HZ. İSA ÖLDÜ MÜ?.. ÇARMIHA GERİLDİ Mİ?.. ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLDİ Mİ?.. YOKSA GÖĞE Mİ ÇEKİLDİ?.. BÜTÜN BU SORULAR HEM HIRİSTİYAN ÂLEMİNİN, HEM DE İSLÂM ÂLEMİNİN BİR TÜRLÜ HALLEDEMEDİĞİ SORULAR...
DAHASI VAR... HZ. İSA HİÇ KADINA DEĞMEDİ Mİ?..EVLENMEDİ Mİ?.. ÇOCUĞU OLMADI MI?.. MARİA MAGDELANA FAHİŞE MİYDİ?.. FAHİŞE İSE HZ. İSA'NIN YANINDA NE İŞİ VARDI?.. YOKSA HZ. İSA'NIN KARISI O MUYDU?
ASLINDA BU İKİNCİ TAKIM SORULAR MÜSLÜMANLARI HİÇ İLGİLENDİRMEZ, AMA HIRİSTİYANLAR İÇİN ÇOK BÜYÜK ÖNEM TAŞIR. MESELÂ KATOLİK PAPAZLARIN VE RAHİBELERİN EVLENMEMESİNİN ESBÂB-I MÛCİBESİ, HZ. İSA'NIN HİÇ EVLENMEDİĞİ VE KARŞI CİNSE DEĞMEDİĞİ İNANCIDIR.
BU KONUDA HIRİSTİYAN ÂLEMİNDE PEK ÇOK ŞEY YAZILIP ÇİZİLMİŞTİR, AMA BİZ, GENE HIRİSTİYANLIĞIN SAHTE PEYGAMBERİ SAYFASINDA OLDUĞU GİBİ, MESELEYİ İYİ ARAŞTIRMIŞ VE EPEY MALZEME DERLEMİŞ OLAN DAN BROWN'UN "DA VİNCİ ŞİFRESİ" KİTABINDAN VERECEĞİZ... AMA ÖNCE, PAPALIĞIN HIRİSTİYANLIĞA KADIN DÜŞMANLIĞI OLARAK YANSIYAN TAVRINI ANLATAN BİR BÖLÜMÜ NAKLETMEKLE İŞE BAŞLAYALIM:
Kilisenin hilekâr ve vahşi bir geçmişi vardı. Pagan ve dişilere tapan dinleri, (ama eN ÇOK müSlümanları) imâna(!) getirmek için başlattıkları merhametsiz Haçlı Seferleri 300 yıl sürmüştü.
Katolik Engizisyonu, hiç tartışmasız insanlık târihinin en fazla kana bulanmış kitabını yayınlamıştı: MALLEUS MALEFICARIUM ya da Cadının Balyozu, dünyâya serbest düşünen kadınların tehlikelerini bildirmiş ve papazlara onları nasıl bulacaklarını, nasıl işkence edeceklerini, ve nasıl yok edeceklerini anlatmıştı... Kilise'nin belirttiği bu sözde cadıların hepsi kadın âlimlerden, râhibelerden, çingenelerden, mistiklerden, doğa âşıklarından, bitki toplayıcılarından ve doğal hayata şüphe çekici şekilde uyum sağlayan kadınlardan oluşuyordu. Ayrıca ebeler de doğum sırasındaki sancıyı azaltacak, doktrinlere karşı gelen tıp bilgisini kullandıkları için öldürülüyorlardı. Kilise, bu acının Havva'nın Bilgi Elması'nı yediği, ve böylece İlk Günah fikrine sebep olduğunu için verilen bir cezâ olduğunu iddia ediyordu. 300 yıl boyunca cadı avı sırasında Kilise 5.000.000 kadın yakmıştı! (Sf. 142)
RAKAM ABARTILI OLABİLİR AMA, İSLÂM'I VE MÜSLÜMANLARI KADINA KIYMET VERMEMEKLE SUÇLAYAN HIRİSTİYAN BATILILAR'IN ENGİZİSYON VEBÂLİNİ, PAPA'NIN ÖZÜR DİLEMESİ DAHİ ORTADAN KALDIRAMAZ!..
DAN BROWN, MASONLARIN ATASI SİON TARİKATI'NIN GİZLİ VE AÇIK GÖREVLERİNİ DE BİR DİYALOG HALİNDE YAZMIŞ:
Langdon nereden başlayacağını düşündü. (Masonik) Kardeşlik târihi 1000 yıldan daha eskiydi. Sırlar, şantajlar, ihânet, ve hatta öfkeli bir Papa'nın merhametsiz işkenceleri ile dolu bir târih...
- "Sion Tarikatı, Haçlılar'ın şehri (Kudüs'ü) fethetmesinin hemen ardından, 1099 yılında, Kudüs'te Fransız Kralı GODEFROI DE BOUILLON tarafından kuruldu. Kral Godefroi çok güçlü bir sırra sâhipti. İsâ zamanından beri âilesinin sakladığı bir sırra... Öldükten sonra sırrının kaybolacağı endişesiyle, gizli bir kardeşlik kurdu, Sion Tarikatı, ve onlara sırrını nesilden nesile gizlice aktararak koruma görevini verdi. Tarikat mensupları, Kudüs'te bulunduğu zaman boyunca, bir zamanlar Süleyman Mâbedi'nin bulunduğu yerin üzerine inşâ edilmiş Herod Tapınağı'nın yıkıntıları altına gömülü gizli belgeleri öğrendiler. Bu belgelerin, Godefroi'nin güçlü sırrını teyit ettiğine, ve Kilise'nin bu tehlikeli sırrı ele geçirmek için her şeyi yapacağına inandılar... Tarikat, ne kadar vakit alırsa alsın, bu belgeleri tapınağın altından kurtarmaya ve sonsuza kadar korumaya yemin etti. Belgeleri kurtarmak için askerî bir kuvvet oluşturdu. (Bu,) 'İsânın Fakir Şövalyeleri ve Süleyman Mâbedi Tarikatı' isminde 9 şövalyeden oluşan bir gruptu. Daha çok TAPINAK ŞÖVALYELERİ ismiyle bilinirler."
Sophie: - "Ben Tapınakçılar'ın Kutsal Topraklar'ı korumak için olduğunu sanıyordum."
- "Ortak bir yanlış yargı... Tapınakçılar görevlerini, 'hacıları korumak' kisvesi altında yürütüyorlardı. Kutsal Topraklar'daki asıl amaçları, tapınağın altındaki belgeleri ele geçirmekti."
- "Peki,bulmuşlar mı?"
- "Bunu kimse bilmiyor."
Langdon Sophie'ye, Tapınak şövalyeleri'nin 2. Haçlı Seferleri sırasındaki durumunu, Kral 2. Baldwin'e orada bulunma sebeplerinin yoldan geçen hacıları korumak olduğunu söylediklerini anlattı. Maaş almadıklarını,ve fakirlik yemini ettikleri halde, Şövalyeler Kral'dan barınacak yer, ve tapınağın altındaki ahırlarda kalmak için izin istemişlerdi. Şövalyeler belgelerin Kudsülakdas'ın, yani Tanrı'nın bizzat oturduğuna inanılan kutsal odanın aldında olduğuna inanıyorlardı.
Langdon, kazıların 9 yıl sürmesinin sebebini, ve Şövalyeler'in sonunda aradıklarını bulduklarını açıkladı. Hazineyi mâbedden alarak Avrupa'ya götürmüşlerdi, ve orada nüfuzları artmıştı. Papa 2. Innocent hemen Tapınak Şövalyeleri'ne sınırsız güç veren bir papalık bildirgesi yayınlamış, ve onların kendilerine münhasır yasalara tâbi olduklarını ilân etmişti. Gerek dinî, gerek siyâsî anlamda, bütün krallıklardan ve piskoposluklardan bağımsız özerk bir ordu!..
1300'mlere gelindiğinde Vatikan'ın sağladığı ayrıcalıklar Şövalyeler'in o kadar fazla güç kazanmasına yardımcı olmuştu ki, Papa 5. Clement bir şeyler yapılması gerektiğine karar vermişti. Fransa Kralı 4. Filip ile işbirliği yapan Papa, Tapınakçılar'ı ortadan kaldırıp, hazinelerini ele geçirmek için dâhice bir plân hazırladı. Böylece sâhip oldukları sırrın idâresi Vatikan'a geçecekti. Papa Clement, CIA'ye taş çıkartacak askerî bir hileyle tüm Avupa'daki askerlere, 13 Ekim 1307 Cuma günü, aynı anda açacakları mühürlü emir mektupları yollamıştı.
Ayın 13'ünde şafak sökerken mühürler açılmış, ve içindeki dehşet ortaya çıkmıştı. Papa Clement mektubunda "Tanrı'nın kendisine şahsen göründüğünü, ve Tapınak Şövalyeleri'nin şeytana tapmak, homoseksüellik, çarmıhı karalamak, hemcinslerine düşkünlük, ve Tanrı'ya küfreden diğer davranışlardan ötürü günahkâr oldukları konusunda uyardığını" iddia etmişti! Tanrı Papa Clement'ten Şövalyeler'i yakalayarak dünyâyı onlardan temizlemesini, ve Tanrı'ya karşı işledikleri suçu itiraf edinceye kadar işkence etmesini istemişti!
Papa Clement'in sinsi operasyonu saat gibi işlemişti. O gün(den sonra) sayısız Şövalye yakalanmış, merhametsizce işkence görmüş, ve günahkâr oldukları gerekçesiyle yakılmıştı. Günümüzde bile (Hıristiyan dünyâsında) ayın 13'üne denk gelen Cuma günü uğursuz sayılıyordu!
Sophie: - Tapınak Şövalyeleri yok mu edildi? Ben Tapınak Kardeşliği'nin hâlâ var olduğunu sanıyordum."
- "Varlar... Farklı isimler altında... Papa Clement'in sahte suçlamalarına, ve onları silip süpürmek için gösterdiği çabalara rağmen, Şövalyeler'in güclü ittifakları vardı, ve içlerinden bâzıları Vatikan'ın temizlik operasyonundan kurtulmayı başardılar. Tapınakçılar'ın gücünün temelini oluşturan belgeler hazinesi, Papa Clement'in asıl hedefiydi, ama onu elinden kaçırdı. Belgeler uzun zaman önce Tapınakçılar'ın gölge mimarlarına teslim edilmişti, yâni Sion Tarikatı'na... Onların gizlilik perdesi, Vatikan'ın katliamından kurtulmalarına yardımcı oldu. Vatikan yaklaştığında, Tarikat tâlimatlara uyarak gece vakti belgeleri, Paris'ten Tapınakçılar'ın La Roıchelle'deki gemilerine kaçırdı."
- "Belgeler nereye gitti?"
- "Bu sırrı sâdece Sion Tarikatı biliyor. Spekülâsyonlara göre, belgeler İngiltere'de bir yerde gizli. Belgeler, onun gücü, ve açıkladığı sırrın tümü, tek bir isimle biliniyor: SANGREAL... SANGREAL kelimesi çok eski bir kelimedir. Yıllar içinde bir başka deyişe dönüşmüştür. Aslında dünyâda yaşayan herkes SANGREAL hikâyesini biliyor."
- "Ben hiç duymadım."
- "Sâdece ondan KUTSAL KÂSE diye bahsedilmesine alışkınsın, o kadar." (Sf.142-182)
ŞİMDİ DİYECEKSİNİZ Kİ, "BUNLARI NEDEN YAZDIN? BİZ KİTABI ZATEN OKUMUŞTUK, BİLİYORDUK. ÜSTELİK SEN DAHA ÖNCE DE BUNLARI ANLATMIŞTIN."
HAKLISINIZ, BAŞKA BİR YERDE ANLATMIŞTIK. HEM DE DAN BROWN KİTABINI YAZMADAN YILLAR ÖNCE!.. SÂDECE YAZANIN BİR TEK BİZ OLMADIĞIMIZI GÖSTERMEK İSTEDİK, BİR... DAN BROWN'UN DEĞİŞİK BÖLÜMLERDE, ROMAN İÇİNDE BAHSETTİĞİ HUSUSLARI BİR ARAYA TOPLADIK, İKİ... ÜÇÜNCÜSÜ DE OLAYI HATIRLATMAK VE HAZRET-İ İSÂ'YA BAĞLAMAK İSTEDİK. ONUN HAYÂTI, ÖLÜMÜ, VARLIĞININ ÇARPITILMASI BİR YANA, ÖLDÜKTEN SONRA BİLE İSTİSMAR EDİLDİĞİNİ GÖSTERMEK İSTEDİK.
HEMEN, "MÜSLÜMANLAR ÖLMEDİĞİNE İNANIR," DEDİNİZ, DUYDUM. ÖLDÜ MÜ, ÖLDÜRÜLDÜ MÜ, ÖLMEDİ Mİ, AYRI MESELE... AMA ÖLDÜĞÜNÜ KABUL EDEN HRİSTİYAN DÜNYÂSINDA VATİKAN KATOLİK KİLİSESİ, PAPA, SİON TARİKATI, TEMPLAR ŞÖVALYELERİ, ONLARDAN SONRA GELEN MASONLAR, HEP HAZRET-İ İSÂ'YI KENDİ AMAÇLARI İÇİN KULLANMIŞLAR, HAKKININ YENDİĞİNİ İDDİA ETTİKLERİ MEROVENJ HÂNEDÂNI'NI TEKRAR AVRUPA HÂKİMİ YAPMAK İÇİN HER TÜRLÜ DÜMENİN İÇİNDE OLMUŞLARDIR. SİON TARİKATI, TEMPLAR ŞÖVALYELERİ VE MASONLAR BU MEROVENJ HÂNEDÂNI'NA KUTSALLIK KAZANDIRMAK İÇİN, ONLARIN HAZRET-İ İSÂ'NIN SOYUNDAN GELDİĞİNİ İDDİA EDİYORLAR.
GELSE NE OLUR, GELMESE NE OLUR?.. HAZRET-İ MUHAMMED'İN SOYUNDAN NE SEYYİTLER (HZ. ALİ OĞLU HASAN'IN TORUNLARI), NE ŞERİFLER (HZ. ALİ OĞLU HÜSEYİN'İN TORUNLARI), VE NE HÂCELER (HZ. ALİ OĞLU MUHAMMED'İN TORUNLARI) GELMİŞ GEÇMİŞ, HEMEN HİÇ BİRİNİN BÖYLE SALTANAT DÂVÂSI OLMAMIŞTIR. ŞAŞIRIP YOLDAN ÇIKANLAR İSE YA ÖLDÜRÜLMÜŞ, YA DA SON MEKKE ŞERİFİ HÜSEYİN GİBİ DİNDAŞLARINA İHÂNET EDİP, İNGİLİZLER'LE BİRLİK OLUP, OSMANLI'YI ARKADAN HANÇERLEDİĞİ İÇİN, SÖZDE ARABİSTAN KRALI OLMUŞ, ANCAK HATÂSINI ANLAYIP DİRENMEYE KALKTIĞINDA DA, İNGİLİZLER TARAFINDAN TEPETAKLAK DÜŞÜRÜLÜP, YERİNE ŞİMDİKİ SAPKIN VEHHÂBÎ SUUD ÂİLESİ GETİRİLMİŞTİR.
NE VAR Kİ, BATILILAR İÇİN ASÂLET ÖNEMLİDİR... HAZRET-İ İSÂ ONLARA GÖRE KRAL DÂVUD'UN SOYUNDAN GELMEKTEDİR VE YAHUDİLER'İN KRALIDIR. ÖYLEYSE ONUN SOYUNDAN GELENLER DE HIRİSTİYANLARIN KRALI OLMALIDIR!.. ANCAK BUNUN İÇİN HAZRET-İ İSÂ'NIN BİR NESLİ OLMALIDIR Kİ, BUGÜNLERE ULAŞSIN!..
İŞTE KUTSAL KÂSE EFSÂNESİ BURADA DEVREYE GİRMEKTEDİR... VE DAN BROWN'UN KİTABINDA SİON TARİKATI BÜYÜK ÜSTÂTLARINDAN LEONARDO DA VİNCİ'NİN YAPTIĞI BİR RESİM ÖNEM KAZANMAKTADIR... ORADAN DEVAM EDELİM:
Langdon: - "KUTSAL KÂSE, SANGREAL kelimesinin gerçek mânâsıdır. Fransızca SANGRAAL kelimesinden türemiş, sonra iki kelimeye bölünmüş, SAN GREAL olmuştur."
Sophie: - "Ben Kutsal Kâse'nin bir kadeh olduğunu düşünüyordum, sen bana Sangreal'ın bir çeşit karanlık sırrı açıklayan belgelerden oluştuğunu söyledin."
- "Evet ama, Sangreal Belgeleri, Kutsal Kâse hazinesinin sâdece yarısı... Geri kalanı Kâse ile birlikte gömülü. Belgelerin Tapınak Şövalyeleri'ne bunca güç vermesinin nedeni, sayfalarda Kâse'nin gerçek tabiatının açıklanmasıydı."
Kâse'nin gerçek tabiatı mı?.. Sophie artık ipin ucunu iyice kaçırmıştı. Kutsal Kâse'nin, Son Akşam Yemeği'nde İsâ'nın içmek için kullandığı, (daha sonra) ArimatealıYusuf'un çarmıha gerilen İsâ'nın kanını doldurduğu kadeh olduğunu sanıyordu.
- "Kutsal Kâse, İsâ'nın kadehi."
- "Sophie, Sion Tarikatı için Kutsal Kâse bir kadeh değil... Kadeh, başka bir şeyin çok daha güçlü bir şeyin mecâzî hâli... Kutsal Kâse, insanlık târihinde en çok aranan hazine olmuştur. Kâse efsânelere, savaşlara, ve bitmek tükenmek bilmeyen sorulara neden oldu... Sâdece bir kadeh olması, (sana) mantıklı geliyor mu? Eğer öyleyse, diğer kutsal hazineler de aynı, ya da daha büyük ilgi uyandırmalıydı. Dikenli Taç... Çarmıh (olarak) kullanılan Gerçek Haç... Titulus... Ama öyle değiller. Târih boyunca aralarında en özeli Kutsal Kâse olmuş."
Kâse'nin İngiltere'de bir yerlerde olduğuna, en azından 1500 senesinden beri Tapınakçılar'a âit pek çok kiliseden birinin altındaki odada gömülü olduğuna inanılıyordu. 1500('ler)... Büyük Usta (ve Üstat) Da Vinci'nin dönemi... Tarikat, önemli belgelerini güven içinde saklamak için önceki yüzyıllarda pek çok kez yerlerini değiştirmek zorunda kalmıştı. Târihçiler, Kudüs'ten Avrupa'ya geldiğinden beri Kâse'nin 6 kez yer değiştirdiğini düşünüyorlardı. Kâse, son olarak 1447 yılında görülmüştü. Sayısız tanık bir yangın çıktığını, ve belgelerin her birini ancak altı adamın taşıyabildiği dört dev sandığa yüklenerek yanmaktan son anda kurtarıldığını anlatmışlardı! Belgelerin Büyük Britanya'da, Kral Arthur'un ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri'nin topraklarında olduğu fısıldanıyordu.
(Büyük Üstat) Leonardo yaşarken Kâse'nin nerede olduğunu biliyordu! Saklandığı yer günümüze kadar muhtemelen değişmemişti. Bu yüzden Kâse tutkunları, Da Vinci'nin eserleriyle günlüklerini derinlemesine inceliyorlardı. Kimileri Kayalıklar Bâkiresi'ndeki dağlık arka plânın, İskoçya'daki mağaralarla dolu dağların topografyasıyla uyuştuğunu iddia ediyordu. Kimileri ise, Mona Lisa'nın röntgen filmlerinden aslında İsis'in lapislazuli taşlı küpesini takarken resmedildiğinin anlaşıldığını iddia ediyordu. Bazıları da Son Akşam Yemeği'ndeki havârilerin şüpheli oturuş düzeninin bir çeşit şifre olduğu konusunda ısrar ediyordu. (sf. 183-191)
"Kayalıklar Bâkiresi" (tablo) teklifi, Da Vinci'ye, "Lekesiz Doğum Kardeşler Birliği" diye bilinen bir kuruluştan gelmişti. Rahibeler istedikleri temayı belirtmişlerdi: Bir mağaraya sığınan (Hazret-i İsa'nın annesi Hazret-i) Meryem... Vaftizci bebek (Hazret-i) Yahya, Azrâil ve bebek (Hazret-i) İsâ... Da Vinci onların istediği gibi çalıştı. İşi teslim ettiğinde grup dehşete düşmüştü.
Tabloda, kolunu bebek İsâ olduğu tahmin edilen bir çocuğa dolamış, mâvi sabahlık içindeki Bâkire Meryem görünüyordu. Meryem'in karşısında yine bir çocukla, ki onun da Vaftizci Yahya olduğu tahmin ediliyordu, Azrâil oturuyordu. Bununla berâber alışıldık "Yahya'yı vaftiz eden İsâ" betimlemesinin yerine, bu kez bebek Yahya İsâ'yı vaftiz ediyordu!.. Bundan daha da sıkıntı verici olan (husus), Meryem'in bir elini bebek Yahya'nın başının üstünde tutması, ve tehditkâr bir tavır içinde olması idi! Elleri, görünmeyen bir başı kavrayan kartal pençesi gibiydi!.. En korkutucu görüntü, Meryem'in kıvrılmış parmaklarının tam altında, Azrâil'in yaptığı kesme işâretiydi. Sanki Meryem'in pençemsi elinin tutuğu başı, boynundan kesip ayırıyor gibiydi!..
Langdon'un öğrencileri, Da Vinci'nin ikinci bir tablo yaparak Kardeşler Cemiyeti'ni yumuşattığını öğrendiklerinde, dâima şaşırırlardı... Bu "yumuşatılmış" Kayalıklar Bâkiresi'nde tüm bireyler daha geleneksel bir şekilde resmedilmişlerdi. İkinci tablo Londra'daki Ulusal Galeri'de, (birincisi ise Louvre Müzesi'nde) sergilenmekteydi.
(Sf. 156-157)
Teabing: - "Sana Da Vinci'nin KUTSAL KÂSE resmini göstermeden önce, buna bir bakmanı istiyorum. Sanırım bu freski tanımışsındır."
Sofie tüm zamanların (aslında "gelmiş geçmiş" diye tercüme edilmesi gerekirdi) en ünlü freskine (SON AKŞAM YEMEĞİ), Milano yakınlarındaki Santa Maria dele Grazie duvarındaki efsânevî Da Vinci resmine bakıyordu. Yıpranmış frekste içlerinden birinin kendisine ihanet edeceğini açıkladığı sırada MESİH İLE HAVÂRİLERİ betimlenmişti. Teabing: - "Mesih nerede oturuyor?"
- "Ortada."
- "Güzel!.. Peki, o ve havârileri hangi yiyeceği kırıp yiyorlar?"
- "Ekmek."
- "Peki, hangi içecek?"
- "Şarap... Şarap içmişlerdi... ve yemekten sonra Mesih şarap kadehini alarak havârileriyle paylaştı. Bir bardak... kadeh... İsa'nın kadehi... KUTSAL KÂSE... Mesih tek bir şarap kadehini diğerlerine geçirmişti! Kominyon törenlerinde günümüz hıristiyanlarının yaptığı gibi."
- "Gözünü aç!"
Sofie başını eğip resme baktığında, İsa dâhil herkesin bir şarap bardağı olduğunu görünce şaşırmıştı. On üç bardak!.. Bardaklar küçük, sapsız ve camdan yapılmıştı. Resimde kadeh yoktu. Kutsal Kâse yoktu!
- "Da Vinci bu resimde,çoğu âlimin görmediği veya görmezden gelmeyi yeğlediği anomalilerini duysan, şaşarsın. Bu fresk aslında Kutsal Kâse gizeminin anahtarıdır. Da Vinci SON AKŞAM YEMEĞİ'nde her şeyi gözler önüne sermiştir!"
- "Bu fresk bize Kâse'nin gerçekte ne olduğunu anlatıyor mu?"
- "NE olduğunu değil, KİM olduğunu... Kâse bir nesne değildir. O aslında bir kişidir."
Langdon: - "Pek çokları erkek sembolünün kalkan ve mızraktan, dişi sembolünün ise güzelliği yansıtan bir aynadan geldiği yanılgısına düşer. Doğrusu semboller, tanrı gezegen Mars ve tanrıça gezegen Venüs için kullanılan eski astronomi sembollerinden gelir. İlk semboller çok daha basitti. 'Ters V' erkek için çizilen orjinal ikonadır. Gelişmemiş bir penis... Bu ikona 'sivri bıçak ucu' olarak bilinir ve saldırganlık ile erkekliği temsil eder. Doğrusunu istersen bu penis sembolü günümüzdeki (A.B.D.'deki) askerî üniformalarda (çavuş) rütbe nişanı olarak kullanılıyor."
Teabing sırıtıyordu: - "Ne kadar çok penisin varsa, rütben o kadar yüksektir."
- "Dişi sembolü tahmin edeceğin gibi tam tarsidir: "V"!.. Buna kadeh denir. Bir kâseye, ya da tasa benzer... ya da daha önemlisi kadın rahmini andırır. Bu sembol dişilik, kadınlık ve doğurganlıkla ilgilidir. Yâni, efsânede kadeh, çok daha önemli bir şeyin mecâzı olarak kullanılıyor."
- "Bir kadın?"
- "Kesinlikle! Kutsal Kâse kutsal dişiyi ve elbette şimdi Kilise tarafından tamamen yok edilmiş olan (putperestlerin taptığı) tanrıçayı temsil eder... Kâse kayıp tanrıçanın sembolüdür. Hıristiyanlık ortaya çıktığında eski pagan dinleri hemen yok olmadı. Kadehi aradığını iddia eden şövalyeler, kadınlara boyun eğdiren, inanmayanları yakan ve paganların kutsal dişiye saygı göstermesini yasaklayan bir kiliseden korunmak için şifreli konuşuyorlardı. Herhangi bir kadın değil... Taşıdığı sır öylesine güçlü ki, açıklandığı takdirde Hıristiyanlığı temelinden sarsmakla tehdit ediyor."
Sophie: - "Kutsal Kâse olduğunu iddia ettiğiniz bu kadının sizde bir resmi olduğunu söylemiştiniz."
- "Evet ama, kadının Kâse olduğunu ben iddia etmiyorum. Bunu İsa kendisi iddia etti... KUTSAL KÂSE... SANGREAL..." Teabing duvarı gösterdi. Oraya 'SON AKŞAM YEMEĞİ'nin iki buçuk metre uzunluğunda bir baskısı asılmıştı.
- "İşte, orada!"
- "Bu az önce gösterdiğiniz resmin aynı."
- "Biliyorum, ama büyütülmüş hâli."
- "Bana KUTSAL KÂSE'nin bir kadın olduğunu söylediniz. SON AKŞAM YEMEĞİ on üç erkeğin gösterildiği bir resim."
- "Öyle mi??? Yakından bak!"
Sophie resmin yanına gidip on üç figürü inceledi. Ortada İsa Mesih, solunda altı havâri, sağında altı havâri...
- "Hepsi de erkek."
- "Yaa??? Peki, Hz. İsa'nın sağ yanında, onur koltuğunda oturana ne demeli?"
Sophie Mesih'in hemen sağındaki figürü dikkatle inceledi. Bu kişinin yüzüne, vücuduna bakarken, içinde büyük bir şaşkınlık uyandı. Omuzlarına dökülen kızıl saçları, nârince kıvrılmış elleri, ve göğüsleri olduğuna dâir bir ipucu vardı. BU, HİÇ ŞÜPHESİZ BU BİR KADINDI!.. Sophie bir çığlık attı:
- "Bu bir kadın!"
- "Sürpriz!.. Leonardo cinsler arasındaki farkları boyamakta bir ustaydı. Herkesin gözünden kaçar. Bu sahne hakkında inancımız o kadar sâbittir ki, zihnimiz uyuşmazlığı görmemizi engeller. Buna SKİTOMA denir. Beyin güçlü semboller karşısında bunu bazen yapar. Bu kadını fark etmemiş olmanın bir sebebi de fotoğrafların çoğunun 1954'den önce çekilmiş olmasıdır. O zamanlar (freskteki) ayrıntılar kir katmanlarının altında saklıydı... ve 18. yüzyılda resmin üzerinde beceriksiz eller tarafından restorasyon çalışmaları yapılmıştı. Ama artık fresk, Da Vinci'nin asıl boyadığı kata kadar temizlendi."
Sophie resme daha da yaklaştı. Mesih'in yanındaki dindar ifadeli, ağırbaşlı bir yüze sahip, kızıl saçlı genç bir kadındı ve ellerini nâzikçe kavuşturmuştu.
- "Kim bu kadın?"
- "Bu kadın MAGDALALI MERYEM. (MARIA MAGDELANA)"
- "Fâhişe mi?"
- "Magdalalı öyle biri değildi. Bu tâlihsiz yanlış kavram, eski Kilise'nin başlattığı karalama kampanyasındın mîras kaldı. Dediğim gibi, eski kilisenin tüm dünyayı ölümlü İsa'nın Tanrısal olduğuna inandırması gerekiyordu. Bu yüzden Mesih'in dünyevî özelliklerini anlatan tüm sûrelerin İncil'den çıkarılması lâzımdı. Magdalalı Meryem... daha da önemlisi İsa Mesih'le olan evliliği!"
- "Afedersiniz, anlamadım???"
- "Tamâmen târihî kaynaklara dayanıyor!...Ve Da Vinci bu gerçeğin kesinlikle farkındaydı. SON AKŞAM YEMEĞİ, özellikle izleyicilerinin yüzüne İsa ile Magdalalı'nın bir çift olduğunu haykırır... Mesih'le Magdalalı'nın giysilerinin, birbirinin aynadaki yansıması gibi olduğuna dikkatini çekerim."
Sofhie büyülenmişti!.. Elbette!.. Giysilerdeki renkler yer değiştirmişti. Mesih kırmızı bir elbise ve mâvi harmâni giyerken, Magdalalı Meryem'in elbisesi mâvi, harmânisi kırmızıydı... YİNG ve YANG!..
Teabing: - "Mesih ile eşinin kalça kısmından birleşmiş olduğunu, ve geriye doğru karşılıklı yaslanarak, aralarında ters bir boşluk oluşturduğunu görürüz."
Sophie boşluğu görmüştü. Resmin odak noktasındaki şeklin su götürür yanı yoktu!.. Langdon'un az önce KÂSE, KADEH ve KADIN RAHMİ için çizdiği sembolle, ("V" harfiyle) aynıydı!..
- "Son olarak, eğer Mesih ile Magdalalı'ya insan gibi değil de, kompozisyon unsurları olarak bakarsan, başka bir biçimde ortaya çıktığını göreceksin. Alfabedeki bir (başka) harf!"
Birden Sophie'nin resimde görebildiği tek şey bu harf olmuştu!.. Resmin ortasında, koskocaman, kusursuz bir "M" harfi belirginleşiyordu!..
- "Neden orada?"
- "Komplo teorisyenleri bu harfin MATRİMONİO (evli olma hâli) ya da MAGDALALI MERYEM'i temsil ettiğini söylüyorlar... KÂSE'yle ilgili sayısız eserde saklı bir "M" harfi vardır. Filigran olarak, resmin altında saklı olarak, ya da komposizyonda yanılsamalar yaratarak... Ama elbette en belirgin "M" harfi, SİON TARİKATI'nın eski Büyük Üstâdı (homoseksüel) JEAN CACTEAU'nun yaptığı, Londra'daki sunağı süsleyen PARİSLİ MERYEM'inde görülür... Mesih ile Magdalalı Meryem'in evlilikleri, târihî tutanakların bir parçası... Ayrıca İsa'nın evli bir adam olması, (tahrif edilmiş) İncil'deki bekâr (ve bâkir) İsa görünüşünden çok daha mantıklı."
- "Neden?"
- "Çünkü Mesih bir Yahudi idi... ve o zamanlardaki sosyal kültür, Yahudi bir erkeğin bekâr kalmasını yasaklıyordu! Yahudi geleneklerine göre evlenmemek ayıptı. Yahudi bir babanın, oğlu için uygun bir eş bulması zorunluydu. Eğer İsa evli olmasaydı, İncil âyetleri bundan mutlaka bahseder ve normal olmayan bekârlığının bir açıklamasını yapardı."
Teabing, bulduğu koca bir kitabı kendine doğru çevirdi. Deri kaplı baskı, dev bir atlas büyüklüğündeydi. Kapakta GNOSTİK İLÂHİLER yazıyordu. Teabing kapağı açtığında Sophie, eski yazılardan alınmışa benzeyen büyütülmüş pasaj fotoğralarını görebiliyordu. El yazısıyla yazılmış, yırtık pırtık papirüsler... Eski dili tanımamıştı ama, yan sayfada tercümeleri yazıyordu. Teabing:
- "Bunlar daha önce
( HIRİSTİYANLIĞIN SAHTE PEYGAMBERİ sayfasında) bahsettiğim
NAG HAMADİ ve LUT GÖLÜ YAZMALARI...
EN ESKİ HIRİSTİYAN KAYITLARI. Ne yazık ki, (TAHRİF EDİLMİŞ) İNGİL'DEKİ ÂYETLERLE UYUŞMUYORLAR. FİLİPPOS Sûresi başlamak için iyi bir yer."
Sophie pasajı okudu:
- "Ve KURTARICI'nın YOLDAŞ'ı MAGDALALI MERYEM'dir. İSA onu tüm müritlerinden daha fazla sever ve genellikle onu dudaklarından öperdi. Diğer müritler bu duruma içerlerler ve kınadıklarını ifade ederlerdi. Ona, 'Neden onu hepimizden daha fazla seviyorsun?' derlerdi."
Okudukları Sophie'yi şaşırtmıştı:
- "(Ama) evlilik hakkında hiç bir şey söylemiyor."
- "Au contraire (tam tersi)... Herhangi bir Arâmî uzmanı, sana o günlerin YOLDAŞ kelimesinin EŞ anlamında kullanıldığını söyleyecektir!"
Teabing kitabı karıştırarak diğer pasajları gösterdi. Magdalalı ile Mesih'in romantik bir ilişkisi olduğunu gören Sophie oldukça şaşırmıştı. Küçüklüğünde büyükbabasının kapısını çalan kızgın papazı hatırlamıştı. Papaz bir gazete tutuyordu. Sophie yazılan herşeyi anlamamıştı ama, Fransız Hükûmeti'nin Mesih'in Magdalalı Meryem isimli kadınla seviştiğini konu edinen İSA'NIN SON GÜNAHI adlı bir Amerikan sinema filmini yasakladığını anlatıyordu!.. Teabing:
- "Seni Mesih ile Magdalalı Meryem'in birlikteliğine dâir sayısız referansla sıkmayacağım. Modern tarihçiler bunu, cılkını çıkartıncaya kadar araştırdılar. Yine de bir şey göstermek isterim. Bu, Magdalalı Meryem Sûresi'nden."
Sophie (İncil'de) Magdalalı Meryem adını taşıyan bir sûre olduğunu bilmiyordu. Metni okudu:
- "Ve Petros dedi ki: 'KURTARICI bizim bilgimizi olmayan bir şeyi, gerçekten bir kadınla mı konuştu? Hepimiz şimdi o kadını mı dinleyeceğiz? O kadını bize tercih mi etti?'... Ve Levi cevap verdi: 'Petros, sen her zaman çabuk sinirlenen biri olmuşsundur. Şimdi senin o kadınla bir rakip gibi uğraştığını görüyorum. Eğer KURTARICI onu değerli kılmışsa, sen kim oluyorsun da, o kadını reddediyorsun? Elbette KURTARICI o kadını çok iyi tanıyor. Onu bizden daha fazla sevmesinin nedeni bu."
- "Bahsettiği kadın MAGDALALI MERYEM... Petros onu kıskanıyordu. Sadece bu değil. Surenin bu kısmında Mesih'in, 'yakında yakalanıp, çarmıha gerileceğinden' şüphe ettiği anlatılır.Bu yüzden Magdalalı Meryem'e kendisi öldükten sonra, kilisenin nasıl devam ettirileceğine dâir tâlimat verir. Sonuç olarak, Petros bir kadının arkasında ikinci sırada bulunmaktan ötürü hoşnutsuzluğini dile getirir."
- "Bu Aziz Petros değil mi? Mesih'in kilisesini inşâ ettiği kaya?" (MUHARREF İNCİL'E GÖRE, HZ. İSA, PETROS'UN KAYA GİBİ SAĞLAM OLDUĞUNU, DİNİ ONUN ÜZERİNE İNŞÂ EDECEĞİNİ SÖYLEMİŞ. HALBUKİ PETROS, YİNE İNCİL'E GÖRE İSA'NIN KEHÂNETTE BULUNDUĞU GİBİ YALAN SÖYLEMİŞ, KORKUDAN ONU ÜÇ KERE İNKÂR ETMİŞTİR.)
- "Ama değiştirilmemiş olan bu dizelere göre, İsa hıristiyan Kilisesi'nin kuruluş direktiflerini Petros'a vermemişti. Verdiği kişi (karısı) Magdalalı Meryem idi... Ve Petros'un bu konuda bir rahatsızlığı vardı. Burada Petros'un tavrından Da Vinci'nin onun Magdalalı Meryem'e duyduğu (kötü) hislerin bilincinde olduğunu anlayabilirsin."
Sofie'nin bir kere daha nutku tutulmuştu. Resimde Petros tehditkâr bir şekilde Magdalalı Meryem'e doğru eğiliyor, ve bıçak gibi tuttuğu eliyle onun boynunu kesiyormuş gibi yapıyordu! KAYALIKLAR BÂKİRESİ'ndeki aynı tehditkâr el hareketi!..
Petros'un yanındaki havârileri işaret eden Langdon,
- "Ve burada... biraz netâmeli gibi, değil mi?"
Sofie, havârilerin arasından bir el çıktığını gördü. (MERYEM'İN BOĞAZINA EL UZATMIŞ PETROS'UN GÖVDESİNİN MASAYLA BİRLEŞTİĞİ YERDE, HAVAYA KALKMIŞ ELİN TAM ALTINDA, HANÇERİN KABZASI GÖRÜNÜYOR):
- "Bu el bir hançer mi tutuyor?"
- "Evet... Eğer kolları sayarsan, bu elin hiç kimseye âit olmadığını göreceksin. Vücudu yok!.. Belirsiz!"
- "Affedersiniz ama, ben tüm bunların Magdalalı Meryem'i nasıl Kutsal Kâse yaptığını hâlâ anlamış değilim."
- "İşte asıl mesele de bu!"
Teabing bir kez daha masaya dönerek geniş bir çizelge çıkardı. Ayrıntılı bir şecere göründü.
- "Çok az kişi Magdalalı Meryem'in İsa'nın sağ kolu olmasının yanısıra, zaten güçlü bir kadın olduğunu bilir."
Sophie soyağacının başlığını görebiliyordu. Soyağacının üst kısımlarında bir yeri gösteren Teabing,
- "Magdalalı Meryem burada."
- " Benjamin hanedanından biri miydi?" (YAHUDİ BOYLARININ EN ÖNEMLİLERİNDEN BİRİ... DAHA DOĞRUSU HZ. YUSUF'UN 11 KARDEŞİNDEN EN KÜÇÜĞÜ VE EN SEVDİĞİ BÜNYAMİN'İN SOYUNDAN GELENLER)
- "Tamamen!.. Magdalalı Meryem soylu biriydi."
- "Ama ben Magdalalı Meryem'in fakir biri olduğu izlenimini edinmiştim."
- "Güçlü âile bağlarını yok etmek için Magdalalı'yı bir fâhişe gibi tanıtmışlardı."
- "Peki ama, Magdalalı Meryem'in soylu olmasının eski Kilise için ne gibi bir sakıncası vardı?"
- "Kilise'yi bu kadar kaygılandıran Magdalalı Meryem'in soylu olması değil, yine soylu bir kan taşıyan İsa ile birlikte olmasıydı! Bildiğin gibi, Matta İncili'nde bize Mesih'in (Hz.) Davud Hanedanı'ndan geldiği söylenir. Aynı zamanda Kral (Hz.) Süleyman'ın torunudur. İsa, güçlü (Hz. Yâkub oğlu) Benjamin Hanedanı'ndan biriyle evlenerek iki soylu kanı birbirine harmanlamış oldu. Böylece tahtta yasal hak iddia edebilecek, ve (Hz.) Süleyman'ın zamanında olduğu gibi krallıkları canlandıracak potansiyel bir siyâsî birlik yaratmıştı... KUTSAL KÂSE, ASİL KAN'ı anlatan bir efsânedir. Kâse hikâyesinde bahsedilen İSA'NIN KANI İLE DOLU OLAN KADEH, aslında Magdalalı Meryem'i anlatır.Mesih'in soylu neslini (dölünü) taşıyan kadın rahmini."
- "Ama İsa'nın nasıl nesli olur?"
- "Çocukları olmuş olmalı... İnsanlık târihinin en büyük ört-bas olayı buydu. İsa Mesih evlenmekle kalmamış, aynı zamanda baba olmuştu. Magdalalı Meryem, Kutsal Kâse idi. İsa Mesih'in asil dölü ile dolu olan kadehti. Soyu taşıyan rahim, ve kutsal meyvenin çıktığı üzüm bağıydı."
- "Ama bu kadar büyük bir sır, bunca yıl boyunca nasıl saklı kalmış?"
- "Kesinlikle saklı tutulmadı! İsa Mesih'in soylu nesli, tüm zamanların en çok anlatılan efsânesidir."
- "Peki, Sangreal Belgeleri?.. Onlar da Mesih'in soylu neslini ispatlıyorlar mı?"
- "Evet."
- "O halde Kutsal Kâse efsânesi tamâmiyle soylu nesille ilgili."
- "Harfi harfine!.. SANGREAL kelimesi SAN - GREAL'dan gelir, yâni KUTSAL KÂSE'den... Ama SANGREAL kelimesinin en eski bölünme şekli farklıydı. SANG - REAL."
Sophie o anda tercümeyi farketmişti. SANG REAL aslında ASİL KAN anlamına geliyordu!..
- "Senin anlayacağın, hayatım, Kutsal Kâse hakkındaki gerçeği dünyaya anlatmak isteyen tek kişi, Leonardo Da Vinci değildi. İsa Mesih'in asil soyu, çok sayıda tarihçi tarafından geniş kapsamlı biçimde anlatılmıştır, "
diyen Teabing, parmağını düzinelerce kitabın üstünde gezdirdi. Sophie kitap isimlerine göz gezdirdi.
İsa'nın Gerçek Kimliğinin BekçileriKAYMAKTAŞI KAVANOZU TAŞIYAN KADIN
Magdalalı Meryem ve Kutsal Kâse
DİZELERDEKİ TANRIÇA
Kutsal Dişiyi Geri İsteme
Kitapların arasından kalın kapaklı, yırtık pırtık birini çıkarıp, Sophie'yu uzatan Teabing, şöyle dedi:
- "En çok duyulanı bu olmalı."
Alkışlanan, Uluslararası En çok Satan (Kitaplardan)
- "1980'lerde ortalığı fena halde karıştırmıştı. Yazarlar (üç kişi) incelemelerinde bâzı belirsiz boşluklar bırakmış ama, temel iddiaları oldukça kuvvetli... Ayrıca sonunda İsa'nın bir nesli olduğu fikrini açığa çıkarmış oldular."
- "Kilise'nin bu kitaba tepkisi nasıl oldu?"
- "Elbette çok öfkelendiler. Vatikan bu sırrı 4. yüzyılda örtbas etmeye çalışmıştı. Haçlı Seferleri'nin bir sebebi de buydu. Bilgileri toplayıp, yok etmek!.. Magdalalı Meryem'in eski Kilise'nin erkeklerine karşı oluşturduğu tehdit yıkıcıydı. Mesih'in kilise kurma görevini verdiği kadın olmakla kalmıyor, kilisenin yeni ilan ettiği ilahın aslında ölümlü nesiller dünyaya getirdiğinin fiziksel ispatını taşıyordu. Magdalalı Meryem'in gücüne karşı kendini korumak isteyen Kilise, onu bir fâhişe olarak tanıttı ve İsa'nın onunla evlendiğine dâir tüm delilleri sakladı. Böylece İsa'nın yaşayan vârisleri bulunduğu ve ölümlü bir peygamber olduğunu iddia edecek kimse kalmayacaktı. Halkın kan bağını öğrenmesi durumunda, Kilise'nin sürekliliği mümkün değildi. Mesih'in bir çocuğunun var olması, İsa'nın Tanrısallığına ve dolayısiyle kendini, 'Tanrı katına ulaşmanın ve cennet krallığına girmenin tek yolu' olarak ilan eden Hıristiyan Kilisesi'ne zarar verecekti."
Teabing'in kitaplarından birinin sırtını işaret eden Sophie,
- "Beş yapraklı gül!"
dedi... Teabing sırıttı:
- "Gözünden hiç bir şey kaçmıyor. Bu, Tarikat'ın Kâse sembolüdür. (Yâni) Magdalalı Meryem... İsmi Kilise tarafından yasaklandığı için onu pek çok gizli takma isimle andılar. Kadeh, Kutsal Kâse ve Gül... Gülün beş köşeli Venüs yıldızı ve kılavuz Pusula Gülü ile bağları vardır. Gül kelimesi İngilizce, Fransızca, Almanca ve diğer pek çok dilde birbirine benzer... Gül aynı zamanda Eros'un anagramıdır. Yunan cinsel aşk tanrısı... Gül daima dişi cinselliğinin en önemli sembolü olmuştur. İlkel tanrıça mezheplerinde beş yaprak, dişi hayatının beş evresini temsil ederdi: Doğum, âdet görme, annelik, menapoz ve ölüm... Çiçek açan gülün, kadınlıkla olan bağlarının çok daha görsel olduğu kabul edildi. (Yâni) Açmakta olan çiçeğin kadının cinsellik organına benzediği... İnsanoğlunun dünyaya adım attığı yüce çiçek (Gül)... Georgia O'Keeffe'nin resimlerini görmüşsen, ne demek istediğimi anlarsın."
- "Yâni, (konuya dönersek,) İsa bir babaydı?"
- "Evet. Sion Tarikatı günümüze kadar Magdalalı Meryem'e Tanrıça, Kutsal Kâse, Gül ve İlâhî Anne olarak tapmıştır.
(ÇOK DAHA ÖNCEDEN HZ. MERYEM'İ HÂŞÂ, "ALLAH'IN ANNESİ" SAYAN BİR HIRİSTİYAN MEZHEP VARDIR VE KUR'AN'DA LÂNETLENİR.) Tarikata göre çarmıh olayı sırasında Magdalalı Meryem hâmile idi. İsa'nın doğmamış çocuğunun güvenliği için Kutsal Topraklar'dan kaçmaktan başka çâre yoktu. Mesih'in güvendiği amcası Arimatealı Yusuf'un yardımı ile Magdalalı Meryem gizlice, o zamanlar Gaul olarak bilinen Fransa'ya gelmişti. Oradaki Yahudiler arasında kendine sığınacak güvenli bir yer buldu. Kızına doğum yaptığı yer burası, yâni Fransa'ydı. İsmi Sarah idi."
- "Çocuğun ismini gerçekten biliyorlar mı?"
- "Bundan çok daha fazlası biliniyor. Yahudi koruyucular Magdalalı ile Sarah'ın hayatlarını dikkatle inceleyip kaleme almışlardı. Magdalalı'nın çocuğunun Yahudi kralları (Hz.) Davud ve (Hz.) Süleyman soyundan geldiğini unutmamak gerekir. Bu yüzden Fransa'daki Yahudiler Magdalalı'nın kutsal asaleti olduğunu kabul ettiler ve ona soylu kralların atası olarak saygı gösterdiler. O dönemde sayısız âlim Magdalalı Meryem'in Fransa'da geçirdiği günleri, Sarah'ın doğumu ve gelecek kuşakların âile ağacı da dâhil olmak üzere, târihsel bir dille yazmıştı."
- "İsa Mesih'in soy ağacı mı var?"
- "Tabii. Ayrıca Sangreal Belgeleri'nin köşe taşlarından biri olduğu düşünülüyor. İsa'nın ilk torunlarının tam şeceresi."
- "Ne olacak yâni? Bu hiç bir şey kanıtlamaz. Târihçiler doğruluğunu ispatlayamaz."
- "Târih dâima kazananlar tarafından yazılır. İki kültür çarpıştığında, kaybeden silinir, ve târih kitaplarını kazanan taraf yazar. Napolyon bir zamanlar, 'Târih, üzerinde anlaşmaya varılan bir masaldan başka nedir ki?' demişti...Sangreal Belgeleri 10.000 sayfalık bilgi içerir. Sangreal hazinesinin görgü tanıkları dört dev kasada taşındıklarını söylemişlerdir. Bu kasalarda Purist Belgeleri olduğu sanılmaktadır. İsa'nın ilk inananları tarafından yazılan, Konstantin öncesi, değiştirilmemiş binlerce sayfa belge... İsa'dan tamâmiyle insan bir öğretmen ve peygamber diye bahsediyorlardı. Ayrıca hazinenin bir kısmının efsânevî 'Q' Belgeleri 'nden - Vatikan'ın bile varolduğuna inandığını itiraf ettiği el yazmaları - oluştuğu, söylentiler arasındadır. İddia edildiğine göre, kendi el yazısı ile yazılmış İsa öğretileri!.."
-"İsa'nın kendi el yazısı mı?"
- "Elbette!.. Mesih kendi papazlığının tarihini neden tutmasın? O günlerde pek çok kişi bunu yapardı... Hazinenin içinde bulunduğuna inanılan bir başka belge de, MAGDALALI MERYEM'İN GÜNLÜĞÜ diye bilinen el yazmaları... Magdalalı Meryem'in İsa ile olan ilişkisini, çarmıha gerilişini, ve Fransa'da geçirdiği günleri anlatan kendi yazıları..."
- "Bu dört sandık belge Tapınak Şövalyeleri'nin Süleyman Mabedi'nin altında bulduğu hazine mi?"
- "Kesinlikle! Şövalyeleri bu denli güçlü kılan (şey bu) belgeler... Târih boyunca sayısız Kâse araştırmasına konu olan belgeler (bunlar)."
- "Eğer insanlar belgeleri arıyorsa, neden Kutsal Kâse'yi aradıklarını söylüyorsunuz?
- "Çünkü Kutsal Kâse'nin saklandığı yerde, bir lâhit var."
- "Kutsal Kâse arayışı aslında, Magdalalı Meryem'in kemikleri önünde diz çökme arayışıdır.
- "Tarikat üyeleri bu kadar yıl süresince Sangreal Belgeleri'yle Magdalalı Meryem'in mezarını koruma görevini mi yerine getirdi?"
- "Evet, ama (mason) kardeşliğin daha önemli bir görevi vardı: Nesli korumak!.. İsa'nın soyu tehlike altındaydı. Eski Kilise, onun neslinin artmasından, Mesih ile Magdalalı'nın sırrının açığa çıkmasından ve temel Katolik öğretilerine meydan okumasından korkuyordu. Kadınlarla arkadaşlık etmeyen ve cinsel ilişki kurmayan bir Mesih... (Bu imaj sürmeliydi.)... Her şeye rağmen, İsa'nın nesli 5. Yüzyıl'daki cesur bir harekete kadar Fransa'da gizlice çoğaldı. Fransız asillerden biriyle evlendi ve Merovingian Hanedanı diye bilinen bir soy oluştu.
(TERCÜME KİTAP BU TÂRİHLERİ 15. VE 17. YÜZYIL DİYE VERİYOR Kİ, YANLIŞ! DAGOBERT'TEN ANLAŞILABİLİR.)
- "Fransa'daki her öğrenciye Merovenj terimi öğretilir. Merovenjler Paris'i kurdular."
- "Evet. Kâse efsânesinin Fransa'da bu kadar ünlü olmasının nedeni de bu!.. Vatikan'ın Kâse arayışları, aslında bu asil hanedan üyelerini gizlice yok etme girişimleridir... Kral Dagobert'i duydun mu?"
- "Dagobert bir Merovenj kralıydı, değil mi? Uyurken gözlerinden hançerlenmişti."
- "Kesinlikle!.. Vatikan'ın Pepin d'Heristal ile ortak suikast girişimi... 7. Yüzyıl sonları... Dagobert cinayetiyle Merovengian Hanedanı neredeyse yok oluyordu. (Bütün sülâleyi öldürdüler.) Dagobert'in oğlu Sigisbert saldırıdan kaçmayı başarmışve nesli devam ettirmişti. Âileye daha sonra Godefroi de Bouillon eklenmişti. Sion Tarikatı'nın kurucusu..."
- "Tapınak Şövalyeleri'ne Sangreal Belgeleri'ni Süleyman Mabedi'nin altından almalarını söyleyen adam... Böylece Merovenjler'in İsa Mesih ile kan bağı olduğunun ispatını elinde bulunduracaktı."
- "Günümüzdeki Sion Tarikatı'nın ciddi bir vazifesi var. Onların yükü üç kat ağır. (Mason) Kardeşlik Sangreal Belgeleri'ni korumak zorunda. Magdalalı Meryem'in mezarını korumak zorundalar. Ve elbette İsa soyunu yetiştirip korumak zorundalar. Merovengian Hanedanı'ndan günümüze kadar gelen bir kaç soylu üyeyi."
- "Merovengianlar'ın sadece iki bağlantısı kaldı: PLANTARD ve SAINT-CLAIR (âileleri). Her iki âile de saklanıyor. Tarikat tarafından korunuyor olmalılar."
- "Kâse hikâyesinin her yerde olduğunu söylediğini biliyorum, ama ben bu gece ilk defa duydum."
- "Kâse hikâyesi her yerde var, ama gizli bir şekilde. Kilise, Magdalalı Meryem'den bahsetmeyi yasakladığında, onun hikâyesi ve önemi daha tedbirli kanallarla gelecek kuşaklara aktarılmalıydı. Mecaz ve semboller içeren kanallarla."
- "Elbette... Sanat..."
- "SON AKŞAM YEMEĞİ... Mükemmel bir örnek... Günümüze kadar gelen pek çok sanat, edebiyat ve müzik eseri gizlice Magdalalı Meryem'le İsa'nın hikâyesini anlatır. Da Vinci, Botticelli, Poussin, Bernini, Mozart ve Victor Hugo'nun yasaklanan kutsal dişinin arandığını fısıldayan çalışmaları... Sir Gawain ve Yeşil Şövalye... Kral Arthur ve Uyuyan Güzel gibi efsâneler Kâse alegorileriydi. Victor Hugo'nun 'Notre Dome'ın Kamburu' ve Mozart'ın 'Sihirli Flüt'ü mason sembolleri Kâse sırlarıyla doludur."
- "Bir kez Kutsal Kâse'yi aramaya başladın mı, her yerde onu görürsün. Resimlerde, müzikte, kitaplarda... hatta çizgi filmlerde, çocuk parklarında, ve sevilen filmlerde,"
diyen Langdon, Mickey Mouse saatini kaldırarak, (çizgi film ustası) Walt Dizney'in, yaptığı işte, hayatı boyunca Kâse hikâyesini gelecek nesillere aktarmaya çalıştığını söyledi. Dizney yaşadığı müddetçe 'modern zamanın Leonardo Da Vinci'si' diye övülmüştü. Leonardo gibi Disney de sanatına gizli mesajlar ve semboller yerleştirmeye bayılırdı. Eğitimli bir simgebilimci, eski Dizney filmlerini seyrederken bir kinâye ve mecaz yağmuruna tutulduğunu hissederdi.
Dizney'in çoğu gizli mesajı din, pagan mitleri ve eziyet gören tanrıça hikâyeleri ile ilgili olurdu. Sinderella, Uyuyan Güzel ve Pamuk Prenses zgibi masalları yeniden ele alması bir tesadüf değildi. Hepsi Kutsal Dişi'nin hapsedilmesini anlatıyordu!..
Ayrıca Pamuk Prenses'teki sembolik elmanın, zehirli elmadan ısırık alan prensesin kendinden geçmesi, Havva'nın Cennet Bahçesi'nden kavulmasına açık bir gönderme olduğunu anlamak, pek de zor değildi!.. Uyuyan Güzel'deki Prenses Aurora ise, şifreli ismi "gül" idi ve onu kötü cadıdan korumak için ormanın derinliklerinde saklanıyordu. Bu, çocuklar için yazılmış bir Kâse hikâyesi idi.
Sanatçılar, Dizney ürünlerine gizli semboller karıştırmaya bayılırlardı. Arslan Kral DVD'sinin bir sahnesini döndurduğunda, Simba'nın başının üstünde uçuşan toz taneciklerinin belirgin bir şekilde SEKS kelimesini oluşturduğu görülüyordu!.. Küçük Denizkızı'ndaki dinî semboller tanrıça ile öylesine özdeşleşiyordu ki, tesâdüf olması mümkün değildi!
Langdon, Küçük Denizkızı'nı ilk gördüğünde, Ariel'in denizin altındaki evindeki resmin, 17. Yüzyıl sanatçılarından George de la Tour'un TÖVBEKÂR MAGDALALI tablosunun aynısı olduğunu, ve tüm dekorun 90 dakika boyunca açıkça İsis'in Havva'nın, balık Tanrıça Pisces'in ve Magdalalı Meryem'in kutsallığına sembolik göndermeler yaptığını farkedince, nefesi kesilmişti. Küçük Denizkızı'na verilen Ariel isminin, kutsal dişiyle güçlü bağları vardı, ve İşaya Kitabı'ndaki 'kuşatma altındaki kutsal şehir' ile aynı anlamdaydı. Ve elbette Küçük Denizkızı'nın dalgalanan kızıl saçları, bir tesâdüf değildi!
Teabing: - "Roma yüzyıllardır Kâse'yi arıyor. Kilise'nin kendisini korumak için işlediği ilk cinâyet te bu değil. Kutsal Kâse'nin beraberindeki belgeler çok tehlikeli ve Kilise onları yıllardır yok etmek istiyor."
Langdon, bu belgeleri elde etmek için Kilise'nin alenen insanları öldürdüğü iddiasını kabullenmekte güçlük çekiyordu. Yeni Papa ve kardinallerin çoğu ile tanışmış olan Langdon, onların asla bir suikast planlamayacak, dinine derinden bağlı adamlar olduklarını biliyordu. (Öyle sanıyordu.)
- "Katolik papazları eğer bu belgelerin sahte olduğuna inanıyorlarsa, onları bulup yok etmek amacıyla neden Tarikat üyelerini öldürsünler?"
- "Roma'daki papazların imânı çok kuvvetli. Ama dünyanın geri kalanı?.. Kesin itikat sahibi olmayanlara ne olacak?.. Kilise skandallarına bakıp kendi papazlarının çocuklara cinsel tâciz yaptığını saklamak için yalan söyleyen bu adamlar kim oluyor da, İsa hakkında gerçeği konuştuklarını iddia ediyor, diyenlere ne olacak?.. Belgeler ortaya çıkarsa, sana ne olacağını söyleyeyim: Vatikan 2000 yıllık tarihinde (ASLINDA 1700) görülmemiş bir inanç kriziyle karşılaşacak!"
- "Ama Tarikat Sangreal Belgeleri'ni gizli tutuyor. Kilise'ye tehdit oluşturmuyor ki!"
- "Kilise ile Tarikat arasında yıllardır sözlü bir anlaşma vardı. Kilise Tarikat'a (eskiden yaptığı gibi) saldırmayacak, Tarikat ta Sangreal Belgeleri'ni gizli tutacaktı... Ama Tarikat tarihinin bir bölümünde, sırrı açıklamak için yapılan bir plan hep vardır. O gün geldiğinde, (Mason) Kardeşlik, sessizlik yeminini bozmayı, ve Sangreal Belgeleri'ni dünyaya açıklayıp İsa Mesih'in gerçek hikâyesini haykırarak zafere ulaşmayı planlamıştır."
- "Siz bu günün yaklaştığını mı düşünüyorsunuz?"
- "Yakın zaman önce 1000 yıl sona erdi. Onunla birlikte 2000 yıllık Balık Burcu Çağı (Mesih'in burcu) da kapandı. Herhangi bir astroloji simgebilimcisinin söyleyebileceği gibi, Balık Burcu'na göre, insana ne yapılması gerektiği Yuksek Makamlar'ca söylenmelidir, çünkü insan kendisi için neyin iyi olduğunu düşünme yeteneğine sahip değildir. Dolayısiyle hararetli bir din devri yaşanmıştır... Fakat şimdi, Kova Burcu Çağı'na giriyoruz. Bu burca göre, insan gerçeği öğrenecek ve kendi adına düşünme yeteneğine sahip olacaktır. Aradaki ideolojik değişim çok büyük... ve gerçekleşmeye başladı... Ve inan bana, Kilise, Kutsal Kâse'yi bulursa, onu yok edecek! Beraberinde belgeleri... ve Magdalalı Meryem'in kalıntılarını!.. "
ÇOK UZATTIK, DEĞİL Mİ?.. KUSURA BAKMAYIN!.. HIRİSTİYAN BATILILARDAN HİÇ DEĞİLSE BİR KISMININ HZ. İSA MUAMMASINA FARKLI BAKTIĞINI, KONUNUN KİLİSE, KUTSAL KİTAP, MASON TARİKATI, TARİH, ARKEOLOJİ İLE NE ŞEKİLDE BAĞLANTILI OLDUĞUNU GÖSTERMEK İSTEDİK.
ÖZETLERSEK, HZ. İSA SÂDECE BİR İNSANDI, PEYGAMBERDİ, ÖĞRETİCİ İDİ DİYEN AKLI BAŞINDA HIRİSTİYANLAR VAR... 30 YAŞLARINDA BİR ERKEĞİN KADINA DEĞMEMİŞ, EVLENMEMİŞ OLDUĞUNU, HELE EVLENMEMİŞ ERKEĞİN AYIPLANDIĞI YAHUDİ TOPLUMUNDA BİR PEYGAMBERİN BU DURUMA DÜŞMÜŞ OLABİLECEĞİNİ KABULLENMEYEN, AKLI BAŞINDA HIRİSTİYANLAR VAR... BUNLAR HZ. İSA'NIN EVLENDİĞİNİ, HATTA ÇOCUK SAHİBİ OLDUĞUNU SÖYLÜYORLAR...ANNESİ BÂKİRE MERYEM'LE AYNI İSMİ TAŞIYAN KARISI MAGDALALI MERYEM'DEN SÖZ EDİYORLAR!.. BU DA SON DERECE AKLA YATKIN... BİLDİĞİMİZ BÜTÜN PEYGAMBERLER EVLİ VE ÇOCUK SAHİBİ... BİR TEK HAZRET-İ YAHYA HÂRİÇ, O DA MECNÛN GİBİ ÇÖLDE YALNIZ YAŞAYAN, ÇEKİRGE VE YABAN BALI İLE BESLENEN BİR GARİBAN PEYGAMBER İDİ.
HZ. İSA'YA TANRILIK SIFATI YAPIŞTIRMAK İÇİN KİLİSENİN "BÂKİR İSA" İMAJINI YARATTIĞINI, BUNUN İÇİN DE KARISINA FÂHİŞE DAMGASI VURULDUĞUNU ÖNE SÜRENLER VAR... BU DA BİZE TERS GELMİYOR... VATİKAN'IN SON YÜZYIL İÇİNDE BULUNAN TÂRİHÎ BELGELERİ AÇIKLAMAMAKTA DİRENMESİ DE SON DERECE TUHAF!.. KİLİSE,YALANLARININ ORTAYA ÇIKMASINI İSTEMİYOR, ÇÜNKÜ OTORİTESİ SARSILACAK!..
MASONLAR DA HZ. İSA'YI GERÇEK ÖZELLİKLERİ İLE SAVUNUYOR VE ONUN NESLİNİ KORUYOR GÖRÜNÜYOR AMA, ONLARIN ASIL İSTEDİKLERİ HZ. İSA'YA DAYANDIĞINI İDDİA ETTİKLERİ MEROVENJ HANEDANI SÂYESİNDE AVRUPA İMPARATORLUĞU KURMAK!.. AVRUPA BİRLİĞİ BUNUN İLK ADIMI İDİ... VE BU MEROVENJLER'İN DEVÂMI SAYILAN HABSBURG HANEDANINDAN BİR PRENS, AVRUPA BİRLİĞİ PARLAMENTOSUNDA ÜYE!.. ONU AVRUPA İMPARATORU YAPMAK, ONUN GÖLGESİNE SAKLANIP DÜNYÂYI İDÂRE ETMEK İSTİYORLAR!..
İŞTE ONUN İÇİN HEPSİNİ TOPLU BİR ŞEKİLDE GÖZLERİNİZİN ÖNÜNE SERELİM, DEDİK.
YUKARIDAKİ METİN, BİR ROMANDAN ALINMIŞTIR AMA, İÇİNDE GEÇEN ADLAR, KİTAPLAR, HEPSİ GERÇEK... ZATEN BİZ DAHA ÖNCE ADI GEÇEN "HOLY BLOOD, HOLY GRAIL" (KUTSAL KAN, KUTSAL KÂSE) İSİMLİ KİTAPTAN ALINTILAR TERCÜME ETMİŞ, SİTEDE YER VERMİŞTİK.
HZ. İSA'NIN HAYATININ SON DÖNEMİNDEN BAŞLADIK. BAŞLADIK TA, DAHA KENDİ ANLATMAK İSTEDİKLERİMİZDEN BİR KELİME BİLE EDEMEDİK!.. ŞİMDİ GERİYE DÖNÜP HZ. İSA'NIN ANA RAHMİNE DÜŞÜŞÜYLE GELİŞEN OLAYLARI VE DEĞERLENDİRMELERİ VERMEK İSTİYORUZ. AMA YERİMİZ KALMADI. BİR SONRAKİ SAYFADA!..