19 Haziran 2018

ŞİA’NIN MUTA İNANCI ve SAPIKLIĞI


ŞİA’NIN MUTA İNANCI ve SAPIKLIĞI







Râfızîlerin Mut’a Hakkında Akîdeleri ve Bunun Onlar İndindeki Fazîleti Nedir? 
Râfızîlere göre mut’anın fazîleti büyüktür. 
Bundan Allah’a sığınırız. Fethullah el-Kâşâ-nî’nin Menhecu’s-Sâdıkîn adlı kitabında es-Sâdık’tan şöyle dediği nakledilir: “Şüphesiz mut’a benim ve babalarımın dînidir. 
Onunla amel edenler, dînimizle amel etmiş olur, onu inkâr edenler dînimizi inkâr etmiş ve bizden başkalarının dînine uymuş olur. 
Mut’a çocu-ğu, daimi nikâh çocuğundan fazîletlidir. Mut’ayı inkâr eden dinden çıkmış kâfirdir.”[1]
el-Kummî, Men La Yahduruhu’l-Fakîh adlı kitabında Abdullah b. Sinan’dan o da Ebû Abdillah’dan naklediyor: “Şüphesiz Allah te-bareke ve teâlâ Şîamıza her sarhoş edici içkiyi haram kıldı, onun yerine Mut’ayı verdi.”[2]
Molla Fethullah el-Kâşânî, Tefsiru Men-hecu’s-Sâdıkîn’de Rasûlullah’a iftira ederek der ki: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöy-le buyurdu: Kim bir defa mut’a yaparsa üçte birini cehennemden âzâd etmiş olur. Kim iki defa mut’a yaparsa üçte ikisini cehennemden âzâd etmiş olur. Kim de üç defa mut’a yaparsa cehennemden tamamen âzâd olur.”
Yine aynı yerde gelir: “Peygamber salla-llahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Kim bir defa mut’a yaparsa Cebbâr olan Allah’ın öfkesin-den güvende olur. Kim iki defa mut’a yapar-sa ebrar (hayırlı kimseler) ile haşrolunur. Kim de üç defa mut’a yaparsa cennetlerde bizimle olur.”[3]
Yine aynı yerden: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Kim bir defa mut’a yaparsa Huseyn’in derecesinde olur. Kim iki defa mut’a yaparsa Hasen’in derecesinde olur. Kim üç defa mut’a yaparsa Ali b. Ebî Tâlib’in derecesinde olur. Kim de dört defa mut’a yaparsa benim derecem gibi bir dere-cede olur.”[4]
Râfızîler, mut’ada sayı şartı tâyin etme-mişlerdir. Furûu’l-Kâfî, et-Tehzib ve el-İstib-sar kitaplarında Zurare’den, o da Ebû Abdil-lah’dan diye nakledilir: “Mut’a dörde kadar mıdır?” diye sordum. Dedi ki: “Kadınlarla bin defa evlensen de karşılığını senden alırlar.” Muhammed b. Müslim b. Ebî Cafer mut’a hakkında şöyle dedi: “Dörde kadar değildir. Zîra o talak edilmez (boşanmaz) ve vâris ol-maz. Sadece ücret alırlar.”[5]
Ey Müslüman kardeşim! Allah şöyle bu-yururken onlar bunu nasıl söyleyebiliyorlar?:
“Ve onlar ki, iffetlerini korur-lar, ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) ha-riç. (Bunlarla ilişkilerden do-layı) kınanmış değillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine git-mek isterse, işte onlar, haddi aşan kimselerdir.” (Mü’minun 5-7)
Bu âyet-i kerîme, nikâhtan mubah olanın ancak eş ve ellerinin sahip olduğu cariyeler olup, bundan fazlasının haram olduğunu ortaya koymaktadır. 
Ücret karşılığı faydalan-ma olan mut’a ile geçici süre için nikâhlanan kadın ise onun eşi değildir, ona vâris olmaz ve onu boşamaz. O halde o zâniyedir. Allah’a sığınırız.
Şeyh Abdullah b. Cibrîn, Râfızîlerin mut’ayı mubah kılmak için delil getirmeye çalıştıkları Nîsâ sûresindeki: “(Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müs-tesna, evli kadınlar da size haram kılın-dı. Allah’ın size emri budur. 
Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zînâ et-memek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan faydalanmanıza karşılık ka-rarlaştırılmış olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda si-ze günah yoktur.” (Nîsa 24)  âyeti hakkın-da şu şekilde cevap vermiştir:
Cevap: Bu âyetlerin tümü nikâh hakkın-dadır: “Ey îmân edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. 
Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah’ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz. Eğer bir eşi bırakıp da yerine başka bir eş almak isterseniz, onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın. 
Siz iftira ederek ve apaçık günah işleyerek onu geri alır mısınız?” (Nî-sa 19-20)
“Geçmişte olanlar bir yana, babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin; çünkü bu bir hayâsızlıktır, iğrenç bir şeydir ve kötü bir yoldur. 
Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. 
Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını al-manızda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size ha-ram kılındı; ancak geçen geçmiştir. 
Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Nisa 22-23) Nesep ve sebep yoluyla haram olanlar sayıldıktan sonra: “Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zînâ et-memek üzere mallarınızla (mehirlerini ererek) istemeniz size helâl kılındı.” (Nîsa 24) buyrulmuştur. 
Yani: Size geriye kalan diğer kadınlar helâl kılındı. Eğer onlar-dan faydalanmayı helâl kılmak için nikâhlar-sanız farz kılınan mehirlerini de veriniz. Eğer gönül hoşluğu ile onu bağışlarlarsa sizin için bunda bir günah yoktur. İşte bu âyeti saha-benin cumhuru ve onlardan sonrakiler böyle tefsir etmişlerdir.”
Mut’anın harâm kılınışına dâir sünnetten delil: Rabi b. Sebretu’l-Cuhenî’nin babasın-dan rivâyet ettiği şu hadistir: Babası Rasû-lullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber iken Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-yurdu: “Ey insanlar! Sizin için kadınlarla mut’a hakkında izin vermiştim. Şüphe-siz Allah bunu kıyâmet gününe kadar harâm kılmıştır. Şimdi kimin yanında böyle kadınlardan biri varsa ondan he-men arınsın. Hem o kadınlara verdiği-niz şeylerden hiç birini geri almayın.” Müslim (1406)
Yine büyük alimlerinden et-Tusî, Teh-zîbu’l-Ahkâm adlı kitabında Mut’a nikâhını şöyle kötülüyor: “Şerefli Ehl-i Beyt’ten bir ka-dını mut’a ile nikahlamak, onun âilesini utan-dıracağı ve zillete sokacağından câiz de-ğildir.”[6]
Hatta Râfızîlere göre kadına dübüründen (arkadan) yanaşmak da câiz görülür hale gel-miştir. el-İstibsar adlı kitapta Ali b. el-Ha-kem’den şöyle dediği rivâyet edilir: “Safvan’ı şöyle derken işittim: “er-Rızâ’ya dedim ki: “Senin dostlarından biri, kendisi sormaktan çekindiği için sana o meseleyi sormamı emretti.” “Nedir o?” dedi. “Kişi kadının dü-büründen yanaşabilir mi?” dedim. Dedi ki: “Evet, buna hakkı vardır.”[7]
[1]   Molla Fethullah el-Kâşânî (2/495)
[2]   İbn Babuye el-Kummî, Men La Yahduruhu’l-Fakîh (s.330)
[3]   Bu uydurma sözü Rasûlullah’a nisbet ederek nakleden bir diğer kaynakları, Şiîler indinde oldukça değerli bir kitap olan Men La Yahduruhu’l-Fakîh isimli eserleridir. Bkz: (3/366) [A. Altunay]
[4]   Molla Fethullah el-Kaşani; Tefsiru Menheci’s-Sâ-dıkîn(2/492, 493) Mut’a nikâhının onların yanındaki değeri bundan ibaret değildir. Keşfu’l-Esrâr isimli eserinde Allâmeleri el-Mûsevî Rasûlullah sal-lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle söylediği iftirasında bulunmaktadır: “Herkim bir mü’mine kadın ile mut’a yaparsa şüphesiz ki o Kâbe’yi yetmiş kez ziyaret etmiş gibidir.” (Keşfu’l-Esrâr, 35) Yine aynı eserinde el-Mûsevî şöyle der: “Bir kadınla ve onun annesi ve kız kardeşi ile mut’a yapmakta herhangi bir mahzur yoktur.” (Keşfu’l-Esrâr, 46) Hatta muasır imamları Humeynî emzikli bebek ile mut’a yapmanın câiz olduğuna şu korkunç sözlerle fetva vermiştir: “Şehvetle dokunmak, kucaklamak ve uylukları okşamak gibi faydalanma şekillerine gelince bunda emzikli bir çocukla bile olsa herhangi bir mahzur yoktur.” (Tahrîru’l-Vesîle, 2/241, 292)
[5] el-Kuleynî, el-Furû’ Mine’l-Kâfî (5/451) et-Tehzib (2/188)
[6]   et-Tusî, Tehzîbu’l-Ahkâm (7/227)
[7]   et-Tusî, el-İstibsar (3/243)

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...