAMANLARDA BİR DE "SÜNNÎ" OLDUĞUNU İDDİÂ EDEN BÂZI TARİKAT ŞEYHLERİ İLE, "RADİKAL İSLÂM" DENEN KESİMİN MİLİTAN ÖRGÜTLERI EKLENMİŞTİR... BU KİŞİLER HEM POLİTİKAYA BULAŞMAKTA, HEM DE SERVET PEŞİNDE KOŞMAKTADIR... ANCAK DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUS, BUNLARIN ARKASINDA DÂİMA İSLÂM'I BÖLMEK İSTEYEN BATILI GÜÇLERİN OLDUĞUDUR!... AMERİKAN DESTEKLİ YOBAZ MOLLA ÖRGÜTÜ "TÂLÎBÂN" GİBİ!...
"MÜSLÜMAN" GEÇİNEN BU GÜRUHLARIN, ASLINDA KÖTÜ BİR "HIRİSTİYAN EKOLÜ" TAKLİTÇİSİ OLDUĞUNU GÖRMEK ZOR DEĞİLDİR.
ATATÜRK:
- "İSLÂM TOPLUM HAYÂTINDA, HİÇ KİMSENİN BİR 'ÖZEL SINIF' HÂLİNDE VARLIĞINI KORUMAYA HAKKI YOKTUR!.. KENDİLERİNDE BÖYLE BİR HAK GÖRENLER, DİN HÜKÜMLERİNE UYGUN HAREKET ETMİŞ OLMAZLAR!" (31.1.1923)
DİYEREK, DİN ADAMLARININ BİR "SINIF" TEŞKİL ETMESİNİ ÖNLEDİĞİ GİBİ;
- "BİZDE RUHBANLIK YOKTUR, HEPİMİZ DÎNİMİZİN AHKÂMINI MÜTESÂVİYEN ÖĞRENMEYE MECBÛRUZ. HER FERT DÎNİNİ, DİYÂNETİNİ, İMÂNINI ÖĞRENMEK İÇİN BİR YERE MUHTAÇTIR, VE ORASI DA MEKTEPTİR!" (31.1.1923)
DİYEREK, DİN EĞİTİMİ'NİN MEKTEPTE YAPILMASINI ŞART KOŞMUŞTUR...AYRICA:
- "SOFTA SINIFININ DİN SİMSARLIĞINA MÜSAADE EDİLMEMELİDİR!... DİNDEN MADDÎ MENFAAT TEMİN EDENLER, İĞRENÇ KİMSELERDİR!"
DİYEREK,
- "BİZ DİN İŞLERİNİ, DEVLET VE MİLLET İŞLERİ İLE KARIŞTIRMAMAYA ÇALIŞIYORUZ... TAASSUPKÂR HAREKETLERDEN SAKINIYORUZ… DİN VE MEZHEP HİÇ BİR ZAMAN POLİTİKAYA ÂLET OLARAK KULLANILAMAZ!"
İFÂDESİNE AÇIKLIK GETİRMİŞ; BUNUNLA "HOCA-HOCA TAKIMININ BİR SINIF OLARAK İKTİDARDA SÖZ SAHİBİ OLMASINI ÖNLEMEK" İSTEDİĞİNİ BELİRTMİŞTİR... ATATÜRK’ÜN BATI’DAN ALARAK KULLANDIĞI "LÂİKLİK" KAVRAMININ YURT İÇİ UYGULAMASI, İŞTE BUNDAN İBÂRETTİR!.. TAMÂMEN İSLÂMÎ ESASLARA DAYANIR!..
KESİN OLARAK İFÂDE ETMEK İSTERİZ Kİ; BU DÜŞÜNCE TARZI, KÖKÜ "PAPALIK" MÜESSESESİNE VE "KİLİSE" UYGULAMASINA DAYANAN BATILI "LÂİKLİK"TEN TAMÂMEN FARKLIDIR!..
ATATÜRK'ÜN DÜŞÜNCE TARZI; 1400 YILLIK TÂRİHİNDE CÂMİ İMAMLARINA, MOLLALARA, HACI VE HOCALARA HİÇ BİR ZAMAN AYRICALIK TANIMAMIŞ OLAN İSLÂM FELSEFESİNDEN KAYNAKLANMAKTADIR.
İRAN UYGULAMASI İSLÂM'A AYKIRIDIR, LÂİKLİĞE DEĞİL!... UYDURUK TARİKATLAR'IN TAVRI İSLÂM'A AYKIRIDIR, LÂİKLİĞE DEĞİL!.. MİLİTAN ÖRGÜTLER'İN TAVRI İSLÂM'A AYKIRIDIR, LÂİKLİĞE DEĞİL!.. TALİBAN'IN "KIZLARIN OKUMASINI YASAKLAMASI, İÇKİ İÇENE ÖLÜM CEZASI VERMESİ" ŞERİAT DEĞİLDİR; TAM TERSİNE KUR'AN'A AYKIRIDIR!... ONUN İÇİN HİÇ BİRİNE SEMPATİ İLE BAKMAYIZ.
İSLÂM'I "LÂİKLİĞE MUHTAÇ" GÖSTERMEK YANLIŞTIR!... İSLÂMİYET'TE NE HALİFELER, NE HÜKÜMDÂRLAR, NE DE TARIKATLAR "İLÂHÎ" YETKİLERE SÂHİPTİR!
ONUN İÇİNDİR Kİ, ÖLDÜRÜLEN HALİFE SAYISI DA, HÜKÜMDÂR SAYISI DA ÇOK FAZLADIR... ÇÜNKÜ ONLARIN HİÇ BİR ÖZELLİĞİ YOKTUR. HALKA VEYÂ BİR KESİME TERS DÜŞÜNCE, ONLARI BULUNDUKLARI MEVKİE LÂYIK GÖRMEYENLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLMÜŞLERDİR!…
DİN ADAMLARINA GELİNCE; BÜTÜN MEZHEP İMAMLARI, DEVRİN HÜKÜMDÂR HALİFELERİNDEN EZİYET GÖRMÜŞTÜR!... TARİKAT SİSTEMİNDE DE HACI BAYRAM GİBİ MÂSUM KİŞİLER BİLE, "ETRAFLARINA FAZLA İNSAN TOPLANDI" DİYE ZAMANINDA TÂKİBE UĞRAMIŞTIR!
İŞTE BU YÜZDEN, TÜRK "DEVLET" SİSTEMİNE, "HÜKÜMDÂRLARIN DÎNÎ YETKİLERİ"Nİ VEYÂ "DİN ADAMLARI'NIN TAHAKKÜMÜ"NÜ KALDIRACAK LÂİKLİĞİ YAMAMAK; YANLIŞ OLUR!.. BÖYLE BİR DURUM ZÂTEN YOKTUR!.. ATATÜRK’ÜN YAPTIĞI DA BU DEĞİLDİR...
"LÂİK" KAVRAMININ İÇERİĞİ DE BİZİM TOPLUMUMUZA UYMAZ... ÇÜNKÜ HANGİ YABANCI SÖZLÜĞÜ AÇARSANIZ AÇIN, "LÂİK = DİN DIŞI" TÂRİFİNİ BULURSUNUZ!..
ESKİ YUNANCA'DA LAOS, "HALK İNSANI" DEMEK İDİ. "DİN ADAMLARI (KILERİKOS) SINIFINDAN OLMIYANLAR" İÇİN KULLANILIRDI.
KELİMENİN KÖKÜ 1100'LERDE ORTAYA ÇIKAN "LAİ" KELIMESINE DAYANIR... MANASTIRDA YAŞIYAN RÂHİP VE RÂHİBELER, DIŞARDAN TEMİZLİĞE FALAN GELENLERE "LAİ KARDEŞ" DERLERDİ. (DR. ŞÜKRÜ GÜNBULUT, LÂİKLİĞİN KÖKENLERİ, TEORİ DERGİSİ, SAYI 39... SOSYALİST VE LÂİK BİR DERGİDEN ALDIK Kİ, NALINCI KESERİ GİBİ KENDİMİZE YONTUYORUZ SANILMASIN!)
LÂİK KELİMESİ 1200'LERDE ORTAYA ÇIKTI, 1500'LERDEN SONRA TANINDI. "DİN ADAMLARI SINIFINDAN OLMAYAN", "O SINIFIN BUYRUKLARINI KABUL ETMEYEN", VE "DİNSEL İNANÇLARA KARŞIT OLAN" ANLAMINDA KULLANILDI.
DİKKATİNİZİ ÇEKERİZ, LÂİK KELİMESİ HER ŞEYDEN ÖNCE BİR SINIF FARKINI BELİRTMEKTEDİR!... BATI'DA ESKİDEN DİN ADAMI-RÂHİP-RÂHİBE-PAPAZ OLMAK, İMTİYAZLI BİR SINIFA DÂHİL OLMAK DEMEKTI!.... BU SINIFTAN OLMAYANLARA DA "LÂİK" DENIRDI... ONLAR DA YİNE BİR SINIF İDİ, AMA AYRI VE DAHA AŞAĞIDA BİR SINIF!..
İSLÂM'DA DİN ADAMI OLMAK BİR İMTİYAZ, BİR SINIF OLMADIĞI GİBİ, DÎNİN KURALLARINI YERİNE GETİRMEK DE SÂDECE DİN ADAMLARINA MAHSUS DEĞİLDİR; HER MÜSLÜMANIN GÖREVİDİR... YÂNİ BİR KİŞİ YA INANÇLI, DÎNİNE BAĞLIDIR; YA DA İNANÇSIZ, DİNSİZDIR... HEM MÜSLÜMAN OLUP, HEM DE "DİN DIŞI" KALMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR!.. HALBUKİ TA BAŞTAN BERİ "LÂİK" OLMAK, HIRİSTİYANLIKTA "DİN ADAMI OLMAMAK, DİN DIŞI OLMAK" ANLAMINA GELİYORDU!
ZAMAN İÇİNDE BATILI DÜŞÜNÜRLER, KENDI KÜLTÜRLERİNİN ETKİSİ ALTINDA, "LÂİKLİK" KAVRAMINA DEĞİŞİK VE GENİŞ YELPÂZELI TANIMLAR GETİRMİŞLERDİR. BUNDA KENDİ HIRİSTİYAN İNANÇLARININ (VEYÂ İNANÇSIZLIKLARININ) PAYI ELBETTEKI BÜYÜKTÜR.
ASLINDA "LÂİKLİK", KATOLİK-LÂTİN KÖKENLİ FRANSA KAYNAKLIDIR. HALBUKİ PROTESTAN AMERİKA İLE ANGLİKAN İNGİLTERE'DE "SEKÜLERİZM"DEN BAHSEDİLİR... İKİSİ ARASINDA BÜYÜK FARKLAR VARDIR. LÂİKLİK, "DİN İLE KAVGALI, SERT" BİR DEVLET POLİTİKASI SERGİLERKEN; "SEKÜLERİZM", DÎNE KARŞI "HOŞGÖRÜLÜ"DÜR VE RESMÎ BİR İDEOLOJİ DEĞİLDİR. (DURMUŞ HOCAOĞLU, LÂİSİZM'DEN MİLLÎ SEKÜLERİZM'E)
TÜRKİYE'DE "SEKÜLERİZM" İFÂDESİ HİÇ KULLANILMAZ... BUNA RAĞMEN OSMANLI DÖNEMİNDE 1830'LARDAN İTİBÂREN İNGİLTERE GÜDÜMÜNDE YAŞANAN "KAPİTÜLÂSYON" SÜRECİNDE, DAHA ÇOK "SEKÜLER" BİR UYGULAMA OLDUĞU SÖYLENİR... DEDİĞİMİZ GİBİ, BATI ÜLKELERİNİN HEMEN HEPSI "SEKÜLER" BİR GÖRÜNÜM TAŞIR. YÂNİ DİNLE KAVGALARI YOKTUR... FRANSA İSE LÂİKTİR...
BURADA AKLA GELEN SORU, "ACABA, ATATÜRK LÂİKLİĞİ FRANSA’DAN ALIRKEN ‘DİNLE KAVGA’YI MI HEDEFLİYORDU???" SORUSUDUR...
İŞTE GELDİK, ZURNANIN "ZIRT!" DEDİĞİ YERE!.. ATATÜRK ELBETTEKİ O MUAZZAM DİN VE TÂRİH BİLGİSİ İLE, BU NAKLETTİKLERİMİZİN ÇOĞUNDAN HABERDÂRDI... "LÂİKLİK" KAVRAMININ İSLÂM’A YAMANAMIYACAĞINI DA ÇOK İYİ BİLİYORDU!.. ANCAK BATILILARIN "HAÇLI ZİHNİYETİ"Nİ DE BİLİYORDU... 1000 YILDIR İSLÂM’IN VE ŞARK’IN KORUYUCULUĞUNU ÜSTLENMİŞ ANADOLU’DA KURULAN GENÇ TÜRK DEVLETİ’NİN, YENİ HAÇLI SEFERLERİNE MUHATAP OLMAMASI İÇİN, BİR ŞEYLER YAPMASI GEREKİYORDU!.. ÇÜNKÜ TÜRKİYE, BATI’YI TEKME-TOKAT ANADOLU’DAN KOVMAKLA, SÖMÜRGE DURUMUNDAKİ BÜTÜN MÜSLÜMAN ÜLKELERİN YILDIZI, UMUDU HÂLİNE GELMİŞTİ!.. UNUTMAYALIM Kİ, O DÖNEMDE TEK BAĞIMSIZ MÜSLÜMAN ÜLKE, TÜRKİYE İDİ!.. VE BATILILAR HEM YEDİKLERİ DAYAĞIN İNTİKAMINI ALMAK İÇİN, HEM DE MÜSLÜMAN TÜRKİYE’NİN, İSLÂM ÂLEMİ’NİN BAŞINA GEÇMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN, BİZİMLE UĞRAŞACAKLARDI... BU, KAÇINILMAZDI!..
RAHMETLİ ATATÜRK, BU KONUDA PEK ÇOK GİRİŞİMDE BULUNMUŞ, VE HEMEN HEPSİNDE BAŞARILI OLMUŞTUR... SOVYETLER’İ ARKASINA ALMASI, BARIŞTAN SONRA BUNU TEHLİKELİ GÖREREK "İZMİR İKTİSAT KONGIRESİ"NDEN "LİBERÂL" KARARLAR ÇIKARTMASI, SADÂBAT PAKTI, BALKAN ANTANTI, BU GİRİŞİMLERİN BAŞLICALARIDIR... AMA GENÇ TÜRK DEVLETİ’NİN, BATILILAR’IN GÖZÜNE DİKEN GİBİ BATAN "MÜSLÜMAN" NİTELİĞİNİ DE, BİR ŞEKİLDE PERDELEMEK GEREKİYORDU... O YÜZDENDİR Kİ, ATATÜRK,
ANLAYIŞIYLA HAREKET ETTİ, VE ÇÖZÜMÜ DE ÜSTÜN ZEKÂSIYLA BULDU!. YENİ TÜRK DEVLETİ, "DİN" AÇISINDAN BATI’YA BENZİYECEK, HATTÂ FRANSA GİBİ "DİN İLE KAVGALI" GÖRÜNECEK, "LÂİK" OLACAKTI!.. BÖYLECE "MÜSLÜMAN"LIĞI PERDELENMİŞ TÜRKİYE, BATI’NIN GÖZÜNE BATMIYACAKTI!..
LÂİKLİK İSLÂM’A YAMANAMIYACAĞINDAN, ATATÜRK İSLÂM’I LÂİKLİĞİN İÇİNE SOKTU!... HZ. MUHAMMED’İN, "BEN KENDİ ŞEYTANIMI MÜSLÜMAN ETTİM" DEDİĞİ GİBİ, O DA LÂİKLİĞİ “MÜSLÜMAN” YAPTI!..
İNANILMAZ GÖRÜNÜYOR, DEĞİL Mİ?.. AMA ÖYLE!.. ÖYLE OLDUĞUNU GÖRMEK İÇİN, ATATÜRK’ÜN "BEŞ" YERDE, VE İÇİNDE SÂDECE "DOKUZ" KERE "LÂİK" KELİMESİ GEÇEN CÜMLELERİNİ İNCELİYELİM... BUNA DA ŞAŞIRDINIZ DEĞİL Mİ?... ÇÜNKÜ BUGÜNKÜ POLİTİKACILAR BİR GÜNDE BİR DEFADA DOKUZ-ON KERE "LAİKLİK" DİYOR!.. EVET, ATATÜRK SÂDECE 5 AYRI VESİLE İLE, VE "LÂİK" KELİMESİNİ SÂDECE 9 KERE KULLANMIŞTIR!
1 - "TBMM VE ONUN ANAYASASI, FERTLERİN DİNİNİ TANIMAKTA, ONLARA SERBESTÇE İBADET HAKKINI VERMEKTEDİR. (BU ZATEN İSLÂM GEREĞİDİR... DİNDE ZORLAMA YOKTUR!) İŞTE BUNUN İÇİN LÂİKLİĞİ (1), YÂNİ DİN İLE DÜNYA İŞLERİNİN BİRBİRİNDEN AYRILMASINI İSTEDİK."
YÂNİ "DİN VE DÜNYÂ İŞLERİNİ AYIRMAK"TAN KASIT, HERKESE SERBESTÇE İBÂDET HAKKI TANINDIĞINI DÜNYAYA DUYURMAK!.. YOKSA ZÂTEN TÜRKİYE'DE HİÇ BİR DİNİN İBÂDETİ YASAK DEĞİLDİ Kİ!.. OSMANLI DEVLETİ'NDE DE HERKES İSTEDİĞİ DİNDE, İSTEDİĞİ İBADETİ, İSTEDİĞİ YERDE YAPIYORDU!.. YÂNİ, ASLINDA BU UYGULAMADA BİR YENİLİK YOK!.. ATATÜRK YENİYMİŞ GİBİ GÖSTERİYOR!..
2 - "LÂİKLİK(2) ESÂSINDA ISRAR EDİYORUZ... ÇÜNKÜ MİLLÎ İRÂDENİN, İNSANLIĞA MÂLOLMUŞ DEĞERLERİN BELKİ DE EN KUTSAL OLANI, (YÂNİ) DİN HÜRRİYETİ, ANCAK LÂİKLİK (3) ESÂSINA BAĞLANMAKLA KORUNABİLİR... LÂİKLİK (4) YALNIZ DİN VE DÜNYÂ İŞLERİNİN AYRILMASI DEĞİLDİR... BÜTÜN YURTTAŞLARIN VİCDAN, İBÂDET VE DİN HÜRRİYETİNİ TEKAAFÜL ETMEK DEMEKTİR." (BU DA İSLÂM GEREĞİDİR... HİÇ BİR MÜSLÜMAN; BİR HIRİSTİYANIN, BİR YAHUDİNİN, BİR BUDİSTİN İBÂDETİNE ENGEL OLAMAZ.)
YİNE ATATÜRK, "LÂİKLİK" DENİNCE, "DİN HÜRRİYETİ"NDEN BAHSEDİYOR!.. BİZİM ÜLKEMİZDE UYGULANANI, "YENİ"YMİŞ GİBİ GÖSTERİP, ADINI "LÂİKLİK" DİYE KOYUYOR!..
3 - "MEMNUNİYETLE GÖRÜYORUM Kİ, LÂİKLİK (5) ESÂSINDA (YÂNİ SİYÂSETE MEZHEP VE TARİKAT KARIŞTIRMAMAK KONUSUNDA) BERÂBERİZ. (BU DA İSLÂM GEREĞİDİR) ZÂTEN BENİM SİYÂSÎ HAYATTA BİR TARAFLI OLARAK DÂİMA ARADIĞIM VE ARAYACAĞIM TEMEL BUDUR... LÂİK (6) CUMHURİYET ESÂSI DÂHİLİNDE, FIRKA'NIN HER NEVİ SİYÂSÎ FAALİYET VE CEREYANLARININ BİR ENGELE UĞRAMIYACAĞINA İNANABİLİRSİNİZ, EFENDİM..."(1930) (SERBEST FIRKA'YI KURAN FETHİ OKYAR'A YAZDIĞI MEKTUPTAN... PARTİ, BU KURALA UYMADIĞI, SİYÂSETE DİN KARIŞTIRDIĞI İÇİN 3 AY SONRA KAPATILDI)
BUNDAN ÖNCEKİLER DIŞARIYA MESAJDI; BU ÖZEL MEKTUP, İÇERİYE MESAJDIR. ATATÜRK, FETHİ BEY'İN ŞAHSINDA, BÜTÜN POLİTİKACILARI UYARIYOR!.. "DİNİ SİYÂSETE ÂLET ETMEYİN," DİYOR!.. LÂİKLİĞİN İÇERİDE BUNDAN BAŞKA BİR ANLAMI YOK!..
4 - "TÜRK DEVLETİ LÂİKTİR. (7) HER REŞİT DÎNİNİ İNTİHAPTA SERBESTTİR. (ZÂTEN BU DA İSLÂM GEREĞİDİR)" (MEDENİ BİLGİLER, EL YAZISI)
GENE DIŞARIYA MESAJ!..
5 - "CUMHURİYET'İN İLÂNINDAN SONRA DA, YENİ TEŞKİLÂT-I ESASİYE KANUNU YAPILIRKEN, 'LÂİK (8) HÜKÛMET' TÂBİRİNDEN 'DİNSİZ' MÂNÂSI ÇIKARMAYA MÜTEMÂYİL OLANLARA FIRSAT VERMEMEK MAKSADIYLA, KANUNUN İKİNCİ MADDESİNİ BİMÂNÂ KILAN BİR TÂBİRİN İTHALİNE MÜSAMAHA OLUNMUŞTUR. BU TÂBİRAT İNKİLÂB VE CUMHURİYET'İN O ZAMAN İÇİN BEİS GÖRMEDİĞİ TÂVİZLERDİR. MİLLET, TEŞKİLÂT-I ESASİYE KANUNU'MUZDAN LÂİKLİK (9) İLE BAĞDAŞMAYAN BU ZEVÂİDİ İLK MÜNÂSİP ZAMANDA KALDIRMALIDIR." (NUTUK, 1927, CHP GRUP TOPLANTISI)
GÖRDÜNÜZ MÜ?... BÜTÜN MESAJLAR "TÜRKİYE'DE DİN SEÇMEK SERBEST" VE "DÎNÎ İBÂDET SERBEST" ŞEKLİNDE!... ATATÜRK'ÜN BUNDAN BAŞKA İÇİNDE "LÂİKLİK" GEÇEN BİR BEYANINI BULANA, OLMAYAN ARABAMI İKRAMİYE DİYE VERECEĞİM!..
HAA, ATATÜRK BUNUNLA TÜRK MİLLETİNE, İSLÂM’IN GEREĞİ OLAN "BAŞKA DİNLERE HOŞGÖRÜ VE SAYGI"YI MI ÖĞRETMEK İSTİYOR, DERSENİZ, HAYIR!.. HÂŞÂ!.. O TÜRK MİLLETİNİN SONSUZ "HOŞGÖRÜ"SÜNDEN VE "İNANÇ SERBESTÎ"SİNDEN EMİN!... O SÂDECE DIŞARIYA (BATI’YA) ÖYLE OLDUĞUMUZU HATIRLATMAK İSTİYOR.... İNANMADINIZ MI?.. İŞTE SÖZLERİ:
- "HİÇ BİR MİLLET, (MÜSLÜMAN OLAN) MİLLETİMİZDEN DAHA ÇOK YABANCI UNSURLARIN İNANÇ VE ÂDETLERİNE HOŞGÖRÜ GÖSTERMEMİŞTİR!"
- "HATTA BAŞKA DİNLERE MENSUP OLANLARIN DİNİNE HOŞGÖRÜ GÖSTEREN YEGÂNE MİLLETİN, (MÜSLÜMAN) TÜRK MİLLETİ OLDUĞU İLERİ SÜRÜLEBİLİR!.." (28.12.1920)
ŞİMDİ BUNLARA, ATATÜRK’ÜN BİR KISMINI YUKARDA VERDİĞİMİZ YOBAZLIK-İRTİCA İLE İLGİLİ İFADELERİNİ EKLEYİN:
- "İSLÂM TOPLUM HAYATINDA HİÇ KİMSENİN BİR ÖZEL SINIF HÂLİNDE VARLIĞINI KORUMAYA HAKKI YOKTUR!. KENDİLERİNDE BÖYLE BİR HAK GÖRENLER, DİN HÜKÜMLERİNE UYGUN HAREKET ETMİŞ OLMAZLAR!" (31.1.1923)
- "BİZDE (İSLÂM’DA) RUHBANLIK YOKTUR!. HEPİMİZ DİNİMİZİN (İSLÂM’IN) AHKÂMINI MÜTESÂVİYEN ÖĞRENMEYE MECBÛRUZ... HER FERT DÎNİNİ, DİYÂNETİNİ, İMÂNINI ÖĞRENMEK İÇİN BİR YERE MUHTAÇTIR, VE ORASI DA MEKTEPTİR!" (31.1.1923)
- "EFENDİLER, VE EY MİLLET!.. İYİ BİLİNİZ Kİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ ŞEYHLER, DERVİŞLER, MÜRİTLER, MECZUPLAR MEMLEKETİ OLAMAZ!.. (İSLÂM BUNA İZİN VERMEZ) EN DOĞRU, EN HAKİKİ TARÎKAT, MEDENİYET TARÎKATIDIR. (İLİM, DOLAYISİYLE MEDENİYET, HER MÜSLÜMANA FARZDIR - HADİS)" (30.8.25)
- "TEKKELER, ZÂVİYELER İRTİCA MENBÂLARI VE CEHÂLET DAMGALARIDIR... TÜRK MİLLETİ (VE İSLÂM DÎNİ) BÖYLE MÜESSESELERE VE ONLARIN MENSUPLARINA TAHAMMÜL EDEMEZDİ, VE ETMEDİ!" (HALBUKİ BATI’DA LÂİKLİK OLMASINA RAĞMEN, HER TÜRLÜ SAPIK TARİKAT SERBESTT İR... HATTÂ "ÇOK EVLİLİK" YASAK OLMASINA RAĞMEN, AMERİKA’DA MORMONLAR DİNLERİNDEN DOLAYI EVLENEBİLİR... BÜYÜCÜLÜK, FALCILIK, ÜFÜRÜKÇÜLÜK, TARİKAT YOLUYLA ADAM KANDIRMA ORADA "DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ"NÜN BİR PARÇASIDIR.)
- "SOFTA SINIFININ DİN SİMSARLIĞINA MÜSAADE EDİLMEMELİDİR. DİNDEN MADDÎ MENFAAT TEMİN EDENLER, İĞRENÇ KİMSELERDİR!" (İSLÂM’DA BÖYLE BİR ŞEY ZÂTEN YOKTUR)
- "BİZ DİN İŞLERİNİ, DEVLET VE MİLLET İŞLERİ İLE KARIŞTIRMAMAYA ÇALIŞIYORUZ. TAASSUPKÂR HAREKETLERDEN SAKINIYORUZ... DİN VE MEZHEP, HERKESİN KENDİ VİCDÂNINA KALMIŞ BİR İŞTİR... VE HİÇ BİR ZAMAN POLİTİKAYA ÂLET OLARAK KULLANILAMAZ!" (BU, ZÂTEN İSLÂM’A UYMAZ.)
- "TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NDE BİR DÎNİN (HER DÎNİN) MERÂSİMİ DE SERBESTTİR... (ÇÜNKÜ İSLÂM BÖYLE DER) YÂNİ ÂYİN HÜRRİYETI MASUNDUR!... TABİATİYLE ÂYİNLER ASAYİŞ VE UMUMİ ÂDABA MUGAYIR OLAMAZ... SİYÂSÎ NÜMÂYİŞ ŞEKLİNDE OLAMAZ!.." (YANİ AHLÂKA AYKIRI ÂYİN VE SİYÂSÎ GÖSTERİ OLMAZ, İSLÂM’DA BÖYLE BİR ŞEY YOK... HALBUKİ BATI’DA "LÂİKLİK", BUNLARI "DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ" SAYAR, SERBEST BIRAKIR... KISACASI ATATÜRK’ÜN "LÂİKLİK" ANLAYIŞI, NE FRANSA’NIN LÂİKLİĞİNE, NE DE AVRUPA İLE AMERİKA’NIN SEKÜLERLİĞİNE BENZEMEZ!)
YAA!.. İŞTE BÖYLE!... ATATÜRK, BATI'DAN ALDIĞI LÂİKLİĞİ "SÜNNET" EDİP "MÜSLÜMAN" YAPTI, DERKEN HAKLI MIYMIŞIZ??? ATATÜRK, "LÂİKLİK" KAVRAMINA, BATI'DA HİÇ OLMAYAN;
- DIŞA KARŞI "BAŞKA DİNLERE SERBESTİYET"
- İÇTE DE "YOBAZLIKLA MÜCÂDELE",
PİRENSİPİYLE HAREKET EDEN SİYÂSÎ BİR ANLAM VERDİ... SÖZLERİNDEN BUNU AÇIKÇA ANLIYORUZ, BAŞKA BİR ANLAM ÇIKARMAK MÜMKÜN DEĞİL!...
BU İKİ HUSUS; HAÇLI ZİHNİYETİNE, YENİ HAÇLI SEFERLERİNE KARŞI, "İSLÂM" SİYÂSETİNİ GİZLİ GÖTÜRME ZARURETİNİ DUYAN ATATÜRK’ÜN;
- "ECNEBİLERİN EN ÇOK KORKTUKLARI, DEHŞETLE ÜRKTÜKLERİ İSLÂMCILIK SİYASETİNİN ‘AÇIKÇA İFÂDESİ’NDEN, MÜMKÜN OLDUĞU KADAR UZAK DURMAYA KENDİMİZİ MECBUR GÖRDÜK!"
SITRATEJİSİNE, VE ÜLKE İÇİNDE İRTİCAIN, DİN SÖMÜRÜSÜNÜN ÖNLENMESİNE, SON DERECE UYGUNDUR... VE SON DERECE DE BAŞARILI OLMUŞTUR...
YALNIZ, ATATÜRK'ÜN YANILDIĞI BİR NOKTA, BÜTÜN İSLÂMÎ BİLGİSİNE RAĞMEN UNUTTUĞU BİR ÂYET VARDI:
- "SEN ONLARIN DİNLERİNE UYMADIKÇA, NE YAHUDİLER, NE DE HIRİSTİYANLAR SENDEN RÂZI OLMAZLAR." (BAKARA SÛRESİ, 120. ÂYET)
ATATÜRK, ZANNETTİ Kİ, KILIK-KIYÂFET OLARAK BATILILARA BENZERSEK, BİR DE "BİZ İSLÂM DEVLETİ DEĞİL, LÂİK DEVLETİZ," DERSEK; BİZİMLE UĞRAŞMAYI BIRAKIRLAR!..
ASLA BIRAKMADILAR!.. BIRAKMAZLAR!.. BİZİ ARALARINA DA ALMAZLAR, ONLAR GİBİ HIRİSTİYAN OLMADIKÇA!.. OLSAK, PAÇAYI KURTARIR MIYIZ?.. BUNUN DA CEVÂBI; ESTONYA, LETONYA, LİTVANYA, POLONYA, ÇEKYA, SLOVEKYA, SLOVENYA, ROMANYA, HIRVATİSTAN, BULGARİSTAN, MACARİSTAN GİBİ ÜLKELERDE!.. ONLAR HIRİSTİYAN!.. BAĞLANTILARINDAN KOPTULAR, AVRUPA BİRLİĞİNE GİRDİLER!..
KURTULDULAR MI?.. ASLA!.. HÂLÂ KÖLE-UŞAK, HİZMETÇİ-CÂRİYE STATÜSÜNDELER!..
ATATÜRK ZAMANINDA (1919-1938) ON KADAR DÎNÎ-SİYÂSÎ İSYÂN ÇIKMIŞ OLMASINA RAĞMEN, HİÇ BİRİNDE "HİZBULLAH" VAHŞETİ GÖRÜLMEDİ!.. ONCA MAHKEME AÇILDI, ONCA KİŞİ HAPSE TIKILDI, ONCA KİŞİ İDAM EDİLDİ... AMA BU İŞLEMLERİN HİÇBİRİNDE "LÂİKLİK" KELİMESİ KULLANILMADI, SUÇ İSNATLARINA, MAHKEME KARARLARINA "LÂİKLİĞE KARŞI" DİYE GEÇMEDİ!..
ATATÜRK'ÜN BAHSETTİĞİ "DİN HÜRRİYETİ"NE RAĞMEN, O DÖNEMDE HİÇ BİR MİSYONERLİK FAALİYETİNE İZİN VERİLMEDİ!.. FENER KİLİSESİ ASLA "PATRİKHÂNE" OLARAK SİYÂSÎ BİR EYLEMDE BULUNAMADI! ATATÜRK’ÜN BATI’DAN DEVŞİRİP, SÜNNET EDİP MÜSLÜMAN YAPTIĞI "LÂİKLİK", BÜTÜN BUNLARA ENGELDİ!.. O YÜZDEN ATATÜRKÇÜ LÂİKLİK; SON 20 YILDA YAPILDIĞI GİBİ, ÇARPITILIP "LÂİK-MÜSLÜMAN" BÖLÜNMESİ İÇİN, MÜSLÜMAN TÜRK HALKINA EZİYET İÇİN ASLA KULLANILAMAZ!..
ATATÜRK, HİÇ BİR ZAMAN, ŞİMDİNİN VAZGEÇİLMEZ TERÂNESİ, "LÂİK DEMOKRATİK CUMHURİYET" DEMEDİ!.. BİR KERE "LÂİK CUMHURİYET" , BİR KERE DE "DEVLET LÂİKTİR " DEDİ Kİ, İKİSİ DE AYNI ANLAMA GELİR!.. FERDİN LÂİKLİĞİ, YÂNİ DİNSİZLİĞİ, ATATÜRKÇÜ LÂİKLİKTE ASLA YOKTUR!..
NE VAR Kİ, ONDAN SONRA GELENLER, BU İNCE SİYÂSETİ ANLIYAMADILAR... SÜRDÜREMEDİLER... GÖZÜNÜ SEVDİĞİMİN MUSTAFA KEMÂL'İ, BUNU BİLDİĞİ İÇİN, ÇARPITILACAĞINI SEZDİĞİ İÇİN, "LAİK" KELİMESİNİ BÜTÜN SİYÂSÎ HAYATI BOYUNCA SÂDECE 9 DEFÂ KULLANDI!.. BU YÜZDENDİR Kİ ATATÜRK, MASON İSMET, "KADRO" DERGİSİNDEKİ BİR BAŞYAZISINDA LÂİKLİK KONUSUNU İŞLEYİP TEPKİ ÇEKİNCE, DERGİYİ KAPATTIRMIŞTIR! (1934) BU YÜZDENDİR Kİ, MASON İSMET, 1937 YILINDA, ATATÜRK'Ü HASTAYKEN OYUNA GETİRİP, "LÂİKLİK" KAVRAMINI ANAYASA'YA SOKUNCA, ONU GÖREVDEN ALMIŞTIR!.. ATATÜRK, ASLA LÂİKLİĞİN TÜRK MİLLETİNİN BAŞINA BELÂ OLMASINI İSTEMİYORDU!
NE YAZIK Kİ, KORKTUĞU GERÇEKLEŞTİ... ÖZELLİKLE 1941’DEN SONRA "LÂİKLİK" ANLAM DEĞİŞTİRDİ... ATATÜRK, KELİMEYİ "DİN VE DEVLET İŞLERİNİN AYRILMASI"NI, "MEZHEP VE TARİKAT EĞİLİMLERİNİN SİYÂSETE KARIŞMAMASI" ŞEKLİNDE YORUMLARKEN, MASON İSMET DÖNEMİNDE BU, "DEVLET’İN DİN İŞLERİNE MÜDÂHALESİ", AMA SÂDECE MÜSLÜMANLARA MÜDÂHALESİ ŞEKLİNE DÖNÜŞTÜ.
"DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ" KAVRAMI DA DEĞİŞTİ, ZAMANLA "LÂİKLİK" BİR KESİM TARAFINDAN "DÎNÎ İNANÇLARDAN BAĞIMSIZ OLAN" HÂLİNE GETİRİLDİ... BU GRUBUN PEK ÇOĞUNUN DÎNÎ İNANCI YA YOKTUR, YA DA ÇOK ZAYIFTIR.
YÂNİ ATATÜRK, BİR YANDAN "TÜRK MİLLETİ DAHA DİNDAR OLMALIDIR... İYİ MÜSLÜMAN OLMAK BİZE YETER" SÖZLERİ İLE İSLÂM’I SAVUNUP, BİR YANDAN DA "MEZHEP VE TARİKATLAR DEVLET İŞLERİNE KARIŞMAMALI, SOFTALAR DİNDEN PARA KAZANMAMALI" DERKEN; ONUN ANLADIĞI "LÂİKLİK" BU İKEN; SONRADAN "DİNLE İLGİSİZ, DİNSİZ" ANLAMI ÜSTÜN BASTI... ÜSTÜNE ÜSTLÜK; UYDURUK TARİKATLAR, SAHTE ŞEYHLER, YOBAZLAR, SOFTALAR, HACILAR, HOCALAR, FALCI BACILAR ÇOĞALDIKÇA ÇOĞALDI... MİSYONERLER, KİLİSELER ÜLKEYİ İŞGAL ETTİ... HÂİN BARTOLAMEOS KENDİNİ "EKÜMENİK PATRİK" İLÂN ETTİ!.. TRABZON’DA HIZLI "LÂİK" KEÇİ RAHMİ İLE BİRLİKTE, "PONTUS DEVLETİ" KURMAYA YELTENDİ!.. SIKI MIYDI, ATATÜRK DÖNEMİNDE BÖYLE BİR HALT YESİNLER?!..
ESKİDEN DEVLET "LÂİK" İKEN, VE (PAKTLAR İLE, KUR’AN TEFSİRİ, HADİS TERCÜMELERİ İLE) İSLÂM GÜÇLENİRKEN, ŞİMDİ KİŞİLER "LÂİK", YÂNİ "DİN DIŞI" OLDU; İSLÂMÎ ANLAYIŞ DEJENERE OLDU, ÜLKEDE HIRİSTİYANLIK GÜÇLENİR OLDU!. YOBAZLIK, İRTİCA VE DİN SÖMÜRÜSÜ LÂİKLİK OLMADIĞINDAN DEĞİL; GEREĞİNDEN FAZLA "LÂİK" OLDUĞUMUZDAN ARTTI!..
İŞTE BATILILARIN "LÂİSİZM-SEKÜLERİZM" ANLAYIŞININ BİZDE ŞİMDİKİ ÇARPIK UYGULAMASI İLE; RAHMETLİ ATATÜRK’ÜN BATI’DAN ALARAK SÜNNET EDİP MÜSLÜMAN YAPTIĞI, VE TEKRAR BATI’YA KARŞI KULLANDIĞI "LÂİKLİK" ARASINDAKİ FARK BU!..