YA CANIM ELLERİNİ TUTMAK İSTERSE
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer...
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,gözyaşı yürekten süzülüp geliyorsa eğer...
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,çalınan birinin kalbiyse eğer...
Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer...
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer...
Su gibi akıp giderdi zaman,beklenen sonunda gelecekse eğer...
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,tanımsız kokuları yastığa yapışıp kalmasaydı eğer...
O büyük,o görkemli son,ölüm bile anlamını yitirirdi,yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer...
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,son umut ışığıda sönmemiş olsaydı eğer...
Bu kadar ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer...
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,namussuz çay bile ince belli bardakta verilmeseydi eğer...
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer...
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler,kulağına okunacak biri olsaydı eğer...
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,ihanetten onlar da payını almasaydı eğer...
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,kendi belirsiz kıyılarında gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer...
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.Yalnız kalmaktan korkmuyorumda,ya canım ellerini tutmak isterse?
Evet sevgili,kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,kim uzanmak isterdiince parmaklarına,mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer...
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,gözyaşı yürekten süzülüp geliyorsa eğer...
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,çalınan birinin kalbiyse eğer...
Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer...
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer...
Su gibi akıp giderdi zaman,beklenen sonunda gelecekse eğer...
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,tanımsız kokuları yastığa yapışıp kalmasaydı eğer...
O büyük,o görkemli son,ölüm bile anlamını yitirirdi,yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer...
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,son umut ışığıda sönmemiş olsaydı eğer...
Bu kadar ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer...
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,namussuz çay bile ince belli bardakta verilmeseydi eğer...
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer...
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler,kulağına okunacak biri olsaydı eğer...
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,ihanetten onlar da payını almasaydı eğer...
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,kendi belirsiz kıyılarında gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer...
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.Yalnız kalmaktan korkmuyorumda,ya canım ellerini tutmak isterse?
Evet sevgili,kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,kim uzanmak isterdiince parmaklarına,mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer...