Rehine Vermek
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Borçlu olan bir kimse, rehine olarak gösterdiği at, deve gibi binilecek hayvanın) sırtına ancak kendisi bindiği gibi o hayvana yapılan masrafı da kendisi karşılar. Yine rehinenin sütünü kendisi içtiği gibi onun masrafını da kendisi görür. Çünkü rehine olan hayvan m sırtına binmek ve sütünü içmek, hayvanı rehine bırakan borçlunun hakkı olduğu gibi masrafın karşılanması da borçlunun hakkıdır.”[916]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Rehine olarak bırakılan hayvanın sırtına binildiği gibi sütü de içilir”[917]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Rehin edilmiş hayvana, nafakasına karşılık binilir. Rehin edilen sütlü hayvanın sütü de içilir.”[918]
Rızkı Aramak
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Çocuklarının nafakasını kazanmak amacıyla evinden çıkan kişi, Allah'ın yolunda cihad etmiş gibidir.
Gene yaşlı olan aciz anne ve babasının ihtiyaçlarım sağlamak için evinden çıkan bir kişi, Allah'ın yolunda cihad etmiş gibidir.
Dilencilikten kurtulup namuslu bir şekilde yaşamak içki evinden para kazanmak amacıyla çıkan kimse Allah yolundadır.
Riyakârlık ve gösteriş yapmak için evinden çıkan kimse, şeytanın yolunda çalışmış gibidir.”[226]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Selâmet, huzur ve mutluluk on kısımda toplanır. Onda dokuzu din ve dünya işlerini araştırıp elde etmek, biri de diğer işler içindir.”[227]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah rızık ve geçim sebebini gösterdiği biriniz, ondan ayrılarak başka bir sebep aramasın. Ancak gösterilen sebebin, etkisini değiştirmesi halinde terk edilebilir.”[228]
Süt Akrabalığı
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Süt kardeşlerinize dikkat ediniz!.. Çünkü süt akrabalığı, ancak henüz iki yaşını doldurmayan bir çocuğun emzirilmesiyle olur. (İki yaşını dolduran bir çocuğun emzirilmesinin hiç bir tesiri yoktur. Çünkü iki senenin içinde bulunan bir çocuğun, emdiği kadının sütünden dolayı, vücudunun kan ve etinde bir tesir bırakır. Budan dolayı da süt akrabalığı almış olur.) [139]
Üstün Ahlâk
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Üstün ahlâk on kısımdır: Bunlar bazen kişide bulunduğu halde çocuğunda bulunmaz. Bazen de çocuğunda bulunduğu halde babasında bulunmaz. Kölede bulunur, efendisinde bulunmaz veya efendisinde bulunur, kölesinde bulunmaz. Bu ahlâkları Hz. Allah, dilediği kimselere verir. Bu on üstün ahlâk:”
a) Doğru konuşmak.
b) Düşman cephesinden kaçmamak.
c) İhtiyaç sahibi kimselere yardım eliniuzatmak.
d) Gördüğü iyiliklere karşı iyilik yapmak.
e) Emanete ihanet etmemeık.
f) Akrabalarla ilgisini kesmemek,
g) Komşulara eziyet vermemek
h) Arkadaştan gelen kötülüklere karşı töhammül etmek,
ı) Misafirleri iyi karşılamak.
i) Bunların en büyüğü ise haya etmektir.”[599]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ancak iki kimseden kıskanmak (gıpta etmtek) doğru sayılabilir:
a) Helâlı helâl, haramı da haram kabul eden ve Allah'ın kendisine Kur'an-ı Kerim'i nasip ettiği kimseyi kıskanmak.
b) Allah'ın kendisine vermiş olduğu dünya malı ile akraba ve yakınlarına yardım elini uzatan ve Allah'ın emirlerini yerine getiren kimseyi kıskanmak.
Ey müslüman!.. sen bunlar gibi olmayı temenni edebilirsin.[600]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Haya ettiğin her şeyde hayır vardır.”[601]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Haya, iman ağacının bir dalıdır.”[602]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Haya etmek, ancak hayır getirir.”[603]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Haya imandandır. İman ise sahibini cennete koyar. Terbiyesizce söz söylemek (başkasına yapılan) kötülük ağacının bir dalıdır. Kötülük ise sahibini cehenneme götürür.”[604]
Haya, karşılaştığı kötülükleri yapmaktan utanmaktır. Bu ise, sahibini cennete götürür. Kötü söz söylemeye alışan bir insan, her an içi diliyle günah işlemeye ve çeşitli kötülükleri işlemeye daha yakındır. Kötü söz söylemek ise, sahibini cehenneme götürür. Çünkü her aletin açtı yaralar iyileşebilir. Fakat dilin açtığı yaralar hiç bir zaman iyileşemez.
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Haya etmek ve fazla söz söylemekten aciz kalmak, imanın dallarındandır. Terbiyesizce söz söylemek ve hitabette boşboğazlık yapma ise, münafıklığın iki şubesidir.”[605]
Hadisde geçen kelimeler:
Eliyyu: Söz söylemekten utanıp aciz kalmak.
Elbezau: Gevezelik yapmak, terbiyesizce konuşmak.
Elbeyanu: Söz söylemekte fazla ileri gitmek.
Açıklama:
Haya iman ağacının dallarından biri, olmasının sebebi:
Elinde hayayı kalkan gibi tutan, yerli yersiz fazla konuşmaktan aciz kalan kişi elbette Allah'ın haram kıldıklarına karşı yanaşamaz. Bunun için, elindeki haya kalkanı onu cennete götürür. Terbiyesizce söz söylemek, doğru ve yanlış olduğunu düşünmeden fazla konuşmak, sahibine çeşitli kötülükleri işletip, onu münafıkların arasına cehenneme sürükler.[606]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın sevdiği ve nefret ettiği iki şer huy vardır:
a) Allah'ın sevdiği huylar:
I. Cömertlik.
II. İşlerinde kolaylık göstermek.
b) Allah'ın sevmediği huylar:
I. Kötü âhlâk.
II. Cimriliktir.
Hz. Allah bir kimsenin hayırlı olmasını dilediği zaman, onu milletin ihtiyaçlarını yapmaya memur kılar.”[607]
Hadîsde geçen kelimeler:
Essehau: Cömertlik, malını helâl yerlerde harcamak.
Essemahâ: Muamelelerinde kolaylık yapmak,
Süulhülk: Kötü ahlâk.
Bühür: Cimrilik.[608]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah, Adn cennetini yarattı ve fidanları kendi kudret eliyle dikti. Bundan, sonra diktikleri ağaçlara “Konuşunuz!” buyurdu. Ağaçlar “Müminler elbette kurtuluş ve saadete ermişler ve erecekler” diye konuştular.”[609]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ahlâkça en güzel olanlarınızdır.”[610]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ahlâkça en güzel olanlarınız ve müminlerin ihtiyaçlarına karşı kanatlarını gerdiren yumuşak huylu olanlannızdır. En kötüleriniz ise, serseri çok konuşan, dudaklarını ardına kadar açarak boşboğazlık yapanlarınızdır.”[611]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlara verilen servetlerin en iyisi iyi ahlâktır.”[612]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kişiye verilenlerin en hayırlısı güzel ahlâk, eh fenası ise güzel şekil, kötü kalbdir”[613]
İyi ahlâk verilen bir insana sanki her şey verilmiş gibidir. Çünkü iyi ahlâk sayesinde, insanoğlu elde edemediği en büyük zenginlikleri elde edebilir. Gene sureti, şekli güzel, fakat ahlâki kötü olan bir kimsenin serveti bol olsa bile, her an için, yok olmaya mahkûmdur. Böyle bir kimse, içi öldürücü zehirle dolu yaldızlı, parlak bir şişeye benzer. Şişenin güzelliğine aldanıp içindekini içmeye kalkışan bir kimse, kendisini ölümün kucağına attığı gibi, şekil ve sureti güzel, fakat kalbi vesveseyle dolu kötü bir insana aldanan kimse de kendisini ölümün kucağına atmış gibi olur.[614]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ben sizlere insanların iş ve ahlâkından bahsedeyim:
a) Erken kızıp öfkelenen, fakat pişman olup öfkesinin gerektirdiğini yapmadan vazgeçen kimseler. Bu tür insanlar bu konuda sevap veya günah kazanmadıkları için normal sayılırlar. (Çünkü baştan yaptığı öfkesinin günahı, hemen akabinde duyduğu pişmanlıkla sildirmiştir.)
b) Geç kızıp öfkelenen, fakat erken pişman olup vazgeçen kimselerdir. Bu tür kimseler içinde günah veya sevap yoktur. (Çünkü tez duyduğu pişmanlıkla, geç olarak duyduğu öfkesinin günahını imha eder.)
c) Alacağını iyilikle alan ve borcunu da iyilikle veren kimseler. Böyle kimseler için günah veya sevap yoktur.
d) Alacağını iyilikle alan, fakat borcunu kötülükle ödeyen kimseler. Bu giıbL insanların sevapları yok, ama günahları vardır.[615]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ziyafetlerin en kötüsü düğün ziyafetidir. Çünkü gelmek isteyen, aç fakirler red edilir, istemeyen zenginler ise davet edilir.
Kendisini Allah için çağıranın davetini kabul etmeyen kimse, Allah'a ve peygamberine karşı gelerek günah işlemiş olur.”[616]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ben henüz küçük bir çocuk iken, amcalarımla birlikte temiz kokulu bir çok kabilelerin (mazlumun hakkını zalimden alma konusunda) ittifak ettiklerini gördüm (ve buna çok sevindim) ki, bu anlaşmayı bozmama karşılık Arapların sevdikleri tüm kırmızı develeri bana verseler bile, gene beni memnun edemezler.”[617]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İyi ahlâk, sıcak suyun buzu eritmesi gibi, kötülükleri eritip yok eder. Kötü ahlâk, sirkenin balı bozması gibi, insanın iyi amellerini bozar.”[618]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İmandan sonra gelen en üstün akıllılık, insanlara kendisini sevdirmektir.”[619]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Derece bakımından) imandan sonra gelen en üstün akıllılık, haya ve iyi ahlâktır.”[620]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İşlerde yumuşak huylu olmak, serveti arttırıp bereketlendirir: Yumuşak huylu olmaktan mahrum olan bir kimse, hayırh her şeyden mahrum kalmış demektir.”[621]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İşlerinde yumuşak ve güzel huylu olmak, bazı ticari işleri yapmaktan daha hayırlıdır.”[622]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yumuşak ve geniş huylu olmak, kişiye uğur getirir. Sert ve dar huylu olmak ise, uğursuzluk getirir.”[623]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kötü ahlâk uğursuzluktur.”[624]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kötü ahlâk uğursuzluk, kadınlara itaat etmek ise pişmanlık getirir. Maliki olduğu mala karşı iyi hareketlerde bulunmak, bereket doğurur.”[625]
Kötü ahlâkın dallarından bazıları:
a) Her şeye karşı öfkelenmek.
b) Çok cimri olmak ve elde ettiği servetin üzerine, tavuğun civcivin üstüne oturması gibi oturup, o serveti cemiyete, millete karşı faydalı olmaktan çıkarıp zararlı hale getirmek. Faiz ile şuna buna para vermek, bol faiz almakla birçok kimsenin saadetini yıkarak ölümün kendisini ölümün kucağına itmek.
c) Kötü şakalar yapmak. Şakayı kavgalara dönüştürerek fitnelere sebeb olmak ve birçok kimseleri birbirine düşman kılmak.
d) Yalan söylemek, millete karşı itibarını zedelemek ve başkalarını da aldatıp zararlara sokmak.
Özet olarak şunu söyleyebiliriz ki; Allah'ın peygamberin, İslâm dininin haram kıldığı her şeyi yapmak ahlâksızlıktır. Genellikle kadınların sözünü dinlemek de nedamettir. Çünkü onlar Allah'ın emirlerine göre değil, kendi şehevi isteklerine göre ettiklerinden, hem kendilerini, hem de başkalarını Allah'ın emirlerine karşı getirmek ahlâksızlığa ve küfür pençesine kaptırırlar.[626]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cimrilik kötü söz söylemek, kötü ahlâk kötü celsedir."[627]
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kim, eteklerini basacak kadar uzatıp gururlanırsa, cehenneme o uzun etelerine bastığı halde girer.”[628]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cömertlik, dalları dünyaya sarkmış cennet ağaçlarından birisidir. O cömertlik ağacının dallarından birini yakalayıp üzerine konan kimseyi, konduğu dal cennete götürür.
Cimrilik, dalları dünyaya sarkmış cehennem ağaçlarından birisidir. O ağacın dallarından birine tutunan kimseyi, tutunduğu dal, cehenneme götürür.”[629]
Cömertlik, iman ağacının bir dalıdır. Çünkü tam anlamıyla Allah'a inanarak malının bir kısmını fakirlik ızdırabı içinde kıvranan yoksullara dağıtan ve onları kurtarıp rahat bir hayata kavuşturan kişiyi, sarıldığı cömertlik dalı, elbette cennete götürür.
Hadisde geçen kelimeler:
Eğsan: Dallar.
Mütadelüyat: Sarılmak.
Kadehu: Sokmak, koymak, götürmek.
Bûhl: Cimrilik.[630]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cömertlik, büyük olan Allah'ın ahlakıdır,”[631]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cömert bir kimse, Allah'a, insanlara ve cennete yakındır. Cimri ise, Allah'dan insanlardan uzak, fakat cehenneme yakındır. Hz. Allah, cahilde olsa cömert olan kullarını a'bidler (gece gündüz ibadet eden) den daha çok sever.”[632]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Din ve dünyevi işlerinde kişiye güvenilmesi saadet ehline delil olması bakımından yeterlidir.”[633]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kişinin işittiklerini (yalan ve doğru olduğunu düşünmeden) etrafa yayması, kendisine yeterli bir günahtır.”[634]
32- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kişinin bakmak zorunda olduğu kimseler bakmayıp zayi etmesi (perişan duruma düşürerek ölüme sürüklemesi), kendisine yeterli bir günahtır.”[635]
33- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kişinin önüne sunulan yemekleri hakir görüp yememesi, kendisi için yeterli bir günahtır.”[636]
34- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın emrettiği her ahlâk güzeldir. Hayırlı şeyleri yaptıran bir kimse, (sevap bakımından) yapan kimse gibidir."[637]
35- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah (hastalık gibi belâlar altında) ezilen kimselerin figan ve feryatlarla yardım istemelerini sever.”[638]
36- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sevgili peygamberimiz, akraba (ve tanıdık) kimselerin birbirlerine karşı, merhamet vesilesi olan hediyenin verilmesini emrederdi.”[639]
37- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ey mümin! Zaruretin dışında olan her şeyi bırak ki, insanların en abidi olasın. Allah'ın sana verdiğine kanaatkar ol ki, insanların en çok şükür edeni olasın. Kendin için dilediğini başkası için de iste ki, kâmil bir mümin olasın. Komşularına karşı iyi komşuluk yap ki, gerçek bir müslüman olasın. (Mümkün olduğu kadar) az gülmeye çalış. Çünkü çok gülmek kalbinin iman nurunu çıkararak ölüme sevkeder.”[640]
Hadisde geçen kelimeler:
Elvereu: Zaruretin dışmds: her şeyi bırakıp ibadete sarılmak.
Kani: Allah'ın verdiğine razı olup başkalarının malına ve dünya servetine göz koymamak
Hadisin özü: İhtiyacın dışında bulunan her şeyden ilgisini keserek yalnız ibadete sarılan bir kimse, insanların en abidi ve ibadet konusunda en iyisi olmayı elbette hak etmiştir.
Allah'ın verdiğine rıza gösteren ve başkalarının malına, servetine, ırz ve namusuna göz dikmeyen bir kimse, şükran borcunu yerine getiren en iyi bir kimse olur.
Kendisi için dilediklerini başkaları için de isteyen bir kimse; her kişinin hukuklarına riayet eder ve kâmil müminlerin arasına girmeyi hak etmiş olıer.
Az gülmek, insanın ağırlık değeridir. Çok gülmek insanın itibarını zedeler.[641]
38- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kişinin (herhangi bir iş için) yerine getirmek niyetiyle verdiği sözü sonradan yerine getirememesi halinde muhalefet etmiş sayılmaz. Fakat yerine getirmemek niyetiyle kişi, verdiği sözüne uymazsa, muhalefet etmiş olur.”[642]
Bir kimse, ikinci bir şahsın dilediği şeyi yerine getirmek maksadıyla verdiği sözü yerine getirmezse, sözünden dönmüş, fakat günah işlemiş sayılmaz- Çünkü bu kişi, söz verirken yerine getirmek niyetiyle söz vermiştir. Sonradan bir olayın bu sözü yerine getirmesine neden olması, onun için bir suç teşkil etmez. Oysa yerine getirmemek niyetiyle söz veren kimsenin, bu sözü sonradan yerine getirmemesi, hem söz vermesi ve hem de yerine getirmemesi nedeniyle, onun için bir günah eder.[643]
39- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanoğlunda ilim ile müsamakârlığın birleşmesinden daha iyi iki şey birleşmemiştir.”[644]
40- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlâhi terazide iyi ahlâkdân daha ağır bir sevap bulunamaz.”[645]
41- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müslüman bir kimsenin dünyada mutluluğunu sağlayan üç şey vardır:
a) Dinine bağlı, her işinde yararlı olan komşu,
b) Geniş bir ev.
c) Uysal bir merkep.”[646]
42- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
"Faydalı olan üç çeşit huyun bulunduğu kimseyi, Hz. Allah himaye perdesini üzerine örtüp cennetine koyar.
a) Çaresiz kimselere acımak.
b) Ana-babaya şefkatli olmak
c) Köle ve işçilere iyilik yapmak.”[647]
43- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Nasihatte bulunduğu din kardeşinin sükût edip dinlemesi, onun anlayışlı olmasındandır.”[648]
44- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ayakkabı bağının kopması gibi herhangi engelleyici bir sebepten dolayı kişinin, geride kalan arkadaşını beklemesi, onun sahip olduğu iyi bir yolculuk anlayışlığındandır.”[649]
45- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Herhangi bir kimseye iyi ve yumuşak bir huydan pay verilmesi, ona sanki çok hayırlı bir şey verilmiş demektir. Bundan yoksun olan kimseler ise, hayırlı ve faydalı güzel olan şeylerden mahrum kalmış demektir.”[650]
46- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah, din kardeşinin yaptığı kötülüğü gördüğü halde etrafa yaymayıp gizli tutan kimsenin dünyada iken yaptığı kötülüğünü kıyamet günü yaymadan rahmet örtüsü ile gizler.”[651]
Din kardeşinin yaptığı kötülüğü gizlemek, yayıp da onu ezil etmekten daha iyidir. Çünkü ona bir ders olsun demekten ziyade kendisine karşı fitnelerin kapısını açmış olur. Fakat bu kötülüğü gizlemekle fitnelerin kapısını kapatan kimseyi Hz. Allah kıyamet gününde mükâfat landırır.[652]
47- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kim, (ticari işlerinde) kolaylık gösterir, (din kardeşlerine karşı) yumuşak huylu, kırık kanatlı olursa, Hz. Allah o kimsenin vücudunu cehenneme karşı, haram kılar.”[653]
48- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Arkasından aleyhinde bulundukları din kardeşini müdafaa eden kimseye, Hz. Allah dünya ve ahirette işlerinde yardımcı olur.”[654]
49- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müddetini uzatmak veya bir kısmını almamak gibi borçlusuna karış kolaylık gösteren veya borcunun bir kısmını affeden kimse, kıya' met günü arş-ı âlâda (Allah'ın rahmet) gölgesi altına alınır.”[655]
50- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Hasta iken) ziyaretine gelmiyenin ziyaretine git. (Muhtaç iken) sana yardım elini uzatmayanın yardımına koş.”[656]
51- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müminin verdiği söz boynunun borcudur. Diliyle söz vermek elinden tutup kendisine bir senet imzalamak gibidir.”[657]
52- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İyi ahlâktan ayrılma. (Mecbur olmadıkça) uzun bir zaman için de olsa sükût et. Varlığımı kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, bu iki haslet ve bunların benzerlerine hiç bir kimse kolay kolay tahammül edemez.”[658]
53- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yumuşak huyluluktan ayrılma. Çünkü ancak yumuşak huyluluğun girdiği yeri süsler. Çıktığı yeri de çirkinleştirir.”[659]
54- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İyi ahlâk, Allah'dandır. Hz. Allah, iyi olmasını dilediği kimse ye iyi ahlâk, kötü olmasını dilediği kimseye de kötü ahlâk verir.”[660]
55- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ey mümin!.. Hz. Allah, senin yaradılışını güzel kıldığı gibi, sen de ahlâkını güzel kıl”[661]
56- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ey Seleme, sen ilk olarak bu duayı eden kimse gibisin. “Allah'ım! bana öz nefsimden daha iyi bir dost ihsan eyle.”[662]
Hadisin sebebi: Seleme Binu Ekver ile Hûdeybiye kasabasına gelen sevgili peygamberimiz onun silâhsız olduğunu anlayınca kendisine kalkan ile kılıç vermiştir. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra, peygamberimiz Selemeye verdiği kılıç ve kalkanı göremeyince sorarlar:
“Sana verdiğim kılıç ve kalkanı ne yaptın?” Seleme:
“Savaşa katılmak isteyen amcamın silâhı olmadığından, bana verdiğiniz silâhları ona verdim.”
Bunun üzerine peygamberimiz bu hadisi şerifi buyurmuştur.[663]
57- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz ben, ne verdiğim sözü bozar, ne de düşman elçilerini esir ederim.”[664]
Hadisin sebebi. İslâmîyetî kabul etmeyen Kureyş kabilesi tarafından elçi olarak Hz. Muhammedîn yanma gönderilen Ebu Rafiî'den rivayet ediliyor:
“Ben, Hz. Muhammedin yanına gidip onu görünce, Hz. Allah birden kalbime islâm nurunu akıttı ve “Ya Resulullâhi ben bir daha düşmanların yanına dönmeyeceğim.” dedim. Bunun üzerine Hz.Muhammed şöyle dedi:
“Ben ne verdiğim sözü bozar ne de düşman elçisini esir ederim. İslâmiyeti kabul ediyorsan oraya döndükten sonra gelebilirsin.”[665]
58- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz siz, malınızla başkalarından daha üstün olamazsınız. Fakat güleryüzlülük ve iyi ahlâkla üstün olabilirsiniz.”[666]
59- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.”[667]
60- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Eğer siz, Allah'ın ve peygamberin sizleri gerçekten sevmesini istiyorsanız, sizlere teslim edilen emaneti geriye verdiğiniz zamanaldığınız gibi verin. Doğruluğunuza güvenilerek çağrıldığınızda doğru olarak konuşunuz. Komşularınıza karşı komşuluk vazifenizi gerektiği şekilde yapınız.”[668]
61- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah, İbrahim peygambere şöyle buyurdu: “Ey gerçek dostum İbrahim, kâfirlere karşı olsa bile, iyi ahlâkla muamele et ki, seçkin kulların makamına yükselesin. Çünkü iyi ahlâklı kimseler hakkında benden şöyle bir söz sadır olmuştur: “Ben, iyi ahlâk sahibi kimseleri “hiç bir himaye gölgesinin bulunmadığı kıyametgünü) arş-ı âlâda merhametimin gölgesi altına alıp kutsal olan cennetin ortasına yerleştirerek rahmetin bulunduğu yere yaklaştırırım.”[669]
Arkadaşınız, kâfir olsa bile en iyi davranmak ve iyi ahlâkla karşılamak, Hz. Allah'ın emridir. Çünkü müslümanlardan iyi muamele gören bir kâfir dine gelebilir. Fakat kâfirlerle iş yapan bir müslüman, dinîne zarar gelmemesine de dikkat etmelidir.[670]
62- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Ey müminler, dininize aykırı olmadığı müddetçe) cahiliyyet devrine ait düşmanlarınızla yaptığınız her türlü anlaşmaya riayet ediniz. Çünkü, yapılan anlaşmaları ancak islâmiyet sağlamlaştırmıştır. Dininize aykırı aniaşmalar icad etmeyiniz.”[671]
63- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Amel bakımından kâmil olan müminler, ahlâkça en iyi olanlardır.”[672]
64- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, yeryüzü tatlı, cazibeli, fakat aldatıcı bir yeşilliğe benzer. Hz. Allah sizleri dünyaya ne tür hareket edeceğinizi saptamak için salıvermiştir. O halde, dünya işlerinde ve kadınlardan sakınınız. Çünkü, Benî İsrail, milletinin ilk olarak fitnelere düşmesine sebep kadınlar olmuştur.”[673]
Dikkatli olun! insanoğlu bir çok şekiller üzerinde yaratılmıştır:
a) Mümin olarak doğar, yaşar, ölür.
b) Kâfir oîarak doğar, yaşar, ölür.
c) Mümin oîarak doğar, yaşar, fakat kâfir olarak ölür.
d) Kâfir olarak doğar, yaşar, fakat mümin olarak ölür.
Dikkat edin öfke insanoğlunun göğsünde kıvılcım saçan bir ateş parçasıdır. Gözlerin kızarmasını, şah damarının şişmesini görmez misiniz? Biriniz öfkelendiği zaman (bunun gerektirdiği belâdan kurtulması için), derhal yere otursun. (Yine insanların çeşitli huyları vardır:)
a) İnsanların en iyisi, geç öfkelenip, erken barışanlardır.
b) İnsanların en kötüsü, erken öfkelenip, geç barışanlardır.
c) Geç öfkelenip, geç barışan veya tez öfkelenip, tez barışan bir kimse için, günah veya sevap yoktur. Çünkü yaptığı kötülüğü iyilikle karşılamıştır.
d) Dikkat edin, tüccarların en iyisi, borcunu iyilikle ödeyen ve alacağını iyilikle isteyendir.
e) Tüccarların en kötüsü, borcunu kötülükle ödeyen ve alacağını da kötülükle isteyendir.
f) Borcunu iyilikle ödeyen, alacağını da kötülükle alan veya borcunu kötülükle ödeyen, alacağını ise, iyilikle alan kimseler için, bu konuda günah veya sevap yoktur. Çünkü işlenilen kötülükler iyilikle karşılanmıştır.
Dikkatli olun!.. Muhakkak ki, kıyamet günü, zalimin zulmünü belirten bir sancağı vardır.
Uyanık olun!., zulmün en büyüğü, adil, imanlı devlet adamlarına karşı gelmektir.
Dikkat edin!., insan korkusu, kişiyi bildiği gerçeği söylemekten men etmesin.
Cihadın en üstünü, zalim devlet adamlarına hakkı söylemektir.
Uyanık olun!., dünyanızın geriye kalan zamanı geçmişe nazaran, bugünden kalan zaman gibidir.[674]
65- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Hırsızlık gibi haram olan şeylere karşı) eline hakim ol.”[675]
66- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Yalan söylemek, gıybet etmek gibi helâl olmayan, şeylere karşı) diline hakim ol.”[676]
67- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Diline hakim ol. Evin geniş olsun. İşlediğin günahların (affı için) ağla.”[677]
68- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz Hz. Allah'ın İslâm dinini (bütün dinlerin arasndan kendisi için seçmiştir. Dininize ancak cömertlik ve iyi ahlâk yaraşır. Uyanın, dininizi bunlarla süslendiriniz.”[678]
69- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak Hz. Allah terbiyesizleri, çirkin söz ve hareketler sokakta bağıranları sevmez.”[679]
İnsan ağzı, temiz bir kubbeye benzer. “Lâ ilahe illallah” gibi cümleler, o kubbenin süsüdür. Böyle süslü ve temiz bir kubbeye kötü s söylemekle pislikler atmak, kişinin ne dinine ve ne de temiz ağzına ya sır. İnsanın ağzı içinde dolaşan çirkin sözler, insanın ağzı içinde dolaş ve sonradan çeşitli yerlerini sokarak yaralayan bir yılana benzer.
İnsanın yay gibi ağzından atılan kötü sözler, insanların vücuduna saplanan zehirli oklara benzer. Atılan oklar, yaydan ayrılmadan geri teper sahibini öldürdüğü gibi, çirkin sözler söyleyen kimsenin de bazen soy dikleri kötü sözler, hayatlarına mal olabilir.[680]
70- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, terbiyesizlik, kötü söz ve hareketler, islâmdt değildir. İslâmca, insanların en iyisi, ahlâkı en güzel olandır.”[681]
71- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Doğru ve yararlı yollarda yürümek, har bakımından güzel bir kıyafet giymek, iktisadi hareketlerde bulunmak, peygamberliğin 25 sıfatlarından biridi.”[682]
72- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak çocuk, cimrilik, cahillik ve üzüntü aletidir. (Çünk ana babasını cimriliğe, korkaklığa, mantığın kabul etmediği din dışı şeyleri yapmaya ve üzüntü yaratan şeylere davet eder.)”[683]
Hadisde geçen kelimeler:
Mezbele: Cimrilik.
Mecbene: Korkaklık.
Mechele: Cehalet.
Mahzene: Üzüntü.[684]
73- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak, Allah'ın nezdinde insanların en üstünü ilk olarak selâm verendir.”[685]
74- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak, bu ümmetin en iyisi evveli, en kötüsü ise sonudur. Çünkü bunlar ihtilâfa düşen ve tefrikeciliği yaratanlardır. O halde Allah'a ve kıyamet gününe iman eden bir kimse, ölünceye kadar kendisi için (dilediğini başkaları için de istesin.”[686]
75- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, Allah'ın nezdinde kıyamet günü makamca en kötü kişi, terbiyesizliğinden dolayı insanların kendisinden kaçındıkları kişidir.”[687]
76- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Eyüp peygamber, insanların en müsamahakârı, en sabırlısı ve öfkesini en çabuk yenen bir kimsedir.”[688]
77- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cehennemde öylesine kötü ve şiddetli bir kapı vardır ki, bu kapıdan ancak, Allah'ın sevmediği (öldürmek, vurmak, sövmek gibi) hareketlerle öfkesini tedavi eden (gideren) kimseler girecektir.”[689]
78- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ademoğlu, namaz, arabuluculuk ve iyi ahlâkı elde etmekten daha güzel bir kazanç elde edemez.”[690]
79- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kötü söz ve boşboğazlık neyin hakkında yapılırsa, onu kötü-ieştirerek değerini düşürür. Haya da neyin hakkında gösterilişe, onu güzelleştirerek yüceltir.”[691]
80- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her ademoğlunun bir değeri vardır. Mütevazilik yaptığında onun omuzundaki meleğe “Bu adamın değerini biraz daha arttır” diye emredilir. Gurur ve kibirliğe başladığında ise, meleğe “bu adamın değerini düşür” diye emredilir.”[692]
Hakeme: Atın burnunun üstündeki demir. Hadisde ise asıl teşkil ettiği manâ “değer, şeref” dir.[693]
81- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah bir kimseyi, ırz, namus ve şerefine tecavuz ederek rezil eden kimseyi, yardımına muhtaç olduğu bir yerde rezil eder.”
Bir kimse, ırz, namus ve şerefine tecavüz edilerek rezil etmek istenilen bir kimsenin müdafaasını yaparsa, muhtaç olduğu bir yerde Hz. Allah da yardım ederek onu selâmete çıkarır.[694]
82- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlarla anlaşmak bir sadakadır.”[695]
Mudare: Dünya ve dînini kurtarmak için, maiımn bir kısmın fede etmek, harcamak. Fakat dünyasını veya malını kurtarmak için, dinin den fedakârlık etmek haramdır.[696]
83- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öylesine anlayışsız kimseler vardır ki, din kardeşinin gözlerinde gördüğü küçük bir lekeyi dahi görüp ayıplar. Oysa kendi gözündeki büyük bir ağaç gibi bulunan kusurlarını unutarak görmemezlikten gelir.”[697]
84- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kötü söz söylemek ve boşboğazlık yapmak, uğursuzluktur. Köle ve işçilere kötü muamele etmek, sahibinin namına kötü sonuçlar doğurur.”[698]
85- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dış kıyafetine önem vermemek (fakat içini temizlemek) imandandır.”[699]
86- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Uyanık olun! Bedene en kolay gelen ibadetten haber vereyim mi? (İhtiyacın olmadığı zamanda) sükût etmek ve iyi ahlâktır.”
87- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tüm hayırlı şeyler güzel ahlâkdır. Günah, kalbini kurcalayan ve başkasının görmesini istemediğin şeylerdir.”[700]
88- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tüm hayırlı şeyler, (müminin) kalbinin razı olup tereddüd etmediği ve tatminkâr olduğu şeylerdir. Müftü sana fetva verse bile, günah, olan her şey, kalbinin tereddüt edip tatminkâr olmadığı şeylerdir.”[701]
Helâl olan şeyler, müminin kalbinin helâl olduğuna kanaat getirdiği, haram olan şeyler de, müminin kalbinin haram olduğuna kanaat ge-irdiği şeylerdir. Çünkü selim bir akla sahip olan bir kimse, mahiyetini bilmediği şeyler hakkında helâl mi? Yoksa haram mı? diye tereddüde düşer.
Helâl olduğuna dair kalbin kesinlikle hüküm verdiği şeyler helâl, ha-am olduğuna dair kesinlikle hüküm verdiği şeyler ise haramdır. Fakat hiç irisine kesin olarak hüküm vermeyip tereddüde düştüğü şeyler ise, şüpheli olduğundan haram yakındır. Bunun için de kişinin haram veya harama yakın olan şeylerden mümkün olduğu kadar kaçınması gerekir.[702]
89- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hased (kıskançlık), yapraklarını (kalbinizden) çıkarıp düşürünüz.”[703]
90- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yumuşak huyluluk ve mütevazilik davranmak, her işinde iktisadiyi elden bırakmamak, doğru yolu seçmek, peygamberliğin 24 sıfatının bir parçasıdır.”[704]
91- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Güvendir, doğru bir tüccar, mahşere peygamber, sıddıkîn ve şehitlerle birlikte gelecektir.”[705]
92- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Alla'h'ın nezdinde iyi ahlâkın kapsamına giren üç şey vardır:"
a) Sana zulüm edeni affetmek. (Dolayısıyla aradaki düşmanlığı iyiye çevirmek)
b) Sana muhtaç olduğun şeyi vermeyene senin vermen. (Cömertliğe alıştırıp dostların arasına sokmak)
c) Seninle akrabalık ilgisini kesenlere karşı, senin akrabalığı devam ittirip yardım elini uzatmandır.”[706]
93- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Din kardeşinle ilgiyi kesip onunla) konuşmamak anlayışı (İslâmiyetin gelmesiyle ortadan) kaldırılıp atılmıştır. (Çünkü İslâm bunu haram kılmıştır.)”[707]
94- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Samimiyet içinde tokalaşınız ki, kalbinizdeki kıskançlık ve kin (mikrobu) ortadan kalksın.”[708]
95- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, Hz. Allah çok cömerttir. Cömertliği ve iyi ahlâkı sever, kötü ahlâktan ise nefret eder.”[709]
96- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz cennette öylesine temiz ve güzel bir saray vardır ki, bu saraya cömertler sarayı denir.”[710]
97- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak, sende mümkün olan iki huyu Hz. Allah sever.
a) Müsamahakârlık. (Her işde her yerde herkese karşı 'mümkün olan kolaylığı göstermek.
b) Yumuşak huyluluk.”[711]
98- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanların yetişip peygamberlerin sözlerinden aldıkları son cümle şu olmuştur: “Hayayı yitirdiğin anda her kötülüğü yapabilirsin.”[712]
Hadisin arifemi:
Bütün dinlerin ittifakla kabul ettikleri ve peygamberlerin birbirlerinden aldıkları bu cümle olmuştur. İnsanlar haya etlikleri müddetçe iyiyi seçer, kötü ve zararlı olan tüm şeyleri bırakır, başkalarına da iyi olan şeyleri emredip, kötü oian şeyleri nehy eder.
Fskat insanoğlu utanmaz bir duruma geldiğinde artık insanlıktan ayrılıp haysdan yoksun hayvanlar arasına katılır, onlarla birlikte hayvanca yaşayıp belli bir otlakta barınmaz. Vahşî bir hayvan gibi etrafa saldırıp işi olan şeyleri bırakıp tüm kötülükleri yapmaya koyulur.[713]
99- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ben (değerli ve güzel yemekleri aramadan) bir kölenin, yeyip oturduğu gibi yeyip otururum.”[714]
100- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(İslâm dininin güzel gördüğünü yap, çirkin saydığını ise bırak. Yanından kalkıp ayrıldığın kavmin, hakkında konuştuklarından hoşuna gidenleri dikkatle yap, hoşuna gitmeyenleri ise bırakıp başkalarına da tavsiye etme.”[715]
101- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Dine uygun) bir davete çağrıldığınızda kabul edip gidiniz.”[716]
102- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Nerede olursan ol, Allah'ın azametinden kork. (Cehaletinden dolayı) işlediğin günahı yok edecek bir sevap işle. İnsanlara güzel ahlâkla yaklaş.”[717]
İslâm dininin güzel gördüğü her şeyi güzel görmek, kötü gördüğünü ise kötü görmek, muhakkak iman ağacının dallarındandır. Bunun tersini iddia etmek ise, küfrün ta kendisidir. Çünkü Allah'a acizlik ve cehaleti isnad etmek sonuçlarını doğurur. Hatta dinin ortaya koyduğu herhangi bir hükmün başka kanunlar ile karşılaştırıldığında, dinden yana olmak ve onun hükmünü daha üstün görmek, yine iman ağacının bir parçasıdır.
Medeniyet kanunu gibi, başka bir devletin ortaya koyduğu kanunları din kanunlarından daha üstün görmek ise, küfürdür.
Allah cümlemizi böyle kötü sonuçlar doğuracak düşünce ve fikirler den korusun. Amin...
103- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Su ile dolu kovayı su çekenin kovasına boşaltmak, din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi islâm dininin güzel gördüğü hiç bir şeyi hakir görme.
Elbisenizi yerde sürünecek kadar uzatmaktan çekinin. Çünkü bu, kibrin ta kendisidir ki, Hz. Allah bunu hiç sevmez.
Sana küfreden veya sende olmayan bir kusurla seni ayıplayan kimseyi, kendisinde kusur dahi olsa ayıplama. Onu kendi haline bırak. Çünkü işlediği günahlar onun, sevapları ise senindir. Hiç bir kimseye küfür etme.”[718]
104- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Haram olan her şeyden kaçın ki, insanların en abîdi olasın. Allah'ın senin için verdiği kısmetine razı ol ki, insanların ne zengini olasın. Komşularına her zaman iyilik yap ki, gerçek bir mümin olasın. Kendin için dilediğini başkaları için de isteki, hakiki bir müslüman olasın. Çok gülme. Çünkü çok gülmek, kalbi öldürür.”[719]
105- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadaka olarak vereceğin hurma tanesi bile olsa (işi sevapla) kendini cehennem ateşinden koru.”[720]
106- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Öldürmek, küfür etmek gibi) öfkenin doğurduğu sonuçlardan kaçınınız.”[721]
107- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın yanında kulların en sevgilisi, ahlâkı en güzel olandır.”[722]
108- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Bir adam diline hakim olmayarak) “insanlar helak olduğu zaman helak olan aslında kendisidir.”[723]
109- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kendin için dilediğini başkaları için de dile.”[724]
110- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fakir olan müslümanları sevip onlarla birlikte oturunuz. Arap milletine karşı samimi ol. Kendi nefsinde bildiğin ayıp ve kusurları gör ki, dilinle başkalarının ayıp ve kusurlarını araştırmaktan kendini alıkoyasın.”[725]
Bu hadis üç faziletten bahseder:
a) Fakirleri sevip onlara karşı gurur ve kibir göstermeden yardım etmek. Çünkü gurur ve kibir, şey tam n boynuna lanet halkasının geçirilmesine sebeb olmuştur.
b) Arap müslümanlari sevmek bir fazilettir. Çünkü Hz. Muhammedin anne ve babası Araplardan olduğundan, Arap milletini sevmemiz gerekir.
c) Başkalarının ayıplarını araştırmamak, buna karşın kendi kusurlarını araştırıp tedavi etmelidir.[726]
111- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ey mümin! İki çenenin arasındaki dilini (haram olan sözleri) söylemekten ve iki bacağın arasındaki tenasül uzvunu fuhuş yapmaktan koru.”[727]
112- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Babanın ahbablarına karşı sevgi ve dostluğu koparıp atma ki, Hz. Allah da senin nurunu söndürmesin.”[728]
113- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Köleleriniz, kardeşlerinizdir. Çünkü Hz. Allah, onları öz malınız gibi vermiştir. O halde müslüman bir köleye sahip olan bir kimse, giydiğini ve yediğini ona da giydirip yedirsin. Gücünün yetmediği bir işi teklif etmesin.”[729]
114- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bekri kardeşiniz “zameri kabilesine güvenmeyin” demiştir:[730]
Açıklama:
Abdullah bin Gafra şöyle anlatıyor:
Sevgili peygamberimiz, bana biraz malverip Mekke’deki Kureyş kabilesine dağıtmam, için beni Ebu Süfyan'a göndermek istiyordu. Kendine bir arkadaş bul diye bana emretti. Bunun üzerine ben de kendime bir arkadaş bulmak için aramaya çtktım. Zameri kabilesine mensup Amru ile karşılaştım.
Amru:
“Bir arkadaş mı soruyorsun?”
“Evet.” Amru:
“Beni arkadaş olarak kabul edersen seninle gelirim.”
Bundan sonra Peygamberimize gidip Amruyla konuştuklarımızı aynen naklettim.
Peygamberimiz;
“Amru'yu yanına alabilirsin. Yalnız Mekke'ye giderken yolun kenarında Zameri kabilesinin bulunduğu semte varınca çok dikkatli ol. Çünkü değerli kardeşimiz Bekri, bu kabileden sakınmamızı söylemişti.”[731]
115- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sana güvenerek bıraktığı emaneti sahibine aldığın gibi ver. Sana ihanet edene sen, ihanet etme.”[732]
116- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın sana farz kıldıklarını yap ki, insanların en abidi olasın. Haramdan uzak dur ki, kötülüklerden sakınan insanların en seçkini olansın. Allah'ın kullar arasında taksim ederek sana verdiği nasibine razı ol ki, insanların en zengini olasın.”[733]
117- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir kimse, başka bir kimseyle ahbablık kurmak istediğinde kendisinin, babasının ve mensup olduğu kabilenin isimlerini sorup öğrensin. Çünkü bu, aradaki sevgiyi birleştirip kökleştirmeye daha elverişlidir.”[734]
118- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yanlarına misafir olarak gelen bir yabancıyı merhaba, hoşgeldin diye sevgi ve saygı ile karşılayan bir kavim, kıyamet günü, Hz. Allah'dan gösterdikleri misafirperverliğin mükâfatını göreceklerdir. Fakat yanlarına misafir olarak gelen bir yabancıyı kıtlıkla (kötü karşılayan) bir kavim ise, kıyamet günü, misafirleer karşı gösterdikleri hoşnutsuzluklardan dolayı Hz. Allah'dan mükâfat olarak kıtlık göreceklerdir.”[735]
Yanlarına misafir olarak gelen bir yabancı merhaba, hoşgeldin gibilerle sevgi içersinde karşılayan bir kavim, kıyamet günü, Hz- Allah'dan, gösterdikleri misafirperverliklerinin mükâfatını göreceklerdir. Fakat yanlarına misafir olarak gelen bir yabancıyı kıtlıkla (kötü karşılayan) bir kavim ise, kıyamet günü misafirlere gösterdikleri hoşnutsuzlardan veya kısmetimi teper korkusuyla rızkından mahrum bırakmaları yüzünden, Hz Allah'dan mükâfat olarak sadece kıtlık göreceklerdir. Müslüman evine gelen misafire karşı cömert ellerini, misafirperver gönlünü açarsa, müslümandır. Yoksa bunun tersini yapmak müslümanlık değil, şeytanın yaptığını yapmaktır. Allah'ın verdiğini başkalarından esirgemektir. Misafir misafiı olarak geldiği eve kısmetiyle geldiği bilinmelidir. Yoksa kısmetim azalır veya kısmetimi teper diye bir şey düşünmek, mantık dışı, din dışı saçma bir fikirden başka bir şey olmasa gerek.[736]
119- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yanınıza uğrayan kabile reislerini iyi karşılayınız.”[737]
120- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah bir ev halkının iyi olmasını dilediği zaman, aralarına, birleşme ve yumuşak davranma anlayışını bahşeder.”[738]
121- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir işte başarı yolu elde edinceye kadar acele etmeyiniz.”[739]
122- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Devlet adamı (millete karşı) veya hakim (davalıya karşı) öfkelendiği zaman, şeytan musallat olup onu adaletsizliğe sürükler.”[740]
123- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Karşılaştıklarında (güleryüzle) tokalaşıp Allah'a hamdu sena ettikten sonra, birbirleri için Allah'dan mağfiret dileyen iki müslümanın daha önce işledikleri küçük günahları affolunur.”[741]
124- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Karşılaştıklarında selâm veren müslümandan Allah'ın nezdinde en sevgili olan, arkadaşına güleryüzle daha fazla yakınlık gösterendir. Bu sevgi içinde toka'laşırlarsa, Hz. Allah kendilerine 100 rahmetini indirir ki, bu yüz rahmetden doksanı ilk selâm verip sevgi gösteren için, onu ise karşılığını veren içindir.”[742]
125- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Su-i zanda bulunduğunuz zaman, o zanın gerektirdiğini yapmayınız. (Bir kimsenin elindeki malını) kıskandığınız zaman, kıskançlığın gereği olan zuimü yapmayınız. (Başlamak istediğiniz hayırlı bir işin hakkında) bu iş uğursuzluk getirir diye kalbinizde bir düşünce doğarsa, ona kapılmayıp işin sonunu getirmeye çalışıp Allah'a tevekkül ediniz. Müşteriye) malmızı ölçüp tarttığınızda, ağır olarak ölçüp tartınız.”[743]
126- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sende dört huy olduğu zaman, elde edemediğin dünya serveti için üzülme.
a) Doğru konuşmak.
b) Emanete ihanet etmemek.
c) İyi ahlâklı olmak.
d) Namus ve iffet sahibi olmak.”[744]
127- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dört çeşit huyun bulunduğu bir kimse öz münafık sayılır. Bu dört ahlâktan birisi kendisinde bulunduğu müddetçe, ktşi o nisbette münafık sayılır.”
a) Konuştuğu zaman yalan söylemek.
b) Verdiği söze muhalefet etmek (sözünü yerme getirmemek),
c) Anlaştığı kimselere hile yapmak.
d) Açtığı davasında yalan konuşmak.”[745]
Münafıkların müsiümanları tuzağa düşürmek için, münafık olduklarını gizleyen dört çeşit karakterleri vardır:
a) Hiç bir zaman doğru konuşmamak. Bu, bütün işledikleri kötülük ve münafıkların ana temelidir.
b) Verdikleri sözleri yerine getirmemek. Münafıklar bununla, müsiümanları n arasına lâyık oldukları sevgi ve saygıyı ortadan kaldırıp yerine gizli gizli düşmanlıkları gerçekleştirip yerleştirmek.
c) Yaptıkları anlaşmaları bozup müminleri tuzağa düşürmek için, her türlü hileye başvurmak.
d) Açtıkları her davada yalan söylemek, haklıyı haksız, haksızı da haklı çıkarıp din, kanun ve namusu bir yana atarak bilmemezlikten gelmek[746]
128- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kişinin yükselişi ve şerefi dinine, insanlığı olgun aklına fazilet ve üstünlüğü ise iyi ahlâkına bağlıdır.”[747]
129- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın sevmesi, kızdırıldığı halde öfkesine hakimi kişiler için vacibdir. (Yani, kızdırılmasına rağmen öfkesini yenip sabır gösterenler, Allah'ın sevgisini kazanmayı hak etmişlerdir.)”[748]
130- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ey Ayşe! Mahremin olan misafirinle beraber ye. Çünkü o yalnız olarak sofrada yemek yemekten utanır.”[749]
131- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En üstün olanınızdan haber vereyim mi işte o, kızdığı zaman, öfkesini en çabuk yenenizdir.”[750]
132- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sonradan özür dilenecek her çeşit kötü hareket ve davranışlardan sakınınız.”[751]
133- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kulağa hoş gelmeyen sözlerden sakınınız.”[752]
134- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Aşırı cimrilikten kaçınınız. Çünkü sizden evvelki milletin yok olmasına sebeb aşırı cimrilikleri olmuştur. Aşırı cimrilik, cimrilik hareketlerini, akrabalık bağlarını koparmayı ve yalan söylemeyi emir ettiğinden, millet de cimriliğe, akrabalık bağlarını koparmaya ve yalan söylemeye başlarlar. (Ki, buda onların sonu olur.)[753]
135- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Milletin servetine karşı olan) kıskançlıktan kaçınınız. Çünkü ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi, kıskançlık da iyilikleri yok eder.”[754]
136- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Açılıp saçılmaktan kaçınınız. Çünkü sizinle birlikte öylesine rahmet melekleri vardır ki, sizden hiç bir zaman ayrılmazlar. Ancak, abdest bozulduğu veya erkeğin hanımıyla cinsi temasta bulunduğu vakitte sizden ayrılırlar. Öyleyse onları sayıp haya ediniz.”[755]
Erkeğin veya kadının yalnızken bile açılıp saçılmaları dinen yasak edilmiştir. Çünkü hem Allah'a karşı saygısızlık, hem de kendileriyle birlikte bulunan meleklere karşı saygısızlıktır. Zira melekler, açılıp saçılmış olan bir kimseyi gördükleri vakit lanet ederler. Açılıp saçılmaya alışan bir kadının kocasının da bu duruma rıza göstermesi, dinsizliktir. Hele yabancı erkeklerin karşısında yarı soyunuk bir halde oturan bir kadının mahrem yerleri göründüğü halde kocasının buna ses çıkarmaması, hem kadın, hem de erkek için ahlâksızlık ve dinsizlikten başka bir şey değildir. Çünkü eşini kıskanmayan tek canlı domuzdur. Domuzdan başka tüm canlılar eşlerini kıskanıp müdafaasını yaparlar.[756]
137- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şehevi isteklerinize' boyun eğmekten kaçınınız. Çünkü şehevi arzular, sahibini sağır ve kör eder.”[757]
138- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kötü arabuluculuktan kaçınınız. Çünkü kötü arabuluculuk bu konuda (elde edeceğiniz sevabı kökten) kazdırıp yok eder."[758]
139- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Emanete sadakat göstermek bol rızık, ihanet ise fakirlik getirir.”[759]
140- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Siz, insanları çeşitli madenler gibi görürsünüz. İslâmiyeti kabul etmeden evvel insanların en iyisi olan, islâmiyeti kabul ettikten sonradan da insanların en iyisidir. İslâmiyeti kabul etmeden önce, islâmiyetten en çok nefret eden kimseleri, islâmiyeti kabul ettikten sonra insanların en iyisi olduğunu göreceksiniz. Kıyamet günü insanların en kötüsü, birine başka diğerine başka bir yüzle gelen ikiyüzlü kimselerdir.”[760]
İnsanlar değer bakımından altın, gümüş, demir, tunç ve bakır igibi farkıdırlar. Fakat cahiliyet devrindeki iyi kimseler, islâmiyetle şereflendikten sonra da îslâmca en iyi kimseler olmuştur. İslâmiyete karşı in-.sanların en faydalısı, kabul etmeden evvel İslama en çok düşmanlık besleyenlerdir. Örneğin: Hz. Ömer, Halit bin Velid gibi.
İki yüzlü bir kimse, en kötü bir madene benzer ki, birine bir yüzle, diğerine başka bîr yüzle giderek iki kişinin arasını bozar.[761]
141- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kişinin şerefi mal ile keremliği ise takva ile olur.”[762]
142- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müslümanların (başkalarıyla) anlaşması bir sayılır. Öyleyse, müslümanlardan birisi kâfirlere anlaşma ve emin olunacak bir imza verdiği takdirde onu bozmayınız. Kıyamet günü, her zalim için, eline kendisini tanıtacak bir bayrak verilir.”[763]
143- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Temiz, faydalı İyi bir arkadaş, misk satan kimseye, kötü arkadaş da körük sallayan bir demirciye benzer. Misk satan kimseden sana zarar gelmez, bilâkis ondan misk satın almak veya koklamak gibilerle yararlanabilirsin. Demirciye gelince, elbiseni yakmak veya kötü bir koku alılmak gibi ancak zarar alırsın.”[764]
144- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ruhlar toplu halde bulunurlar. Sıfat ve ahlâkları birbirine uyan ruhlar, bir araya gelip tanışabilirler. Tanışıp anlaşamayan ruhlar ise, her zaman ihtilâfa düşüp bir araya gelemezler.”[765]
Ruhlar kendi alemlerinde bir arada yaşarlar. Sıfat, ahlâk ve anlayış karakterleri birbirine benzeyen ruhların bir araya gelerek tanışıp anlaşmaları mümkündür. Fakat sıfat, ahlâk ve anlayış karakterleri birbirine uymayan ruhlar, birbirleriyle asla anlaşamazlar. Kendi aleminde böyle olan ruhlar, dünya alemine gelip insan kalıbına girdikten sonra aym davranış ve hareketleri gösterirler. Yani Ervah aleminde anlaşanlar, insanlar aleminde de anlaşırlar. Ervah aleminde anlaşamayanlar, insanlar aleminde de anlaşamazlar.[766]
145- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kötü zandan kaçınınız. Çünkü kötü zanlar, söz taşıyan olayların en yalanıdır. Din kardeşlerinizin gizli işlerini araştırmayınız ve kulaklarınızla da takip etmeyiniz. Birbirinizle dalaşmayınız, kıskançlık göstermeyiniz, kin yapmayınız ve birbirlerinize karşı sırt çevirmeymiz- Birbirinizle kardeş olup Allah'ın temiz, doğru kullan olunuz. Bir din kardeşinin istemekte olduğu kızı nikahlayıp almadıkça, başka bir erkek onu istemeye kalkışmasın.”[767]
146- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öylesine üç şey vardır ki, buniafm yapılması her müslüman için, yapılması nakdin”
a) Hastayı ziyaret etmek.
b) Cenaze işlerinde bulunmak.
c) Hapşıran bir kimsenin hemen akabinde “ehamdülillah” demesine karşıhk “Yerhamukellah” (Allah sana rahmet eylesm” diyerek karşılık vermek.”[768]
147- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kölelerine (hizmetçilerine, işçilerine ve çoluk çocuklarına) karşı iyidavranmak, uğur getirir. Kötü ahlâklı, olmak uğursuzluk, kadına itaat etmek ise nedamettir. Sadaka ise, kaza ve belâları def eder.”[769]
148- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öylesine üç çeşit huy vardır ki, bu huylara sahip olmayan kimseden köpek bile daha faydalıdır:
a) Ver'a: Allah korkusu ki, kişiyi Allah'ın haram kıldığı şeylerden korur.
b) Hilîm: Sabırlı ve yumuşak huylu olmak. Bu, sahibini cahilin hakaretinden kurtarır.
c) Hüsnü Hûlk: Güzel ahlâk. Buna sahip olan kişi, insanlar arasında ancak bununla yaşayabilir.”[770]