25 Kasım 2019

KUL İÇTENLİKLE RABB'İNE DUA ETTİĞİ ZAMAN DUASI KABUL OLUNUR

KUL İÇTENLİKLE RABB'İNE DUA ETTİĞİ ZAMAN
DUASI KABUL OLUNUR

Kul içtenlikle Rabbine (cc) dua ettiği zaman duası kabul olunur. Duanın önemi birçok Ayet-i Kerime de dile getirilmiştir. Birkaç Ayet-i Kerime aşağıdadır: Bana dua ettiği zaman dua edenin dileğine karşılık veririm. (2:187) [1] "(Resulüm!) De ki: (kulluk ve) yalvarmanız (yani duanız) olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?" (25:78) [2] "Şüphesiz Rabbim duayı işitendir." (14:40) [3] "Bana dua edin, kabul edeyim." (40:61) [4] "Yoksa darda kalana kendine yalvardığı (dua ettiği) zaman karşılık veren (yani duasını kabul eden) ve (başındaki) sıkıntıyı gideren Allah tan başka bir tanrı mı var!" (27:63) [5] 
Keza Kuran-ı Kerim in birçok Ayet-i Kerime sinde müminlerin Rablerine (cc) dua ettikleri beyan edilmiştir. Mesela: "Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O na yalvaranları (yani dua edenleri) kovma!" (6:63) [6] "Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak (dua etmek) üzere (ibadet ettikleri için) vücutları yataklardan uzak kalır." (32:17) [7] Buna mukabil kafirlerin dua etmedikleri yahut dualarının da faydasız olduğu: 1 / 7
"Kafirlerin yalvarması (dua etmesi) boşunadır." kelimeleriyle beyan edilmiştir. (40:51) [8] Bütün bu Ayet-i Kerimelerden anlaşıldığına göre Yüce Rabbimiz (cc) müminlerin dualarını kabul buyurmaktadır. Şüphesiz O, sevdiği kullarının, özellikle peygamberlerin dualarını mucizevî bir biçimde kabul eder. Kuran-ı Kerim in birçok Ayet-i Kerime sinde peygamberlerin Yüce Allah a (cc) dua ettikleri; O nun da o duaları kabul ederek mucizeler gösterdiği beyan edilmiştir. Mesela Hz. Zekeriya nın (as) yaşlılıkta Rabbine (cc) dua ettiği ve O nun da hiç umulmadık bir durumda kendisine hayırlı bir evlat (Hz. Yahya A.S.) verdiği beyan edilmiştir. 
Hz. Zekeriyya nın (as): Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım." dediğide açıklanmıştır. (19:5) [9] Keza Hz. İbrahim in (as) de Rabbine (cc) dua ettiği ve bu konuda: Rabbime yalvarıyorum (dua ediyorum.) Umulur ki dua etmekle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam. dediği belirtilmiştir. (19:49) [10] Hz. Ahmed (as) duanın kabul edilişini bir ölçü göstererek muhaliflerini dua düellosuna çağırmış ve bu manevi yol ile kendi doğruluğunun kanıtlanacağını iddia etmişti. Yüce Allah (cc) adına yemin ederek söylüyorum; Eğer bu yarışmada ben yenik düşersem kendimin haksız olduğunu kabul eder ve onu yayınlarım. Bu durumda her çeşit zillet, ihanet ve küçümsemeye layık olurum. 
Keza o toplantıda Allah tarafından olmadığımı ve bütün iddialarımın da batıl olduğunu kabul ederim. Ancak kesin bilirim, hatta (gözlerimle) görmekteyim ve Allah adına yemin ederim ki benim Rabbim asla böyle davranmayacak ve asla zayi olmama izin vermeyecektir. [11] Hz. Ahmed (as) dua vasıtasıyla çok büyük mucizelerin gerçekleştiğini beyan etmiş ve örnek olarak Hz. Resulüllah ı (sav) göstermiştir. Çoklukla dualarının kabul edilişinin, peygamberlerle evliyaların bir özelliği olduğunu beyan eden Ahmed (as) Hz. Resulüllah tan (sav) şöyle bahsetmiştir: 2 / 7
Peygamberler vasıtasıyla gerçekleşen binlerce mucizenin yahut evliyaullahın bugüne kadar gösterdikleri olağanüstü kerametlerin aslı ve kaynağı işte bu duadır. Onlar çoklukla ancak duaların etkisiyle, Kadir olan Rabbimizin (cc) kudretinin harikulade örneklerini göstermektedirler. Arabistan ın çölünde gerçekleşmiş olan olağanüstü ve harikulade bir olay; Yani yüzbinlerce ölünün birkaç gün içerisinde dirilivermesi, asırlardan beri sapmış olanların İlahi renge girivermeleri ve gözleri kör olanların görmeye başlamaları, keza dilsizlerin dilleri üzerinden İlahi marifetlerin dökülmeye başlaması, kısacası dünyada daha önce hiçbir gözün görmediği ve hiçbir kulağın işitmediği bir inkılabın birdenbire gerçekleşmesi; O neydi bilir misiniz? 
İşte o, bir fanifillahın (kendini Yüce Allah uğruna feda etmiş olan Hz. Resulüllah ın) karanlık gecelerde ettiği dualarıydı. O dualar işte bütün yeryüzünde yankılar uyandırdı ve olağanüstü mucizeleri gerçekleştirdi. O harikulade mucizelerin bilgisi olmayan birisi vasıtasıyla gerçekleşmesi mümkün gözükmüyordu. Allahümme salli ve sellim ve barik aleyhi ve âlihi Ya Rabbi! O yüce Habibin (sav) bu ümmet uğruna ne kadar gam çektiyse, ne kadar hüzünlendiyse ona eşit bir şekilde kendisine salat, selam ve bereketler indir. Keza ebediyen kendisi üzerine kendi rahmet nurlarını indir. [12] Şimdi Hz. Ahmed in (as) dualarının nasıl kabul edildiğini bazı örneklerle izah etmeye çalışacağız. Ve bu da, kendisinin gerçekten Yüce Allah (cc) tarafından seçilip görevlendirildiğini ve iddialarının da doğru olduğunu gösterecektir. 
Yalancı birisinin duasının o denli hayret verici bir şekilde kabul edilmesi asla mümkün değildir. Malorkata reisi Serdar Nüvvab Muhammed Ali Han sahibin oğlu Abdurrahim Han şiddetli ateşlenmişti ve hiçbir kurtuluş yolu gözükmemekteydi. Sanki ölü hükmündeydi. Ben ona dua ettiğimde onun durumu takdiri mübrem (kesin ve değişmez kader) gibiydi. O zaman ben Cenab-ı İlahiye arz ettim ki, "Ya İlahi! Ben onun için şefaat ediyorum." 
Buna cevaben Allah-u Teala "İlahi izin olmadan birisine şefaat edebilmek kimin haddinedir?" buyurdu. Bunun üzerine ben sessiz kaldım. Hemen arkasından şu vahiy geldi; "Sana şefaat izni verildi." Bunun üzerine ben yalvararak içtenlikle dua etmeye başladım. O zaman Allah-u Teala benim duamı kabul buyurdu ve o genç sanki kabirden dışarı çıktı ve iyileşme belirtileri görüldü. 
4 kadar zayıf düşmüştü ki uzun bir zaman sonra eski bedenine kavuştu ve iyileşti ve halen hayattadır.[13] Hz. Ahmed in (as) oğlu Beşir Ahmed, bir göz hastalığına yakalandı. Herçeşit tedaviye başvuruldu ise de hiçbir ilaç fayda vermedi. Çocuk neredeyse kör olacaktı. Hz. Ahmed (as) Rabbine dua ettiği zaman, Yüce Allah (cc) tarafından kendisine: Benim çocuğum Beşir in gözleri berraklaşmıştır ve o artık görmeye başlamıştır kelimeleri ilham edildi. 
Bu ilham indikten sonra çocuk tekrar görmeye başladı ve gözleri iyileşti. En az yüz kişi buna şahit oldu. [14] Hz. Ahmed in (as) dostlarından olan Mevlevi Nur-üd Din in (ra) tek çocuğu öldü. Başka bir çocuğu olmayan bu zat böylece çocuksuz kaldı. Hz. Ahmed in düşmanları bu habere çok sevindiler. Bunun üzerine Hz. Ahmed (as) Rabbine dua ederek dostuna bir evlat vermesini niyaz etti. Yüce Allah (cc) duasının kabul edildiğini, Nur-üd Din e bir erkek çocuk verileceğini ilham yoluyla Hz. Ahmed e bildirdi. 
Çocuğun bedeninde birçok çıbanbaşı çıkacağını ve onların da çocuğun dua neticesinde doğduğunu ispat etmek gayesiyle olacağını da kendisine açıkladı. Nitekim Nur-üd Din in (ra) önceden haber verildiği gibi erkek çocuğu doğdu. Daha sonra onun bedeninde birçok çıbanbaşı da çıktı. [15] Muhammed Hayat adlı, Kadiyan da tahsil görmekte olan bir öğrenci tauna (veba) yakalanır. Tanınmış bir doktor olan Hz. Mevlevi Nur-üd Din, çocuğu tedavi etmek üzere görevlendirilir. Bu zat, hasta çocuğu ne kadar tedavi ettiyse çocuk iyileşmez. Çocuğun idrarıyla birlikte kan çıkmaya başlar ve çok şiddetli ateşe yakalanır. Doktor çocuğun artık yaşayamayacağını ve ölümünün pek yakın olduğunu söyler. 
Herkes bu çocuğun durumuna üzülüp ağlamaktadır. Hz. Ahmed e, ağlayarak çocuğun durumunu bildirirler ve hayır duada bulunmasını rica ederler. Bunun üzerine Hz. Ahmed (as) içtenlikle dua etmeye başlar. Gece yarısında Hz. Ahmed (as) evine bitişik olan Mescid-i Mübarek e gelir ve orada uyumakta olan Münşi Rura Bey ve Muhammed Han Bey adlı arkadaşlarını uyandırır ve çocuğun durumunu sorar. Onlar çocuğun herhalde ölmüş olacağını söylerlerse de Hz. Ahmed (as) kendisine çocuğun iyileştiği konusunda ilham indiğini arkadaşlarına bildirir. Bunun üzerine çocuğun durumunu öğrenmek gayesiyle yanına gidenler, gerçekten hastalığından bir iz bile kalmadığını, ateşinin de düştüğünü ve çocuğun Kuran okumakta olduğunu görürler. [16] Abdulkerim adlı bir çocuk Kadiyan da tahsil görmekteydi. Bu çocuk kuduz bir köpek tarafından ısırıldı. Kadiyan da bir hastane olmadığı için, bu çocuk tedavi gayesiyle Kasanli Kasabasında bulunan bir hastaneye gönderildi. 
Tedaviden sonra bu çocuk Kadiyan a geri döndü ise de bir müddet sonra hastalığı geri döndü. Çocuk sudan korkmaya başladı ve kuduz etkisi korkunç bir şekilde belirlendi. Bunun üzerine Kasanli hastanesiyle irtibat kuruldu. Oradan telgraf ile şu cevap geldi: Sorry, nothing can be done for Abdul Kerim Yani: Üzgünüz Abdul Kerim için hiçbir şey yapılamaz. Böyle bir cevap herkesi üzüntüye boğdu. Çocuğun annesi ve babası Kadiyan dan çok uzakta olan Haydar Abad adlı yerdeydiler. Tahsil gayesiyle Kadiyan a gönderdikleri çocuklarının ölümü kendilerini mateme boğacaktı. Ayrıca Hz. Ahmed in düşmanları da bu habere güleceklerdi. Hz. Ahmed (as) çocuk için duaya girdi ve çok ama çok acıklı bir şekilde yalvararak ve ağlayarak Rabbine (cc) dua etti ve çocuğu salığına kavuşturmasını niyaz etti. 
Kuduz belirtileri başladıktan sonra, bu çocuk Hz. Ahmed in (as) duası bereketiyle sağlığına kavuştu. (Abdul Kerim adlı bu zatın torunlarını ben bizzat görebilme fırsatına nail oldum.) Bugün, aradan yüz yıldan fazla bir zaman geçtiği halde, bu modern çağda ve tıbbın çok ilerlemiş olduğu bir durumda bile kuduza yakalanmış ve kuduz belirtileri belirlenmiş olan birisinin kurtulabilmesi hemen hemen imkansız olduğu halde Abdul Kerim in kuduz hastalığından kurtulmuş olması, hiç şüphesiz Hz. Ahmed in duası neticesinde olmuştur. [17] 
Hz. Ahmed in (as) hayatında bunlara benzer daha yüzlerce olay vardır. Fakat tamamını burada aktarmak kitabın maksadını aşacaktır. Bütün bu hadiseler, Hz. Ahmed in dualarının olağanüstü bir şekilde kabul edildiğini, dolayısıyla kendisinin de Yüce Allah ın (cc) sevdiği bir zat olduğunu ve iddialarının da doğru olduğunu kanıtlamaktadır. [1] 
Kuran-ı Kerim ve Açıklamalı Meali; Türkiye Diyanet Vakfı; Yayın No:86; Ankara 1993; S.26 [2] A.G.E. Sayfa 365 [3] A.G.E. Sayfa / 7
6 [4] A.G.E. Sayfa 473 [5] A.G.E. Sayfa 381 [6] A.G.E. Sayfa 132 [7] A.G.E. Sayfa 415 [8] A.G.E. Sayfa 472 [9] A.G.E. Sayfa 304 [10] A.G.E. Sayfa 307 [11] Asumanî Faysalah; Ruhani Hazain; Cilt 4, Sayfa 330 [12] Berekat-üd Dua; Ruhani Hazain; Cilt 6, Sayfa 11 [13] Bkz: Hakikat-ül Vahiy; Ruhani Hazain; Cilt 22, Sayfa 229 [14] Bkz: A.G.E; Sayfa 240 [15] A.G.E. Cilt 22, Sayfa / 7
7 [16] Ashab-ı Ahmed; Cilt 4, Siyret-i Zafer, Ahmediye Book Depot, 2. Baskı, 1968, Sayfa 101 [17] Tetimme Hakikat-ül Vahiy;
Ruhani Hazain; Cilt 22, Sayfa / 7
Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi
1) Güçlük içinde ve çok zor durumda olan insanın,
2) Savaş altındaki insanın
3) Bir annenin çocuklarını korumak amacıyla ettiği duanın
 4) Yolculukta olan insanın.
5) Oruç tutanın orucunu açmadan önce ettiği dualar da daha iyi kabul görür dedi.
1 ci Halife şöyle demiştir: Ne dua edersek edelim, Allah daima zor durumda olan insanın duasını kabul eder. İnsanoğlu duaya ne kadar çok yönelirse, o kadar çok Allah a (C.C.) yakınlaşır ve takvada ilerler.
Yüce Allah (C.C) da, Bana ve benim kanunlarıma itaat edin ve bana güvenin ve asla inancınızı yitirmeyin der."
1.ci Halife şöyle demiştir: Ramazan ayında oruç tutun, çünkü oruç ile daha fazla Allah a (C.C.) yakınlaşmış olurken öteki taraftan adil olursunuz ve size bu ayda çok büyük bereketler vardır. Allah a (C.C.) itaat edin ve güvenin ve öncelikle O nun kanunlarına harfi harfiyen uyun, onun buyurduğu şekilde hareket edin. Vaadedilen Mesih şöyle buyurmuştur: Çoğu insan orucun idrakında değildir, yani oruç tutar ama ne gibi hayırların olduğunu bilmez, bu durumu da, aynı insanın görmediği bir yeri tanımamasına benzer,.oruç sadece aç kalmak değildir. Oruç, Allah ile kul arasındaki ilişki ve bağları pekiştirmeye yarar. İnsanoğlu nasıl yasamak için gıda alıyorsa, yani kendini besliyorsa, bir yandan da ruhunu beslemelidir. 
Ramazan ayında daha çok Allah ı anmalı, düşünmeli ve dua etmelidir ki ruhani bir gıda ile doyuma ulaşsın. Oruç dışındaki zamanını Allah ı (C.C.) zikretmeyle geçirmelidir. Allah(C.C.) : İnsanlar bana güvenmeli ve itaat etmelidirler. Oruç tutanlar tutmayanlardan muhakkak ki farklı ödüllendirileceklerini bilmelidir. Bana dua ederseniz, size muhakkak cevap vereceğim ama önce bana itaat etmelisiniz der." Vadedilen Mesih şöyle der: "O na dua ederseniz O sizinle konuşacaktır. Bu bazı insanlarda rüyalar ile, bazı insanlar da da keşif veya hiç gerçekleşmeyecekmiş gibi düşünülen olayların gerçekleşmesiyle size cevap olarak geri döner. 
Çünkü Allah: Ben size nefesinizden de yakınım, Beni takdir edenin duasını kabul eder ve tüm otoritelerimi ortaya koyar ve insanoğlunun beni dinlemesini tavsiye ederim der. Allah (c.c.) herşeye kadirdir. Allah (c.c.) bizleri dinler ve müminlerinin dualarını dinlerken de o bütün duaların kabul edilip edilmeyeceğini ve sonuçlarını bilir. Bu dünyada duasının sonucunu görmeyen, ahir dünyada muhakkak dualarının mükafatını görecektir. Bizler zaman zaman farkında olamadan Allah ın hoşuna gitmeyecek, fakat bizler için doğal olan dualar etmekteyiz., ancak Allah bu duaları bizler için daha hayırlı olsun diye gerçekleştirmez ve O böylece mümini günahlardan korumuş olur. 
Allah a güvenmeli ve daima kendi kendimiz ile barışık olmalıyız ve unutmamalıyız ki dualar için daima tüm kapılar açıktır. İnsanlar hiçbir zaman Peygamber Efendimize ( s.a.v.) ve Vadedilen Mesih e dua etmeyi unutmamalılar. Bazen başkalarından bizler için dua etmesini rica ederiz, ancak kendi kendimize dua edersek o ruhani hazza daha çok erişebiliriz. Bazı insanlara rüyalar vasıtasıyla birşeyler anlatılmıştır, hatta insanlara rüyalar vasıtasıyle Arapça bilmedikleri halde Arapça birşeyler gösterilmiştir. Ali-İmran 196 da Allah dualarını kabul ederek (şöyle buyurdu): Aranızdan erkek olsun kadın olsun, çalışan hiçbir kimsenin amelini boşa çıkartmam. Doğrusu hepiniz birbiriyle bağlısınız. 
Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, Benim yolumda eziyete uğratılanların, savaşan ve öldürülenlerin kötülüklerini elbette yok edeceğim. Allah tarafından bir mükâfat olarak onları, altından ırmaklar akan bahçelere alacağım. Doğrusu Allah, mükâfatlarını en hayırlısı kendisinin katında olanıdır. Vaadedilen Mesih şöyle der: "Dualarımız kabul görmeden önce insanoğlunu Allah birçok sınavlardan geçirir. Bizler en kötü olaylarda dahi çok sabır göstermeliyiz ve dualarımızın mutlaka kabul göreceğine inanmalıyız ve dualarımızı terketmemeliyiz. Bazı gençler ; Allah a dua ettik ettik ancak dualarımız kabul görmüyor diyorlar. Bu gençler ne büyük bir hata ve günah işlemektedirler. Allah tan hiç ümit kesilir mi? Ki O herşeye kadirdir. 
Allah ( c.c.) şöyle der: Bana dua edin, sizin dualarınızı alıp, melekler vasıtasıyla size yardım göndereceğim Hz. Muhammed (s.a.v.) bir gün savaşmak zorunda kalmış ancak topu topu 300 kişi kadarlarmış, ama karşısındaki ordu ise hem çok kalabalık hem de daha donanımlı atlı ve zırhlı imiş. 
O da ashabına dua etmelerini önermiş ancak bir taraftan da o kadar çaresizlik içinde kalmış ki, ellerini açmış ve kabenin yönüne doğru Allah a dua etmiş ve şöyle demiş: Allah ım tüm ashabım sana muvaffak olabilmemiz için dua etmektedirler, Yüce Rabbim onların dualarını da kabul eyle zira hepsi bu çetin savaşta ölürse sana kim dua edecek ve kim dualarının kabul olduğunu görecek demiş. Allah onlara galip gelmeleri için gökten melekleri indirdi ve düşman birden karşısında yüzlerce kişiyi görünce afalladı ve savaşı kaybetti. Bu da Allah ın onların dualarını kabul ettiğinin bir işareti idi. 
Vadedilen Mesih de aynı şeyleri yaşamış şöyle ki: Veba hastalığı tüm ülkeyi sarmış ancak Allah ona bu vebadan O nun ve ona inananların hatta evi ve evinin içindeki bir tek farenin dahi bu hastalığa yakalanmıyacağı haberini vermiştir. Bir gün Vaadedilen Mesih e Muhammed Elsayed in vebaya yakalandığı haberi verilmiş ve kimse bu kişiyi hastalık bulaşacak diye ziyaret etmez olmuş. Bunun üzerine Vadedilen Mesih onu ziyarete gitmiş ve ateşler içinde yanan hastanın alnına elini koyunca ateşi birden düşmüş. Muhammed Elsayed ise çok şaşırarak, ne oldu bana demiş? Mesih in de hayatında Allah ın onlara gösterdiği birçok mucizeler aynı yukarıdaki misal gibi gerçekleşmiştir. Cemaatimiz bu mucizeleri bilmelidir. Birçok mucizelere tanık olduk ve bu mucizeleri ancak dualarımız ile görebiliriz. 
(Hz. Yunus un duası gibi)
Mirza Tahir Ahmed şu sırayla dua ettiğini söyledi. 
1. Önce kendime dua ediyorum, iyi şeyler gerçekleştirebilmem ve cemaatimizi idame edebilmem için. 
2. Aileme dua ederim, onların sağlığı ve takvada ilerleyebilmesi için soyumun devamı için. 
3. Cemaatime dua ederim, Allah onları korusun diye. 
4. Gerçek müminlere ki bana çok çok mektup yazıyorlar ve hayır dualarımı istiyorlar. 
5. Bana dua edenlere dua ederim, onların dileklerini yerine getirebilmem için. 
Hz. Mirza Tahir Ahmed 23 KASIM 2001CUMA HUTBESİNİN TERCÜMESİ 

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...