13 Nisan 2016

HAİNLERİ SAVUNMAK HIYANETTİR



HAİNLERİ SAVUNMAK HIYANETTİR

Nice münafıklar sûret-i haktan görünüyorlar, haince maksatlarına nail olmak için her türlü hilelere başvuruyorlar. Hakikat ile dalâleti ayıramayan gafiller ise onlara aldanıyorlar. Bu noktada ne büyük kayıplara uğradıklarının farkında bile değiller.
Bir Âyet-i kerime’de:
“O halde sakın kâfirlere arka çıkma!” buyuruluyor. (Kasas: 86)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Allah’a isyan eden kimseye itaat yoktur.” (İbn-i Mâce: 2865)
Allah-u Teâlâ haksızların haksızlığını, hainlerin hainliklerini bildiği halde zulüm ve hainliğe yardım edenlere, Hakk’ın hükümlerini esas almayıp kendi arzusuna tâbi olanlara karşı bir tehdit mahiyetinde olmak üzere Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurmaktadır:
“Kendilerine hainlik edenleri savunma. Çünkü Allah hain günahkârları sevmez.” (Nisâ: 107)
Sevmemekle kalmaz buğzeder, onu ikaba ve azaba uğratır.
Onlar zâhirde başkalarına hainlik ediyorlarsa da, gerçekte kendi nefislerine hıyanet etmektedirler. Bu hıyanetleri sebebiyle cezaların en şiddetlisine sebep olan bir günaha kendilerini mahkûm ettiler.
Haine taraftar olmak ve onları savunmak da bir hıyanettir. Allah-u Teâlâ hain günahkârları sevmediğine göre, bir müslüman nasıl olur da onları savunmaya kalkışır?
“Onlardan hiçbir günahkâra veya hiçbir nanköre itaat etme!” (İnsan: 4)
“Bunlar (hâinliklerini) insanlardan gizler de Allah’tan gizlemezler. Oysa O, râzı olmayacağı sözü geceleyin uydurup düzdükleri zaman onlarla beraberdi.” (Nisâ: 108)
Bu gibi kimseler zihinlerinde veya aralarında hâinlikler düşünürler. Allah-u Teâlâ’nın hoşlanmayacağı bir takım kararlar alırlar. Bunları yaparken de Allah’tan korkmazlar, insanlardan son derece çekinirler ve onları aldatmaya çalışırlar.
Bu gibi hâinlere taraf olup onları savunanlar, onlardan yana mücadele edenler hakkında nasıl bir sonuç hazırlandığına dair Âyet-i kerime’de şöyle buyurulmaktadır:
“İşte siz öyle kimselersiniz ki, dünya hayatında onlara taraf çıkıp savunuyorsunuz.
Peki kıyamet gününde Allah’ın huzurunda onları kim savunacak? Yahut onlara kim vekil olacak?” (Nisâ: 109)
Onları azap ile yakaladığı zaman ahirette onları kim savunmaya kalkışabilir? Allah-u Teâlâ’nın azabından ve intikamından onları kim koruyabilir?
Kişiler o hâinleri savunmakla onları kurtarmış olmadıkları gibi, aksine onların mesuliyetlerine iştirak ederek kendi nefislerine de hâinlik etmiş, kendilerini aldatmış ve zulmetmiş oluyorlar.
Halkın karşısına çıkarlar, onları aldatmak için dinden imandan bahsederler. Aslını bu perde altında gizlemeye çalışırlar.
Bu hale neden düştüler?
Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:
“Ey inananlar! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Allah’ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?” (Nisâ: 144)
Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edindikleri için bu hale düşmüşlerdir, icraatlarını ona göre yaparlar. Devlet işlerini bozma azminde ve gayretinde olurlar. İyileri ve ehil olanları vazifeden alırlar, o işle hiç ilgisi olmayan naehil kimseleri iş başına getirirler. Yani işe adam değil de adama iş verirler.
Böyle olunca da işler bütünüyle naehlinde olduğu için, devlet düzeni tamamen bozulur. Büyük huzursuzluklar başgösterir. Bu durum devletin çökmesine sebep olur.

Devlet ittifaktan doğduğu gibi, ittifaksızlıktan ötürü de çöküntüler husule gelir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...