Hakiki Müminlerin Vasıfları
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Mümin, müminin aynasıdır.”[518]
Bir insan aynaya baktığı zaman, kendisinin güzel ve kusurlu yönlerini gördüğü gibi, mümin bir kimse de, diğer bir mümine baktığı zaman, kendi kusur, ayıp ve güzel taraflarını görür.
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Mümin, müminin aynası ve kardeşidir. Din kardeşinin namus, şeref ve bütün işlerini korur, mümkün olan işlerini ise görür. Olmadığı zamanlarda (onu aratmadan) işlerini yapar”[519]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Müminler birbirlerine karşı, taşları birbirini tamamlayıp kilitleyen bir duvara benzer.”[520]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, gerek eli, gerekse dili ile müminlerin can ve mallarına zarar dokundurmayan kimsedir. Muhacir ise, (Yurdunu terkeden değil) Allah'ın haram kıldığı şeyleri terkeden kimsedir.”[521]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, tek bir barsağıyla, kâfir ise yedi barsağını doyuruyor.”[522]
Açıklama:
Mümin, bir barsağmı doyuruyor sözünden maksat az yemesi, yani tokgözlü olması, kâfirin ise çok yemesi yani açgözlü olmasıdır.[523]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, (ölüm anında) şakaklarının teriyle tanınır.[524]
Açıklama:
Hakiki bir mümin, ölüm anında çok eziyet çekmesinden dolayı, şakaklarından ter döker ve böylece ahiret aleminde hak ettiği azabının tümünü ölüm anında vererek fani hayattan ayrılır. Oysa kâfirin durumu çok daha değişiktir. Kâfir bir kimseyi, ölüm anında çektiği azabtan çok ahîrette çekeceği azab bekler.[525]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hakiki bir mümin, başkalarını seven mümindir. Sevmeyen ve sevilmeyen kimseler faydalı değildirler. İnsanların en iyisi, başkalarına faydalı olandır.[526]”
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hakiki bir mümin, (dinine aykırı olan kötülüklere karşı) hiddetle gelendir. Allah ise, daha fazla hiddete gelir.”[527]
Hakiki bir mümin, dinine aykırı bir hareket gördüğü zaman, anında harekete geçip onu oiduğu yerde yek etmeğe çalışmalıdır. Çünkü kötülükler olduğu yerde imha edilmediği takdirde, geçici bir hastalık gibi olduğu yerde kalmayıp etrafa yayılır. Böylece dinsizlik, ahlâksızlık bugün önü alınmayıp her tarafa baş gösteren salgın hastalık halini almıştır. Böyle hastalıklardan Allah cümlemizi korusun. Amin...[528]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, (herkesi kendisi gibi bildiğinden) aklanan, fakat ahlâkı güzel olandır. Kâfir aldatıcı olduğu gibi, ahlâkı da kötü olandır.”[529]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçekten mümin her durumda iyidir. (Allah'dan gelen iyilik ve musibetlere karşı rıza gösterir.) Allah'a hamdû senada bulunarak ruhu iki kanadının arasında uçup gider.”[530]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, (işlediği kötülükleri iyilik yapmakla karşılayan) kefaret sahibidir.”[531]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlar (ve cemiyetler) arasına karışarak eziyetlere tahammül eden müminler, insanların arasına karışmayan ve eziyetlerine sebat göstermeyen müminlerden daha üstündür.”[532]
İmanını ve dini ahlâkını bozmadan toplum arasında yaşayan kimseler elbette ddaha üstündür. Çünkü o, kuvvetli bir imanın sahibi olduğunu ortaya koyup, binlerce cahile doğruluk yolunu göstererek İslahına çalışan kimseler, toplumdan kaçıp tenha yerlerde tek başına yaşayan müminlerden daha üstündür.[533]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Mümin, müminin kardeşidir. (Kendisinden gelen iyilik veya kötülük gibi) her halinde nasihatini terketmez.”[534]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, öylesine kolay ve yumuşak bir ahlâka sabipdir ki, onu ahmak zannedersin.”[535]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, (devamlı olarak şeytanın hücumuna maruz kaldığından kötülüklere karşı zayıf bünyeli, fakat açtığı günah yaralarını tövbe ile) yamalayandır. Said (şuurlu, mutluluğu bilen ıkimse), tövbe yamasının üzerinde ölendir.”[536]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hakiki bir mümin, her yönüyle faydalıdır. Onunla yürür, tanışır ve ortaklık yaparsan, sana menfaati dokunur. Çünkü müminin yaptığı her iş yararlıdır.”[537]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin öylesine kolay ve yumuşak huyludur ki, o, götürülmek istendiğinde kayanın üzerinde olsa bile, (sahibine) itaat ederek çöken bir deveye benzer.”[538]
Hakiki, şuurlu ve imanı tam bir mümin, devenin sahibine itaat etmesi gibi, Allah'ına, peygamberine ve dininin emirlerine itaat eder. Çünkü mümin, deveden daha aşağı bir varlık değildir. Deve görevini nasıl arzu ile yapıyorsa, müminde; Allah'a, peygambere ve dine karşı olan görevlerini içten gelen bir aşk ile yapmalı ve böylece hakiki bir mümin olduğunu ortaya koymalıdır.[539]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek müminin verdiği sözü yerine getirmesi vacibtir.”[540]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cimrilikten daha kötü bir hastalık varmıdır?” [541]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hakiki bir mümin, hurma ağacına benzer. Hurma ağacından ne koparırsan sana faydası dokunur.”[542]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek ve gerçek olmayan dört kısım mümin vardır:”
a) Kur'an-ı Kerim-i okuyarak (içindeki Allah'ın emirlerine göre hareket eden) bir mümin, kokusu hoş ve tadı güzel olan bir turunca benzer.
b) Kur'an-ı okumayan bir mümin, tadı güzel, kokusu olmayan hurmaya benzer.
c) Kur'an-ı okuduğu halde O içindekilerine inanmayıp, buna rağmen imanlı olduğunu iddia eden) bir münafık, tadı acı, kokusu güzel olan reyhan çiçeğine benzer.
d) Kur'an-ı okumayan (fakat imanlı olduğunu iddia eden) bir münafık; tadı acı, kokusu olmayan hind kavnununa benzer.”[543]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gerçek mümin, içi mamur, dışı harabe olan bir eve benzer. İçine girdiğinde her yanı güzel bulursun. Kâfir bir kimse ise, dışı beyaz ve güzel olan bir kabre benzer. Dışı görende hayranlık uyandırır. Fakat içi aslında pis kokularla doludur.”[544]
Helâl Ve Haram
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Helâl ve haramın belli olduğu ortadadır. Bu ikisinin arasında insanların çoğunun helâlmı, haram mı diye şüpheye düştükleri şeyler vardır. Şüpheli şeylerden kaçınan müminler, dinini, ırz ve namuslarını selâmete çıkarmış olurlar.
Şüpheli şeyleri işleyenler, (günün birinde) haramı da işlerler. Bu da korunun veya yasak -bölgenin kenarında sürülerini otlatan bir çobana benzer ki, her an korunun içine girme tehlikesi var. Uyanın! Her paşanın kendilerine mahsus bir yasak bölgesi vardır (ki, hiç bir -kimse oraya yanaşamaz)
Allah'ın yeryüzünde yasak bölgesi vardır. O da, haram kıldığı şeylerdir. Uyanık olun!.. İnsanların cesedinde (bir parça) et vardır. O, doğru yol da yürüdüğü zaman, ceset de doğru yürür, yolunu sapıttığı zaman, ceset de yolunu sapıtır. O parça et de hiç şüphesiz, kalbidir.”[229]
Helâl, şeriatın kesin olarak haram kılmadığı, haram ise, şeriatın haram olduğuna kesinlikle bildirdiği şeylere denir. Fakat haram ile helâl arasındaki şüpheli görülen şeylerin de terk edilmesi gereklidir. Çünkü şüpheli şeylerden sakınmayan ve onu alışkanlık haline getiren kimselerin günün birinde haram olan şeyleri de alışkanlık haline getirebilir. Hiç çekinmeden koru veya yasak bölgenin etrafında hayvan sürülerini otlatarak dolaşan bir çobanın idare ettiği hayvan sürüsü, koru veya yasak bölgenin içine girebilir. Bu yüzden haramın olduğu yerlere yaklaşarak şüpheli görülen şeyleri yapan bir kimsenin haramı da işleyemeyeceği ne malûm?[230]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Helâlinde, haramında belli olduğu ortadadır,
O halde şüpheli gördüğün şeyleri bırak, olmayanları seç.”[231]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Faizden kazanılan bir dirhem para, Allah'ın nezdinde günah bakımından otuz altı kere yapılan zinadan daha kötüdür.” [232]
Faizin zinaden daha kötü olmasının nedeni; zina yapan bir kimse kesinlikle tövbe edip onu bırakırsa, Allah'ın rahmetine mazhar olabilir. Oysa faiz, (karışarak arttırılmış bulunan bir serveti) haramlıktan tasfiye etmek, onu yeniden helâl ve meşruluğuna kavuşturmak mümkün değildir. Haramdan kurtarılmayan ve ömür boyu onunla zevku sefa sürerek ölen bir kimsenin Allah'ın rahmetine mazhar olması şüpheli olduğundan hadisi şerifte faizin zinadan daha kötü bir günah olduğu açıklanmıştır.[233]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüpheli olan şeyleri bırak, olmayanları seç. Doğruluk, huzur ve mutluluktur. Yalancılık ise, şüpheli ve kötü gaflettir.”
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüpheli olan şeyleri bırak, şüpheli olmayanları seç. Çünkü Allah için şüpheli olan şeyleri bırakıp kaçınman, seni ondan gelecek sıkıntılara maruz bırakmaz.”[234]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Altın, İpek gibi zinet eşyaları, benim ümmetimden ancak kadınlara helâldir, erkeklere ise, haramdır.”[235]
Kadınlar zinet ehli olduğundan, altın ve gümüş gibi zinet eşyaları kendilerine helâl kılınmıştır.[236]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Altın, kâfir olan erkeklerin, gümüş ise müslüman erkeklerin zinetidir. Demir ise, cehennem ehlinin zinetidir.”[237]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah, helâldan kazanarak fazla israfa kaçmayan harcayan ve sevabına muhtaç olduğu kıyamet günü için, malının artan kısmını fakirlere sadaka olarak veren kimselerden razı olsun.”[238]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Rüşvet alanda verende cehennemliktir.”[239]
Rüşvet, insanlık için tehlikeli olan bir mikroptur.
Bunun için davasında haklıyı haksız, haksızı da haklı çıkaran ve hakimi vereceği kesin hükmünden çevirdiğinden haram kılınmıştır.[240]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benden sonra ümmetimin çoğunluğu, yardımcıları devlet adamları olan ve kendilerine birçok isimler verdikleri içkiler içeceklerdir.”[241]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şeytan düşünceli olan kimseler, daha çok (kötülüklerinin karargâhı olarak) hamamları tercih ederler.”[242]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Etini yemiyorum bu yüzden haramdır” diye kertenkele hakkında kesin bir hüküm vermiyorum.”[243]
Sevgili peygamberimiz, kertenkelenin “etini yemem ve bunun için başkalarına haram da kılmam” sözüyle ortaya koyduğu kapalı ifadenin sebebi; böyle bir hayvanın Mekke ve Medine civarında bulunmaması, aynı zamanda çeşitlerin çok olması (bazılarının da yenilmemesi) nedenlerine dayanılmaktadır.[244]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“ İpekli elbiseyi, ahirette bir nasibi olmayan (erkek olan) kimseler giyer.”[245]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Altın gibi zinet eşyaları ve ipekli elbiseleri, ümmetimden kadınlara helâl, erkeklere ise haram kılınmıştır.”[246]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Biz müslümanlara eti helâl kılınmış olan iki çeşit ölü hayvan ve bunun yanında helâl kılınmış olan iki çeşit de kan vardır:
Eti helâl olan ölü hayvanlar, balık ile çekirge, helâl olan kan ise, ciğer ile dalaktır.”[247]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dört yerde bile kullanılması kabul olunmayan dört çeşit kazanç vardır: İhanetle, hırsızlıkla, ganimet ve yetim malından elde edilen mallardır. Bunların, hacda, umrede, cihadda, savaşda kullanılması ve sadaka olarak da olsa, verilmesi makbul değildir. (Allah'ın nezdinde sevapları kabul olunmaz.)”[248]
Hadisi şerifte gayri meşru yollarla elde edilen kazançların sevap olan yerlerde harcanılmasının doğru olmaması, sevap olmayan yerlerde ise harcanılmasının hiç doğru olmadığı kastedilmektedir.[249]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kazançların en güzeli, kişinin alın teriyle, el emeğiyle alış verişle kazandığı meşru maldır.”[250]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, Hz. Allah, haram kıldığı şeyleri, sizlerden bazılarının işleyeceğini bildiğinden haram kılmıştır.
Uyanık olun!., şüphesiz ben, kelebeklerin ne olacağını düşünmeden ateşe, sineklerin sivri maddelerin içine atlamaları gibi, günah işlediğinizden dolayı ateşe atlamanızı önlemek için, arkadan eteklerinize yapışıyorum.”[251]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sarhoşluk yapan her şey içki, içki olan her şey de haramdır. O halde dünyada iken, içki içmeye devam edip tövbe etmeden ölen bir kimse, ahirette (cennete girse bile) cennetin tatlı meşrubatlarından içmeyecektir”.[252]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sarhoşluk yapan her madde haramdır.
Çoğu sarhoşluk yapan bir maddenin bir avuç kadarı dahi haramdır.”[253]
Hadisde geçmiş olan “Ferâk” kelimesi 16 litre demektir,[254]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Malı istediği şekilde harcamak, ancak sahibinin hakkıdır.”[255]
Bu hadisi şerifte İslâmiyette mülkiyet, adalet ve hürriyetin bulunduğunu ve mülkiyeti tanımayan komünizm rejimini de red ettiğini ifade eder.[256]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Köpek dişini taşıyan her yırtıcı hayvanın eti haramdır.”[257]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ı anma gibi ibadetlerin dışında yapılan her türlü iş, (Allah'ın nazarında) eğlence ve boş oyalanmadır. Bunlardan yanlız dört hüküm müstesnadır:
a) Kocanın hanımıyla oynaşması,
b) Erkeğin (savaş için) atını terbiye etmesi,
c) İki ordunun arasında kişinin gururla dolaşması,
d) Kişinin yüzme gibi faydalı şeyleri öğrenmesi."[258]
Bu hadisde Allah'a yapılan kulluk ve ibadetlerin dışında bulunan her türlü dünyevi işlerin basit, önemsiz, eğlencelerden ibaret olduğu anlatılıyor.
Ancak, dinimizin haram saymadığı şeylerin yapılması helâldir. Bunlarda, helâl yoldan ticaret yapmak, kazanç sağlamak ve hayatımızı düşmanlara karşı korumak için yapılan işlerdir.[259]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Topukların aşağı kısmına kadar elbise giymek (kişinin gururlanmasına neden olduğundan) giyeni cehenneme sokar.”[260]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Şimdiye kadar ben) sizleri tulumun dışında her türlü kablarda (hurma, üzüm gibi) maddelerin şıralarını tutmaktan men ediyordum. Şimdi ise, sorhoşluk durumuna sokmayacak şartıyla tutup içebilirsiniz.”
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Bu ana kadar) ben, sizleri bütün kablarda (hurma, üzüm gibi) maddelerin şıralarını tutmaktan men ediyordum. Şimdi ise, sarhoşluk durumundan kaçınmak şartıyla tutup içebilirsiniz.”[261]
25-26 - Her iki hadisin ifade ettiği gerçek şudur: Hurma, üzüm, elma, armut, bal gibi maddelerin şıraları içkiye dönüşmeden evvel içilmesi helâldir. Fakat rakı, şarap, bira gibi sarhoşluk yapan maddelere dönüştükten sonra içilmesi kesinlikle haramdır,[262]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Bu ana kadar) ben, sizleri -zenginler fakirlere yardım etsinler diye- üç günden fazla kurbanların etini yemekten ve saklamaktan men ederdim. Şimdi ise, dilediğiniz şekilde yiyip yedirebildiğiniz gibi saklayabilirsiniz de.”[263]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Şimdiye kadar) ben, sizlerin kabirleri ziyaret etmenizi yasakladım. Dikkatli olun! Kabri ziyaret edebilirsiniz. Çünkü kabri ziyaret etmek, kalbi yumuşatır, gözleri yaşartır, ahireti hatırlatır. (Yanlız yüksek sesle ağlamak, bağırıp çağırmak, elbisesini yırtmak gibi hareketler yaparak kötü sözler söylemeyin)”[264]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Helâl mi, haram mı diye) kalbini kurcalanan her şeyi terk et.”[265]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanların göreceklerini istemediğin şeyleri tenha yerlerde yapma.”[266]
Kişinin Allah'ın rızasına ve dinin hükümlerine aykırı olduğu için başkalarının huzurunda yapmaktan çekindiği gibi, tenha yerlerde de yapmaması gerekir. Çünkü Allah'ın görmesi, başkalarının görmesinden daha önemlidir.[267]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Mal sahibinin rızası olmadan) kaçırmak ve zorla almak gibi vesilelerle elde edilen her türlü mal, (senin için) helâl değildir.”[268]
n)
32- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Zorla elde edilen mal, (haramlık bakımından ölü bir hayvanın etini yemekten farklı değildir.”[269]
Başkasının malı, senin için ancak alış-veriş gibi rızasını tahsil eden sebeplerle helâl olabilir.
Bunun dışında hiç bir şekilde başkasının malı senin için, helâl olmaz.
Çünkü İslâm dininde mülkiyet hakkı vardır.[270]
33- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, Allah'ın nezdinde günahların en büyüğü kişinin nafakasını vermekle mükellef bulunduğu (oğlu, kızı gibi) kimseleri yok etmektir.”[271]
34- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, dünyada karnı en tok olan (dolayısıyla gaflet, içinde ömrünü tüketen kimseler) kıyamet günü en aç kimseler olacaktır.”[272]
35- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, fizik kapısı arş-ı âlâdan yere kadar açıktır. Hz. Allah her kulun azmine çalışma gayretine göre rızkını verecektir."[273]
36- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, (araştırıp sormadan, helâl-haram demeden, denize dalar gibi) ellerine geçirdikleri her türlü malı yiyenler için, cehennem ateşi vardır.”[274]
37- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hiç bir kimse, alnının teri ve ellerinin emeğiyle kazandığından daha iyisini yememiştir.
Şüphesiz Davud peygamber, el emeğinden kazandığını yerdi.”[275]
38- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Elma ve hurmadan yapılan alkollü her madde içkidir.”[276]
39- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Buğday, hurma, arpa, üzüm ve baldan imal edilen alkollü şeyler içkidir.”[277]
40- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Helâli araştırmak için peşinden koşan sonra da geceyi yorgunluk içinde geçiren kimsenin günahları af olunur.”[278]
41- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yalancı şahitlikte bulunarak bir müslümanın malının elinden alınmasına veya kanının dökülmesine sebep olan kimse, cehennem ateşini hak etmiş olur.”[279]
42- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Çoğu sarhoşluk yapan bir maddenin azı da haramdır.”[280]
43- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kedinin eti satılarak elde edilen paranın yenilmesi yasaklanmıştır. (Çünkü yırtıcı olan hayvanların eti yenilmediğinden, kedi de yırtıcı bir hayvan olduğu için, eti haramdır.)”[281]
44- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kertenkelenin etinin yenilmesi yasaklanmıştır.”[282]
Peygamber efendimiz 12. hadisinde “ben kertenkelenin etini yemem ve başkalarına da haramdır demem” sözüyle kapalı olarak buyurduğu ifadenin sebebi; kertenkelenin haram olması hakkında henüz Allah'ın vahyi inmemesinden dolayıdır. Peygamberimizin bu hadiste kertenkelenin etinin yenilmesini yasaklamasının sebebi, vahiyden sonra gelen Allah'ın kesin emrindendir. Bu yüzden iki hadisin arasında herhangi bir çelişki yoktur.[283]
45- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sevgili peygamberimiz, köpek dişini taşıyan ve pençeli olan her kuşun etinin yenilmesini yasaklamıştır.”[284]
46- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sevgili peygamberimiz ehli olan eşeklerin etlerinin yenilmesini, yasaklamıştır.”[285]
Ehli olan merkeplerin eti haramdır. Fakat yabani merkeplerin eti helâldir.[286]
47- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Peygamber efendimiz at, katır, merkep ve köpek dişli olan yırtıcı hayvanların etlerinin yenilmesini yasaklamıştır.”[287]
Peygamber efendimiz atların etinin yenilmesini haram olduğundan değil, belki savaş için araç olduğu için, yasaklamıştır.
Katır anasına bağlı olduğundan dolayı anasına göre hüküm verilir. Anası kısrak ise, eti yenir, merkep ise eti yenmez.[288]
48- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sevgili peygamberimiz, herhangi bir yerde beklettirilerek okla öldürülen hayvanın etinin yenilmesini yasaklamıştır.”[289]
İstikamet (Doğrultu)
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dinin gösterdiği istikametten ayrılmayınız. Sizin istikametiniz ne kadar güzel bir şey. Amellerinizin (işleyeceğiniz iyiliklerin) en iyisi, namazdır. Vaktinde abdest alıp muhafaza eden ancak mümindir.”[290]
İyi Ahlâk
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanlardır.”[562]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ümmetimin en hayırlıları, kötülük yaptıkları Aman tövbe eden, iyilik yaptıkları zaman da sevinen kimselerdir.”[563]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Evlerin en hayırlısı, kendisine iyilik yapılan bir yetimin bulunduğu bir evdir.”[564]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Arkadaşlarınızın en hayırlısı, size nûrani yüzüyle Allah'ı hatırlatan, faydalı konuşmasıyla iyi amelinizi arttıran ve yaptığı işlerle size ahireti andıran kimselerdir.”[565]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennete girerken, insanların çoğunluğunu saf kimselerin teşkil ettiğini gördüm.”[566]
Hadisde geçen kelimeler: El Bülhü: Saf, temiz[567]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın şehirlerinden en iyisi Şam'dır. Şam'dan başka bir yere gitmek için göç eden kimse, Allah'ın öfkesini, başka bir yerden de Şam'a gitmek isteyen kimse ise rahmetini kazanır.”[568]
Şam'ın diğer şehirlerden üstün olmasının sebebi; peygamberlerin meskeni ve gönderildikleri yer olmasındandır.
Sâfvet: En iyi.
Yectebi: Seçmek.
Sahde: Buğuz, öfke.[569]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şam, (kıyamet günü) insanların toplandıkları mahşer meydanıdır.”[570]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, borcunu en güzel ödeyenlerinizdir.”[571]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, eşlerine karşı, en güzel hareket edenlerinizdir.”[572]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ömrü uzun ve ameli güzel olanlarınızdır.”[573]
Şüphe yok ki, Allah'ın nezdinde en iyi olan kimseler, uzun ömürlü ve yaptıkları her işi güzel olanlardır. Çünkü böyle kimseler, çok çalışıp altın ve gümüş tesfiye eden veya ipekli kumaşları imal eden fabrikaya benzer. Fabrikaların en iyisi de muhakkak ki, uzun ömürlü imal ettikleri malın en güzel ve en faydalısı olandır. İnsanların en kötüsü, içki, rakı gibi zehirli ve kötü maddeler imal eden bir fabrikaya benzer. İmal ettiği mallarla insanları akıldan yoksun bırakıp sahoşluk deliliği kaptıran fabrikalar, fabrikaların en kötüsü olduğu gibi, uzun ömürlü, yaptığı müstehcen davranış ve hareketlerle iyileri doğru yoldan saptıran kimseler de insanların en kötüsüdür.[574]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, nûrani yüzüyle size Allah'ı hatırlatan, faydalı konuşmasıyla iyi amelinizi arttıran ve yaptığı güzel işleriyle size ahireti teşvik edenlerinizdir.”[575]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın nezdinde arkadaşların en iyisi, arkadaşlarına, komşuların en iyisi ise komşularına en iyi davrananlardır.”[576]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Erkeklerin en iyisi, peygambere yardım eden ensar Medineliler, yemeklerin en iyisi ise etli yemeklerdir.”[577]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Evvelinde Hz. Muhammed'in, sonunda ise semadan yere inicek olan İsa peygamberin bulunmasından dolayı, bu ümmetin en iyisi evveli ve sonudur. Şu iki devrin arasında öylesine eğri ve sapık bir yol vardır ki, o yol üzerinde yaşayan kimseler bu ümmetten değildir.”[578]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ailesine karşı iyi olanlarınızdır. Fakat ben, aileme karşı hepinizden en iyi olanımdır.”[579]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, eşlerine karşı en iyi olanlarınızdır.”[580]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ailesine karşı iyi davrananlardır. (Muhakkak ki,) ben aileme karşı hepinizden en iyi olanımdır. Kendilerine karşı iyi davrananlar iyi insan, ihanet edenler ise, kötü insanlardır.”[581]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, (muhtaç olanlara) yemek yediren ve (din kardeşlerinin) selâmını alandır.”
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, borcunu güzel bir şekilde ödeyendir.”[582]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyi olanlarınız, çağdaşlarımdır (zamanımdakilerdir.) (İkinci derecede) iyi olanlarınız, çağdaşlarımdan sonra gelecek olanlardır. (Üçüncü derecede) iyileriniz ise, bunlardan sonra gelecek olanlardır. Bundan sonra öylesine -bir millet gelecek ki, onlar emanete karşıihanet eder ve kendilerine güven duyulmaz, şahitliğe çağrılmadan, şahitlik yapar, adakta bulunduklarını yerine getirmez, (sadece midelerine hizmet ettiklerinden) şişmanlık -hastalığı kendilerinde baş gösterir.”[583]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, eşlerine ve kız çocuklarına en iyi olanlarınızdır.”[584]
Allah'ın nezdinde en iyi olanlarınız eşi ve kız çocuklarıyla iyi geçinip onları İslâm dînînin emrettiği şekilde yaşatarak onlara Allah'ın emirlerini öğretip, dine karşı gelerek şeytanın hizmetinde askerlik yapan sokak kızlarından kurtaranlarınızdır.[585]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz kölelerine (işçi ve hizmetçilerine) karşı en iyi olanlarınızdır.”[586]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, aşiret ve kabilelerine karşı günah sayılmayı konularda müdafaa edenlerinizdir.”[587]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, kendisinden iyilik beklenilen ve kötülüklerinden de emin olunanlardır. En kötüleriniz ise, kendisinden ancak iyilik beklenilmeyen ve şerrinden emin olunmayanlardır.”[588]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, dünyaya az, ahiret işlerine çok önem verenlerinizdir.”[589]
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İslâmca en iyileriniz, dinini bilen ahlâkı en güzel olanlarınızdır.”[590]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her insan, Allah'a karşı ibir aile gibidir. Bunların arasında Allah'ın nezdinde en sevilen, diğer, aile ferdlerine karşı faydalı olanlarınızdır.”[591]
Her insan Allah'a karşı bir aile ferdidir. Bir ailenin kendi reisîne karşı gelmesi, terbiyesizlik sayıldığı gibi, Allah'a karşı gelmek de o kadar büyük bir terbiyesizlik ve nankörlüktür.[592]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Demirden balıklara varıncaya kadar bütün canlı ve cansız varlıklar, insanlara faydalı bilgiler öğreten kimselere selavat gettrir. (Ona dua ve istiğfar ederler.)”[593]
Tüm varlıklar, faydalı şeyleri öğreten kimselere dua ve istiğfar ettikleri gibi, kötüyü zararlı bilgiyi öğreten kimselere de lanet ederler.[594]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tüm faydalı şeyler, yaşça büyük olanlarınızla birliktedir. (Öyleyse, dünyevi ve uhrevi birçok işlerinizde onlara başvurup danışınız.”[595]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Baş ve yüzde görülen) beyaz kıl, müminin nurudur. Öyleyse islâm dinini kabul eden bir kişinin baş ve yüzünde görülen her beyaz kıla karşı bir sevap yazılıp bir derecesi yükselir.”[596]
Hadisde geçen kelimeler: Eşşeybu: Kişinin baş ve yüzünde görülen beyaz kıllar.[597]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah’ın yeryüzünden seçtiklerinden birisi de Şah şehridir. Zira Allah’ın yarattığı seçkin kimselerin birçoğu burada yaşar. Muhakkak ümmetimden üç grup insan hesap ve azapsız olarak cennete gireceklerdir.”[598]
Helâl Ve Haram
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Helâl ve haramın belli olduğu ortadadır. Bu ikisinin arasında insanların çoğunun helâlmı, haram mı diye şüpheye düştükleri şeyler vardır. Şüpheli şeylerden kaçınan müminler, dinini, ırz ve namuslarını selâmete çıkarmış olurlar.
Şüpheli şeyleri işleyenler, (günün birinde) haramı da işlerler. Bu da korunun veya yasak -bölgenin kenarında sürülerini otlatan bir çobana benzer ki, her an korunun içine girme tehlikesi var. Uyanın! Her paşanın kendilerine mahsus bir yasak bölgesi vardır (ki, hiç bir -kimse oraya yanaşamaz)
Allah'ın yeryüzünde yasak bölgesi vardır. O da, haram kıldığı şeylerdir. Uyanık olun!.. İnsanların cesedinde (bir parça) et vardır. O, doğru yol da yürüdüğü zaman, ceset de doğru yürür, yolunu sapıttığı zaman, ceset de yolunu sapıtır. O parça et de hiç şüphesiz, kalbidir.”[229]
Helâl, şeriatın kesin olarak haram kılmadığı, haram ise, şeriatın haram olduğuna kesinlikle bildirdiği şeylere denir. Fakat haram ile helâl arasındaki şüpheli görülen şeylerin de terk edilmesi gereklidir. Çünkü şüpheli şeylerden sakınmayan ve onu alışkanlık haline getiren kimselerin günün birinde haram olan şeyleri de alışkanlık haline getirebilir. Hiç çekinmeden koru veya yasak bölgenin etrafında hayvan sürülerini otlatarak dolaşan bir çobanın idare ettiği hayvan sürüsü, koru veya yasak bölgenin içine girebilir. Bu yüzden haramın olduğu yerlere yaklaşarak şüpheli görülen şeyleri yapan bir kimsenin haramı da işleyemeyeceği ne malûm?[230]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Helâlinde, haramında belli olduğu ortadadır,
O halde şüpheli gördüğün şeyleri bırak, olmayanları seç.”[231]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Faizden kazanılan bir dirhem para, Allah'ın nezdinde günah bakımından otuz altı kere yapılan zinadan daha kötüdür.” [232]
Faizin zinaden daha kötü olmasının nedeni; zina yapan bir kimse kesinlikle tövbe edip onu bırakırsa, Allah'ın rahmetine mazhar olabilir. Oysa faiz, (karışarak arttırılmış bulunan bir serveti) haramlıktan tasfiye etmek, onu yeniden helâl ve meşruluğuna kavuşturmak mümkün değildir. Haramdan kurtarılmayan ve ömür boyu onunla zevku sefa sürerek ölen bir kimsenin Allah'ın rahmetine mazhar olması şüpheli olduğundan hadisi şerifte faizin zinadan daha kötü bir günah olduğu açıklanmıştır.[233]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüpheli olan şeyleri bırak, olmayanları seç. Doğruluk, huzur ve mutluluktur. Yalancılık ise, şüpheli ve kötü gaflettir.”
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüpheli olan şeyleri bırak, şüpheli olmayanları seç. Çünkü Allah için şüpheli olan şeyleri bırakıp kaçınman, seni ondan gelecek sıkıntılara maruz bırakmaz.”[234]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Altın, İpek gibi zinet eşyaları, benim ümmetimden ancak kadınlara helâldir, erkeklere ise, haramdır.”[235]
Kadınlar zinet ehli olduğundan, altın ve gümüş gibi zinet eşyaları kendilerine helâl kılınmıştır.[236]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Altın, kâfir olan erkeklerin, gümüş ise müslüman erkeklerin zinetidir. Demir ise, cehennem ehlinin zinetidir.”[237]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah, helâldan kazanarak fazla israfa kaçmayan harcayan ve sevabına muhtaç olduğu kıyamet günü için, malının artan kısmını fakirlere sadaka olarak veren kimselerden razı olsun.”[238]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Rüşvet alanda verende cehennemliktir.”[239]
Rüşvet, insanlık için tehlikeli olan bir mikroptur.
Bunun için davasında haklıyı haksız, haksızı da haklı çıkaran ve hakimi vereceği kesin hükmünden çevirdiğinden haram kılınmıştır.[240]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benden sonra ümmetimin çoğunluğu, yardımcıları devlet adamları olan ve kendilerine birçok isimler verdikleri içkiler içeceklerdir.”[241]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şeytan düşünceli olan kimseler, daha çok (kötülüklerinin karargâhı olarak) hamamları tercih ederler.”[242]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Etini yemiyorum bu yüzden haramdır” diye kertenkele hakkında kesin bir hüküm vermiyorum.”[243]
Sevgili peygamberimiz, kertenkelenin “etini yemem ve bunun için başkalarına haram da kılmam” sözüyle ortaya koyduğu kapalı ifadenin sebebi; böyle bir hayvanın Mekke ve Medine civarında bulunmaması, aynı zamanda çeşitlerin çok olması (bazılarının da yenilmemesi) nedenlerine dayanılmaktadır.[244]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“ İpekli elbiseyi, ahirette bir nasibi olmayan (erkek olan) kimseler giyer.”[245]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Altın gibi zinet eşyaları ve ipekli elbiseleri, ümmetimden kadınlara helâl, erkeklere ise haram kılınmıştır.”[246]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Biz müslümanlara eti helâl kılınmış olan iki çeşit ölü hayvan ve bunun yanında helâl kılınmış olan iki çeşit de kan vardır:
Eti helâl olan ölü hayvanlar, balık ile çekirge, helâl olan kan ise, ciğer ile dalaktır.”[247]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dört yerde bile kullanılması kabul olunmayan dört çeşit kazanç vardır: İhanetle, hırsızlıkla, ganimet ve yetim malından elde edilen mallardır. Bunların, hacda, umrede, cihadda, savaşda kullanılması ve sadaka olarak da olsa, verilmesi makbul değildir. (Allah'ın nezdinde sevapları kabul olunmaz.)”[248]
Hadisi şerifte gayri meşru yollarla elde edilen kazançların sevap olan yerlerde harcanılmasının doğru olmaması, sevap olmayan yerlerde ise harcanılmasının hiç doğru olmadığı kastedilmektedir.[249]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kazançların en güzeli, kişinin alın teriyle, el emeğiyle alış verişle kazandığı meşru maldır.”[250]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, Hz. Allah, haram kıldığı şeyleri, sizlerden bazılarının işleyeceğini bildiğinden haram kılmıştır.
Uyanık olun!., şüphesiz ben, kelebeklerin ne olacağını düşünmeden ateşe, sineklerin sivri maddelerin içine atlamaları gibi, günah işlediğinizden dolayı ateşe atlamanızı önlemek için, arkadan eteklerinize yapışıyorum.”[251]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sarhoşluk yapan her şey içki, içki olan her şey de haramdır. O halde dünyada iken, içki içmeye devam edip tövbe etmeden ölen bir kimse, ahirette (cennete girse bile) cennetin tatlı meşrubatlarından içmeyecektir”.[252]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sarhoşluk yapan her madde haramdır.
Çoğu sarhoşluk yapan bir maddenin bir avuç kadarı dahi haramdır.”[253]
Hadisde geçmiş olan “Ferâk” kelimesi 16 litre demektir,[254]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Malı istediği şekilde harcamak, ancak sahibinin hakkıdır.”[255]
Bu hadisi şerifte İslâmiyette mülkiyet, adalet ve hürriyetin bulunduğunu ve mülkiyeti tanımayan komünizm rejimini de red ettiğini ifade eder.[256]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Köpek dişini taşıyan her yırtıcı hayvanın eti haramdır.”[257]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ı anma gibi ibadetlerin dışında yapılan her türlü iş, (Allah'ın nazarında) eğlence ve boş oyalanmadır. Bunlardan yanlız dört hüküm müstesnadır:
a) Kocanın hanımıyla oynaşması,
b) Erkeğin (savaş için) atını terbiye etmesi,
c) İki ordunun arasında kişinin gururla dolaşması,
d) Kişinin yüzme gibi faydalı şeyleri öğrenmesi."[258]
Bu hadisde Allah'a yapılan kulluk ve ibadetlerin dışında bulunan her türlü dünyevi işlerin basit, önemsiz, eğlencelerden ibaret olduğu anlatılıyor.
Ancak, dinimizin haram saymadığı şeylerin yapılması helâldir. Bunlarda, helâl yoldan ticaret yapmak, kazanç sağlamak ve hayatımızı düşmanlara karşı korumak için yapılan işlerdir.[259]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Topukların aşağı kısmına kadar elbise giymek (kişinin gururlanmasına neden olduğundan) giyeni cehenneme sokar.”[260]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Şimdiye kadar ben) sizleri tulumun dışında her türlü kablarda (hurma, üzüm gibi) maddelerin şıralarını tutmaktan men ediyordum. Şimdi ise, sorhoşluk durumuna sokmayacak şartıyla tutup içebilirsiniz.”
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Bu ana kadar) ben, sizleri bütün kablarda (hurma, üzüm gibi) maddelerin şıralarını tutmaktan men ediyordum. Şimdi ise, sarhoşluk durumundan kaçınmak şartıyla tutup içebilirsiniz.”[261]
25-26 - Her iki hadisin ifade ettiği gerçek şudur: Hurma, üzüm, elma, armut, bal gibi maddelerin şıraları içkiye dönüşmeden evvel içilmesi helâldir. Fakat rakı, şarap, bira gibi sarhoşluk yapan maddelere dönüştükten sonra içilmesi kesinlikle haramdır,[262]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Bu ana kadar) ben, sizleri -zenginler fakirlere yardım etsinler diye- üç günden fazla kurbanların etini yemekten ve saklamaktan men ederdim. Şimdi ise, dilediğiniz şekilde yiyip yedirebildiğiniz gibi saklayabilirsiniz de.”[263]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Şimdiye kadar) ben, sizlerin kabirleri ziyaret etmenizi yasakladım. Dikkatli olun! Kabri ziyaret edebilirsiniz. Çünkü kabri ziyaret etmek, kalbi yumuşatır, gözleri yaşartır, ahireti hatırlatır. (Yanlız yüksek sesle ağlamak, bağırıp çağırmak, elbisesini yırtmak gibi hareketler yaparak kötü sözler söylemeyin)”[264]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Helâl mi, haram mı diye) kalbini kurcalanan her şeyi terk et.”[265]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanların göreceklerini istemediğin şeyleri tenha yerlerde yapma.”[266]
Kişinin Allah'ın rızasına ve dinin hükümlerine aykırı olduğu için başkalarının huzurunda yapmaktan çekindiği gibi, tenha yerlerde de yapmaması gerekir. Çünkü Allah'ın görmesi, başkalarının görmesinden daha önemlidir.[267]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Mal sahibinin rızası olmadan) kaçırmak ve zorla almak gibi vesilelerle elde edilen her türlü mal, (senin için) helâl değildir.”[268]
n)
32- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Zorla elde edilen mal, (haramlık bakımından ölü bir hayvanın etini yemekten farklı değildir.”[269]
Başkasının malı, senin için ancak alış-veriş gibi rızasını tahsil eden sebeplerle helâl olabilir.
Bunun dışında hiç bir şekilde başkasının malı senin için, helâl olmaz.
Çünkü İslâm dininde mülkiyet hakkı vardır.[270]
33- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, Allah'ın nezdinde günahların en büyüğü kişinin nafakasını vermekle mükellef bulunduğu (oğlu, kızı gibi) kimseleri yok etmektir.”[271]
34- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, dünyada karnı en tok olan (dolayısıyla gaflet, içinde ömrünü tüketen kimseler) kıyamet günü en aç kimseler olacaktır.”[272]
35- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, fizik kapısı arş-ı âlâdan yere kadar açıktır. Hz. Allah her kulun azmine çalışma gayretine göre rızkını verecektir."[273]
36- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, (araştırıp sormadan, helâl-haram demeden, denize dalar gibi) ellerine geçirdikleri her türlü malı yiyenler için, cehennem ateşi vardır.”[274]
37- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hiç bir kimse, alnının teri ve ellerinin emeğiyle kazandığından daha iyisini yememiştir.
Şüphesiz Davud peygamber, el emeğinden kazandığını yerdi.”[275]
38- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Elma ve hurmadan yapılan alkollü her madde içkidir.”[276]
39- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Buğday, hurma, arpa, üzüm ve baldan imal edilen alkollü şeyler içkidir.”[277]
40- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Helâli araştırmak için peşinden koşan sonra da geceyi yorgunluk içinde geçiren kimsenin günahları af olunur.”[278]
41- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yalancı şahitlikte bulunarak bir müslümanın malının elinden alınmasına veya kanının dökülmesine sebep olan kimse, cehennem ateşini hak etmiş olur.”[279]
42- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Çoğu sarhoşluk yapan bir maddenin azı da haramdır.”[280]
43- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kedinin eti satılarak elde edilen paranın yenilmesi yasaklanmıştır. (Çünkü yırtıcı olan hayvanların eti yenilmediğinden, kedi de yırtıcı bir hayvan olduğu için, eti haramdır.)”[281]
44- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kertenkelenin etinin yenilmesi yasaklanmıştır.”[282]
Peygamber efendimiz 12. hadisinde “ben kertenkelenin etini yemem ve başkalarına da haramdır demem” sözüyle kapalı olarak buyurduğu ifadenin sebebi; kertenkelenin haram olması hakkında henüz Allah'ın vahyi inmemesinden dolayıdır. Peygamberimizin bu hadiste kertenkelenin etinin yenilmesini yasaklamasının sebebi, vahiyden sonra gelen Allah'ın kesin emrindendir. Bu yüzden iki hadisin arasında herhangi bir çelişki yoktur.[283]
45- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sevgili peygamberimiz, köpek dişini taşıyan ve pençeli olan her kuşun etinin yenilmesini yasaklamıştır.”[284]
46- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sevgili peygamberimiz ehli olan eşeklerin etlerinin yenilmesini, yasaklamıştır.”[285]
Ehli olan merkeplerin eti haramdır. Fakat yabani merkeplerin eti helâldir.[286]
47- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Peygamber efendimiz at, katır, merkep ve köpek dişli olan yırtıcı hayvanların etlerinin yenilmesini yasaklamıştır.”[287]
Peygamber efendimiz atların etinin yenilmesini haram olduğundan değil, belki savaş için araç olduğu için, yasaklamıştır.
Katır anasına bağlı olduğundan dolayı anasına göre hüküm verilir. Anası kısrak ise, eti yenir, merkep ise eti yenmez.[288]
48- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sevgili peygamberimiz, herhangi bir yerde beklettirilerek okla öldürülen hayvanın etinin yenilmesini yasaklamıştır.”[289]
İstikamet (Doğrultu)
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dinin gösterdiği istikametten ayrılmayınız. Sizin istikametiniz ne kadar güzel bir şey. Amellerinizin (işleyeceğiniz iyiliklerin) en iyisi, namazdır. Vaktinde abdest alıp muhafaza eden ancak mümindir.”[290]
İyi Ahlâk
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanlardır.”[562]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ümmetimin en hayırlıları, kötülük yaptıkları Aman tövbe eden, iyilik yaptıkları zaman da sevinen kimselerdir.”[563]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Evlerin en hayırlısı, kendisine iyilik yapılan bir yetimin bulunduğu bir evdir.”[564]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Arkadaşlarınızın en hayırlısı, size nûrani yüzüyle Allah'ı hatırlatan, faydalı konuşmasıyla iyi amelinizi arttıran ve yaptığı işlerle size ahireti andıran kimselerdir.”[565]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennete girerken, insanların çoğunluğunu saf kimselerin teşkil ettiğini gördüm.”[566]
Hadisde geçen kelimeler: El Bülhü: Saf, temiz[567]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın şehirlerinden en iyisi Şam'dır. Şam'dan başka bir yere gitmek için göç eden kimse, Allah'ın öfkesini, başka bir yerden de Şam'a gitmek isteyen kimse ise rahmetini kazanır.”[568]
Şam'ın diğer şehirlerden üstün olmasının sebebi; peygamberlerin meskeni ve gönderildikleri yer olmasındandır.
Sâfvet: En iyi.
Yectebi: Seçmek.
Sahde: Buğuz, öfke.[569]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şam, (kıyamet günü) insanların toplandıkları mahşer meydanıdır.”[570]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, borcunu en güzel ödeyenlerinizdir.”[571]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, eşlerine karşı, en güzel hareket edenlerinizdir.”[572]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ömrü uzun ve ameli güzel olanlarınızdır.”[573]
Şüphe yok ki, Allah'ın nezdinde en iyi olan kimseler, uzun ömürlü ve yaptıkları her işi güzel olanlardır. Çünkü böyle kimseler, çok çalışıp altın ve gümüş tesfiye eden veya ipekli kumaşları imal eden fabrikaya benzer. Fabrikaların en iyisi de muhakkak ki, uzun ömürlü imal ettikleri malın en güzel ve en faydalısı olandır. İnsanların en kötüsü, içki, rakı gibi zehirli ve kötü maddeler imal eden bir fabrikaya benzer. İmal ettiği mallarla insanları akıldan yoksun bırakıp sahoşluk deliliği kaptıran fabrikalar, fabrikaların en kötüsü olduğu gibi, uzun ömürlü, yaptığı müstehcen davranış ve hareketlerle iyileri doğru yoldan saptıran kimseler de insanların en kötüsüdür.[574]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, nûrani yüzüyle size Allah'ı hatırlatan, faydalı konuşmasıyla iyi amelinizi arttıran ve yaptığı güzel işleriyle size ahireti teşvik edenlerinizdir.”[575]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın nezdinde arkadaşların en iyisi, arkadaşlarına, komşuların en iyisi ise komşularına en iyi davrananlardır.”[576]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Erkeklerin en iyisi, peygambere yardım eden ensar Medineliler, yemeklerin en iyisi ise etli yemeklerdir.”[577]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Evvelinde Hz. Muhammed'in, sonunda ise semadan yere inicek olan İsa peygamberin bulunmasından dolayı, bu ümmetin en iyisi evveli ve sonudur. Şu iki devrin arasında öylesine eğri ve sapık bir yol vardır ki, o yol üzerinde yaşayan kimseler bu ümmetten değildir.”[578]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ailesine karşı iyi olanlarınızdır. Fakat ben, aileme karşı hepinizden en iyi olanımdır.”[579]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, eşlerine karşı en iyi olanlarınızdır.”[580]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, ailesine karşı iyi davrananlardır. (Muhakkak ki,) ben aileme karşı hepinizden en iyi olanımdır. Kendilerine karşı iyi davrananlar iyi insan, ihanet edenler ise, kötü insanlardır.”[581]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, (muhtaç olanlara) yemek yediren ve (din kardeşlerinin) selâmını alandır.”
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, borcunu güzel bir şekilde ödeyendir.”[582]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyi olanlarınız, çağdaşlarımdır (zamanımdakilerdir.) (İkinci derecede) iyi olanlarınız, çağdaşlarımdan sonra gelecek olanlardır. (Üçüncü derecede) iyileriniz ise, bunlardan sonra gelecek olanlardır. Bundan sonra öylesine -bir millet gelecek ki, onlar emanete karşıihanet eder ve kendilerine güven duyulmaz, şahitliğe çağrılmadan, şahitlik yapar, adakta bulunduklarını yerine getirmez, (sadece midelerine hizmet ettiklerinden) şişmanlık -hastalığı kendilerinde baş gösterir.”[583]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, eşlerine ve kız çocuklarına en iyi olanlarınızdır.”[584]
Allah'ın nezdinde en iyi olanlarınız eşi ve kız çocuklarıyla iyi geçinip onları İslâm dînînin emrettiği şekilde yaşatarak onlara Allah'ın emirlerini öğretip, dine karşı gelerek şeytanın hizmetinde askerlik yapan sokak kızlarından kurtaranlarınızdır.[585]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz kölelerine (işçi ve hizmetçilerine) karşı en iyi olanlarınızdır.”[586]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, aşiret ve kabilelerine karşı günah sayılmayı konularda müdafaa edenlerinizdir.”[587]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, kendisinden iyilik beklenilen ve kötülüklerinden de emin olunanlardır. En kötüleriniz ise, kendisinden ancak iyilik beklenilmeyen ve şerrinden emin olunmayanlardır.”[588]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, dünyaya az, ahiret işlerine çok önem verenlerinizdir.”[589]
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İslâmca en iyileriniz, dinini bilen ahlâkı en güzel olanlarınızdır.”[590]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her insan, Allah'a karşı ibir aile gibidir. Bunların arasında Allah'ın nezdinde en sevilen, diğer, aile ferdlerine karşı faydalı olanlarınızdır.”[591]
Her insan Allah'a karşı bir aile ferdidir. Bir ailenin kendi reisîne karşı gelmesi, terbiyesizlik sayıldığı gibi, Allah'a karşı gelmek de o kadar büyük bir terbiyesizlik ve nankörlüktür.[592]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Demirden balıklara varıncaya kadar bütün canlı ve cansız varlıklar, insanlara faydalı bilgiler öğreten kimselere selavat gettrir. (Ona dua ve istiğfar ederler.)”[593]
Tüm varlıklar, faydalı şeyleri öğreten kimselere dua ve istiğfar ettikleri gibi, kötüyü zararlı bilgiyi öğreten kimselere de lanet ederler.[594]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tüm faydalı şeyler, yaşça büyük olanlarınızla birliktedir. (Öyleyse, dünyevi ve uhrevi birçok işlerinizde onlara başvurup danışınız.”[595]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Baş ve yüzde görülen) beyaz kıl, müminin nurudur. Öyleyse islâm dinini kabul eden bir kişinin baş ve yüzünde görülen her beyaz kıla karşı bir sevap yazılıp bir derecesi yükselir.”[596]
Hadisde geçen kelimeler: Eşşeybu: Kişinin baş ve yüzünde görülen beyaz kıllar.[597]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah’ın yeryüzünden seçtiklerinden birisi de Şah şehridir. Zira Allah’ın yarattığı seçkin kimselerin birçoğu burada yaşar. Muhakkak ümmetimden üç grup insan hesap ve azapsız olarak cennete gireceklerdir.”[598]