Müminlerin Saâdeti Münafık ve Kâfirlerin Âkıbeti:
Hakikat önlerinde ayan-beyan tecelli ettiği halde, bunlar gözlerini kapayıp Hakk’tan yüz çevirmişlerdir. Bu sapıklıklarının lâyık bir cezası olarak da zulmetler içinde bırakılmışlardır. Bu sebeple onlar uzaklaşmış oldukları hidayete tekrar dönemezler.
“Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık onlar dönmezler.” (Bakara: 18)
Kulaklar, diller ve gözler Hakk’ı bulmak, hakikat yolunda yürüyebilmek için yaratıldıkları halde; onlar kendi fıtrî istidatlarını dalâlet yolunda kazanmaya sarfettikleri için, hidayete giden yollar kapanmıştır. Artık kendilerine gelemezler, tamamen şaşkındırlar. Hayırlı hiçbir şeye kulak vermezler, kendilerine fayda verecek şeyleri söylemezler, basiretleri kördür, Hakk ve hakikatı görmek istemezler, hidayet yoluna dönmezler.
Deccal’den daha beter sapıtıcı imamlar olsun, münafıklar olsun, bütün müslümanları kâfir yapabilme imkanları olsa, bin sene de ömürleri olsa, bundan duyacakları zevk ve sefâ vallahi bir anlık azaplarına karşılık olamaz.
Yani o bir anlık azap onlara herşeyi unutturur. Çünkü o azap devamlıdır ve ebedîdir.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurur:
“Münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar. Artık onlar için hiçbir yardımcı bulamazsın.” (Nisâ: 145)
“Amma yalanlayıcı sapıklardan ise, işte ona kaynar sudan bir ziyafet ve cehenneme atılma vardır. Kesin gerçek budur işte.” (Vâkıa: 92-95)
Kâfirlere gelince;
“Şüphesiz ki ehl-i kitaptan olsun müşriklerden olsun inkâr edenler cehennem ateşindedirler. Orada ebedî kalacaklardır. Onlar yaratıkların en şerlileridirler.” (Beyyine: 6)
Müminlere gelince;
“İman edip sâlih amel işleyenler hiç şüphesiz ki yaratıkların en iyileridirler.
Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah’tan hoşnud olmuşlardır. Işte bu, Rabbinden korkanlar içindir.” (Beyyine: 7-8)
Bütün gönüllerin aradığı kavuşma zevkinin en büyüğü bu rızâdır. Ulviyeti her türlü tasavvurun fevkindedir.