"ZAMAN"CILAR EHLİ KİTAP MI DIR?
İsmet SEZGİN
...
Şunu artık kesinlikle ve net olarak saptamalıyız:
Fetullah Gülen, baştan sona bir Amerikan Planının Parçasıdır. Yeni Dünya Düzeni'nin Türkiye'ye dayattığı mafya-Gladyo-tarikat sisteminin bir ayağıdır. Gülen'in önemi, ABD'nin Yeşil Kuşak projesinde üstlendiği rolden kaynaklanmaktadır. Saidi Nursi çizgisinde Erzurum'dan yola çıkan Gezici Vaiz Fetullah Gülen'i, New York-Vatikan-Kudüs hattına taşıyan sihirli güç, "büyük müttefikimiz" Amerika'dır. Fetullah Gülen'i Ahlat'tan şimdi bulunduğu Pennsylvania'ya uçuran süreç ve araçlar, CIA tarafından ayarlanmıştır.
Amerika'yı Karşıya Almadan Fetullah Sorunu Çözülemez!
Dün hükümet koltuğunda oturan Ecevit'in, Mesut Yılmaz'ın ve Devlet Bahçeli'nin, bu gün ise AKP'nin, Gülen olayına yaklaşımlarını açıklayan gerçek burada gizlidir. Bunların Fetullah Gülen'le ilişkileri, aslında Amerika'yla ilişkidir. Bunu bilerek hareket etmektedirler. İlkokulu dışarıdan bitirmiş, Risale-i Nur'u istismar etmiş, vaaz verirken ağlayıp, bayılmakla şöhret edilmiş ve Amerika'nın oyuncağı, ılımlı İslam'ın sahte mehdisi haline getirilmiş, bu gezici vaizin el üstünde tutulmasının sebebi, Siyonist ABD'dir. Fetullah olayını çözmek isteyenler, Amerika'yı karşılarına almak cesaretini göstermelidir.
Değirmenin Suyu Washington'dan:
Fetullah Gülen'in bugün hükmettiği güç, Genelkurmay Başkanlığı tarafından 1998 başında hazırlanan bir raporda şöyle sıralanmaktadır: "Yurtiçinde, 85 vakıf, 18 dernek, 89 özel okul, 207 şirket, 373 dershane, yaklaşık 500 öğrenci yurdu ve biri İngilizce yayınlanan 14 dergi, 15 ülkede yayınlanan 300 bin tirajlı Zaman gazetesi, ulusal düzeyde yayın yapan 2 radyo ve uluslar arası yayın yapan Samanyolu televizyonu; Yurtdışında, 6 üniversite ve yüksekokul, 236 lise, 2 ilkokul, 8 dil ve bilgisayar merkezi, 6 üniversiteye hazırlık kursu ve 21 öğrenci yurdu olmak üzere toplam 279 eğitim kurulusu" bulunmaktadır.
Gülen'in avanesinin sahip olduğu 300'e yakın şirketle, 600 trilyon liraya hükmettiği saptanmıştır. Yurtdışındaki okullarının yıllık gideri ise, Fetullahçılar tarafından 1,5 milyar dolar olduğu açıklanmıştır. 1986 yılında, Özal tarafından gıyabi tutululuktan kurtarılan Gülen'in 12 yılda bu kadar büyük bir güce ulaşmasının izahı da uluslar arası bağlantısıdır. Daha doğrusu bu güç, zannedildiği gibi Müslümanların değil, aslında Siyonist masonlarındır.
Amerika'yla Entegrasyona Katiyen Karşı Değil
Fetullah Gülen, ne zaman başı sıkışmışsa ABD'ye kaçmıştır. 28 Şubat'ta da ABD'ye hicret yapmıştır!... Ankara DGM Başsavcılığı'nın hakkında soruşturma başlatacağını öğrenince de hastalık bahanesiyle Amerika'ya sığınmıştır... Şimdi hakkında kırmızı bülten çıkarılmıştır.
Esasen Gülen, ABD'yle ilişkilerini gizlemeye gerek görmüyor. Aksine bu ilişkiyi güçlülüğünün bir kanıtı olarak kullanıyor. Kendi tarikatına ait Zaman gazetesinin 4 Eylül 1997 tarihli sayısında Batı ile ilişkiler hakkında şu değerlendirmeleri yapıyor:
"Bu manada inanmış bir insanın Batı karşısında, Batı'yla entegrasyon karşısında, Amerika'yla entegrasyon karşısında olması katiyen düşünülemez."
Moon Tarikatı Ve Fetullah Gülen
Dinlerarası Diyalog, Fetullah Gülen'in CIA ile ilişkilerini sürdürmede kullandığı kılıf gibidir. Ama bu örtüyü bile kendisi icat etmiş değildir.1950'lerden itibaren dünyanın efendiliğine soyunan ABD, kıtalararası imparatorluğunu sürdürmek için, her kıtasal din içinde kendisine bağlı bir tarikat örgütledi. Bu tarikatların hepsinin söylemi de aynı: Dinlerarası diyalog. CIA denetiminde yürütülen bu faaliyetin ilk başarılı örneği Moon tarikatıdır. 1951'de Kore'yi işgal eden ABD, Güney Kore'yi sömürgeleştirirken, sömürgeleştirmenin aracı olarak bir de Hıristiyan tarikatı kurdu. CIA'nin misyonerleri, bu tarikatı kullanarak Güney Kore nüfusunun yüzde 40'ini, Budistlikten vazgeçirip Hıristiyan yaptılar. Moon, işte bu tarikatın adıdır. Resmi adıyla söylersek; Birleştirme Kilisesi.
CIA, Moon tarikatını kullanarak Dünya Anti Komünist Lig'ini örgütledi. Türkiye'de Komünizmle Mücadele Dernekleri, Dünya Anti Komünist Lig'inin uzantıları olarak kuruldu.
"İsrail İle İlişkinin Avantajları:
Moon tarikatının, Latin Amerika'daki askeri diktatörlüklerle, İsrail üzerinden kurduğu uyuşturucu ve terör bağı dikkat çekicidir. Bir başka dikkat çekici nokta Fetullah Gülen'in İsrail ile yakın ilişkisidir. Körfez Savaşı'nda, Irak yönetiminin İsrail'e attığı Scud füzesi üzerine İstanbul'da verdiği vaaz ve döktüğü gözyaşları ve ettiği bedduaların kaseti, hala pek çoklarının elindedir.
İsrail ile ilişki, ABD açısından kilit öneme sahiptir. Graham Fuller'in İslamcı hareketi konu alan Kuşatılanlar kitabında, İslamcı hareketlerin Batı ile entegrasyon için yapması gerekenlerin, en başta İsrail ile iyi ilişkiler geliştirmesi istenmektedir.
Gülen'in İslamcı kitleleri kendisinden soğutma tehlikesine karşın, Kudüs Baş hahamı ile kurduğu yakın ilişki ve Fetullahçıların İşadamları derneği olan İSHAD'in İsrail'le bağları iste bu politikanın bir gereğidir.
Abdullah Çatlı İle Birlikte!
"Moon tarikatı ile Fetullah Örgütü arasındaki bağ, hedef benzerliğinden ibaret değildir. Aralarında organik ilişkiler ağı geliştirilmiştir. Moon tarikatının Türkiye halifesi eski CHP Genel Sekreterlerinden Kasım Gülek ile Fetullah Gülen'in dostluğu artık sır değildir.
Gülen, 1992 yılında ABD'ye gittiğinde, Kasım Gülek'in Amerikan Ordusu'nda albay olarak görev yapan, daha sonra şüpheli bir şekilde ölen baldızı Aylin Rodomisli (Adı Aylin romanında anlatılan kişi) aracılığıyla Pentagon ve CIA ile ilişkiye geçtiğini de bizzat kendisi söylemiştir. Kasım Gülek'in kızı Tayyibe Gülek, daha sonra DSP'den Adana milletvekili seçilmiştir. Tayyibe Hanımı Fetullah Gülen'in Pentagon'la ilişkisini kuran teyzesi yetiştirmiştir.
Moon tarikatı ile Fetullah Gülen'i birleştiren bir diğer isim; Abdullah Çatlıdır. Çatlı, 1981 yılında Dünya Anti Komünist Ligi'nin toplantısına katılmıştır. 1992'de Gülen'i ABD'de havaalanında karşılayan da, Abdullah Çatlıdır.
Uluslararası Okullar Nasıl Kuruldu?
Diğer cemaatler Kur'an kursu ve İmam Hatip Liseleri gibi doğrudan devlet kontrolündeki dini eğitim kurumlarına önem verirken, Fetullah Gülen cemaati, Turgut Özal döneminde, yurt içinde Anadolu liseleri ve kolejler açmaya yöneldi. Sovyetler Birliği'nin çözülmesi üzerine Gülen örgütü uluslararası okullar atağına geçti. Gülen'in öncelik verdiği ülkeler son derece dikkat çekici: Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar. Yani Amerika'nın ilgi alanındaki bölge ve ülkeler. Nitekim 1992'den itibaren, öncelikle Orta Asya Türk cumhuriyetleri olmak üzere Kafkas ve Balkan cumhuriyetlerinde, "Fetullahçı" diye bilinen vakıf ve şirketler, art arda kolejler açtılar. Ardından Asya ve Afrika ülkeleri geldi.
ABD'nin Soğuk Savaş döneminde, Sovyetler Birliği'ni çökertmek için örgütlediği ve büyük olanaklarla yürüttüğü "CIA muhalefeti"nin, Gülen Örgütü'nün önünü açtığı net olarak saptanabiliyor. Sovyet bloğuna karşı yürütülen psikolojik savaşın en önemli aygıtı Hür Avrupa Radyosu, Fetullah Gülen'i bültenlerinin baş konusu yapıyor. Amerika'nın Sesi radyosunun değişik lehçelerdeki Türkçe yayınlarında, Gülen ve misyonu döne döne övülüyor.
CIA'nin İlgi Alanlarında
Fetullah okullarının ülkelere dağılımı şöyle: Kazakistan (28), Rusya Federasyonu'na ait çeşitli bölgeler (24), Özbekistan (18), Türkmenistan (15), Azerbaycan (14), Kırgızistan (11). Bunları Arnavutluk ve Moğolistan (4'er); Afganistan, Irak, Gürcistan, Ukrayna ve Romanya (5'er); Moldova (2); Pakistan, Bangladeş, Makedonya, Macaristan, Fas, Güney Afrika, Sudan, Endonezya, Tayland, Çin ve Tayvan 1'er okul.
Dünyadaki uyuşturucu merkezlerinden Tayland'ın Çin sınırındaki Çenday kentine okul ve yurt açmanın Türkiye açısından bir anlamı bulunmuyor. Fetullah Gülen'in bırakalım Çenday'ı, Tayland diye bir ülkenin varlığından haberdar olması bile mümkün değil. Ama CIA tarafından Fetullah Gülen örgütlenmesine dâhil ediliyor... Ve Kırgızistan'da ABD'ye karşı tavır alan ve Rusya'ya yanaşan Askar Akayev'i deviren Soros Vakıflarıyla Fetullah Gülen okulları işbirliği yapıyor!...
"Arkamda Amerika var" mesajı veriliyor!
Fetullah Gülen, Susurluk olayı üzerine ve 28 Şubat sürecinde önce telaşa kapıldı. Uzun süre ABD'de kaldı. Hükümet ve CIA yetkilileriyle görüşmeler yaptı. Milli Güçleri: "Arkamda Amerika var" mesajı vererek tehdit etmeye çalıştı. İkinci Cumhuriyetçi köşe yazarlarını seferber ederek kendini Amerika'nın adamı olarak tanıttı.
Nevval Sevindi'nin Sabah Kitaplarından çıkan, "Fetullah Gülen İle New York Sohbeti"nde ABD emperyalizmiyle Fetullahçıların bağı, açıkça dile getiriliyor. İşte kitaptan bazı seçmeler:
"Amerika şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir. Amerika hala bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır." (s.6)
"Amerika daha uzun zaman dünyanın kaderinde çok önemli rol oynayacaktır. Bu realite kabul edilmeli. Amerika göz ardı edilerek şurada burada bir iş yapılmaya kalkışmamalıdır." (s.7)
"Amerikalılar istemezlerse kimseye dünyanın değişik yerlerinden hiçbir is yaptırmazlar. Şimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatıştığınız sürece bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olmaz." (s.8)
"Amerika ile iyi geçinmezseniz işinizi bozarlar. Amerika'nın bize yarım arpa kadar bile, sadece bizim menfaatimize olacak bir desteği yoktur. Buna rağmen şurada bulunmamıza izin veriyorsa, bu bizim için bir avantajsa, bu avantajı sağlıyor demektir." (s.9) Şimdi söyleyin, Fetullah Gülen, yegane kuvvet ve kudret sahibi olarak, Allah'a mı inanıyor yoksa Amerika'ya mı?
Graham Fuller Aracılığıyla CIA İle Görüşmeler yapılıyor!...
Gülen, 1997'de, ABD'de kaldığı süre içinde, Amerikan Merkezi İstihbarat Örgütü'nün (CIA) Ortadoğu Masası şefi ile gizlice görüştüğü, Aydınlık dergisinde yayımlandı ve şimdiye dek yalanlanmadı. Bu görüşme için, CIA Başkanı'na bağlı dört önemli birimden biri olan Ulusal İstihbarat Konseyi'nin eski Başkan Yardımcısı ve RAND Corporation analisti Graham Fuller'in, Gülen'e aracılık ettiği biliniyor. Söz konusu görüşme, Türkiye'nin Washington Askeri Ataşesi tarafından sağlanıyor. Gülen'in CIA yetkilileriyle gizlice görüştüğü bilgisi, Askeri Ataşe tarafından Türkiye'ye iletiliyor.
Mark Parris'in Rolü
Gülen, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın himayesini de ABD ile bağı sayesinde elde etti. Sayın Süleyman Demirel'i Fetullah'ın elinden ödül almaya ABD Ankara Büyükelçisi Mark Parris'in ikna etti...
Mark Parris'in Fetullah Gülen'e ilgisi, Ankara'ya geldikten sonra başlamıyor. Gülen'in, ABD'de devlet ricali tarafından kabul görmesini sağlayan da, Mark Parris'in başında olduğu, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Yakın Doğu ve Güney Asya Bölümü. Fetullah Gülen'in, Beyaz Saray'ın yol vermesiyle, ABD'de 14 önemli temasta bulunduğu biliniyor.
Demirel ile Fetullah arasındaki ikinci köprü, yine bir Amerikan yetkilisiydi: ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz. Abramowitz, Fetullah Hoca'yla görüşmesinin yararlı geçtiğini açıklamıştı.
ABD'nin önde gelen think-tank kuruluşu Carnegie Vakfı'nın eski Başkanı Abramowitz'in, Ilımlı İslam'ın destekçilerinden olduğu biliniyor. Abramowitz, ABD'nin en faal gruplarından Yahudi Lobisi'nin de önde gelen isimlerinden. Özal'la mutfak arkadaşlığıyla ünlenen Abramowitz, Washington'a döndükten sonra da elini Türkiye'den hiç çekmedi. Sık sık ülkemize gelen Abramowitz, Türkiye'den gidenlerin de uğramayı ihmal etmediği isimlerden.
Fetullah'ın Okullarında CIA Ajanı Öğretmenler atanıyor!
Fethullah'ın okullarının propagandası, "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar Türk dünyasının hizmetinde" sözleriyle yapılıyor. Oysa bu okullar, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve İslamiyetin değil, ABD'nin hizmetindedir.
Fethullah Gülen cemaati tarafından yurt dışında, özellikle de Türk Cumhuriyetlerinde açılan okullarda, diplomatik pasaportlu Amerikalı CIA ajanları, "İngilizce öğretmeni" diye barındırılıyor. Bu işbirliği, Türkiye'de yapılan üst düzey resmi bir toplantıda, bizzat Fetullahçı okul yöneticisi tarafından itiraf edilmiştir. Toplantıda, dönemin Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam ve MİT temsilcisi de bulunduğu halde, olay karşısında sessiz kalındı. Durum, devletin resmi olarak yayımladığı kitapla da belgelenmiştir.
İşte Çarpıcı Açıklama geliyor!...
Tarih, 3 Mart 1997. Yer, Ankara'daki Başkent Öğretmenevi. Önemli bir toplantı yapılmaktadır. Ev sahibi, Milli Eğitim Bakanlığı Yurt Dışı Eğitim Öğretim Genel Müdürlüğü. Konu, yurt dışında açılan Türk okullarının sorunları. Toplantıya, başta Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam olmak üzere Bakanlığın bütün üst düzey bürokratları katılıyor. Dahası; Başbakanlıktan, MİT'ten, Dışişleri Bakanlığı'ndan temsilciler de katılımcılar arasında. Ve elbet, yurt dışında okul açmış vakıf ve özel şirket yetkilileri de hazır.
Sıra, Özbekistan'daki 18 okulun sahibi gözüken Silm A.Ş.'nin yetkilisi Mehmet Mesut Ata'ya gelir. Bu okullar da, "Fetullahçılara ait" diye bilinmektedir. Ata, birçok talebini dile getirir. Sözlerini Amerika'nın Özbekistan'daki bir uygulamasını örnekleyerek bağlar. MEB'in yayımladığı "Yurt Dışında Açılan Özel Öğretim Kurumları Temsilcileri- İkinci Toplantısı" adlı kitabın 63-64.sayfalarından okuyalım:
"Amerika Birleşik Devletleri, dostluk köprüsü adı altında getirdikleri 70 öğretmene diplomatik statü kazandırmışlardır. Biz de, eğer devletimiz, büyükelçiliğimiz, bu konuda diplomatik statü konusunda bize yardımcı olursa Türk öğretmenlerinin, Türk eğitim elemanlarının itibarlarının biraz daha artacağını zannediyoruz."
Özbekistan'da diplomatik pasaportla bulunan ABD'li "öğretmen"lerin çoğu, Fetullah Gülen cemaatinin okullarında çalışmaktadır. İngilizce dil "öğretmeni" olarak gözükmekte ama misyonerlik yapmaktadır.
Hemen Her Okulda Mutlaka İngiliz ve ABD'li Bulunuyor!
Kırgızistan'da da 50-60 kadar Amerikalı "öğretmen" var. Bunlar da diplomatik pasaportlu. Ve Kırgızistan'da "Fetullahçı" diye bilinen okullarda "öğretmenlik" yapıyorlar.
Fetullah Gülen'in okulları, Adriyatik'ten sadece Çin'e kadar değil, Vietnam'a, Endonezya'ya kadar uzanmaktadır ve eğitim dili olarak da Türkçeyi değil, İngilizce' yi kullanmaktadır. Özellikle hazırlık sınıflarında haftalık ortalama 24 saati bulan İngilizce derslerine, çoğu okulda ABD'li ve İngiliz "öğretmenler" giriyor.
CIA Fetullah'ın Öğretmenlerine Resmi Pasaport Veriyor!
Olayın ABD cephesini ise, 1 Mart 1998'de açıklamıştık; Fetullah Gülen'in yurtdışındaki okullarında çalışan bine yakın ABD'li öğretmende, yalnızca devlet görevlilerine verilen ABD resmi pasaportu var. Çoğunluğu Türk Cumhuriyetleri'nde faaliyet yürüten okullardaki ABD'li öğretmenler, İngilizce adıyla "official passeport"a sahipler. Amerikan Eğitim Bakanlığı personeli olmayan ABD'li öğretmenlerin, normal olarak turist pasaportu sahibi olmaları gerekiyor. Ancak, Amerikan devleti, Gülen'in okullarında çalışanları resmi görevli sayıyor. Türkiye'deki karşılığı "yeşil pasaport" olan resmi görevli pasaportu, ABD'li öğretmenlere diplomatik dokunulmazlık sağlıyor.
Amerikalı kaynaklar, bu pasaportların CIA'nin talimatıyla düzenlendiğine işaret ediyorlar.
Emperyalizmin İstediği "Ilımlı İslam", Müslümanlığı Yozlaştırmayı Amaçlıyor!
Gülen'in Türk Dünyası'na yaklaşımı, Amerika'nın Orta Asya'ya olan yaklaşımı ile tam bir uygunluk göstermektedir. Türkiye'nin, diğer Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerini geliştirmesi, son derece önemlidir. Bu ilişkilerin, koşulların elverdiği ölçüde sıkı olması, Elbette Türkiye'nin çıkarınadır. Ancak Amerika'nın güdümünde kurulacak ilişkiler, Türkiye'nin komşularıyla olan ilişkilerinin bozulmasına, bölgesel karışıklıklara ve savaşlara yol açmaktadır. Amerika'nın istediği de budur, yani Türkiye'nin Siyonist sömürüye taşeronluk yapmasıdır. Fetullah Gülen, ABD'nin bu planlarında rol almaktadır.
Kırgızistan ve Özbekistan darbeleri, Fetullah Gülen'in, yani ABD'nin güdümündeki Nurculuğun, Türkiye'nin Türk Cumhuriyetleri'yle ilişkisinde oynadığı rolün son kanıtıdır.
Halbuki Fetullahçıların ve Zaman'cıların bu Amerikan âşıklığı ve İsrail uşaklığı: ne İslam'ın ruhuna ve ne de Bediüzzaman'ın yoluna asla uymamaktadır.
Rejisör, Siyonist mihraklardır. Fetullahçılar sadece figürandır.
http://www.millicozum.com/content/view/387/34/