30 Mart 2016

İbrahim Aleyhisselâm; ne Yahudi ne de Hıristiyandı, O Bir Müslümandı:


İbrahim Aleyhisselâm; ne Yahudi ne de Hıristiyandı,
O Bir Müslümandı:


İbrahim Aleyhisselâm’ın yahudi veya hıristiyan olduğunu iddiâ eden ehl-i kitap hakkında nâzil olan Âyet-i kerime’de Allah-u Teâlâ şöyle buyurur:
“Ey ehl-i kitap! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz? Halbuki Tevrat da İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmez misiniz?” (Âl-i imran: 65)
İbrahim Aleyhisselâm’a dair bu iddialarını ispat edecek Tevrat’ta da İncil’de de hiçbir bilgi yoktur. O, bu kitaplar gönderilmeden çok önce yaşamıştı. Yahudilik ve hıristiyanlık tabirleri, adı geçen bu peygamberlerden çok daha sonraları ortaya çıkmış; yahudilik ancak Musa Aleyhisselâm’dan, hıristiyanlık ise İsa Aleyhisselâm’dan sonra şöhret bulmuştur. Onların bu husustaki münakaşaları hiçbir esasa dayanmamaktadır.
“Hadi siz bildiğiniz olan şey hakkında tartışanlarsınız. Fakat bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz?” (Âl-i imran: 66)
Sizin bu yaptığınız, aptallık ve beyinsizlik değil midir?
“Oysa Allah her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz.” (Âl-i imran: 66)
Artık bu gibi câhilce iddiâlarda bulunmayınız, Allah-u Teâlâ’nın bu husustaki beyanlarını kabul ediniz.
Allah-u Teâlâ onların İbrahim Aleyhisselâm hakkındaki iddialarını yalanlayarak Âyet-i kerime’sinde ulûl-azm peygamberlerden İbrahim Aleyhisselâm’ın “ne hıristiyan ne de yahudi” olduğunu,“Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman” olduğunu haber veriyor:
“İbrahim ne yahudi ne de hıristiyandı. Fakat o Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı. Müşriklerden de değildi.” (Âl-i İmran: 67)
Allah-u Teâlâ böyle buyurduğu halde, onlar yahudi ve hıristiyanları beraberce Urfa’ya dâvet ettiler, birleşme arzusunu kurdular. İman ile küfrü karıştırdılar. Bu Âyet-i kerime’yi inkâr ettiler ve küfürlerini ilân ettiler.
Allah-u Teâlâ dinini bütün dinlerden üstün kılmıştır.
Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:
“Dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamber’ini hidayet ve hak din ile gönderen Allah’tır. İsterse müşrikler hoşlanmasınlar.” (Tevbe: 33)
İslâm geldikten sonra ne yahudiliğin, ne hıristiyanlığın, ne de diğer dinlerin hükmü kaldı. Hiçbirisi de İslâm’ın karşısında tutunamadı.
O günden itibaren bütün âleme karşı şu hakikat tamamen açıklık kazandı ki; Allah’tan başka ilâh yoktur ve Muhammed Aleyhisselâm Allah’ın peygamberidir.
Muhammed Aleyhisselâm’ın hak peygamber olduğunu kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlar, İbrahim Aleyhisselâm’ı dillerine dolamaktadırlar. Halbuki Allah-u Teâlâ İbrahim Aleyhisselâm’ın müşrik olmadığını beyan etmekle; yahudilerin ve hıristiyanların müşrik olduklarına işaret buyurmaktadır.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde yahudi ve hıristiyanlar hakkında şöyle ferman buyuruyor:
“Yahudiler: ‘Üzeyir Allah’ın oğludur.’ dediler.” (Tevbe: 30)
Bu sözleri ile hıristiyanların: “Mesih Allah’ın oğludur.” sözüne bir kapı açmış oldular.
“Hıristiyanlar da: ‘Mesih (İsa) Allah’ın oğludur.’ dediler.” (Tevbe: 30)
Başlangıçta bunu söyleyenler bir kısım hıristiyanlar ise de, sonradan hemen hepsi böyle söylemeye başladılar, hatta böyle söylemeyenleri kâfirlikle itham ettiler.
Hazret-i Allah’ın ilk elçisi Adem Aleyhisselâm’dan itibaren koyduğu “Tevhid inancı”nı, “Ehadiyet” akidesini bozdular ve kâfir oldular.
“‘Allah Meryem oğlu Mesih’tir.’ diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır.” (Mâide: 17)
O öyle bir Allah’tır ki;
“Doğurmamış, doğurulmamıştır.” (İhlas: 3)
Zira onlar Allah’a oğul isnat etmekle şirk koşmuş, müşrik olmuşlardır.
Bu iftiralarından dolayı Allah-u Teâlâ’nın ilâhi gazabına maruz kalmışlardır.
Allah-u Teâlâ böyle ferman buyuruyorken, yahudi ve hıristiyan dinlerinin mensupları ile ortak zeminde buluşmak ayrı dinlerden insanları birleştirdi demek, bir de onları kardeş ilân etmek bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmektir. Bu alenen küfürdür.

Allah-u Teâlâ "Kâfirleri dost edinmeyin."buyurduğu halde, bunların bunca dostluğu küfürde olduklarına en büyük delil değil midir:"
Fetullah Gülen ve Papa
Ehl-i kitap tarafından İslâm’ı ortadan kaldırmak için peşpeşe girişilen tarihi, siyasi ve iktisadi çabaları ve neler harcadıklarını bilen bir kimse, bu Âyet-i kerime’lerin mânâsını yakînen kavramış olur.
“Rahman çocuk edindi dediler.” (Meryem: 88)
Bu, hiçbir delilin desteklemediği bir iddiâdır. Bundan daha ileri derecede bir iddiâ bulunamaz.
Bu bakımdan Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Andolsun ki siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız.” (Meryem: 89)
Ölçülemeyecek kadar kötü bir iş yaptınız, son derece çirkin bir söz söylediniz.
“Onlar o Rahman olan Allah’a çocuk iddia ettiler diye, bu sözden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar dağılıp çökecekti.” (Meryem: 90-91)
Kâinat bütünüyle, Allah-u Teâlâ’ya karşı söylenen bu sözlerden dolayı öfkeye kapılıyor. O’nun celâline hürmetlerinden dolayı bu derece şiddetli bir noktaya geliyor. Çünkü bütün bu mevcudat Allah-u Teâlâ’yı tevhid yani birleme, esası üzerine yaratılmışlardır.
“Halbuki Rahman olan Allah’a çocuk isnat etmek aslâ yakışmaz.” (Meryem: 92)
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde hıristiyanların İsa Aleyhisselâm hakkındaki bâtıl inançlarını anlatarak şöyle buyurmaktadır:
“‘Allah, Meryem oğlu Mesih’tir.’ diyenler gerçekten kâfir olmuşlardır.” (Mâide: 72)
Allah-u Teâlâ bu gibi vasıflardan münezzehtir.
“Halbuki Mesih onlara demişti ki:
Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.” (Mâide: 72)
İsa Aleyhisselâm hıristiyanlara karşı delil olması için kendisinin de Allah’ın bir kulu olduğunu ifade etmiş ve bu konuda kendileriyle onlar arasında herhangi bir ayırım gözetmemiştir.
“Kim Allah’a ortak koşarsa, muhakkak ki Allah ona cenneti haram kılar.” (Mâide: 72)
Kim Allah’tan başkasının ilâh olduğuna inanırsa o aslâ cennete giremez. Çünkü cennet bir olan Allah’a inananların yurdudur.
“Varacağı yer ateştir, zâlimlerin yardımcıları yoktur.” (Mâide: 72)
Orada ebedi olarak kalacaklardır. Onlara destek olacak, içinde bulundukları durumdan onları kurtaracak hiçbir kimse yoktur.
Mütebaki Âyet-i kerime’de ise şöyle buyurulmaktadır:
“Andolsun ki: ‘Allah üç ilâhtan üçüncüsüdür.’ diyenler kâfir olmuşlardır.” (Mâide: 73)
“Allah üç ilâhtan üçüncüsüdür.” demek, hem “Üç” kelimesi, hem de “Üçüncü” kelimesi itibariyle olmak üzere iki yönden küfürdür, katıksız şirktir. Bir ilâhtan başka ilâh olmadığı halde üç ilâh farzetmek, bir olan Allah’ın hakkını inkârdır, zulümdür. “Allah üç” demek gibi bir çelişkidir. Onların bu küfrünü hoş görmek küfürde onlara ortak olmaktır. Alenen küfürdür.
“Oysa bir tek ilâhtan başka ilâh yoktur.” (Mâide: 73)
Başka hiç kimse ulûhiyet sıfatına haiz değildir. Bütün mükevvenâtın Hâlik’ı ancak O’dur. Hiçbir şekilde ortaklığı kabul etmez, ulûhiyette tektir.
“Eğer bu dediklerinden vazgeçmezlerse elbette onlardan inkâr edenlere çok acıklı bir azap dokunacaktır.” (Mâide: 73)
Bu gibi sözlerden ve teslis inancından vazgeçmeyenlere Allah-u Teâlâ açıkça küfür damgası vurmuştur. Onlar en şiddetli bir azapla azaba uğrayacaklardır.
Nerede kaldı ki yahudi ve hıristiyanlar müslümanları kendi dinlerine dâvet etmekte ve bunun gayreti içindedirler.

Fetullah Gülen ve Hahambaşı

İşte onların iç durumları!

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...