HADİS RİVAYETLERİNE DEVAM EDİYORUZ:
94 - "O, alnı açık... karnı büyük, iki uyluk arası açık..."
(Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar, s. 13)
95 - "Uylukları uzundur, rengi Arap rengidir." (Kıyamet Alâmetleri, Berzenci, s. 162-163)
96 - "Bir özelliği de yürürken uyluklarının açık ve birbirinden uzak olmasıdır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 32)
ALLAH ALLAH!... VE TÖVBE TÖVBE!.. MEHDİ'NİN UYLUKLARI UZUN VE ARASI AÇIKMIŞ!.. HÂŞÂ, BİR TEK CİNSİYET UZVUNUN NASIL OLDUĞUNU SÖYLENMEMİŞ!..
UYLUK SÖZLÜK KARŞILIĞI "KALÇADAN DİZE KADAR OLAN BACAK KISMI"DIR... OSMANLICASI "FAHZ", LÂTİNCESİ "FEMUR", İNGİLİZCESİ "THIGH", FRANSIZCASI "CUISSE"...
ERKEK MÜSLÜMANLARIN GÖBEKTEN DİZLERE KADAR OLAN KISMI, YÂNİ UYLUKLARININ DÂHİL OLDUĞU BÖLGEYİ BAŞKALARINA GÖSTERMESİ CÂİZ DEĞİLDİR. BİR ERKEĞİN BALDIRINI, BACAĞINI, UYLUĞUNU KİM GÖRÜR, ALLAH AŞKINA?? ÇOCUKKEN ANASI, BÜYÜKKEN DE KARISI!.. BAŞKASI GÖREBİLİR Mİ?.. GÖRMESİ UYGUN OLUR MU?.. HÂL BÖYLE İKEN, İNSANLARIN KAFASINA BUNU MERAK ETMEYİ KİMLER, HANGİ DENSİZLER SOKMUŞ OLABİLİR?..
"UYLUKLARININ ARASI AÇIK"MIŞ!.. BİLİRSİNİZ, ARAPLAR UZUN BEYAZ ENTÂRİLER GİYERLER, TÂ TOPUKLARINA KADAR... VEYÂ POTUR TARZI BOL PANTALONLAR GİYERLER... HER İKİSİNDE DE BİR İNSANIN UYLUK ARASININ AÇIK OLUP OLMADIĞI FARKEDİLMEZ... "SEN MEHDİ MİSİN?.. KALDIR ETEĞİNİ, İNDİR DONUNU, AÇ BAKAYIM, UYLUĞUNU!" DİYEBİLECEK MİSİNİZ KARŞISINIZA DİKİLENE?.. SONRA O AÇIKLIĞI GÖREN, TENÂSÜL UZVUNU GÖRMEZ Mİ?.. MEHDİ'Yİ ÇÜKÜNDEN TESBİT ETMEK GİBİ BİR ZIPIRLIĞI, KİM "PEYGAMBER SÖZÜ" DİYE BİZE YUTTURMUŞ OLABİLİR?.. ALLAH'TAN BU HADİSİ UYDURAN YAHUDİLER, BİZE BÖYLE BİR İPUCU BIRAKMIŞ TA, YANLIŞA SAPMAKTAN KURTULDUK!
BİR DE DİKKAT EDİLİRSE, AÇIKÇA GÖRÜLÜR, BU TARZ "BEDENÎ VASIF" TARİFLERİ, EHL-İ BEYT'TEN NAKLEDİLEN HADİS RİVÂYETLERİNDE YOK!.. HİÇ YOK!..
97 - "Omuzunda Peygamber (sav)'in nişanı vardır." (Kıyamet Alâmetleri, Berzenci, s. 163)
98 - "Mehdi'nin omuzunda Peygamber Efendimiz (sav)'deki alâmet bulunacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasarr Fi Alâmatil Mehdiyy- il Muntazar, s. 41)
99 - "Omuzunda Peygamber (sav)'in alâmeti vardır."
(Kıyamet Alâmetleri, Berzenci, s. 165; Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 23)
MEHDİ'NİN OMUZUNDA "PEYGAMBER ALÂMETİ" VARMIŞ!.. BİLDİĞİNİZ GİBİ, HAZRET-İ MUHAMMED'İN SIRTINDA "MÜHR-Ü NEBEVÎ" DENİLEN BİR BEN OLDUĞU RİVÂYET EDİLİR... ŞİMDİ BU ALÂMET MEHDİ'DE OLACAKMIŞ!.. YÂNİ O DA PEYGAMBER!.. MUHAMMED'DEN SONRA PEYGAMBER OLMAYACAĞI İÇİN, "PEYGAMBER" DEMEMİŞLER DE, "MEHDİ" DEMİŞLER!.. BUNU DA KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL!
ANCAK HEMEN ARDINDAN GELENLER, BUNDAN DA DAHA BÜYÜK BİR PALAVRA!.. YAHUDİ UYDURMASI OLDUĞUNU, ÂDETÂ YÜZÜMÜZE HAYKIRIYOR :
100 - "Hz. Mehdi'nin boyu, posu sanki Ben-i İsrâil ricâlindedir."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 36-29)
101 - "Cismi, İsrâil cismidir." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)
102 - "Mehdi sanki Ben-i İsrâil'den bir adamdır." (Tavrı onlara benzer, yani heybetli ve akıllı)
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 23-30)
103 - "Hz. Mehdi'nin bedeni İsrâilî'dir. Hz. Mehdi, sanki Ben-i İsrâil ricâlindendir."
(İbn Hacer El Mekki)
104 - "Cismi, İsrâil bünyesi gibidir." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
105 - "(Dış görünüşü) sanki İsrâiloğulları'ndan bir insana benzemektedir." (Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Tâlib Ale't-Temam ve'l kamal")
106 - "Sanki o, İsrâiloğulları'ndan bir adam gibidir." (Nuaym b. Hammad, vr. 52a; Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
GÖRDÜNÜZ MÜ?.. BU HADİSLERİ HANGİ YAHUDİ MÜNÂFIK UYDURMUŞ, HANGİ YAHUDİ MÜNÂFIKLAR ARACILIĞI İLE YAYILMIŞ İSE, LÂNET OLSUN!.. BU HERİFLER İSTEMİŞLER Kİ, MÜSLÜMANLAR KARŞILARINA ÇIKAN HER YAHUDİ KÖKENLİYE "ACABA BU ADAM MEHDİ Mİ?" DİYE BAKSINLAR!.. HERHANGİ BİR MÜSLÜMAN, EZKAZÂ YÜKSELMEYE BAŞLASA, MÜSLÜMANLAR ONU YAHUDİ'YE BENZEMEDİĞİ TAKDİRDE DIŞLASIN İSTEMİŞLER!.. ÜLKEMİZİ BATAĞA SÜRÜKLEYEN ŞİMDİKİ YAHUDİ-DÖNME HÂKİMİYETİ GİBİ BİR DURUMU, BÜTÜN İSLÂM DİYÂRINDA YARATMAK İSTEMİŞLER !.. YAHUDİ'YE BENZER, YAHUDİ MİZAÇLI, "SANKİ İSRÂİLOĞULLARI'NDAN BİR ADAM" HATTÂ "İSMİ, CİSMİ TAM YAHUDİ" BİRİSİNİ LÂYIK GÖRMÜŞLER, MÜSLÜMANLARIN DESTEĞİ İLE DÜNYÂ HÂKIMİ OLMAYA!.. BUNLARA İNANAN VARSA, BU NİTELİKTE BİR MEHDİ BEKLEYEN VARSA, NE DİYELİM, ALLAH AKIL-FİKİR VERSİN!
107 - "Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 30)
108 - "Yeryüzüne dört kişi mâlik olmuştur. İkisi mümin, ikisi kâfirdir. Müminler, Zülkarneyn ve Hz. Süleyman, kâfirler ise Nemrud ve Buhtunnasır'dır. Beşinci olarak Ehl-i Beyt'imden birisi (Hz. Mehdi) gelecek ve o da dünyaya mâlik olacaktır." (Kitab'ul Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy il Âhir Zaman, s. 10)
ZÜLKARNEYN, EĞER BÜYÜK İSKENDER İSE, PEYGAMBERİMİZ ZAMANINDA BİLİNEN DÜNYÂNIN ANCAK DÖRTTE BİRİNE HÜKMETTİ. HAZRET-İ SÜLEYMÂN İSE ANCAK ARABİSTAN'A HÜKMETTİ. HAA, DERSENİZ Kİ, "İKİSİ DE DÜNYÂYA MÂNEN HÜKMETMİŞTİR," ONA BİR ŞEY DEMEYİZ... AMA SON "HADİS" RİVÂYETİ "MÂLİK OLMUŞTUR," DİYOR, MÜLK EDİNMİŞTİR ANLAMINDADIR Kİ, BU GERÇEKLEŞMEDİ... ÖTE YANDAN KÂFİR HÜKÜMDARLAR ARASINDA SAYILAN NEMRUD VE BUHTUNNASIR ANCAK ARABİSTAN'IN BİR KISMINA HÜKMETTİLER Kİ, O TÂRİHTE BİLİNEN DÜNYÂNIN YİRMİDE BİRİ BİLE ETMEZ!.. ROMA İMPARATORU SEZAR, DAHA SONRA GELEN CENGİZ HAN, TİMUR, KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN, DELİ PETRO, NAPOLYON, KRALİÇE VICTORIA, STALİN, HİTLER ÇOK DAHA BÜYÜK SAHALARDA HÜKÜM SÜRMÜŞ, VE ŞİMDİKİ BUSH TA SÜRMEKTEDİR... TÂRİHÎ HATA BİR YANA, NEMRUD'UN İSRÂİLOĞULLARI'NIN DA "BABA" SAYDIĞI İBRÂHİM'E EZİYET ETMESİ, BUHTUNNASIR'IN YAHUDİLER'İ FİLİSTİN'DEN SÜRMESİ AKLA GELİNCE; BU "HADİS"İ DE BİR YAHUDİ UYDURMUŞ GİBİ GELİYOR BİZE!..
ANCAK BU RİVÂYETTE ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN BİR İFÂDE VAR. ALLAH DİYOR Kİ:
- "TAHKİK. ZİKİRDEN SONRA ZEBUR'DA DA YAZMIŞTIK.
HER HALDE ARZA, BENİM SÂLİH KULLARIM
VÂRİS OLACAKLARDIR." (ENBİYA SÛRESİ, 105. ÂYET)
HER NEKADAR, MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V) BİLE DÜNYÂYA HÂKİM OLAMAMIŞSA, HAZRET-İ SÜLEYMÂN BİLE HÂKİM OLAMAMIŞSA, SULTAN SÜLEYMAN (KANUNÎ) BİLE HÂKİM OLAMAMIŞSA, ÂYET ENİNDE SONUNDA DÜNYÂYA İYİ NİYETLİ, İYİ DAVRANIŞLI KİŞİLERİN VÂRİS OLACAĞINI, YÂNİ DÜNYÂNIN ENİNDE SONUNDA ONLARA KALACAĞINI BELİRTİYOR!.. BU KİŞİLERİN BAŞINDA KURTARICI MEHDİ VAR MIDIR, YOK MUDUR, BİLEMEYİZ. AMA ÂYET, TIPKI HER KÖTÜ DÖNEMDE BİR KURTARICI ÇIKACAĞINI MÜJDELEYEN PEYGAMBERİMİZ GİBİ, ÜMİT VERİYOR... BU, HIRİSTİYANLAR'IN "MESİH KRAL" İNANCINDAN FARKLI BİR ANLAYIŞTIR. YAHUDİLER'İN SIRF KENDİLERİNİ KURTARACAĞINI SANDIKLARI "MESİH"TEN DE FARKLI BİR VAADDİR. İNSANLAR FEVC FEVC İSLÂM'A KOŞARLAR, (NASR SÛRESİ) BELKİ BÜTÜN DÜNYÂNIN MÜSLÜMAN OLMAZ AMA, İYİLER ÇOĞUNLUKTA OLUR!
109 - "Sizden ona kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa ona gelsin. Ona katılsın. Zira o, Mehdi'dir."
(İbn Mace, Fiten, B 34, H 4082; İbn Ebi Şeybe, c. VII, s. 527; Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il
Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 14)
110 - "O (Mehdi) arza sahib olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı adâletle doldurur. Sizden O'na kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, O'na katılsın. Zira O Mehdi'dir.
(Âhir Zaman Mehdisi'nin Alâmetleri, Celalettin Suyuti, s. 14)
BU "HADİS"LER BİZE ÇOK UYDURMA GELDİ... ÇÜNKÜ PEYGAMBERİMİZİN YAŞADIĞI BÖLGEDE KAR YAĞMAZ!.. O TARİHTE İSLÂM DAHA KAR YAĞAN BÖLGELERE YAYILMIŞ DEĞİLDİ. HANİ, İLERİYE ÂİT "KEHÂNET" SAYILABİLİR AMA, "KUMLAR ÜZERİNDE SÜRÜNEREK DAHİ OLSA, GELSİN," DESEYDİ, DAHA MÂKUL BULURDUK!
111 - "Mehdi Allah'a karşı son derece boyun eğicidir. Ahlâk bakımından Peygamber (sav)'e benzer."
(Kıyâmet Alâmetleri, Berzenci, s. 163)
112 - "Ahlâkı benim ahlâkım olan bir evladım çıkacak."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 21)
113 - "Mehdi Allah'a karşı son derece boyun eğicidir. Ahlâk bakımından Peygambere benzer."
(Kıyâmet Alâmetleri, s. 163)
114 - "Mehdi, gerges kuşunun kanadı ile titremesi gibi Allah'tan çok korkan bir kimsedir."
(Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler, s. 23)
115 - "İlahi feyz (bereket ve bolluk, ilim ve irfan) ona ulaşır. Dini ilimleri ve örnek ahlâkı telakki eder. "
(Konavi Risâlet-ül Mehdi, s. 161 B)
116 - İbn-i Cerir, Tehzib-il Asar'da şöyle tahric etti (ortaya koydu): "Muhammed ümmetinin en hayırlısı ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın... O Mehdi'dir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 57)
117 - "Devrinde yeryüzünün en hayırlısı kendisi olacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
118 - Naim b. Hammad, Kab'dan tahric etti (ortaya koydu), buyurdu ki: "Mehdi (zamanındaki) insanların en hayırlısıdır." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 58)
119 - "Hz. Mehdi, o kadar merhametli olacaktır ki, zamanında bir kimsenin bile burnu kanamayacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
120 - "... Yoksullara karşı çok merhametli olması, Mehdi'nin alâmetlerindendir." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
121 - "Zamanı o kadar adil olacak ki, kabirdeki ölüler dirilere imrenecektir..."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 22)
122 - "... Mazlumlara karşı da çok merhametli olmasıdır." (Nuaym b. Hammad, vr. 50b; Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evlâdı Ali b. Ebi Tâlib Ale't-Temam ve'l kamal")
123 - "O, benim ümmetimden, tenezzül etmeyen (Allah'tan başka hiçbir varlığa minnet duymayan) bir adamdır." (Suyuti, el-havi, 2/24)
124- Hz. Hüseyin (ra) soruldu: "İmam Mehdi hangi alâmetlerle bilinir?" Şöyle cevap verdi: "Gönül rahatlığı ve vekar sâhibi oluşu ile, helâl ve haramı çok iyi bilmesi ile tanınır." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
125 - Hz. Hüseyin (ra) soruldu: "İmam Mehdi hangi alâmetlerle bilinir?" Şöyle cevap verdi : "... İnsanlar ona muhtaç olurlar. O, ise insanlara ihtiyacını bildirmez." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
126 - "Her görevi üzerine alır ve zayıfa, düşküne yardım eder."
(M. Muhyiddin Arabi "Futuhat-El Mekkiye", 366. bab, c. 3, s. 327- 328)
127 - "Mehdi zâlime karşı hakkı müdafaa edecektir. Hatta (zâlim) bir insanın azı dişinde olan (haksız bir lokmayı) bile ondan çekip alacak ve sahibine iade edecektir."
(En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evlâdı Ali b. Ebi Tâlib Ale't-Temam ve'l kamal)
128 - "Mehdi bendendir, yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve adaletle doldurur."
(Süneni-i Ebu Davud, 5/93)
129 - "Bu (Emir) de insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle dolduracaktır."
(Sünen-i İbn-i Mace, 10/348)
130 - "Zulüm ve fıskla dolu olan dünya, o (Mehdi) geldikten sonra adaletle dolup taşacaktır.
(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
131 - "Mehdi'nin zamanında adâlet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
132 - "Onun adaleti her yeri kaplayacak ve insanlar arasında Hz. Peygamberin sünnet-i seniyyesi ile muamele edecektir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
133 - "Yeryüzü zulüm ve düşmanlıkla dolduktan sonra, mutlaka benim Ehli Beytim'den birisi çıkar. Ve nasıl daha önce zulüm ve düşmanlıkla doluysa, O dünyayı adaletle doldurur."
(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 11)
BURADA DURMADAN EDEMEYECEĞİZ... EĞER PEYGAMBERİMİZ, ÜMMETİNİN DARALDIĞI ZAMAN BİR MUHTEREM ZATIN ORTAYA ÇIKIP ONLARI HİDÂYETE ERDİRECEĞİNİ SÖYLEMİŞSE, ELBETTE BU KİŞİ GÜZEL AHLÂKLI, ALLAH KORKUSU OLAN BİRİSİ OLACAKTIR. BUNDAN BAŞKASI DÜŞÜNÜLEMEZ!.. O YÜZDEN BU TARZ HADİS RİVÂYETLERİNİN ESASTA BİR DOĞRUYA DAYANDIĞINI KABUL EDERİZ. HAZRET-İ HÜSEYİN, EĞER SÖYLEMİŞ İSE, SÖYLEDİĞİ MEHDİ'Yİ TANIMAK İÇİN EN DOĞRU KRİTERDİR. ÖYLE KAŞI, GÖZÜ, UYLUĞU İLE MEHDİ TANINMAZ!..
134 - "Mehdi işi sıkı tutacak." (Kıyâmet Alâmetleri, Berzenci, s. 175)
135 - "İnsanlar hakka dönünceye kadar (fikri) mücadelesine devam edecektir."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
136 - "Mehdi hesabını çok serî bir şekilde görecek ve vaadinden dönmeyecektir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 24)
137 - "Karşısına dağlar bile dikilse onları ezip geçecek, o dağlarda kendisine yol bulacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 39)
138 - "... aleyhine söylenecek bir söz bile ona ağır gelir."
(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 30)
139 - "O, kimsenin bilemediği gizli bir gücün sahibi olduğu için kendisine Mehdi denilmiştir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmeti-il Mehdiyy-il Âhir Zaman
140 - "Kab'dan rivayet edildi ki: O, kimsenin bilemediği gizli bir gücün sahibi olduğu için kendisine Mehdi denilmiştir." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmeti-il Mehdiyy-il Âhir Zaman)
141 - "Zamanın inkitaa uğradığı (sistemlerin değiştiği) bir dönemde, Mehdi denen bir adam gelecek ve ihsanı bol ve güzel olacak." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 14)
142 - "O, fitnelerin zuhur ettiği bir zaman aralığında gelecek ve ihsanı karşılıksız olacaktır."
(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)
143 - "Âhir zamanda bir halife olacak, malı sayıp hesap etmeden taksim edecektir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 15)
144 - "Emirlerinizden bir emir olacak ki, malı saymayacaktır. Birisi ondan mal istediğinde, 'Al' der. O da elbisesini yayar ve o da doldurur." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 15)
BU SON İKİ "HADİS" RİVÂYETİ, MEHDİ ZAMANINDA MALIN SINIRSIZ BOLLUĞUNU İMÂ EDİYORSA DA, MEHDİ VASFINDAKİ BİR ZÂTIN HESAPSIZ ÖLÇÜSÜZ MAL DAĞITACAĞINA İNANAMAYIZ! HELE KARŞISINA GELEN HER KİŞİYE, HIRLI MI HIRSIZ MI BAKMADAN, ZÂLİM Mİ, MAZLUM MU DEĞERLENDİRMEDEN BOL KESEDEN MAL DAĞITACAĞINI KABUL ETMEK, İSLÂM'A DA SIĞMAZ! HAA, DERSENİZ Kİ, "O GÜNLERDE HIRSIZ, ZÂLİM DE OLMAYACAK," ONA DA İNANMAYIZ!.. O ZAMAN ALLAH MAHŞERDE HESAP SORACAK ADAM BULAMAZ! ALLAH KIYÂMET KOPTUĞUNDA ZÂLİMLERİN, KÂFİRLERİN NASIL KORKACAĞINI KUR'AN ÂYETLERİ İLE BİLDİRMİŞTİR. KALDI Kİ, DAHA ÖNCE VERDİĞİMİZ EHL-İ BEYT HADİSLERİNDE HİÇ BÖYLE BİR İDDİA YOK!..
145 - "... Enes b. Malik (ra) den, şöyle demiştir: Ben, Resulullah (sav)'dan işittim, buyurdu ki: Biz Abdülmuttalib'in çocukları cennet halkının büyükleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi."
(Sünen-i İbni Mace, 10/349)
146 - "Allah (cc) bütün insanların kalplerini onun muhabbetiyle dolduracaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
147 - "Ümmet'i Muhammed'den memnun olmadık hiçbir fert kalmayacaktır."
(Kıyâmet Alâmetleri, s. 163)
148 - "Mehdi zuhur eder, herkes sadece O'ndan konuşur, O'nun sevgisini içer ve O'ndan başka bir şeyden bahsetmezler." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 33)
149 - "Onun hilâfetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar bile râzı olacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)
DEĞERLİ DOSTLAR, BİZ BU SÖZDE HADİSLERİ GERÇEKTEN ÇOK TEHLİKELİ BULUYORUZ... GÖRÜNÜŞTE PEYGAMBER SOYUNDAN GELECEK MUHTEREM BİR ZÂTI ÖVER MÂHİYETTE GİBİ DURMASINA RAĞMEN, ANLATILAN BÜTÜN PEYGAMBERLERDEN VE CANIMIZIN CANÂNI HAZRET-İ MUHAMMED'DEN DE ÜSTÜN, ONUN YAPAMADIKLARINI YAPAN BİR VARLIK ANLATILIYOR!.. KUŞLARIN PEYGAMBERİMİZDEN RÂZI OLUP OLMADIĞINI BİLEMEZKEN, MEHDİ'DEN RÂZI OLACAKLARINI ÖĞRENİYORUZ!.. BU BİZİ FARKINDA OLMADAN HAZRET-İ MUHAMMED'DEN UZAKLAŞIP, ONUN FEVKİNDE BİR KURTARICIYI BEKLEMEYE İTİYOR!.. İŞTE BUNU KABUL EDEMEYİZ!.. KUR'AN KIYÂMETE KADAR SON VE MÜKEMMEL KİTAP, HAZRET-İ MUHAMMED DE SON PEYGAMBERDİR. ONDAN BÜYÜK, ONDAN DEĞERLİ MÜRŞİT VE ÖNDER TANIMAYIZ! BEKLENTİSİNE DE GİRMEYİZ!.. DAHA ÖNCE VERDİK, YÜCE ALLAH DİYOR Kİ, "MUHAMMED'İ CANINDAN ÇOK SEVMEYEN TAM İMAN ETMİŞ OLMAZ!"
150 - "Muhakkak ki o, insanların karşılaştıkları şerler sebebiyle, Mehdi'nin kendilerine en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır." (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Âhir Zaman Mehdisinin Alâmetleri, Kahraman Neşriyat, s. 27)
151 - "Ashab-ı Kehf, Mehdi'nin yardımcıları olacaktır."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy il Âhir Zaman, s. 59)
HAYDAAA!.. ASHÂB-I KEHF DE NEREDEN ÇIKTI?.. YÂNİ, ORTAYA DECCÂL ÇIKACAK, İSÂ ALEYHİSSELÂM GÖKTEN İNECEK, MEHDİ ZUHUR EDECEK, BİR DE ÖLMÜŞ OLAN ASHÂB-I KEHF DİRİLİP MEHDİ'NİN YARDIMINA MI KOŞACAK?.. DİRİLMEYECEKSE, NASIL YARDIM EDECEK?
DİKKAT EDİYOR MUSUNUZ, BUNLAR HEP HIRİSTİYAN UYDURMASI... "İSÂ GELECEK, ASHÂB-I KEHF GELECEK, ÇÜNKÜ MÜSLÜMANLARDAN ADAM ÇIKMAZ," MESAJI VERİLİYOR ALTTAN ALTTAN!..
152 - "Onun kumandanları insanların en hayırlılarıdır. Onun yardımcıları Yemen ve Şam ehlinden olacaktır. Önlerinde Cebrâil, arkalarında Mikâil bulunacaktır. Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın rahatlıkla hacca gideceklerdir." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
153 - "Allah onu 3 bin melekle destekleyecektir."
(El Kavlu-l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 41)
154 - "Doğu tarafından birtakım insanlar çıkıp, Mehdi'nin saltanatını hazırlayacaklardır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 21)
155 - "Şarktan bir cemaat çıkar ve Mehdi'nin saltanatına yardım eder." (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler - Âhir Zaman Mehdisinin Alâmetleri, Kahraman Neşriyat, s. 60)
156 - "... Bilâhare Kudüs'e inecekler ve Mehdi için saltanat hazırlayacaklardır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
157 - "Sayıları Bedir Ashabı (313) kadardır. Evvelkiler onları geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler. Onların sayıları Talud ile nehri geçenler kadardır." (Kitab-ul Burhan Fi Alâmet-i Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)
158 - "Bu 313 kişi gece âbid (çok ibadet eden kimse) gündüz kahraman niteliğini taşımaktadırlar."
(Kıyamet Alametleri, s. 169)
159 - "Aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişilik bir grup oluştururlar. Onlar her zâlime galip gelirler. Onların kalpleri demir gibidir ve onlar gündüz arslan, gece de âbiddirler. Ne evvelkiler, ne de sonrakiler fedakârlıkta onlara yetişemez." (Kitab-ul Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 57-68)
BİR KISIM UYDURUK HADİSLER DİYOR Kİ, "MEHDİ HER İŞİ HALLEDECEK, DÜNYÂDA ONDAN RÂZI OLMAYAN KALMAYACAK, KUŞLAR DÂHİL." YÂNİ MEHDİ ÇOK BECERİKLİ... BİR KISIM UYDURMA HADİS TE DİYOR Kİ, "BİRİLERİ ÇIKIP ONUN SALTANATINI HAZIRLAYACAK." NEDEN?.. ÇÜNKÜ MEHDİ KENDİ YAPAMAZ!.. MEHDİ MEDİNE'DE DOĞACAK, YEMEN VE ŞAM EHLİ, 313-314 KİŞİ, ONA YARDIM ETMEK İÇİN KUDÜS'E GELECEK, SALTANATINI HAZIRLAYACAK, SONRA DA ÜMMET-İ MÜSLÜMAN ONA MEKKE'DE KATILACAK!.. İSÂ ALEYHİSSELÂM, ASHÂB-I KEHF VE 3000 MELEK ONA YARDIM EDECEK, AMA AŞAĞIDAKİ "HADİS" RİVÂYETİNE BAKARSANIZ, BİÂT EDENLER SÂDECE O 314 KİŞİ OLACAK!
160 - "Mehdi'ye aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişi biat edecektir."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
MEHDİ BÜTÜN O İŞLERİ 314 KİŞİ İLE NASIL BAŞARACAK? GERİ KALANLAR KENDİSİNE MUHALEFET Mİ EDECEK?..
161 - "Mehdi bizden Ehl-i Beyt'ten bir gençtir. İhtiyarlarınız ona yetişmeyecek, gençleriniz ise onu ümid edeceklerdir. Allah dilediğini yapacaktır." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)
BU HADİS RİVÂYETİNE GÖRE, PEYGAMBERİMİZ MEHDİ'NİN GELİŞİNİ "ÇOK YAKIN" OLARAK BİLDİRMİŞ... ASHÂBINDAN İHTİYAR OLANLAR GÖREMEDİĞİNE HAYIFLANACAK, GENÇLER İSE "İNŞALLAH BENİM ÖMRÜM İÇİNDE ORTAYA ÇIKAR," DİYE ÜMİTLENECEK... BAHSEDİLEN TARİH 620-630 YILLARI!.. O YILLARDA 20 YAŞINDA OLANLAR ÜMİT ETTİĞİNE GÖRE, MEHDİ'NİN 700 YILINA KADAR ÇIKMA İHTİMÂLİ VARMIŞ, ÇIKMAMIŞ, 750 YILINDA DA ÇIKMAMIŞ!..
ACABA ÇIKMAMIŞ MI?.. "MEHDİ" İÇİN NE DEMİŞTİK?.. "MÜSLÜMANLARIN BUNALDIĞI DÖNEMLERDE, ONLARI SIKINTIDAN KURTARACAK, FERAHLIYACAKLARI BİR DÖNEMİ BAŞLATACAK OLAN" RİVÂYETLERE BAKARSANIZ, MUHTEREM, ÂDİL, KAHRAMAN BİRİSİ... ACABA BÖYLE BİRİSİ 700'LÜ YILLARDA ORTAYA ÇIKTI MI?..
ÇIKTI!.. AMA VAZİYETİ DAHA İYİ ANLAMAK İÇİN, EN BAŞTA ŞİİLİK-ALEVİLİK ÜZERİNE YAPTIĞIMIZ KISA İZAHATA DEVAM EDEREK KONUYA AÇIKLIK GETİRELİM...
630 YILINDAN SONRA ŞAM'DA EMEVİLER'İN SALTANATI SÜRERKEN, PEYGAMBER SOYU DA MEDİNE'DE İMAMLARIN MÂNEVÎ İDÂRESİNDE YAŞIYOR, BİR KISIM ALİ OĞULLARI (SEYYİTLER, ŞERİFLER, HÂCELER) HORASAN'DA İSLÂM'I YAYIYORDU... EMEVÎLERİN SON DÖNEMİ, 6. İMAM CAFER-ÜS SÂDIK'A DENK GELİR. CAFER-ÜS SÂDİK, EMEVÎ ZULMÜNÜN ARTMASI,İSYANLAR, VE DEVLETİN ZAYIFLAMASI ÜZERİNE, KENDİSİNE HORASAN'DAN GELEN "HALİFELİK" TEKLİFİNİ KABUL ETMEMİŞ, HALİFELİĞE NİYETLENEN DİĞER ALİ OĞULLARINI DA İKNÂ EDEREK VAZGEÇİRMİŞTİ. ANCAK EMEVÎ MUHALİFLERİNİN ÖNEMLİ BİR KISMI, TÂ BAŞTAN BERİ, HAZRET-İ ALİ'NİN HANİFE ADLI KADINDAN OLMA MUHAMMED MEHDİ ADLI OĞLUNU İMAM SAYIYORLARDI. O ÖLÜNCE YERİNE OĞLU HÂŞİM ALİ'Yİ İMAM KABUL ETMİŞLERDİ. BU KİŞİLER, HÂŞİM ALİ, GÜÇLENMESİNDEN KORKAN HALİFE TARAFINDAN ZEHİRLENİP ÖLÜNCE, PEYGAMBERİN AMCASI ABBAS'IN TORUNLARINDAN MUHAMMED'E BİAT ETMİŞLERDİ.
ABBAS OĞLU MUHAMMED 718 YILINDA İMAM OLUNCA, HERKESİ KENDİNE BİAT ETMEYE ÇAĞIRDI. TARAFTARLARI, "ALİ MUHAMMED'DEN RIZÂ" DİYEREK HERKESTEN BİAT ALMAYA BAŞLADILAR. ÖZELLİKLE TÜRK DİYÂRI HORASAN'DA GÜÇLENDİLER. MUHAMMED ÖLÜNCE YERİNE OĞLU İBRÂHİM GEÇTİ. İBRÂHİM ADINA HORASAN'DA ZEKÂT TOPLAYIP HİZMET EDENLER ARASINDA EBÂ MÜSLİM ADINDA BİR TÜRK TE VARDI. KISA ZAMANDA HORASAN ŞİİLERİ'NİN (MUHALİFLER ÖYLE ANILIYORDU) LİDERİ OLDU. 747 YILINDA HAZIRLIKLARINI TAMAMLAYIP, ABBAS OĞLU İMAM İBRÂHİM ADINA AYAKLANDI. BİR BAŞKA GRUP TA HAZRETİ-İ ALİ'NİN KARDEŞİNİN TORUNLARINDAN ABDULLAH'IN ETRAFINA TOPLANMIŞ, ONUN HALİFE OLMASINI İSTİYORDU. PEYGAMBER SÜLÂLESİ HAŞİMOĞULLARI İSE MEDİNE'DE FAALİYET GÖSTERİYOR, VE HAZRET-İ HASAN'IN TORUNLARINDAN MUHAMMED MEHDİ'Yİ DESTEKLİYORDU. BÜTÜN BU HİLÂFET MÜCÂDELESİNDE, HAZRET-İ HÜSEYİN'İN TORUNU 6. İMAM CAFER-ÜS SÂDIK KÖŞESİNE ÇEKİLMİŞ, HİÇ BİR ŞEYE KARIŞMIYORDU.
DÖNEMİN HALİFESİ MERVAN, ABBAS OĞLU İBRÂHİM'İN EN GÜÇLÜ OLDUĞUNU GÖRÜNCE ONU HAPSE ATTI. İBRAHİM HAPİSTE İKEN OĞLU EBUL ABBAS'IN HALİFE YAPILMASINI İSTEDİ. KISA BİR SÜRE SONRA, MERVAN BİR SAVAŞTA YENİLİP ÖLDÜRÜLÜNCE, EBUL ABBAS HALİFE OLDU VE ABBASÎLER DÖNEMİ BAŞLADI. (750)
İŞTE ZULÜM DOLU, BİLHASSA ARAP OLMAYAN MÜSLÜMANLARIN "MEVÂLÎ-KÖLE" SAYILIP EZİLDİĞİ EMEVÎ DÖNEMİ, ÖZELLİKLE EBÂ MÜSLİM-İ HORASÂNÎ'NİN BÜYÜK DESTEĞİ SONA ERMİŞ OLDU. EBÂ MÜSLİM, BUGÜNÜN ALEVÎLERİ, ŞİİLERİ İÇİN DAHİ ÇOK BÜYÜK ÖNEM TAŞIR. DESTANLARDA YER ALIR.
İŞTE BİZ DERİZ Kİ, EĞER PEYGAMBERİMİZ ÖYLE "İHTİYARLARIN GÖREMİYECEĞİ, GENÇLERİN GÖRMEYİ ÜMİT EDİP YİNE GÖREMEYECEĞİ" ANCAK YAKINDA GELECEK BİR KAHRAMANDAN SÖZ ETMİŞSE, BU EBÂ MÜSLİM-İ HORASÂNÎ'DİR!
BÖYLE SIKINTILI BİR DÖNEMDE ORTAYA ÇIKAN BİR BAŞKA MUHTEREM VE KAHRAMAN ZAT, ANADOLU SELÇUKLU SULTANI KILIÇARSLAN'DIR... 1098'DE ÇEKİRGE SÜRÜSÜ GİBİ, ARDI ARKASI KESİLMEYEN GRUPLAR HALİNDE, ANADOLU'YA GİREN HAÇLI ORDULARINI BASKINLARLA ERİTEREK 500.000'İNİ ANADOLU'YA GÖMMÜŞ, ŞEHİR VE KASABALARDA KALICI OLMALARINI ENGELLEMİŞTİR. ANCAK ANADOLU'DAN ÇIKIP ARABİSTAN'A GİREN HAÇLILAR, ORADA FÂTIMÎLER'İN ABBASÎ HALİFESİNİ MEŞGÛL ETMELERİ SEBEBİYLE KUDÜS'Ü ALMIŞLAR, MÜSLÜMANLARI KATLETMİŞLER, YÜZ YILA YAKIN BİR SÜRE BÖLGEYE HÂKİM OLMUŞLARDIR... BİZCE SELÇUKLU SULTANI KILIÇARSLAN DA HADİSLERDE MÜJDELENEN KİŞİLERDEN BİRİDİR. O OLMASAYDI, MUHTEMELEN ANADOLU TÂ O TÂRİHTE İSLÂM NÜFUSUNU KAYBEDERDİ.
BİR DİĞER MUHTEREM ZAT VE KAHRAMAN, SELÂHADDİN-İ EYYUBÎ'DİR. O DA MÜSLÜMANLARIN SIKIŞTIĞI DÖNEMDE ORTAYA ÇIKMIŞ, HAŞHAŞİN FEDÂİLERİ İLE MÜCÂDELE ETMİŞ, VE 1086 YILINDA KUDÜS'Ü GERİ ALDIĞI GİBİ, ARKADAN GELEN HAÇLILAR İLE SAVAŞMIŞ, İSLÂM DİYÂRINI ONLARA MEZAR ETMİŞTİR!
SON DÖNEME GELDİĞİMİZDE, 18. ASIRDAN İTİBÂREN OSMANLI ÜLKESİ HÂRİÇ, BÜTÜN İSLÂM DÜNYÂSINA HÂKİM OLAN EMPERYALİST HIRİSTİYAN AVRUPALILAR, ONLARI İNİM İNİM İNLETİRKEN, GERÇEK BİR İSLÂM HALİFESİ OLAN SULTAN 2. ABDÜLHAMİD ONLARA HEM MÂNEVÎ, HEM DE MADDÎ YARDIMLARDA BULUNMUŞTUR. ARKADAN MUSTAFA KEMÂL'İN İŞGÂLE DİRENİP, ZAFER KAZANIP SÖMÜRGECİ HIRİSTİYAN ORDULARINI TÜRKİYE'DEN KOVUŞU, SÖMÜRÜLEN BÜTÜN İSLÂM ÜLKELERİNE ÖRNEK TEŞKİL ETMİŞTİR... BUGÜN, TÜRKİYE'YE EN UZAK KÖŞELERDE OLAN ENDONEZYA, MALEZYA GİBİ MÜSLÜMAN ÜLKELERDE BİLE HERKES "TÜRK" DEYİNCE, BİR SULTAN ABDÜLHAMİD'İ, BİR DE MUSTAFA KEMÂL'İ HATIRLAMAKTADIR!
BİZCE HADİSLERDE ZOR ZAMANLARDA ORTAYA ÇIKACAĞI SÖYLENEN MUHTEREM ZATLAR VE KAHRAMANLAR BUNLARDIR. HADİS RİVÂYETLERİNİN ÇOĞUNDA "BİRİ" DİYE GEÇEN KELİMEYİ, BİRİLERİ ""HİDÂYETE ERMİŞ VE BAŞKALARINI HİDAYETE GÖTÜRECEK" ANLAMINDA "MEHDİ" DİYE DEĞİŞTİRMİŞ OLABİLİR. ONLAR DEĞİŞTİRMESE, TERCÜME EDENLER YUKARIDA VE AŞAĞIDA GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ EKLEME YAPMAKTADIRLAR. ORTAYA DA SÂDECE KIYÂMETTEN HEMEN ÖNCE GELECEK BİR TEK KİŞİ GİBİ BİR DURUM ÇIKMAKTADIR. İŞTE BİZİM ESAS İTİRÂZIMIZ BUNADIR!
162 - "Ümmetimden bir tâife kıyâmet kopuncaya kadar yardım görmekte devam eder. Kendilerini terk edenlerin ayrılmaları da onlara bir zarar vermez." (Ramuz El-Ehadis, s. 472) (Hz. Muaviye İbni Kırra (ra))
BAKIN, BUNA HİÇ İTİRÂZIMIZ YOK!.. MUHAMMED ÜMMETİ KIYÂMETE KADAR, NE ZAMAN DARA DÜŞSE, BİR MUHTEREM ZAT ÇIKIP ONLARI SELÂMETE ERDİRECEKTİR!.. BUNDAN ASLA ŞÜPHEMİZ YOK!.. BU KİŞİLERE YARDIM EDENLER OLACAĞI GİBİ, MÜNÂFIKLIK EDİP GERİ DURANLAR, HATTÂ HIYÂNET EDİP GAVUR SAFINA GEÇENLER DE MUHAKKAK OLACAKTIR!.. ŞİMDİ YOK MU?..
AŞAĞIDAKİ HADİS RİVÂYETLERİ DE BÖYLE SIKINTILI DÖNEMLERİ ANLATIYOR, VE BÖYLE DURUMLARDA MUTLAKA BİR MUHTEREM ZÂTIN ÇIKACAĞINI BELİRTİP ÜMİT VERİYOR. PEYGAMBERİMİZ BUNLARI SÖYLEMİŞ Mİ, BİLEMEYİZ. ANCAK SÖYLEMEMİŞ OLSA DA, GERÇEĞİN BÖYLE OLDUĞUNA İNANIRIZ. GEÇMİŞTE MÜSLÜMANLARIN HER SIKINTILI DÖNEMİNDE BİR KURTARICI LİDER ÇIKMIŞTIR, VE BU GELECEKTE DE BÖYLE OLACAKTIR! ALLAH DOĞRULARIN YARDIMCISIDIR VE DÂİMA MAZLUMLARIN YANINDADIR! BİZLERİ DARDA KOMAZ!
163 - "İleride öyle fitneler olacak ki, Cenab-ı Allah'ın ilimle ihya edip koruduğu insanlar hariç, kişi sabahleyin mümin olduğu halde, akşama kâfir olacak, dinden çıkacaktır."
(Taberani, İbn-i Mace, Deylemi) (Muhammet Sevgili-Hasan Akdağ, Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 36-37)
164 - "Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak..." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 21-22)
165 - "Dünya herc-ü merc içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği, büyüğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adâvetin kökünü kazıyarak dalâlet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi, âhir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adâletle dolduracak birini gönderecektir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmeti-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 12)
166 - "Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve bu katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir. Mehdi gelince, insanlar onu aşk ve muhabbetle kucaklayacaklardır." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
167 - "Mehdi çıkmadan önce, milletler arasında ticaret ve yollar kesilecek, insanlar arasında fitneler çoğalacaktır."
(El Kavlu-l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 39-40)
168 - "Mehdi'den önce, yaygın katliamların vuku bulacağı büyük bir fitne görülecektir."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
169 - "Mâsum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir..." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
170 - "Fakirler çoğalacak." (Ölüm-Kıyâmet-Âhiret ve Âhir Zaman Alâmetleri, s. 455)
171 - "Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak.". (Ölüm-Kıyâmet-Âhiret ve Âhir zaman Alâmetleri, s. 440)
172 - "Deccal'in zuhurundan üç yıl önce, son derece buhranlı günler olacak, açlık hüküm sürecektir…
(Kıyâmet Alâmetleri, s. 220)
173 - "Deccal'ın çıkmasından önce gökyüzü üç sene yağmurunu tutar. Birinci senede normal yağmurun üçte birini tutup üçte ikisini yağdırır. Yeryüzü bitkisinin üçte birini bitirmez. İkinci yılda gökyüzü normal yağmurunun üçte ikisini yağdırmaz. Yeryüzü de bitkisinin üçte ikisini bitirmez. Üçüncü yılda ise gökyüzü yağmurunun tamamını keser, yeryüzü de bitkisinden hiçbirini bitirmez." (Ebu Davud, İbni Mace, Taberani; Geleceğin Tarihi 3, s. 241)
174 - "Ümmetimden bir taife, Allah'ın emri ile hareket etmekte devam eder. Onlar hak üzerinde oldukları halde, kıyâmet kopana kadar kendilerini terk eden ve muhalefet eden kimsenin onlara bir zararı dokunmaz..."
(Muaviye, Ramuz-el Ehadis, s. 472)
175 - "... Zaman zaman o çetin görevi üstlenememek rahatlık meyli; can, mal, mevki korkusu gibi çeşitli sebeplerle kendisinden ayrılanlar olacaktır..." (Ramuzü'l Ehadis, s. 476) (İbni Mace'den)
176 - "Ayrılanlar da, muhalifler de ona zarar veremeyecek. O kendisinden ayrılanlara rağmen muzaffer olarak yoluna devam edecektir." (Ramazü'l Ehadis, s. 487) (Taberani'nin Kebir'inden)
177 - "Âhir zamanda ümmetimin başına sultanlarından şiddetli belâlar gelir, öyle ki yerler Müslümanlara dar gelir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 12)
BU "ÂHİR" VE "ÂHİRET" KELİMELERİNİN DE YANLIŞ ANLAŞILDIĞI İNANCINDAYIZ... ÂHİR, "SONRA", ÂHIRET "DAHA SONRA, İLERİDE" VE TABİİ "ÖLÜMDEN SONRASI" ANLAMINA GELİR. AMA BU KAVRAMLARI HEP "KIYÂMET, ÖLÜM SONRASI" ŞEKLİNDE ANLAMAYI DOĞRU BULMUYORUZ. MESELÂ YUKARIDAKİ SON HADİS RİVÂYETİNDE GEÇEN "ÂHİR ZAMAN" İFÂDESİNİ, "İLERİDE GÜNLERDE" ŞEKLİNDE ANLARSAK, PEK ÇOK ŞEY AÇIĞA KAVUŞUR. GELECEK OLANLARIN KİYÂMETTEN HEMEN ÖNCE DEĞİL DE, SIKINTILI ZAMANLARDA OLDUĞU ORTAYA ÇIKAR! ZÂTEN BİR HADİS RİVÂYETİ "İLERİDE" DİYE BAŞLIYORDU YUKARIDA!..
178 - "Kıyâmet, fitneler karanlık gecelerin parçaları gibi zuhur edinceye kadar kopmaz. Kişi, mümin olarak sabahlar, kâfir olarak akşamlar. Veya mümin olarak akşamlar, kâfir olarak sabahlar. Dünya menfaatı karşılığında dinini satar." (Müslim) (İmam Şarani, Ölüm, Kıyâmet ve Diriliş, s. 388)
KIYÂMETİ ALLAH KURÂN'DA ANLATMIŞ... TAM OLARAK NE KASTETTİĞİNİ YİNE KENDİSİ BİLİR. ANCAK BİR KÜÇÜK KIYÂMETTEN, BİR DE BÜYÜK KIYÂMETTEN SÖZ EDİLİR... BİZCE KIYÂMETİN MECÂZÎ MÂNÂLARINDAN BİRİ DE "ÇOK BÜYÜK VE MÜHİM HADİSELERİN CEREYAN ETMESİ, ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLERİN OLMASI"DIR. MESELÂ PEYGAMBERİMİZİN ARAPLAR'IN TÜRKLER'LE KARŞILAŞMASINA DÂİR HADİSLERİNDEN BİRİ ŞÖYLEDİR :
- " SİZLER KILDAN ELBİSELER GİYEN,
KILDAN ÇORAPLAR VE ÇARIKLARLA YÜRÜYEN,
ÇEHRELERİ SANKİ ÖRS ÜSTÜNDE DÖĞÜLMÜŞ
VE ÜZERİ DERİLERLE KAPLANMIŞ KALKANLAR GİBİ KUVVETLİ
BİR KAVİMLE (TÜRKLER'LE) ÇARPIŞMADIKÇA,
KIYÂMET KOPMAYACAKTIR!"
ARAPLAR, TÜRKLER'LE ÇARPIŞTI. TÜRKLER ARAPLAR'IN ELİNDEN SALTANATI ÇEKİP ALDI, AMA O BÜYÜK KIYÂMET KOPMADI!.. KOPAN KÜÇÜK KIYÂMET!.. YÂNİ İSLÂM ÂLEMİ TÜMDEN DEĞİŞTİ. ARAPLAR 300 YILA YAKIN SÜRDÜRDÜKLERİ HÂKİMİYETİ TÜRKLER'E DEVRETMEK DURUMUNDA KALDILAR. KOMUTANLAR, VÂLİLER, HATTÂ HÜKÜMDÂRLAR HEP TÜRKLER'DEN OLDU.... YUKARIDAKİ HADİS RİVÂYETLERİNDEN BİRİNDE "DÜNYÂ HERC-Ü MERC İÇİNDE KALDIĞINDA" DENİLMEKTEDİR Kİ, BU BİR KARIŞIKLIKTIR, VE KARIŞIKLIĞIN DEĞİŞMESİ, HER ŞEYİN DÜMDÜZ OLMASI, DÜZENE GİRMESİ DE BİR NEV'İ KIYÂMETTİR.
İŞTE BU YÜZDEN "KIYÂMET YAKLAŞIRKEN", "ÂHİR ZAMAN" GİBİ KAVRAMLARI BİR DE "İLERİDEKİ ÖNEMLİ OLAYLAR ÖNCESİ" ŞEKLİNDE DEĞERLENDİRMEK GEREKİR, DİYE DÜŞÜNÜYORUZ... GELECEK MUHTEREM ZATLAR DA O GÜNLER İÇİNDİR.
NE VAR Kİ, MEHDİ BEKLEYİCİLERİ BU MUHTEREM ZATLARI TANIMAK, ONLARI ÖRNEK ALARAK YENİ HAÇLI SALDIRILARINI ÖNLEMEK, KÂFİRLERİN OYUNUNU BOZMAK, İSLÂM DİYÂRLARINDA ADÂLETİ, HUZURU VE REFÂHI SAĞLAMAK YERİNE; KIYÂMET YAKLAŞTIĞINDA ORTAYA ÇIKACAĞINI SANDIKLARI KİŞİNİN BAŞIYLA, GÖZÜYLE, GOBEĞİYLE UĞRAŞMAKTADIRLAR!.. YOK, 40 YAŞINDA OLACAKMIŞ TA, YOK, 314 KİŞİ YARDIM EDECEKMİŞ TE, YOK, MESİH'LE BULUŞACAKMIŞ TA... BUNUNLA DA YETİNMİYORLAR, BAYRAKTARININ BİLE NASIL OLACAĞINI BİLDİREN "HADİS" RİVÂYETLERİYLE AVUNUYORLAR :
179 - "Mehdi'nin bayraktarı, sakalı hafif, rengi sarı, küçük bir genç olacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 51)
180 - "Onun bayraktarı doğudan Temimi soyuna mensup bir genç olacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)
181 - "Dünyada ismi geçecek bir halife kalmayıncaya kadar çıkmayacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 54)
182 - "Mehdi işi sıkı tutacak." (Kıyâmet Alâmetleri , s. 175)
183 - "İnsanlar hakka dönünceye kadar mücadelesine devam edecektir."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
184 - "Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu vazgeçiremeyeceği
Ehli Beyt'ime mensup birisi (Mehdi) sahip olmadan günler geceler bitmeyecektir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 12)
185 - "Mehdi hesabını çok seri bir şekilde görecek ve vaadinden dönmeyecektir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)
186 - "Mehdi Doğu tarafından çıkacak. Karşısına dağlar bile dikilse onları ezip geçecek, o dağlarda kendisine yol bulacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 39)
187 - "Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt'tendir... Biz öyle bir ev halkıyız ki Allah bizim için âhireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beyt'im muhakkak benden sonra belâ, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır."
BİZ, "EHL-İ BEYT" KAVRAMININ DA BİR AÇIK, BİR DE GİZLİ MÂNÂSI, GİZLİNİN DE 7 GİZLİ MÂNÂSI OLDUĞUNA İNANANLARDANIZ!.. EHL-İ BEYT, EV HALKI DEMEKTİR... ALEVİLER BUNU 5 İLE SINIRLAR. (MUHAMMED, ALİ, FATMA, HASAN, HÜSEYİN)... SONRA HÜSEYİN SOYUNDAN GELEN DİĞER DOKUZ İMAMI EKLERLER... BİZ, PEYGAMBERİN HANIMLARINDAN GELEN HER MUHTEREM ZÂTIN, ONLARIN MUHTEREM ÇOCUKLARININ, MUHTEREM TORUNLARININ DA EV HALKINA DÂHİL OLDUĞUNU KABUL EDERİZ. YALNIZ O KADAR DA DEĞİL!.. HAZRET-İ MUHAMMED BÜTÜN İNSANLIĞA GELDİĞİNE GÖRE, PEYGAMBERİN BEYTİ DÜNYÂDIR!.. ONA, VE EHL-İ BEYTİNE UYAN MUHTEREM ZÂTLAR DA EHL-İ BEYT'E DÂHİLDİR, DİYE DÜŞÜNÜRÜZ... BU YÜZDEN "KURTARICI EHL-İ BEYT'İMDENDİR," DEDİYSE, BU "KURTARICI. BANA UYAN MUHTEREM BİR KİŞİDİR," ANLAMINA GELİR!.. HATÂMIZ VARSA, BU SIRRI AÇARAK HATÂ ETTİKSE, ALLAH AFFETSİN!..
188 - "Benden sonra Ehl-i Beyt'im belâ ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve tarda maruz kalacaklardır."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 14)
189 - "Onlar Allah yolunda hiçbir kınayanın kınamasından, dedikodusundan korkmayan İslâm ahâlisidir."
(Süneni İbni Mace-10-259)
190 - "Geceleri ibadetle meşgul olup, gündüzleri gizli olacak..."
(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evlâdı Ali b. Ebi Tâlib Ale't-Temam ve'l kamal")
191 - "Ebu Abdullah Hüseyin bin Ali aleyhi's-selâm'dan şöyle buyurduğu rivayet edilir: Bu işi yapacak olanın (yani Mehdi'nin) iki gaybeti vardır. Bu iki gaybetin biri o kadar uzayacak ki, bazıları: 'O öldü', bazıları da: 'O gitti' diyeceklerdir. Ne onu sevenler, ne de başkaları onun yerini bilemeyecekler, sadece ona çok yakın hizmetçisi onun yerini bilir." ("el-Saa Fi Eşrat-is Saa" s. 93 Mısır bas.)
192 - "Mehdi, kuru bir ağacı diktiğinde de ağaç hemen yeşillenip yapraklanacaktır." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
193 - "O (Mehdi) kuru bir kamış ağacını kuru bir yere dikecek, anında yeşillenip yaprak verecek."
(Kıyâmet Alâmetleri, s. 165)
194 - "Mehdi bir yere kuru bir dalı diker ve dal yapraklanıp yeşillenir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 67)
195 - "Asrında cahil, cimri ve korkak olan bir adam hemen âlim, cömert ve cesur olacak."
(Kıyâmet Alâmetleri, s. 186)
196 - "Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır."
(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
197 - "Mehdi, Peygamber'in (sav) yolunda gidecek, uyuyan kişiyi uyandırmayacak, kan da akıtmayacaktır." (Kıyâmet Alâmetleri, s. 163)
198 - "Mehdi... gayet sükünet içinde yürüyecektir." (Kıyâmet Alâmetleri, s. 173)
199 - "... Mehdi, dini Peygamber (sav)'in zamanında olduğu gibi aynen uygulayacak. Yeryüzünden mezhepleri kaldıracak. Halis hakiki dinden başka hiçbir mezhep kalmayacak."
(Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyâmet Alâmetleri, s. 186-187)
200 - "Hazret-i Mehdi, âhir zamanda dünyaya gelecektir. Resullulah Efendimiz (sav)'in soyundan olacaktır. İsa Aleyhisselam'la buluşacak, mezhepleri kaldıracak, yalnız onun mezhebi kalacak." (H. Hilmi Işık, Saadeti Ebediye, s. 35)
HEMEN BURADA DURALIM... HAZRET-İ MUHAMMED'İN MEZHEBİ VAR MI?.. YA ALİ'NİN?.. HÜSEYİN'İN?.. EBU BEKİR'İN? ÖMER'İN?.. PEYGAMBER SOYUNDAN GELECEK BİR MEHDİ, BÜTÜN MEZHEPLERİ KALDIRACAKSA, ORTADA SÂDECE İSLÂM KALIR!.. ONUN MEZHEBİ FALAN OLMAZ!..
ÖTE YANDAN "KİMSENİN BURNU KANAMAYACAK" VEYÂ "CÂHİL ADAM HEMEN ÂLİM OLACAK" GİBİ İFÂDELERİ KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL!.. DÜNYÂNIN BUGÜN BİLE NÜFUSU 6,5 MİLYAR!.. KIYÂMET 100 SENE SONRA KOPACAK OLSA, MEHDİ EN AZ 10 MİLYAR İNSANLA MUHATAP OLACAK!.. BUNLARDAN BİRİNİN BİLE UYKUDAN UYANDIRILMAMASI, BURNUNUN KANAMAMASI, CÂHİL KALMAMASI DÜŞÜNÜLEMEZ!..
201 - "Mehdi kaldırmadık bidat bırakmayacaktır. Âhir zamanda aynı Peygamber (sav) gibi dinin icablarını yerine getirecektir." (Kıyâmet Alâmetleri, s. 163)
202 - "Hz. Peygamber (sav) en başta İslam'ı nasıl ayakta tuttuysa, Mehdi de en sonunda aynı şekilde İslam'ı ayakta tutacaktır." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
203 - "Onun ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse onun Mehdiliğini inkâr etmeyecektir."
(El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
204 - "Bir adam (Mehdi) semâdan ismiyle mutlaka çağırılacak ve delil onu inkâr etmeyecek, zelil ona mâni olmayacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52)
205 - "Gökten bir ses gelecek, onu ne delil inkâr edecek ve ne de delil olmaktan o alıkonacak."
(Kıyâmet Alâmetleri, s. 200)
206 - "Mehdi'nin izleyicileri ona sığınırlar, bal arılarının Kraliçe arıya sığındıkları gibi (onun yanında güven ve huzur bulurlar), o yeryüzünü adalet ve dürüstlükle dolduracaktır." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 11)
207 - "Onun çıkacağı yıl insanlar hacca başlarında bir emir bulunmadan gidecekler."
(Kıyâmet Alâmetleri, s. 168-169)
208 - "Onun zamanında, büyükler "Keşke ben küçük olsaydım", küçükler de "Keşke ben büyük olsaydım" diyeceklerdir." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 48) (Kitab-ul Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 17)
209 - "Onlar her zalime ve cebbar oğlu cebbara galip gelir. Onun devrinde ölülerin dirilere imreneceği bir adalet görülür." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 68)
210 - "Hatta yaşayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri görmeleri için) ölülerin de hayatta olmalarını temenni edeceklerdir." (Ölüm-Kıyâmet-Âhiret ve Âhir Zaman Alâmetleri, s. 437
211 - "İnsanlar, Allah'ın Kuran'da inanan kullarına müjdelediği güzelliklerin hepsini bu Kıyamet'in kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah benim Ehl-i Beyt'imden bir zatı gönderecek yeryüzü zulümle dolduğu gibi, o yeryüzünü adaletle dolduracak." (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
212 - "... Sonunda da belâlar, fitneler ve hoşlanmayacağınız birçok kötü işler isabet edecektir. Arka arkaya öyle fitneler gelir ki, sonra gelen gittikçe daha büyük olduğu için önce geleni ince ve hafif bırakır."
(İmam Şa'rani, Ölüm-Kıyâmet-Âhiret ve Âhir Zaman Alâmetleri, s. 394-395, no. 733)
213 - "Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu vazgeçiremeyeceği
Ehli Beyt'ime mensup birisi sahip olmadan günler ve geceler bitmeyecektir..."
(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)
214 - "Tozlu, dumanlı karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takib edecek, ta ki Ehli Beyt'imden kendisine Mehdi denilen bir zat çıkıncaya kadar. Şayet Ona yetişirsen, Ona tabi ol ve hidayete erenlerden ol.
(Kitab-ül Burhan fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 26)
215 … "Yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve adaletle doldurur." (Süneni-i Ebu Davut, 5/93)
216 - "Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır." (Kıyâmet Alâmetleri, s. 163)
217 - "Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Hiçbir kimse arasında bir düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak kaybolup gidecektir." (Sahih-i Müslim, 1/136)
218 - "Savaş (erbabı) da ağırlıklarını (silah ve malzemelerini) bırakacak." (Sünen-i İbn Mace, 10/334)
219 - "Harp (erbabı) ağırlıklarını (yani silah ve saireyi) bırakır."
(Ölüm-Kıyâmet-Âhiret ve Âhir Zaman Alâmetleri, s. 496)
220 - "Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir.
(Nuaym b. Hammad, vr. 74b; Suyuti, c. II, s. 77; El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
221 - "Daha önce zulümle dolu olan dünyayı, adâletle doldurur. Adâleti o denli olur ki, uykuda olan bir kimse dahi uyandırılmaz ve bir damla kan bile akıtılmaz. Dünya, âdeta Asr-ı Saadet devrine geri döner." (Nuaym b. Hammad, K. Fiten vr. 77b; Suyuti, c. II, s. 77; El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)
222 - "Rükün ile Makam arasında kendisine biat edilecektir. Mehdi o kadar merhametli olacaktır ki, zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
BU "HADİS" RİVÂYETLERİ ÜZERİNDE BİR YORUM YAPMIYACAĞIZ, SÂDECE MEHDİ HAKKINDA BU KADAR ÇOK SÖZ SÖYLENMİŞ OLMASINI İNANDIRICI BULMADIĞIMIZI BELİRTMEKLE YETİNECEĞİZ.
223 - "Düşmanlık ve kini de kaldıracaktır. Zehirli olan her hayvanın zehri de sökülüp alınacaktır. Hatta küçük oğlan çocuğu, elini yılanın ağzına sokacak da yılan ona zarar vermeyecektir. Kurt, koyun-keçi sürüsü içinde sürünün köpeği gibi olacaktır."
(Sünen-i İbni Mace, Kitabü-l fiten Tercemesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab 33, s. 331-335)
224 - "Onun zamanında kurtla koyun bir arada oynayacak, yılanlar çocuklara zarar vermeyecektir. İnsan bir avuç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir." (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
225 - "Her yer emin bir hâle gelir... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 58)
226 - "... Onun zamanında kurtla koyun bir arada otlayacak, çocuklar yılan ve akreple oynaşacak..." (İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s. 179, 1699)
227 - "Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Hiçbir kimse arasında bir düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak kaybolup gidecektir." (Sahih-i Müslim, 1/136)
BU "HADİS" RİVÂYETLERİ MESİH KONUSUNDA VERDİĞİMİZ RİVÂYETLERE BENZİYOR, SANIRIZ, İKİSİ KARIŞMIŞ!
BU ARADA AKLIMIZA GELDİ : ALLAH KURÂN'DA İKİ İLAH OLAMIYACAĞINI, ÇÜNKÜ İKİSİNİN BİRBİRİNİN İŞİNE KARIŞACAĞINI BELİRTMİŞ! AYNI OLAY KRALLAR VE MELİKLER İÇİN DE ÖYLEDİR. BİR YERDE İKİ BAŞ OLMAZ!.. HALBUKİ MESİH VE MEHDİ "HADİS" RİVÂYETLERİNDE İKİSİNE DE MELİKLİK, HÂKİMLİK, HÜKÜMDARLIK, KRALLIK VAADEDİLİYOR! İKİSİ AYNI YERDE, AYNI ZAMANDA... NASIL OLACAK?.. SÖZ KONUSU İKTİDARSA, MÜMKÜN DEĞİL!
EFENDİM, HER ÇORBAYA NÂNE OLAN, KENDİ KENDİNE "BEDÎ-ÜZ ZAMAN" DİYE ÜNVAN VEREN SAİD-İ KÜRDİ, BU KONUYA DA EL ATMIŞ. PEK ÇOK ŞEY ZIRVALAMIŞ... AMA O ZIRVALARA GİRMEDEN ÖNCE BİRAZ KENDİSİNDEN BAHSEDELİM.
BEDÎİ, SÖZLÜK ANLAMIYLA "EŞİ BENZERİ OLMAYAN MÜKEMMEL BİR ŞEY İCAD EDEN" DEMEK... "BEDÎ-İS SEMÂVAT-Ü VEL ARZ" İFÂDESİ "GÖĞÜ VE YERİ EMSALSİZ BİÇİMDE YARATAN ALLAH" ANLAMINA GELİR. BU DURUMDA "BEDÎ-ÜZ ZAMAN" ÜNVANI, "ZAMANIN EN EŞSİZ ESERİNİ YARATAN KİŞİ" ANLAMINA GELİYOR. BU EŞSİZ ESER DE "NUR RİSÂLELERİ" OLUYOR!.. AMA BU ÜNVANI ADAMA VERENLER BAŞKALARI DEĞİL, ESERİNİ ÖVENLER BAŞKALARI DEĞİL, KENDİSİ!..
NECMETTİN ŞAHİNER ADLI YAZARIN "BEDÎ-ÜZ ZAMAN SAİD-İ NURSÎ" ADLI ESERİNDEN ALINMIŞ BİR GÖRÜŞME... KENDİSİNE SORARLAR :
- "Sen imzanı "Bedî-üz Zaman" diye atıyorsun. Bu lâkap medhi (hatta böbürlenmeyi) imâ eder."
- "Metih için değildir. Kusurlarımın özrünü bu ünvan ile ibraz ediyorum. Zirâ bedîi 'garip' demektir."
EVET, SÖZLÜKTE BEDÎİ KELİMESİNİN BİR DE "GARİP" ANLAMI VAR AMA, BİZİM ANLADIĞIMIZ "GARİBÂN" TARZINDA DEĞİL, "EŞSİZ, ALIŞILMADIK, HAYRETLE KARŞILANAN" ANLAMINDA!.. YÂNİ ADAM BUNDA DAHİ PALAVRA SIKMIŞ!
ÜSTELİK, "BEDÎ-ÜZ ZAMAN" ÜNVÂNI SÂDECE KÜRT SAİD'E ÂİT DEĞİL.. ONDAN ÇOK ÖNCE, ÇAĞATAY SULTANI HÜSEYİN BAYKARA'NIN OĞLU OLUP, TAHTA GEÇEN SULTAN MİRZA DA "BEDÎ-ÜZ ZAMAN" DİYE ANILIRDI. ÇALDIRAN SAVAŞI'NDAN SONRA YAVUZ SULTAN SELİM KENDİSİNİ ALIP İSTANBUL'A GETİRMİŞTİ. AMA O, BU ÜNVÂNI KENDİ KENDİNE VERMEMİŞ, KENDİ ELİYLE KENDİSİNE MADALYA TAKMAMIŞTI!
SAİD-İ KÜRDÎ, KENDİNİ "BEDÎ-ÜZ ZAMAN" İLÂN ETMEKLE KALMAMIŞ, MEHDİ OLMADIĞINI SÖYLEMESİNE RAĞMEN, "MEHDİ'NİN AKIL HOCASI" OLACAĞINI İMÂ ETMİŞ, "RİSÂLE-İ NUR" ADLI ZIRVALARI SÜREKLİ METHETMİŞ, OKUYUP BASTIRANLARI CENNETLE MÜJDELEMİŞ, KENDİSİNDEN KUR'AN'DA BAHSEDİLDİĞİNİ, RİSÂLELERİN 23 YILDA TAMAMLANDIĞINI ÖNE SÜREREK (Sözler, 645-646) BİR NEV'Î KUR'AN, KENDİSİNİN DE PEYGAMBER OLDUĞUNUN DÜŞÜNÜLMESİNİ İSTEMİŞTİR. AYRICA KENDİSİ VE RİSÂLE-İ NUR ZIRVALARI İLE UĞRAŞANLARI KUR'AN'A, HAZRET-İ ALİ'YE YALAN ATIFLARLA TEHDİT ETMİŞTİR!
ŞAŞIRDINIZ, DEĞİL Mİ?.. VALLAHİ, YALANIMIZ YOK!.. İŞTE KENDİ İFÂDELERİ:
- “Kur’an’ın gizli hakikatleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor!!...” (Şualar, Birinci Şua, Yirmi dördüncü Âyet)
- “Risale-i Nur, yer yüzünde emsaline rastlanmıyan ve bundan sonra dahi rastlanmasına imkân olmıyan bir derya-yı îmân ve bir tevhid hazinesidir.” (Rehberler, 194, Hanımlar Rehberi)
- “Resailin Nur denilen otuz üç aded Söz ve otuz üç aded Mektub ve otuz bir aded Lem'alar, bu zamanda, Kitabı Mübin'deki âyetlerin âyetleridir”. (Şualar, Birinci Şua, Yirmi ikinci Âyet ve Âyetler, c. I, s. 841)
-"Ve lâ ratbin ve lâ yâbisin illâ fî kitâbin mubînin" sırrıyla, Kur'anda elbette bu istikametli tefsirinin istikametine işaret var. Evet var. Kur'an o tefsirine hususî bakıyor.” ( Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 199)
- “Risale-i Nur’un arkasında otuzüç âyât-ı Kur'aniye işârâtı ve Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahu Anh’in üç kerâmât-ı gaybiye ile ihbârâtı ve Gavs-ı A’zâm’ın sarahate yakın şehâdeti var. Ona hücûm, bunlara hücûmdur.”
(Müdâfaalar, 104)
- “(...) işaret ve beşaret-i Kur'aniyede ifade eder ki: 'Risale-i Nur dâiresi içine girenler, tehlikede olan îmanlarını kurtarıyorlar ve îmanla kabre giriyorlar ve Cennete gidecekler.' diye müjde verirler.” (Bediüzzaman Said Nursî, 277, Kastamonu Hayatı)
- "Evet, Risale-i Nur’un bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası, her şeyin fevkindedir; Başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor. Birinci Neticesi: Sadakat ve kanaatla Risale-i Nur dairesine giren, îmanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senetler var.” (aynı zıpır eser, sf. 312)
- “Evet bu asırdaki insanları saadete kavuşturacak eser ancak Risale-i Nur’dur. Bu hüküm Nur Risalelerini okuyanların kat'i bir hükmüdür. (...) Nasıl Kur'an-ı Kerim’e sarılanların dünya ve âhiretleri mamur olursa; O’nun parlak ve yüksek bir tefsiri olan Risale-i Nur’u okuyup amel edenler de hakiki saadete erişeceklerdir.”
(Rehberler, 134, Gençlik Rehberi.)
- “Risale-i Nur, hakaik-ı İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat'î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, îmanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risale-i Nur’dadır. Evet onbeş sene yerine, onbeş haftada Risale-i Nur o yolu kestirir, îman-ı hakikîye îsal eder. Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum. Siz dahi Risale-i Nur’a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir.” (Kastamonu Lâhikası, 73)
- “EY RİSALE-İ NUR! (...) Sen, 'Ben, Rabbânî ve Kur'anîyim. Öyle kuru kavak değilim. Şevkli ve şa’şaalı ve nûrâniyim. Bir Hayy-ı Lâyemût’un eserinden fışkıran, lâyemût san'atlı ve kerâmetli bir nurum. Cansızlara can ve canlılara taze can üflüyorum. Bin, dertlere derman ve âlemlere rahmet-i Rahmânım. İnat ve ısrarı bırak. Beni oku ve beni dinle. Karanlığa ve hiçe giden, hesapsız ve hedefsiz yolundan seni kurtarıp, kokocaman bir saadet ve sermediyet âlemi kazandırayım.' diye nidâ ediyorsun”.(Zülfikar Mecmuası, 436)
- “O semavî bürhan-ı kudsînin yerde bir bürhanı Resâil-in-Nur’dur." (Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 89-90)
- “Resailin Nur dahi ne şarkın malûmatından, ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki semavî olan Kur'an'ın, şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.” (Şualar, Birinci Şua, c. I, s. 833)
- “Buna rağmen bizzat Kur'an-ı Kerim, Risaletu’n-Nur’un çok muhkem, kopmaz bir zincir ve bir "Hablullah" olduğunu "Ona (Nur Risaleleri’ne) elini atıp yapışanın necat bulacağını" mânâ-yı remziyle haber verir.” (Âsâ-yı Mûsa, 82)
- “Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki, şimdiye kadar böyle mazhariyet-i ulyâya kimse nail olmamıştır.”
(Şuâlar, 542, Onbeşinci Şua)
ÜÇ AYLIK BİR EĞİTİMLE ÂLİM, HATTÂ ALLÂME-İ CİHAN OLAN SAİD EFENDİ, BEŞERİYETİ KURTARACAK, EŞİ-BENZERİ OLMAYAN VE İLERDE DE OLMAYACAK OLAN TEK ESERİ, KUR'AN-I KERİM'İN İNDİĞİ MAKAMDAN ALIP, YAZIYOR. ASLINDA KENDİ YAZMA BİLMİYOR DA, YAZDIRIYOR!... BU ESERİ OKUYAN DA, BASTIRAN DA HOOOP, KISA YOLDAN CENNETE!.. YERSENİZ!,,
ŞİMDİ BAKIN, KÜRT SAİD NELER ÜFÜRMÜŞ: MEHDİ MESELESİ ÜZERİNE :
228 - "Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten ayıracak, yenileyecek bir zatı gönderir."
(Sünen-i Ebu Davud, 5/100)
229- "HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD GELECEK ve şeriatı ihya edecektir. (Mektubat-ı Rabbani, 1/520)
"HER YÜZ SENE" YANLIŞ TERCÜME... ASLI "ASR"...
"ASR" KELİMESİ HEM "YÜZ YIL" HEM DE "VAKİT, ZAMAN" ANLAMINA GELİR. "ASR-I SAADET", "PEYGAMBERİMİZİN YÜZYILI" DEĞİL, "PEYGAMBERİMİZİN ZAMANI" DEMEKTİR. BÖYLE BİR HADİS VAR İSE, "HER DÖNEMDE İSLÂM'I BİD'ATTEN KORUYACAK, ZAMANIN ŞARTLARINA UYGULAYACAK BİR MUHTEREM ZAT GELİR," ANLAMINDADIR. BÖYLE BİRİ, BİLİNSE DE BİLİNMESE DE MUTLAKA VARDIR, ALLAH MÜMİN KULLARINI ÇÂRESİZ BIRAKMAZ!.. NE VAR Kİ, KÜRT SAİD, KENDİNİ ASRIN MÜCEDDİDİ SAYIP MÜRİTLERİNE DE ÖYLE YUTTURMAK İÇİN BU KAVRAM ÜZERİNDE UZUN UZUN DURMUŞTUR. İŞTE İNANANLARINDAN AHMET DEMİR'İN YORUMU :
- Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lâhikası'nda Hicri 1200'lü yılların "müceddidi"nin Hazreti Mevlana Halid, olduğunu söyler. Bu açıklamasının devamında, Risâle-i Nurlar'ın da Hicri 1300'lü yıllar için bir "müceddid" hükmünde olduğunu şöyle ifade eder:
230 - "Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette tevafuk ederek Risale-i Nur eczaları (bölümleri) aynı vazifeyi görmüş... Kanaat verir ki –nass-ı hadis (hadisin açık ifadesi) ile- Risale-i Nur tecdid-i din (dini yenileme, canlandırma) hususunda bir müceddid hükmündedir." (Barla Lâhikası, s. 121)
NE DEMİŞTİK YUKARIDA?.. MEVLÂNA HÂLİD, HEM NAKŞIBENDİ, HEM DE KAADİRÎ TARİKATI HALİFESİ OLARAK SÜLEYMANİYE'YE GİTMİŞ, KÜRTÇE VAAZLAR VERMİŞ, BÖYLECE KENDİ HAKİKATİ HİLÂFINA, KÜRT SİYÂSÎ VE BÖLÜCÜ MÜCÂDELESİNDE ÖNEMLİ BİR ŞAHSİYET HÂLİNE GELMİŞTİR. NAKŞIBENDÎ VE KAADİRÎ TARİKATLERİ DE ZAMANLA KÜRT MEDRESELERİNDE YETİŞEN ŞEYH VE ŞIHLAR ELİYLE BİRER KÜRT TARİKATINA DÖNÜŞMÜŞTÜR," DEMEMİŞ MİYDİK?.. İŞTE BU ÖNDERLİK SAİD-İ KÜRDÎ'DEN ONAY ALINCA, NURCULUK TA BİR KÜRT TARİKATINA DÖNÜŞMÜŞ OLUYOR!..
VE NE DEMİŞ MUHTEREM ANADOLU İNSANI :
SOKMA AVLUYA!
DOĞRU DEMİŞ!.. KENDİNİ "ZAMANIN EN MUHTEŞEM ESERİNİ ORTAYA KOYAN KİŞİ" VE "ASRIN MÜCEDDİDİ" İLÂN EDEN, YAZDIKLARINI DA "ZAMANIN EN MUHTEŞEM ESERİ" VE "DİNİN TECDİDİ, YENİLENMESİ" SAYAN BİR MEGALOMANYAK, ANCAK BÖYLE KARŞILANIR!..
AHMET DEMİR, ŞÖYLE DEVAM EDİYOR :
- Bediüzzaman Hicri 1400'lü yılların "müceddidi"nin ise Hz. Mehdi olacağını müjdelemiştir:
231- "Kuran hükümlerinin kuvvetlendirilmesi, milleti yenilemesi bu İKİNCİ BİNDEDİR. Bu davanın doğruluğuna adil şahid: Hz. İsa'nın (as) MEHDİ'NİN (ra) BU BİN İÇİNDE VAROLUŞLARIDIR."
(Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 611)
GÖRDÜNÜZ MÜ?.. HERİF, 1200'LÜ YILLARIN MÜCEDDİDİNİ TESBİT EDİYOR, KENDİNİ 1300'LÜ YILLARIN MÜCEDDİDİ İLÂN ETMEKLE KALMIYOR, 1400'LÜ YILLARIN MÜCEDDİDİNİ DE KEŞFETMİŞ!.. SÂDECE ONUNLA KALMAMIŞ, BÖYLECE İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ BU YÜZYILDA MEHDİ'NİN GELECEĞİNİ VE KIYÂMETİN YAKINDA KOPACAĞINI DA BİLDİRMİŞ!..
DEVÂM EDELİM :
232 - "Resulullah (sav)'in ümmeti arasından çıkanlar pek kâmildirler. Yani Resulullah (sav)'in irtihali üzerinden bin sene geçtikten sonra isterse az olsunlar. ARADAN BİN SENE GEÇTİKTEN SONRA, MEHDİ'NİN GELİŞİ DE BUNUN İÇİNDİR. Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem'ür-rüsül Resulullah (sav) müjdelemiştir. Hz. İsa (as) dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir." (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 440)
233 - "İnsanlar 1400 senesinde Mehdi'nin yanında toplanacaklardır." (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)
- Bediüzzaman'ın da, farklı tarihlerde yaptığı açıklamaların hepsinde, Hz. Mehdi'nin geliş zamanı olarak Hicri 1400'lü yılların başlarına işaret edilmiştir. Bediüzzaman bir sözünde, Hz. Mehdi'nin Asr-ı Saadet döneminden 1400 sene sonra çıkacağını şöyle belirtmektedir:
234 - "İSTİKBÂL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ asırlarında karib (yakın) zannetmişler." (Sözler, s. 318)
235 - Bediüzzaman'ın ifadesinde belirttiği, "sahabe döneminden 1400 sene sonrası" Hicri 1400'lü yılların başlarına, yani Miladi olarak 1979-1980 senelerine denk gelmektedir.
236 - "Ta 1371 senesinden sonraki âlem-i İslam'ın mukadderatına (kaderine) nazar eden (göz atan) Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet (müsbet ilimler ve sanat, ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin mehasini (medeniyetin iyiliklerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını (hakikati araştırma meyli) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaallah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek." (Hutbe-i Şamiye, s. 25)
237 - Bediüzzaman Şam'da yaptığı bu konuşmada, Hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak gelişmelere dikkat çekerek, Hz. Mehdi'nin göreve başlamasının 1371 tarihinden 30-40 yıl sonra olacağını bildirmiştir. Bu tarih ise Hicri 1401-1411, Miladi olarak da 1980-1990 yılları arasıdır.
GÖRDÜNÜZ MÜ?.. BİZİM KÂHİN, SÂDECE MEHDİ'NİN HANGİ ASIRDA GELECEĞİNİ DEĞİL, GÖREVE BAŞLAYACAĞI YILI DA BİLDİRMİŞ!.. KENDİSİ 1960 YILINDA ÖLDÜĞÜ İÇİN, VERİLEN TÂRİHLER DE ÖLÜMÜNDEN SONRAYA DENK GELDİĞİ İÇİN, KİMSE DE ÇIKIP "FOS ÇIKTI SENİN KEHÂNET!" DİYEMEMİŞ!.. MAALESEF ŞİMDİ DE DİYEN YOK!.. ÜSTELİK BU ZIRVALARA GÖRE HESAP YAPAN ÇOK!.
238 - Yine aynı konuşmanın devamında Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin, inkârcı fikir sistemini, fen, ilim ve medeniyetin imkânları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir. Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir. Bu da Hicri 1421, yani Miladi 2001 senesi demektir.
- Bediüzzaman'ın âhir zamanla ilgili bir diğer açıklaması da şöyledir:
239 - "YETMİŞ BİRDE FECR-İ SÂDIK (tan yerinin ağarması, Güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti) BAŞLADI veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib (sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık) de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECR-İ SÂDIK (fecr-i kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma) ÇIKACAK." (Hutbe-i Şamiye, s. 23)
- Bediüzzaman'a göre fecr-i sâdık'ın çıkacağı yıllar:
1371 + 40 = H. 1411 = M. 1991
240 - Bediüzzaman bu izahına göre Hakkın karşısında batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 1981-1991 yıllarında, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir. (En doğrusunu Allah bilir.)
1981 GEÇTİ, 1991 GEÇTİ, 2001 DE GEÇTİ!.. KÜRT SAİD'İN GELECEĞİNİ İDDİA ETTİĞİ MEHDİ YOK!.. EĞER MEHDİ DOĞDUYSA ŞİMDİ 55-65 YAŞLARINDA, NEREDEYSE PİMPİRİK BİR İHTİYAR OLACAK!.. AMA BU UYDURMA MEHDİDEN "TIK" YOK!..
HADDİNİ BİLMEZ SAİD-İ KÜRDÎ, BİR BAŞKA KİTABINDA DA "KIYÂMETİN HİCRÎ 1545 YILINDA KOPACAĞINI" HABER VERMİŞTİR Kİ, 2120 YILINA DENK GELİR. O DA PALAVRADAN, VE TABİİ KÜFÜRDEN İBÂRETTİR. KIYÂMETİN NE ZAMAN KOPACAĞINI PEYGAMBERİMİZ BİLE BİLMİYORDU, ALLAH'TAN BAŞKASI DA BİLEMEZ!..
SAİD-İ KÜRDÎ VİCDANLARI KİRLETEN NUR RİSÂLELERİNDE "HESAPLAR YAPTIĞINI, KIYÂMETİN 2120 YILLARINDA KOPACAĞINI, O TÂRİHTEN HEMEN ÖNCE MEHDİ VE MESİH'İN GELECEĞİNİ, MEHDİ'NİN DE KENDİSİ İÇİN HAZIRLANMIŞ NUR RİSÂLELERİ'Nİ KULLANARAK İNSANLIĞI KURTARACAĞINI" İDDİA EDER!.. HER CÜMLESİ BÜYÜK SAPIKLIKTIR!.. NEDEN Mİ?.. BAKIN YÜCE ALLAH KUR'AN-I KERİM'DE PEYGAMBERİMİZE NE DEMİŞ:
--“ SANA, KIYÂMETİN NE ZAMAN KOPACAĞINI SORUYORLAR!
ONU BİLİP SÖYLEMEK NEREDE, SEN NEREDE!..
ONUN NİHÂÎ BİLGİSİ YALNIZ RABBİNE ÂİTTİR!"
(NAZİAT SÛRESİ , 42-44)
YAA!.. ALLAH PEYGAMBERİMİZE DAHİ "SEN KİM, KIYAMETİ BİLMEK KİM?" DİYOR... BİZİM ŞAŞKIN SAİD DE KALKMIŞ, "BEN HESAP ETTİM, ŞU TÂRİHTE KOPACAK, ONDAN ÖNCE DE MEHDİ GELECEK, AMA O CÂHİLDİR, BENİM KİTAPLARIMI OKUYUP ONA GÖRE HAREKET EDECEK," DİYOR... RİSÂLE ZIRVALARINI KUR'AN'DAN ÜSTÜN GÖSTERİYOR!.. ADNAN HOCA, FETHULLAH VE NUR TALEBELERİ DE BUNLARA İNANIYOR! ALLAH AKIL-FİKİR, İMAN-İDRAK VERSİN!..
- Bediüzzaman Said Nursi'nin Hz. Mehdi'nin çıkışı hakkındaki bir diğer sözü ise şöyledir:
241 - "Bu zamanda öyle fevkalâde hâkim cereyanlar var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse..."
(Kastamonu Lâhikası, s. 57)
242 - Bediüzzaman Said Nursi, "hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat" diyerek Hz. Mehdi'nin kendi döneminde henüz gelmediğini bildirmektedir. Ayrıca Müslümanlar tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini de haber vermektedir. Bediüzzaman Hicri 1300'lü yıllarda yaşamıştır. Kendisinden sonra gelecek asır olan Hicri 1400'lü yıllar Hz. Mehdi'nin çıkış zamanıdır.
243 - "... "Deccal'ın fevkalâde büyük ve minareden daha yüksek bir azamet-i heykelde ve Hazret-i İsa Aleyhisselâm ona nisbeten çok küçük bulunduğunu" gösterir. Bunun bir tevili şu olmak gerektir ki: İsa Aleyhisselâm'ı nur-u îman (imanın ışığı) ile tanıyan ve tâbi' olan cemaat-ı ruhaniye-i mücahidînin (ruhani mücahidler cemaatinin) kemmiyeti (sayısı), Deccal'ın mektepçe ve askerce ilmî ve maddî ordularına nispeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir (maksadındadır)." (5. Şua, s. 464 Şualar, s. 495)
- Bir başka sözünde ise Bediüzzaman, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde işaret edilen bu durumu şöyle açıklamıştır:
244 - "Hazret-i İsa (A.S.) Deccal ile mücadelesi zamanında, on arşın yukarıya atlayıp sonra kılıncı onun dizine yetiştirebilir derecesinde, vücudca o derece Deccal'ın heykeli Hazret-i İsa'dan büyüktür, diye meâlinde rivayet var. Demek Deccal, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'dan on, belki yirmi misli yüksek kametli (boylu) olmak lâzım gelir..."
ALLAH AŞKINA BU ZIRVALARI BİR KERE DAHA YAVAŞ YAVAŞ OKUYUN, İLER TUTAR TARAFI VAR MI?.. DECCÂL MİNÂRE BOYUNDA İMİŞ, İSÂ ALEYHİSSELÂM NORMAL BOYDA OLDUĞU İÇİN, BASKETBOLCU OLMADIĞI HALDE ON ARŞIN, YÂNİ YEDİ METREDEN FAZLA HAVAYA SIÇRAMASINA RAĞMEN, KILICIYLA O DECCÂL DENEN YARATIĞIN ANCAK DİZİNİ YARALAYABİLİRMİŞ!.. HİÇ BİRİSİ GERÇEKLEŞMEMİŞ KEHÂNETLER, AKIL ALMAZ TASVİRLER YETMEZMİŞ GİBİ, BİR DE HAZRET-İ İSÂ'YA SAVAŞ TAKTİĞİ VERİYOR!.. ALLAH KORUSUN, PEYGAMBERİMİZ BİLE BÖYLESİNİ SÖYLEMEYE CESÂRET ETMEMİŞ, GAYBA BU KADAR ATIFTA BULUNMAMIŞTIR!
NURCULARDA BİR ÂDET VAR... YERE GÖĞE SIĞDIRAMADIKLARI KÜRT SAİD'İN BİR YANLIŞINA VEYÂ AÇIKLAYAMADIKLARI BİR ZIRVASINA DENK GELDİLER Mİ, "RİSÂLE-İ NÛR"UN VE DİĞER KİTAPLARININ YENİ BASKISINDAN O KISMI ÇIKARIYORLAR!.. BÖYLECE KÜRT SAİD AK-PÂK, HATÂSIZ OLUYOR!.. ONUN HATÂLARINI, HATTÂ KÜFRE VARAN İDDİALARINI TESBİT İÇİN 1970'LERE, HATTÂ 1950'LERE DÖNÜP ESKİ BASKILARI BULMAK VE İNCELEMEK GEREKİYOR. BUNU DA HERKES YAPAMADIĞI İÇİN, NURCU-FETHULLAHÇI ÇEVRELER KUR'AN, HADİS VE İSLÂM ÂLİMLERİNİN ESERLERİNİ OKUMAYI BIRAKIP, SÂDECE SAİD-İ KÜRDÎ'NİN "KUSURSUZ" ESERLERİNE TAPAR HÂLE GELİYORLAR!..
BU HUSUSTA EN ÖNEMLİ DEĞERLENDİRMEYİ HAZRET-İ ÖMER YAPMIŞTIR. . O ÖMER Kİ, HALKTAN BERÂBERİNDE BULUNAN HADİS NÜSHALARINI GETİRMELERİNİ İSTEMİŞ, SONRA "EHL-İ KİTÂB'IN MİŞNÂ'SI GİBİ MÜSLÜMANLAR'IN MİŞNÂ'SIDIR BUNLAR," DİYEREK YOK EDİLMESİNİ İSTEMİŞTİR!.. BİLİNDİĞİ GİBİ "MİŞNÂ" YAHUDİLER'İN TEVRAT DIŞI KİTAPLARIDIR Kİ, ZAMANLA TEVRAT'TAN DAHA FAZLA ÖNEM VERİLİR HÂLE GELMİŞTİR. HIRİSTİYANLAR'IN MİŞNA'SI İSE, YENİ AHİT'E GERÇEK İNCİL ÂYETLERİ DIŞINDA EKLENMİŞ OLAN İFÂDE VE KİTAPLARDIR. MÜSLÜMANLAR'IN MİŞNASI İSE, UYDURUK HADİSLER VE RİSÂLE-İ NUR KİTAPLARI OLMUŞTUR!
BU KONU NEYZEN TEVFİK'İ O KADAR SİNİRLENDİRMİŞTİ Kİ, SAİD-İ KÜRDİ'NİN ÖLÜMÜ ÜZERİNE KÜFÜRLÜ BİR ŞİİR YAZMIŞTI, AFFINIZA SIĞINARAK NAKLEDİYORUZ :
ARTIK ÇEKECEK KAHRINI BİR KÖHNE ÇUKUR!
İYMÂNA FESAT KATTI DA ŞÂFÎ PEZEVENK,
VİCDANLARI HEP BOKLADI "RİSÂLE-İ NÛR" !
AMA KİMSENİN HAKKINI YEMEYELİM... EN KÖTÜ İNSANIN BİLE İYİ TARAFLARI, EN İYİ İNSANIN BİLE BEĞENMEDİĞİMİZ YANLARI VARDIR... SAİD-İ KÜRDÎ HAYATININ ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜNDE KÜRTÇÜLÜK GÜTMÜŞ, KÜRTÇÜ AKIMLARI DESTEKLEMİŞ İSE DE, SONUNDA DÖNÜP DOLAŞIP GERÇEĞİ BULMUŞ VE :
- "ALLAH-Ü ZÜLCELAL HAZRETLERİ KUR'AN-I KERİM'DE (BAKARA SÛRESİ 64. ÂYET)
'ÖYLE BİR KAVİM GETİRECEĞİM Kİ, ONLAR ALLAH'I SEVER, ALLAH TA ONLARI SEVER,'
DİYE BUYURMUŞTUR... BU KAVMİN 1000 YILDAN BERİ ÂLEM-İ İSLÂMIN BAYRAKTARLIĞINI
YAPAN TÜRK MİLLETİ OLDUĞUNU ANLADIM!.. BİR AKILSIZ KÜRT KAVMİYETÇİSİNİN
PEŞİNDEN GİTMEM!.. BU MİLLETİ TÜRKLER İDÂRE ETMİŞTİR. BUNDAN SONRA DA YİNE ONLAR
İDÂRE EDECEKTİR!"
DEMİŞTİR Kİ, SON DERECE YERİNDE VE DOĞRUDUR!.. AYNI ŞEKİLDE BİR KÜRT TARİKATI GİBİ GELİŞEN NURCULUK VE FETHULLAHÇILIK UZUN ZAMAN YANLIŞ TAKİP ETTİĞİ "ÜMMETÇİ" ANLAYIŞLA KÜRT BÖLÜCÜLÜĞÜNE HİZMET ETMİŞ, ANCAK SON ZAMANLARDA FETHULLAH HOCA TAA AMERİKALAR'DAN SESLENEREK "BÖLÜCÜ CÂNİ KÜRT TERÖRİSTLERİ LÂNETLEMİŞ, "KÖKLERİ KURUSUN!" DİYE BEDDUALAR ETMİŞ, KENDİSİNİ TAKİP EDENLERİ BU ŞEKİLDE UYARMIŞTIR... BU DAVRANIŞI DA SON DERECE YERİNDE VE DOĞRU BULUYORUZ. PKK, PJAK, KADEK, KCK, DTK, BDP, HDP GİBİ HEPSİ BİRBİRİNDEN DOĞMUŞ DIŞ DESTEKLİ BÖLÜCÜ KÜRTÇÜLER DE BU ÇIKIŞTAN SON DERECE RAHATSIZ OLMUŞLARDIR. ÇÜNKÜ DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DA ETKİLİ OLAN FETHULLAKÇILIK, ARTIK KÜRTLER'İN TERÖRE VE BÖLÜCÜLÜĞE DESTEK VERMESİNİ ZORLAŞTIRACAKTIR.
KONUYA DÖNERSEK, ŞİMDİ BİR KÜRTÇÜLÜKTEN VAZGEÇMİŞ SAİD'İN MEHDİ ZIRVALARINA, BİR DE AŞAĞIDA TÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, MEFKURECİ, AYNI ZAMANDA SIKI BİR İSLÂMCI OLAN ÖMER SEYFEDDİN'İN MEHDİ HAKKINDAKİ DEĞERLENDİRMESİNE BAKIN, HANGİSİ HAKİKATE DAHA YAKIN KARAR VERİN.
YALNIZ BURADA EKLEMEMİZ GEREKİYOR: 10.12.2010 GECESİ ÇEŞİTLİ TELEVİZYONLARDAN YAYINLANAN ZIRVA SOHBETİNDE SÖZDE SEYYİT, SÖZDE MEHDİ ADNAN OKTAR, NÂM-I MÜSTEAR HÂRUN YAHYA, "Ömer Seyfeddin Darvinistti," DEDİ!..
BİZ ÖMER SEYFEDDİN'İN MASONLUĞA GİRDİĞİNİ, ANCAK SONRA MASON İTTİHATÇI VE JÖN TÜRKLER'İN YEDİĞİ HALTLARI HİKÂYELERİNDE ANLATTIĞINI (EN BAŞTA "PRİMO TÜRK ÇOCUĞU", "NEDEN ZENGİN OLMAMIŞ"ADLI HİKÂYELERİNDE) YAZMIŞTIK!.. ÖMER SEYFEDDİN'İN DARVİNİST VE ATEİST OLMADIĞININ EN BÜYÜK DELİLİ, KUR'AN-I KERİM'İ ÇOĞU ŞEYH VE MÜRŞİT GEÇİNENDEN DAHA İYİ BİLMESİ VE ANLAMASIDIR.
MERHUM ÖMER SEYFEDDİN, SÖZÜNÜ ETTİĞİMİZ HİKÂYESİNDE ÖNCE BALKAN HARBİNDE (1912) ELDEN ÇIKAN TOPRAKLARDA YAŞANAN FELÂKETİ ANLATIR... SONRA KONUYA GİRER... BEŞ MÜSLÜMAN TÜRK BİR TRENDE GİTMEKTEDİRLER:
- Karga sürüleri, sahipleri öldürülen boş ve sürülmemiş tarlalarda dolaşıyordu. Minâreleri yıkılmış, mescitlerinin üzerine haçlar asılmış tenha köyleri görüyor gibi oluyorduk. Şimdi ezanın sustuğu bu öksüz yurtlara çanlarını ulutmak için, Selânik'e vapur vapur gelen Kafkasya Rumları yerleşiyorlardı. Bize milyonlarca kan ve din kardeşlerimizin ölümünü hatırlatan dışarısını, bu düşmanın öz vatanımızdan zorla kopardığı altın sahrâları görmemek için önümüze bakıyorduk.
Serezli ufak bey,
- "Acaba buraları ne vakit Türk askeri gelip alacak?"
dedi.
- "Artık buralara Türk ayağı basamaz."
Şişman ve hâlinden pek zengin olduğu anlaşılan bey:
- "Yüz milyon müslüman ve bizim milletimiz olan elli milyon Türk hâlâ onüç-ondört asır evvelki hurâfeler ve efsânelerle çırpınıyor. Rusya'daki Türkler, Bosna-Hersek, Rumeli, Hive, Buhara, Acemistan, Türkistan, Afganistan, Belucistan, Hindistan, Mısır, Trablus, Sudan, Tunus, Fas, Sahrâ-yı Kebir, Zengibar, Cava, Somali, Sumatra... Daha sayayım mı?.. Hâsılı, bütün İslâmlık bugün inkişaf etmiş, kuvvetlenmiş, ilerlemiş Hıristiyan milletlerin boyunduruğu altında!.. Yalnız bizim Türkiye'nin yalancıktan bir istiklâli var. Ama ne istiklâl!.. Gümrüklerine on para zam edemez! Düşmanlarıyla rahat bir muahede yapamaz! Pâyıtahttaki Hıristiyan mekteplerinin içine giremez! O halde Türkiye'nin de diğer müslüman hükûmetleri gibi mahvolacağı, yakında İstanbul'u da alacakları muhakkak..."
Serezli genç, eski mutasarrıf zengin beyin sözünü kesti:
- "Ya Mehdi?... Mehdi çıkmayacak mı?
- "Hangi Mehdi?"
Öbür köşedeki beyaz ve büyük sarıklı, ihtiyar ve sâkin hoca doğruldu. Ben, bunak bir yobazın Mehdi hakkında saçmalayacağı budalalıkları duymamak için başımı çevirdim. (Ancak) Hoca efendi, yabancı olmadığım garip bir tecvidin ağır ve hususi âhengiyle lâfa başladı... Artık dışarı bakamadım. Onu cân-ü gönülden dinlerken, Serezli genç bey gibi benim de ağzım açık kaldı!
- "Bu Mehdi kimdir, biliyor musunuz?.. (Alevî, Bektâşî ve bir kısım Şiiler'in inandığı Oniki İmam'ın) gâib olan onikinci imam (Mehdi)!.. Bütün müslümanlar onun gelmesini bekliyorlar!"
- "Bu, şüphesiz bir hayâl!.. Bu hayâlin nereden ve nasıl tesirlerle çıktığını size söyleyeyim: İSLÂMLIK BİR MEFKÛREDİR!.. Öyle âli, metin, yüksek bir mefkuredir ki!.. Taarruzî her müslüman, İslâm olmayan memleketleri almak, oraları hep Müslüman yapmak emelini besler!"
- "Zaman, fitneler ve nifaklar arasında geçmiş, İslâm hükûmetleri birer birer inkiraz bulmuş, İslâmlar esir düşmüşler! Fakat her esir müslümanda, İslâmlık mefkuresi şuursuz bir an'ane, bir bir ümit, bir emel bırakmış!.. Esirliğin ağır ve ateşli zincirleri altında inleyen her müslüman, bir halâs, bir necat gününden ümidini kesmemiş! (ALLAH'TAN ÜMİT KESİLMEZ!) VE BU ÜMİDİN FİİLE ÇIKARILMASINI, TEKRAR BİR GÜN MEYDANA ÇIKACAK OLAN ONİKİNCİ İMAMA, MEHDİ'YE ATFETMİŞ!.. (O YÜZDEN PEYGAMBERİMİZ HER SIKINTILI DÖNEMDE ORTAYA ÇIKACAK BİR MEHDİDEN, BİR KURTARICIDAN SÖZ ETMİŞ!.. ONUN İÇİN HAZRET-İ HÜSEYİN, MEHDİ'DEN BAHSETMİŞ. ONUN İÇİN ONİKİNCİ İMAM BEŞ YAŞINDAN SONRA HALKIN İÇİNE ÇIKMAMIŞ, VE SONRA GAYBET BAŞLAMIŞ!.. HEPSİ ÜMİDİN DEVAMI İÇİN BİRER SEMBOL!)"
- "Bu Mehdi, İslâm selîkasının şuursuz bir emniyetle beklediği halâsçı, hâdidir!"
- "Acaba böyle (tek) bir halâsçı cıkıp bütün müslümanları esâretten, zulüm ve itisaftan kurtaracak mı?.."
- "Bütün İslâm diyarlarında, Rumeli'nin Asya'nın, Hindistan'ın köylerinde, Afrika'nın bâdiyelerinde müslümanlar hep bir halâsçıyı, bir Mehdi'yi beklerler! Mehdi'ye dâir bir çok masallar, hikâyeler, (hadis rivâyetleri, âyet yorumları) vardır. Bunlara en hüzünlü, en garip şiirler de karışır. AK MİNÂRE gibi.."
- "Lâkin bu Mehdi gelecek mi?.. HAYIR... ve EVET!.."
- "İSLÂM RÛHU, ŞUURSUZ BİR SÂFİYET VE EMNİYETLE HER HALÂSÇI GİBİ SİVRİLEN KAHRAMANA BU ADI VERİR!.. Fakat o muvaffak olamayınca, MEHDİ kelimesi MÜTEMEHDİ olur. Yine hakiki Mehdi beklenmeye başlanır!"
"Ama hayır... Öyle bir mehdi zuhur edip, bütün İslamlar'ı birleştirerek müstevlilerinden bir anda intikam alamayacaktır!"
- "Lâkin, bu esirlik te kıyâmete kadar sürecek mi?.. Hayır!.. Hayır!.. Mutlaka bir gün İslâmlar'ın öcü alınacaktır. Ama nasıl?"
- "Buna büyük ve mukaddes kitâbımız KUR'AN-I KERİM cevap veriyor: LİKÜLLİ KAVMİN HÂD!.. (Râd Sûresi, 7. âyet ) Evet, bütün kavimlerin kendilerine mahsus hâdleri vardır. Onları hidâyete eriştirir."
- "Meselâ Bosna-Hersek'teki müslümanları Halife gidip kurtaramaz! Onlar çalışırlar, içlerinden bir fedâkâr, birçok fedâkâr çıkar, silâha sarılırlar. Cezâyir'dekiler, Fas'takiler, Tunus'takiler, Sudan'dakiler, hattâ Mısır'dakiler... Başka yerlerdekiler de öyle!.. Kendi içlerinden, kendi kavimlerinden kurtarıcı hâdiler yetişecek, mensup oldukları kavimlerin başlarına geçecekler."
- "Esirlikten kurtulan İslâm milletler, aralarında bir 'beynelmileliyet' teşkil edecekler. İşte bu, İTTİHÂD-I İSLÂM mefkûresinin hakikatidir!"
- "(Artık zâlim, emperyalist, Hıristiyan) Avrupalılar, zayıf himâyesiz buldukları küçük İslâm kavimlerinin üzerine hep birlikte yüklenemiyecekler!.. İşte bu muvazeneden, dünyâ yüzünde ancak o vakit HAK, HUKUK (ve ADÂLET) doğacaktır!"
- "Bir kavmin hâdileri, o kavmi gaflet, cehâlet, idraksizlik uykusundan uyandıranlardır!.."
- "Biz TÜRKLER (ise), kurtarıcılarımızın aydınlattığı millî bir mefkûreye doğru yürüyerek, altında inlediğimiz (Hıristiyan Avrupa, Amerika ve İsrâil'in taktığı) zincirleri kıracak, diğer Türk olmayan İslâm kardeşlerimizin bile imdâdına yetişeceğiz!"
- "Her İslâm kavim kendi hâdisini (kendi Mehdisini, kendi kurtarıcısını) beklemekte haklıdır!.. Bu müjdeyi biz Müslümanlar'a (uyduruk hadis rivâyetleri değil, İsrâiliyat safsataları değil,) KUR'AN-I KERİM vermiştir! Evet, işte KUR'AN (işte ÂYET) elimizde!.. (LİKÜLLİ KAVMİN HÂD!.. Râd Sûresi, 7. âyet)"
- "Bir Mehdi yoktur, fakat birçok hâdiler olacaktır!"
- "Avam, o tek ve hayâlî Mehdi'yi beklerken, biz; TÜRK, Arap, Fars, (Sünnî, Şiiî, Alevî) ve diğer İslâm mütefekkirleri kendi hâdilerimizi, hakiki Mehdileri beklemeliyiz!"
- "Ve (darda kaldığımız zaman) onların zuhur edip etmeyeceğinden bir an için olsun, şüphelenmemeliyiz!"
(Mehdi, Bütün Eserleri 2, Yağmur Yayınları, İstanbul, 1980)
BEKLEYEN DERVİŞ, MURÂDINA ERERMİŞ!.. E, ÖYLE OLMADI MI?.. TÜRKİYE'DE MUSTAFA KEMÂL, MISIR'DA NÂSIR, CEZÂYİR'DE BİN BELLA ÇIKMADI MI?.. DAHA DA ÇIKACAK, MÜSLÜMAN ÜLKELER MÜSTEMLEKE OLMAKTAN KURTULDU, YAKINDA HIRİSTİYAN BATILILAR'IN SÖMÜRÜSÜ VE ZULMÜ, HÂKİMİYETİ DE SONA ERECEK İNŞALLAH!.. ÇÜNKÜ ALLAH KUR'AN-I KERİM'DE KESİN KAT'İ BELİRTİYOR:
-"ANDOLSUN Kİ, ZİKİR’DEN (TEVRAT'TAN) SONRA ZEBUR'DA DA
'ARZ'A MUTLAKA SÂLİH KULLARIM VÂRİS OLACAK,'
DİYE YAZMIŞTIK!" (ENBİYÂ SÛRESİ , 105. ÂYET)
ANCAK BURADA BİR AÇIKLAMA YAPMAMIZ GEREK... YÜCE ALLAH DİYOR Kİ:
- "HER ÜMMETİN BİR PEYGAMBERİ VARDIR."
(YUNUS SÛRESİ , 47. ÂYET)
ANLIYORUZ Kİ, YÜCE ALLAH HİÇ BİR ÜMMETİ BAŞIBOŞ BIRAKMAMIŞ, ONLARI DOĞRU YOLA SEVKEDECEK BİR PEYGAMBER GÖNDERMİŞ. YALNIZ UNUTMAYALIM, PEYGAMBERLERİN GÖREVİ SÂDECE TEBLİĞ, SÂDECE UYARMAKTIR.
- "HER ÜMMETİN BİR ECELİ VARDIR.
SÜRELERİ GELİNCE NE BİR AN GERİ KALIRLAR,
NE DE İLERİ GİDERLER." (YUNUS SÛRESİ, 49. ÂYET)
BU ÂYETTE "ECEL" KELİMESİ GEÇİYOR... ANLIYORUZ Kİ, HİÇ BİR DEVLET, HİÇ BİR MİLLET ÖLÜMSÜZ DEĞİL. YOK OLUP GİTMİŞ İNKALAR, AZTEKLER, HUNLAR BİZE BUNU HATIRLATIYOR.
BU İKİ ÂYETİ NEDEN VERDİK, BİRAZDAN ANLAŞILACAK...
LİKÜLLİ KAVMİN HÂD!.. BU "HAD" KELİMESİ ÜÇ ŞEKİLDE YAZILIYOR. NOKTALI "HI" İLE YAZILANI "ÇAYLAK" ADLI KUŞ DEMEK....NOKTASIZ "HA" İLE YAZILANI ELİF İLE ÇEKİLİP "HÂDD" DİYE OKUNUYOR, "KESKİN, SİVRİ, DAR, GERGİN" ANLAMLARINA GELDİĞİ GİBİ, "İLTİHAPLI, ÇIBANLI" DA DEMEK... BİR DE ÇEKİLMEDEN "HADD" DİYE OKUNANI VAR Kİ, "HUDUD, SINIR" ANLAMINA GELİYOR. AYRICA "GERÇEK DEĞER, ŞERİATTA VERİLEN CEZÂ" ANLAMLARI OLDUĞU GİBİ ""NİHÂYET, SON" MÂNÂSINA DA GELİYOR!..
İŞTE BU "SON" ANLAMINA ÇEKİLMESİNDEN KORKTUĞUMUZ İÇİN, YÂNİ ÖMER SEYFEDDİN'İN KULLANDIĞI ÂYET-İ KERİMEYİ "HER KAVMİN BİR SONU VARDIR," DİYE YORUMLAYANLAR ÇIKAR DİYE, YUNUS SÛRESİNDEKİLERİ VERDİK. HER ÜMMETİN BİR SONUNUN OLDUĞUNU BİLDİREN ÂYET, "ECEL" KELİMESİNİ KULLANIYOR, ""HADD" KELİMESİNİ DEĞİL!.. ZATEN KULLANILAN HARF "HA" DEĞİL!
BİR DE "HE" İLE YAZILAN "HADD" KELİMESİ VAR Kİ, "DENİZDEN GELEN GÜRÜLTÜLÜ SES, GÜRÜLTÜYLE YIKILAN" ANLAMLARINDA... HİDÂYET-HÂDİ KELİMELERİ DE "HE" İLE YAZILIYOR...
HÂDİ KELİMESİ DE ÜÇ TÜRLÜ YAZILIYOR... NOKTALI "HI" İLE YAZILAN HÂDİ' , "HİLECİ, DOLAP DÖNDÜREN" VEYA "FENÂ, BOZUK" ANLAMLARINA GELİYOR... "HA" İLE YAZILAN HÂDİ, "SIRADA İLK, BİRİNCİ" VE "HAYVANLARI ŞARKI İLE GÜDEN KİMSE" ANLAMLARINA GELİYOR. BİR DE "YARDIMCI" MÂNÂSI VAR. "HE" İLE YAZILANIDIR, "HİDÂYET EDEN, DOĞRU YOLU GÖSTEREN" MÂNÂSINA... "MEHDİ" KELİMESİ DE BUNDAN GELİYOR.
- ".. HER KAVİM İÇİN BİR HÂDİ, BİR YOL GÖSTERİCİ VARDIR"
(RÂD SÛRESİ, 7. ÂYET)
RÂD SÛRESİ 7. ÂYETTEKİ "LİKÜLLİ KAVMİN HÂD" İFÂDESİNİ "HER KAVİM İÇİN BİR HÂDİ, BİR REHBER, BİR YOL GÖSTERİCİ VARDIR," DİYE TERCÜME EDİYORLAR... BU İBÂRENİN HEMEN ÜSTÜNDE PEYGAMBERİMİZE HİTÂBEN, "SEN ANCAK ALLAH AZÂBIYLA KORKUTMAYA MEMURSUN," DENİYOR Kİ, YUKARIDA YUNUS SÛRESİNDEN VERDİĞİMİZ İKİ ÂYETLE BAĞDAŞIYOR!
DEMEK Kİ, ALLAH HİÇ BİR KAVMİ, HİÇ BİR DÖNEMDE BAŞIBOŞ BIRAKMAMIŞ!.. ONLARI PEYGAMBERLER İLE UYARMIŞ. AYRICA GÜMBÜR GÜMBÜR GELECEK YOL GÖSTERİCİLER, , KURTARICILAR İLE MÜJDELEMİŞ1.. YİNE DE YOLA GELMEYENLERİN AKIBETİNİ BİLDİRMİŞ!.. SONRA DA EKLEMİŞ:
-"ANDOLSUN Kİ, ZİKİR'DEN (TEVRAT) SONRA ZEBUR'DA DA
'ARZA, MUTLAKA İYİ KULLARIM VÂRİS OLACAK,'
DİYE YAZMIŞTIK!" (ENBİYÂ SÛRESİ, 105)
İŞTE SAİD-İ KÜRDÎ'NİN MEHDİSİ İLE ÖMER SEYFEDDİN MERHUMUN MEHDİSİ ARASINDAKİ FARK!.. İŞTE SAİD-İ KÜRDÎ İLE HÂRUN YAHYA'NIN GEVELEDİKLERİ AMA AKIL KARIŞTIRDIKLARI İTTİHÂD-I İSLÂM İLE ÖMER SEYFEDDİN'İN İTTİHAD-I İSLÂM ANLAYIŞI!..
SON OLARAK, MESİH VE MEHDİ'NİN BİR ARADA ELE ALINDIĞI HADİS RİVÂYETLERİNİ VERELİM, AKSAYAN HUSUSLARI GÖSTERELİM, VE SÖZÜ BİR YORUMLA BAĞLAYALIM :
245 - "İmamları salih bir insan olan Mehdi olduğu halde, Beytü'l Makdis'e sığınırlar. Orada imamları kendilerine sabah namazını kıldırmak için öne geçtiği bir sırada, bir de bakarlar ki, Meryem oğlu İsa sabah vaktinde inmiştir. Mehdi, Hz. İsa'yı öne geçirmek için arkaya çekilir. Hz. İsa onun omuzlarına elini koyar ve ona der ki, 'Geç öne namazı kıldır. Zira kamet senin için getirilmiştir.' "
(Ebu Rafi'den rivayet edilmiştir; İmam Şarani, Ölüm, Kıyâmet, Âhiret ve Âhir Zaman Alâmetleri, Bedir Yayınevi, s. 495-496)
246 - "... Nihayet Meryem oğlu İsa Müslümanların emiri (Mehdi) ona: Gel bize namaz kıldır, der. Bunun üzerine İsa: Hayır, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer bir kısım üzerine emirlersiniz, der."
(Sahih-i Müslim, c. 1, s. 209)
247 - "Mehdi müminlerle beraber Beytül Makdis'de sabah namazı kılarken, o sırada nüzûl eden Hz. İsa'yı takdim edecek ve Hz. İsa ellerini onun omuzuna koyarak, 'Namazın kameti senin için getirildi, bu yüzden sen kıldır' diyecek ve nihayet Mehdi, Hz. İsa ve müminlere imam olarak namazı kıldıracaktır." (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
NE VAR Kİ, NE PEYGAMBERİMİZ ZAMANINDA, NE DE ŞİMDİ BEYT-ÜL MAKDİS DİYE BİR MÂBET YOK!.. O MEVKİDEKİ CÂMİLER PEYGAMBERDEN ÇOK SONRA, EMEVİ HALİFESİ ABDÜLMELİK TARAFINDAN İNŞÂ EDİLMİŞ!.. O CÂMİ HİÇ "BEYT-ÜL MAKDİS" DİYE ANILDI MI, BİLMİYORUZ. SANIRIZ BU HADİS, CÂMİ İNŞAINDAN EVVEL, YENİ MÜSLÜMAN OLAN YAHUDİLER TARAFINDAN UYDURULMUŞ!.. MEHDİ'NİN VE MESİH'İN KÂBE'DE NAMAZ KILMASININ DAHA UYGUN OLACAĞINI DÜŞÜNEMEYEN CÂHİL MÜSLÜMAN ÂLİMLER (!) DE BU "HADİS"E İNANMIŞ!..
BURADA GEÇEN BEYT-ÜL MAKDİS İLE KUR'AN-I KERİM'DE GEÇEN MESCİD-İ AKSA VE BİR DE KUBBET-ÜS SAHRA VAR Kİ, BUNLAR HEP BİRBİRİNE KARIŞTIRILMAKTADIR. İSTEDİK Kİ, MÜMKÜN MERTEBE AÇIKTA KALAN BİR HUSUS BIRAKMAYALIM. O YÜZDEN SÖZÜ BİRAZ DAHA UZATACAĞIZ.
BEYT-ÜL MAKDİS, "KUTSAL EV" DEMEKTİR, HAZRET-İ MUHAMMED'İN İSLÂM'IN İLK YILLARINDA KIBLE OLARAK YÖNELDİĞİ, O TARİHTE DAHİ YIKIK OLAN, HAZRET-İ SÜLEYMAN'IN İNŞA ETTİRDİĞİ MÂBETTİR... BUGÜN O MABEDİN SÂDECE BATI DUVARI KALMIŞTIR Kİ, "AĞLAMA DUVARI" OLARAK BİLİNİR, YAHUDİLER'İN HA-KOTEL HA-MA’ARAVİ (batı duvarı) DEDİKLERİ YERDİR. GÖRÜNÜRDE ÜST ÜSTE 24 SIRA BÜYÜK TAŞTAN VE YERALTINDA 9 SIRADAN OLUŞUR VE SÖYLENDİĞİNE GÖRE 485 METRE UZUNLUĞUNDADIR.
KUR'AN-I KERİM'DE HAZRET-İ SÜLEYMAN'IN MÂBEDİNDEN DEĞİL; KÖŞKÜNDEN VEYÂ SARAYINDAN SÖZ EDİLİR. SEBE MELİKESİ BELKIS KÖŞKE GİRİNCE, SALONDA DERİN BİR SU VAR SANAR, ETEKLERİNİ TOPLAR. HALBUKİ SALONUN ZEMİNİ SU DEĞİL, BİLLÛRDAN, YÂNİ KRİSTALDEN YAPILMIŞTIR!.. (NEML SÛRESİ, 44. ÂYET) YİNE KUR'AN, CİNLERİN SÜLEYMAN'IN EMRİNDE ÇALIŞTIĞINI BELİRTİR. (SEBE' SÛRESİ, 12-14 ÂYETLER) RİVÂYETE GÖRE, BU KÖŞKÜ CİNLERE YAPTIRMIŞTIR.
ANCAK, KUDÜS MÜSLÜMANLARCA DA MUKADDES SAYILDIĞINA, VE HAZRET-İ MUHAMMED İLK DÖNEMDE KUDÜS'E YÖNELDİĞİNE GÖRE, O KÖŞKTE VEYÂ YAKININDA BİR MÂBED OLMASI GEREKİR DİYE DÜŞÜNÜYORUZ. YAHUDİLER İŞTE O MÂBEDDEN BAHSETMEKTEDİRLER.
SÜLEYMAN MÂBEDİ, M.Ö. 587 YILINDA BÂBİL HÜKÜMDÂRI BUHTÜNNASR TARAFINDAN YIKILDI. 50 YIL SONRA İRAN HÜKÜMDÂRI KİRUS ASURLULAR'I YENİNCE, YAHUDİLER TEKRAR KUDÜS'E DÖNÜP MÂBEDİ TEKRAR İNŞA ETTİLER. BU İKİNCİ MÂBEDİN DE ROMALI KOMUTAN POMPEI TARAFINDAN YAKILDIĞI, YIKILDIĞI, SONRA ROMA'NIN FİLİSTİN VÂLİSİ YAHUDİ HEROD TARAFINDAN M.S. 20'DE BİR KERE DAHA İNŞA EDİLDİĞİ ÖNE SÜRÜLÜYOR... SONRA BU MÂBED DE YAHUDİLER İSYAN EDİNCE, M.S. 70 YILINDA ROMALI KOMUTAN TİTUS TARAFINDAN YIKILDI. BAHSETTİĞİMİZ DUVAR, BU MÂBEDDEN KALAN DUVARDIR.
AĞLAMA DUVARININ HEMEN ARKASINDA KUBBET-ÜS SAHRA İSİMLİ ALTIN KUBBELİ BÜYÜK BİR CÂMİ VARDIR. 5. EMEVÎ HALİFESİ MERVAN OĞLU ABDÜLMELİK TARAFINDAN 690'LI YILLARDA İNŞA EDİLMİŞTİR. YÂNİ, PEYGAMBERİMİZİN VEFÂTI OLAN 632 YILINDAN VE KUDÜS'ÜN HAZRET-İ ÖMER ZAMANINDA ALINMASINDAN (636) EPEY SONRA YAPILMIŞTIR. HAZRET-İ ÖMER, O MEVKİDE, ALTINDA MAĞARA OLAN BÜYÜK KAYANIN ÜZERİNDE NAMAZ KILMIŞ, BİR DE KÜÇÜK MESCİT YAPTIRMIŞTIR. O KAYA DA, MESCİT HALİNE GETİRİLMİŞ OLAN MAĞARA DA ŞİMDİ KUBBET-ÜS SAHRA CÂMİİNİN İÇİNDEDİR... SÜLEYMAN SARAYI (BEYT-ÜL MAKDİS) MEVKİİNDE, 500 METRE KADAR ÖTEDE BİR DE KÜÇÜK BİR MESCİT VARDIR Kİ, ÖMER CAMİİ OLARAK BİLİNİR.
YİNE AYNI MUKADDES MEVKİDE MESCİD-İ AKSA (UZAK MESCİT) VARDIR Kİ, AĞLAMA DUVARINA BİTİŞİK, DİKDÖRTGEN, AHŞAP TAVANLI BİR CÂMİDİR. 638 YILINDA YAPILDIĞI, VEYÂ ORADAKİ BİR KİLİSENİN CÂMİYE ÇEVRİLDİĞİ GİBİ RİVÂYETLER VARDIR. TEK BİLİNEN HUSUS, HALİFE ABDÜLMELİK TARAFINDAN YİNE 690 YILLARDA BÜYÜK BİR MESCİT HÂLİNE GETİRİLDİĞİDİR.
BU ÜÇ CAMİ, SÜREKLİ BİRBİRİ İLE KARIŞTIRILIR. ÜÇÜYLE DE İLGİLİ PEK ÇOK RİVAYET VARDIR, AKIL KARIŞTIRIR.
PROF. DR. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK, PEYGAMBER DÖNEMİNDEN KISA BİR SÜRE SONRA YAZILMIŞ OLAN BİR KİTAPTA "MEDİNE'YE 10 KM. KADAR UZAKLIKTA OLAN BİR MEVKİDE MESCİD-İ AKSA DİYE BİR CÂMİNİN OLDUĞU" ŞEKLİNDE BİR BİLGİYE RASTLADIĞINI BELİRTMEKTE, MESCİD-İ AKSA İFÂDESİNİN "GECE YÜRÜYÜŞÜ" ANLAMINA GELEN İSRA SÛRESİ'NDE GEÇMESİNE DAYANARAK, PEYGAMBERİMİZİN GECE KALKIP ALLAH RIZASI İÇİN YÜRÜYEREK BU MESCİDE GİTMİŞ OLABİLECEĞİNİ ÖNE SÜRMEKTEDİR. GERÇEKTEN DE O TÂRİHTE KUDÜS'TE "MESCİD-İ AKSA" DİYE BİR CÂMİ YOKTU, 60 YIL SONRA YAPILMIŞTIR. HER NEKADAR
BEYT-ÜL MAKDİS'İN "MESCİD-İ AKSA" OLDUĞUNA DÂİR HADİS RİVÂYETLERİ VAR İSE DE, "MİRAÇ" (NECM SÛRESİ, 5-18. ÂYETLER) İLE "İSRA"NIN (İSRÂ SÛRESİ, 1. ÂYET) İKİ AYRI OLAYI KASTETTİĞİNDE ÇOĞU MÜFESSİRLER BİRLEŞMEKTEDİRLER.
BİZİM BURADA ELE ALMAK İSTEDİĞİMİZ HUSUS, MESİH DÜNYÂYA İNECEKSE, NEDEN KUDÜS'E VE BEYT-ÜL MAKDİS'E (MESCİD-İ AKSA O İSE) İNECEĞİDİR... MESİH'İN, YÂNİ HAZRET-İ İSÂ'NIN İSLÂM ÜZRE HÜKMEDECEĞİ SÖYLENİYOR... MÜSLÜMANLARCA EN MAKBUL MÂBEDLER MESCİD-İ HARAM (MEKKE), MESCİD-İ NEBEVÎ (MEDİNE) VE BEYT-ÜL MAKDİS'TİR. (HADİ ONU MESCİD-İ AKSA SAYALIM.) MAKBUL ŞEHİRLER MEKKE, MEDİNE VE KUDÜSTÜR... BEYT-ÜL MAKDİS'İ VE KUDÜS'Ü, İLK KIBLE OLMALARI DOLAYISİYLE İKİNCİ SIRAYA ALSAK BİLE, İSLÂM ÜZRE HÜKMEDECEK HAZRET-İ İSÂ NEDEN KUDÜS'E VE MESCİD-İ AKSA'NIN DAMINA İNSİN Kİ??? MEKKE'YE VE KÂBE'NİN DAMINA İNİP,
- "EY İNSANLAR!.. MUSA'NIN DA, MUHAMMED'İN DE, BENİM DE ATAM OLAN İBRÂHİM'İN
İNŞA ETTİĞİ İLK MÂBED KÂBEDİR!.. EY YAHUDİLER!.. EY HIRİSTİYANLAR!..
ALLAH, MUHAMMED'İ BEYT-ÜL MAKDİS'TEN MESCİD-İ HARAM'A DÖNDÜRMÜŞTÜ.
SİZLER DE MÜSLÜMANLAR GİBİ ARTIK KÂBEYE YÖNELİN!"
DEMESİ GEREKMEZ Mİ?.. DAHA UYGUN OLMAZ MI?
BİZCE BU "KUDÜS'E" VE "MESCİD-İ AKSA'NIN DAMINA İNME" İDDİASI, YAHUDİ VE HIRİSTİYAN KÖKENLİ MÜNÂFIKLARIN "MÜSLÜMANLAR'A KIBLESİNİ ŞAŞIRTMA" GAYRETİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR!.. YANLIŞIMIZ VARSA, ALLAH AFFETSİN!
248 - "Hz. İsa semadan nüzul edecek ve onun emirliğini kabul edecektir. Hz. İsa'ya 'Bize namaz kıldır,' denilecek, ancak o, 'Emir sizin içinizdedir,' karşılığını vererek, 'Bu Allah'ın ümmet-i Muhammed'e bir ikramıdır,' diyecektir."
(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)
249 - "Rabbim bana (Hz. İsa) Deccal'in çıkacağını haber verdi. Yanımda kadib ağacından yapılmış iki ok bulunacak. Deccal onları görünce kurşunun suda erimesi gibi eriyecektir."
(Abdullah bin Mes'ud, Tefsirü İbni Mes'ud, s. 243)
250 - "...Onun (Hz. İsa a.s.'ın) nefesini duyan hiçbir kâfirin ölmemesi mümkün değildir. Deccal'in yalancı olduğu etrafa dalga dalga yayılacaktır. Deccaliyet perişan olacak fikir sistemi yok edilecektir." (Sünen-i Ibn-i Mace, 10/32)
251 - "Mehdi benim Ehl-i Beyt'imden ve benim neslimdendir. O, yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Muhakkak ki o İsa Aleyhisselam ile birlikte yola çıkarak Filistin arazisindeki Bab-u Lut denilen mevkide Deccal'i yok etmesi için Hazreti İsa'ya yardım edecektir."
(Ölüm, Kıyâmet, Âhiret ve Âhir Zaman Alâmetleri, İmam Şarani, Bedir Yayınevi, s. 438, (816))
252 - "İsa gökten inecek, Deccal'i yok edecek veya Mehdi'nin Deccal'i yok etmesine yardım edecektir."
(Kittani, s. 145) (Mehdi ve Deccal, Şaban Döğen, s. 127)
YAZIMIZIN EN ÖNEMLİ BÖLÜMÜNE GELDİK... ÖYLE MEHDİ'NİN MESİH'E, "BUYUR, NAMAZI KILDIR", MESİH'İN "OLUR MU CANIM, BUYUR SEN KILDIR," FALAN DEYİŞİ İLE UĞRAŞMAYACAĞIZ... MEHDİ'NİN DAHA ÖNCE ZUHUR EDİP, MÜSLÜMANLARIN HÜKÜMDÂRI OLMASI, SONRA DA BİR GÜN MESİH'İN GÖKTEN İNMESİ, DECCÂL'İ KİMİN ÖLDÜRECEĞİ, NEREDE ÖLDÜRECEĞİ TARTIŞMALARINI BAŞKALARINA BIRAKACAĞIZ... İŞİN ÖZÜNE İNECEĞİZ, AMA KUŞ DİLİYLE... TABİİ, ANLAYANA... ANLAMAYAN KUSURA BAKMASIN!
- "ALLAH'IN İPİNE SIMSIKI SARILIN!.
ONDAN AYRILMAYIN!"
(ÂL-İ İMRAN SÛRESİ, 103. ÂYET)
- "SİZ NASIL KÂFİR OLURSUNUZ Kİ,
ÖNÜNÜZDE ALLAH'IN ÂYETLERİ OKUNMAKTA,
PEYGAMBERİ DE İÇİNİZDE BULUNMAKTA!..
KİM ALLAH'A SIMSIKI TUTUNURSA,
O HİDÂYETE ERDİRİLMİŞTİR."
(ÂL-İ İMRAN SÛRESİ, 101. ÂYET)
ÂRİFLER DERLER Kİ: KUR'AN ÂYETLERİNİN BİR ZÂHİRÎ BİR GİZLİ MÂNÂSI VARDIR. HER GİZLİNİN DE YEDİNCİ DERECEYE KADAR GİZLİ MÂNASI VARDIR... BU SONSUZA KADAR GİDER... HERKES KENDİ İDRAKİ KADAR ANLAR, İRFÂNI KADAR DERİNE İNER... HADİSLER DE ÖYLEDİR...
MERHUM ÖMER SEYFEDDİN MEHDİ SIRRININ ÇIKIP GELDİĞİ KUR'AN ÂYETİNİ BULMUŞ, AMA GİZLİ MÂNÂSINI İFŞA ETMEMİŞ!.. BİZ DE EDEMEYİZ!...
HAZRET-İ MUHAMMED EĞER MEHDİ, HATTÂ MESİH VE DECCÂL KONUSUNDA BİRŞEYLER SÖYLEMİŞSE, BUNLAR MUTLAKA MECÂZÎDİR, "LİKÜLLİ KAVMİN HÂD" ÂYETİ İLE, YUKARIDAKİ İKİ ÂYETLE BAĞDAŞAN DERİN MÂNÂLARI VARDIR.
BİRİNCİSİ, PEYGAMBERİMİZ ÖYLE MÜŞAHHAS İKİ TEK KİŞİDEN VE CANAVAR TİPLİ BİR DÜŞMANDAN SÖZ ETMEMİŞTİR. ÖZELLİKLE "MEHDİ" İFÂDESİNİ KULLANMIŞSA, VEYÂ "ÜMMETİNİ HİDÂYETE YÖNLENDİRECEK BİRİSİ" ANLAMINDA BİR SÖZ ETTİYSE; (Kİ ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ) BU, HER DÂRA DÜŞÜLEN DÖNEMDE BİR MUHTEREM ZÂTIN ORTAYA ÇIKIP MÜSLÜMANLAR'I SIKINTIDAN KURTARACAĞI ANLAMINDADIR.
İKİNCİSİ, HİÇ BİR ŞEKİLDE İSÂ ALEYHİSSELÂM'IN BEDENLİ OLARAK GÖKTEN ZEMBİLLE İNECEĞİNİ KASTETMEMİŞTİR!... YÂNİ, "BİR MELEĞİN İSÂ'NIN BEDENİNDE GÖRÜNECEĞİNİ" SÖYLEDİĞİ İLERİ SÜRÜLSEYDİ, O BİLE DAHA İNANDIRICI OLURDU, ÇÜNKÜ CEBRÂİL'İN İNSAN SÛRETİNDE GÖRÜNDÜĞÜNÜ BİLİYORUZ.
ÜÇÜNCÜSÜ, BİR DECCÂL'DEN BAHSETMİŞSE, YÂNİ BU "DECCÂL", HIRİSTİYAN KÖKENLİ MÜNÂFIK RUHLU MÜSLÜMANLAR'IN İSLÂM'A SOKTUKLARI "ANTI-CHRIST" DEĞİL İSE; O DA, "YALANCI, HİLEKÂR, İYİ İLE KÖTÜYÜ, HAK İLE BÂTILI BİRBİRİNE KARIŞTIRAN, KÖTÜYÜ SÜSLEYİP, YALDIZLAYIP İYİ DİYE SUNAN, SÂDECE BİR YERDE DEĞİL; HER YERDE ÖRNEĞİ OLAN KÖTÜ VE ZÂLİM" KİŞİDİR... HER DÖNEMDE DECCÂL VARDIR, BİR YERDE VE BİR TÂNE DEĞİLDİR!.. İNSANLARIN HER DEVİRDE KARŞILAŞTIKLARI, ŞEYTANA VE NEFİSLERİNE KUL OLMUŞ ZÂLİMLERDİR... ASRIMIZIN DECCÂL'İ, MÜSLÜMANLARI İNİM İNİM İNLETEN BUSH OĞLU BUSH İDİ.
DÖRDÜNCÜSÜ, ASLINDA HER ÜMMETİN BİR KURTARICISI OLDUĞU GİBİ, HER FERDİN DE BİR KURTARICISI VARDIR. . ONUN İÇİNDİR Kİ, KİMİ MESİH BEKLER, KİMİ MEHDİ... KİMİ ALİ'Yİ, KİMİ HACI BEKTAŞ VELİ'Yİ, KİMİ DE BEYAZ ATLI SÜVÂRİYİ... KURTARICI KİME GELİRSE, ONUN KIYÂMETİ KOPAR, HER ŞEY DEĞİŞİR. ÇÜNKÜ "HER ÖLENİN KIYÂMETİ KOPAR," MEÂLİNDE BİR HADİS DE RİVÂYET EDİLİR... KÂMİL İNSANLAR ÖLMEDEN ÖLÜRLER... BÂZILARI ÖLÜP TE DİRİLİRLER... BÂZILARI, HAZRET-İ ALİ GİBİ KENDİ CENÂZESİNİ YUĞAR... KURTULUŞ DIŞTAN DEĞİL, İÇTEN GELİR... MESİH, BİR DOKUNUŞTA ÖLÜLERİ DİRİLTEN, MEHDİ İSE HİDÂYETE ERDİRENDİR... KEMÂLE EREN İNSAN, İŞTE BU DOKUNUŞU VE HİDÂYETİ GÖNLÜNDE BULAN KİŞİDİR. OT GİBİ YAŞARKEN, CANLI CENÂZE GİBİ DOLAŞIP TA HAYATTAN HİÇ BİR ŞEY ANLAMAZKEN, GÖZLERİ AÇILIR, DİRİLİR!.. ARTIK NEFSİNE KÖLE OLMAKTAN KURTULUR, ZULÜMLE, FİTNEYLE MÜCÂDELE EDER. BU, ONUN HAYATINDA BÜYÜK BİR DEĞİŞİKLİĞİN YAŞANMASI, ONUN İÇİN KIYÂMETİN KOPMASI DEMEKTİR... MEHDİ'NİN ZUHUR ETMESİ, MESİH'İN NUZÛLÜ, DECCÂL'LE SAVAŞ, İŞTE BUDUR!.. O YÜZDEN ŞÂİRİN DEDİĞİNE KULAK VERMEK GEREKİR :
GAFLETLE BAKMA GÖKLERE SİYRETTEDİR SÜHÂ!..
Süha: Büyükayı kümesinin en küçük yıldızı... Eskiden göz keskinliğini ölçmek için kullanılırmış.
YAA, İŞTE BÖYLE... SANA YOL GÖSTERECEK, DOĞRUYA GÖTÜRECEK YILDIZI GÖKLERDE, MEHDİ'Yİ, MESİH'İ ŞAM'DA, KUDÜS'TE ARARSAN; BOŞA GEÇER ZAMAN!.. BEKLE DUR Kİ, PEYGAMBERİMİZİN SÖZÜNÜ ETTİĞİ MESİH DOKUNSUN, MEHDİ ORTAYA ÇIKSIN!.. ASLINDA İKİSİ DE SENİN GÖNLÜNDE!.. SÂDE ONLAR DEĞİL, ALLAH TA!.. HEM HER YERDE, HEM DE SENİN GÖNLÜNDE!.. SANA ŞAH DAMARINDAN YAKIN! ONUN İÇİN, HADDİNİ BİL; ELİNE, DİLİNE, BELİNE SÂHİP OL!.. SENİN İÇİN, SENDEN BÜYÜK DECCÂL YOK!İlk Yazılışı 11.7.2008