Ey oğul! Sana takvâ gerek. Bu sebeple takvânın icaplarını îfâya gayret et ki,
kalbin iç düşmanlıklardan ve çirkin huylardan kurtulsun. Hayırla
istikâmetlensin.
Ey oğul! Dünyâlık toplarken, gece odun toplayan fakat
eline ne geldiğini bilmeyen kişi gibi olma. Eline geçen dünyâlığın helâl mi
haram mı, meşrû mu yoksa gayr-i meşrû mu olduğuna dikkat et. Bütün fiillerinde
tevhîd ve takvâ güneşi ile berâber ol.
Ey oğul! Kur'ân ile amel etmek,
seni Kur'ân'ın mevkîine yükseltir; oraya oturtur. Sünnet ile amel etmek ise,
seni Allâh'ın Rasûlü'ne yaklaştırır. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in
kalbî ve mânevî himmetiyle, Allâh dostlarının kalpleri çevresinden bir an dahî
ayrılmazsın. Allah dostlarının kalplerini güzelleştiren odur.
Ey oğul! Haram yemek kalbini
öldürür. Helâl yemek ise ihyâ eder. Lokma vardır seni dünya ile lokma vardır
seni âhiretle meşgul eder. Yine lokma vardır, seni dünyâ ve ahretin Yaratanı'na
rağbet ettirir.
Ey oğul! Nefsinle cihâd husûsunda sana yardım edenle
arkadaş ol. Onun sohbetlerinde bulun. Nefsinin azmasına yardım edenle arkadaş
olma. Önce kendi nefsinle meşgûl ol, kendi nefsine faydalı ol ve kendi nefsini
düzelt. Sonra başkalarıyla meşgul ol. Başkalarını aydınlattığı hâlde kendini
eritip bitiren mum gibi olma. Ey Allâh yolunda güzel ameller işlemek isteyen
kişi! İhlâslı ol! Aksi hâlde, boşuna yorulmuş olursun.
İnsanları irşâd
etmek, lafla değil, gönülden hâlis bir inanış ve iştiyâkla gerçekleşir. Yine
bütün bunlar; halvet, ibadet, zikir, riyazet ve murakabe ile alınacak
netîcelerdir. Yoksa şekilcilikten ve zâhirî gösterişten öteye geçmeyen ve rûha
asla işlemeyen birtakım davranışlarla elde edilecek netîceler değildir. Bu
sebeple, Allâh yolunun yolcusunun dili ile kalbi, içi ile dışı, sözü ile özü bir
olmalı ve aynı şeyi terennüm etmelidir.
Abdülkâdir Geylânî -kuddise
sirruh- (d. 1077, v. 1166)