Allah İnsanı Neden Yarattı sorusuna tatmin edici cevaplar
Soru:
Tanrı insanı neden yarattı? Hiç bir şeye ihtiyaç duymayan, hiç bir eksiklik taşımayan bir tanrı varsa, neden insanı ve kainatı yaratma gereği duydu? Kendisine kulluk ve ibadet için varlıklar yaratmak, kendi san’atını göstermek istemek bir nevi ihtiyaç değil midir?
Cevaba geçmeden önce, insanların bu konuda kafalarının ne kadar karışık olduğunu ve tatmin edici olmayan cevaplar nedeniyle dinden ne kadar uzaklaştıklarını göstermek amacıyla aşağıdaki başlığın okunmasını tavsiye ediyorum:
Görüleceği üzere, insanlar verilen ilk cevabı yeterli bulmuyor. Bu cevabı bir nevi tanrının yalnız, eksik veya egoist olmasına bağlıyor ki, bu da tanrı kavramıyla çelişiyor. Bu soruyu düşünmüş, sormuş ve cevabı bulamamış o kadar kişi var ki..
Özellikle bir kişinin yorumunu koymak istedim buraya. Aslında çoğu insanın durumunu özetliyor:
Cevap:
Önce şunu belirtmek gerek. Bu sorular öyle küçük sorular olmadığı için, cevapları da haliyle hap gibi değil. Azıcık zahmete girip okumak ve hatta biraz düşünmek gerekiyor.
O yüzden soruyu alt sorulara ve cevaplara böldüm. Her aşamasında, asıl sorunun farklı bir detayına cevap bulmak mümkün. En sonunda ise sorunun cevabı olan sır var. Cevapların, karmaşık anlatımlar veya Arapça tabirler içermemesine özen gösterdim ki anlaşılır olsun.. Ayrıca sıkıcı olmaması için çok kısa tutmaya çalıştım.
Tüm maddeler okununca tatmin edici olacağını düşünüyorum.
Not: Bu soruya verilecek cevap, tabii ki öncelikle Allah’ın var olduğunu ve tüm kainatı ve içindekileri yaratan mutlak kudret sahibi olduğunu kabule dayanıyor. Eğer, yaratıcı var mı? gibi bir soru sorulacaksa, bunun da cevabı var. Ancak şu anki konumuz bu değil.
Ayrıca cevapların kopyala, yapıştır olmadığını da belirtmek gerek.
İşte ana soruya bağlı alt sorular ve cevapları.
Lütfen madde madde üzerine düşünerek ilerleyin. Çünkü yazı çok uzamasın diye ben kısa tutmaya çalıştım. İlk okuyuşta bazı boşluklar kalabilir, düşündüğünüzde bu soru işaretlerinin gideceğini ümit ediyorum.
1- Allah’ın insana ihtiyacı var mı?
Bunu anlamak için kainata bakmak yeterli. Dünya üzerinde insan olmasaydı ne eksik olurdu? Ya da şu açıdan bakabiliriz, tüm kainatı en ince ayrıntısına ve kuralına göre yaratma kudretine sahip bir varlığın, insan gibi aciz bir varlığa ihtiyacı olabilir mi? Bizim yaptıklarımızın, ne Allah’ı tamamlaması, ne eksiltmesi mümkün. Bu şüphe götürmez bir gerçek.
İhtiyaç, bir tamamlanmaya muhtaç durumu ifade eder ve dışarıdan bir kaynak ile giderilir. Örneğin, insanın havaya ihtiyacı vardır, yaşam için güneşe ihtiyaç vardır, mutluluk için sevgiye ihtiyaç vardır gibi.. Allah’ta her potansiyel içkindir. O bir tamamlamaya muhtaç olmayandır.
Allah, insan olmasa da Allah’tır. Kendi gücüyle bir canlı meydana getirebilen bir varlığın, yoktan var ettiği bir varlığa ihtiyaç duyması mümkün olamaz.
2- Kur’an’a göre Allah insanı neden yarattı?
Kur’an’da Allah: Cin ve insanları ancak, beni bilip itaat, ibadet etmeleri için yarattım. [Zariyat 56] buyuruyor. Buradaki ibadet, namaz, oruç gibi ibadetler değil. Allah’ı bulmak, bilmek, tanımak anlamında. Yani Allah bilinmek, keşfedilmek istediğini burada belirtiyor.
Buradaki kulluk etme, Allah için değil insan için gereklidir. Nasıl ki, hastanın ilaçlarının içmemesi doktora değil hastaya zarar verir. Aynen o şekilde, insanın var olmamasının ya da var olup kulluk etmemesinin Allah’a bir zararı ya da faydası yoktur.
Peki neden kulluk etmesi için insanları yaratsın? Oraya geliyorum..
3- İbadet için melekler ve diğer varlıklar yok muydu? İnsana neden gerek var?
Evet melekler var. Ancak melekler seçim hakkı olmayan varlıklar. Allah, ayırt etme becerisi olan, özgür iradeye sahip varlıklar yaratmayı murat etti. Böylelikle, onların akıllarıyla kendisini bulmalarını, bilmelerini istedi.
Aslında bu açıdan bakıldığında, Allah beni neden yarattı sorusunu sorabilmek bile başlı başına bir yüceliktir. Bu soruyu melek soramıyor, güneş soramıyor, koyun soramıyor.
İnsan ise kendisine verilen akıl ile bunu sorabiliyor. İnsanın aklını kullanması ve seçme hakkına sahip olması, iyice düşünüldüğünde, inanılmaz derecede büyük bir payedir.
4-İnsan yaratılmayı istedi mi ki?
İnsanın yaratılması, Allah için değil, insan için bir şereftir. Herkes var olmayı yok olmaya tercih eder. Bazı insanların ölümü istediklerini görebilirsiniz. Ancak, bunlar var olmayı istememek değil, yaşamayı istememek ya da buna dayanamamaktır. Hiç olmayı, yok olmayı kimse istemez.
Kaldı ki, bana sormadan beni niye yarattı diyen hiç kimsenin şimdiye kadar yaşamaktan geri durduğu da görülmemiştir. Hava almaya, yemeye içmeye, zevk almaya devam eder..Demek ki var olmak yok olmaya göre daha güzel.
Ayrıca, Allah sonsuz kudret sahibidir. Yaptıklarından hesap sorulmayandır. Her insan onun mülküdür. Mülk sahibi mülkünde istediği tasarrufu yapar. İnsan, varlığını tamamen Allah’a borçluyken, neden bana sormadın deme hakkına nasıl sahip olabilir ki? Bu soru kendi içinde anlamsızdır. Zira, yarattığına bunu soran bir varlık, mutlak güç sahibi bir varlık olamaz.
Hem soracak olsa bile, bunun için önce yaratmış olması gerekirdi !!
5- Allah neden bilinmek istesin ki?
Çoğu kaynakta şu şekillerde cevaba rastlayabilirsiniz: “Allah kainatta tecelli ettiği cemal ve kemalini hem kendisi – kendine mahsus bir şekilde – görmek hem de başkalarının gözüyle görmek istedi“.
“Başkasından kasıt olarak en önemli unsur burada insandır. Bu hikmet de yine insanın yaratılmasını gerekli kılıyor. Nasıl ki, her cemal (güzellik) sahibi, cemalini görmek ve göstermek ister. Bir ressam, bir heykeltıraş düşünün, çok harika bir eser yapmış. Bunu önce kendisi görmek ve sonra başkalarına da göstermek ister.
Sonsuz güzellik sahibi olan Allah da bu eşsiz eserlerini (yıldızları, gezegenleri, hayvanları, dağları, her şeyi) hem müşahede etmek (insan gibi değil, kendine mahsus şekilde) hem de göstermek istedi. İnsan da bunun için yaratıldı.”
Bu cevap kısmen izah edici görünse de tam olarak sorumuzu cevaplıyormuş gibi gelmiyor, hatta sorunlu geliyor ve bir sonraki soruyu sormamıza neden oluyor.
Not: Bu ve bir sonraki maddedeki izahları sanki ben Allah’ın insanı neden yarattığına bir cevap olarak sunuyormuşum gibi düşünen arkadaşlar olduğu için bir not ekleme ihtiyacı hissettim. Bu ve bir sonraki maddede anlatılanlar benim cevap olarak sunduğum şeyler değil, bu sorunun cevabı olarak bazı kaynaklarda bulacağınız ifadeler.
Dikkat ederseniz zaten ben bu izahları yeterli görmediğim için 7. ve 8. maddeye geçiyorum. Bu izahları yazıya dahil etmemin nedeni bunların insanların karşısına çıkan cevaplar olması ancak cevapların eksik oluşuna vurgu yapma ihtiyacıdır. Özetle 5. ve 6. maddedeki ifadeler benim nihai cevabım olarak değil, asıl cevaba giderken üzerinden geçilmesi, değinilmesi gereken sorgulama adımlarından bazıları olarak ele alınmalıdır.
6- Cemalini görmek ve göstermek istemek insana özgü bir istek değil mi?
İnsanın içinde bulunan bu isteği, insana veren de Allah olduğu düşünülürse, Allah’ın bunu dilemesi mantıklı bulunabilir diye cevaplar veriliyor.
İnsan Allah’ın nurundan yaratılan bir varlıktır. (Secde,9) Eşyaya isim verebilmek bile insana (cinlere de) mahsus bir özelliktir. Başka hiç bir varlıkta bu yoktur. Kısacası, insanın içindeki bazı özelliklerin Allah’ın özelliklerine benzemesi düşünülebilir. Ancak bu insanın tamamen Allah’a benzemesi şeklinde değil, çok çok küçük derecede iz kaydının insanda olması gibi anlaşılabilir. Aksi halde, insanın övünmek, hava atmak için yaptığı bir davranışı dikkate alarak, Allah’ın da kendini göstermek, ispat etmek gibi bir mantıkta yarattığını söylemek doğru olmaz.
Bu maddede verilen cevap da insanı tatmin etmiyor hatta belki daha fazla kafa karıştırıyor. Ben de bu tür cevaplara rast gelmiş biri olarak bunları yeterli görmediğim için sonraki soruyu sorma ihtiyacı hissettim.
7- Allah’ın insan gibi istekler taşımaması gerekmez mi?
Bu kısım sorunun bel kemiğini oluşturuyor. Buraya dikkat!
Allah insanı, bir ispat, övünme gibi insana özgü bir istekle yaratmıyor. Şuunatının (Allah’a has bir keyfiyet, kabiliyet, özellik olarak düşünebilirsiniz) tecellisi (belirme, görünme, ortaya çıkma, zuhur etme) için yapıyor.
Bunu anlamak için önce Allah’ın sıfatlarını ve isimlerini bilmek gerek. Allah’ın çok sayıda ismi var. Örneğin, Halik (yoktan yaratan), Mukit (rızık veren), Gafur (Günahları bağışlayan), Kadir (Sonsuz kudret sahibi olan), Rahman (yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden) gibi.
Bu isimler, Allah hiç bir şey yaratmamış olsa bile Allah’ın zatında taşıdığı özelliklerdir. Dileseydi Allah hiç bi’şey yaratmamış olurdu, insan da, kainat da olmazdı. Bu soruları da sormamış olurduk. Allah yine Allah olurdu.
Peki bu isimlerin Allah’ın insanı neden yarattığı ile ne ilişkisi var?
Buradaki ilişki şu. Allah’ın taşıdığı her özellik, bu özelliğin tecellisini gerektirir. Yani, Allah zatında yaratma gücüne muktedir ise, bu gücün tecellisi olarak sonsuz güzellikte varlıklar yaratması gerekirdi ki, bu güç potansiyel olarak kalmasın.
Allah gafur ve rahimdir, bu özelliklerin tecellisi, insan gibi günah işleyen ve tövbe eden varlıklar gerektiriyor ki sıfatlar tecelli etsin, hayat bulsun.
Allah rabtır, rezzaktır. Koruyan, doyuran, gözetendir. Kainattaki, her canlıyı, doyuran, yaşatan, besleyen O’dur. Bu sıfatın vücut bulması kainatın yaratılmasını mümkün kılıyor.
Allah’ın diğer birçok ismini de bu şekilde düşünerek örnekleri çoğaltabilirsiniz.
Özet olarak, Allah’ın taşıdığı sıfatların tecelli edip vücut bulması Allah’ın kainatı ve insanı yaratmasıyla olmuştur diyebiliriz.
Allah insanı yaratmasının nedeni, Allah’ın zatında taşıdığı özelliklerin bunu gerektirmesidir. Not: Buradaki gerektirme, mecbur olma anlamında bir gereklilik değil, potansiyele sahip olmanın doğal sonucu olma olarak anlaşılmalıdır.
Örneğin
Zihin (akıl ya da beyin diye de düşünebiliriz) potansiyel olarak düşünme yetisine sahiptir. Yani akıl sahibi olmanın gereği düşünmektir diyebiliriz ya da akıl sahibi olmak düşünmeyi gerektirir diyebiliriz. İnsan, örneğin sahip olduğu zihin ile Mars gezegeni hakkında düşünebilir. Mars gezegeni hakkında düşünmek insan için bir mecburiyet ya da bir ihtiyaç değildir. İnsan kendi isteği ile Mars gezegeni hakkında düşünmektedir. Mars gezegenini düşünmemesi, insan için bir eksiklik de olmaz.
Benzer şekilde, Allah, taşıdığı sıfatların gereği olarak kainatı ve insanı yaratmıştır. Allah’ın insanı yaratması bir mecburiyet veya ihtiyaç değildir. Veyahut, Allah’ın insanı yaratmaması Allah için bir eksiklik de olmazdı.
8- Allah’ın yaratmasının hikmeti nedir?
İlk 7 cevabın soruya tatmin edici bir cevap verdiğini düşünüyorum. Yalnız şunu belirtmem gerek. Allah insanı neden yarattı sorusunun, biri insana bakan, biri de Allah’a bakan 2 ayrı yönü var. İlk 7 maddede ve özellikle 7. maddede, sorunun insana bakan yönü ele alındı.
8. maddede ise bu konunun Allah’a bakan yönüne değinmeye çalışacağım. Yalnız bu derin bir konu olduğundan çok özet geçeceğim. Zira biraz üzerine düşünmeyi gerektiren bir husus.
Allah’ın yaratmasını, insanın bir şeye ihtiyaç duyması gibi düşünmemek gerekir. Allah’ın yaratması ihtiyaçtan değil, iradesinden kaynaklanmaktadır.
Allah bu kudrete sahiptir ve bunu murat etmiştir. Yani yaratmasının hikmetini aramak bir nevi anlamsızdır. Çünkü, en başta, yaratılışın hikmeti değil, hikmetin yaratılışı vardır. Yani, yaratılış için hikmeti Allah’a gerekli kılmak geçersizdir.
Yani, nedensellik ilkesi insan için geçerli bir kavramdır. Allah’a nedensellik ilkesini dayatamayız. Dolayısıyla, onun insanı yaratması, nedenselliğin yaratılmasından önce gelir. Bu durumda, neden sorusunu Allah’a yöneltmek anlamsızlaşır. Biz bakan yönüyle neden sorusunu sorup cevap arayabiliriz (yukarıda bunlar açıklandı) ama Allah için durum aynı şekilde işlemiyor.
Allah’ın insanı, kainatı ve diğer her şeyi yaratmasındaki mananın özeti, Mutlak İrade sırrında gizlidir. Eğer Allah’ın yaratmasını tesir altına alacak herhangi bir faktör olsaydı, Allah mutlak irade sahibi olmamış olurdu.
Diyebiliriz ki, Allah, –insana bakan yönüyle– sıfatlarının gereği/sonucu olarak (7. madde) ve –kendisine bakan yönüyle– Mutlak iradesiyle bunu dilediği için (8. madde) kainatı ve insanı yaratmıştır.
Bu soru neden kafa karıştırıcı?
Bu soruyu düşünmede en temel handikap, ALLAH kavramını tam bilememekten kaynaklanıyor. Sağdan soldan duyma bilgilerle Allah gibi sonsuz bir varlığı idrak etmeye çalıştığımızdan, O’nu insan gibi sınırlı olarak düşünmeye çalışıyoruz.
Şu halde yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Artık siz düşünmez misiniz?, Nahl, 17
Halbuki Allah’ı düşünürken tüm sınırların ötesine geçerek düşünmek gerekir. Çünkü Allah, varlığı kendinden olandır. Mantık da, madde de, mana da o var olduğu için vardır. O yüzden, Allah’ı tanımaya çalışırken, insani değerleri kullanmak, cetvelle yıldızlar arası mesafeleri ölçmeye kalkmak gibidir.
Bu noktada çoğu kişi, fazla düşünme anlamazsın, bizim aklımız ona yetmez gibi noktalara gelmiştir. Hayır. Düşünmek ve anlamak gerekir. Yaratılış amacımız budur. İnsan, Allah’ın verdiği akılla Allah’ı tanıyıp, anlayabilir. Elbette bu tanıma, insana yetecek kadardır.
*-*
İnsan açısından Allah bana sormadan beni neden yarattı diye de sorulabilir. Yukarıda da ifade ettiğim üzere bu soru ayrı bir soru olup cevabı için BURAYA bakabilirsiniz.
Bu cevap, üç sorudan birincisi içindi. Diğer 2 soruya verilen cevaplar için aşağıdaki linke gidebilirsiniz. Tam ve bütüncül anlama ulaşmak için, bu üç soru birlikte değerlendirilmeli.