01 Mart 2016

SAHTE UFO İSTİLASI’NDAN SONRA, İNSANLAR, TOPL AMA KAMPLARI’NA GÖNDERİLECEK"


"KOMPLO TEORİLERİ : SAHTE UFO İSTİLASI’NDAN SONRA, 
İNSANLAR, TOPL AMA KAMPLARI’NA GÖNDERİLECEK"
* Türkiye ve Dünya’nın en büyük problemi budur.
Kuzey Amerika’da 800 adet FEMA toplama kampı vardır.
Türkiye’de İzmir-Çiğli’de toplama kampları tespit edilmiştir, Ankara, Gaziantep, Van, Kayseri, Kırklareli ve Erzurum’da da yapılıyor. 
Her kampın maliyeti 100 (yüz) milyon dolar, on tane yapsalar bir milyar dolar tutar ve bu ekonomik krizde bu maliyeti sadece "Afrikalı göçmenler (Muhalefetin tezi ise Suriyeliler) için yaptıklarını" söylemeleri akıl dışı.
İsrail, Almanya’da Naziliğin olduğu yıllarda, sonradan Yahudi olan kişilere gösterdiği muameleyi, bu kez Yahudi olmayan milyarlarca kişiye uygulamayı, bu sayede dünyaya hakim olmayı planlıyor.
Planlarına göre öncelikle Sahte Ufo İstilası yapacaklar, tüm dünyada olağanüstü hal ilan edilecek ve askerler yönetimi devralıcak, ufo ve uzaylılardan korkan insanları Nazilerdeki gibi toplama kamplarına gönderecekler, oraya gitmek istemeyenleri ise zorlayacaklar, amaç Rehber Taşları’ndaki 10 emirden ilkini gerçekleştirerek dünya nüfusunu 500 milyonun altına indirmek ve bu şekilde Deccal gelmeden önce İsrail’in dünyaya tamamen hakim olmasını sağlamak.
* Fema Toplama Kampları Projesi’ni gerçekleştirmek için, Zombi Projesi tatbikatlarıyla hazırlıklarını tamamladılar.
Bu sene Hz Nuh’un filmini yaptılar, Toplama Kampları için bilinçaltı oluşturuyorlar, Sahte Ufo İstilası sırasında ikna etmek için düşük frekanslı radyo dalgaları gönderecekler, daha önce bilgisi olmayanlar inanıcak ve bu kamplara sığınmayı isteyecek, istemeyenlerse zorlanıcak.

2016’da Hz Mehdi’nin geleceğini düşündüklerinden, bu süreci hızlandırabilirler.
Türkiye için öncelikli hedef kuraklık, susuzluk, zam rekorları, işsizlik ve toplumsal hareketlenmeler. Ardından Büyük Marmara Depremi gibi yurdun birçok bölgesinde büyük depremler. 
Ardından 500 bin kişilik askerinin olduğunu tüm dünyaya ilan eden, İstanbul ve Türkiye’yi alacağız diyen El Kaide ve Öcalan’ın 50 bin kişi olmasını istediği PKK’nın Türkiye’ye saldırıları. Sağ kalanları da Toplama Kampları’na göndereceklerdir.
1990’da ilk kez Yeni Dünya Düzeni’nden bahsedildi, 2001’de 11 Eylül Mega Ritüeli gerçekleşti, 2012’de Londra Olimpiyatları’nda bu düzenin Sionist düzen olacağı belirtildi, 2023’te Deccal bekleniyor. Dikkat ederseniz her bir önemli olayın arasında 11 yıl fark var, bu belirtilen yıllarda da güneş dönüşünü tamamladı, bir sonraki dönüş 2023’te tamamlanıcak ve Deccal’in 2023’te gelmesini bekliyorlar, bundan eminler. 

Hz Mehdi, 7 yıl hüküm sürecek, buna göre 2023-7=2016, birçok kişi 2016’da geleceği konusunda hemfikir. Hicri hesaplamalarda şöyle bir durum var, Cübbeli, Hz Mehdi’nin gelişini kafirler uzak görecek, biz yakın göreceğiz, beklenenden erken gelecek dedi. Hicri hesaplamalar, kafirlerin önlem almasını engellemek için bir yanıltmaca olma ihtimali yüksek. NASA’nın paylaştığı videoya göre, küresel ısınma böyle giderse, dünyanın sonu 2038’de gelecek. 

Dünyanın sonunu birçok açıdan zorluyorlar, rezonans 12 hz’a çıktı, 13’te sıfırlanınca dünya durup ters dönmeye başlayacak mesela, küresel ısınma da 2 dereceyi geçti ve 4 dereceye geldiğinde uzmanlara göre dünya yaşanılmaz bir yer olacak. Her yerde kuraklık var, iklimi değiştirdiler, yağış geri döndürülemez biçimde azaldı, bu yazdan itibaren su sıkıntısı başlayacak. Hadis rivayetlerine göre Hz Mehdi ilk geldiğinde kıtlıkla uğraşacak. 

Sahte Ufo İstilası’nı 2018’den önce yapacaklardır, Hz Mehdi’yi engellemek için BOP ve FEMA Kampları projelerini hızlandırdılar. Bugünlerde ABD’de rekor silah satışı gerçekleşiyor, ordaki halk tehlikenin farkında, ancak bu silahlar kaydediliyor, özel birlikler bu silahları alacaktır. Her ülke farklı bir şekilde karışıyor ve zayıflıyor, son bir kaos oluşturacaklar, bu da Sahte Ufo İstilası olacak ve dedikleri gibi bu fırsatı kaçırmak istemiyorlar, dünyaya hakim olma rüyasını gerçekleştirmek üzereler, biz nasıl Hz Mehdi’nin gelmesi için sabırsızlanıyorsak, onlar da dünya hakimiyetlerini bizzat görmek için sabırsızlanıyorlardır. 
Bunlar kıyameti hızlandırmaya çalışıyor, Deccal’i bir an önce görmek istiyorlar, buna çok yaklaştılar, ancak Hz Mehdi, dünyanın durup ters dönmesini geciktirecektir.
FEMA TOPLAMA KAMPLARI
Abdnin teröre karşı savunma amacıyla oluşturduğu olağanüstü hal kurumu Femanın personeli hazır bekleyen ancak henüz sakinleri bulunmayan 800 adet toplama kampında kimler tutulacak? Alaskada boş bulunan 2 milyonluk kampın anlamı ne? Abd bir iç savaşın planlarını mı yapıyor?
İlk duyulduğunda komplo teorisi gibi geliyor. Ancak araştırınca ve üstünde biraz düşünce ortaya ürkütücü bilgiler çıkıyor. Konumuz, Fema ve onun kampları.
11 Eylül, hem Abd hem de dünya için yeni bir dönemin kilometre taşı oldu. Soğuk Savaş sonrası yeni bir öteki, yeni bir ortak düşman arayan dünyanın karşısına islamcı terör örgütleri konuldu. 
Abd, kendi vatandaşlarının ve dünyanın tehdit algılamasında yaşanan boşluğu, terör ve kitle imha silahları ile doldurdu.
11 Eylül yeni düzen için hızlandırıcı bir etki oldu. Bir el, Amerikanın 21. yüzyıl projesini başlattı. Bu dönüşüm ile Abd, içeride ve dışarıda daha sıkı, baskıcı, hatta faşizan bir tutuma yöneldi.
İşte Femadaki (Federal Acil Yönetim Ajansı) değişim de bunun bir göstergesi. Olası bir savaş durumu tehdidine karşı inanılmaz ve korkutucu yetkilerle donatılan Fema, bir süredir yeniden yapılanıyor. Homeland Security adlı yasa ile ülkedeki olağanüstü hal durumunu değiştiren yeni bir sistem kuruluyor ve Fema da bu sistemin tam ortasında.
Fema, 8 milyar dolar bütçesi ve 6-7 bin çalışanı olan bir kurum. Doğal afet ve benzeri konularda yönetimi tek elde toplamak için oluşturulan kurum artık, nükleer saldırı, iç savaş ve isyan gibi durumlara karşı hazırlanıyor.
Dünya sistemi felakete sürüklenirken, Amerika, bütün dünyada, düşman üstüne düşman kazanıyor. Neo-conların çılgın politikaları, Abdyi beklenmedik bir iç savaşın eşiğine sürüklenmekle sonuçlanabilir. (Amerikalı sosyolog Immanuel Wallerstein)
2005 yılında yaşanan Katrina kasırgası, Louisiana, Mississippi ve Alabama eyaletlerinde en az 1300 kişinin ölümüne, yüz binlerce kişinin de evsiz kalmasına yol açmıştı. Yaşanan hezimetin faturası ise Femaya çıkmıştı. Femanın tüm dünyaya referans olan acil durum yönetimi, bu olağanüstü olayda sınıfta kalmıştı. Çünkü, yetkileri artan kurum, yeni bir düzenin kurucusu olurken, doğal afetleri unutmuştu.
Peki neler oluyor?
11 Eylül sonrası sürekli, bir terörist saldırının korkusuyla yaşatılan Amerikalılar için Fema, terörizmle savaşın içine çekiliyor.
Fema, kazandığı yeni yetkilerle birlikte, milli güvenlik tehlikeye girdiğinde seçimsiz olarak hükümeti ve tüm yönetimi devralacak kurumdur.
Abdde bir eyalette olağanüstü bir durum oluştuğunda Başkan’ın onayı olmadan bir vali, olağanüstü hal ilan edemiyor. Fema, ancak Başkan’ın ilanı ile devreye giriyor. bu noktadan sonra, Femanın Başkanı dahi aşarak karar alma yetkisi var.
Yenilenen sıkıyönetim yasası ile bu tür durumlarda askerin daha etkin olduğu bir sistemin önü açılıyor. Sivil ile asker birbirine yaklaştırılıyor.
Abdde duyarlı insanların sorduğu soru ise şu: "Peki böyle büyük bir yetkiyle donatılmış kurum olağanüstü hali nasıl yönetecek? Çünkü böyle büyük bir yetkiyi kullanması hangi kurum olursa olsun çok zordur." Ama durun! Yetkiler ve olanaklar bunlarla bitmiyor.
Fema devreye girdiği anda, kanunları askıya alabilme, insanları göç ettirebilme, gerekçesiz olarak gözaltına alma ve tutuklayabilme gibi inanılmaz yetkilere de sahip.
En korkunç olanı: Kamplar.
Femanın Abd çapında 800e yakın toplama kampı var. Bunlara kimi kaynaklar konsantrasyon kampı da diyor.
Ülke içi ve dışından(!) getirilecek insanlar için hazırlanan kamplar hepsi mahkum kabul etmeye hazır bir şekilde tutuluyor. Abdde dolup taşan hapishanelere rağmen, bu gizli ve çok özel cezaevi benzeri yerler boş tutuluyor. Tel örgülerle çevrili kamp alanlarında dikenli tellerin yönü bile içeriye doğru yani, içerden dışarıya kaçmalara karşı.
Kamplar boş, ancak düzenli olarak çalışan muhafızları var, yani her an hazır.
Kamplarda, birkaç cesedin sığabileceği büyüklükte, içlerinde ölüleri yakmak için rezistans barındıran, 180 derece sıcaklığa dayanıklı binlerce tabut da hazır.
Ölüleri yakan tabutlar olduğuna göre kimyasal silah kullanacaklar.
Sürekli yenileri inşa ediliyor, ayrıca herkesin aynı anda sığmasına gerek yok, sırayla alım da olabilir.
Gelen iddialara bakılırsa sürekli yenileri inşaa ediliyor. En büyükleri ise, Alabama, Arkansas, California, Georgia, Hawai, Illinois, Indiana, Luisiana, Mississipi, Nevada ve Washingtonda. Bir çok eyalette de hazır bekletilen kamplar olduğu söyleniyor. Fema bu sığınaklar için 1 milyar doların üstünde bir para ayırdı.
Bu kamplar ortalama 20 bin kişiyi barındacak kapasitede. Bazı kampların ise 400 bin hatta 2 milyon insan barındırabileceği iddia ediliyor. 2 milyon kişilik dev ve gizli kampın, Alaskada olduğu gelen iddialar arasında.
Ayrı hatlarla uzatılan demiryolları bu kampların içine giriyor. Çok özel tasarlanmış taşıyıcı vagonlar hazır bekletiliyor. (Tıpkı Nazi Almanyasındaki gibi.) Dünyada İslamcı kesimlere yakın kaynaklar, buraların Müslümanlar tarafından doldurulacağını düşünüyor.
Femayı düzenleyen olağanüstü durum ve sıkıyönetim kanunlarındaki ilgili yürütme emirleri ise çok garip. 11002 numaralı yürütme emrine göre, iletişim araçlarına el konulabilir, sivillerden işçi taburları oluşturulabilir, bütün kişiler için bir milli kayıt oluşturulabilir. 11490 numaralı yürütme emrine göre ise Fema, bütün eyaletleri ve federal yönetimi ele alabilir, anayasayı rafa kaldırabilir.
Abddeki büyük medya kuruluşları bu konuya hiç mi hiç girmiyor. Konuya ilişkin yazılanlar hemen yalanlanıyor, ilgili internet sayfaları derhal kapatılıyor.
Femanın gizli kampları kadar başka gizli merkezleri de olduğu gelen bilgiler arasında. Buradaki çok gizli birimlerde görevli çalışanların gömlek ve yakalarının üstünde Kızılhaç ve Çarmıh işaretlerinin yer aldığı iddia ediliyor. Bu ise akıllara Abdde yükselen Evanjelist-Kabalist cemaatin etkinliğini getiriyor.
Evanjelist demişken, ülkemizde de Başkanlık Sarayı’nın karşısına yaptırılan Kiliseye benzeyen Beştepe Camii’nin kubbesinde Hilal yerine İngiliz Evanjelist Protestan Hristiyanları’nın sembolü Kuyruklu Alem var. Aynı sembol Kocatepe Camii’nin kubbelerinde görülüyor. Dinler Arası Diyaloğu simgeleyen Beştepe Camii’nin dışarıdan bile fotoğrafının çekilmesine izin verilmemesi de düşündürücü.
@AlicanDemircan

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...