01 Mart 2016

SAÇMA BİR İDDİA Hitler Gizli Müslüman mıydı ?


"KOMPLO TEORİLERİ 
SAÇMA BİR İDDİA 
Hitler Gizli Müslüman mıydı ?"
”Hazreti Muhammed(s.a.v)” veya Hz. Ömer gibi büyük fatihlere yakışacak olan bu ünvan…
….«Kudüs Müftüsü El Hüseyin, Hitler’in gizli Müslüman olduğunu ve Haydar adını aldığını yaymıştı»… 
Melih AŞIK-Milliyet
….»II. Dünya Savaşı’nda Müslüman halklar arasında Nazi Almanya’sı diktatörü Hitler’in ‘Müslüman olduğu’ ve ‘Haydar adını kullandığı’ inancı yayılmıştı»…
Güneri CIVAOĞLU-Milliyet
….»Hitler, gerçek adı Haydar Ebu Ali olan bir Müslüman mıydı?»…
Cengiz ÖZAKINCI – Türkiye’nin Siyasi Intiharı
Dietrich Eckart, 1920’lerde vasiyetnamesinde; “Hitler’i izleyiniz. Dans edecektir; ancak müziği ben yazdım. Onlarla temasa geçmesi için gerekli araçları kendisine verdik. Bana da sakın acımayın. Tarihi herhangi bir Alman’dan daha fazla etkilemiş olacağım.” demekle neyi kastetti ?
Yıl 1920 idi…
Dietrich Eckart kimdir? 
Dietrich Eckart, en büyük hedefi, zaman yolculuğunu gerçekleştirerek Dünya’nın kaderini değiştirmek olan Thule Örgütü’nün kurucusudur.Öğretisi, mistik Doğu, Hint-Tibet felsefesine dayanır.
Hitler, Almanya’da Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan krizden güç kazandı. Propaganda ve karizmatik bir dille, alt ve orta tabakanın ekonomik istemlerine ümit veriyordu; bunun yanında da belli bir seviyede nasyonalizm, anti-semitizm ve anti-komünizm de sunuyordu.
Ancak ünlü kitabı «Kavgam» ‘da kendi yazdığı aşağıdaki ifadeler, basit bir günah çıkarma mıydı? 
Yoksa Baron Rudolf von Sebottendorff gibi gizli bir Müslüman mıydı ?
….«Müttefikimiz Italya aşağı yukarı bizi her tarafta rahatsız etti.
Afrika’da devrimci bir politika takip etmemize,mesela Italyanların varlığı engel oldu. Durum gereği Afrika meselesi Italya’nın özel meselesi kabul ediliyor ve bu yüzden Mussolini, Kuzey Afrika’ya sahiplik etmek ayrıcalığını talep ediyordu.Hiç olmazsa Fransa tarafından işgal edilen Müslüman memleketleri bağımsızlığa kavuşturmalıydık.

Bu hareketimiz, Ingilizlerin köleliğe mahkum ettiği Mısır ve Yakın Doğu’da bağımsızlık ve olağan üstü bir etki yaratacaktı. Kaderimizin Italyanlara bağlı olması bu derece «asil» bir davranışı mümkün kılmıyordu. Zaferlerimizin haberleriyle bütün Islam dünyası çalkalanıyordu. Mısırlılar, Iraklılar,Cezayir, bütün Yakın Doğu isyana hazırdı. Bu milletlere yardım etmek,aynı zamanda çıkarlarımız gereği olduğu halde onları bağımsızlık yolunda teşvik etmek için ne yapabiliyorduk sanki? Italyanların yanı başımızdaki varlığı bizi felce uğratırken, 
«Islam dünyasındaki dostlarımız» nezdinde de bu yakınlık büyük bir hoşnutsuzluk yaratıyordu.
Zira bu Müslüman ülkeler bizi isteyerek veya istemeyerek cellatlarına yardakçılık yapan bir davranış içinde görüyorlardı. Kaldı ki bu bölgelerde Fransızlardan ve Ingilizlerden fazla Italyanlardan nefret edilmektedir. 

Sünusiere (Cezayirlilere) karşı tatbik edilen barbarca işkencelerin hatırası, bu bölgelerde hala canlı bir şeklide yaşamaktadır.Diğer taraftan savaştan önce Mussolini’nin, kendini Islam’ın Kılıcı şeklinde dünyaya ilan etmesi gibi gülünç iddiaları savaştan önce olduğu gibi halen alay konusu olmaktadır. 

”Hazreti Muhammed(s.a.v)” veya Hz. Ömer gibi büyük fatihlere yakışacak olan bu ünvan,Mussolini’ye para ile kandırılmış veya korkutulmuş birkaç zavallı ahmak tarafından verilmiştir. Islam dünyası ile yapılabilecek büyük bir politika vardı. Italyan müttefikliğine olan bağlılığımız yüzünden elimizden kaçan nice fırsatlar gibi bunu da kaçırmıştık!
Yapmamız gereken, Fransız zulmü altında bulunan bütün milletleri bağımsızlığa kavuşturmak ve Ingiliz işgali altında bulunanları isyana teşvik etmekten ibaretti. Bu politika bütün Islam dünyasında heyecanlar yaratacaktı. Ister iyi, ister kötü olsun Islam dünyasında bir milleti ilgilendiren her hangi bir konunun Atlantik’ten Büyük Okyanus’a kadar bütün Islam dünyasında tesir edeceği bir gerçektir.  
(Atlantik’ten Hint Okyanusuna değil, Büyük Okyanusa kadar ifadesi, ilginçtir.)
Psikolojik yönden politikamızın etkisi iki katlı felaket oldu. Bir taraftan hiçbir fayda etmeyen Fransızların gururunu yaraladık; diğer taraftan sömürgeleri üzerindeki egemenliklerini muhafaza etmek için gayret gösterdik. Zira bütün korkumuz  Fransız sömürgelerindeki bağımsızlık havasının Italyanların Kuzey Afrika’daki sömürgelerine bulaşmaması idi.

Madem ki bu topraklar şimdi Ingiliz ve Amerikan kuvvetlerinin işgali altındadır, bu sonuçların bizler için bir felaket olduğunu söyleyebilirim. Bizim bu mürai dış politikamız Ingilizlerin, Suriye’de, Irak’ta ve Libya’da kurtarıcı rolünde gözükmelerine dahi sebep olmuştur. »….
(62 yıl sonra da durum aynı…)
…Thule Örgütü, 1943 yılına kadar Tibet’le yakın ilişkiler içersinde olmuş, karşılıklı heyetler gönderilmiştir. Hatta, 1926 yılında, Berlin ve Münih’e, küçük bir Hindu kolonisinin yerleştirildiği bilinmektedir  
(Ruslar’ın Berlin’e girişi sırasında, ölenler arasında, Himalaya ırkından gelme, Alman üniforması giymiş, üzerinde kimliği ve rütbesi bulunmayan 1.000 kadar cesede rastlanmıştır). 

Nazi’lerin “Odessa” adlı bilim örgütünde de, üst rütbeli Tibetli’lerin çalışmış olduğu saptanmıştır. Tibet kökenli “Yeşil Ejder” adlı bir örgütün de, Thule Örgütü ile bağlantılı olduğu bilinmektedir.
Thule Örgütü’nün merkezi, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Istanbul’a taşınmıştır. 
Örgütün başkanı, Hitler tarafından Istanbul’a gönderilen, ancak daha sonra Istanbul’da intihar süsü verilerek öldürülmüş olan (Türk literatüründe “Gizli Müslüman Baron” diye anılan), “Baron Rudolf von Sebottendorff” (diğer adıyla, “Rudolf Glauer”) dir.
 Araştırmacı yazar Jason Bishop, Baron Sebottendorff’un, Islam mistizmi ve süfizmini tüm ayrıntıları ile çok iyi bilen ve tarikatlarla doğrudan teması olan bir kişi olduğunu belirtmektedir.
Baron Sebottendorff, 1933 yılında yayınlanan, “Before Hitler Came” (Hitler’den Önce) isimli kitabında, Nazi liderlerinin gizemli çalışmalarını konu almış ve kitap, bu nedenle Gestapo tarafından yasaklanmıştır.
Haushofer ve Hanussen ile birlikte, Gurdjieff de Müslüman olmadan önce bu örgüte mensuptu. 
Diğer bir örgüt üyesi olan Rudolf Hess’in de Müslüman olduğu ileri sürülmüştür. Hitler’in, Thule Örgütü’ne 1920 yılında katılması ve, örgütün kurucusunun vasiyetindeki ifadeleri, düşündürücüdür : 
Acaba Hitler, gizli bir Müslüman mıydı?
Takdir Sizlerindir…
Araştırma : Mustafa Istanbulluoğlu

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...