Bumudur Yani?
Bir hüzün başlıyor her yağan karla,
Toprağa bakıyor
gözler ısrarla,
Nefes alıyorum; isteksiz, zorla,
Yaşlılık denilen bu
olsa gerek...
Titriyor önümde giden gölgeler,
Her salâ duydukça
ruhum sendeler,
En ufak bir sitem bağrımı deler,
Yaşlılık denilen bu
olsa gerek...
Yırtıp aradaki tüm perdeleri,
Çıktı tüm anılar bir bir
ileri,
Gözlerim görmüyor bastığım yeri,
Yaşlılık denilen bu olsa
gerek...
Nazlandı Azrail, gelmedi sıram,
Artık sabırla da hoş değil
aram,
Daha dokunmadan kanıyor yaram,
Yaşlılık denilen bu olsa gerek...
Akraba, tanıdık el olmuş gibi,
Ömrüm kupkuru bir dal olmuş gibi,
Ağlarım, gözyaşım sel olmuş gibi,
Yaşlılık denilen bu olsa gerek...
Gönlüm paramparça, çok parça kayıp,
Ne ağlamak ayıp, ne sitem ayıp,
Kızarım aynaya sitemler sayıp,
Yaşlılık denilen bu olsa gerek...
Ömür bir merdiven, bu son basamak,
Gerçeği kabul zor, zor
kanıksamak,
Kaşlarıma indi saçlarımdan ak,
Yaşlılık denilen bu olsa
gerek...
Âvâre gezerim, gönlüm aç gibi,
Sanki teselliye çok muhtaç
gibi,
Eyvah için bile artık geç gibi,
Yaşlılık denilen bu olsa gerek...
Teselli istemem, değmeyin bana,
Bugün bana ise, yarın da sana!
Yaşamak yük oldu artık bu cana,
Yaşlılık denilen bu olsa gerek...
Yaşamadan oldum bir pir-i fani,
Ömür dedikleri bumudur yani?
Bahar görecektik; nerede, hani?
Yaşlılık denilen bu olsa gerek...
Kalan; bir tek mezar, bir yığın izden,
Hatırım var ise, ricamdır
sizden,
Bir DUA beklerim herbirinizden,
Yaşlılık denilen bu olsa
gerek...
Mecit Aktürk