26 Şubat 2015

Gizli Cemiyet, Örgüt ve Oluşumlar / Pontus Rum Cemiyeti-Ramtha Tarikatı-Rael Tarikatı




Gizli Cemiyet, Örgüt ve Oluşumlar 
Pontus Rum Cemiyeti
Ramtha Tarikatı
Rael Tarikatı

Ramtha Tarikatı
Amerika'nın Seattle yakınlarındaki Yelm kasabasında 1976'nın kış aylarında sıradan bir pazar günü, ev kadını Judith Darlene Hampton, evinde yemek yapmaktadır. Birdenbire mutfağında garip bir varlık belirir. 35.000 yıl önce Lemuria adlı kayıp bir kıtada yaşadığını söyler. Hampton'a "Seni zincirlerinden kurtarmaya geldim" der. Amerikalı kadın birdenbire ruhunun bedeninden ayrıldığını hisseder. Sanki bir ışık hızıyla karanlık bir tünele girer, sonra da müthiş bir güzellikle karşılaşır. Doğup ölmeyi, dünyaya tekrar tekrar gelmeyi bu tünelden binlerce kez geçerek garip tecrübeler yaşayarak öğrenir.


BEDENİNDE İKİ RUH VAR
Yelm'deki bu sıradan kadının bedeninde artık iki ruh vardır. Adının Ramtha olduğunu söyleyen varlık Hampton'ın bedenine girdiğinde onun ağzından mesajlar vermeye başlar. Daha sonra J.Z. Knight adını alan "iki varlıklı" bu kadının bedenine istediği an gelen Ramtha, onu önemli mesajlar getiren "kutsal insana" dönüştürür. J.Z. Knight, bugün Washington yakınlarındaki Fransız tarzı şatosunda yaşıyor. Burası aynı zamanda Ramtha Aydınlanma Okulu. Dünyanın pek çok ülkesinden insan onun bedeninden Ramthayla temas kurmak için binlerce dolar ödeyerek bu şatoya geliyor. Ramtha tarikatının üyeleri arasında Türkler de var, Scientology tarikatı gibi Salma Hayek ve Linda Evans gibi Hollywood ünlüleri de...

'KANAL FENOMENİ'
Lise mezunu, 5 evlilik yaşamış, sigara tiryakisi J.Z.'nin Ramthayla temasının tarikat üyelerince bilinen adı "kanallık fenomeni". Tarikata göre, 1999'da J.Z. Knight, bilim insanları tarafından birtakım aletlere bağlanarak teste tabii tutuluyor. Bu şekilde "kanal fenomeni"nin ispat edildiği öne sürülüyor. Ünlü parapsikologlar Ian Wickramasekera ve Stanley Krippner'ın bulgularına göre, Ramtha tarafından kanal olarak kullanılma esnasında J.Z. Knight'ın beyin dalgaları deltaya dönüşüyor ve beynindeki alt cerebellum bölgesi, konuşup yürüyebilmesi için onun vücudunu kontrol ediyor. Bu da aklın gizemlerinden biri olarak düşünülüyor.

250 YIL YAŞAM VAADİ
J.Z. Knight, Ramthayla temasını ilk olarak 1978'de açıkladığında herkes ona deli gözüyle bakmıştı. Ancak 1985'te bir televizyon şovunda Ramtha'nın bedenine girip bir erkeğin sesiyle konuşmasının ardından durum değişmiş. Ramtha'nın, insan bedeninin en az 250 yıl yaşlanmadan mükemmel şekilde yaşayabileceğini savunuyor. Gençliği uzatmak ve uzun yaşam sırrı Ramtha'da insanın kendi kendine psikolojik olarak yapabilmesini hedefliyor.

RİTÜELLERİ ŞARAP TÖRENİ
Ramtha tarikatındaki tek ritüel şarap töreni. Ramtha, şarabın şifa verici ve hayat uzatıcı özelliklere sahip olduğunu söylediği için, tarikatta derslere başlanmadan önce şarap merasimi düzenleniyor. Şarapla beraber de dua ediliyor. Ramtha'nın kehanetleri de bulunuyor. Mesela Sovyetler Birliği'nin yıkılacağını, tam 5 yıl önceden öngörmüş.



Rael Tarikatı
13 Aralık 1973'te henüz 28 yaşında genç bir rallici olan Claude Vorilhon, gezmek için Fransa'nın Clermont Ferrand yakınlarındaki sönmüş Auvergne Yanardağı'na gider. Birdenbire parlak ışıklar saçan bir UFO, 10 metre yakınına iner ve içinden badem gözlü, uzun saçlı, kısa ve siyah sakallı bir uzaylı çıkar. Vorilhon'u uçan daireye bindirir. Adının Elohim olduğunu söyleyen uzaylı, Vorilhon'a "İnsanlara sizin ve bizim ne olduğumuz gerçeğini söyleyeceksin." der. Şaşıran Vorilhon, neden kendisinin seçildiğini sorar. Onlar da şu ilginç yanıtı verir:"Fransa, demokrasinin doğduğu ve bütün dünyaca hür bir ülke olduğu unvanına sahiptir. Ayrıca, zeki ve herşeye açık bir bellekle bakan birine ihtiyacımız vardı. Herşeyden önemlisi de hür düşünceli ve dine karşı olmayan birini istiyorduk. Yahudi bir babadan ve Katolik bir anneden doğduğun için senin, dünya tarihinin iki önemli insan grubu arasında önemli bir bağ olduğunun kararına vardık. Bu yüzden de seni seçtik."

Herşeye İzin Verilmeli
Vorilhon, ertesi gün yine aynı yere gelir. Bu sefer uzaylılar, ona seçilmiş bir insan olarak neler yapması gerektiğini söyler. Rael Tarikatı, uzaylıların insanları yarattığına inanan, 2000'li yılların başında "Clonaid" adlı şirket aracılığıyla insan klonladıklarını iddia eden, grup seks ayinleriyle gündeme gelen bir oluşum. İki yıl önce lüks bir oteldeki seks ayini görüntüleriyle gündeme gelen tarikatın lideri Claude Vorilhon, "dinlerine" ait kuralları yazdığı kitabında ilginç emirler veriyor: "Biriyle ya da birkaç kişiyle ne cinsiyette olursa olsunlar, şehvâni ya da cinsi deneyim etme arzusunu duyarsan, ötekiler razı oldukça, istediğin gibi davranabilirsin. Vücudunu ve böylece zihnini uyandırmak yolunda herşeye izin verilmektedir."

75.000 Kadar Üyesi Var
Bugün 84 ülkede örgütlü 75.000 civarında üyesi bulunduğu tahmin edilen, dünyanın en sapkın tarikatı Rael'in lideri Claude Vorilhon, "Uzaylıların Verdiği Mesaj" kitabında müritlerine uzaylıların verdiği mesajları birbirinden çılgın emirler halinde sıralıyor. Kendisinin "Tanrı'sız bir dinin kurucusu" olduğunu söyleyip, dinlere, evliliğe, askerliğe karşı çıkıyor, sınırsız seksin gerekliliğini anlatıyor. Uzaylılar tarafından "haberci" anlamına gelen "Rael" ünvânını aldığını söyleyen Vorilhon, en geç 2035'te gerçekte insanları yarattığını öne sürdüğü uzaylıların dünyaya hâkim olacağını iddia ediyor. Bu tarihe kadar, tarikatının bir elçilik binası yapması gerektiğini savunuyor. Uzaylılar ona uçan daire şeklindeki elçilik binasını öncelikle İsrail'de kurması gerektiğini söylemişler. Eğer İsrail reddederse uzaylıların geleceği ve dünyayı yöneteceği elçilik binası Filistin, Mısır ya da Türkiye gibi İsrail'e yakın bir ülkede kurulacakmış!

Hedefte Türkiye Var
Müritlerinin kendisine "dinlerin dininin peygamberi" diye inandığı Vorilhon'un emirleri doğrultusunda Rael Tarikatı Türkiye'yi kendisine hedef seçti. İlk olarak 2004'te Taksim'de 5 yıldızlı bir otelde ilk toplantılarını gerçekleştiren tarikatın Türkiye liderliğine de Suat Sular adında farmakolog olduğunu söyleyen, 22 dil bildiğini iddia eden, tıpkı tarikatın lideri gibi eski rallici olan biri atandı. 61 yaşındaki Suat Sular, Endonezya'da Java Adası'nda bir dönem uzaylılarla randevulaşıp görüşme yapacağını da öne sürmüştü. Sular, o tarihte tarikatın Türkiye'ye gelişini uzaylıların Fırat havzasına olan ilgileriyle açıklamıştı. Tarikatın Ortadoğu Temsilcisi Leon Mellul ve ekibinin de katıldığı toplantılara Türklerin katılımı sağlanmaya çalışıldı. Rael Tarikatı, 2004'te ortaya çıkan skandal görüntülerle Türkiye'de zor günler yaşamaya başladı. Çünkü uzay ve seks tarikatı Rael üyeleri müzik eşliğinde soyunuyor, öpüşüyorlar, tarikatın bir ritüeli olan "seks ayinini" gerçekleştiriyorlardı. O tarihten itibaren tarikat faaliyetlerini daha bir gizli yapma yolunu seçti. Çünkü gerek Türk devletinden, gerekse de toplumdan büyük tepki görmüşlerdi. Bugün Rael Tarikatıyla artık bir ilişkisi kalmadığını söyleyen Suat Sular, o dönem içinde yasal soruşturma geçirip yargılandığını söylüyor. Hatta kendisinin de aktif biçimde içinde yer alarak Rael Tarikatına darbe vurulduğunu savunuyor. Ancak Sular, o dönem tarikatın amaçları ve çalışmalarıyla ilgili verdiği bilgilerin aksine, Rael içinde Türk olmadığını iddia ediyor bugün. Daha iki yıl önce yapılan toplantılara katılan ne kimseyi hatırlıyor, ne de bilgisini veriyor. Ancak Rael Tarikatı liderinin yazdığı, tarikatın üyelerince dağıtılan kitapta "Türkiye Raelien Hareketi" adlı bölümdeki adres Suat Sular'a ait.

Sadece Tercüme Ettim
SABAH'ın sorularını yanıtlayan Suat Sular, tarikatla ilgili çarpıcı iddialarda bulunuyor: "Ben onların kitaplarını tercüme ettim, paramı almak için birkaç kez merkezine gittim. Ben bunlar düzgün bir kuruluşsa çalışayım dedim. Fakat baktım ki bunlar düzgün insan değil. Abuk sabuk insanlar. Çok büyük bir sömürü var. Sizin çok paranız varsa, sizi göklere çıkarırlar, sonra paranızı alırlar, tekme vururlar." Sular, bugün Rael Tarikatının Türkiye'de faaliyetleri olmadığını söylüyor; ancak tarikatın resmi internet sitesinde Türkiye de örgütlenilen ülkeler arasında yer alıyor. Hatta tarikatın Türkçe resmi internet sitesi bile mevcut. Bu arada Suat Sular, tarikatla ilişkisinin yalnızca bir kitap çevirisinden ibâret olduğunu söylüyor ve ekliyor:. "Ben sadece onların kitaplarını tercüme ettim. Tercüme paralarımı bile vermediler. Onları dava edecektim." Hıristiyanlığın bittiğini savunan Rael lideri, İsrail ve Yahudilere karşı daha bir ılımlı. Çünkü Yahudilerin İsrail'e dönüşleriyle altın çağın başladığına inanıyor.

Yaratıcı, 2035'de Geliyor
Uzaylıların birgün geleceği ve kendisinden yapmalarını istediği elçilik binasını da zaten İsrail'de tasarlıyor. Ancak İsrail devleti, 1990'lı yıların başından bu yana tarikatın bu talebine olumsuz yanıt veriyor. Vorilhon, uzaylıların bu duruma kızdıklarını şu sözleriyle anlatıyor: "Elçiliğimizin hükümetin vereceği bir toprak parçası üzerinde İsrail'de yapılmasını arzu ederiz, kabul etmezlerse başka ülkeye kurabilirsin ve İsrail'e elçimizi tanımadığı için yeni bir ceza verilecektir." Uzaylıların kendisine "Sen, dinlerin dinî peygamberisin" dediğini öne süren Vorilhon'un tarikatında "şehvâni eğitim" adı altında da kurallar bulunuyor. "Vücudundan ya da çıplaklığından hiçbir zaman ayıplık duymayacaksın ki onlara verilen görünüşten utanç duyanlardan yaratıcılarımızı daha hiçbir şey gücendiremez." diyen tarikatın lideri, sınırları kaldırıp kadın üyelere evlenmeden çocuk yapmalarını öğütlüyor. Evliliği reddeden tarikat, üyelerine ülkelerinde askerlik yapmamaları emri de veriyor! Tarikatın lideri en geç 2035'te yaratıcı olarak kabul ettikleri Elohim'in dünyaya geleceğini ve beraberinde Musa, İsa, Buda ve İslam dininin peygamberi Hz. Muhammed'i de getireceğini öne sürüyor.


Gizli İlimler Yorumu

Kur'an-ı Kerîm'de vesvese diye bir tabir var. Cinlerin, insan kalbine vehmettikleri asılsız şeyler ve kişileri gerçeklikten 180 derece uzaklaştıran telkinler. Modern Çağ'da cinlerin başvurdukları en büyük vesvese ve telkinlerden biri de -hem Doğu'da ve hem de Batı'da- insanların aslında uzaylılar (Kendi kimliklerini saklayıp uzaylıyız diye tanıtıyorlar) tarafından yaratıldıklarını ve birçok tanınan dinî önderin de kendileri tarafından görevlendirildikleri yalanıdır. Bu yalanı empoze etmek için en büyük araçları da kişiye "çok önemli bir kişi olduğu", "seçilmiş olduğu", "seçildiği" gibi insan egosunu okşayacak tuzaklardır. Birçok sapkın inancın kurulmasında cinlerin bu vehimlerinin büyük rolü vardır.


Pontus Rum Cemiyeti

Karadeniz kıyısında yaşayan Rumlar tarafından Kurtuluş Savaşı öncesinde kurulan ve bölgede bağımsız bir devlet olmayı amaçlayan bir cemiyettir.[1]

"Pontus Rum Cemiyeti"; Trabzon, Samsun ve diğer Kuzey Anadolu illerinde Pontus Cumhuriyeti'ni kurmak için faaliyet göstermiş; fakat aslında patrikhaneye bağlı olarak çalışmış bir cemiyettir. Azınlıkların bu teşkilatlarının yanı sıra Ermeni Patriği Zaven Efendi de Rumların teşkilâtlarına benzer bir teşkilât kurmuştur.Üstelik daha önce kurulmuş olan "Taşnaksütyun"ve "Hınçak Ermeni örgütleri" de aynı süreçte faaliyet göstermekteydiler.[2]

Cemiyet, adını eski çağlarda bu bölgede kurulan ve milattan önce 64 yılında roma imparatoru Pompe tarafından ortadan kaldırılan krallıktan almıştır. Bu krallık, aslında İranlılar tarafından kurulduğu halde, sonradan Helenistik bir karakter göstermiş ve Roma'da Hıristiyanlığın resmi din kabul edilmesinden sonra, Roma tabiiyeti altında bulunan bölge halkı da Hıristiyanlaşmıştır.

Fatih Sultan Mehmet döneminde bu bölgede, 1204'de Aleks Kommen'in kurduğu Trabzon Rum İmparatorluğu hüküm sürüyordu ve merkezi Trabzon'du.

Fatih Sultan Mehmet, Anadolu'nun birliğini sağlamak için beylikleri ortadan kaldırmayı düşünüyordu. Kuzeydeki Candaroğulları'nı toprağına kattıktan sonra sıra Karadeniz sahillerini elinde tutan Trabzon Rum İmparatorluğu'na gelmişti. nihayet düzenlediği Trabzon seferiyle Fatih Sultan Mehmet, bu bölgeyi de topraklarına katmış, her yerde yaptığı gibi bu bölge halkını da din ve adetlerinde serbest bırakmıştır.

Osmanlı devleti'nin parçalandığı ve Türk milletinin ölüm-kalım savaşı verdiği kurtuluş savaşı sırasında yüzyıllar boyu kendilerine gösterilen iyi niyeti kötüye kullanan diğer bütün azınlıklar gibi Trabzon ve civarında bulunan Rumlar da Türk düşmanlarıyla işbirliğine girişmişler, bağımsız devlet sevdasıyla "Pontus Rum Cemiyeti"ni kurmuşlardır.

Mondros Mütarekesi'nin getirdiği ağır şartlar, Rumları bir devlet kurma ümidine düşürmüştür. Açıktan açığa propaganda faaliyetlerine girişen Rumların "Pontus" adında bir de gazeteleri vardı. Bu cemiyet, 25.000 kişilik bir çete kurarak dağa çekilmiş, yıllarca beraber ve bir arada yaşadıkları masum Türkleri yok etmeye, köy ve kasabaları yakıp yıkmaya başlamışlardır. Nihayet Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çalışmalarıyla kurulan Merkezî Ordu, bütün nifak cemiyetleri gibi bu cemiyeti de ortadan kaldırmıştır (1921).[1]

"Pontus Rum Cemiyeti", ilk defa 1904 yılında Merzifon Amerikan Koleji'nde gizli olarak kurulmuştu. 1908 yılında Samsun'da "Müdafâ-i Meşrûte", daha sonra "Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti"nin kurulmasıyla Pontus teşkilatı genişletilmiş, Batum'dan İnebolu'ya kadar olan bölgede bir çok şube açılmıştı. "Pontus Rum Cemiyeti", 1909 yılında Atina'daki "Küçük Asya (Asya-yı Suğra) Cemiyeti"nin emri altına girmiş, ertesi yıl Pontus adlı bir risale yayınlayarak Çalışmalarını daha da yoğunlaştırmıştı. 1. Dünya Savaşı sırasında Rus işgal döneminin himaye ettiği bu faaliyetler, ateşkes sonrasında bu kez Yunanistan'ın güdümünde yeniden hız kazanmıştı. Cemiyetin amacı, Batum'dan Sinop'a kadar uzanan Karadeniz sahillerinde başkenti Trabzon veya Samsun olan bir Karadeniz Rum Cumhuriyeti kurmaktı. Bu amaçla İstanbul'da "Pontus" adıyla bir gazete çıkarmaya başlamış, orta ve doğu Karadeniz bölgesinde Rum azınlığın yaşadığı yörelerde silahlı çeteler oluşturmuştu.

Diğer taraftan aynı amaç doğrultusunda siyâsî faaliyetlerde bulunmak üzere Avrupa'ya heyetler göndermekteydi. Pontusçu Rumlar, bir taraftan da Ermenilerle Trabzon'u paylaşamamak yüzünden rekabet halinde bulunuyorlardı. "Pontus Rum Cemiyeti", Pontus devletini kurmak için Yunanlıların Etniki Eterya cemiyeti ile de sıkı işbirliği içindeydi. Onlara destek sağlıyor, bölge hakkında bilgi veriyor, onların personeline eğitim yaptırıyor, böylece Pontus azim ve kararlılığını ayakta tutmaya çalışıyordu. Bu maksatla Amasya ve Samsun bölgesi Rum Metropoliti Yermanos, düzenli olarak Pontus propagandası yapıyordu.

1 Aralık 1922'de Lozan Konferansı'nın birinci kısım toplantılarında 13 ayrı oturum sonunda Türk-Yunan nüfus mübadelesi anlaşması kabul edildi. Bu karar gereği Trabzon vilayetinde (o zaman Samsun'dan Rize'ye kadardı) yaşayan 193.000 Rum, 1923 yılı başında vapurlarla Yunanistan'a göç ettiler. bu mübadele sonucu, Karadeniz bölgesinde Rum ahalisi kalmadı.[3]

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...