ABBASİLER DÖNEMİ
Hz. Muhammed, ölümünden önce şöyle demişti: “Ey insanlar, sizin aranızda iki paha
biçilmez şey bırakıyorum. Biri Allah’ın kitabı, diğeri Ehlibeytimdir.” Hz. Muhammed,
Ehlibeytin kimlerden ibaret olduğu sorusuna da, “Ali’nin, Aktıyl’ın, Cafer’in ve
Abbas’ınsoyları” cevabını vermişti.
18İşte İslam tarihine Abbasiler, Abbasoğulları diye geçenler bu Abbas’ın soyundan gelenlerdi.
Yani Abbasiler Ehlibeyt soyundandı.
Ümeyyeoğullarını yani Emevilerin Ali’ye ve taraflarına uygun gördükleri zulüm ve ihanete
karşılık, Abbasoğulları, ehlibeytin desteğiyle hilafet makamına geçti.
Emevilerin zulmü sürüp giderken onlara karşı direnme ve özellikle Kerbela katliamının öcünü
alma isteği de güçleniyordu. Horasan ülkesindeki başkaldırıya önderlik eden Eba-Müslim
halktan Ehlibeyt adına biat almaya da başlamıştı.
Emevilerin zulmüne 90 yıla yakın bir süredir dayanan halk akın akın Eba-Müslim’in açtığı
Ehlibeyt sancağının arkasında toplanıyordu. İşte bu güç, Emevi hilafetini alt üst etti:Ehlibeyt,
hakkı olan hilafeti nihayet elde etmişti.
Fakat, durum böyle devam edemedi. Hz. Muhammed’le amca çocuğu olan Abbas’ın
soyundan gelen Abbasoğulları iktidara geçince, hilafeti Ehlibeyt adına almalarına rağmen
kendilerine en büyük rakip olarak Ali evladını gördüler ve onlara zulme başladılar. Hatta bu
zulüm, o kadar büyüdü ki, zaman zaman Eemevilerinkini bile gölgede bıraktı.
Başta Şia ve Meval-i Müslüman (köle Müslüman) denen Arap olmayan Müslüman
çoğunluğun desteğiyle başarıya ulaşan Eba-Müslim, seffah ya da kan dökücü lakabıyla anılan
ikinci Abbasi halifesi Ebu Cafer Mansur tarafından 457 (137) tarihinde öldürüldü.
Ehlibeyt adına, Ehlibeyt düşmanlarına karşı mücadele ederek hilafet makamını elde eden
Abbasoğulları 2. Abbasi halifesi Mansur ile Ehlibeyte düşmanlık etmeye başladı. Bu
zulümden Ehlibeyt dışındaki İslam bilginleri de nasibini aldı.
Abbasiler Ehlibeyt yanlılarına karşı kitle katliamlarına da giriştiler. Bir kısım ehlibeyt diri
diri toprağa gömülür, ateşe atılırken bir kısmı da yapılan binaların duvarlarında taş niyetine
kullanılarak öldürüldü.
Abbasilerin bu dizginsiz zulmü, ancak, Moğol akınlarıyla yıkıldıklarında 1258 (656) sona
erdi.
Şimdi de bu dönem boyunca hüküm süren Abbasi sultanlarına kısaca bir göz atalım.
Abbasi Halifesi Harun Reşid, 23 yıl hükümdar olarak kaldıktan sonra, 809 (hicri 193) yılında
kırk dört yaşında öldü.
Harun Reşid devri, İslam tarihinin, fen bilimleri, sanat ve debiyat açısından en ileri devri
olmasına rağmen, insan hakları bakımından da en karanlık devriydi.
Harun Reşid, tahtına oğlu Emin’i veliaht yapmış, sonra da öteki oğlu Memun’un hükümdar
olmasını kararlaştırmıştı. Ülkeyi iki oğlu arasında bölmüş, doğu kısmını merkezi Merv şehri
olmak üzere Memun’a, batıyı merkezi Bağdat olmak üzere Emin’e vermişti.
Savaşı kazandığı takdirde hilafeti Ebu Talip soyuna (yani Ali soyuna) vereceğini ilan eden
Memun, o sırada Ali soyundan sekizinci imam olan İmam Rıza’yı Merv şehrine çağırdı.(11)
İmam Rıza bu teklifi kabul etmediyse de, Memun hiçbir gerekçeyi kabul etmeyerek ısrar etti.
Bunun üzerine İmam Rıza, idari işlere karışmamak koşuluyla görevi kabul etti.
Memun, İmam Rıza’dan bayram namazını kıldırmasını istedi. Fakat bu davranışı kısa sürede
ciddi bir soruna yol açtı.
Emeviler ve sonra da Abbasiler döneminde halifelerin namaza gidişleri çok şatafatlı olurdu.
Birer güç gösterisi olan namaz öncelerinde halife, altınlarla mücevherlerle süslü bineğine
biner, en ihtişamlı giysilerini giyer, en pahalı ziynet eşyalarını takardı.
Memun’un, özel bineğini bu kez İmam Rıza’nın kapısına kölelerle gönderdi, fakat, İmam
bineğe binmedi. Çıplak ayakla elinde asasıyla “Allahü Ekber” diye tekbir getirerek yürüdü.
İmamı bu halde gören Memun’un adamları da bineklerinden indi. Ayakkabılarını çıkartarak
İmam ve çevresindekiler gibi çıplak ayakla yürümeye başladılar.
İmamın bu şekilde mescide yürüyüşü kitleyi çok etkiledi. Öte yandan, tekbir getirerek
yürüyen şehir halkı da Memun’un adamlarını korkutmuştu. Ne olacağını bilemedikleri için
hükümdarlarına haber verdiler. Bunun üzerine Memun imama derhal; “Size zahmet verdik,makamınıza dönünüz, namazı da her vakit kıldıran kişi kıldırsın” diye haber yolladı. İmam
bunun üzerine makamına döndü, halk da dağıldı.
Memun, İmam Rıza’yı kendine veliaht tayin ettikten sonra, kızı Ümmü Habibe’yi imama,
öbür kızı Ümmü Fazl’ı da oğlu Muhammet Taki’ye verdi.
Kardeşini öldürüp tahta tek başına geçen Memun İmam Rıza’yı önce veliaht yaptı, ardından
da zehirletti.
Abbasiler, Haşimiler’dendi. Fakat en büyük rakipleri de gene Hamişiler’den Ali soyu idi.
Emevilerin yıkımı ile Ali soyunun kıyımı bitmemişti. Arap olmayan Müslümanlar, yani
Şia’nın ezici çoğunluğu onlara bağlı idi.
Abbasilerin herhangi bir mezhepten olduğu söylenemez. Bazen Ali ve Ehlibeyte yakın
göünüyorlar, bazen de onların ileri gelenlerine her türlü kötülüğü yapıyorlardı. Hatta Şia’nın
aleyhine bazı mezhepleri tutma yoluna bile gidiyorlardı. Cafer-i Sadık’a karşı Mansur, İmam
Musa-i Kazım’a karşı Harun Reşid böyle davranmıştı. Memun ise yukarıda gördüğümüz gibi
hepsinden farklı bir yol denemişti.
Abbasi halifesi Mu’temid on birinci İmam Hasan-ül Askeri’yi zehirleterek öldürdükten sonra
Ali soyunu yok etmek için ailede hiçbir erkek çocuk bırakmamaya karar verdi ve bütün
erkekleri öldüttü. Bu katliamdan hamile kadınlar bile kurtulamadı. Bu durumu Gölpınarlı’dan
dinleyelim:
“Halifenin emriyle evdeki eşya toplanıp mühürlendi; odalar arandı; gönderilen ebeler,
kadınları muayene ettiler; gebe sanılar bir cariye, hanımlarıyla beraber bir müddet hapsedildi;
sonunda cariye’nin gebe olmadığı anlaşıldı ve oğulları Sahip’ül Emr bulunamadı.”(12)
Bu aranan İmam, İslam tarihinde son imam olarak adı geçen, İmam Mehdi’ydi. Hatta İmam
Mehdi’nin düşmanlarınca bulunmaması için ismi ile anılması bile yasaklanmıştır.
Kısaca özetlersek; Emevilerin hilafette kaldığı 87 yıl boyunca 14 halife yönetimde bulundu.
Abbasiler ise, 750’den 1258 tarihine kadar hilafette kaldılar. Hz. Muhammed’in ölümünden
132 yıl kadar sonra hilafet Abbasoğullarına geçmişti. Onlardan da toplam 37 halife hilafet
makamına çıktı.
Son Abbasi halifesi Elmustasim Billah zamanında Moğol Hanı Cengiz’in torunu Hülagu Han
Bağdat’ı zaptetti. Halifeyi bir çuvala koydu ve süvarilerinin ayakları altında ezdirerek
öldürttü. Böylece Abbasi devri sona erdi.
Abbasi Halifeleri; Irak ve Bağdat ile Kahire olmak üzere iki dönemde incelenir. Bağdat’taki,
hilafete Moğollar Mısır’daki hilafete ise Osmanlılar son verir.(13)