07 Mart 2012

BU BİR HAYIFLANMA VE CAN ÇEKİŞME


Bu bir yazı değil. Bu bir iç çekişme can çekişme kendimle konuşma yada her neyse ... Kelime uyumu umursanmadan sıralanmış sözcükler.

Uzun zamandır sana kavuşamadan senden ayrılma fikrine alışmaya çalışıyorum. Şimdiki bu dönemde yalnızca ben acı çekmiyorum seninde benimle birlikte üzüldüğünü biliyorum. Beni üzen uzakta olan bedeninin o bir türlü öpemediğim dudaklarının tutamadığım ellerinin sarılamadığım kollarının içimi cız ettiren o kokunun şimdikinden çok daha uzaklara gidiyor olması. İstemiyorsun bu şehri terketmeyi ama mecbursun. İstemiyorum bende senin için şizofreni bir
aşk beslemeyi ama mecburum.


Seçimleri yapamadım. İlk andan itibaren dürüst oynadığım için kazanamadım. Senin bu şehirden ait olmadığın yerlere gitmeni sağlayan yanlış davranışların benimse seninle olabilmek adına yaptığım kendimce doğrularım var. Doğrular da kazandırmadı yanlışlarda. Kader mi bu? Kim bilir belki senin ait olduğun yer burası değil benim ait olduğum yerde senin yanın değildi.

Şimdi sana kızıp söylendiğim için üzülüyorum. Ben senin üzülmeni gerçekten istememiştim. Sana ’ seni seviyorum ’ demeye diyebilmeye cesaretim olmadı hiç. Senin yanına aradığının gerçekten bir dişi olduğunu bilsemde ben içimdeki çocuğu hiç bir zaman öldüremeyi başaramadım. Belki de ben senin için böyle kalmak istedim. Öyle olsaydım kaç kere o çok sevdiğin playstationı oynayabilirdin benimle? Kaç kere futbol konuşabilirdin? Yada söyler misin kaç cosmopolitan okusaydım futbol dergisi yerine seni bukadar tanıyıp sevebilirdim? 22 yaşında bir kız çocuğu olmayı seviyorum ben. Kendimi hep böyle mutlu hissettim ben. Dut ağaçlarının tepesine çıkıp ağızım burnum kırmızı olunca futbol oynayınca tavla oynayınca yada her neyse işte ... Ama en çok en çok seni sevdim ben ve çok sevdiğim bir çok şeyden vazgeçmeye razıydım gelseydin eğer. Gelmedin.

O kadar çok gece oldu ki sesim kısılana kadar Allah’a dua ettim. Baş edemeyeceğim şeyleri bana vermesin altından kalkamayacağım işleri benden uzak tutsun ve seni bana kavuştursun diye. Çelişkide miydim dua ederken? Kötü insanları benden uzak tutması ve seni bana kavuşturmasını isterken. Bunun farkına vardığım anda ettiğim dualarımı Allah’ım hayırlı değilse bile O’nu bana ver demeye başlamıştım. Şimdi gidiyorsun. Daha daha çok daha uzaklara. Yoksa Allah’ım senin benim için bu kadar mı yanlış birisi olduğunu düşünüyor.

Hep sevdim ama seni. Seni görebilme umuduyla kilometreleri her geçişimde ve hayal kırıklığı gözyaşları ile her geri dönüşümde. Sabret dediler ettim hisset dediler ettim dua et dediler ettim. Yanında olmama izin vermedin ama bana kendini yakın gösterip uzağında olmama hep izin verdin. Söylesene boynuma bağladığın ipin kaç santimdi? Nekadar sağlamdı da ben 5 senedir defalarca senden kaçış çabama rağmen kurtulamadım. Şimdi de çok çok daha uzaklara götürüyorsun bana ait olmayan beni. Kaçmaya çalışmıyorum artık. Zaten çabam gücüm kuvvetimde kalmadı. Tek bildiğim her gittiğin yere geldiğim her bastığın toprağa basabildiğim ve başkalarının kollarında nefes alışlarına şahitlik edebildiğim. Nasıl neden çelişkisi kurmuyorum artık.

Kendimi anlıyorum da peki sen? Peki ya sen neden gitmeme izin vermiyorsun? Seni sevmem mi hoşuna gidiyor; seni diğerlerinden farklı sevmemin cazibesine mi kapılıyorsun yoksa sadistliğinin en keyif verici yanı ben mi oluyorum. Neden git diyemiyorsun. Neden istemiyorum demiyorsun. Neden hala hayatımda duruyorsun? Ve neden ısrarla bana ah ettirip kendine acı çektiriyorsun? Son ah çekişimde anladım ki zararı sana değil kendime verdim. Bu kadar uzaklara gidebileceğin sonucunun bu olacağı aklıma gelmemişti. Madem olmayacak neden kader bizi bukadar birbirimize bağlamış. Neden parmağın kesilse parmağım acıyor? Neden başına gelecek şeyleri rüyalarımda görüyorum.

Vazgeç... Unut ... Adını anma ...
Kaç gece kaç sabah denedim bilsen. Kaç gece ağlayarak Allah’a yalvardım. Kaç sabah ettim uykusuz. Bilemezsin. Uzaktan davulun sesi hoş geldiği gibi hoş göründüm gözüne. ’Zararsız insan bencil olmayan insan ve benim iyiliğimi düşünen insan.’ Bu değil mi? tek sebep bu. Halbuki farkedemiyorsun en büyük işkenceyi benim acı çektiğim her dakikadan sonra sen çektin. Beni üzdüğün her dakikadan sonra sende üzüldün. Görmüyorsun göremiyorsun. Etrafın çevren öyle kalabalık ve sen öyle sığsın ki fark edemiyorsun.

Koca bir yanım senden nefret ederken küçücük kalbim seni seviyor ve lanet olası koca yanım o küçücük şeye yeniliyor?

Sadistliğinle mazoşit olduğumu farkettirmiş olsanda hayalinle geçen her gün güzel. Hala güzel. Dediğim gibi acısı güzel. Mutluluğunu zaten bilemedim hiç ben.

Peki git. Götür benide.
Hoşçakal. Bana acı vermediğin sürece hoşçakal ama yalnız.
Tenine değen bir şeyin düşüncesi bile beni çıldırtmaya yetse de.

Hoşçakal.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...