ISRAIL'IN GÖZÜ GAP'TA
ABD'de, Kürt Devleti kurulmasi için yogun çaba gösteren isimlere baktigimizda hep yahudi lobisi ile karsilasiyoruz:
Reagan döneminin en sahin isimlerinden biri olan Savunma eski Bakan Yardimcisi "Karanliklar Prensi" lakapli Richard Perle, Amerika'da Türkiye'nin lobisini yapmak için seçilmis olan sirketin baskani. 1
Yahudi Richard Perle'yi yakindan taniyalim:
Richard Perle Israil hükümetine bilgi saglamasiyla ünlü. 1970 yilinda FBI'in düzenledigi bir operasyon sonucunda Perle, Israil Elçiligi'ne gizli bilgileri aktarirken yakalaniyor. Perle Savunma Bakanligi görevindeyken Israil'i yakindan ilgilendiren kararlar onun ofisinde aliniyor. 2
Isin ilginç yani Türkiye'nin MOSSAD patentli lobicisi Richard Perle'nin öte yanda Kürt devleti destekçisi olmasi: "Türkiye'yi yakindan taniyan ve "Karanliklar Prensi" olarak taninan Richard Perle Kürt devletinin destekçilerinden." 3 Zaten daha önceki "lobicimiz" Tom Lantos'da MOSSAD ajani degil miydi?
Kürt devletinin Washington'daki önemli destekçilerinden biri de yahudi senatör Stephan Solarz: "Yahudi senatör Stephan Solarz Israil'e sadakatle bagli oldugunu belirtiyor ve Israil için iyi seyler yapmis olmakla övünüyor." 4
ABD'deki en ünlü yahudi lobisi AIPAC'in Kürt devleti projesi de tüm hiziyla sürüyor.
AIPAC'li Martin Indyk, Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Ortadogu ve Güney Asya iliskilerinin kidemli müdürü. Martin Indyk Kürt devletine büyük destek veriyor. "Martin Indyk AIPAC'in arastirma bölümü baskan yardimcisi. Ayrica Israil yanlisi think-tank'lerden 'Yakin Dogu Enstitüsü'nde baskan." 5
Güneydogu'da bir Kürt devletinin kurulmasi Abramowitz ve Graham Fuller tarafindan da dile getirilmekte. 6 Türk dostu olarak lanse edilmeye çalisilan, ülkemizin 10 yil içinde bölünecegi kehanetinde bulunan MOSSAD'in ünlü beyinlerinden Morton Abramowitz, lobimizi emanet ettigimiz "Karanliklar Prensi" yahudi Richard Perle, Israil'in sadik dostu Stephan Solarz, Hamas'i terörist örgüt ilan eden, Islami devletleri terörist devlet ilan etmesiyle ünlü Israil think tank'lerinin degismez ismi Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Ortadogu ve Güney Asya sorumlusu AIPAC'li Martin Indyk, Nixon döneminden beri yahudi lobilerini örgütleyen bir numarali isim Henry Kissinger. Bu isimlerin hepsi Israil destekli "Piyon Kürt Devleti" için araliksiz faaliyet sürdürmekteler.
Kürt yahudisi ünlü MOSSAD ajani Yaacov Nimrodi'nin Barzani'ye yaptigi bitmek bilmez ziyaretler de cabasi... Bu arada diger Kürt yahudileri de bos durmuyor tabii ki.
1989-90 yillarinda Türkiye'ye gelen turistler arasinda Israil'e siginan Kürt yahudileri var. Gelip Diyarbakir'daki Irakli Kürt mülteci kamplarini ziyaret etmislerdi bu arada. Bol bol fotograf çekmislerdi. Israil'den gelen bu turist Kürtlerin bir kismi MOSSAD yararina bilgi topluyordu. Bilemiyorum! Ama Israil'in son yillarda Dogu'ya ilgisi artiyor... 7
Israilli isadamlarinin resmi yollarla yaptiklari GAP çikartmalarida konunun bir baska çarpici yönü:"Bu amaçla Israilli isadamlari Gaziantep Ticaret Odasi ile iliskiye geçmis bile. Gaziantep Ticaret Odasi Genel Sekreteri Mesut Özçal bir süre önce Israilli 20 isadaminin GAP'la ilgili Gaziantep'e ziyaretlerinin çok olumlu geçtigini belirtiyor. Özçal, Israillilerin GAP'la ilgili bütün gelismelere açik olduklarini belirtiyor.8
Israil'in tarimsal yardim adi altinda bölgede rahatlikla faaliyet göstermesini saglayan eskimis metodlarinin Türkiye'de kabul görmesi sasirtici bir gerçek. TOBB baskani Yalim Erez; "Israil dünyaca ünlü zirai firmalari olan Cargill, Continental, Grain, Philip Brother, Mark Rich araciligiyla GAP bölgesindeki tarim için yüksek teknoloji getirebilir" diyor 9
Bu "tarimsal isbirligi" yönteminin, perde arkasinda ne amaçla kullanildigini hatirladigimizda ise konu daha da netlesiyor: "Diger bütün Afrika ülkelerinde oldugu gibi Israil Güney Afrika'ya da askeri danismanlar, tarim uzmanlari ya da diplomat görüntüsü altinda MOSSAD ajanlarini yerlestirdi. 10
Israil "çölü yesertme" gibi imajlar kullanarak tarimsal bilgilerini ortak kullanabilecekleri görüntüsü vererek ülkelere giriyor ve etkin hale geliyor 11
Bütün bunlar, Israil'in GAP ile yakindan ilgilendigini gösteriyor. Dikkat etmemiz gerekiyor, çünkü "Israil'in Gözü GAP'ta"...
GAP Hakkinda Israil'den Ögrenilecek Seyler!
Israil'in Güneydogu Anadolu'yu içine alan kutsal sinirlari ve suya olan acil ihtiyaci, GAP ile yakindan ilgilenmesine yol açiyor.
Israil GAP konusunda Türkiye ile isbirligi yapmak istedigini, Israil'in su kaynaklarindan yoksun oldugunu, Türkiye'nin ise zengin su, toprak ve isgücüne sahip bulundugunu belirtti. 12
Gelecek sene Kudüs'te bulvarlar gül kokmayacak ve Israil belki de çölü çiçeklendiren bir ülkenin gözalici görüntüsünden vazgeçmek zorunda kalacak. Eski kültürler ve Negev pamuklari içinde oldugu gibi kutsal sehrin süslenmesi için çok suya ihtiyaç var. AMA SU YOK. 13
Israil'in 2000 yilindaki su açigi yillik 800 milyon metreküp olacak.
Simon Peres: "Nüfus artiyor. Suyu üretmek için imkan yaratamazsak, bu kez su IçIn savasacagiz". 14
Israil Hayfa Üniversitesi'nden Prof. Armon Sofer 1990'da verdigi demeçte, "Orta Dogu'da su kaynaklarinin kullanimi yüzünden savas çikacak" dedi. 15
Türkkaya Ataöv'de Israil'in Ortadogu'daki su problemini ve bu problemi çözmek için ne gibi metotlar kullanabilecegini açikliyor:
Ortadogu'da bir su problemi var. Belki de bu cümle degistirilmeli ve suyla ilgili ekonomik ve stratejik sorunlar var denmelidir... Bazi ülkelerde "su güvenligi" vardir. Türkiye ve bir miktar da Iran'in yeterli su fazlasi var.
Israil ve isgal altindaki topraklarda kisi basina düsen su miktari gittikçe azalmaktadir. Libya ve Suudi Arabistan kendi yeralti kaynaklarini kullanmaktadirlar. Suriye ve Irak ise gelecek için endiseli.
Su gerçekten petrol kadar önemli mi oluyor? Komsu ülkeler arasindaki rekabeti arttirarak onlari silahli bir anlasmazliga mi yöneltiyor. Suyun giderek degerinin arttigi ve anlasmazliklarin hizlandirildigi dogrudur.
Bazi gruplar ve devletler barajlari, boru hatlarini, damitma tesislerini ve dagitim hatlarini sabote edebilir.
Israil, bölgesindeki suyu kontrol altina almak istiyor. Ürdün nehrinden, Yarmuk ve Bati Seria'daki kaynaklardan Israil büyük miktarda su sagliyor. Versay Baris Konferansi'nda 1919'da ileri sürülen Siyonist Harita'ya Litani Nehri dahildir. Israil 1982'de Lübnan'a saldirisinda bu nehri kontrol altina almak istemistir.
Israil, isgal altindaki topraklardaki yahudilerin su ihtiyacini karsiliksiz olarak saglarken, Filistinliler'den en yüksek fiyati istiyor. Asagi yukari tüm su anlasmazliklari politik kargasalarla sonuçlaniyor.
Misir, Nil'in normal su akisini isteyerek, simdi Islami gruplarin desteginde olan güney komsusu Sudan'la anlasmazliga düsüyor. Bu iki ülke 1959'da Ortadogu'daki suyla ilgili tek anlasmayi yapti.
Türkiye'nin GAP'i ise Kürt meselesiyle iç içedir. Dicle-Firat sularinin kullanimi projesiyle bir çok amaci olan bir plan gerçeklesecek ve hidroelektrik gücü elde edilerek genis alanlara sulama yapilacaktir. 16
Sudan-Etiyopya-Türkiye su sorununda üç kilit ülke. Etiyopya'nin Israil güdümlü dis politikasi, gözleri Türkiye ve Sudan üzerine çekiyor. Türkiye'deki yahudi lobisinin yogun baskilari her geçen gün artarken, Güneydogu'da gün geçmiyor ki Tel-Aviv merkezli bir manevra olmasin. Sudan'in Israil için stratejik önemi bir anda 'Terörist Devlet' sifatini almasina sebep olurken, Somali'den sonra 'Yeni Dünya Düzeni'nin Sudan'a da yardim! operasyonuna gidecegine kesin gözüyle bakiliyor.
Nil'den Firat'a tamamen Israil'in hakimiyetini amaç edinen projede Türkiye'ye Israil'in dogal müttefigi rolü verilerek, Müslüman ülkelerle Türkiye'yi farkli saflara çekmek düsüncesi var.
Güneydogu'da kurulacak "Israil Kontrollü Piyon Kürt Devleti" ve su savasi senaryolari da planin baska yüzü. MOSSAD-Barzani-Kürt Yahudileri isbirligi Kissinger ve Abramowitz gibi kurmaylarin katkilariyla Israil, Kürt sorununa çözüm önerileri getirirken, savas senaryolarini da ABD'deki stratejistlerine yazdirmakta.
Savas senaryolarinin yazildigi merkez Pentagon'un arastirma merkezleri.
Su sorununun Ortadogu'da bir savasa yol açacagi kehaneti ilk olarak 1986 yilinda CIA'nin Uluslararasi Stratejik Arastirmalar merkezi tarafindan ortaya atilir.
Merkezi Washington'da bulunan Uluslararasi Stratejik Arastirmalar Merkezi, 1986'da durup dururken, Ortadogu'nun Su Sorunu baslikli bir rapor yayinlar. Raporda bölgedeki kurakligin artacagi, nehir debilerinin azalacagi, günlük hayatta suyun petrolden daha degerli olacagi gibi arastirma sonuçlarina yer verilir ve bir de kehanette bulunulur:
... Nil, Ürdün ve Firat... Ortadogu'da, gelecekteki bir savas, mutlaka bu üç nehrin sularinin paylasilmasindan çikacak... 17
Ortadogu'da patlak veren su krizinin kilit ülkesi ise Israil:
Israil'in su andaki su ihtiyacinin büyük bir bölümü Taberiye Gölü'nden karsilanmakta. Oysa Taberiye Gölü'ne akan Litani Nehri Lübnan üzerinden gelmekte ve kontrolü Israil'in sinirlari disindadir. Israil'in Güney Lübnan'i isgal etmesi ile bu sorun ortadan kaldirilmistir. Bu da Israil'in su ugruna savasmaktan kaçinmayacagini göstermekte.
Sovyetler'den gelen yahudilerin sayisi ve tahminen gelecekte planlanan Israil devletinin nüfusuna yetecek kadar su kaynagi Ortadogu'da yok. Ihtiyaç duyulan suyun GAP'tan saglanmasi kanaliyla, planlanan 'Büyük Israil' projesinin kurak topraklarda degil 'Baris Suyu' projeleriyle verimli topraklarda gerçeklesmesine çalisiliyor.
Baris Suyu projesine göre Firat'in suyu Suriye üzerinden önce Ürdün'e daha sonra Israil'e aktarilacak. Israil'e gereken suyun gönderilmesi için bütün bu planlar yürütülürken Israil'in sessizligi ayrica önemlidir. Tarihte ne zaman Israil'in büyük fakat kamuoyuna hissettirilmemesi gereken bir menfaati olsa, Israil bu tutumunu sürdürür, hatta kendi fikirlerini kontrolünde tuttugu agizlardan söyleterek, arka planda kalmayi tercih eder.
Kamuoyunda dikkatlerin piyon olarak kullanilan Suriye'ye çevrilmesi de yine kullanilan ünlü metodlardan. Suriye-Türkiye savas senaryolari sonucunda 'Baris Suyu'nu devreye sokabilmek ve 'Baris için Suriye'ye su mesaji' altinda Israil'e gereken suyun saglanacagi düsünülüyor.
Ilk planda uygulanmasi düsünülen bu projeden sonra, GAP'in kontrolünün tamamen Israil'e verilmesini saglayacak diger projelerinde Güneydogu üzerinde hizla uygulandigini gözlemlemekteyiz.
Israilli liderlerin su sorununa bakis açisi da Ortadogu'da su kavgasinin merkezinin Tel-Aviv oldugunu gözler önüne seriyor.
Israil Tarim Bakani Rafael Eitan: "Bölgede su, saatli bombadir." 18
Su sorunu hakkinda bu denli ilginç görüsleri olan Eitan, MOSSAD'in askeri kanadi LAKAM'in eski sefi:
Israil'in en ünlü casusu Rafael Eitan 1968'de Israil Istihbarat örgütü LAKAM'in basindaydi. 19
Israil Tarim Bakani Rafael Eitan uyariyor: 'Taberiye Gölü'ndeki su seviyesi hiçbir zaman bu kadar düsük olmamisti. Israil'in su rezervleri hayati tehlike altinda. 20
Su darligi Israil'i tehdit ediyor. 21
Ve Israil'in bu büyük su ihtiyacina paralel olarak bölgede savas rüzgarlari esmeye basladi:
Israil Basbakani Izak Rabin: "Umarim ki su sorunu silahla çözülmez. 22
Israil ve Ürdün su rezervlerini tekrar doldurabileceklerinden, yüzde 15 kat fazla bir hizla tüketiyorlar. Ürdün'ün teklifi 350 milyon dolarlik birlesik bir baraji Yarmuk Nehri üzerinde kurmak. Israil ve Ürdün BM'nin araciligini yaptigi gizli görüsmeler yapiyorlar. Israil'deki her yerlesim yeri günde 280 lt. yani Filistin'dekinin 4 kati su harciyor. Israil, Lübnan'la Litani Irmagi'nin suyunun alinmasiyla ilgili antlasma yapmaya çalisiyor. Amman'daki bir batili diplomat "Su Israil'in elinde silah gibidir ve çözülemeyecek bir problem olur" diyor. 23
Israil'in Bati Seria ve Gazze'deki suyun yüzde 60'ini elinde tuttugu bildirilerek, Sovyet Yahudileri'nin göçü ile Israil'in su ihtiyacinin daha da artacagi belirtildi... Washington Uluslararasi Stratejik Arastirmalar Enstitüsü arastirmacilarindan, Joyce R. Starr ve Daniel C. Stoll Ortadogu'daki Su Kaynaklari Konusunda ABD Dis Politikasi adli arastirmalarinda, Ortadogu'da gelecekte muhtemel bir savasin petrol yüzünden degil de su yüzünden çikacagini belirtiyorlar.
Israil'in Bati Seria ve Güney Lübnan'i isgal etmesinin en önemli nedenlerinden biri de buralarin zengin su kaynaklarina sahip olmalari. Golan Tepeleri daglik, yagisli ve münbit bölgeler. Buralari gözden çikaramiyor. Ayrica Israil Taberiye Gölü'nün Suriye'ye ait bölümünü de isgal etmis durumda, bütün gölü kullaniyor. Çünkü denizden su aritma çok masrafli bir islem. Bu Israil'in enflasyonunu bile etkiliyor...
Su gücü dostluk kazanmak ve birlikte ticaret için kullanilabilir. Fakat ayni zamanda bir nükleer güce de benzer ki, bir kere sizin buna sahip oldugunuz insanlar tarafindan bilinirse, bu onlarda büyük bir saygi uyandirir. Türkiye'nin su zengini bölgesi güneydogu. Güneydogu'daki olaylar daha genislerse komsuluk iliskileri açisindan daha da önemli olacak. 24
Kizgin su kavgalari Ortadogu için yeni birsey degildi. Bundan evvelki birçok savas bu üç büyük nehirle ilgiliydi: NIL, DICLE, FIRAT. 25
Kaynaklar durmaksizin artan ihtiyaçlar yaninda sinirlilar. Ayni ritimle insanlarin sayisi da artmaktadir. Su devletler arasinda baski kaynagi olmustur ki, bu daha çok Orta ve Yakin Dogu'da geçerlidir. Firat, Dicle, Nil; yarin belki de bu irmaklarin kontrolü için savasilacaktir. 26
Batili kaynaklar, Ortadogu'da petrolden daha degerli hale gelmeye baslayan suyun, 2000'li yillara dogru stratejik bir önem kazanarak bölgede savas rüzgarlari estirebilecegini belirtiyorlar. 27
Su Sorunu'nun Ortasindaki Ülke Türkiye
Los Angeles Times: Su Sorununda Türkiye Anahtar. 28
Ingiliz Disisleri Bakanligi'nca hazirlanan Ortadogu'da Su Sorunlari adli raporda Israil Hükümeti'nin geçen yil Türkiye'ye, Ortadogu'da savas su yüzünden çikabilir mesajini gönderdigine dikkat çekiliyor. 29
Türkiye'den Israil'e Su.30
Middle East Dergisi, Türkiye'nin Israil'e bir Kibris firmasi araciligiyla su satacagini belirtti. Middle East, Türkiye'nin Israil'e suyu yüzer rezervuarlar araciligiyla satacagini ve bu amaçla Hayfa limaninda özel terminaller yapildigini belirtti. Israil Su Isleri Genel Müdürü Tzamach Yishaide bunu dogruladi. 31
Israil Kibris'ta su projesiyle faaliyette. Bunun için ABD'den kredi aliyor. Bu projede Israil-KKTC baglantisini Yahudi Jak ve Cefi Kamhi kuruyor. Jak ve Cefi Kamhi KKTC vatandasi. Kamhi Türkiye'deki Yahudi Lobisi içinde uluslararasi iliskileri saglayan kisi. 32
BM Genel Sekreteri Butros Gali, Financial Times'a verdigi demecinde bölgede bundan sonra çikacak savasin siyasi degil, su meselesinden çikacagini söylüyor.
Yabanci bir uçak sirketinde avukatlik yapan 33. dereceden üstad Mason Avukat Emin Birader ve ABD-Türkiye mason localari baglantisini kuran Dogan Birader kanaliyla, Yahudi Lobisi'nin, GAP'tan arazi alimi yapmasi da Israil'in GAP planlarinin bir baska çarpici yönü.Israil GAP planlarinda Hafiz Esad'i kullaniyor
Israil ve Suriye arasindaki iliskilerin gerçek yüzünü David Yallop söyle anlatiyor:
Israil Fransa, Ingiltere, Amerika ve Almanya'yla devamli istihbarat alisverisi yapar.
Genelde kimsenin bilmedigi birsey de ayni çesit bir iliskinin Israil ve Suriye arasinda da bulundugudur. Bu iki ülkenin yillardir birbirleri ile savasmalarina ragmen çok genis çapli olmasa da aralarinda her zaman bu tip bir iliski olmustur. Mart 1988'de Israil Istihbarat Sefi Uri Lubrani Bükres'te Hafiz Esad'in Basdanismani Alaaddin Abedin ile bir görüsme yapar. Kasim 1988'de Suriye Disisleri Bakan Vekili Yusuf Shakur Lubrani ile bulusur. Basbakan Samir adina Lubrani Güney Lübnan'daki gerilla operasyonunda kendilerine yardim etmelerini Suriye'den rica eder. Bu bulusma Viyana'da gerçeklesir. 33
Ocak 1989'da bu sefer Bükres'te Albay Ibrahim Sabuh ve Naim Sanika, Lubrani ve David Jocoby'den Esad'a düsman Müslüman Kardesler'in liderleri Saadeddin ve Munser Watar hakkinda bilgi verirler.
Görünürde birbirlerine düsman olan bu iki ülke arasinda sadece bilgi alisverisi degil ayni zamanda Amerika'nin destekledigi baris görüsmeleri de baslar. Bunun ana maddesi Golan Tepeleri'nde savas eylemi olmamasiydi. Suriye Golan Tepeleri'nin kaybina raziydi. Geri kalani sadece Suriye halkini idare edebilmek için yapilan pozlardi. 34
Hafiz Esad, Israil'in Ortadogu'da piyon olarak kullandigi liderlerden birisi. Esad, 1967'de 500 milyon dolar rüsvet karsiliginda Golan Tepeleri'ni Israil'e birakmisti.
Israil uyardi: Güneye dikkat! Israilli uzmanlar Türkiye'nin Ortadogu'da 24 saatte herseyin degisebilecegi olasiligini unutmamasi gerektigini söylediler. Kimliklerinin yazilmamasi sartiyla görüslerini açiklayan Israilli yetkililer, Kürt Meselesi ve Atatürk Baraji nedeniyle Türkiye'nin basina bugünkünden çok daha ciddi dertler açilabilecegini kaydettiler. 35
"Israil uyardi: 'Güneye Dikkat!'" basligiyla 17 Aralik 1989 Sabah gazetesinde yayinlanan haberde, ayrica Suriye'nin Atatürk Baraji yüzünden Türkiye ile savasi göze aldigina iliskin yogun haberler alan ve isimlerinin açiklanmasini istemeyen bazi Israilli yetkililerin, sözde Türkiye'yi uyaran tehditlerini görüyoruz. Suriye'nin füze gücünü anlatarak yapilan tehditler, aslinda çok ucuz bir Israil provokasyonundan ibaret. Bu provokasyondan kisa bir alinti su sekilde:
Israilli yetkililer Hafiz Esad yönetiminin, Çin'den 80 adet 600 km menzilli M 90 füzesi aldigini, bunun için de 100 milyon dolarin üzerinde para ödedigini belirttiler ve bu füzelerin önemini söyle anlattilar: Yeni füzeler menzil uzunlugu nedeniyle Suriye topraklarinin içerlerinde konuslandirilabilirler. Sinira getirip koyulmalari gerekmiyor. Bu nedenle bir savas halinde Türk jetlerinin bu füzeleri tahrip etmesi için Suriye'nin içlerine hava hücumu düzenlemesi gerekecek. Yoksa füzeler Atatürk Baraji'na büyük hasar verecek güçte. Suriye'nin GAP için Türkiye ile savasacagini belirten Israilli uzmanlar, "bu savasta Türkiye, NATO ve Amerikan destegini arkasinda bulamayabilir. Bunu unutmayin" dediler. 36
Suriye ise, yaptirdigi barajlardaki teknik hatalar yüzünden gerekenden fazla suya ihtiyaç duyuyor ve bunun için de kargasalik çikariyor.
Suriye'nin en büyük baraji El Tavra'nin türbinleri en hafif kuraklikta bile sudan metrelerce yüksekte kaliyor. Suriye Firat üzerinde irili ufakli bu barajlari yagisli Ukrayna modeline göre yaptiriyor. 37
Kurmay Albay Yasar Cihansiz'in, Genelkurmay Baskanliginin izniyle Strateji dergisinde kaleme aldigi "GAP ve Türkiye-Suriye Iliskileri" konulu analizdede bu gerçege isaret ediliyor ve bölgede su meselesinden dolayi çatisma ortaminin dogmasini Israil'in empoze ettigi belirtiliyor. Türkiye ile Suriye arasinda sahnelenmek istenen senaryoyla, Israil-Filistin-Ürdün bölgesindeki gerçek su sorununun, Türkiye-Suriye-Irak bölgesine tasinmak istendigi vurgulaniyor. israil'in bölgeye baska yerlerden bölge ülkelerinin ihtiyaçlarini karsilamak maksadiyla su getirebilecegi fikrini yayginlastirmasi ve ayni zamanda dolayli olarak Türkiye adresini verdigide belirtiliyor. Ama yine Israil, su zengini olarak tanimladigi Türkiye'yi fazla kirmamak için de "para ile su" alinabilecegi fikrini destekler gözükmektedir deniyor. Israil'in Suriye ile birlikte, bu nehirde elde edilebilecek ilave su ile bölge ülkelerinin su sikintisini gidermeyi amaçlayan bir anlasmayi yapmis olabilecegi ihtimali üzerindede duruluyor. 38
Yasar Cihansiz tarafindan "Türkiye-Suriye Iliskileri" konulu analizde, Ortadogu'daki tek su problemine sahip ülkenin Israil oldugu, bu ülkenin ve suya yönelik taleplerinin bölgedeki diger komsularini da etkiledigi bildirilerek, israil'in bölgedeki su rezervlerini kendi lehine azami ölçüde kullanan tek ülke konumunda oldugu vurgulaniyor. Israil'in bölgedeki önemli su potansiyelini olusturan Firat ve Dicle sinir asan nehirlerine dogru yöneldigi ve Suriye-Irak ve ürdün gibi tek adamli devlet sistemine sahip ülkeleri kullanarak Israil'in supolitik hedeflerini uygulamaya koydugu belirtiliyor.
Disisleri Bakanligi raporlarindada bu gerçege isaret ediliyor: Suriye'nin su sorununda tansiyonu yükseltmesinde Israil'in parmagi oldugu belirtilerek Türkiye'ye yapilan baskilarin kaynagina indigimizde karsimiza Israil çikiyor deniyor. 39
9 Ocak 1996 tarihli Yeni Yüzyil'da ise Israilli yetkililerin Suriye'ye destek vermedikleri seklindeki demeçleri yer aliyor. Ancak ne gariptir ki bitisik sütunda "Amerika Suya Girdi" basligiyla yer alan haberde iki ilginç senaryodan bahsediyor.
Senaryolar söyle: Birinci senaryoya göre Israil isgal ettigi içinde su havzalarinin da bulundugu Golan tepelerini terk edecek. Israil'in bu sekilde ortaya çikacak su açigi ise Suriye'nin Firat üzerind kurdugu Tabka baraji'ndan karsilanacak. Tabi Tabka'nin suyunu aldigi Firat'in yüzde 98'inin çiktigi Türkiye Suriye'ye simdikinden daha fazla su birakacak.
Ikinci tezde ise Golan Israil'de kalacak. Ve Suriye'nin ihtiyaci olan su yine Türkiye'den simdi verilenden daha fazla su birakilmasiyla karsilanacak.
Her iki senaryoda da Türkiye'nin Suriye'ye simdikinden daha fazla su birakmasi esas alinmis durumda. Bu senaryonun basinda ise ABD'nin Türkiye Büyükelçisi yahudi Marc Grossman bulunmakta.
Sükrü Elekdag'da Israil'in akilalmaz su senaryolarina söyle deginmisti.
Israil'in her yil tükettigi 2 milyar metreküp suyun 350 milyon metreküpü Golan tepelerinden kaynaklaniyor. Bu nedenle Israil Golan'i Suriye'ye devrederken buradaki su kaynaklarindan yararlanmasini saglayacak bir anlasma istiyor. Buna karsilik Sam da ugrayacagi su kaybini telafi için Firat'tan kendisine daha fazla su birakilmasi kosuluyla bu düzenlemeyi kabul edebilecegini öneriyor. 40
Israilli Uzmanlarin Türkiye'yi
Savasa Karsi Uyardigi Suriye,
"Yahudi Dostu" Hafiz Esad'in Yönetiminde
Tüm kalbimizle, tüm kanimizla Esad'in zaferi için çalisacagiz. Sevgili Esad, kalbimizdesin' gibi pankartlarla yürüyen yahudiler, Suriye'de yasamaktan son derece memnun olduklarini belirttiler. Suriye Yahudi Cemaati Baskani Haham Hamra'nin önderliginde yürüyen yahudiler, Ibranice pankartlar tasiyorlardi. 41
Hafiz Esad'in yüzde 99 oyla yeniden baskan seçilmesi üzerine Suriye yahudileri Esad lehine gösteriler yaptilar. 42
Hafiz Esad Suriye yahudilerinin istedikleri ülkeye göç etmelerine izin veren kanunu çikardigi halde, Suriye Yahudileri göçü düsünmüyor. Yahudi Cemaati Esad'a güveniyor ve ülkede kaliyorlar. 43
Ortadogu'da 3 Israil Kuklasi:
Esad, Hüseyin ve Saddam
Doç. Dr. Ömer Aksu: "Güneydogu'daki olaylarin arkasinda kim var?... Görünüste Suriye... Onun arkasinda Israil ve Amerika..." 44
Esad'in yahudilerden aldigi bu büyük destegin yanisira, Ürdün Krali Hüseyin de Israil'in büyük bir dostu. Hüseyin'in Israil ile olan gizli iliskilerinin bir bölümü söyle:
The Observer dergisi, Israil'in Ürdün Krali Hüseyin'le 24 yildir gizlice görüstügünü ve Kral Hüseyin'in birçok kez gizlice Israil'e gittigini belirtiyor. 45
Hiçbir Arap lideri Hüseyin kadar çok Israil'le gizli görüsme yapmamistir. 46
Kral Hüseyin'in üzerinde Israil'in koruyucu semsiyesi bulunmaktadir. 47
1970'de Ürdün'de çalisan MOSSAD ajanlari Kral Hüseyin'e karsi düzenlenecek olan bir suikasti kendisine önceden bildiriyor ve suikast gerçeklesmiyor. Ürdün Krali Hüseyin'in Israil'in en önemli liderleriyle, Herzog'dan Mose Dayan'a, görüsmeleri MOSSAD ve MI6'in genis ortakligiyla düzenlenmistir. 48
Israil, Irak, Ürdün ve Suriye'deki islerini rüsvetle hallediyor. 49
Israil ve Ürdün iki yildir BM'nin komisyonlugunu yaptigi gizli konusmalar yürütüyorlar. Ürdün'ün teklifi ortaklasa bir baraji Yarmuk nehri üzerinde kurmak. 50
Suriye'nin Ankara Büyükelçisi Abdülaziz El Rifai, suyun Suriye açisindan hayati önem tasiyan bir konu oldugunu belirtti. Suriye nüfusunun üçte birinin içme suyu gereksiniminin Firat Nehri'nden saglandigini söyledi. 51
Irak'in su konusunda ki tutumu da bölgedeki Israil çikarlarina hizmet eder nitelikte.
Türkiye'nin Arap komsulari Suriye ve Irak'ta, GAP nedeniyle artan bir tedirginlik gözleniyor. Irak Enformasyon Bakanligi'ndan yapilan açiklamada Türkiye savasla tehdit edildi. Açiklamada "suyumuzun kesilmesine izin vermeyiz. Gerekirse bunun için savasiriz" denildi. Irak'ta Mason Saddam Hüseyin'in görüslerini yansitan El Cumhuriyye Gazetesi: "Su bizim kanimizdir, kanimizin kurutulmasina asla izin vermeyiz" ifadesini kullandi. 52
Suriyeli yetkililer, Türklerin nehri eskisi gibi akitacaklarina inanmiyorlar. Suriyeli bir yetkili: "Insanlar gelip Firat vadisini ziyaret edecekler, biz de burada eskiden bir nehir vardi deriz" diyor. 53
Ortadogu su için alarmda. Güneydogu Anadolu Projesi'nin gerçeklesmesiyle Ortadogu'nun en büyük su kaynagini eline geçiren Türkiye, çok yakin gelecekte bu bölgede tek güç sahibi olacak. Atatürk Baraji'nin faaliyete baslamasi Irak ve Suriye'yi panige düsürmeye yetti. Türkiye defalarca gayesinin bölgeyi susuz birakmak olmadigini açiklamasina ragmen, her iki ülke de GAP'i can damarlari üzerinde bir biçak olarak görüyorlar. 54
(Ürdün, Irak ve Suriye'nin üzerindeki Israil kontrolü konusunda ayrintili bilgi için Bkz. Ortadogu Bölümü)
Israil'in Hedefledigi Sinirlar:
Nil'den Firat'a Kadar...
O gün Rab Abramla ahdedip dedi: Misir irmagindan büyük irmaga, Firat irmagina kadar, bu diyari senin zürriyetine verdim. (M. Tevrat, Tekvin Bölümü, 15/18)
Israil'in ilk Basbakani Ben Gurion: "Yahudi halkinin, gençlerimizin ve yetiskinlerimizin yerine getirmesi gereken bir baska haritasi vardir: NIL'DEN FIRAT'A KADAR."
Siyonist Lider Theodor Herzl: "Sinirlarimiz kuzeyde Kapadokya (Orta Anadolu)daki daglara, güneyde de Süveys Kanali'na kadar dayaniyor."
Iste Israil'in asla vazgeçmedigi kutsal sinirlari. Bu sinirlar üzerinde Israil yillardir büyük oyunlar oynuyor. Oyunun bir ayagi Firat'ta, bir ayagi Nil'de. Ilk önce Nil üzerindeki planlara bir göz atalim, Nil'in dogdugu ülkeye, Afrika'nin en büyük Israil üssü olan Etiyopya'ya...
Nil Üzerine Etiyopya Merkezli Planlar
Etiyopya, Israil ile son derece yakin iliskiler içinde olan bir ülke:
Israil Etiyopya'yla ilk olarak 1956'da iliski kurdu. 1956 Süveys Savasi'ndan sonra Israilli temsilciler Haile Selasi ve arkadaslariyla görüsmek için Etiyopya'ya gitti. 55
Ben Gurion Eisenhower ile yazismalari sirasinda Etiyopya'nin kendileri için önemli olduguna çok deginmistir. MOSSAD'in Afrika subesi Incoda, Etiyopya'da çok faaldir ve Etiyopya'da büyük bir Israil kontrolü var. 56
Etiyopya Ortadogu ve Afrika'daki gizli aktiviteler için uygun bir istasyondur. Incoda' Israil'e ait Etiyopya etlerini pazarlayan bir sirket. Bu sirket 1955-64 arasi mükemmel bir istihbarat görevi yapti. Sirketin yöneticilerinden biri söyle diyor; Incoda, Afrika'daki Israil istihbaratinin istasyonu görevini görüyordu. Paravan Incoda sirketi askeri bir komisyonun Etiyopya'yla baglantilarina aracilik ediyordu. MOSSAD yetkilileri, Arap ülkelerine birini gönderecekleri zaman bu sirket araciligiyla yapiyorlardi. 1970'li yillarda Etiyopya'da görev yapan bir Israilli uzman söyle diyordu: 'Büyükelçi ülkeyi bizim yönettigimize dair bizi cesaretlendiriyordu. Israil, Etiyopya hükümetine birçok alanda yardimci oldu, özellikle de milli güvenlik konusunda.
Israil, milli güvenligi korumayi çok gizli bir polis grubunu egitmekle yapiyordu. General Matityahu Peled'e göre (Addis Ababa'daki gizli polisin Israilli danismani), Israil Haile Selasi'yi üç kere devrim karsisinda korumustu. Haile Selasi'nin devrilisinden sonra da Israil ve Etiyopya arasindaki iliski devam etti. Bu dönemde Israil'le baglantiyi Albay Mengistu Haile Mariam kuruyordu. 57
Addis-Ababa Belediye Sarayi, Israilliler tarafindan yaptirilmis. Etiyopya askerlerinin malzemesini Israil saglamis. Etiyopya polisinin üniformasi Israil polisininkinin bir kopyasi. Resmi olarak hiçbir zaman açiklanmayan Israil ve Etiyopya arasindaki anlasma, üç on sene kadar etkisini sürdürdü. Afrika'ya baglanti yeri olarak Israil'in en güçlü üssü Etiyopya'ydi. Lider Necasi ülkesini Israilli teknisyenlere, doktorlara, tüccarlara ve tarimcilara açti... Israil polis memurlari Etiyopya polisini yetistirdiler. Haile Selasi, Israil'den ordusunu düzenlemesini istedi. Ben Gurion bu istegi kabul etti... Sivil savasin kizistigi anlarda Etiyopya'da Mengistu Haile Maryam, Kudüs'ten yardim istegini yineledi. 58
Israil Isçi Partisi'ne ait paravan Raynolds Construction sirketi tarafindan Etiyopya'da 5 tane havaalani kuruluyor, Israil uçaklarinin bir savas aninda yararlanmasi için... 59
Ama bu iliskiler, Etiyopya için pek hayirli sonuçlar getirmedi:
Etiyopya bir zamanlar Afrika'nin en bereketli yeriydi. Ancak 20. yüzyilda kendini sefaletin içinde buldu. Nil Nehri kenarindaki verimli topraklara ragmen karnini doyuramiyor. Eger yönetimlerin silaha yatirdigi paralar, kalkinma için kullanilsa bugün açlik çekilmez ve tarlalar da tank mezarligina dönmezdi. Normal sartlarda tarim ürünlerinden bir yilda elde edilen gelir tüm halkin geçimini temin etmeye yeterli olacak düzeyde. 350 bin kisiden olusan ve Afrika'nin en kalarbalik ordusu olarak bilinen Etiyopya ordusunun yillik tüketimi tam 60 bin ton. Ordunun bu yüksek maliyetli tüketimini karsilamak ise çok zor. 60
Iste Etiyopya böyle bir ülke. Adeta Israil'in Afrika Temsilcisi... Etiyopya'nin su ve kutsal sinirlar konusunda oynadigi rol ise, Israil'in ilk yillarinda hazirlanip uygulamaya konan "Ben Gurion Plani"na dayaniyor.
BEN GURION PLANI:
1940'li yillarda Ben Gurion Büyük Israil Plani'ni hazirliyor. Bu planda, Türkiye'deki kaynaklarin kontrolü ile kuzeyden, Israil'in güneyden, basta Etiyopya olmak üzere bazi Afrika ülkelerinin de güneybatidan bastirmasi ile Ortadogu'daki su ve petrolün kontrol altinda tutulmasi planlanmis. 61
Bu plana göre, Etiyopya, Israil'in Ortadogu'daki suyu kontrol altina almak için hazirladigi senaryonun güneybati ayagini olusturuyor. Etiyopya'nin suyu, yani Nil'i kontrol etmesi, aslinda Israil'in Nil'i kontrol etmesi anlamina geliyor.
Etiyopya-Israil iliskileri Israil'in su politikasinin ayrilmaz bir parçasi niteliginde. Misir'in da Nil nehri ile bir problemi var. Ülke her bakimdan Nil'e bagli. Son raporlara göre Nil'in bir kolu olan Mavi Nil'in kullanimi için, Israil ve Etiyopya ortak çalisiyorlardi. Eger Etiyopya Mavi Nil'den musluk açarsa, Misir kendi suyunu kaybedebilirdi. 'Misir eger gerekirse Nil'i korumak için savasir' diyor bir cografyaci. Kidemli bir batili diplomat ise "bu konuda süphe yoktur" diyor. 62
Etiyopya'daki baraj projesi, Israil'in Nil'in suyunu istedigi anda kesebilecegi ve Misir'i susuz birakabilecegini gösteriyor. Nil'e ulasmayi hedefleyen Israil için, birkaç ay susuz kalsa tek kelimeyle "telef" olacak olan MIsir'i ele geçirmenin zor olmayacagi ortada.
Misir'in su ihtiyacinin yüzde 98'ini karsilayan Nil Nehri havzasinda bulunan bazi Afrika ülkelerinin, Israil'in de yardimiyla baraj kurma tesebbüslerinin Kahire için bir savas anlamina gelecegi de ifade edildi. Nil'in suyu meselesi ise çok daha büyük boyutlarda. Nil on Afrika ülkesini ilgilendiriyor. Israil'in Etiyopyali baraj yapimcilarina danismanlik yapiyor olmasi, suyun Israil dis politikasinda önemli bir rol oynadigini gösteriyor.
Çok ilginç bir baska gerçek de, Israil'in Tevrat'ta belirtilen kutsal sinirlarina ulasmak için düzenledigi bu planin, yine Tevrat kökenli olmasi. "Ordularin Rabbi" Misir için neler planliyor, bir bakalim:
Ve sular denizden kesilecek, ve irmak kesilip kuruyacak. Ve irmaklar kokacak ve Misir'in kanallari bosalip kuruyacak, kamisla saz olacak. Nil'in yaninda, Nil kenarinda olan çayirlar ve Nil'in bütün ekilmis tarlalari kuruyacak, toz olup dagilacak ve yok olacak. Ve balikçilar ah edecekler ve Nil'e olta atanlarin hepsi yas tutacaklar ve sularin yüzü üzerine ag yayanlar dövünecekler. Ve Misirin direkleri parçalanacak. Bütün ücretli isçilerin yürekleri kederli olacak. Ordularin Rabbi Misir için ne tasarladi?... Ve Misir'da basin ya da kuyrugun, hurma dalinin yahut sazin yapilabilecegi bir is kalmayacak. O gün Misirlilar kadin gibi olacaklar; ve ordularin Rabbinin, üzerlerine elini sallamasindan titreyip yilacaklar. Ve Yahuda diyari Misir diyari için bir dehset olacak; ve onun adi kendisine anilan her adam, ordular Rabbinin ona karsi ettigi niyetten ötürü yilacak... O gün Misir diyarinin ortasinda Rabbe bir mezbah ve onun siniri yaninda Rabbe dikili bir tas yapilacak. (M. Tevrat, Isaya Bölümü, 19/5-19)
Ve sikinti denizden geçecek ve denizde dalgalari vuracak ve Nil'in bütün derin yerleri kuruyacak. (M. Tevrat, Zekerya Bölümü, 10/11)
Anlatilanlara göre, "Yehova'nin öfkesi'nden sonunda Etiyopya da nasibini alacak:
Ve Misir'in üzerine kiliç gelecek, ve Misir'da vurulmus olanlar yere düsünce Habes ilinde (Etiyopya'da) sanci olacak ve onun cümhurunu alip götürecekler ve Misir'in temelleri yikilacak. Onlarla beraber Habes ili, Put, ve Lud, ve bütün karisik kavm ve Kub, ve ahid diyari ogullari kiliçla düsecekler. Rab söyle diyor: Misir'a destek olanlar da düsecekler; ve kuvvetinin gururu onlari asagilayacak; onun için de Sevene kulesinden öte düsecekler; Rab Yehova'nin sözü. Ve viran olan memleketler arasinda virane olacaklar. Ve Misir'a ates verdigim zaman, bütün yardimcilari da bilecekler ki, Ben Rabbim. Kaygisiz Habeslilere (Etiyopya) korku salmak için, o gün önümden gemilerle ullaklar çikacaklar; ve Misir'in gününde oldugu gibi onlarda da sanci olacak ; çünkü iste geliyor. Ve onunla beraber kavmi milletlerin korkunçlari, memleketi harap etmek için içeri sokulacaklar. Ve Misir'a karsi kiliçlarini çekecekler ve öldürülmüs olanlarla memleketi dolduracaklar. Ve irmaklari kurutacagim ve memleketi kötü adamlara satacagim ve yabancilar eli ile memleketi ve bütün içindekileri viran edecegim. Ben Yehova, Ben söyledim. (M. Tevrat, Hezekiel Bölümü, 30/4-7, 11-12)
Filistinlilere uygulanan terörün, "kol kirma, kulak-burun kesme, yakma" gibi "yöntem"lere kadar Tevrat ayetleri uyarinca yapildigi düsünülürse, Nil politikalarinin da Tevrat kaynakli oldugunu tahmin etmek zor degil. Nil'in kesilmesi ve sonucunda gelisebilecek olaylar yukaridaki Muharref Tevrat ayetlerinden esinlenerek Israil tarafindan uygulamaya konuluyor.
Israil'in Sudan'a yönelik terör faaliyetleri de su politikasinin kapsami içinde. Misir-Sudan krizinde askeri çatisma tehlikesi bulunuyor. Israil'in Sudan'daki Jonglei Kanali'nin santiyesini bombalamasi, suyun Israil için hayati önemini gösteriyor. Israil'in destekledigi Güney Sudanli kontralar projenin Fransiz teknisyenlerini kaçirmislardi.
Israil'in Muharref Tevrat'tan esinlenerek uygulamaya koydugu "Nil'i Kesme" projesi Misir'i çok zor durumda birakacak ve Etiyopya ile Sudan'i da içine alabilecek kanli bir savasa neden olabilecek. Kizildeniz'den Sudan'a geçis için kullanilan Somali Operasyonu da büyük ölçüde bunun bir parçasi. Etiyopya'ya Nil'i kesme projesini uygulamaya koydurtan Israilli danismanlar, yukaridaki Muharref Tevrat ayetlerinin sonuçlarini alabilmek için çalismalarina son hizla devam ediyorlar. Ortadogu'nun su yönünden en problemli ülkesi Israil'in bu gelismeler sonrasinda suyu kontrol altina alma imkani daha da artmakta. Israil bir yandan Türkiye'deki Güneydogu Anadolu Projesi'nden rahatsizligini Kürt kartini kullanis biçimiyle gözler önüne sererken, öte yandan provokasyon savas teorileri üreterek Türkiye'nin Güneydogusu'nda huzursuz ortamin sürmesi için elinden gelen çabayi göstermekte. Bir kisim Masonik basinin bazi ünlü kalemsörleri, CIA raporu veya Stratejik Arastirmalar Enstitüsü raporu basliklari altinda Suriye-Türkiye su savasindan bahsetmekte. Hatta bazilari 'Türkiye Suriye ile savasmalidir' diyecek kadar ileri gidiyor.
CIA Ortadogu Sorumlusu Graham Fuller'in hazirladigi raporlar böyle bir savasin çikartilmak istendiginin bir mesajiyken, bu raporlarin somut gerçekler olarak algilanmasi savas sürecinin kisaltilmasindan baska bir ise yaramaz. ABD'nin, Somali ve Bosna ile ilgili buna benzer raporlar sundugu düsünülürse bunlarin zaten planlamaya konulmus savas raporlari oldugu daha iyi anlasilir. Bu raporlar ne kadar çok gündemi mesgul ederse, bunlarin yayinlanmasini amaçlamis kurumlara da o derece hizmet verilmis olur. Aslinda Israil'in bölgede istedigi de bu yönde bir gelisme. Israilli stratejistlerin planladiklari savas senaryolarinin taraftar bulmasi ve bu yöndeki kampanya Suriye ve Irak'taki kukla liderlerin savas özlemlerini gerçeklestirmelerine zemin bulabilir. Bölgede asil dikkatimizi yöneltmemiz gereken perde arkasindaki Israil faktörünü yakalayamazsak, Güneydogu'nun huzuru ve saatte 1 milyar TL harcadigimiz Güneydogu Anadolu Projesi'nin gelecegi hakkinda pek de iyi niyetli düsünemeyiz sanirim. Çünkü bizi ilgilendiren, karsimiza dikilmis olan piyon ya da masa kuvvetler degil, kargasanin ana mimarlari...
Yahudilerin Finans Lobisi, Dünya Bankasi
GAP'a Kesinlikle Kredi vermiyor
Dünya Bankasi yetkilisi Cumhuriyet gazetesine verdigi demeçte, bankanin GAP ile ilgili hiçbir projeye kredi vermedigini belirtti. 63
Birlesmis Milletler, Türkiye'nin GAP'la su kaynaklarini tekeline aldigini iddia ederek projeye karsi çikti. ABD ise, GAP'a daha Menderes dö neminde karsi çikmisti:
GAP'in projesinin temellerini atan Basbakan Adnan Menderes, ABD'nin bu projeye karsi çikmasina tepkisini söyle ifade etmisti: 'Bu barajlardan bizi kimse vazgeçiremez.' Adnan Menderes sözlerine söyle devam etmisti; 'Arkadaslar, Türkiye'mizde topragimizda, ülkemizi mamur ve müreffeh belde haline getirecek bu barajlardan bizi kimse vazgeçiremez. Hemen yarin Güneydogu Anadolu'ya bir gezi düzenleyin. Beraber gidip bu yerleri görelim. '1959 yilinin Eylül sonlarinda Dogu ve Güneydogu Anadolu'ya yapilan bu yüksek seviyedeki gezi sonunda, bu yöreye ve özellikle Dicle-Firat üzerinde baraj yapilmasi kesinlik kazaniyordu.
ABD'nin, Dönemin Disisleri Bakani Zorlu'ya ilettigi mesajda ise, Türkiye'nin, Firat ve Dicle üzerinde baraj yapmasina kesinlikle karsi çikiliyordu."64
1959 Eylülü'nde alinan bu kararin, daha sonra CIA'nin 27 Mayis Darbesi'ni düzenlemesinin sebeplerinden biri olacagi o günlerde hiç düsünülmemisti. Fakat ABD ve Israil için, GAP gibi bir projeye sahip Türkiye her bakimdan tehlikeliydi. Ayrica o devletin basbakani da Adnan Menderes gibi ABD uydusu olmayan bir basbakan ise durum çok daha da tehlikeliydi. 65
Necip Fazil Kisakürek Basmakalelerim adli eserinin 71'inci sayfasinda "Yahudi ve Menderes" isimli makalede söyle diyor: "Türk ve Türklüge bagli kalmakta ve vatani gizli saiklere karsi korumakta tek müessir, sadece Adnan Menderes ve yakinlaridir. Ve Yahudi zekasiyla basa çikabilecek tek incelik, zannimca, yalniz ona vergidir."
Israil, GAP ve Kürt Sorunu
2000'e Dogru dergisi "GAP Israil Için Mi Yapiliyor?" ara basligiyla verdigi haberde; "Israilliler GAP'i o kadar sevmis olmalilar ki, barajlarin yapimindan sonra Türkiye'de ortak tarim isleri yapmayi önerdiler. Bu alandaki uzmanliklarini kanitlamak için Türkiye'den tarim heyetleri davet ettiler" diyor ve söyle devam ediyor;
Siyonizm sözcügü Zion kökünden geliyor. Zion Büyük Israil demek. Zion'un sinirlari Akdeniz'den Kizildeniz'e, Iran Körfezi'nden Karadeniz'e uzaniyor. Ne gariptir, Türkiye, Kürt sorununu siyonist sopasiyla halletmeyi düsünüyor; ama Israil'in çizdigi haritada Türkiye'nin Kürt bölgeleri Zion sinirlari içinde gösteriliyor. 66
Kürt sorununa karsi Israil'in tavri ne olur? Bu konu hakkinda Kürt Yahudisi Barzani'nin su sözleri dikkat çekici? "Israil bölgede bulunan bir ülkedir. Güçlüdür. Kaynaklari var. Israil bir gerçeklik". 67
21 Aralik 1992 tarihli Sabah gazetesinde Sedat Sertoglu, Israil'in GAP hakkinda neler düsündügünü endiseli bir ifadeyle dile getirmis:
Türkiye ile Israil arasinda, orta ve uzun vadede bölge sularinin kullanimi konusunda bir anlasmazlik çikabilecegini sezinledim. Rabin baskanligindaki Israil yönetiminin, sularin paylasimi konusuna Türkiye'den daha degisik yaklasimi olacak. Bunun isaretlerine biraz dikkat edince hemen yakalayabiliyorsunuz. Israillilerin Golan Tepeleri'ndeki su kaynaklarinin, Suriye ile birlikte kullanimi konusunda Türkiye'nin Dicle ve Firat sularinin Suriye ve Irak arasinda kullanimina dair degisik fikirleri var. Bu fikirler bizi pek memnun etmeyecege benziyor. 68
Güneydogu Için Planlanan Siyonist Strateji
Dünya Siyonist Örgütü'nün yayin organi Kivunim (Yönelimler) dergisinin Subat 1982'deki 14. sayisinda; 1980'lerde 'Israil için Strateji 'baslikli yazida, Irak'in Basra çevresinde güneyde bir Sii bölgesi, kuzeyde Musul çevresinde bir Kürt bölgesi ve ortada Bagdat çevresinde bir sünni bölgesi olarak üçe bölünmesi hedefleniyor.
Dünya Siyonist Örgütü'nce 1982'de hazirlanan, Irak'in üçe bölünmesi plani, bugün gerçeklesmis durumda. Irak Devlet Baskani Mason Saddam Hüseyin ve ABD Devlet Baskani George Bush'un Irak'in üçe bölünmesi için gerçeklestirdikleri Körfez Senaryosu, Seytanin Dini Masonluk kitabinda ayrintilariyla ele alindigindan burada üzerinde durmayacagiz. Bizi simdi daha çok bundan sonraki gelismeler ilgilendiriyor. Çünkü Saddam Hüseyin'in senaryo geregi kabul etmeyecegi Irak'a bagli Kürt Federe Devleti, Türkiye'ye bagli olarak kurulmak istenecek. Türkiye'ye de Musul ve Kerkük petrolleri yem olarak sunulacak, tabii ki ondan sonraki asama malum: Kuzey Irak ve Güneydogu bölgemizi de kapsayan Israil piyonu bir devlet...
Bitmeyen Isbirligi: MOSSAD-Barzani
Kuzey Irak'taki Müslüman Kürt halkinin tasfiye edilerek, Kürt Devleti adi altinda piyon bir yahudi devleti kurulma çalismalarinin temelleri 1970'li yillara kadar uzanir. MOSSAD'in Kürt Yahudisi Barzani'ye yardimi 1970'lerden beri kesintisiz sürer. Hatta MOSSAD ajanlari onlari daglarinda ziyaret ederek yardimlarini ulastirirlar. MOSSAD, Barzani yandaslarina müslümanlara karsi verdikleri savasta da yardim ediyordu. MOSSAD hem modern silah yardiminda bulunuyor, hem de çesitli teçhizatlari sagliyordu. Hatta MOSSAD Baskani Meir Amit, Barzani yandaslarina daglarina kadar gelip yardim sözü veriyor.
1970'lerden bu yana Israil'in Barzani'ye yardimi 5 Nisan 1975 tarihli Cumhuriyet gazetesinde söyle anlatiliyor: "Newsweek dergisine göre Israil bes yildan beri Kürtlere silah ve askeri malzeme yardimi yapmakta, bir yandan da askeri uzmanlar göndermekteydi."
MOSSAD-Barzani isbirligi günümüze kadar söyle devam etti:
MOSSAD, 1973'te, Yom Kippur Savasi'nda, Barzani'den Irak petrol kuyularini bombalamasini istedi. Barzani de bunu kabul etti. 70
Kuzey Irak'taki Kürtler, MOSSAD'dan ilk ve direk yardimi, Israilli askerler Kürt yahudisi gerillalari egitirken aliyorlar. Israil kabine baskani Aryeh Eliav, Barzani yandaslari için arazi hastanesi kurdu. 71
MOSSAD'la Barzani yandaslari arasindaki baglanti bir baska kitapta su sekilde ifade edilmekte:
Israil gizli servisleri Arap devletlerinin sinirlarinda ve arap dünyasindaki azinliklarin üzerinde heyecanli, tehlikeli ve ciddi bir oyun oynuyor.
Israilli Shai komandolarinin bir bölümü Molla Mustafa Barzani'nin yaninda yasiyorlar. Zaten Barzani'nin komandolarina iletisim aglarini kuranda onlar. Bu komandolar sabotaj ve katliamda bu aglari kullaniyorlar. 72
Barzani yandaslarina Israilliler tarafindan yardim edildigi artik kimse için bir sir degil. Onlardan sadece silah ve malzeme almiyorlar, ayni zamanda bilgi de aliyorlar. 73
Hulusi Turgut, Barzani Dosyasi adli kitabinda Yahudilerin Güneydogu'da Kürtleri kiskirtma hareketini su sekilde anlatiyor:
Irak'taki Barzani hareketine yardim eden Yahudiler, Türkiye'deki Kürtçülük hareketinde de tahrikçilik ve kiskirticilik yapmaktadirlar. 74
Ayni kitapta su ilginç gerçeklere de yer verilmekte:
Nitekim, Paris'teki, Kürt Ihtilaline Yardim Komitesi üyelerinden çogunun Yahudi olmasi da dikkati çekiyordu. Hollanda'nin Amsterdam sehrinde kurulmus olan Kürt Cemiyeti, Baskani Silvio Van Roy basta olmak üzere büyük bir kismi Yahudi olan üyelerden olusuyordu. 75
Israilli general Rafael Eitan'in bir süre önce yayinlanan anilari, Israil-Barzani isbirliginin boyutlarini bütün çiplakligiyla ortaya koyan bilgiler sagliyor.
Anilarda yazildigina göre, Rafael Eitan, Mustafa Barzani'nin talebi üzerine, 1969 yilinda Kuzey Irak'a giderek ayaklanmayi yakindan görmüs ve ayaklanmanin lideri Barzani ile mücadeleyi daha yaygin bir savas haline dönüstürme konusunu görüsmüs. Eitan ziyaretinden sonra, Israil Savunma Bakanligi'na, Kürtlerin çok iyi savasmakla beraber gelismis savas araçlari ve silahlarindan mahrum olduklarini, kendilerine yardim edilmesi gerektigini bildiren bir rapor yazdigini anlatiyor. 76
Israil'in Barzani güçlerine yardimi bu raporla baslamis..
Eitan'in anilarinin yayinlanmasindan sonra, Israil basininda Israil-Barzani iliskileri konusunda baska bilgiler de çikmaya basladi. Kahire'de yayinlanan haftalik Ruz el-Yusuf dergisinin 4 Eylül 1989 tarihli sayisindan ögrendigimize göre, Barzani de Israil'i iki kere ziyaret etmis. 1968 yilinda gerçeklesen birinci ziyaretinde de, 1973 yilindaki ikincisinde de, Mustafa Barzani, 1950 ortalarinda Israil'e göç etmis Kürt Musevisi David Gabay'in evinde kalmis. Ikinci ziyarette, yaninda getirdigi altin kolyenin Mose Dayan'in esi için yeterli bir hediye olup olmayacagini arkadasina sormus. Bu ifsaatlardan, Gobay ile Barzani'nin babalarinin çok yakin oldugu ortaya çikiyor. 77
Israil'in bölgeyle ilgili çok daha genis kapsamli planlari var. Bugün Amerika'da Türkiye üzerine yayinlanan eserlerin ve gazete makalelerin çogu Israilli veya Musevi asilli Amerikali yazarlarin imzasini tasiyor. Konuyu kurcalayan, PKK'yi bir kurtarici hareket gibi göstermeye çalisanlar hep onlar. Devletin zaaflarini, rejimin saplantilarini kullanarak, yarayi kangrene dönüstürecek tarzda kasiyanin da Israil (ve tabii Amerika) oldugundan kusku duyulmasin. 78
Bizim korkumuz, insanlarimizdan bir bölümünün, ABD ve Israil'in baska hesaplari için kullanildiktan ve bölücülük hisleri oksanarak meydana sürüldükten sonra, amaca ulasilinca ortada birakilmalaridir. 79
Olaya biraz nüfuz edilirse, Dogu Anadolu'da karsi karsiya bulunulan sikintilara sebep olan sac ayaginin üçüncü ve en güçlü ayagi da kesfedilecektir: Israil. 80
Bu bir vehim mi? Sanmiyoruz. Daha önce de yazmistik. 1975 yilina kadar Irak yönetimini zorlayan Barzani hareketinin arkasinda Israil'in oldugu yillar sonra ortaya çikti. 81
Ermeni terörü sanki farkli miydi? Bugüne kadar üzerinde hiç durulmadigi için Ermeni terör örgütü ASALA ile Israil istihbaratinin (MOSSAD) iliskisinden Türk kamuoyu fazla haberdar olamadi. 82
1975 öncesi, Irak yönetimini köseye sikistiran Barzani Isyani'ni destekleyen Israil'di. Molla Mustafa Barzani, 1969-74 yillari arasinda bir kaç defa Israil'e gitmis, birkaç defa da Israilli uzmanlari Irak'da agirlamisti. Bu olaylarda da Israil'in parmagi pekala olabilir. 83
Daha sonra Fransa'nin Ankara Büyükelçisi Yahudi Eric Rouleau da bölgeye Mus, Van ve Diyarbakir'daki mülteci kamplarini gezmeye gitmisti. 84
Bu bölgedeki karisikliklarin arkasinda Israil'in bulundugu bilindigi halde, Amerika'dan çok Israil'e bagliligiyla taninan bir kisi (Abromowitz) ABD tarafindan Ankara'ya büyükelçi olarak gönderilip, bes-alti yil Türkiye'de bulunmadi mi? Fransa ise Paris'te kurdugu Kürt Enstitüsü ile israrla ayni temayi isleyip duruyor. Türkiye'ye, her halde maharetini bu konuda göstermesi umularak, Yahudi asilli istihbaratçi bir büyükelçi (Rouleau) atanmisti. 85
7 Ocak 1993 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Ugur Mumcu, MOSSAD-Barzani baglantisini söyle anlatiyor:
Ortadogu'nun karanlik bir kuyu oldugu her gün biraz daha anlasiliyor. Kanitlanan son iliski, MOSSAD-Barzani iliskisidir. MOSSAD, Israil Devletinin gizli istihbarat örgütüdür. Bu örgütün, Kürt Lideri Molla Mustafa Barzani ile iliskileri oldugu söylense daha önce kim inanirdi? Barzani'nin CIA ile iliskisi artik belgelendi. Kimse bu iliskiye, 'Hayir olmadi' diyemiyor. CIA-Barzani iliskileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani iliskileri bilinmiyordu."
MOSSAD'in Barzani ile iliskileri Londra ve Sidney'de yayinlanan "Israel's Secret Wars - A History of Israel's Intelligence Services" adli kitapta sergileniyor. Kitap, Ingiliz The Guardian gazetesinde 1984 yilindan bu yana Tel-Aviv muhabirligini yapan Ian Black, ve Washington'daki Brooking Enstitüsü'nde çalisan ögretim üyesi Benny Morris tarafindan yazilmis. Kitapta MOSSAD-Barzani iliskileri, Israil Disisleri Bakanligi ve MOSSAD yazismalarina dayanilarak açiklaniyor. Önsözde, kitabin yayindan önce Israil ordu yetkilileri tarafindan da incelendigi yaziliyor.
Kitapta, 1967 Arap-Israil Savasi'ndan sonra, MOSSAD'in Kürtlerle iliski kurdugu 86 Misirli ünlü gazeteci Hasan el Heykel'in Israilli subaylarin Kürtler araciligiyla Irak'tan radyo baglantilari kurdugunu 1971 yilinda açikladigi anlatiliyor.
1969 yili Mart ayinda Kerkük petrollerine yapilan saldirinin da Israil tarafindan yapildigi açiklaniyor.
1972 yilinda imzalanan Sovyet-Irak dostluk anlasmasindan sonra Iran Sah'i ABD Baskani Nixon ile gizli görüsme yapiyor; bu gizli görüsmeden sonra CIA tarafindan "Kürdistan Demokratik Parti'ye" üç yil içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.
Barzani'nin Irak rejimine karsi ayaklandigi yillarda, ABD-Iran-Israil üçlüsü bu ayaklanmayi destekliyor.
Barzani-ABD iliskileri, ABD eski Disisleri Bakani Henry Kissinger eliyle yürütülüyor.
MOSSAD-Barzani iliskileri de Israil'in Tahran'daki askeri atesesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD ajani) araciligi ile gerçeklesiyor. Nimrodi'nin üstlendigi görev ilginç; Nimrodi Sovyet silahlarinin Barzani'nin eline geçmesinde rol oynuyor. 87
Kitapta MOSSAD'dan Kürtlere 50 bin dolar para verildigi, ABD kaynaklarina dayanarak açiklaniyor. 88
70'li yillardaki bu iliskiler bugün sürüyor mu? Kitaba göre sürüyor. 'Körfez Savasi' sirasinda Irak'in attigi Scud füzelerinin Tel-Aviv'e düsmesi üzerine bu iliskiler yeniden basladi. 89
Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan iliskiler, simdi de ogul Mesud Barzani ile sürüyor.
MOSSAD, Barzani'ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu destegi sürdürüyor.
Kitapta Mesut Barzani'nin, Israil'e gizlice giderek yardim istedigi de yaziliyor.
Bu iliskiler sürüyor ve anlasiliyor ki daha da sürecek... Gizli yollarla sürecek, açik yollarla sürecek... Ilgi belli... Iliski de belli.
Israil'de Kürtlerin de yasadigini "Berliner Institut" tarafindan yayimlanan "Kurden im Exil" adli kitapta Birgit Ammann'in "Kurdiche Juden in Israil" baslikli yazisindan ögreniyoruz.
Ortadogu çokuluslu çikarlarin sasirtici ittifaklara yol açtigi kaygan bir ortamdir. Kürtler sömürgecilige karsi bagimsizlik savasi yapiyorlarsa ne isi var CIA ve MOSSAD'in Kürtler arasinda? Yoksa CIA ve MOSSAD, anti-emperyalist savas yapiyorlar da dünya bu savasin farkinda mi degil? 90
Ugur Mumcu, MOSSAD-Barzani baglantisini anlatan bu yazisindan 17 gün sonra, bir fail-i meçhul patlamaya kurban gitti.
Irak'taki ayaklanmalari yakindan izleyen Ankara, Kürtler'in ve Siiler'in Israil tarafindan desteklendiklerini belirledi ve dikkatini Tel Aviv'deki gelismelere de kaydirdi. Kuzey Irak'taki iç savasin arkasinda Israil Gizli Örgütü MOSSAD'in da parmaginin bulundugu, Israil'in Kürt Devleti'ni destekledigi belirlendi. Edinilen bilgilere göre askeri istihbarat, Israil'in Kürt Devleti'nin kurulmasini fiilen destekledigini gösteren verileri hükümete sundu. Israil'in Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti kurulmasi konusuyla, MOSSAD kanaliyla öteden beri ilgilendigi belirtildi. 91
Müslüman Kürt halki Kürt Yahudisi ajan provokatörlerin oyununa gelmemeli, Kuzey Irak'taki Kürt Devletinin ikinci bir Israil haline gelmesine müsaade edilmemelidir. Müslüman Kürt halki bölücü degil, müslüman kimligi altinda birlestirici olmalidir.
Murat Yetkin'inde belirttigi gibi "Israil yillardir bölge ülkelerini zayif düsürmek amaciyla geleneksel Kürt hareketlerine destek vermektedir."92
The Israeli Connection kitabi da MOSSAD-Barzani baglantisini anlatiyor:
Irak'taki Kürt direnisçiler her zaman Israil'in ilgi alani içerisindedir. MOSSAD'in Kürtlere destegi 1958'de basladi. Israilli askeri danismanlari, cephaneyi ve silahlari kapsayan yardim 1963'de basladi. Agustos 1965'de Kürt subaylar için egitim kaplari olusturuldu. Haziran 1966'da Levi Eshkol Kürt liderleriyle görüsmeler yapti. 1967 Savasi sonrasi Kürtlere Sovyet yapimi silahlarla yardim edildi. Aylik yaklasik 500.000 dolar da para yardimi yapildi. Kürt lideri Mustafa Barzani önce Eylül 1967'de sonra Eylül 1973'de Israil'i ziyaret etti. Israil projesi olan Kürt ayaklanmasi daha sonra ABD'nin de katilimiyla devam etti. CIA yetkilileri Barzani'nin karargahina istasyon kurdular. 93
Kürtlerin Arasindaki Ajan Provokatörler:
Kürt Yahudileri
Kürt Yahudilerini anlatan "Kürdistanli Yahudiler" adli kitap, kürtlerin Israil'le ittifak kurmalarini belirten asagidaki sözcüklerle basliyor:
Kürtlerin Ortadogu'da yahudilere karsi düsmanlik hisleri beslemesinin hiçbir yarari yoktur. Kürtler Yahudi toplumuyla daha sicak iliskiler kurmak durumundadirlar. Kürtler Yahudi toplumunun demokratik kurumlarini görmezden gelemezler. Yahudi toplumu Ortadogu'da Kürtlerin dogal ittifakçisidir. 94
Kürdistanli Yahudiler adli kitabin 19'uncu sayfasinda da Müslüman Türk Devletinin, Yahudi Israil devletine göre daha gerici, irkçi, soykirimci oldugu gibi çirkin iddialarda bulunularak Kürtlerin Israil Yahudi Devletiyle ittifak kurmasi gerektigi belirtiliyor.
Israil'le ittifakta, Israil'de yasamakta olan Kürt Yahudilerinin de önemli bir rol oynamakta oldugunu görüyoruz.
Israil'de yasayan Kürdistan kökenli Yahudiler tarafindan kurulmus olan Israil'deki Kürt Yahudileri Ulusal Örgütü (The National Organization of Kurdish Jews in Israel)'in baskanligini yapmis olan Habib Simoni'nin 1973 yilinda yapmis oldugu bir açiklamaya göre, Israil'de 90.000 "Kürt" bulunuyordu. 95
Gazeteci yazar Pamela Kidron'sa, 1988'de kaleme aldigi bir makalesinde "Israilli 150.000 Kürt"ün varligindan söz etmektedir. Yakin tarihli bu kaynaklarda, Kürdistan kökenli yahudi topluluklarindan 'Kürt' etnik kimlikleri vurgulanilarak bahsedilmesi dikkat çekicidir. Bu ayirim, Kürdistan kökenli diger (Kürt olmayan) Yahudi topluluklarinin varligi da gözönüne alinarak yapilmis görünmektedir. Günümüzde Israil'de, Kürdistan kökenli yaklasik 200.000 kisinin yasadigi tahmin edilmektedir. 96
Oysa günümüzde Israil'de Kürdistan kökenli 200.000'den fazla Yahudi'nin yasiyor olmasi, bu konudaki arastirma ve incelemelerin gerekliligine isaret etmektedir. 97
Yona Sabar'in The Folk Literature Of The Kurdistani Jews adli kitabinin 229-232'inci sayfalarinda da Kürt Yahudileri ile ilgili 60'in üzerindeki kaynaktan ayrintili bilgi verilmekte.
Türk Yahudilerinin yayinladigi Salom ise, konu hakkinda su bilgileri veriyor:
Israil'de bulunan Kürt Yahudileri Kurulusu Baskani Haviv Simoni: Israil Disisleri Bakani David Levi ile görüserek ABD'nin Kürt yanlisi tutumunu daha da arttirmasi için istektd bulundu. Kurulus sözcülerinden Aharun Sariy de, Israil'de tahminen 1 milyon Kürt Yahudisi bulundugunu söyledi. 98
"Kürt Yahudileri Irak'in kuzeyinde Musul ve Kerkük kentlerinde yerlesmislerdi. Iran'in kuzeydogu sinirlari boyunca Senandal sehrindeydiler. Türkiye'nin güney dogusunda, Suriye, Irak, Iran sinirlarina yakin Diyarbakir, Bitlis ve Van'da, dogusunda ise Erzurum'da yasamaktaydilar. Kürt Yahudilerinin yasadigi yörelerde sinagoglara da rastliyoruz. 99
Ünlü Haham Ailesi Barzaniler!
MOSSAD Barzani'yi bosuna seçmis degil. Barzani bir Kürt Yahudisi. Hatta soyu, ünlü bir haham ailesi!
16. ve 17 yüzyillarda Kürdistanli hahamlar tarafindan yazilmis olan çesitli belgeler ve elyazmasi kitaplar, genel olarak Kürdistanli Yahudilerin basta dinsel olmak üzere, sosyal ve ekonomik yasantilari hakkinda ayrintili bilgilerin yanisira Kürdistan'la ilgili bazi dolayli bilgiler de içermektedir. Bu dönemlerde kimi yahudi topluluklari Kürdistan halklarinin genel yoksulluk tablosu içinde yer alirlarken, öte yandan özellikle ünlü Barzani Ailesi'nden gelen hahamlar Kürdistan'in birçok yerinde dinsel çalismalar ve egitim için merkezler kurmuslardi. Bu dini merkezler Misir ve Israil gibi uzak yerlerden bile ögrenci kabul ediyorlardi. 100
Israil'in en dogal müttefigi Barzani ailesinin Kürdistan'da ugradigi basarisizliklardan sonra Kürt Yahudileri Israil'e göç ettiler.
Barzani önderligindeki Güney Kürdistan Kürt hareketinin 1975 yilinda yenilgiye ugramasinin ardindan, iktidardaki Baas diktatörlügünün tüm ülkede uyguladigi yogun terörün zorlamasi ve Israil'in de kolaylastirici müdahaleleriyle bir grup Kürdistanli Yahudi Israil'e gelir. 101
Barzani'nin Kuzey Irak'taki Kürt Devleti için su anda birçok Kürt Yahudisi bölgede faaliyet gösteriyor, ABD'nin de destekledigi planla bölgede ikinci Israil olusturulmaya çalisiliyor.
ABD Disisleri Bakani James Baker, Körfez Savasi'nin hemen öncesinde 13 Ocak günü Çankaya'ya President Bush'un üç Israil planini gdtirdi. Kuskusuz Baker, Özal'a bu planin ana çizgilerini anlatirken Türkiye'yi ikinci Israil haline getirmek istediklerini söylemek gibi bir nezaketsizlikte bulunmadi. Ama gizlenmesine ragmen, ABD, savas sonrasi Ortadogu'sunda kurulacak Kürdistan'a ikinci Israil rolünü veriyordu. 102
Yahudi Stratejist Henry Kissinger'i, Kuzey Irak'taki kargasanin da mimari olarak görmek mümkün.
Kissinger'in Barzani'ye verdigi destekler, ve bölgelerde karrgasanin temelleri 1970'lerin ilk yillarina rastlar. ABD Temsilciler Meclisi, Henry Kissinger'in bu yardimini saptamisti...
New York Temsilcisi Otis Pike, Barzani ve yandaslarina yapilan gizli yardimi ortaya çikarmis ve rapor Washington bürokrasisi içinde de o kadar gürültü koparmis ki gizlilik derecesi bugün bile hala korunuyor. Barzani'nin "sayet davamizda basarili olursak ABD'nin 51. eyaleti olmaya hazirim" ifadesi de olayi bütün çarpiciligiyla ortaya koyuyor. 103
Güneydogu'da bulunan Müslüman Kürt halkimizin içlerine sokulmus ajan-provakatör gizli güçler, Kürt Yahudileri ve Güneydogu'nun Israil için stratejik önemi hakkindaki bilgiler, Masonluk ve Kapitalizm kitabinin Güneydogu'da Tehlike Çanlari ve Petrol üzerinde Israil Devleti bölümlerinde ayrintilariyla ele alindigindan bu bölümde tekrar üstünde durmayacagiz. Kuzey Irak'ta kurulan Kürt Devleti'nin nasil temellerinin atildigiyla konumuza devam etmek istiyoruz.
Dünya Siyonist Örgütü'nün yayin organi Kivunim (Yönelimler) dergisi Subat 1982'deki 14. sayisinda 1980'lerde Israil için strateji baslikli önemli bir yazi yayinlamisti. Yaziya imzasini atan Israil Disisleri bakanliginin eski üst düzey yetkililerinden Oded Yinon, ortaya attigi tezi, 'Ortadogu'daki bütün ülkelerin çok zayif durumda bulunduguna, çünkü bu ülkelerde kurulan devletlerin yapay sinirlar içinde birarada yasamak istemeyen etnik ve dini cemaatleri toplayarak kurulduklarina' dayandiriyor. Yazida Israil'in bir devlet olarak ayakta kalabilmesi için bu manzaraya uygun biçimde bölge devletlerinin bölünmesi gerekliligi ifade ediliyor. Yaziya göre projede Irak içinde Basra çevresinde güneyde bir Sii bölgesi, Kuzeyde Musul çevresinde bir Kürt bölgesi ve ortada Bagdat çevresinde bir sünni bölgesi olarak üçe bölünmesi hedefleniyor. 104
Dünya Siyonist Örgütü'nün yayin organinda yeralan strateji dogrultusunda parçalanma bugün gerçeklesmis durumda. Ayrica ayni yayin organinin bahsettigi Lübnan'i bes parçaya bölme islemi de tamamlanmis halde. Bölünmeler dürzi, sünni, sii ve hiristiyan seklinde gerçeklesmis durumda.
Kivunim dergisinde Misir için tasarlanan, zayif düsürme metodu ve müslümanlarin yönetimden tasfiyesi isi de Hüsnü Mübarek'le gerçeklestirilen ikinci Camp David'le halledildi. Çünkü bu yayin organi Sina'nin geri alinmasini sart kosuyordu. Noam Chomsky, Ingiliz The Guardian gazetesinin 7 Temmuz 1982 tarihli sayisinda söz konusu siyonist planin ciddi olduguna deginmistir.
Simdi de, Israil'in belirledigi stratejiye göre gerçeklestirilen Irak'in bölünmesi islemini üstlenmis olan Çekiç Güç'e bir göz atalim.
Çekiç Güç, Kime Çalisiyor?
1991 Mayisi idi. Washington'dan Ankara hükümetine gönderilen nota, varis noktasi Kuzey Irak olarak bildirilen ve 600 askerden olusan bir özel tim grubunun Türkiye'ye getirilecegini bildiriyordu. Kuzey Irak'ta olusturulan tampon bölgeye ABD askerleri yerlesmislerdi bile. Acaba Washington neden ek bir gücün daha bölgeye gönderilmesi için istekte bulunuyordu? Daha sonra, bu iki gücün özelligi neydi? Adi Ingilizcede "Special Forces" olarak bilinen bu gücün Kuzey Irak'da isi neydi?
Söz konusu özel güç ABD'nin ortaya ilk defa çikardigi bir güç degildi. Bundan önce Vietnam, Lübnan, Panama gibi çesitli dönemlerde dünyanin sicak noktalarinda kullanilan bir güçtü.
Hatta ABD, Irak'a Kuveyt'e saldirmadan önce de söz konusu güç Irak'da bir hayli faal durumdaydi. Bu gücün bir özelligi de suydu: Isgal edilen topraklarda kendilerine yakin gördükleri insanlarla iliski kurup, mahalli idare ve hükümete karsi koyma, çesitli sabotaj ve kontrgerilla taktiklerini ögretme görevini de üstlenmis olmasi. ABD Büyükelçiligi'nden gönderilen notada enteresan bir nokta gözleniyordu. Söz konusu özel güçte yer alan askerlerin bazilarinin Arapça ve Kürtçe konusabilir olmasi da baska bir ilginç yön. Özel güç Kuzey Irak'ta 6 ay kaldi ve 'Provide Comfort' harekatinin birinci süresinin sona erdigi Aralik 1991 tarihinde de geldigi gibi sessizce Kuzey Irak ve Türkiye'den ayrilarak ABD'deki üssüne geri döndü. Bu özel grupta askerlerin disinda kimler vardi? Irak'a denetimsiz neler soktular? 6 ay boyunca Irak'in kuzeyinde neler yaptilar? Hangi konularda kimleri egittiler, ne tür taktikler verdiler? Bunlari kimse bilmiyor.
Çekiç Güç'ün bölgeye yerlesmesi sirasinda birçok ilginç olay yasaniyordu. Ilk olarak Türkiye'de sivil kiyafetlerle dolasan ABD'li ve Ingiliz yetkililerin sayilarinda çogalma görülüyordu. O günlerde Disisleri Bakanligina vizesi alinmak üzere gönderilen yabanci pasaportlarin sayisi oldukça kabarikti. Özellikle, ABD ve Ingiltere Büyükelçilikleri'nden gönderilen pasaportlarda söz konusu yetkililerin Türkiye'ye giris çikislari için Türk vizesi istenmekteydi. Disisleri yetkilileri pasaportlari inceledikçe saskina dönüyordu. Bazilarinin normal olarak Türkiye'ye giris damgalari vardi; ancak bazi pasaportlarda da giris damgasindan eser yoktu. Isin ilginç yani, hem Türk vizesi hem de giris damgasi olmayan bu yetkililer o sirada Türkiye'deydi.
Nasil girmislerdi? Bu kisilere Disisleri yetkilileri ayni sorulari sorduklarinda Incirlik ve Diyarbakir yakinlarindaki Pirinçlik Üssü'nden Türkiye'ye giris yaptiklarinda vize almak için de vakitleri olmadigini belirtiyorlardi. Ayrica söz konusu damgasiz ziyaretler için NATO ülkelerinde askeri yetkililerin serbestçe giris çikis yapmasina olanak veren belgeler sundular. Bunun karsisinda Ankara'nin yapacagi fazla birsey yoktu. Böylece damgasiz ziyaretçilerin pasaportlarina Türk vizeleri verildi. Bu ziyaretçiler Türkiye'nin Güneydogu bölgelerinde oldukça faal günler geçirir ve geldikleri gibi sessizce çekip giderler. Bölgedeki ABD güçleri, Kuzey Irak ve Güneydogu Bölgesinde her telefon konusmasindan haberdar. Kimin nerede, kimle bulustugu bile aninda teknolojik üstünlük ile ABD'nin kulagina gidiyor. ABD neyi, nerede, nasil gördügünü kendisine sakliyor. 105
Çekiç Güç aleyhinde sayisiz yorum yapildi. ABD yetkilileri genelde bu konuda fazla bir açiklama yapmadilar. Fakat RP Genel Baskani Erbakan'in Çekiç Güç'te yahudi askerler oldugunu söylemesi ve Çekiç Güç-Israil baglantisini kurmasi ise, ABD'yi çileden çikardi:
Çekiç Güç'e bagli ABD askerleri arasinda Yahudi olanlar vardi; örnegin Incirlik Üssü'nde Çekiç Güç komutasi altinda bulunan askerlerin arasinda adi Israel olan bir subay bulunuyordu. Bunun gibi Musevi asilli baska askerlerde vardi. RP Genel Baskani Necmettin Erbakan'in bu yahudi askerlere dikkat çekmesine Washington'un cevabi ilginç: "Erbakan'i helikopterden atariz". 106
Savasin baslamasindan üç ay önce Ekim ayinda, CIA tarafindan, savas sonrasi Irak'in Lübnanlasmasina dikkat çekilmesi de olaylarin nasil bir program içinde ilerlediginin bir göstergesi. 107
MOSSAD baglantili Yahudi Barzani'nin Çekiç Güç'ü savunup destek vermesi de Kuzey Irak'taki kargasanin önemli unsurlarindan.
Barzani, Çekiç Güç'ün bölgede kalmasini istedi. 108
Kürtler Çekiç Güç'ü Kerkük'e yaymak istiyorlar. 109
Mümtaz Soysal'in 16 Haziran 1992 tarihli Hürriyet gazetesinde yayinlanan "Çekiç Güç Masali" adli yazisi ve Mehmet Ali Birand'in 16 Haziran 1992 tarihli Sabah gazetesinde yayinlanan Çekiç Güç hakkindaki yazisi Çekiç Güç'ün ne amaçla bölgede bulundugunu bütün çarpiciligiyla ortaya koyuyor. Interstar'in 25 Ocak 1993 tarihli mini referandumu da gösteriyor ki halkimizin %87'si ülkemizdeki üslerin ABD tarafindan kullanilmasina karsi.
Ve Çekiç Güç, MOSSAD destekli Kürt liderlerin, Irak' i parçalayacak ve ikinci asamada da Kutsal topraklarin kuzey sinirini yani Güneydogu Anadolu'yu içine alacak bir piyon Kürt devleti kurma hedeflerinin bekçiliginin yapiyor.
Ankara'ya ulasan bilgiler Barzani'nin ilan ettigi Kürt Federe Devleti hakkinda CIA ile görüstügü yolunda... Onlar CIA'ya soruyor, CIA da "hayir" demiyor. CIA'nin böyle bir girisimi, halen Beyaz Saray'da oturan CIA eski baskani Bush'a sormadan desteklemesi imkansiz...
Irak'in toprak bütünlügünün korunacagina iliskin, aylar boyu her firsatta demeç veren, ve bu demeçlerle Ankara'yi oyalayan Amerikan yönetimi, simdi Türkiye'yi de kandirmis bulunuyor. 110
Kuzey Irak Kürt Federe Devleti önce Bagdat'la bir federasyon kurmak isteyecek. Tabii, Bagdat yönetimi buna yanasmayacak. Bu kez, federasyon istemi Türkiye'ye yöneltilecek ve Kuzey Irak Kürt Federe Devleti, Ankara ile federasyon kurmaya çalisacak. Eger Türkiye bunu kabul ederse, Kuzey Irak'i da kapsayan bir Türk Federasyonu kurulacak. Daha sonra Kürt Federe Devleti, Türkiye'nin Güneydogusu'nu da içine alarak ayrilmak isteyecek ve Bagimsiz Büyük Kürdistan ortaya çikacak.
Sonuç... Yeni Dünya Düzeni adi altinda Eski Dünya Düzenini geri getiriyor Washington: Dünya uluslarini bölebildigi kadar bölmek ve onlari daha kolay yönetilir hale getirmek ve böylece birbirleriyle karistirip silah pazarini genisletmek. 111
Iran'da da Irak ve Türkiye'da oldugu gibi Kürt hareketi provokasyonlarla kiskirtilarak Kuzey Irak ve Türkiye'nin Güneydogusu için düsünülen durum Iran'in Umumiye bölgesi için düsünülüyor.
Türkiye'nin sekiz-dokuz yil yasadigi terörün benzeri simdi Iran'da baslama isaretleri veriyor. Iran'in Urumiye bölgesi, sanki bizim Güneydogu bölgemiz Umumiye'de geceler Kürtlerden soruluyor, ancak gündüzleri devlet egemen... Kürtler Iran'da tam anlamiyla ayaklanmis bulunuyor. Tipki Irak'ta oldugu gibi, Iran'daki muhalefet cephesini de yine Washington örgütlüyor. Kürtleri ön planda tutarak... Onun için Kürt liderleri tek tek davet ediyor. 112
Kuzey Irak ve Türkiye'nin Güneydogusu'nda Kürt hareketini örgütleyen Çekiç Güç bu arada faaliyetlerini sürdürüyor.
Türkiye yapilan anlasmaya göre Çekiç Güç'ün tüm faaliyetlerinden haberdar olmak istiyor. Amerika ise bu görüsü reddediyor. Amerikalilar aynen, "biz Türk komutasi altinda degiliz, sizin yanlisiniz var, biz burada belli bir misyonu yerine getirmek için variz" diyorlar. 113
Kuzey Irak'taki gelismeler nedeniyle Çekiç Güç'e radarli gözalti uygulamasi getirilmesi kararlastirildi. Bu sayede Incirlik'teki hava hareketinin denetlenebilecegi düsünülüyor. 114
Çekiç Güç'ün ülkemiz topraklarinda ülkemiz aleyhine faaliyet yapmasinin bunda etken oldugu düsünülüyor.
Çekiç Güç'ten oldukça rahatsiz olan Basbakan Erbakan ABD'lilere üç önemli sart sunuyor:
BM'nin kontrolünde olmasina ragmen Atrus kampi PKK'lilari barindiriyor. Bu kamp derhal dagitilmali.
Zaho'daki karargah militanlari barindiracak yapidan kurtarilmali ya da kaldirilmali.
Kuzey Irak'ta ticaretin canlandirilmasi için Türkiye ile Irak arasinda Ürdün'le oldugu gibi kontrollü ticaret baslatilmali.
Erbakan bu sartlarin yerine getirilmesi gerektigini açikladiktan sonra sert bir üslupla söyle diyor:
Bizdeki bilgilere göre ne yazik ki Çekiç Güç daha çok teröre semsiye görevi yapiyor.
Aslinda seçim öncesinde Erbakan Urfa'ya giderken havada yine benzeri konusmalar geçmisti.
Erbakan Çekiç Güç için "terörü besliyor" demisti.
Simdi Basbakan olarak Kibris'a uçarken benzeri seyleri söylüyor ve ekliyor:
ABD burada bir ulus, bir devlet oldugunu bilecektir. Birkaç kisi istedi diye milletin bilgisi disinda Çekiç Güç uzatilmaz. Bu yüzdendir ki biz ABD'li yetkililerin gelip, milletin meclisine, yani millete meselenin iç yüzünü anlatmasi gerektigini söylüyoruz. Çünkü buna bu milletin meclisi karar verecektir. 115
Erbakan hükümeti tarafindan Çekiç Güç'ün 5 ay daha uzatilmasi karsiliginda Amerika'ya kosulan sartlar sunlardir.
1- Kuzey Irak'ta Zaho ve Atrus kamplari kapatilacak. Bu kamplar sözde BM denetiminde gösterilmesine ragmen fiilen PKK'nin emrinde birer anarsi merkezleriydi
2- Çekiç Güç hiçbir suret ve sekilde PKK'ya destek saglamayacak. Zira daha önce mesela ordumuzun Kuzey Irak'taki PKK kamplarina yapacagi hareketleri Çekiç Güç önceden onlara bildiriyor ve kaçmalarni sagliyordu. Ayrica bu tür lojistik ve stratejik deztekler disinda fiilen yiyecek, giyecek malzemeleri ve mühimmat sagladigi biliniyordu.
3- Çekiç güç'e bagli jetler günde 50-60 sefer alçak ve uzun mesafeli uçuslar yaparak hem bölgede huzursuzluk kaynagi oluyor ve hem de özellikle Iran4la aramizin açilmasina neden oluyordu. Bundan böyle sabah ve aksam birer sefer disinda bütün uçuslar kaldirilacak.
4- Çekiç güç' e ve sivil yardim örgütlerine ait araçlara, çantalar ve sandiklar Türkiye tarafindan açilacak ve kontrole tabi tutulacak. Halbuki bugüne kadar buna müsaade edilmiyordu ve ilaç ve gida yardimi adi altinda PKK'ya silah ve mühimmat tasindigi söyleniyordu.
5- Kuzey Irak'ta, Çekiç Güç disinda "sivil ve gönüllü yardim kuruluslari" adi altinda Türkiye aleyhinde faaliyet yapan bütün kise ve gruplarin yikici ve bölücü davranislarindan Çekiç Güç sorumlu tutulacak ve bunlardan Türkiye'nin istemedikleri bölgeden çikarilacak.
6- Irak'in toprak bütünlügü kesinlikle korunacak ve bir "Kürdistan" olusumuna asla göz yumulmayacak. Irak'taki sadece kürtlere degil Türkmenlere de sahip çikilacak.
7- Irak'a uygulanan ambargo kaldirilacak. Ürdün-irak örnegi sinir ticareti baslatilacak.
8- Kerkük-Yumurtalik petrol boru hatti derhal açilacak ve Türkiye'ye en az 200 bin varil petrol verilecek. Bu iki kalemden dolayi Türkiye en az 1.5 milyon dolarlik bir kazanç saglayacak.
9- Türkiye savas ve ambargodan dolayi ugradigi zararlara karsilik tazminat alacak.
10- Zaho'daki BM kampina, ABD, Ingiltere, Fransa yetkililerinin sayisi kadar Türk subay ve uzmanlari gönderilecek ve Çekiç Güç faaliyetleri kontrol altina alinacak ve Türkiye'ye rapor sunulacak.
11- Türkiye'ye daha önce satilan ama kasitli olarak teslimi yapilmayan firkateyn, füze ve diger teknolojik malzemeler derhal gönderilmeye baslanacak. ayrica taahhüt edilen askeri yardimlar da aksatilmayacak.
12- Bu sartlara riayet edilmedigi takdirde Türkiye Bakanlar kurulu karariyla Çekiç Güç'ün faaliyetlerini istedigi anda durduracak.
Bu sartlarda gösteriyor ki Çekiç Güç'ün PKK'ya yardim ettigi kesin olarak bilinen bir gerçek.
Son olarak Barzani-Öcalan flörtü Kuzey Irak'taki tehlikenin giderek daha da büyüdügünün bir kaniti. Kuzey Irak'ta düzenli bir orduya geçilmeside Türkiye'nin bölgede karsisinda artik pesmergeleri degil yeniden yapilanmis bir Barzani-Öcalan paktini bulacagini gösteriyor.
Güneydogu Sorunu Yahudi Lobisi'ne Emanet
Güneydogu sorununu çözmek için ülkemize gönderilen Amerika'nin BM Daimi Temsilcisi Moris Abram Yahudi lobilerinin en etkin isimlerinden, "Moris Abram, 1987-1989 yillari arasinda B'nai B'rith'e baskanlik yapmistir. Moris Abram ayni zamanda CFR üyesidir."
ABD Yahudi Komitesi'nin baskani Yahudi Moris Abram'in Güneydogu sorununa bakisi da ilginç; Abram'in görüsleri, Güneydogunun parçalanmasi yönünde. Moris Abram'in bu düsüncelerine tepki sürerken, CIA-Ortadogu Masasi'ndan Güneydogu sorununu çözmek için görevlendirilen kisinin Ellen Laipson oldugunu ögreniyoruz. Ellen Laipson'u inceledigimizde de Yahudi lobisinin önemli bir ismi ve tabii ki Yahudi olduguyla karsilasiyoruz. Laipson incelemelerini Güneydogu'yla sinirli tutmuyor, Kuzey Irak'ta Kürt Devleti'nin kurulmasi çalismalarina da katiliyor. BM ve ABD'nin gönderdikleri temsilcilerden de anlasilacagi gibi bölgede oynanan oyunlar Yahudi lobisinin, dolayisiyla Israil'in kontrolünde.
Ufuk Güldemir 29 Mayis 1992 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Ellen Laipson'u anlatiyor:
Adi, Ellen Laipson. Görevi, CIA'nin bir numarali Ortadogu analizcisi. Misyonu, Kürt sorunu. Laipson uzun yillar Kongre Arastirma Servisi'nin Dis Politika ve Ulusal Güvenlik bölümlerinde çalisti. Kongreden ayrildiktan sonra CIA'nin "Ulusal Istihbarat Görevlisi" oldu. Laipson Ulusal Istihbarat Konseyi'nin Ortadogu ve Güney Asya bölümünün basina getirildi. ABD'nin bu bölgelerde ne tavir almasi gerektigini baskana öneren raporlari Laipson yaziyor. CIA'nin ülke ajanlarindan gelen bilgileri, ABD Disisleri Bakanligi telgraflarini süzgecinden geçirdikten sonra örnegin "Irak bölünmeli mi bölünmemeli mi" ya da "rak'ta bir Kürt devleti kurulmasi Amerika'nin çikarlarina mi degil mi" gibi sorulara yanit ariyor. Laipson'in titri, "Ulusal istihbarat Görevlisi". CIA'de bu titri tasiyanlarin sayisi hayli az. Laipson'dan önce bu koltukta oturan kisi Graham Fuller idi. Laipson simdi gizli bir görevle Türkiye'ye geliyor ve Irak'a da geçecek. Misyonu, Kürt sorunu. Laipson, bir musevi olarak gözlemleri elbette kendi etnik süzgecinden de geçecektir. 117
Yahudilerin ve yahudi lobilerinin Kürt sorununa özel! ilgileri tabii ki Laipson ve Abram'la sinirli degil. Güneydogu'da daha önce de, emekli general MOSSAD ajani Abraham Elfassy, Yahudi Dagitim Komitesi adi altinda bölgede çesitli incelemelerde bulunmustu. 23 Kasim 1992 tarihli Hürriyet gazetesinde Sedat Ergin Yahudi lobilerin Kürt sorununa özel ilgisini su sekilde anlatiyor:
Demokratik aday Bill Clinton'un seçim zaferinden en çok hosnut olan kesimlerin arasinda ABD'deki Yahudi Lobisi de yer almaktadir.
ABD'deki Yahudi Lobisi'nin en güçlü kurulusu olan AIPAC'in (American Israeli Public Affairs Commitee) Baskani David Steiner, geçenlerde 'Little Rock'ta (Clinton'in karargahi) pek çok adamimiz var. Yeni yönetime adamlarimizi sokacagiz" yolundaki sözlerinin yer aldigi teyp bandinin basina yansimasi üzerine istifa etmek zorunda kalmistir.
AIPAC'in "adamlari"ndan biri de Washington'un önde Ortadogu uzmanlarindan Martin Indyk'tir. Ilginçtir ki, ABD'nin saygin arastirma kuruluslarindan (Think Tank) Carnegie Endowment'ta geçen hafta düzenlenen ve 'Kürt Sorunu'nun' da ayrintili bir sekilde tartisildigi 'Irak toprak bütünlügünü koruyabilir mi?' konulu panelde en önemli müdahalelerden biri Martin Indky'tan gelmistir.
Washington'daki bir baska nüfuzlu arastirma kurulusu, Washington Institude For Near East Policy'nin direktörü olan Indyk, ABD Yönetiminin Irak'in toprak bütünlügünü savunan geleneksel çizgisini elestiren bir yaklasimla "Irak'in toprak bütünlügünü sorgulayan bir politikanin hatasi ne olabilir ki?" diye sormustur.
Martin Indyk'i yakindan taniyalim. Indyk bu enstitüyü kurmadan önce Israil'in ABD'deki "gözü kulagi" olarak faaliyet gösteren yukarida sözünü ettigimiz AIPAC'da çalismistir. Simdi basinda oldugu Washington Instute for Near East Policy, Israil çizgisinde bir arastirma kurulusu olarak taninmakta. Bu kurulusu finanse eden kisiler çogunlukla nüfuzlu yahudiler. Martin Indyk, tahmin edilebilecegi gibi yahudi kökenli.
Clinton'in Bush yönetimiyle koordinasyonu saglayan geçis dönemi ekibinde dis politikadan sorumlu üç yetkili yine Yahudi kökenlidir. Clinton yönetiminde üst düzey görevlere gelmeleri kesin olan bu sahsiyetlerden Yahudi Leon Fuerth, Baskan yardimcisi seçilen Al Gore'un Senato'daki dis politika danismani olarak çalismaktaydi. Bu ekipte bir diger önemli isim olanYahudi Nancy Soderberg de, Ted Kennedy'nin dis politika danismaniydi. Gerek Fuerth, gerekse Soderberg, ABD Kongresi'nde Kuzey Irak'taki Kürt dosyasini en iyi bilen uzmanlar olarak ün yapmislardir.
Özellikle Leon Fuerth'ün, Kuzey Irak'taki Kürt liderleriyle yakin iliskileri var. Irak Kürdistan Yurtsever Birligi lideri Celal Talabani'nin Washington'daki adamlarinin basinda Leon Fuerth gelmekte. Görülebilecegi gibi Clinton yönetiminde, dis politika alanindaki kilit görevlere yapilacak siyasi isimler arasinda Kuzey Irak'taki Kürtlere özel bir ilgiyle yaklasan ya da Irak'in toprak bütünlügünü sorgulayan pek çok uzman yer alacaktir...
Özel Ilginin Ardindaki Faktörler
Simdi su soruyu yöneltelim: ABD'deki Yahudi çevrelerin Kürtlerin durumuna gösterdikleri ilginin ardinda yatan nedir? Ya da Kuzey Irak'taki kürtlere silah yardimi yapilmasini savunan eski kongre üyesi Steve Solarz'in Yahudi olmasi tümüyle bir tesadüf müdür?
Gerek dogu sinirlarini emniyet altina almak, gerek Bagdat'taki yönetimin dikkatini Arap-Israil anlasmazligindan uzaklastirmak için Irak'i zayif tutmak, Israil'in önceden beri uyguladigi stratejik bir güvenlik politikasidir. Nitekim, Israil'in CIA'in 1970'li yillarin ilk yarisinda Kuzey Irak'taki Kürtleri ayaklanmaya tesvik amaciyla yürüttügü programa, silah yardimi ve askeri danisman yollayarak katilmasi bu stratejik hedefin bir geregiydi.
Israil ve Amerika'da, bu ülkenin çikarlarini gözeten Yahudi çevrelerin, Washington'da görevi devralacak demokrat yönetim üzerinde önemli bir agirliga sahip olacaklari asikardir. Bu odaklarin özellikle Amerika'nin, Irak politikasi üzerinde ne ölçüde etkide bulunacaklari simdiden ilgiyle izlenilmesi gereken bir konu olarak belirmektedir. 118
Bu gelismelerden sonra Clinton kendi partisinden üç önemli milletvekilini Çekiç Güç süresinin uzatilmasi için Türkiye'ye gönderiyor. 119
Seçimler sirasinda Israil çikarlarini koruyacagina dair Yahudi Lobilerine-hatta hahamlara- söz veren Clinton'in Çekiç güç süresini uzatmak istemesi, Çekiç Güç'ün ne amaçla bölgede bulundugunu açiklikla ortaya koymuyor mu? 22 Mart 1993 tarihli Hürriyet gazetesinde Sedat Ergin Washington'daki Nevruz kutlamalarindan bahsediyor:
Nevruz kutlamalari Washington'daki Crystal City Sheraton Oteli'nin balo salonunda düzenlendi. Sahnede asili duran Molla Mustafa Barzani'nin resmi Barzani isminin manevi agirligini kuvvetli bir sekilde hissettirmekteydi. Gecenin sonuna dogru eglence tam bir cümbüse dönüstü. Halay çekenler arasinda Kongre Danismanlari Musevi Lobisi'nin en güçlü örgütü AIPAC'in eski direktörü Morris Amitay'da bulunuyordu.
AIPAC'in Nevruz kutlamalarinda isi ne? Israil'in Barzani'ye katkilari dünya kamuoyu önünde artik o derece açiklikla yapiliyor ki eski AIPAC baskan Morris Amitay Nevruz kutlamalarinda halay çekmekten kaçinmiyor.
59 "Insani Yardim" (!) Örgütü Kuzey Irak'ta
Panel dergisi Genel Yayin Yönetmeni "bölgemizde örgütler degil devletler savasi vardir. CIA, MOSSAD, Ingiliz ve Alman istihbarat örgütleri, Diyarbakir'i Beyrut haline getirmek için yogun çabalar içerisinde" demekte. 121
CIA'nin Adi Insani Yardim Örgütü Oldu!
Hiristiyan misyonerlerinden CIA örgütlerine kadar uzanan çesitli 59 örgütün Kuzey Irak'ta yaptiklari is tam olarak nedir ?
Hükümet disi "insani yardim örgütleri" arasinda dikkati çeken eski CIA Direktörü William Casey'nin akil hocasi Leo Cherne tarafindan yönetilen International Rescue Commitee (IRC Uluslararasi Kurtarma Komitesi). Daha sonra da "Medecins Sans Frontieres" yani Türkiye kamuoyunda "Sinir Tanimayan Doktorlar" adiyla bilinen örgüt göze çarpiyor. Bu da Bayan Mitterand'in destekledigi Fransa Insan Haklari Bakani Bernard Kouchner tarafindan kurulmus. Ayni Kouchner, Fransa tarafindan BM'e sunulan ve Kürtleri Koruma bahanesiyle BM'yi Kuzey Irak'a müdahaleye "yetkili" kilan 688 sayili karari kaleme alan kisi.
Sirada uzun adi "Oxford Famine" olan ve "Oxfom" diye bilenen örgüt var. Oxford Üniversitesi yüzyillardir Ingiliz Istihbarati'nin merkezinde yer aliyor. Ingiliz yardim kuruluslari, Denizasiri Ülkeleri Kalkindirma Ajansi (Overseas Development Agency) adli devlet politikasi yürüten kurumla koordineli çalisiyor. Kurulmasi için hiçbir masraftan kaçinilmamis "CARE" adli Amerikan kurulusunun ise dünyanin her tarafinda CIA operasyonlarina karistigi biliniyor. Liste misyoner örgütlerinden "Gözyasi Fonu" olan kuruluslara kadar uzaniyor. Körfez Savasi'nda 300 bin Arabi katlederek açilan yollardan simdi bu 'insani yardim örgütleri' giriyor. 122
Fransizlarin ünlü insan haklari örgütü 'Medecins Sans Frontieres' (Sinir Tanimayan Doktorlar) heyeti içinde Fransiz Gizli Servis üyeleri faaliyet göstermektedir. 123
Bölgedeki Ingiliz Istihbarat üyeleri ve diger gizli servislerin faaliyetleri de Ates Hattinda Aktif Politika kitabinin 142-146'inci sayfalari arasinda anlatilmakta.
CIA ajani Paul Henze'de Harran ovasi civarinda turistik gezilerde bulunmustu.
Paul Henze Türkiye'de uzun süre görev yapmis yüksek düzeyde bir CIA yetkilisidir. Ülkemizden ayrildiktan sonra da, degisik görevlerle ülkemizi sik sik ziyaret etmektedir. Son kez GAP projesini incelemek amaciyla Güneydogu illerimizde dolasmisti. Tabii asil amaç bilgi toplamakti 124
Petrol Üzerine Israil Kontrollü Piyon Kürt Devleti
Güneydogu'da ve Kuzey Irak'taki zengin petrol kaynaklarinin üzerine kurulmak istenen piyon Kürt devleti konusuna Masonluk ve Kapitalizm kitabinin Petrol Üzerine Israil Devleti bölümünde ayrintilariyla deginilmisti. Konunun hayati önemi nedeniyle Yüksek Mühendis Burhan Oguz'un Cumhuriyet gazetesinde 22 Ekim 1992 tarihinde Tarihin Akisi Içinde Türkiye basligiyla verdigi haberden bir bölümünü aynen aktariyoruz:
Türkiye'de petrol yok, olan da çok derinde, rantabl degil" kandirmacasi dillerde dolaniyor. Meger sinirimizdan elli metre ötedeki petrol üst tabakalarda imis siniri geçer geçmez derine kaçiyormus! Satilmis birçok agizdan, MTA'cilarin bazilarindan ve maden fakültelerinin bazi hocalarindan kaynaklaniyor bu aldatmaca. Insan o zaman soruyor: Madem ki yok, neden bu denli uzman Amerikalisi, Ingilizi, Hollandalisi bunca para döküp sondaj üstüne sondaj yapmaya devam ediyor? Biz yanitini verelim: Onlar rezervleri saptayip kapatiyorlar, zamani geldiginde tam egemen olarak açmak üzere!...
Ve Burhan Oguz sözlerine su sekilde devam ediyor:
Bu sütunlarda kaç kez yazdik: Batinin amaci bölgede, devlet gelenegi olmayan, etkin bir bürokrasiden yoksun, kamuoyunun olusmadigi bir asiret düzeninde kurulu bir Kürt devleti kurdurup, her seye karsin elimizden kolayca koparamadigi petrol ve sair madenlerin aksamdan sabaha üstüne oturmaktir, Arap seyhliklerinde oldugu gibi. 125
Burhan Oguz'un da belirttigi gibi Güneydogu bölgemiz üzerinde kurulmak istenen piyon bir Kürt Devleti ve zamani geldiginde açilmak üzere saklanan madenler bulunmakta. Ama bunlar, olayda "taseron" rolünü oynayan ABD'den çok, bölgenin "müstakbel sahibi" olarak düsünülen Israil için saklaniyor. Mason MTA'ci ve petrol uzmanlarinin aldatmacalari Masonluk ve Kapitalizm kitabinin "Masonlar Türkiye'deki Petrolü Kimler Için Sakliyor" adli bölümünde belirtilmis, Büyük Üstad Mason Enver Necdet Egeran'in petrol kuyularini nasil kapattirip kamuoyunu aldattigi açiklanmisti.
Aslinda Milliyet gazetesinde 14 Ocak 1993 tarihli yazisinda Necati Dogru, Erol Manisali'dan yaptigi alintiyla konuyu özetliyor.
Prof. Dr. Erol Manisali'ya göre Saddam ve ABD gizli ortaklar ve senaryoyu oynuyorlar... Biz ne oluyoruz? Farkinda olmadan senaryonun gerçeklesmesine önemli katki saglayan destekçi mi? Bu Körfez belasindan sade Irak'taki Arap halki zararli çikmadi, biz de çok zarar gördük. Sürekli görmekteyiz... Onlar sinirimizda "bir Kürt Filistin'i yaratip petrolü 50 yil daha ucuza emecekler. Kürt'le Türk'ü birbirine düsüren çeliskileri de hep canli tutmaya çalisacaklar." 126
Türk ve Kürt'ü birbirine düsürmek... Iste Israil'in yöntemi. Daha önce, bu yüzyilin baslarinda, Türk-Arap düsmanligi yaratilmis olmasi gibi. Güneydogu sorununa çözüm ararken, sorunun gerçek mimarini görmek gerekiyor. Diger görülmesi gereken gerçek ise, kalici çözüme ancak, bütün kiskirtmalari, provokasyonlari önleyebilecek, kökeni ne olursa olsun tüm bölge insanlarini tek bir kimlik içinde birlestirebilecek bir sistemi kabul etmekle ulasilabilecegi....
ABD ve Israil'in Güneydogu'da Yeni Stratejileri
Güneydogu'da kargasanin mimarlari baris istedi. Kürt kartini diledikleri gibi oynayip bölgede istikrarsizliklar olusturan ABD ve Israil, ansizin bölgenin bitmez denen sorunu olan terörü taktik geregi geriye çektiler. Fakat bu taktik ateskes sanildigindan da kisa sürdü.
Melih Asik 19 Mart 1993 tarihli Milliyet Gazetesi'nde konuyu söyle açiklamis:
Hayir... Iç meselelerini ve ekonomisini düzeltmis, kendini güçlü hisseden bir Türkiye, ABD çikarlari için dövüsmez. Kendi çikarlari için dövüsür. O zaman ABD çikarlarina aykiri davranabilir. 1974'te kendini güçlü hisseden Türkiye'nin Kibris Harekati'nin hemen sonrasinda Ermeni Terörünün basimiza sarilmasi tesadüfi degildir. Pesinden sag-sol çatismalari, 12 Eylül sonrasinda APO meselesi vs. Türkiye'nin iç çatismalari sürekli pompalanir veya yapay çatismalar yaratilir ki, ülkenin gücü sinirli kalsin, kendi çikarlari için dövüsmesin, bölgede liderlige soyunmasin, disaridan yönetilmesi kolay olsun. ABD kadar ABD yönetiminde güçlü olan Rum, Ermeni ve Musevi lobilerinin en temel politikasidir bu. ABD'nin bu günlerde basimiza bir baska mesele saracagi kesin. Ama ne? Simdilik onu bilmiyoruz, yakinda ögrenecegiz. 127
Kürt sorunundaki ani manevra ne tesadüf ABD eski Ankara Büyükelçisi MOSSAD ajani Abramowitz'in Türkiye'ye ani ziyaretiyle ayni günlere rastladi. Abramowitz ziyaretinde iki konu üzerinde durmustu. "Islami Teröre" (!) dikkat edilmesi ve Kürt sorununda da barisçi bir tutuma gidilmesi. Abramowitz'in Türkiye'ye gelmesinden bir hafta sonra Kürt politikasindaki ani manevranin gerçeklesmesi politikanin mimarlarinin kim oldugunu yeterince açiklamiyormu?
Clinton yönetimine yakin oldugu bilinen Amerika'nin Ankara'daki eski Büyükelçisi Morton Abromowitz Erbil ve Zaho'ya gidiyor ve 10 gün kaliyor. Bu önemli ziyaretlerin ardindan da Talabani'nin ikna ettigi PKK lideri baris taarruzuna geçiyor, hem de bir profesyonelin kaleme aldigi hemen anlasilan bir bildiriyi ve stratejiyi açiklayarak... 128
Ufuk Güldemir Israil kaynakli Kürt devleti tezini söyle anlatiyor:
Son günlerde Washington'da fikir babasi Israilli politikaci Ariel Sharon olan, ama zaman içinde akademisyen ve stratejistler tarafindan gelistirilmis, zenginlestirilmis, Amerika'da belli bir çevrenin ilgi duydugu bir tezden söz ediliyor: Kürt Devleti tezi. 129
Bu tezi Ferruh Sezgin yorumluyor: "Yahudiler, gerek Israil Devleti'nin elindeki bütün mekanizmalar, gerekse diger dünya ülkelerindeki yahudi seçkinler marifetiyle bir 'Kürdistan-Ermenistan zinciri'ni teskile çalisiyorlar". Bu zincirde Daniela Mitterand'in önemi ise bu kaynakta söyle açiklaniyor:
Bütün bunlar, ister istemez, "Fransa gibi bir ülkenin devlet baskaninin esinin bu siyonist tezgah içinde ne isi var" sorusunu akla getirebilir. Getirmesin. Bayan Mitterand bu tezgahin içinde kullanilan kisi degil. Bayan Mitterand, Israil'in "Nil'den Firat'a kadar büyük ülke" ideali için gönüllü olarak görev yapiyor. Çünkü, Bayan Mitterand da, bir yahudi. 130
Talabani-ABD iliskisini ise Bülent Ecevit'ten dinliyoruz:
DSP Genel Baskani Bülent Ecevit, Kürdistan Yurtseverler Birligi lideri Celal Talabani'yi agir bir dille suçlayip, "güvenilmez ve yalanci" oldugunu ve "Ortadogu'da bir Amerikan ajani rolünü üstlendigini" söyledi.
Ecevit, basina dün yaptigi yazili açiklamada söyle dedi:
Irakli Kürt liderlerinden Celal Talabani'nin Kuveyt'te Milliyet'e verdigi ve 16 Mart günü bu gazetede yayinlanan demecinde Talabani, Türkiye'nin Irak'la arasindaki petrol boru hattini açmasina izin vermeyecegini söylemekte, buna kalkismasi durumunda, "bizim topraklarimizdan, Kürdistan'dan geçen boru hattini derhal keseriz, çalistirmayiz. Türkiye bizim iznimiz olmadan bu konuda hiçbir sey yapamaz... Kesinlikle önleriz" diyebilme cüretini göstermektedir. Güvenilmezligi ve yalanciligi dünyaca bilinen ve son zamanlarda Ortadogu'da bir Amerikan ajani rolünü üstlenen Talabani, Türkiye'yi böylesine tehdit edebilme cüretini göstermistir.
Körfez Savasi ardindan Talabani ve Barzani'nin Bagdat'a gidip Saddam Hüseyin'le nasil kucaklastiklari hatiralardadir. Fakat ABD'nin buyrugu üzerine, Talabani ve Barzani Bagdat'la diyalogu kesmistir.
Talabani simdi, açikça Türkiye'ye santaj yapabilmekte, PKK'nin arabuluculuguna soyunabilmekte, hatta Türkiye'nin iç ve dis politikasina karisabilmektedir. Türkiye'nin Irak konusunda izledigi tutum ekonomimize agir zarar verdigi halde, Talabani hiç sikilmadan, Kuzey Irak'taki uydu devletin Türk ekonomisine büyük katkida bulundugunu da öne sürmektedir. Üstelik Türkiye'yi Kibris'ta bir "isgalci" devlet gibi gösterme küstahliginda bulunmaktadir... 131
Talabani ve Barzani'nin ABD'den isteklerine bir göz atarsak ateskesin bir taktik oldugu daha iyi anlasiliyor.
New York Times gazetesi yazarlarindan William Safire 14 Mayis 1993 tarihli yazisinda, ABD'ye giden Kuzey Irakli liderlerin Baskan Yardimcisi Al Gore, Disisleri Bakani Warren Christopher ve Baskan Clinton'in Ulusal Güvenlik Danismani Anthony Lake gibi üst düzey yetkililer tarafindan karsilandiklarina dikkat çektikten sonra "Kuzey Irakli Kürt liderler kamuoyuna duyurmuyorlar, ama Amerika'dan uçaksavar ve tanksavar silahlari istiyorlar" diyor. 132
Taktik ateskes fazla uzun sürmedi. Mayis 93 sonunda 38 vatandasimizin katledilmesi sorunun daha detayli düsünülmesini gerektirecek hazinlikte saniriz.
Talabani ve Barzani'nin 26 Nisan 1993'te yaptiklari son ABD seyahatinin konusu da 'Çekiç Güç' süresinin uzatilmasi. Türkiye'ye bu konuda baski yapilmasini isteyen bu ikili faaliyetlerine Abramowitz'in baskanligini yaptigi Carnegie Endowment'da devam ettiler. Bu toplantiya Pentagon Türk masasindan yahudi Harold Rhode'de katildi. Harold Rhode Orta Asya'da ki Türk devletleriylede yakindan ilgilenmekte söyle ki Türkçe ve Farsça bildigi için Kazakça ve Kirgiz dillerinide rahatlikla ögrenmis bir kisi.
MOSSAD, Mesud Barzani, Henry KissInger, Morton Abramowitz, CIA, Ellen Laipson, Talabani, Carnegie, Moris Amitay, AIPAC, Ariel Sharon, Daniela Mitterand, Harold Rhode, Moris Abram... Bu karanlik baglantilar Kürt sorununun içinde Tel-Aviv'in rolünü açikça gözler önüne sermekte...
-------------------
Bölüm Notlari:
1 Sedat Sertoglu,Sabah, 12 Temmuz 19932 They Dare To Speak Out, Paul Findley, sf. 1593 ABD'nin Kürt Karti, Turan Yavuz, sf.78, 1845 Washington Report on Middle East Affairs, M4 They Dare To Speak Out, Paul Findley, sf. 68art 19936 Altemur Kiliç, Turkish Daily News, 14 Temmuz 19939 Trend,18 Temmuz 1993 10 Hile Yolu M7 Filistin Rüyasy, Faik Bulut, sf. 1848 Trend,18 Temmuz 1993sf. 364OSSAD, Victor Ostrovsky ,A?ustos 1991 14 Cumhuriyet, 12 Haziran 1991 15 Milli11 The Israeli Connection,Benjamin-Beit Hallahmi,sf2312 Salom, 29 Ocak 199213 L'Express, 1 6yet, 31 Ekim 199016 Türkkaya Ataöv, Turkish Daily News, 19 ?ubat 199317 Tempo, 10-16 Haziran 199018 Hürriyet, 14 Temmuz 199123 Newsweek, 12 ?ubat 1990 24 Economist, 14 Aralyk 199119 Dangerous Liaison, Andrew and Leslie Cockburn, sf.8520 Nature, A?ustos 1991 21 Salom, 9 Ocak 199122 Sabah, 22 Aralyk 19925 Newsweek, 12 ?ubat 1990226 L'Expansion, 4-17 Temmuz 199127 Cumhuriyet, 23 Temmuz 1992Cumhuriyet, 23 Temmuz 199228 Hürriyet, 30 Ocak 1992 29 30 Günaydyn, 9 Mayys 199037 Tempo, 10-16 Haziran 199031 L'Express, 16 A?ustos 1991 32 2000'e Do?ru, 22 Eylül 1991 33 s.396 34 Die Verschworung der Lugner, David A Yallop, sf.396 35 Sabah, 17 Aralik 1989 36 Sabah, 17 Aralik 198 9 38 Strateji dergisinde 95/3 39 Milliyet, 3 Ocak 1996 40 18 ?ubat 1996, Milliyet, Sükrü Elekda? 41 Salom, 15 Ocak 1992 42 Salom, 11 Aralyk 1991 43 Salom, 8 Temmuz 1992ogy, Hesi Carmel, sf.236 49 Dangerous44 Melih Asik, Milliyet, 27 Eylül 1992 45 Hürriyet, 10 Mayys 1987 46 The Lobby, Edward Tiwnan, sf.203 47 BBC, 8 Temmuz 1986, saat 20:15 48 Israel Ultra Secret, Jacques De rLiaison, Andrew and Leslie Cockburn, sf.51 50 Newsweek, 12 ?ubat 1990 51 Sabah, 29 Temmuz 1992 52 Sabah, 29 Temmuz 1992 53 Newsweek, 12 ?ubat 1990 54 Türkiye Pazar, 16 A?ustos 1992ion, 8 A?ustos 1992, Shalom Cohen 'Israel de la55 The Israeli Connection, Benjamin, Beit Hallahmi, sf.39 56 Dangerous Liaisons, Andrew & Leslie Cockburn, sf.108 57 The Israeli Connection, Benjamin Beit -Hallahmi, sf. 52 58 Liberat
Peripherie Lointaine aux voisins' ba?ly?yn tercümesi:
Ysrail uzak çevresinden kom?ularyna59 Dangerous Liaison, Andrew & Leslie Cockburn, sf.10160 Sabah-Star Eki, 16 A?ustos 1992wsweek, 12 ?ubat 1990 63 Cum61 Tempo, 10-16 Haziran 199062 Nehuriyet, 23 Temmuz 199264 Türkiye, 2 Temmuz 1987htilali65 CIA-Masonluk i?birli?i ile düzenlenen 27 MayysY
ve Adnan Menderes'in öldürülmesi hakkynda ayryntyly bilgi
için bkz. ?eytanyn Dini Masonluk, s. 48866 2000'e Do?ru, 22 Eylül 199168 Sabah, 21 Aralyk 1992 68 O67 2000'e Do?ru, 22 Eylül 1991sf.37) 70 MOSSAD 'Les Services Secretrtado?u Çykmazy, Cengiz Çandar,s Israeliens', Dennis
Eisenberg-Uni Dan-Eli Landau, sf. 26971 Every Spy A Prince, Dan Raviv-Yossi Melman, sf.8272 Les Murailles d'Israel, Larteguy, sf.9274 Barzani Dosyasi, Hulusi Turgut, sf.12673 Les Murailles d'Israel, Larteguy, sf.92 75 Barzani Dosyasi, Hulusi Turgut, sf.41-42110 77 A.g.e., sf. 111 78 Terör ve Güneydogu so76 Terör ve Güneydo?u sorunu, Fehmi Koru, sf.runu, Fehmi Koru, sf. 11179 A.g.e., sf.11281 A.g.e., sf.14980 A.g.e., sf.148e., sf.327 87 A.g82 A.g.e., sf.149 83 A.g.e., sf.167 84 A.g.e., sf.190 85 A.g.e., sf.193 86 A.g ..e., sf.328-329 88 A.g.e., sf.328 89 A.g.e., sf.521 90 Cumhuriyet, 7 Ocak 1993, U?ur Mumculi Connection, Benjamin Be91 Tercüman, 12 Mart 1991 92 Ate? Hattynda Aktif Politika, Murat Yetkin, sf.282 93 The Isra eit-Hallahmi, sf.19diler, Dr. A. Medyali, sf.7,94 Kürdistanly Yah u
(Dr Ysmail Be?ikçi, Kürt Aydyny üzerine dü?ünceler, sf. 81'den
alynty95 Jerusalem Post, 15 Ekim 198896 Kürdistanly Yahudiler, Dr. A. Medyaly, sf.64-65)97 A.g.e., sf.2098 Salom, 24 Nisan 1991Yahudiler, Dr. A. Medyali99 Salom, 25 Aralyk 1991100 Kürdistanli, sf. 53,
-Yona Sabar, The Literature of the Kurdistani Jews,
An Anatology'den alynty-101 Kürdistanli Yahudiler, Dr. A. Medyali, sf.64102 Kürdistanli Yahudiler, Dr. A. Medyali, sf.7
(Yüzyyl, ABD'nin üç Ysrail Plany, 10 ?ubat 1991'den alynty103 Milliyet, 29 Eylül 1992Çykmazy, sf.37-38 105 Milliyet, 28 Eylül 1992104 Cengiz Çandar, Ortado?u106 Milliyet, 27 Eylül 1992107 Milliyet, 1 Ekim 1992Milliyet, 9 Ekim 1992 111 M108 Cumhuriyet, 13 Mart 1992 109 Bugün, 2 Mart 1992 11 0illiyet, 8 Ekim 1992 112 Milliyet, 29 Nisan 1993, Yalçyn Do?anemmuz 1996, Sabah, Fatih Çe113 Milliyet, 31 Ekim 1992 114 Hürriyet, 28 Mart 1993 115 21 Tkirge 116 Mais qui Gouverne L'Amerique, Georges Virebeau, sf.58riyet, 23 Kasym 1992 119 Milliyet, 5 Aralyk117 Cumhuriyet, 29 Mayys 1992,Ufuk Güldemir 118 Sedat Ergin, Hü r 1992 120 Sedat Ergin, Hürriyet, 22 Mart 1993 121 2000'e Do?ru, 27 Aralyk 1992sf. 145 124 Amerika, Emperyaliz122 2000'e Do?ru, 27 Aralyk 1992 123 Ate? Hattynda Aktif Politika, Murat Yetkin ,m ve CIA, Haydar Tunçkanat, sf.183 125 Cumhuriyet, 22 Ekim 1992 126 Milliyet, 14 Ocak 19931992,Cumhuriyet 130 11 A?ustos 1992,Or127 Milliyet, 19 Mart 1993, Melih Asik 128 Milliyet, 1 Nisan 1993, Nur Batur 129 17 Temmuz tado?u,Ferruh Sezgin 131 Milliyet, 17 Mart 1993132 Ergun Balci, Cumhuriyet, 19 Mayis 1993