Lânetlenmiş Kavim:
Yahudiler Kur’an-ı kerim’de “Lânetlenmiş kavim” olarak beşeriyete tanıtılmaktadır.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:
“Bunlar Allah’ın lânetlediği kimselerdir. Allah’ın rahmetinden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın.” (Nisâ: 52)
İsrâiloğulları Cumartesi günü, tezgâhlarının başında bulunmaları, alış-veriş yapmaları, çalışmaları, balıkçılık ve ziraatla uğraşmaları kesinlikle haram kılındığı halde, onlar bu emre uymayıp sınırı aştılar. Yasaklara uymadılar, Allah-u Teâlâ’nın nimetlerini unutup nankörlük ettiler.
Sonunda Davut Aleyhisselâm onlara beddua etti.
İsrâiloğulları üç peygamber diliyle lânetlenmişlerdir.
Âyet-i kerime’lerde şöyle buyurulmaktadır:
“İsrâiloğullarından küfre sapanlar hem Davut’un hem de Meryem oğlu İsâ’nın diliyle lânetlenmişlerdir.
Çünkü onlar isyan etmişler, sınırı aşmışlardı.
Onlar birbirlerini yaptıkları kötülüklerden vazgeçirmeye çalışmazlardı.
Yapageldikleri şey ne kötü idi!” (Mâide: 78-79)
“(Musa dedi ki:) Aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helâk eder misin Allah’ım?” (A’raf: 155)
•
Yahudiler mukaddes bir istirahat günü istemişlerdi. Allah-u Teâlâ bunun üzerine haftanın altı gününü iş günü, yedinci cumartesi gününü de sadece din işleri ile uğraşmaları ve gönüllerinde dini şuuru sağlamlaştırmaları için mukaddes bir tatil günü yaptı. O gün çalışmak, balık avlamak ve yemek yasaktı.
Bu husus Kur’an-ı kerim’de şu şekilde açıklanmaktadır:
“Hani onlar cumartesi yasaklarına saygısızlık edip ilâhi sınırı aşıyorlardı. Cumartesi tatili yaptıkları gün, balıklar meydana çıkarak sürü halinde akın akın yanlarına geliyordu. Diğer günler ise gelmiyorlardı.
Biz onları yoldan çıkmaları sebebiyle böylece imtihan ediyorduk.” (A’raf: 163)
Allah-u Teâlâ bu günahkâr yahudileri itaatsizlikleri sebebiyle maymun şekline çevirmiştir:
“İçinizden cumartesi günü azgınlık edip haddi aşanları elbette biliyorsunuz. Biz onlara ‘Aşagilik maymunlar olunuz!’ demiştik.” (Bakara: 65)
Bir Âyet-i kerime’de de bu husus yeniden hatırlatılıyor. Bu cezanın sadece maymunlaşma ile değil, domuzlaşma ile de ilgili olduğu belirtiliyor:
“De ki: Allah katında bundan daha kötü bir cezanın bulunduğunu size haber vereyim mi?
Onlar Allah’ın lânetlediği, gazap ettiği, içlerinden maymunlar ve domuzlar yaptığı kimselerle tağuta tapanlardır.
İşte onlar mevki bakımından daha kötü olanlar ve doğru yoldan daha çok sapmış bulunanlardır.” (Mâide: 60)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyuruyorlar:
“İsrâiloğullarından bir ümmet kayboldu, hayvan sûretine çevrildi. Bilinmez ki o topluluk ne fenalık işlemiştir. Fareyi bunlardan sanıyorum. Çünkü o deve sütü konunca içmez, koyun sütünü içer.” (Buharî Tecrid-i sarih: 1364)
İsrâiloğullarına devenin eti ve sütü haram kılınmıştı.
Çünkü onlar haram olan bazı şeyleri helâl sayıyorlardı. Bu yüzden Allah-u Teâlâ ceza olarak onlara helâl olan şeyleri bile haram kılmıştır.
Âyet-i kerime’lerde buyuruluyor:
“Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kılmıştık. Onlara bir de sığırın ve koyunun sırtlarında bağırsakları üzerinde ve kemiğe karışan yağlar dışında iç yağlarını yasaklamıştık.
Azgınlıkları yüzünden onları bu şekilde cezalandırdık. Şüphe yok ki biz doğru sözlüyüzdür.” (En’am: 146)
“Yahudilerin yaptıkları zulümden, birçok kimseleri Allah yolundan çevirmelerinden, menedildikleri halde fâiz almalarından ve haksız yere insanların mallarını yemelerinden dolayı kendilerine helâl kılınan temiz şeyleri onlara haram kıldık. İçlerinden inkâr edenlere de elem verici bir azap hazırladık.” (Nisâ: 160-161)
“Biz onlara zulmetmedik, onlar kendilerine zulmediyorlardı.” (Nahl: 118)
Yahudilerin hak ettikleri bu cezaların bir ibret ve öğüt kılındığı beyan buyurulmaktadır:
“İşte biz bu (maymunlaşma cezasını), kendi devirlerinde yaşayıp hadiseyi bizzat görenlere ve sonradan gelecek olanlara bir ibret dersi, takvâ sahibi müminlere de bir öğüt yaptık.”(Bakara: 66)
Âyet-i kerime’lerden açıkça anlaşılıyor ki, Allah-u Teâlâ’nın lânet ve gazabına uğrayan yahudiler, hayvan şekline dönüştürülmüşlerdir.
•
Yahudiler tarihte “Peygamberlerini öldüren kavim” olarak tanınmaktadır.
Nitekim Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde buyurur ki:
“Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere, haksız yere peygamberlerini öldürenlere ve insanlardan adâleti emredenleri öldürenlere elem verici bir azabı müjdele!
Onların yaptıkları dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.” (Âl-i imran: 21-22)
Diğer bir Âyet-i kerime’sinde ise şöyle buyuruyor:
“Her ne zaman onlara hoşlarına gitmeyen hükümlerle bir peygamber gelmişse; bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.” (Mâide: 70)
Yahudiler peygamberlerini böylece haksız yere öldürdükleri gibi, bu zamanın kâfirleri de Allah-u Teâlâ’nın seçkin âlimlerini, nur saçan kandillerini, peygamber vekillerini öldürdüler. Yahudiler peygamberlerini öldürüyorlardı amma peygamber vekillerini de kâfirler öldürdü.
Gayeleri din-i İslâm’ı yıkmak ve yok etmekti.