Et Kemik Değil, Gönül Lâzım
Nice insanlar vardır;görünüşte birlikte yaşarlar,
fakat aslında birbirinden ayrı dünyalarda ömür sürerler.
Niceleri de vardır;birbirlerinden mesafe bakımından uzakta olsalar da,
hep beraberlerdir.
Gönlüne girebildiğiniz insan sizindir.
hep beraberlerdir.
Gönlüne girebildiğiniz insan sizindir.
Eğer bir kişinin kalbine giremediyseniz, her saniye birlikte olsanız bile
o, hiçbirzaman sizinle olmamıştır.
Kıymetli bir ağabeyimize:“-Eti senin, kemiği benim!..” dendiğinde;
“Bizeeti ,kemiği lâzım değil,gönlü lâzım,gönlü!”demişti.
Müslümana yakışan; insana insanca muâmele etmektir.
Kaba kuvvetle hiçbir şey halledilmez; dayakla ancak hayvanlar terbiye edilir.
Sevgi her şeyde gereklidir. Sevgiyle büyütülen çiçek,daha güzel açar.
o, hiçbir
Kıymetli bir ağabeyimize:“-Eti senin, kemiği benim!..” dendiğinde;
“Bize
Müslümana yakışan; insana insanca muâmele etmektir.
Kaba kuvvetle hiçbir şey halledilmez; dayakla ancak hayvanlar terbiye edilir.
Sevgi her şeyde gereklidir. Sevgiyle büyütülen çiçek,daha güzel açar.
İçerisine sevgi katılan yemek ,yiyenlere şifâ olur. Sevgiyle yapılan iş; güzel olur, bereketli olur. Fakat sevgi , öncelikle insan için gereklidir.
Nasıl ki çiçekler susuz yaşayamaz, insan da sevgisiz yaşayamaz!..
Yüreğine sevgi tohumları ekilmişbir insanın değeri, başka hiçbir şeyde olmaz.
Hele de bu sevginin özüne Allah sevgisi yerleşmişse…
Zira Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz,
nefret ettirmeyiniz.”buyurmuştur.
(Buharî, İlim, 11)
Evet; sevdirmeli ve nefret ettirmemeli…Sevgi,bütün duvarları deler geçer.
Sevgi dilinin ulaşamayacağıbir kalp yoktur. İnsan, hayatta her şeye alışır.
Dayak ve azarla yetiştirilmek istenen çocuk,bir müddet sonra bunlara alışır.
Nasıl insan,acı biberiilk yediğinde bundan çok rahatsız olurken
sonradan o acıyı yiye yiye alışır ve hattâ tiryakisi olur;
aynı şekilde de dayak, ilk kez insanda bir tesir meydana getirir.
Fakat her defasında, çözüm yolunu dayak ve şiddette bulan kimselerin,
bir müddet sonra bu tehdit ve baskıları caydırıcı olmaktan çıkar.
Anadolu’da bir söz vardır;
“Çok dövme arsız edersin,çok söyleme yüzsüz edersin!”diye…
Anne ve babasındansevgi görmüş ve bu sevgi ile terbiye edilmiş çocuk ise,
hata yapıp büyüklerinin sevgisini kaybetmekten korkar.
Onları üzecek,onları kıracak hatalar yapmamaya gayret eder.
Bu durum,eşlerin birbirlerine karşı olan muâmelesinde de geçerlidir.
Sevgiyle konuşarak, anlaşarak ve duaile Rabbimizden yardım isteyerek
bütün problemler çözülür Allâh’ın izniyle…
Âile fertlerininbirbirlerine karşı saygılı olması, güzel sözler söylemesi,
iyi muâmelede bulunması, o âilede yaşayan herkesi mutlu eder.
Biricik rehberimiz Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hayatında; bırakın zorbalık ve şiddeti, hoş olmayan,kaba bir söz ve davranışa bile rastlamak mümkün değildir.Merhamet îmanın göstergesidir.
Yüreğinde zerrekadar Allah korkusu olan; zorba-kaba bir kişi olamaz.
Değil çevresindeki insanları incitmek; bir karıncayı, bir bitkiyi bile incitemez.Fakat merhametin de ölçüsü olmalıdır.
Hastalanmışbir çocuğa doktorun verdiği iğneleri canı yanacak
endişesiile vurdurmamak merhamet değil, aksine merhametsizliktir.
Çünkü o iğneler,onun hastalığına şifa olacaktır.
Aynı bunungibi , çocukların ibadetlere ve bilhassa namaza
alıştırılmasında da tâvizsiz ve kararlı olunmalıdır.
Meselâ sabah namazında “Yavrum ne güzel uyuyor” diye,
namaziçin çocuğu uyandırmamak, onu ilâhî rahmetten mahrum bırakmak,
merhametsizliktir. Allah yolunda hizmet eden evladını yorulduğu için
bundan alıkoymak merhametsizliktir.
Bir insanın her istediğini ânında yapmak da merhamet değildir.
Allah Teâlâ,merhametlilerin en merhametlisi olduğu hâlde, kullarının bütün arzularını hemen yerine getirmez.
Duâyı er-geç ve muhakkak kabul eder; kulunun istediğini bazenhemen verir,
bazenbir müddet sonra verir, bazen ise, mükâfâtını âhirete tehir eder.
Mahrumiyet herzaman ceza değildir; yeri geldiğinde başlı başına mükâfattır.
Neye, neiçin merhamet ettiğimiz önemli.
Evladımız hata yaptığında; ona olansevgimizden dolayı
buna göz yummak merhamet de değildir, sevgi de…
Âile fertlerimizin bedenlerindençok gönüllerine sahip olma gayreti içinde olmalıyız. Bu da ancak;sevgiyle,saygıyla,ilgiyle,güzel ahlâkla…
Kısacası İslâm’ı tam manasıile yaşamakla mümkün olur.
Sözün özü, her işimiz merhamet ve sevgiyle olmalıdır.
Allahiçin sevmeli, Allah için kızmalıyız.
Çocuklarımızla, eşlerimizle olan problemlerimize konuşarak,
anlaşarak ve duaile çözüm bulmalıyız. Kaba kuvvetle, zorbalıkla değil.
Müslüman nahif, kibar,ince düşünceli, yüreğinde sevgi ve merhamet taşıyan kimsedir.
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hadis ve sünnetlerindebirisine kaba davrandığını hiç duydunuz mu?
Biz,kendisini taşlayanlara bile duâ eden bir Peygamber’in ümmetiyiz.
Cenâb-ı Hak hayatımızısevgi ve merhametle yoğursun.
Bizleri bütün problemlerini sevgiyle hâlleden kullarından eylesin.
Her ânımızda Peygamber Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem-’i örnek alabilmeyi,
O’nun sünnetini yaşayabilmeyi ve yaşatabilmeyi lutfetsin.
Cümlemizesevgi ve merhamet dolu güzel yuvalar nasîb eylesin. Âmîn.
Kübra Çoban
Nasıl ki çiçekler susuz yaşayamaz, insan da sevgisiz yaşayamaz!..
Yüreğine sevgi tohumları ekilmiş
Hele de bu sevginin özüne Allah sevgisi yerleşmişse…
Zira Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz,
nefret ettirmeyiniz.”buyurmuştur.
(Buharî, İlim, 11)
Evet; sevdirmeli ve nefret ettirmemeli…Sevgi,bütün duvarları deler geçer.
Sevgi dilinin ulaşamayacağı
Dayak ve azarla yetiştirilmek istenen çocuk,
Nasıl insan,acı biberi
sonradan o acıyı yiye yiye alışır ve hattâ tiryakisi olur;
aynı şekilde de dayak, ilk kez insanda bir tesir meydana getirir.
Anadolu’da bir söz vardır;
“Çok dövme arsız edersin,
Anne ve babasından
hata yapıp büyüklerinin sevgisini kaybetmekten korkar.
Onları üzecek,onları kıracak hatalar yapmamaya gayret eder.
Bu durum,eşlerin birbirlerine karşı olan muâmelesinde de geçerlidir.
Sevgiyle konuşarak, anlaşarak ve dua
bütün problemler çözülür Allâh’ın izniyle…
Âile fertlerinin
iyi muâmelede bulunması, o âilede yaşayan herkesi mutlu eder.
Biricik rehberimiz Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hayatında; bırakın zorbalık ve şiddeti, hoş olmayan,kaba bir söz ve davranışa bile rastlamak mümkün değildir.Merhamet îmanın göstergesidir.
Yüreğinde zerre
Değil çevresindeki insanları incitmek; bir karıncayı, bir bitkiyi bile incitemez.Fakat merhametin de ölçüsü olmalıdır.
Hastalanmış
endişesi
Çünkü o iğneler,onun hastalığına şifa olacaktır.
Aynı bunun
alıştırılmasında da tâvizsiz ve kararlı olunmalıdır.
Meselâ sabah namazında “Yavrum ne güzel uyuyor” diye,
namaz
merhametsizliktir. Allah yolunda hizmet eden evladını yorulduğu için
bundan alıkoymak merhametsizliktir.
Allah Teâlâ,merhametlilerin en merhametlisi olduğu hâlde, kullarının bütün arzularını hemen yerine getirmez.
Duâyı er-geç ve muhakkak kabul eder; kulunun istediğini bazen
bazen
Mahrumiyet her
Neye, ne
Evladımız hata yaptığında; ona olan
buna göz yummak merhamet de değildir, sevgi de…
Âile fertlerimizin bedenlerinden
Kısacası İslâm’ı tam manası
Sözün özü, her işimiz merhamet ve sevgiyle olmalıdır.
Allah
Çocuklarımızla, eşlerimizle olan problemlerimize konuşarak,
anlaşarak ve dua
Müslüman nahif, kibar,
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hadis ve sünnetlerinde
Biz,kendisini taşlayanlara bile duâ eden bir Peygamber’in ümmetiyiz.
Cenâb-ı Hak hayatımızı
Bizleri bütün problemlerini sevgiyle hâlleden kullarından eylesin.
Her ânımızda Peygamber Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem-’i örnek alabilmeyi,
O’nun sünnetini yaşayabilmeyi ve yaşatabilmeyi lutfetsin.
Cümlemize
Kübra Çoban