İbn-i Batuta'nın Kaleminden
İbn-i Teymiyye
Asıl adı Muhammed bin İbrahim Et-Tancî olan bu zât, ortaçağın meşhur Müslüman seyyahıdır. İbn-i Batûta lakabıyla tanınmaktadır. M. 1304'te Fas'ın Tanca şehrinde dünyâya gelmiştir.
İbn-i Batûta, bütün İslâm ülkelerini gezdi. Târihî, coğrafî ve içtimaî/sosyal tetkiklerde bulundu. Tanca'ya döndüğünde sultanın emriyle, notlarını, 'Rihhe: Seyahatname' isimli eserinde toplandı, ibn-i Batûta, seyahatnamesini yazdıktan bir süre sonra 1369 senesinde memleketi Tanca'da vefat etmiştir.
İbn-i Batûta seyahatnamesinde, İbn-i Teymiye'yi şöyle anlatıyor: Dımaşk'ta (Şam) Hanbelî fakîhlerinden İbn-i Teymiye'nin -ilim ve fende söz sahibi ise de- aklında biraz noksanlık vardı. Dımaşklılar kendisine çok hürmet gösterirlerdi. Bir kere söylediği bir sözü fakîhler, dîne aykırı bularak, Melik'e haber verdiler.
Melik Nasır, İbn-i Teymiye'nin Kâhire'ye getirilmesini emretti. Kadılar ve fakîhler sultanın huzurunda toplandı. Şerefeddin Zevâî-i Mâliki; İbn-i Teymiye'nin sözleri hakkında ileri sürülen itiraz ve delilleri başkâdıya arz etti.
Başkâdının İbn-i Teymiye'ye "Ne dersiniz?" demesine karşılık o da "Lâilâhe illallah" dedi.
İthamlara cevap vermeyince Melik Nâsır'ın emriyle hapse atıldı.
Sonraları annesinin Melik Nâsır'a müracaatı üzerine serbest bırakıldı.
Sonraları yine böyle bir harekette bulundu. O zaman ben Dımaşk'ta idim. Cuma günü mescidde bulunduğum sırada, İbn-i Teymiye, Emeviye Camini minberinde halka vaaz ettikten sonra;
"Benim şimdi indiğim gibi, muhakkak Cenâb-ı Allah dünyâya iner" diyerek, minberin merdiveninden indi. Mâlikî âlimi Ibni Zehra, ibn-i Teymiye'nin bu sözünü reddetti. Halk ayaklanarak İbn-i Teymiye'yi tartakladılar; imamesi düşünce, ipekli takkesi göründü. Halk daha da kızıp, bunu Hanbelî kadısı İzzeddin bin Müslim'in evine götürdüler.
Kadı, hapsedilmesini ve ta'zirini emreti.
Mâlikî ve Şafii âlimleri Emir Seyfeddin Tengiz'e şikâyet ettiler. Tengîz, keyfiyeti Melik Nâsır'a bildirdi ve dîne muhalif olarak "üç talâk ile boşayan bir talâk ile boşamış gibidir" ve "Ravza-i Mutahhara'yı ziyarete giden müsâfir kasr-ı namaz etmez" dediğine dâir şer'î bir rapor tanzim ederek gönderdi. Melik Nâsır'ın emriyle İbn-i Teymiye kalede hapsedildi ve orada öldü. (ibn-i Batûta Seyâhatnamesi'nden)