21 Şubat 2012

BİR ÖNCEKİ SAYFANIN DEVAMI.5..HADİSLER

Kadın Boşamak
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Talak: Boşama yetkisi kocanın elindedir... (Kocadan başka yakın akrabası olan babası ve amcası olsa bile, karısını boşayacak hakka sahip değildirler.)”[133]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cariyeleri boşama sayısı iki tanedir. Boşandıktan sonra (başka­sı ile evlenebilmek için) iddet (bekleme müddeti): İki kere aybaşı görme­sidir.”
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ey kocalar!., Karılarınızı sebebsiz yere boşatmayınız. Ancak, bir kötülük işlediklerine dair delile dayanan bir şüphe görüldüğü takdirde boşanabilinir. Çünkü Hz. Allah, sâdece zevk için evlenen, sonradan da se­bebsiz olarak boşanan erkek ve kadınlardan hoşlanmaz.”[134]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir erkeğin başkasının karısını boşamaya ve hiç bir kimsenin efendisi olmadığı köle ve cariyeleri azad etmeye, sahibi olmadığı malı satmaya yetkisi yoktur.”[135]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tehdid altında kalan bir kimsenin ettiği yemin, geçerli değildir... (Bozduğu takdirde kefareti yoktur.)”[136]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şaka olarak karısını boşayan yahut köle ve cariyesini azad eden bir kimse, ciddi olarak söyleyen bir kimse gibidir.”[137]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Üç kimseler vardır ki, (geceli gündüzlü) dua etseler bile, hiç bi­risinin duası kabul olunmaz:
a) Ahlâkı kötü olan karısını boşamak istemeyen bir kocanın duası,
b) Başkasına, iki şahit tutmadan ödünç veren bir kimsenin duası, (Çünkü Hz. Allah'ın iki şahid tutarak veriniz emrine muhalefet etmiş olduğu gibi, inkâr edildiği takdirde bir fitnenin çıkmasına sebep olur.)
c) Anormal bir çocuğa, ölen babasından kalan mirası veren bir ve­linin duası, (Çünkü böyle bir çocuğa miras olarak kalan mallar, teslim edildiği takdirde, zayi olacağı muhakkaktır. Buna sebep olan veli, Elbette Allah'ın nazarında mesuldür.) Zira Hz. Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle bu­yurmuşlardır: “Ey veliler!., sefillere, kalan malları vermeyiniz.”[138]
Kaybolan Malların Hakkında İslâmi Hükümler
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kaybolan (deve, sığır, manda gibi) canlı hayvanlar ve düşürülen (altın, gümüş gibi) malları bulduğun yerde tarifini yap. Sahibini bulduğun zaman onu sahibine ver. Eğer sahibini bulamazsan o mal sana kalır. Çünkü malın hakiki sahibi Hz. Allah'dır. Allah dilediği kişiye verir.”[964]
Kıyamet Gününde Allah'ın Rahmet Gölgesinde Bulunan Kimseler
1. “Hz. Allah, hiç bir gölgenin bulunmadığı kıyamet günü kendi rahmet gölgesi altına alacağı yedi kimseler vardır:”
a) Adaletten ayrılmayan imanlı devlet adamları.
b) Alla'h'a karşı tam olarak kulluk vazifesini ihmal etmeyen gençler.
c) Bir dahaki vakte dönünceye kadar camilere kalbleri bağlı olarak kalan kişiler.
ç) Allah için sevip aynı sevgiyle toplandıkları gibi aynı sevgi üzerin­den ayrılan kişiler.
d) Yalnız olduğu zaman Allah'ı anarak sevinçten gözyaşı döken kim­seler.
e) Soylu ve güzel bir kadının “Ben bütün alemin sahibi olan Allah'dan korkarım diyerek teklifini red eden kimseler.
f) Sağ eliyle verdiğini sol elinin bile farkına varamayacak kadar giz­li sadaka veren kimseler.”[967]
Şüphe yok ki, kıyamet günü geiip de dayandığı zaman, güneş mahşer meydanında toplanmış olan tüm insanların başlan üzerine yakla­şıp her yeri şiddetle yakıp kavururken, Yüce Allah orada bulunan tüm in­sanların arasından kendisine kulluk eden yetmiş gurubu ayırır ve rahme­tinin gölgesi altında barındırır. İşte bu hadisde ismi geçen yedi gurub, yetmiş gurubun içinde olanlardandır.[968]
Kıyamet Ve Fitneleri
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İslâm beldeleri arasında en son yıkılacak olan yer, Medine ola­caktır.”[1022]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Peygamberimiz bu hadisi parmaklarını birbirine giriştirerek di­le getirdi ve şöyle anlattı: “İnsanların verdikleri sözlerine sadık kalmadı­ğını ve emanete ihanet ettiklerini gördüğün zaman; evinde otur, diline ha­kim ol, Allah'ın emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçın, sana ait olan işlerine sarılıp amme işleriyle uğraşmayı bir yana bırak.”[1023]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yaşayan bir kavmin, yerin yarılmasıyla gömülüp kaybolduğunu işitiğiniz zaman, biliniz ki, kıyametin kopması yaklaşmıştır.”[1024]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Din ve devlet işleri, ehli olmayan (soy, sopatı belirsiz); teslim edildiği zaman, kıyametin kopmasını bekleyiniz.”[1025]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Sahabiler, hanefi ve şafii mezheplerinin imamları gibi) geçmiş büyüklere küfür edecek olan bu ümmetimiz sonrakilere karşı, o büyükler hakkında gelen hadisleri gizleyen (böylece onları müdafaa etmeyen) kim­seler, Allah'ın bana indirdiklerini gizlemiş (inkâr etmiş) olur.”[1026]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Üç yerde hiç kimse, bir başka kimseyi düşünemeyecektir:”
a) “İlâhi terazide iyilik ve kötülükler tartılırken, kişinin iyiliklerinin konulduğu terazinin kefesinin ağır mı yoksa hafif mi geleceğini bilinceye kadar,
b)“Allah'ın emri olan kitabınızı alıp okuyun” denilerek herkesin eli­ne amel defteri verildiğinde, kişinin kitabının sağından mı, solundan mı yoksa arkasından mı verileceğini anlayıncaya kadar,”
c) Allah'ın dilediği kimseyi düşüreceği engelleyici çengellerle dona­tılmış, cehennem üzerine kurulu sırat köprüsünden geçekken, kişinin geçe­cek miyim, yoksa bu engellerden birine takılıp düşecekmiyim diye düştü­ğü kaygıdan kurtuluncaya kadar, hiç kimse, bir başka kimseyi düşüneme­yecektir.”[1027]
Hadisin sebebi: Validemiz Hz. Ayşe'nin günün birinde cehenne mi hatırlayarak ağladığını gören peygamberimiz bunun sebebini sorunes Hz. Ayşe:
“Cehennemin içindeki azabın, ateşin çeşitlerini hatırladım, bunun için ağladım” sonra tekrar devam etti:
“Ya Resulûllah! Kıyamet gününün bu kadar zor ve dehşetli olmasına rağmen, herkes ailesini düşünecek mi? Bunun üzerine sevgili peygamberimiz,
“Ya Aişe! Kişi, kıyamet gün karşılaşacağı olaylar karşısında bir başkasını düşünemez” diyerek hadis de olduğu gibi buyurmuşlardır.”
Çocuğun anne veya babasına benzemesinin hikmeti; erkeğin mayası kadının mayasından önce ana rahmine dökülürse, çocuk babasına, kadının mayası daha önce dökülürse, çocuk annesine benzer.[1028]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyametin kopması için gereken şartlardan birisi, İnsanları batıya kaydıracak Doğudan bir ateşin çıkması. (Bu ateş büyük ve manevi felâket fitnesi de olabilir)”
Cennet ehlilerinin yiyeceği ilk yemek, balık ciğeri olacaktır.”[1029]
Muhakkak ki, sevgili peygamberimizin Medine'ye gelerek pey­gamber olduğunu, milleti cehaletten kurtarıp iman nuruna kavuşturmaya ve islâm dinini yaymaya çalıştığını işiten yahudilerden Abdullah binu Se­lâm, peygamberimizi imtihan etmek gayesiyle bulunduğu yere gelip şöyle der:
“Ben, size ancak peygamberlerin bileceği üç şey soracağım”
a) İnsanları mahşere sevkedecek, kıyametin ilk alâmeti nedir?
b) Cennetliklerin ilk olarak yiyecekleri nedir?
c) Doğacak olan çocuğun anne veya babasına benzemesinin hikme­ti nedir?
Bunun üzerine sevgili peygamberimiz cevap olarak yukarıda geçen hadisi buyurdular.[1030]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, kıyamet günü yakıcı terin içinde kalacak olan kişi şöyle yalvaracaktır:
“Ey Rabbim!. Cehennemin içine koymakla olsa bile beni rahata kavuştur.”[1031]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Bugün Hicri tarihinin sekizinci yılında) Yecüc ve Mecüc (Çin ile Rusya'nın olması muhtemel) iki milletin karşısında manevi engeller olan sedden bir kapı açılmış oluyor.”
Sevgili peygamberimiz kapının büyüklüğünü, birleştirdiği başparmağıyla işaret parmağı arasında kalan boşluğa benzeterek gösterdi.[1032]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kabrin fitne ve imtihanı bana ettiğiniz samimi iman nisbetinde kolaylaşır. O halde benim size peygamberliğimden sorulduğu zaman, hiç bir şüpheye düşmeden gerçeği söyleyiniz.”[1033]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Düşman) kılıçlarının bir şehidin başında parlaması, fitne ve felâket için yeterlidir.”[1034]
Adamın birisi sevgili peygamberimizin huzuruna gelerek dedi ki;
“Ya Reşûlullah!. Ölen her mümin kabirde birçok zorlu ve tehlikeli şey­lerle karşılaştığı halde, düşman kılıçlarıyla can veren şehitler herhangi bir zor olayla karşılaşmamakta- Nedenini söyler misiniz?” sorusuna cevap ola­rak peygamberimiz yukarıda geçen hadisi şerifi buyurdular.[1035]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyametin alâmetleri ipliğe dizilmiş teşbih tanelerine ıbenzer. İpliği koptuğu an, tesbih taneleri düşerken birbirlerini izledikleri gibi, kı­yametin alâmetleri de başladığı zaman birbirlerini izleyerek gelecektir."[1036]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, insanların, üzerine öyle kötü günler gelecek ki, o günlerde tam (imanlı) kimseler yalancı kabul edilirken, yalancı kişiler de doğru ve iyi olarak ıkabul edilir. Gene emin kişiler hain olarak göste­rilirken hain kişler de doğru olarak gösterilirler. Ve yemin etmekle bera­ber şahitliğe çağrılmadığı halde, şahitlik yaparlar. O günlerde en mutlu insan, Allah ve Resulüne inanmayan (refah ve servet içinde olan) kötü ki­şiler olacaktır.”[1037]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, yakın bir zamanda öylesine kötü günler olacak ki, insanlar mal ve servet kazanırken, kazandıkları mal ve serveti helâl ve­ya haram olduğunu düşünmeden elde etmeye çalışacaklardır.”[1038]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öylesine kirli bir zaman gelecek ki, yaşayan her insan (dolay­lı yollardan olsa bile) mu'hakkak faiz yiyecektir. Yemeyenlere dahi bu fai­zin tozu bulaşacaktır.”[1039]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz iki ayakkabının birbirlerine denk ve aralarında bir fark olmaması gibi, israiloğullannın başlarına gelen felâketlerin aynısı be­nim ümmetimin elebaşına gelecektir. Öyle ki, yanudiierden birisi açıkça anasıyla rina ederse, ümmetimden de anasıyla zina edenler olacaktır.”
Beni İsrailoğulları aralarında (inanç bakımından) 72 fırkaya ayrılmış, benim ümmetim ise 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan biri hariç, diğerleri­nin tümü cehenneme girecektir. O tek fırkada, ancak ben ve sahabelerim gibi iman yolunda yürüyen imanlı kişiler olacaktır.”[1040]
Bu hadisi şerif, kıyamete yakın bir zamanda islâm ülkelerinden iman nuru sönecek milletlerin islâm dan ayrılıp küfür karanlığına gömüle­ceğine, cehalet devrinde olduğu gibi, yahudiler ve benzeri olan ehli küf­rün kötü ahlâklarını benimseyeceklerine, hatta mahremi olan anne ve kız-kardeşleriyle cinsi münasebette bulunacaklarına işaret etmektedir.[1041]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ben, Sura üfürüldüğünde yer ve semada bulunan her canlı ölecek, ancak bunların arasında Allah'ın dilediği kimseler sağ kalacaktır” ayetindeki sağ kalan kişilerin kimler olduğunu Cebraile sorduğumda Hz. Cebrail, “Bunlar Allah'ın ölenlerden ayırdığı şehit kimselerdir ki, bunla­rın kılıçları arş-ı alâ denilen semanın tavanında asılıdır” diye cevap verdi.[1042]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz meryemoğlu İsa peygamber, deccalı (ordusuyla ya­pacağı mücadele ve müsademelerden sonra) Lüdde denilen şehrin kapı­sında öldürecektir.[1043]”
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamet kopmadan evvel, Hazri mevt denilen yerden öylesine bir ateş çıkacak ki, bu ateş insanları (Doğudan toplayıp) haşır meydanı­na kadar sürükleyecektir.”[1044]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müminler, kıyamet günü cehennem üzerine kurulu sırat köp­rüsünden geçerken, söyleyecekleri dua cümlesi şu olacaktır: “Ey Rabbim!. Beni selâmete ulaştır.”[1045]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sırat köprüsünden geçerken benim ümmetimin şiarı şu ola­caktır:
“Ya men la ilahe illa ente” Ey senden başka ilâh olmayan Allah'­ım! Beni bu felâketten kurtar. [1046]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kabirlerinden dirilip mahşere doğru giden müminlerin sembolü “la ilahe illallahu ve alallahi fel yetevekkeül mü'minun.”
Anlamı:
“Allah'dan başka ilâh yoktur. Öyleyse müminler ancak Allah’a güvenip tevekkül ederler.”[1047]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyametin karanlıklarında müminlerin şiari (sembolü), “La ila­he illa ente” cümlesi olacaktır.
Anlamı:
“Allah'ım! Senden başka hiç bir ilâh yoktur.”[1048]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamet günü üfürülecek olan sur (boru) boynuz şeklinde bir alettir. O alete (üç kere) üfürülecektir:”
a) Kıyamete yakm bir zamanda insanların korkması,
b) Yeryüzünde yaşayan canlıların yok olması ve kıyametin kopma­sı.
c) Kıyametin kopmasından kırk yıl sonra tekrar insanların dirilmesi.”[1049]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanları doğudan batıya kadar sürükleyip haşır meydanında toplayacak ilk vasıta, büyük bir ateş olacaktır.”[1050]
Ahiret günü, ölen her insanın dirildikten sonra haşır meyda­nına gelebilmesi için bir vasıtanın olması gerekir. Bu durumda dünyada ettikleri imandan ötürü imanlılara sağlarında ve önlerinde olmak üzere iki kandil verilir. Mümin kişide bu ışıktan yararlanarak haşır meydanına ka­dar gelir. Fakat iman etmeyen kimseler karanlıkta kalacağından, kâinatın etrafından çıkan bir ateş, o insanları doğudan batıya kadar sürükleyip ha­şır meydanına getirir. Böylece Allah'ın kurulacak mahkemesinde, mümin­ler cennet makamına varırken, kâfirler de hak ettikleri cehenneme atıla­caklardır.[1051]
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ademoğlunun her uzvunu toprak yiyip, çürütecektir. Ancak kuyruk sokumunda olan bir kemik çürümeyecektir. Çünkü insan bu kemik­ten yaratıldığından, gene ondan meydana gelip dirilecektir.”[1052]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, Hz. Allah, bu ümmetin (kıyamet günü bütün he­saplarını) yarım gün içinde görmekten aciz kalmaz.”[1053]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Başkasının evini (tecavüz ederek) darlaştırman, yolunu kesen ve­ya eziyet eden kimselere (katıldıkları) savaştaki sevap gelmez. (Çünkü ka­zandıkları sevap, ancak yaptıkları kötülüklerini örter.)[1054]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benimle (karada) yapılan savaşa katılmayan kimse, denizde yapılan savaşa katılsın.”[1055]
Sevgili peygamberimiz, hadisde buyurdukları gibi, deniz sava­şma, karada yapılan savaştan daha çok önem vermiştir.[1056]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İmanlı bir esiri düşman elinden kurtaran kimse, beni kurtar­mış gibi olur.”[1057]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İslâm dini, yeryüzüne garip olarak geldiği gibi, gene geldiği yere garip olarak dönecektir. (İslâm dininin garip sayıldığı o zamanda) ga­rip sayılan o müminlere ne mutlu![1058]
Hadisin işareti: Kıyamete yakın bir zamanda islâmiyeîi, Öyle­sine bir dinsizlik ve ahlâksızlık kaplayacak ki, insanlar yılandan kaçar gi­bi, islâmiyetten kaçıp uzaklaşacaktır. Biliyoruz ki, islâm dininin ortaya çı­kışında da insanlar kaçıp uzaklaşmış, İslama ve islâmca yaşayanlara karşı cephe almışlardı. Tıpkı o zamanlarda olduğu gibi gene, kıyamete yakın bir zamanda islâm dini garip sayılacak ve yayıldığı yer oian Medine'ye de ga­rip olarak dönecektir. Bu sıralarda islâmiyete göre yaşayan kimseler de gene o zamanlarda olduğu gibi, garip sayılıp hor görülecek ve sanki ya­bancı bir misafirmişcesine itibar görmeyeceklerdir. Fakat Allah'ın nezdînde evliya derecesinde itibar göreceklerdir. Ne mutlu o müminlere.[1059]
32-Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, kıyamet günü, (mahşerde toplanan insanlardan), yetmiş arşın yere geçecek ve sonra yükselip insanların ağız ve kulakları hizasına kadar gelecek terler dökülecektir.”[1060]
33- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyametin kopması anında bile olsa, biriniz elinizdeki hurma fidanını, dikmeye gücü yetiyorsa, dikmeden ordan ayrılmayınız.”[1061]
Sevgili peygamberimiz, insanlar için ziraatın her şeyden ço önemli olduğunu, insanların her şey haricinde ancak ziraatle yaşamların sürdürebileceklerini, bunun için de ziraate çok önem vermeleri gerektiği ni hadisde olduğu gibi belirtmişlerdir.[1062]
34- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah'dan, kıyamet günü, ümmetimi (haşır meydanında durdurup) hesaplarını yarım gün erteleyerek taciz etmemesini diliyorum.”[1063]
35- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamet günü ümmetimin fakir müminleri, zenginlerinden 500 yıl önce -kurtuluşa ereceklerine sevinsinler- Bu arada (beş yüz yıllık zaman içinde) fakir müminler cennette mutluluğa ermiş iken, zengin müminler (haşır meydanında) hesap vermekle uğraşırlar.”[1064]
36- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, Kabe her an günvenlik içinde olacaktır. Hatta onu yıkmaya gelecek bir düşman ordusu, çöle vardığında, ordunun orta kısmı ansızın yerin yarılmasıyla yok olacak, ön kısmında bulunanlar, arkada bulunanları çağırıp dehşet dolu olayı gösterirken kendileri de tekrar yarılar toprağın altına gömüleceklerdir. Ardlarında, onların acı akıbetlerini haber verecek yalnız bir kişi kalacaktır.”[1065]
37- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ahireti hatırlamak için, mezarları ziyaret ediniz. Ölüyü yıkayınız.
Çünkü ruhdan boş hareketsiz bir cesed yıkamakta çok ibret veric dersler vardır.
Cenaze namazını kılınız. (Çünkü cenaze namazını kılmanız) sizi üzgün kılar.
Üzgün olarak ölen bir kimse, kıyamet günü, Allah'ın rahmet gölgesi altına girer ve kendisi için hayırlı şeylerle karşılaşır.”[1066]
Sevgili peygamberimiz, bu hadisi şerîfde insanların muhakkak yapmalarını gereken faydalı üç şeyi emretmiştir:
a) Mezarlığa ziyaret etmek: Mezarlığı ziyaret eden kimseler, “benim en son diyarım burasıdır” diye düşünerek Allah'a daha çok yaklaşırlar.
b) Ölüyü yıkamak: Ölüyü yıkayan bir kimse, ölünün yıkanacağı yerin bir teneşir, yatacağı yerin ise bir mezar olduğu inancıyla, kötü hareketle­rinden vazgeçer, bütün benliğiyle Allah'ına bağlanır.
c) Cenaze namazını kılmak: Cenaze namazını kılan bir insan, mu­hakkak bir gün ölüp bu tabuta konulacağını düşünüp üzülür, kötülüklerden vazgeçer.
Allah bizi, hakikati gören, Hak'ka inanan kullardan eylesin. Amin.[1067]
38- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ölülerinizi, kabre koyduğunuz zaman, (çıkardığınız toprağı) kabrin üstünde toplayınız. (Bir karış kadar yükseltiniz.)”[1068]
39- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Meclisinizi, zevk-u sefayı yok edecek ölümden bahsetmekle değerlendiriniz.”[1069]
40- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Çoğunlukla kabir azablarına neden idrar sızıntılarıdır.”[1070]
41- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kabir azabı haktır.” [1071]
42- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kabir azabına çoğunlukla idrar sızıntıları neden olur. O halde elbisesine idrar sızıntıları bulaşan kimseler, o idrarı temizlesin. Su bula­mayan kişi de toprakla ovalayarak kurutsun.”[1072]
43- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kabir azabı haktır. O halde ona iman etmeyen kimse, onun yüzünden azab görecektir.”[1073]
44- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Mümin kişinin terazisinin sevap kefesine konacak ilk sevabı ailesine karşı yaptığı harcamalar olacaktır.”[1074]
Sevgili peygamberimiz, başka bir hadisde de, “en iyi olanla­rınız, ailesine karşı en iyi davrananlarınızda” buyurmakta. Çünkü mümin kişinin kıyamet günü sevap kefesine konulacak ilk sevabı, çocuklarına, zevcelerine, yakın akrabalarına harcadıklarının sevabı olacaktır. Ailelerine karşı harcama hususunda kusur yapan kimseler Allah'ın nezdinde sorumlu tutulacaktır. Muhakkak ki, ailesine haram maldan yediren, Allah'ın lanet­lediği içkiden içiren ve terbiyelerinde kusur işleyen kimseler, kıyamet gü­nü, ancak Allah'ın yarattığı azabdan başka hiç bir hisse alamayacaklardır.[1075]
Kıyametin Alametleri
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hiç bir peygamberin söz konusu etmediği deccalden bahseden ve onu size tanıtacak bir hadisden bahsedeyim mi? “Deccal bir gözü kör olarak ve cennet misali bir bolluk, cehennem misali bir yetkiyle gelecek­tir. Onu gören milletin zannettikleri gibi o rezaletlerle dolu cennet ve ce­hennemin ta kendisidir.”
Nuh peygamberin, milletine akıbeti acı Allah'ın azabından haber ver­diği gibi, şüphesiz ben de deccalin tehlikeli ve dinsiz bir mahlûk olduğu­nu sizlere haber veriyorum.[969]
Kıyamete yakın geleceğinden haber verilen insanhğın başına büyük felâketler doğuracak tehlikeli kâfir deccaldan bahseden bu hadisi şerifdeki sözü geçen cennet ve cehennem maddi değil, aslında manevi olan cennet ve cehennemdir. Ne yazıkki, deccalin getireceği cennetin ben­zeri günümüzde tüm çirkinliğiyle gözlerimizin önünde gün geçtikçe yayı­lıp çoğalmakta. Gazinolar, pavyonlar, barlar ve fuhuşun, zinanın açıkça ya­pıldığı genelevler. Söyleyin, insanların zahiren cennet gibi saydıkları bu çirkin ve günah kiriyle dolu yerlerin, yakın gelecekte insanlığın başına fe­lâket getirecek olan deccalin cennetinden ne farkı varki. Rezaletlerle dolu olan zamanımızdaki bu çirkin yerler aslında cennet değil, cehennemin ta kendisidir. Bugünkü müslümanın içinde bulunduğu hayat ve gerçekleştir­diği dini hükümler belki cehennem azabı gibi zor, ama cennet gibi güzel­dir. İşleyenleri cehennemden kurtarıp cennete götüren bu kadar güzel bir şey olabilir mi ki, bunlar, gerçek müminler için gerçekten de azap değil, Allah'a karış duyulan sevginin bir timsalidir.[970]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlardan ilk olarak kalkacak olan huzurdur. (Huzurun: kalka­cağı o zamanda zenginlik ve bolluğun ne yararı var ki.)”[971]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bu ümmetten ilk olarak kalkacak olan şey, haya ve güvenirlik olacaktır. (Hayanın kakmasından daha büyük bir tehlike düşünülemez. Bü­tün kötülüklerin kapısı olan hayanın kalkmasıyla tüm kötülüklerin kapısı da insanlara açılmış olur. Böylelikle insanların birbirlerine karşı1 olan güvenleri ortadan kalkar. Güven duygusunun kalktığı yerde ise mutluluk ve huzur kalmaz)”[972]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlardan ilk kalkacak olan güvenlik, son kalkacak olan da namaz olacaktır. Çünkü namaz kılan çok, fakat Allah'ın nezdinde kılınan namazın karşılığı olmayacaktır.”[973]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Kıyamete yakın bir zamanda) yerden Dabbe adında canlı (her­kesin iş durumunu bilen) bir varlık çıkacaktır. Yanında Süleyman peygam­berin mührü (hatemi), Musa peygamberin de asası bulunacaktır. Asa ile müminin iki kaşı arasına dokunduğunda o imanlı kişinin yüzü nûrani ve bembeyaz, mühür ile kâfirin burnu üzerine damga vurduğunda, kâfirin yüzü simsiyah kesilecektir. Öyleki orada bulunan insanlar, müminin yüzüne baktıklarında bu mümindir, kâfirin yüzüne baktıklarında ise bu kâfirdir di­yebilecekler. (Çünkü mühürdeki mümin, asadaki kâfir kelimesi aynen gö­rünüp okunur.)”[974]
Hadîsde geçen Hatim, Süleyman peygamberin mührü değil, sa­dece onun bir benzeri, asa da Musa peygamberin asası değil, onun bir benzeridir. Buna mukabil aynı yetkiye sahiptir.[975]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öylesine üç şey vardır ki, bunlar göründüğü zaman, o ana ka­dar iman etmemiş kimselerin edecekleri iman kendilerine fayda verme­yecektir:”
a) Güneşin batıdan doğması,
b) Deccalin ortaya çıkması,
c) Dabbenin meydana çıkması.”[976]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, Hz. Allah kullarından ilmi alıp yok etmez. Ancak ulemaların canını almakla ilim yok olur. Hiç bir alim kalmayınca, o zamaninsanlar, alimlerin yerine cahri emirlere sorar, onlar da ilimsiz, bilgiye da­yanmayan yanlış fetva verir. Sonuç, hem kendileri dinden sapar hem de başkalarının dinden sapmalarına sebep olurlar.”[977]
Sevgili peygamberimiz (s.a.s.) veda haccında bulunduğu sırada “ilim ortadan kalkmadan öğrenmeye çalışınız” buyurdu. Bunun üzerine sa­habelerden Ebu Ûmame dedi ki:
“Ya Rasulûllah o bahsettiğiniz din ilmi ortadan kalkabilir mi?” Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s.) yukarıdaki hadisi şerifi buyurdular.[978]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, kıyametin alâmetlerinden bazıları şunlardır:
a) Dine dair ilimlerin kalkması.
b) Cehaletin ortaya çıkması.
c) Zinanın açıkça yapılması.
e) Elli kadını bir erkeğin idare edecek kadar, erkeklerin azalıp kadınların çoğalması.”[979]
Bu hadisin son şıkkı, kıyamete yakın bütün dünyayı kapsayan bir savaşın çıkması ve bu savaşta erkeklerin her ellide kırkdokuzunun ölüp yok olmasına işaret eder.[980]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyametin işaretlerinden birisi de insanların camilere gitme­lerini iftihar meselesi yapmaları.”[981]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyametin alâmetlerinden bazıları, şunlardır:
a) Fuhuşun yaygınlaşması.
b) Ahlâk dışı, terbiyesiz sözlerin söylenmesi.
c) Akrabalar arasındaki akrabalık bağlarının kopması.
d) Güvenilir kişilere ihanet etmek.
e) Hainlere güvenmek.”[982]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyametin alâmetlerinden bazıları şunlardır:
a) Kişinin iki rekâtlık namaz kılmadan caminin ortasından geçmesi.
b) Kişilerin ancak tanıdıklarına selâm vermesi.
c) Gençlerin ihtiyarları işçi olarak çalıştırmaları.”[983]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyametin yakın olduğuna işaret eden delillerin bazıları:
a) Yağmurun çok yağmasına rağmen bitkilerde bereketin azalması.
b) Hafızların çoğalıp, âlimlerin azalması.
c) Amirlerin çoğalıp bunların arasından güvenilir kişilerin azalması.”[984]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tesbih tanelerinin birbirini takip etmesi gibi, kıyametin alâ­metleri de birbirini takip edecektir.”[985]
Kıyametin alâmetleri, tesbih tanelerinin ardı sıra gelmesi gi­bi gelecektir buyuruyor sevgili peygamberimiz. Kıyametin alâmetlerine örnek verecek olursak şunları sıralayabiliriz. İsa peygamberin gökyüzün­den yeryüzüne inmesi, Deccalin ortaya çıkması Dabbe adındaki yerden çı­kacak olan mahlûk, yeryüzünü fitneye boğacak olan Yecüc-Mecüc adında­ki iki milletin çıkması, güneşin batıdan doğması. Bütün bunlar birbirlerini takip edeceklerdir. O ana kadar iman etmemiş olan kâfirlerin iman etme­leri bile fayda vermeyecektir. Mümin olanlar, Allah'a inananlar kurtulacak, münafıklar, kâfirler ve içlerinde şüphe taşıyanlar ise felâketin doğurucusu olacak olan Deccalla ve Ahirette ise şeytanla birlikte ebedi bir azaba çarp­tırılacaklar. Allah hepimizi şeytanın şerrinden, Deccalin fitnesinden kur­tarsın. Amin...[986]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyametin alâmetlerinden altısı şunlardır;
a) Fani alemden baki aleme göç etmemesi.
b) Beyt-ül mukaddesin fethedilip müslümaniarın eline geçmesi.
c) Kişinin eline bin dinar geçmesine rağmen az görüp öfkelenmesi.
ç) (Batının kötü ahlâk) fitnelerinin müslümanların evine girmesi,
d) Koyunların arasında ölümlerine sebep olan Kısas hastalığının çıkması gibi, insanların arasında da ansızın ölümlerine yol açacak bir fe­lâketin doğması.
e) Her sancağın altında oniki bin askerin bulunacağı seksen sancak altında toplanan rum ordularının savaşa başlaması.
f) Mısır’da burun kemikleri eğri, Ümmiye kabilesine mensup bir hü­kümdarın bir sultana karşı gelerek savaşta yenildikten sonra rum diyarı­na kaçıp rumlardan teşkil edeceği bir orduyla İskenderiye'ye gelip İslâm ordusuyla savaşması.”[987]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kudüsde büyük bir tamirin olması; Medine’nin harab olması, büyük bir savaşın çıkması, İstanbul'un fethedilmesi de (İslâmiyete karşı) deccalların çıkması demektir.”[988]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, Hz. Allah ipekten daha da yumuşak (bir hasta­lık getiren) Yemen'den bir rüzgâr estirir (tüm İslâm ülkelerine yaydırır). Bu rüzgâr, kalbinde zerre'kadar dahi iman bulunan kimselerin ölümüne se­bep olur. (Böylece iyi insanlar yok olur, kıyamet de kötü insanların başı­na kopar."[989]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz on alâmet vuku bulmadıkça kıyamet kopmayacaktır.”
a) (Doğu ile batıyı kapsayan) ve kırk gün bekleyip insanları çeşitli hastalıklara sürükleyecek) bir duman.
b) (İslâmiyete karşı çeşitli inkılâplar yaratacak ve fitne tohumlarını saçacak olan) deccalin çıkması.
c) (Kendisine büyük bir yetki verilecek olan) Dabbe adındaki bir mahlûkun ortaya çıkması.
ç) Güneşin batıdan doğması.
d) (Büyük bir çapta zarar verecek) üç depremin çıkması.
e) Doğudan bir depremin olması.
f) Batıdan bir depremin olması.
g) Arap yarımadasında bir depremin çıkması. (Bu üç deprem sırasıyla vuku bulacaktır.)
h) Yecûc-Mecûc adlı tehlikeli iki (Rus ile Çin olabilir) milletin fitnelerinden (İslâm ülkelerine karşı) iki kapının açılması.”[990]
Hadisçe geçen bazı kelimeler:
Duhan: Duman demektir.
 Bunun ne demek olduğunu sevgili peygam berimize soran sahabelere peygamber efendimiz (s.a.s) şöyle cevap vermişlerdir:
“Bu öylesine büyük bir belâdır ki, doğu ile batının arasını dolduruı kırk gün bekler ve bu zaman içinde insanlar arasında çeşitli hastalıkların doğmasına sebeb olur. Ancak müminler için bu hastalık nezle veya gırip gibi hastalıklardan öteye gitmeyecektir. Oysa kâfirler için sarhoşluk, çılgınlık ve delilik gibi tehlikeler doğuracak olan bu duman, böylece birçok kâfiri ölüme sürükleyecektir.” Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuşlardır: “Ey habibim! Üzülme. Semadan çıkacak ve bütün insanları kapsıyacak bir dumanın geleceği günü bekle. Bu ne kederli bir azabdır.” (Ki tafsir etmek kelimelerle imkânsızdır.)
I) (Kıyametin en son alâmeti) Adn isminde yerin derinliğinden çıka­cak olan bir ateşin insanları haşır meydanına varıncaya kadar toplayıp gö­türmesi. Bu ateş İnsanları beraberinde haşır meydanına götürürken, in­sanların geceleri durduğu yerde durur, gündüzleri ise geçtiği yerde yü­rür.[991]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, mutlu olan kişi, küfür fitnelerinden korunmuş olan, bu fitnelere tutulup da sabreden ve kabul etmeyen kişidir.”[992]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Vuku bulacak kıyametin ilk alâmetleri şunlardır:”
a) Güneşin batıdan doğması.
b) Kuşluk zamanında Dabbe adlı bir mahlûkun çıkması.
Bu ikisinden hangisi ilk önce ortaya çıkarsa, diğeri de hemen onun akabinde ortaya çıkacaktır.”[993]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, kıyamete yakın bir zamanda milleti yoldan çıkarıp dinsizliklere sevkedecek bir grup insan bulunacaktır. Onları dinsizliğin acı abbetinden uyarınız.”[994]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz kıyamete yakın bir zamanda öylesine acı günler ge­lecek ki, o günlerde dini bilgiler ortadan kalkacak, yerine cehalet yerleşe­cek, insanların arasında çatışmalar, döğüşmeler, birbirini öldürmeler ade­ta bir salgın halini alacaktır.”
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ben sizin için, bir koyunun kurttan korkmasından daha da çok (küfre kaymanızdan) korkuyorum. Dikkat edin! İyi olmayan koyun, sebepsiz olarak ölen koyundur.”[995]
Sebebsiz ölen koyun, sürüsünden ayrılıp kurtlara yem olan ko­yundur, Sebebsiz ölen insan ise, din camiasından ayrılıp canavar gibi kominizme yem olan kişidir.[996]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, ben sizin için fakirlik fitnesinden ziyade zen­ginlik içinde olan hayat fitnesinden korkuyorum. Çünkü siz, fakirlikle im­tihan olundunuz ve buna sabır göstererek selâmete kavuştunuz. Oysa dünya tatlı, cazibeli olan yeşil bir bahçedir.”[997]
Sevgili peygamberimiz bizim fakirlik, darlık içinde geçen ha­yatımızdan ziyade, servet ve bolluk içinde geçen hayatımızdan korkmak­ta. Zenginlik insanı yoldan saptırıp azdırır. Bu konuda Hz. Allah şöyle bu­yurmakta: “Eğer kullarımıza bol servet verirsek, yeryüzüne fitne tohumu saçıp azarlar.” Hz. Allah diğer bir ayette ise şöyle buyurmaktadır: “İnsan­lara bol rızık ve servet verirsek bizden yüz çevirip unutkanlık köşesine otururlar.” Evet sayın okuyucular, görüldüğü gibi zenginlik insanları nasıl yoldan çıkarıp azdırmakta. Oysa fakirlik her an müslümanlara Allah'ı ha­tırlatmakta ve mütevaziliği diğer insanlara telkin etmekte. Fakir bir kul, dinden ayrıldığı zaman demiyelim de yoldan çıktığı zaman bile, kötü yol­dan Allah'a dönüş yapar. Bunun için peygamberimiz hâdisde olduğu gibi. Ben sizin başınıza belâ olan fakirlikten ziyade daha büyük bir belâ olan zenginlik içinde geçen hayatınızdan korkarım buyurmakta.[998]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Bütün dünyayı yakıp kavuracak) büyük bir savaşın çıkması, İstanbul'un fethi, (küçük) deccalların ortaya çıkması. (Bunların zamanları o kadar birbirlerine yakındır ki, hepsi) yedi ay gibi kısa bir zamanda ola­cak gibidir.”[999]
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Mehdi benim neslimden olup alnı geniş, tüysüz ve burnu uzuncadır. Ahlâksızlık ve zulümle dolu olan bu dünyayı yeniden adaletle doldurup iyiye dönüştürecektir.”[1000]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dünya, mal ve serveti ile makam ve rütbeler kötü kişilerin eline, geçmedikçe kıyamet kopmayacaktır.”[1001]
Lûka': Kötü insanlar.
Hadisin işareti: Bu hadis, kıyamete yakın bir zamanda dünyanın ma ve servetinin kötü kişilerin eline geçeceğine ve devletin önemli mevkilerine soy-sopatı belirsiz kişilerin geçip işgal edeceklerine işaret etmekte­dir.
Bunun nedeni kötü kişilerin serveti gayri meşru yollardan veya meş­ru clmad/ğını araştırmadan çeşitli hilelerle ele geçirip üzerine konması­dır. Bu da karga düşünceli, kadınh-içkili hayata alışmış maneviyatını kay­betmiş sapık kişilerin çiçekler misâli islâmiyeti, Avrupa'nın küfür huku­kundan aşağı görerek kendilerine göre değiştirip tamamiyle islâm ilkele­rinden çıkarıp atmalarından ileri gelir. Böylece Allah'ın meşru kıldığı yol­ları araştırmadan haram yollardan elde ettikleri servete kargaların leşe konması gibi konarlar.[1002]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ümmetimden bir gurup, kıyamet kopuncaya kadar galip gelip hak dinden ayrılmayacaktır.”[1003]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yeryüzünde tam imanla “Allah Allah” denildikçe kıyamet kopmayacaktır”[1004]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlar, camilerin inşaat ve tezinininde iftihar edip yarışmadıkça kıyamet kopmayacaktır.”[1005]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kötü İnsanlar dünyada (kondukları servetten ötürü) mutlu sa­yamadıkça kıyamet kopmayacaktır.”[1006]
32- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İyi ve şuurlu kimseler bir mezarın yanından geçerken “bura­da yatan kimsenin yerinde keşke ben olsaydım" demedikçe kıyamet kopmayacaktır.”[1007]
33- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kâbeye ziyaret edildikçe kıyamet konmayacaktır.”[1008]
34- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kâbeden Hacer-ül Esvet (kara taş) kalkmadıkça, Hafızların kalbinden de Kur'an unutturulmadıkça kıyamet vuku bulmayacaktır.”[1009]
35- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yeryüzüne yetmiş yalancı (bir peygamberin küfre karşı yap­tığı devrimler kadar, islâmiyete karşı devrimler yapan) kişiler gelmedikçe kıyamet vuku bulmayacaktır.”[1010]
36- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yeryüzünden yavaş yavaş göçüp giden iyi insanlara karşılık, kötü insanlar, yaramayan çürük buğday veya hurma taneleri gibi kalır. Fakat Hz. Allah bunların yüzüne rahmet nazarıyla bakmaz.”[1011]
Sevgili peygamberimiz diğer bir hadisde de “kıyamet kötü in­sanların başına kopacaktır” şeklinde buyurmuştur. Yukarıda geçen hadis bunun gerçek bir tercümesidir. Çünkü iyi insanların dünyadan göçüp git­mesiyle azalan imanlı kişilerin yerine, çoğalan Allah'ı inkâr etmiş sapık düşünceli kötü insanlar yerleşecektir. Ceza anlamına gelen acı, izdırap ve felâketlerin birleşeceği o kıyamet gününün kötü insanların başına yıkıl­ması Allah'ın dünya nizamına koyduğu adaletin bir gereğidir.[1012]
37- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Meryem oğlu İsa peygamber (müslümanlara rahmet olarak son zamanda gökyüzünden) Dümüşk'in doğusunda bulunan beyaz bir mi­narenin üzerine iner.”[1013]
38- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Deccal, gözleri (cam gibi) yeşil olan kâfirdir.”[1014]
39- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Deccal dediğimiz kâfirin sol gözü kör, sağ gözü ise kusurlu, iki gözü arasında “bu adam kâfirdir” yazılı yazıyı gören her müslüman oku­yabilecektir.”[1015]
40- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sol gözü kör, saçları gür olan deccalın aynı zamanda yanında cennet ve cehennem gibi iki yeri olacaktır. (Müminlerin girecekleri cehen­nem aslında cennet, münafıkların girecekleri cennet de aslında cehennem gibidir.)”[1016]
41- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Çocuğu olmayacak olan Deccal Mekke ve Medine'ye gireme­yecektir.”[1017]
42- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Deccal, doğudan Horasan denilen bir yerden çıkacaktır. Çık­tığı anda peşinden kendisini yüzleri kalkan gibi büyük ve geniş bir toplu­luk takip edecektir.”[1018]
Hadisin işareti: Deccalın, doğuda Allah'a inanmayan, komünizm fitnesini tüm düityaya saçarak insanları felâketlere sürükleyecek olan Rus­ya milletinden gelmesi mümkündür. Çünkü deccal gibi en kötü düşünceler taşıyacak bir dinsiz ve devrimcinin, en kötü bir milletten gelmesi gerek.[1019]
43- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamete yakın bir zamanda çok karışık günler ve (tüm dün­yayı kapsayacak) savaşlar olacaktır.”[1020]
44- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamete yakın bir zamanda şu olaylar olacaktır:”
a) Mesh: İnsanların kıyafet veya ahlâk bakımından hayvanlaşır.
b) Hasif: Dünyanın bazı yerlerinde büyük depremlerin olması ve bu depremler sonucu birçok canlının toprağın altına gömülmesi.
c) Kazf: Semadan yağmur yerine taşların yağması.”[1021]
Müslümanlara Yapılan Eziyetlerin Vebali
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Haksız yere mücadele ederek mümine eziyet vermek, küfür kadar bir vebal (günah) dır. Ona küfür etmek fasıklık (büyük terbiyesizlik) tir.”[291]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir mümini öldürmek, Allah'ın nezdinde dünyayı yerinden oyna­tıp yok etmekten daha büyük günahıdır.”[292]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Vaiz olarak zamanın olayları, dostları birbirinden ayırmak, mazlumu zalimin zulmünden kurtarmak için ölüm yeterlidir.”[293]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müminin yalan söyleyebilmesi için, bütün işittiklerini (sağa sola) söylemesi yeterli bir delildir. Kişinin borçluya “senden bütün hakkımı tek bir kuruş bile bırakmadan alacağım.” demesi, cimriliği için yeterli bir delildir.”[294]
Sağdan soldan duyulan söylentiler tamamıyla doğru değildir. Bunu işitip etrafa yayan bir kimse, yalan söylediği gibi, fitneliklere de yol açtığından, büyük bir vebalin altına girmiş olur.[295]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Devamlı olarak herkesle dava açman, senin için yeterli bir gü­nahtır”[296]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Başkalarına eziyet eden kimseler, cehenneme girmeyi hak etmiş olur.”[297]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müminin din kardeşine, eziyet verecek bir bakışla bakması haramdır.”[298]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Mümine zarar veren bir kimse, lanet olunmayı hak etmiş olur.”[299]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müslüman bir kimseye eziyet veren bir kimse bana eziyet etmiş, bana eziyet eden de Allah'a eziyet etmiş olur.”[300]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müslümanları yolundan alıkoyarak eziyet eden kimseler, lânetlenmeyi hak etmiş olurlar.”[301]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kim, bir mümini (silâh gibi şeylerle) korkutursa, Hz. Allah o kimseyi kıyamet gününün korkunç afetlerinden emin bırakmaması Onun hakkıdır.”[302]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kim, helâl lokmayı yiyip, (peygamberimizin gösterdiği) yolda yürüyüp insanlara eziyet vermeden güvenliğini sağlarsa, o kimse cennete girmeyi hak etmiş olur.” [303]
Hadiste geçen kelimeler:
Tayyib: Helâl lokma
Sünnet: Peygamberin yolu
Bavaik: Tehlikeli yok edici şeyler.
Peygamberin yolunda yürüyerek helal lokmayı araştırıp yiyen ve müminlere eziyet vermeden güvenlik içinde yaşayan kimse cennete girecektir.[304]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Biz müslümanlara silâh çeken kimse bizden değildir.”[305]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'a ve kıyamet gününe iman edenler, müslümanları kor­kutmasınlar.”[306]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kölesine bir tokat atan veya döven bir kimsenin yaptığı kö­tülüklerine karşılık o köleyi azat etmesi gerekir.”[307]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fazla olan suyunu muhtaçlara ve gene fazla olduğu halde hayvan yemini, hayvanları aç olan kimselere veremeyenleri Hz. Allah, kı­yamet günü faziletinden mahrum bırakır.”[308]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müslümanları tehdit etmeyiniz. Çünkü müslümanları tehdit etmek, büyük bir zulümdür.”[309]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müminin sırtı (hatta bütün cesedi) Allah'ın himayesi altında­dır. Yalnız kısas ve irtidad (dinden dönmek gibi) haklar bu hükmün dışın­dadır.”[310]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“ Zulüm üç kısma ayrılır:
a) Allah'ın affetmeyeceği zulüm,
b) Allah'ın affedeceği zulüm,
c) Allah'ın cezasız bırakmayacağı zulümlerdir.
Allah'ın affetmeyeceği zulüm; Ona şirk koşmak, ortak yapmaktır. Ni­tekim bu konuda Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor: “Şüphesiz şirk, Allah'a ortak yapmak, (affın dışında kalan) büyük bir zulümdür. Allah'ın affedece­ği zulüm; İnsanlarla Allah'ın arasında bulunan hak ve hukuklara karşı ya­pılan zulümlerdir.
Allah'ın cezasız bırakmayacağı zulüm; insanların aralarında birbirleri­ne karşı yaptıkları zulümdür.”[311]
Hadisde geçen kelimeler: Zulüm. Haksızlıklar.
Şirk: Allah'a ortak koşmak
Allah (c.c.) ile kulun arasındaki çiğnenilen hukuklar; namaz, oruç, hac gibi Allah'ın emrettiği şeylerdir.
Kulların aralarında birbirlerine karşı yaptıkları haksızlıklar; hırsızlık, dargınlık, dövmek, öldürmek, sülâlesine hakaret etmek, hile yapmak, gıy­bet, söz taşıyıcılık, iki yüzlülük gibi şeylerdir.[312]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dine karşı silâh çeken bir kimse, çektiği silâhını kılıfına sokmadığı müddetçe, melekler ona lanet ederler.”[313]
Hadisde geçen kelimeler:
Eşhere: Silâh çekmek.
Yeşimehû: Silâhını kınına koymak.[314]

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...