21 Şubat 2012

BİR ÖNCEKİ SAYFANIN DEVAMI.4..HADİSLER

Hakiki Müminlerin Vasıfları
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Mümin, müminin aynasıdır.”[518]
Bir insan aynaya baktığı zaman, kendisinin güzel ve kusurlu yönlerini gördüğü gibi, mümin bir kimse de, diğer bir mümine baktığı za­man, kendi kusur, ayıp ve güzel taraflarını görür.
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Mümin, müminin aynası ve kardeşidir. Din kardeşinin namus, şeref ve bütün işlerini korur, mümkün olan işlerini ise görür. Olmadığı zamanlarda (onu aratmadan) işlerini yapar”[519]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müminler birbirlerine karşı, taşları birbirini tamamlayıp kilitleyen bir duvara benzer.”[520]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, gerek eli, gerekse dili ile müminlerin can ve mallarına zarar dokundurmayan kimsedir. Muhacir ise, (Yurdunu terkeden değil) Allah'ın haram kıldığı şeyleri terkeden kimsedir.”[521]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, tek bir barsağıyla, kâfir ise yedi barsağını do­yuruyor.”[522]
Açıklama:
Mümin, bir barsağmı doyuruyor sözünden maksat az yemesi, yani tokgözlü olması, kâfirin ise çok yemesi yani açgözlü olmasıdır.[523]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, (ölüm anında) şakaklarının teriyle tanınır.[524]
Açıklama:
Hakiki bir mümin, ölüm anında çok eziyet çekmesinden dolayı, şakak­larından ter döker ve böylece ahiret aleminde hak ettiği azabının tümünü ölüm anında vererek fani hayattan ayrılır. Oysa kâfirin durumu çok daha değişiktir. Kâfir bir kimseyi, ölüm anında çektiği azabtan çok ahîrette çe­keceği azab bekler.[525]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hakiki bir mümin, başkalarını seven mümindir. Sevmeyen ve sevilmeyen kimseler faydalı değildirler. İnsanların en iyisi, başkalarına faydalı olandır.[526]”
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hakiki bir mümin, (dinine aykırı olan kötülüklere karşı) hiddetle gelendir. Allah ise, daha fazla hiddete gelir.”[527]
Hakiki bir mümin, dinine aykırı bir hareket gördüğü zaman, anın­da harekete geçip onu oiduğu yerde yek etmeğe çalışmalıdır. Çünkü kö­tülükler olduğu yerde imha edilmediği takdirde, geçici bir hastalık gibi olduğu yerde kalmayıp etrafa yayılır. Böylece dinsizlik, ahlâksızlık bugün önü alınmayıp her tarafa baş gösteren salgın hastalık halini almıştır. Böyle hastalıklardan Allah cümlemizi korusun. Amin...[528]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, (herkesi kendisi gibi bildiğinden) aklanan, fa­kat ahlâkı güzel olandır. Kâfir aldatıcı olduğu gibi, ahlâkı da kötü olandır.”[529]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçekten mümin her durumda iyidir. (Allah'dan gelen iyilik ve musibetlere karşı rıza gösterir.) Allah'a hamdû senada bulunarak ruhu iki kanadının arasında uçup gider.”[530]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, (işlediği kötülükleri iyilik yapmakla karşıla­yan) kefaret sahibidir.”[531]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlar (ve cemiyetler) arasına karışarak eziyetlere taham­mül eden müminler, insanların arasına karışmayan ve eziyetlerine sebat göstermeyen müminlerden daha üstündür.”[532]
İmanını ve dini ahlâkını bozmadan toplum arasında yaşayan kimseler elbette ddaha üstündür. Çünkü o, kuvvetli bir imanın sahibi ol­duğunu ortaya koyup, binlerce cahile doğruluk yolunu göstererek İslahına çalışan kimseler, toplumdan kaçıp tenha yerlerde tek başına yaşayan mü­minlerden daha üstündür.[533]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Mümin, müminin kardeşidir. (Kendisinden gelen iyilik veya kötülük gibi) her halinde nasihatini terketmez.”[534]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, öylesine kolay ve yumuşak bir ahlâka sabipdir ki, onu ahmak zannedersin.”[535]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, (devamlı olarak şeytanın hücumuna maruz kaldığından kötülüklere karşı zayıf bünyeli, fakat açtığı günah yaralarını tövbe ile) yamalayandır. Said (şuurlu, mutluluğu bilen ıkimse), tövbe ya­masının üzerinde ölendir.”[536]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hakiki bir mümin, her yönüyle faydalıdır. Onunla yürür, tanı­şır ve ortaklık yaparsan, sana menfaati dokunur. Çünkü müminin yaptığı her iş yararlıdır.”[537]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin öylesine kolay ve yumuşak huyludur ki, o, gö­türülmek istendiğinde kayanın üzerinde olsa bile, (sahibine) itaat ederek çöken bir deveye benzer.”[538]
Hakiki, şuurlu ve imanı tam bir mümin, devenin sahibine itaat etmesi gibi, Allah'ına, peygamberine ve dininin emirlerine itaat eder. Çün­kü mümin, deveden daha aşağı bir varlık değildir. Deve görevini nasıl ar­zu ile yapıyorsa, müminde; Allah'a, peygambere ve dine karşı olan görev­lerini içten gelen bir aşk ile yapmalı ve böylece hakiki bir mümin oldu­ğunu ortaya koymalıdır.[539]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek müminin verdiği sözü yerine getirmesi vacibtir.”[540]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cimrilikten daha kötü bir hastalık varmıdır?” [541]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hakiki bir mümin, hurma ağacına benzer. Hurma ağacından ne koparırsan sana faydası dokunur.”[542]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek ve gerçek olmayan dört kısım mümin vardır:”
a) Kur'an-ı Kerim-i okuyarak (içindeki Allah'ın emirlerine göre ha­reket eden) bir mümin, kokusu hoş ve tadı güzel olan bir turunca ben­zer.
b) Kur'an-ı okumayan bir mümin, tadı güzel, kokusu olmayan hurma­ya benzer.
c) Kur'an-ı okuduğu halde O içindekilerine inanmayıp, buna rağmen imanlı olduğunu iddia eden) bir münafık, tadı acı, kokusu güzel olan reyhan çiçeğine benzer.
d) Kur'an-ı okumayan (fakat imanlı olduğunu iddia eden) bir müna­fık; tadı acı, kokusu olmayan hind kavnununa benzer.”[543]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, içi mamur, dışı harabe olan bir eve benzer. İçine girdiğinde her yanı güzel bulursun. Kâfir bir kimse ise, dışı beyaz ve güzel olan bir kabre benzer. Dışı görende hayranlık uyandırır. Fakat içi aslında pis kokularla doludur.”[544]
Helâl Ve Haram
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Helâl ve haramın belli olduğu ortadadır. Bu ikisinin arasında in­sanların çoğunun helâlmı, haram mı diye şüpheye düştükleri şeyler var­dır. Şüpheli şeylerden kaçınan müminler, dinini, ırz ve namuslarını se­lâmete çıkarmış olurlar.
Şüpheli şeyleri işleyenler, (günün birinde) haramı da işlerler. Bu da korunun veya yasak -bölgenin kenarında sürülerini otlatan bir çobana ben­zer ki, her an korunun içine girme tehlikesi var. Uyanın! Her paşanın ken­dilerine mahsus bir yasak bölgesi vardır (ki, hiç bir -kimse oraya yanaşamaz)
Allah'ın yeryüzünde yasak bölgesi vardır. O da, haram kıldığı şeyler­dir. Uyanık olun!.. İnsanların cesedinde (bir parça) et vardır. O, doğru yol da yürüdüğü zaman, ceset de doğru yürür, yolunu sapıttığı zaman, ceset de yolunu sapıtır. O parça et de hiç şüphesiz, kalbidir.”[229]
Helâl, şeriatın kesin olarak haram kılmadığı, haram ise, şeriatın haram olduğuna kesinlikle bildirdiği şeylere denir. Fakat haram ile helâl arasındaki şüpheli görülen şeylerin de terk edilmesi gereklidir. Çünkü şüp­heli şeylerden sakınmayan ve onu alışkanlık haline getiren kimselerin gü­nün birinde haram olan şeyleri de alışkanlık haline getirebilir. Hiç çekin­meden koru veya yasak bölgenin etrafında hayvan sürülerini otlatarak do­laşan bir çobanın idare ettiği hayvan sürüsü, koru veya yasak bölgenin içine girebilir. Bu yüzden haramın olduğu yerlere yaklaşarak şüpheli görülen şeyleri yapan bir kimsenin haramı da işleyemeyeceği ne malûm?[230]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Helâlinde, haramında belli olduğu ortadadır,
O halde şüpheli gördüğün şeyleri bırak, olmayanları seç.”[231]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Faizden kazanılan bir dirhem para, Allah'ın nezdinde günah ba­kımından otuz altı kere yapılan zinadan daha kötüdür.” [232]
Faizin zinaden daha kötü olmasının nedeni; zina yapan bir kim­se kesinlikle tövbe edip onu bırakırsa, Allah'ın rahmetine mazhar olabi­lir. Oysa faiz, (karışarak arttırılmış bulunan bir serveti) haramlıktan tas­fiye etmek, onu yeniden helâl ve meşruluğuna kavuşturmak mümkün de­ğildir. Haramdan kurtarılmayan ve ömür boyu onunla zevku sefa sürerek ölen bir kimsenin Allah'ın rahmetine mazhar olması şüpheli olduğundan hadisi şerifte faizin zinadan daha kötü bir günah olduğu açıklanmıştır.[233]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüpheli olan şeyleri bırak, olmayanları seç. Doğruluk, huzur ve mutluluktur. Yalancılık ise, şüpheli ve kötü gaflettir.”
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüpheli olan şeyleri bırak, şüpheli olmayanları seç. Çünkü Al­lah için şüpheli olan şeyleri bırakıp kaçınman, seni ondan gelecek sıkın­tılara maruz bırakmaz.”[234]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Altın, İpek gibi zinet eşyaları, benim ümmetimden ancak kadın­lara helâldir, erkeklere ise, haramdır.”[235]
Kadınlar zinet ehli olduğundan, altın ve gümüş gibi zinet eşya­ları kendilerine helâl kılınmıştır.[236]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Altın, kâfir olan erkeklerin, gümüş ise müslüman erkeklerin zinetidir. Demir ise, cehennem ehlinin zinetidir.”[237]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah, helâldan kazanarak fazla israfa kaçmayan harcayan ve sevabına muhtaç olduğu kıyamet günü için, malının artan kısmını fa­kirlere sadaka olarak veren kimselerden razı olsun.”[238]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Rüşvet alanda verende cehennemliktir.”[239]
Rüşvet, insanlık için tehlikeli olan bir mikroptur.
Bunun için davasında haklıyı haksız, haksızı da haklı çıkaran ve hakimi vereceği ke­sin hükmünden çevirdiğinden haram kılınmıştır.[240]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benden sonra ümmetimin çoğunluğu, yardımcıları devlet adamları olan ve kendilerine birçok isimler verdikleri içkiler içeceklerdir.”[241]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şeytan düşünceli olan kimseler, daha çok (kötülüklerinin ka­rargâhı olarak) hamamları tercih ederler.”[242]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Etini yemiyorum bu yüzden haramdır” diye kertenkele hak­kında kesin bir hüküm vermiyorum.”[243]
Sevgili peygamberimiz, kertenkelenin “etini yemem ve bunun için başkalarına haram da kılmam” sözüyle ortaya koyduğu kapalı ifade­nin sebebi; böyle bir hayvanın Mekke ve Medine civarında bulunmaması, aynı zamanda çeşitlerin çok olması (bazılarının da yenilmemesi) nedenle­rine dayanılmaktadır.[244]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“ İpekli elbiseyi, ahirette bir nasibi olmayan (erkek olan) kim­seler giyer.”[245]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Altın gibi zinet eşyaları ve ipekli elbiseleri, ümmetimden ka­dınlara helâl, erkeklere ise haram kılınmıştır.”[246]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Biz müslümanlara eti helâl kılınmış olan iki çeşit ölü hayvan ve bunun yanında helâl kılınmış olan iki çeşit de kan vardır:
Eti helâl olan ölü hayvanlar, balık ile çekirge, helâl olan kan ise, ci­ğer ile dalaktır.”[247]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dört yerde bile kullanılması kabul olunmayan dört çeşit ka­zanç vardır: İhanetle, hırsızlıkla, ganimet ve yetim malından elde edilen mallardır. Bunların, hacda, umrede, cihadda, savaşda kullanılması ve sada­ka olarak da olsa, verilmesi makbul değildir. (Allah'ın nezdinde sevapları kabul olunmaz.)”[248]
Hadisi şerifte gayri meşru yollarla elde edilen kazançların se­vap olan yerlerde harcanılmasının doğru olmaması, sevap olmayan yerlerde ise harcanılmasının hiç doğru olmadığı kastedilmektedir.[249]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kazançların en güzeli, kişinin alın teriyle, el emeğiyle alış verişle kazandığı meşru maldır.”[250]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, Hz. Allah, haram kıldığı şeyleri, sizlerden bazıları­nın işleyeceğini bildiğinden haram kılmıştır.
Uyanık olun!., şüphesiz ben, kelebeklerin ne olacağını düşünmeden ateşe, sineklerin sivri maddelerin içine atlamaları gibi, günah işlediğinizden dolayı ateşe atlamanızı önlemek için, arkadan eteklerinize yapışı­yorum.”[251]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sarhoşluk yapan her şey içki, içki olan her şey de haramdır. O halde dünyada iken, içki içmeye devam edip tövbe etmeden ölen bir kimse, ahirette (cennete girse bile) cennetin tatlı meşrubatlarından içmeyecektir”.[252]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sarhoşluk yapan her madde haramdır.
Çoğu sarhoşluk yapan bir maddenin bir avuç kadarı dahi haramdır.”[253]
Hadisde geçmiş olan “Ferâk” kelimesi 16 litre demektir,[254]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Malı istediği şekilde harcamak, ancak sahibinin hakkıdır.”[255]
Bu hadisi şerifte İslâmiyette mülkiyet, adalet ve hürriyetin bulunduğunu ve mülkiyeti tanımayan komünizm rejimini de red ettiğini ifade eder.[256]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Köpek dişini taşıyan her yırtıcı hayvanın eti haramdır.”[257]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ı anma gibi ibadetlerin dışında yapılan her türlü iş, (Al­lah'ın nazarında) eğlence ve boş oyalanmadır. Bunlardan yanlız dört hü­küm müstesnadır:
a) Kocanın hanımıyla oynaşması,
b) Erkeğin (savaş için) atını terbiye etmesi,
c) İki ordunun arasında kişinin gururla dolaşması,
d) Kişinin yüzme gibi faydalı şeyleri öğrenmesi."[258]
Bu hadisde Allah'a yapılan kulluk ve ibadetlerin dışında bulu­nan her türlü dünyevi işlerin basit, önemsiz, eğlencelerden ibaret olduğu anlatılıyor.
Ancak, dinimizin haram saymadığı şeylerin yapılması helâldir. Bun­larda, helâl yoldan ticaret yapmak, kazanç sağlamak ve hayatımızı düşmanlara karşı korumak için yapılan işlerdir.[259]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Topukların aşağı kısmına kadar elbise giymek (kişinin gurur­lanmasına neden olduğundan) giyeni cehenneme sokar.”[260]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Şimdiye kadar ben) sizleri tulumun dışında her türlü kablarda (hurma, üzüm gibi) maddelerin şıralarını tutmaktan men ediyordum. Şimdi ise, sorhoşluk durumuna sokmayacak şartıyla tutup içebilirsiniz.”
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Bu ana kadar) ben, sizleri bütün kablarda (hurma, üzüm gi­bi) maddelerin şıralarını tutmaktan men ediyordum. Şimdi ise, sarhoşluk durumundan kaçınmak şartıyla tutup içebilirsiniz.”[261]
25-26 - Her iki hadisin ifade ettiği gerçek şudur: Hurma, üzüm, elma, armut, bal gibi maddelerin şıraları içkiye dönüş­meden evvel içilmesi helâldir. Fakat rakı, şarap, bira gibi sarhoşluk yapan maddelere dönüştükten sonra içilmesi kesinlikle haramdır,[262]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Bu ana kadar) ben, sizleri -zenginler fakirlere yardım etsin­ler diye- üç günden fazla kurbanların etini yemekten ve saklamaktan men ederdim. Şimdi ise, dilediğiniz şekilde yiyip yedirebildiğiniz gibi saklayabilirsiniz de.”[263]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Şimdiye kadar) ben, sizlerin kabirleri ziyaret etmenizi yasak­ladım. Dikkatli olun! Kabri ziyaret edebilirsiniz. Çünkü kabri ziyaret et­mek, kalbi yumuşatır, gözleri yaşartır, ahireti hatırlatır. (Yanlız yüksek sesle ağlamak, bağırıp çağırmak, elbisesini yırtmak gibi hareketler yapa­rak kötü sözler söylemeyin)”[264]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Helâl mi, haram mı diye) kalbini kurcalanan her şeyi terk et.”[265]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanların göreceklerini istemediğin şeyleri tenha yerlerde yapma.”[266]
Kişinin Allah'ın rızasına ve dinin hükümlerine aykırı olduğu için başkalarının huzurunda yapmaktan çekindiği gibi, tenha yerlerde de yapmaması gerekir. Çünkü Allah'ın görmesi, başkalarının görmesinden da­ha önemlidir.[267]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Mal sahibinin rızası olmadan) kaçırmak ve zorla almak gibi vesilelerle elde edilen her türlü mal, (senin için) helâl değildir.”[268]
n)
32- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Zorla elde edilen mal, (haramlık bakımından ölü bir hayvanın etini yemekten farklı değildir.”[269]
Başkasının malı, senin için ancak alış-veriş gibi rızasını tahsil eden sebeplerle helâl olabilir.
Bunun dışında hiç bir şekilde başkasının malı senin için, helâl olmaz.
Çünkü İslâm dininde mülkiyet hakkı vardır.[270]
33- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, Allah'ın nezdinde günahların en büyüğü kişinin nafakasını vermekle mükellef bulunduğu (oğlu, kızı gibi) kimseleri yok etmektir.”[271]
34- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, dünyada karnı en tok olan (dolayısıyla gaflet, içinde ömrünü tüketen kimseler) kıyamet günü en aç kimseler olacaktır.”[272]
35- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, fizik kapısı arş-ı âlâdan yere kadar açıktır. Hz. Allah her kulun azmine çalışma gayretine göre rızkını verecektir."[273]
36- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, (araştırıp sormadan, helâl-haram demeden, de­nize dalar gibi) ellerine geçirdikleri her türlü malı yiyenler için, cehennem ateşi vardır.”[274]
37- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hiç bir kimse, alnının teri ve ellerinin emeğiyle kazandığın­dan daha iyisini yememiştir.
Şüphesiz Davud peygamber, el emeğinden kazandığını yerdi.”[275]
38- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Elma ve hurmadan yapılan alkollü her madde içkidir.”[276]
39- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Buğday, hurma, arpa, üzüm ve baldan imal edilen alkollü şey­ler içkidir.”[277]
40- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Helâli araştırmak için peşinden koşan sonra da geceyi yor­gunluk içinde geçiren kimsenin günahları af olunur.”[278]
41- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yalancı şahitlikte bulunarak bir müslümanın malının elinden alınmasına veya kanının dökülmesine sebep olan kimse, cehennem ateşi­ni hak etmiş olur.”[279]
42- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Çoğu sarhoşluk yapan bir maddenin azı da haramdır.”[280]
43- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kedinin eti satılarak elde edilen paranın yenilmesi yasak­lanmıştır. (Çünkü yırtıcı olan hayvanların eti yenilmediğinden, kedi de yır­tıcı bir hayvan olduğu için, eti haramdır.)”[281]
44- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kertenkelenin etinin yenilmesi yasaklanmıştır.”[282]
Peygamber efendimiz 12. hadisinde “ben kertenkelenin etini yemem ve başkalarına da haramdır demem” sözüyle kapalı olarak buyur­duğu ifadenin sebebi; kertenkelenin haram olması hakkında henüz Allah'­ın vahyi inmemesinden dolayıdır. Peygamberimizin bu hadiste kertenkele­nin etinin yenilmesini yasaklamasının sebebi, vahiyden sonra gelen Allah'ın kesin emrindendir. Bu yüzden iki hadisin arasında herhangi bir çe­lişki yoktur.[283]
45- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sevgili peygamberimiz, köpek dişini taşıyan ve pençeli olan her kuşun etinin yenilmesini yasaklamıştır.”[284]
46- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sevgili peygamberimiz ehli olan eşeklerin etlerinin yenilme­sini, yasaklamıştır.”[285]
Ehli olan merkeplerin eti haramdır. Fakat yabani merkeplerin eti helâldir.[286]
47- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Peygamber efendimiz at, katır, merkep ve köpek dişli olan yırtıcı hayvanların etlerinin yenilmesini yasaklamıştır.”[287]
Peygamber efendimiz atların etinin yenilmesini haram oldu­ğundan değil, belki savaş için araç olduğu için, yasaklamıştır.
Katır anasına bağlı olduğundan dolayı anasına göre hüküm verilir. Anası kısrak ise, eti yenir, merkep ise eti yenmez.[288]
48- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sevgili peygamberimiz, herhangi bir yerde beklettirilerek okla öldürülen hayvanın etinin yenilmesini yasaklamıştır.”[289]
İstikamet (Doğrultu)
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dinin gösterdiği istikametten ayrılmayınız. Sizin istikametiniz ne kadar güzel bir şey. Amellerinizin (işleyeceğiniz iyiliklerin) en iyisi, namazdır. Vaktinde abdest alıp muhafaza eden ancak mümindir.”[290]
İyi Ahlâk
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanlardır.”[562]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ümmetimin en hayırlıları, kötülük yaptıkları Aman tövbe eden, iyilik yaptıkları zaman da sevinen kimselerdir.”[563]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Evlerin en hayırlısı, kendisine iyilik yapılan bir yetimin bulun­duğu bir evdir.”[564]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Arkadaşlarınızın en hayırlısı, size nûrani yüzüyle Allah'ı hatır­latan, faydalı konuşmasıyla iyi amelinizi arttıran ve yaptığı işlerle size ahireti andıran kimselerdir.”[565]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennete girerken, insanların çoğunluğunu saf kimselerin teş­kil ettiğini gördüm.”[566]
Hadisde geçen kelimeler: El Bülhü: Saf, temiz[567]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın şehirlerinden en iyisi Şam'dır. Şam'dan başka bir yere gitmek için göç eden kimse, Allah'ın öfkesini, başka bir yerden de Şam'a gitmek isteyen kimse ise rahmetini kazanır.”[568]
Şam'ın diğer şehirlerden üstün olmasının sebebi; peygamberle­rin meskeni ve gönderildikleri yer olmasındandır.
Sâfvet: En iyi.
Yectebi: Seçmek.
Sahde: Buğuz, öfke.[569]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şam, (kıyamet günü) insanların toplandıkları mahşer meydanı­dır.”[570]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, borcunu en güzel ödeyenlerinizdir.”[571]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, eşlerine karşı, en güzel hareket edenlerinizdir.”[572]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ömrü uzun ve ameli güzel olanlarınızdır.”[573]
Şüphe yok ki, Allah'ın nezdinde en iyi olan kimseler, uzun ömürlü ve yaptıkları her işi güzel olanlardır. Çünkü böyle kimseler, çok çalışıp altın ve gümüş tesfiye eden veya ipekli kumaşları imal eden fabrikaya benzer. Fabrikaların en iyisi de muhakkak ki, uzun ömürlü imal ettikleri malın en güzel ve en faydalısı olandır. İnsanların en kötüsü, içki, rakı gibi zehirli ve kötü maddeler imal eden bir fabrikaya benzer. İmal ettiği mallarla insanları akıldan yoksun bırakıp sahoşluk deliliği kaptıran fabrikalar, fabrikaların en kötüsü olduğu gibi, uzun ömürlü, yaptığı müstehcen davranış ve hareketlerle iyileri doğru yoldan saptıran kimseler de insanların en kötüsüdür.[574]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, nûrani yüzüyle size Allah'ı hatırlatan, faydalı ko­nuşmasıyla iyi amelinizi arttıran ve yaptığı güzel işleriyle size ahireti teşvik edenlerinizdir.”[575]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın nezdinde arkadaşların en iyisi, arkadaşlarına, komşuların en iyisi ise komşularına en iyi davrananlardır.”[576]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Erkeklerin en iyisi, peygambere yardım eden ensar Medineliler, yemeklerin en iyisi ise etli yemeklerdir.”[577]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Evvelinde Hz. Muhammed'in, sonunda ise semadan yere inicek olan İsa peygamberin bulunmasından dolayı, bu ümmetin en iyisi evveli ve sonudur. Şu iki devrin arasında öylesine eğri ve sapık bir yol vardır ki, o yol üzerinde yaşayan kimseler bu ümmetten değildir.”[578]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ailesine karşı iyi olanlarınızdır. Fakat ben, aileme karşı hepinizden en iyi olanımdır.”[579]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, eşlerine karşı en iyi olanlarınızdır.”[580]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ailesine karşı iyi davrananlardır. (Muhakkak ki,) ben aileme karşı hepinizden en iyi olanımdır. Kendilerine karşı iyi davra­nanlar iyi insan, ihanet edenler ise, kötü insanlardır.”[581]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, (muhtaç olanlara) yemek yediren ve (din kardeş­lerinin) selâmını alandır.”
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, borcunu güzel bir şekilde ödeyendir.”[582]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyi olanlarınız, çağdaşlarımdır (zamanımdakilerdir.) (İkinci derecede) iyi olanlarınız, çağdaşlarımdan sonra gelecek olanlardır. (Üçün­cü derecede) iyileriniz ise, bunlardan sonra gelecek olanlardır. Bun­dan sonra öylesine -bir millet gelecek ki, onlar emanete karşıihanet eder ve kendilerine güven duyulmaz, şahitliğe çağrılmadan, şahitlik yapar, adak­ta bulunduklarını yerine getirmez, (sadece midelerine hizmet ettiklerin­den) şişmanlık -hastalığı kendilerinde baş gösterir.”[583]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, eşlerine ve kız çocuklarına en iyi olanlarınızdır.”[584]
Allah'ın nezdinde en iyi olanlarınız eşi ve kız çocuklarıyla iyi geçinip onları İslâm dînînin emrettiği şekilde yaşatarak onlara Allah'ın emirlerini öğretip, dine karşı gelerek şeytanın hizmetinde askerlik yapan sokak kızlarından kurtaranlarınızdır.[585]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz kölelerine (işçi ve hizmetçilerine) karşı en iyi olanlarınızdır.”[586]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, aşiret ve kabilelerine karşı günah sayılmayı konularda müdafaa edenlerinizdir.”[587]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, kendisinden iyilik beklenilen ve kötülüklerinden de emin olunanlardır. En kötüleriniz ise, kendisinden ancak iyilik beklenilmeyen ve şerrinden emin olunmayanlardır.”[588]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, dünyaya az, ahiret işlerine çok önem verenlerinizdir.”[589]
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İslâmca en iyileriniz, dinini bilen ahlâkı en güzel olanlarınızdır.”[590]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her insan, Allah'a karşı ibir aile gibidir. Bunların arasında Al­lah'ın nezdinde en sevilen, diğer, aile ferdlerine karşı faydalı olanlarınızdır.”[591]
Her insan Allah'a karşı bir aile ferdidir. Bir ailenin kendi reisîne karşı gelmesi, terbiyesizlik sayıldığı gibi, Allah'a karşı gelmek de o kadar büyük bir terbiyesizlik ve nankörlüktür.[592]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Demirden balıklara varıncaya kadar bütün canlı ve cansız var­lıklar, insanlara faydalı bilgiler öğreten kimselere selavat gettrir. (Ona dua ve istiğfar ederler.)”[593]
Tüm varlıklar, faydalı şeyleri öğreten kimselere dua ve istiğ­far ettikleri gibi, kötüyü zararlı bilgiyi öğreten kimselere de lanet eder­ler.[594]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tüm faydalı şeyler, yaşça büyük olanlarınızla birliktedir. (Öy­leyse, dünyevi ve uhrevi birçok işlerinizde onlara başvurup danışınız.”[595]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Baş ve yüzde görülen) beyaz kıl, müminin nurudur. Öyleyse islâm dinini kabul eden bir kişinin baş ve yüzünde görülen her beyaz kı­la karşı bir sevap yazılıp bir derecesi yükselir.”[596]
Hadisde geçen kelimeler: Eşşeybu: Kişinin baş ve yüzünde görülen beyaz kıllar.[597]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah’ın yeryüzünden seçtiklerinden birisi de Şah şehridir. Zira Allah’ın yarattığı seçkin kimselerin birçoğu burada yaşar. Muhakkak ümmetimden üç grup insan hesap ve azapsız olarak cennete gireceklerdir.”[598]

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...