Yezid l.a’ın imam Hüseyin a.s’ın öldürülmesi için emir vermesi.
BİSMİLLAHİR RAHMANİR RAHİM
HAMD OLSUN ALEMLERİN RABBİNE
VE SELAM OLSUN MEVLAMIZ MUHAMMEDE VE TERTEMİZ EHLİ BEYTİNE
HAMD OLSUN ALEMLERİN RABBİNE
VE SELAM OLSUN MEVLAMIZ MUHAMMEDE VE TERTEMİZ EHLİ BEYTİNE
Kerbela vakası tüm müslümanların bildiği, üzerinde hiç bir şüphe bulunmayan hatta müslüman olmayanların bile haberdar olduğu bir gerçektir. Yine bu vakada Emevi kralı Yezid b. Muaviye l.a’ın imam Hüseyin a.s’ın öldürülmesine emir vermesi; imam a.s’ın yakınları ve çocuklarının esir edilerek Kufe’ye ve oradan da Şam’a götürülmesi; Yezid l.a’ın esirlere cefa etmesi ve Rasulullah s.a.a’in getirdiği dini alaya alması gibi hususlar üzerinde hiç bir şüphe olmayan ve mütevatiren bilinen şeylerdir. Fakat nasibiler Emevi sevdasından dolayı imam a.s’ın katili ve hatta Rasululah s.a.a’ı bile alaya alan bu kafir Yezid’i savunmaya çalışmaktadırlar. Nasibiler bu uğurda bin türlü laf oyunu ve hile yapmaktadırlar. Bu utanmazlar “Yezid Hüseyin’in öldürülmesine emir vermedi, Hüseyin’in öldürülmesini duyduğunda çok üzüldü” bile diye bilmektedirler! Böyle bir sözü söyleyen kimsenin ne kadar samimiyetsiz ve hayasız olduğunu söylemeye sanırım gerek yoktur. işte hem tarihimizi belgelerle ortaya koymak ve hemde böylesi hayasızların cevabını vermek için Kerbela vakası hakkında sahih hadislere dayanan bir çalışma yaptım. inşaAllah bu çalışmayı 3 bölüm halinde paylaşacağım. Öncelikle Yezid l.a’ın imam Hüseyin a.s’ın öldürülmesine emir verdiğini, sonra Yezid l.a’ın emri ile imam a.s’ın yakınları ve çocuklarının esir edildiğini, daha sonra ise imam a.s’ın katillerinin Allah katındaki cezasını hadislere dayanarak paylaşacağam.
1. imam Hüseyin a.s’ın Yezid l.a’ın emri ile öldürülmesi: başta da söylediğimiz gibi bu üzerinde hiç bir şüphe olmayan bir konudur. Nitekim hadislerde de bu konu sabittir.
resimde gördüğünüz Şii ve Sünnilerin güvenilirliği hususunda ittifak ettikleri Sikatul İslam (İslam’ın güvenci) Kuleyni r.a’ın “el-Kafi” kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
ابن محبوب، عن عبد الله بن سنان قال: سمعت أبا عبد الله (عليه السلام) يقول: ثلاث هن فخر المؤمن وزينه في الدنيا والآخرة: الصلاة في آخر الليل ويأسه مما في أيدي الناس وولايته الامام من آل محمد (صلى الله عليه وآله) قال: وثلاثة هم شرار الخلق ابتلى بهم خيار الخلق: أبو سفيان أحدهم قاتل رسول الله (صلى الله عليه وآله) وعاداه ومعاوية قاتل عليا (عليه السلام) وعاداه ويزيد بن معاوية لعنه الله قاتل الحسين بن علي (عليهما السلام) وعاداه حتى قتله
ibni Mahbub’dan, o da Abdullah b. Sinan’dan anlattı, dedi ki: Ebu Abdullah (imam Cafer es-Sadık a.s)‘ın şöyle dediğini duydum: «Üç şey vardır ki müminin hem dünyada hem de ahirette zinetidir: Gecenin sonunda namaz kılmak, başkalarının elinde bulunan şeylerden ümidini kesmek, Al-i Muhammed’den olan imamın vilayetine inanmak. Üç kişi de vardır ki, yaratılmışların en şerlisidir. Yaratılmışların en hayırlılarını onlarla sınanmıştır. Ebu Süfyan Rasulullah s.a.a ile çarpıştı ve ona düşmanlık yaptı. Muaviye, Ali a.s ile savaştı ve Ona düşmanlık yaptı. Yezid b. Muaviye, Hüseyn b. Ali (imam Hüseyin eş-Şehid a.s) ile savaştı ve Onu şehid edineceye kadar düşmanlık besledi.»
ibni Mahbub’dan, o da Abdullah b. Sinan’dan anlattı, dedi ki: Ebu Abdullah (imam Cafer es-Sadık a.s)‘ın şöyle dediğini duydum: «Üç şey vardır ki müminin hem dünyada hem de ahirette zinetidir: Gecenin sonunda namaz kılmak, başkalarının elinde bulunan şeylerden ümidini kesmek, Al-i Muhammed’den olan imamın vilayetine inanmak. Üç kişi de vardır ki, yaratılmışların en şerlisidir. Yaratılmışların en hayırlılarını onlarla sınanmıştır. Ebu Süfyan Rasulullah s.a.a ile çarpıştı ve ona düşmanlık yaptı. Muaviye, Ali a.s ile savaştı ve Ona düşmanlık yaptı. Yezid b. Muaviye, Hüseyn b. Ali (imam Hüseyin eş-Şehid a.s) ile savaştı ve Onu şehid edineceye kadar düşmanlık besledi.»
hadisin senedinde geçen ravilerin hepsi sika (güvenilir) ve isnadı da muttasıldır. Şeyhul İslam “el-Kafi” şerhinde hadis hakkında buyuruyor ki:
الحديث الحادي عشر و الثلاثمائة: حسن
311-ci hadis: hasen
311-ci hadis: hasen
hadisin metninden de açıkca görüldüğü gibi Yezid l.a imam Hüseyin a.s ile düşmanlık etmiş ve onu şehid etmiştir.
2. imam a.s’ın yakınları ve çocuklarının esir edilmesi: Kerbelada imam Hüseyin a.s ile birlikte olan çocuklarının ve yakınlarının esir edilmesi bile imam a.s’ın öldürülmesine Yezid’in emir verdiğini ve bundan sevinç duyduğunu göstermek için yeterlidir. çünkü eğer Yezid idda edildiği gibi imam a.s’ın öldürülmesine emir vermemiş olsaydı şu halde neden imam a.s’ın yakınlarını esir ettiriyordu? Neden imam Hüseyin a.s ve ceddi Rasulullah s.a.a ile alay ediyordu?
imam a.s’ın çocuklarının esir edilerek Şam’a getirilmesinden sora Yezid l.a’ın esirlere cefa ettiği, imam Hüseyin a.s ve ceddi Rasulullah s.a.a’i alaya alması hakkında bir çok hadis mevcuttur. Şimdi sıra ile bu hadisleri aktarıyorum:
resimde gördüğünüz Hz. Rıza, Hz. Ali el-Hadi en-Naki ve Hz. Askeri a.s’ın ashabından olan Abdullah b. Cafer el-Himyeri r.a’ın (vefatı hicri 300) “Kurbul İsnad” kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
وعنه، عن عبدالله بن ميمون، عن جعفر بن محمد، عن أبيه قال : «لما قُدِم على يزيد بذراري الحسين ادخل بهن نهاراً مكشوفات وجوههن فقال أهل الشام الجفاة : ما رأينا سبياً أحسن من هؤلاء، فمن أنتم ؟ فقالت سكينة بنت الحسين : نحن سبايا آل محمد»
O [Muhammed b. İsa] bana Abdullah b. Meymun’dan, o Cafer b. Muhammed (imam Cafer es-Sadık a.s)‘dan, o da babasından (imam Muhammed el-Bakır a.s)‘dan anlattı, dedi ki: «Hüseyin (imam Hüseyin eş-Şehid a.s)’ın çocukları Yezid’in yanına yüzleri açık ve gündüz bir şekilde getirildiğinde cefa veren Şam halkı şöyle dedi: “Biz bunlardan daha güzel esirler asla ve kata görmemiştik. Sizler kimlersiniz?” Sekine binti Hüseyin a.s dedi ki: “Bizler Al-i Muhammed s.a.a’in esirleriyiz.”»
O [Muhammed b. İsa] bana Abdullah b. Meymun’dan, o Cafer b. Muhammed (imam Cafer es-Sadık a.s)‘dan, o da babasından (imam Muhammed el-Bakır a.s)‘dan anlattı, dedi ki: «Hüseyin (imam Hüseyin eş-Şehid a.s)’ın çocukları Yezid’in yanına yüzleri açık ve gündüz bir şekilde getirildiğinde cefa veren Şam halkı şöyle dedi: “Biz bunlardan daha güzel esirler asla ve kata görmemiştik. Sizler kimlersiniz?” Sekine binti Hüseyin a.s dedi ki: “Bizler Al-i Muhammed s.a.a’in esirleriyiz.”»
bu hadisi Himyeri r.a sadece 2 ravi aracılığı ile rivayet etmiştir ki, ravilerin her birisi güvenilir ve sened muttasıldır. Dolayısı ile, hadis sahih’tir.
resimde gördüğünüz imam Hasan el-Askeri a.s’ın sahabesi olan Muhammed b. Hasan es-Saffar’ın “Besair ed-Derecat” adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
حدثنا أحمد بن محمد حدثني الحسين بن سعيد والبرقي عن النضر بن سويد عن يحيى الحلبي عن محمد بن علي الحلبي قال سمعت أبا عبد الله عليه السلام يقول لما اتى بعلى بن الحسين عليه السلام يزيد بن معاوية عليهما لعاين الله ومن معه جعلوه في بيت فقال بعضهم إنما جعلنا في هذا البيت ليقع علينا فيقتلنا فراطن الحرس فقالوا انظروا إلى هؤلاء يخافون ان تقع عليهم البيت وإنما يخرجون غدا فيقتلون قال علي بن الحسين ع لم يكن فينا أحد يحسن الرطانة غيري والرطانة عند أهل المدينة الرومية
bana Ahmed b. Muhammed anlattı, dedi ki: Hüseyin b. Said ve Berki bana Nadr b. Suveyd’den, o Yahya el-Halebi’den, o da Muhammed b. Ali el-Halebi’den anlattı, dedi ki: Ebu Abdullah (imam Cafer es-Sadık a.s)‘ın şöyle dediğini duydum: «Ali b. Huseyin a.s Yezid b. Muaviye l.a ve beraberindekilerinin yanına getirildiğinde onlar Ali b. Hüseyin (imam Seccad a.s)’ı bir odaya koydular. Onlardan (esirlerden) birisi şöyle dedi: “Bizi bu odaya koydular ki, üzerimize düşsün de bizi öldürsünler.” Görevliler yabancı bir dille konuşarak şöyle dediler: “Şunlara bakınız, evin üzerlerine düşmesinden korkmaktadırlar. Onlar yarın çıkacaklar da öldürüleceklerdir.” Ali b. Hüseyn (imam Seccad a.s) dedi ki: “İçimizde benden başka yabancı dili güzel konuşan yoktur (o yüzden söylediğinizi anladım).” Şehir ehli Rumca konuşuyorlardı.»
bana Ahmed b. Muhammed anlattı, dedi ki: Hüseyin b. Said ve Berki bana Nadr b. Suveyd’den, o Yahya el-Halebi’den, o da Muhammed b. Ali el-Halebi’den anlattı, dedi ki: Ebu Abdullah (imam Cafer es-Sadık a.s)‘ın şöyle dediğini duydum: «Ali b. Huseyin a.s Yezid b. Muaviye l.a ve beraberindekilerinin yanına getirildiğinde onlar Ali b. Hüseyin (imam Seccad a.s)’ı bir odaya koydular. Onlardan (esirlerden) birisi şöyle dedi: “Bizi bu odaya koydular ki, üzerimize düşsün de bizi öldürsünler.” Görevliler yabancı bir dille konuşarak şöyle dediler: “Şunlara bakınız, evin üzerlerine düşmesinden korkmaktadırlar. Onlar yarın çıkacaklar da öldürüleceklerdir.” Ali b. Hüseyn (imam Seccad a.s) dedi ki: “İçimizde benden başka yabancı dili güzel konuşan yoktur (o yüzden söylediğinizi anladım).” Şehir ehli Rumca konuşuyorlardı.»
yukarıda hadis gibi bu hadis de sahih bir hadisdir. Bu hadisde ise esirlerin askerlerin gözetiminde olan bir eve hapsedildiğini görüyoruz.
resimde gördüğünüz Şeyh Saduk r.a’ın “Fakih” adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
وروى لنا عبد الواحد بن محمد بن عبدوس النيسابوري رضي الله عنه قال: حدثنا علي بن محمد بن قتيبة، عن الفضل بن شاذان قال: سمعت الرضا (عليه السلام) يقول: ” لما حمل رأس الحسين (عليه السلام) إلى الشام أمر يزيد لعنه الله فوضع ونصب عليه مائدة، فأقبل هو وأصحابه يأكلون ويشربون الفقاع فلما فرغوا أمر بالرأس فوضع في طست تحت سريره وبسط عليه رقعة الشطرنج وجلس يزيد لعنه الله يلعب بالشطرنج ويذكر الحسين بن علي وأباه وجده (عليهم السلام) ويستهزئ بذكرهم، فمتى قامر صاحبه تناول الفقاع فشربه ثلاث مرات ثم صب فضلته على ما يلي الطست من الأرض فمن كان من شيعتنا فليتورع عن شرب الفقاع واللعب بالشطرنج، ومن نظر إلى الفقاع أو إلى الشطرنج فليذكر الحسين (عليه السلام) وليلعن يزيد وآل زياد، يمحو الله عز وجل بذلك ذنوبه ولو كانت بعدد النجوم ”
ve bize Abdulvahid b. Muhammed b. Abdus en-Nişaburi r.a rivayet etti, dedi ki: Ali b. Muhammed b. Kuteybe bana Fazl b. Şazan’dan anlattı, dedi ki: er-Rıza (imam Ali er-Rıza a.s)‘ın şöyle dediğini duydum: “Hüseyin a.s’ın kesik başını Şam’a götürdüklerinde Yezid -Allah lanet etsin- onu bir kenara bırakmalarını emretti. Sonra da yanına bir sofra kurdurttu, arkadaşlarıyla o sofrada yemek yedi ve şarap içti. Ardından Hüseyin a.s’ın kesik başını bir leğen içinde tahtının yanına koymalarını emretti. Leğenin üzerine de satranç tahtasını koyup üzerinde satranç oynadılar. Hüseyin b. Ali’yi, babası (imam Ali a.s)‘ı ve dedesini (Rasulullah s.a.a)‘i alayla anıyor, ihanette bulunuyorlardı. Satrançta yenince şarabını alıyor ve üç defa yudumluyordu. Bardağından geri kalanı da Hüseyin a.s’ın kesik başının bulunduğu leğenin yanına döküyordu. şu halde bizim Şiilerimiz şarap içmemeli ve satranç oynamamalıdır. Şarap ve satrancı görünce Hüseyin a.s’ı hatırlayan ve Yezid ve al-i Yezid’e lanet eden kimsenin günahları yıldızlar sayısınca da olsa Allah affeder.”
ve bize Abdulvahid b. Muhammed b. Abdus en-Nişaburi r.a rivayet etti, dedi ki: Ali b. Muhammed b. Kuteybe bana Fazl b. Şazan’dan anlattı, dedi ki: er-Rıza (imam Ali er-Rıza a.s)‘ın şöyle dediğini duydum: “Hüseyin a.s’ın kesik başını Şam’a götürdüklerinde Yezid -Allah lanet etsin- onu bir kenara bırakmalarını emretti. Sonra da yanına bir sofra kurdurttu, arkadaşlarıyla o sofrada yemek yedi ve şarap içti. Ardından Hüseyin a.s’ın kesik başını bir leğen içinde tahtının yanına koymalarını emretti. Leğenin üzerine de satranç tahtasını koyup üzerinde satranç oynadılar. Hüseyin b. Ali’yi, babası (imam Ali a.s)‘ı ve dedesini (Rasulullah s.a.a)‘i alayla anıyor, ihanette bulunuyorlardı. Satrançta yenince şarabını alıyor ve üç defa yudumluyordu. Bardağından geri kalanı da Hüseyin a.s’ın kesik başının bulunduğu leğenin yanına döküyordu. şu halde bizim Şiilerimiz şarap içmemeli ve satranç oynamamalıdır. Şarap ve satrancı görünce Hüseyin a.s’ı hatırlayan ve Yezid ve al-i Yezid’e lanet eden kimsenin günahları yıldızlar sayısınca da olsa Allah affeder.”
bu hadisi Şeyh Saduk r.a yine “Uyunu ahbar er-Rıza a.s”, 2/25, bab 30, hadis 50‘de aynı sened ile rivayet etmiştir. ravilerden Ali b. Muhammed b. Kuteybe medh edilmiş birisidir, diğer 2 ravi ise sika (güvenilir)‘dir ki, şu halde hadis hasen derecesindedir. eğer Fazl b. Şazan r.a’ın imam Rıza a.s’ın ashabından olmadığı için hadisin mürsel olduğu idda edilirse buna cevabımız şöyle olur: Fazl b.Şazan imam Rıza a.s’ın ashabından olması ve imam a.s’dan duymuş olması sabittir, bkz: Fazl b. Şazan imam Rıza a.s’ın ashabından mıdır?
hadisin metni ise hayasızların iddasına tokat gibi cevap vermekte, Yezid l.a’ın bu işe üzülmediğini, aksine bununla sevindiğini ve hatta Rasulullah s.a.a bile alaya aldığını göstermektedir. Allah’ın, meleklerin, insanların ve tüm lanet edenlerin laneti Yezid’e, onun cinayetine sevinenlere ve onu korumak için çalışanlara olsun.
3. imam a.s’ın katillerinin Allah katındaki cezası: şüphesiz ki, imamlar a.s Allah azze ve celle’nin tayin ettiği, itaatini farz kıldığı kimselerdir. Allah azze ve celle yüce kitabımızda, kasten bir mümini öldüren kimsenin ebediyen cehennemlik olduğunu bildirmektedir. Öyle ise Allah azze ve cellenin itaatini farz kıldığı kimseye baş kaldıran, onu öldüren birisinin cezası nedir?
resimde gördüğünüz Şeyh Saduk r.a’ın “Uyunu ahbar er-Rıza a.s” adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
حدثنا محمد بن بكران النقاش في مسجد الكوفة ومحمد بن إبراهيم بن إسحاق المكتب رضي الله عنه بالري قالا: حدثنا أحمد بن محمد بن سعيد الهمداني مولى بني هاشم قال: حدثنا علي بن الحسن بن علي بن فضال عن أبيه عن أبي الحسن علي بن موسى الرضا عليه السلام قال: من ترك السعي في حوائجه يوم عاشورا قضى الله له حوائج الدنيا والآخرة ومن كان يوم عاشورا يوم مصيبته وحزنه وبكائه جعل الله عز وجل القيامة يوم فرحه وسروره وقرت بنا في الجنان عينه ومن سمى يوم عاشورا يوم بركه وادخر فيه لمنزله شيئا لم يبارك له فيما ادخر وحشر يوم القيامة مع يزيد وعبيد الله بن زياد وعمر بن سعد لعنهم الله تعالى إلى أسفل دركه من النار
bana Musa b. Bekran en-Nakkaş Kufe mescidinde ve Muhammed b. İbrahim b. İshak el-Mektub r.a Rey şehrinde alattılar, dediler ki: bize Ahmed b. Muhammed b. Said el-Hemedani anlattı, dedi ki: Ali b. Hasan b. Ali b. Faddal bana babasından, o Ebul Hasan Ali b. Musa er-Rıza (imam Ali er-Rıza a.s)‘dan anlattı, dedi ki: «Aşura günü ihtiyaçlarını gidermek için çalışmayı bırakan kimsenin Allah-u Teala hem dünya hem de ahiret işlerini giderir. Aşura gününü musibet, hüzün ve ağlama günü olarak belleyip de uygulayan kimseye Allah-u Teala Kıyamet gününü sevinç ve mutluluk günü yapar. Cennetlerde bizimle gözleri aydınlanır. Aşura günü bereket günü olarak isimlendiren ve o gün evine bir şey biriktiren kimsenin biriktirdiği şeyde hiçbir şekilde bereket olmaz ve Kıyamet gününde Yezid, Ubeydullah b. Ziyad ve Ömer b. Sad ile birlikte cehennemin en alt tabakasında olur.»
bana Musa b. Bekran en-Nakkaş Kufe mescidinde ve Muhammed b. İbrahim b. İshak el-Mektub r.a Rey şehrinde alattılar, dediler ki: bize Ahmed b. Muhammed b. Said el-Hemedani anlattı, dedi ki: Ali b. Hasan b. Ali b. Faddal bana babasından, o Ebul Hasan Ali b. Musa er-Rıza (imam Ali er-Rıza a.s)‘dan anlattı, dedi ki: «Aşura günü ihtiyaçlarını gidermek için çalışmayı bırakan kimsenin Allah-u Teala hem dünya hem de ahiret işlerini giderir. Aşura gününü musibet, hüzün ve ağlama günü olarak belleyip de uygulayan kimseye Allah-u Teala Kıyamet gününü sevinç ve mutluluk günü yapar. Cennetlerde bizimle gözleri aydınlanır. Aşura günü bereket günü olarak isimlendiren ve o gün evine bir şey biriktiren kimsenin biriktirdiği şeyde hiçbir şekilde bereket olmaz ve Kıyamet gününde Yezid, Ubeydullah b. Ziyad ve Ömer b. Sad ile birlikte cehennemin en alt tabakasında olur.»
hadisin senedinde Ahmed b. Muhammed b. Said zeydi, Ali b. Hasan b.Ali b. Faddal ise fetahi mezhebindendir. Fakat her ikisi sika (güvenilir)‘dir, hadisin senedi de muttasıldır ki, şu halde hadis muvassak derecesindedir.
resimde gördüğünüz Şeyh Saduk r.a’ın “Uyunu ahbar er-Rıza a.s” adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
وبهذا الاسناد قال قال رسول الله ” ص ” ان قاتل الحسين بن علي عليهما السلام في تابوت من نار عليه نصف عذاب أهل الدنيا وقد شدت يداه ورجلاه بسلاسل من نار منكس في النار حتى يقع في قعر جهنم وله ريح يتعوذ أهل النار إلى ربهم من شدة نتنه وهو فيها خالد ذائق العذاب الأليم مع جميع من شايع على قتله كلما نضجت جلودهم بدل الله عز وجل عليهم الجلود حتى يذوقوا العذاب الأليم لا يفتر عنهم ساعة ويسقون من حميم جهنم فالويل لهم من عذاب الله تعالى في النار
ve aynı isnad ile Rasulullah s.a.a dedi ki: «Hüseyn b. Ali (imam Hüseyin eş-Şehid a.s)’ın katili ateşten bir tabutun içinde olur. Dünya ehlinin azabının yarısı onadır. Elleri ve ayakları ateşten bukağıları bağlanmıştır. Cehennemde bir çukura düşer. Cehennem ehlinin şiddetli kokusundan dolayı rablerinden sığındıkları bir rüzgar vardır. O bu can yakıcı elim azapta daimi kalacaktır. İmam Huseyn’in katline katılan herkes de onunla birlikte olacaktır. Onların derilerinin her yanışında, Allah-u Teala acıklı azabı tatmaları için derilerini başka deriler ile değiştirir. Azapları hafifletilmez, Cehennemin hamim adlı içeceğinden içirilir. Allah-u Teala’nın azabına düçar olduklarından dolayı yazıklar olsun onlara.»
ve aynı isnad ile Rasulullah s.a.a dedi ki: «Hüseyn b. Ali (imam Hüseyin eş-Şehid a.s)’ın katili ateşten bir tabutun içinde olur. Dünya ehlinin azabının yarısı onadır. Elleri ve ayakları ateşten bukağıları bağlanmıştır. Cehennemde bir çukura düşer. Cehennem ehlinin şiddetli kokusundan dolayı rablerinden sığındıkları bir rüzgar vardır. O bu can yakıcı elim azapta daimi kalacaktır. İmam Huseyn’in katline katılan herkes de onunla birlikte olacaktır. Onların derilerinin her yanışında, Allah-u Teala acıklı azabı tatmaları için derilerini başka deriler ile değiştirir. Azapları hafifletilmez, Cehennemin hamim adlı içeceğinden içirilir. Allah-u Teala’nın azabına düçar olduklarından dolayı yazıklar olsun onlara.»
velhamdulillahi Rabbil alemin.