33. DERECE'DEN ÖTE MASONLUK SIRLARI
AŞAĞIDAKİ YAZIYI YİNE GÖKYÜZÜ SİTESİNDEN ALDIK...
ANCAK BU SEFER YANLIŞLARINI DİLE GETİRMEK İÇİN...
İŞE BAŞLIĞINA DİKKATİNİZİ ÇEKEREK, BAŞLIYALIM:
Türk ırkçlığının ve kafatasçılığının en önemli isimlerinden birisi Nihal Atsız’dır. Nihal Atsız, Türkeş’le birlikte yargılandığı ünlü ırkçılık davasından sonra Sabetaycıların Yakubî koluna mensup Boğaziçi Lisesi’ne öğretmen olarak alınmıştır.
BU PARAGRAF
ÜZERİNE BİLE SAYFALARCA YAZI YAZILIR, AMA O KADAR ÇOK UZATMAYACAĞIZ. SÂDECE İKİ HUSUS ÜZERİNDE DURACAĞIZ.
BİRİNCİSİ, "TÜRK IRKÇILIĞI VE KAFATASÇILIĞI" İFÂDESİ... DÜNYÂDA KENDİ IRKINI, KENDİ MİLLETİNİ SEVMEYEN, BİZİM MİLLİYETSİZLERDEN BAŞKA KİM VAR?.. JAPONLAR VE YAHUDİLER BU KONUDA O KADAR İLERİ GİDERLER Kİ, KENDİ IRKLARINA VE DEVLETLERİNE İHÂNET EDEN BİR TEK JAPON VEYA İSRAİLLİ BULAMAZSINIZ!.. TÜRK MİLLETİ'NİN KENDİ ÖZÜNÜ ARAŞTIRMASI, KENDİNDEN OLANLARA BAĞLANMASI, ONLARLA BİRLİKTE HAREKET ETMEYİ, BİRLİKTE YÜKSELMEYİ DİLEMESİNDEN DAHA TABİİ NE OLABİLİR?..
HELE ARAMIZDA %10 "HÂİN KONTENJANI" VARKEN!..
HIRİSTİYAN BATILILAR VE YAHUDİLER IRKÇIDIRLAR!.. BATILILAR NE KADAR "DEMOKRASİ" SAVUNUCUSU GÖRÜNÜRLERSE GÖRÜNSÜNLER, DÂİMA BEYAZ IRKIN ÜSTÜNLÜĞÜNE İMÂN ETMİŞLERDİR. BÜTÜN POLİTİKALARI, VE DAVRANIŞLARI HEP BU YÖNDEDİR. ÜSTELİK BATILILAR, AYNI ZAMANDA HIRİSTİYAN "ÜMMETÇİ"Sİ OLDUKLARI İÇİN, MÜSLÜMANLARA KARŞI HER GELİŞMEYİ DESTEKLERLER... İSRAİL DE ÖYLE DAVRANIR.
IRKÇILIK ANCAK, KENDİ IRKININ ÖZELLİKLERİ VE GAYRETİ İLE DEĞİL, BAŞKA IRKLARIN KAFALARINA BASARAK YÜKSELMEYİ AMAÇLARSA, KÖTÜ OLUR!.. BAŞKA IRKLARI VE MİLLETLERİ EZERSE, KÖTÜ OLUR...
HER IRKIN OLDUĞU GİBİ, TÜRK IRKINDAN OLANLARIN DA EN ÜST DÜZEYE ÇIKMAYI İSTEMESİ, VE BUNUN İÇİN ÇALIŞMASI AYIPLANAMAZ!.. ATATÜRK'ÜN "MUASIR MEDENİYET SEVİYESİNİN ÜSTÜNE ÇIKMAK" İSTEMESİ, DİĞER BÜTÜN MİLLETLERİ AŞMA ARZUSUNU GÖSTERMEZ Mİ?..
NİHAL ATSIZ'IN, İSMET PAŞA DÖNEMİNDE UYKUYA YATMIŞ, GEVŞEMİŞ OLAN TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ CANLANDIRMAYA ÇALIŞMASI, "BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ" VE "BOZKURTLARIN DİRİLİŞİ" GİBİ KİTAPLAR YAZIŞI; İSMAİL GASPIRALI, ZİYA GÖKALP, ÖMER SEYFETTİN VE ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN BİR DEVÂMIDIR!.. BU ADAMIN YAZDIKLARINDA NE GİBİ OLUMSUZ BİR MESAJ BULDUNUZ Kİ, İTHAM EDER GİBİ KONUŞUYORSUNUZ?
GELELİM KAFATASÇILIĞA... HIRİSTİYAN BATI'NIN BİLİM ADAMLARI, KAFATASLARINA BAKARAK NEANDERTAL İNSAN İLE HOMOSAPİYENLER ARASINDAKİ FARKI TESPİT ETMİYORLAR MI?.. BU ÇALIŞMALARA "KAFATASÇILIK" DİYEN VAR MI?..
BATILILAR GERMEN IRKINI DOLİKOSEFAL, BİZ TÜRKLER'İ DE BRAKİSEFAL OLARAK GRUPLANDIRIRLAR.
ELBETTE BİZDEN DE BİRİLERİNİN, "TÜRKLER'İ BAŞKA MİLLETLERDEN, BAŞKA IRKLARDAN AYIRAN ÖZELLİKLER VAR MI, TÜRK BOYLARINI BİRLEŞTİREN ÖZELLİKLER NELERDİR?" DİYE ARAŞTIRMALARI GEREKİR!.. BUNU TÜRKLER ARASINDA YAPAN YOK, HİÇ OLMADI SANIYORUM. BİZ YAPMIYORUZ AMA, BİRİLERİ BIRAKIN BİZİM KAFATASIMIZI, GENLERİMİZİ BİLE DİDİK DİDİK EDİP İŞLERİNE YARAR VERİLER ARAŞTIRIYOR!..
DAHA BABUNA OLAYINI, VE AMERİKA'YA ALMANYA'YA GİDEN BİNLERCE ŞİŞE KANI UNUTMADIK!.. İŞ ONUNLA DA KALMIYOR, NATIONAL GEOGRAPHY DERGİSİ İLE IBM ŞİRKETİNİN ORTAKLAŞA YÜRÜTTÜĞÜ "GENOGRAFİ PROJESİ"NİN BAŞINA GETİRİLEN DR. SPENCER WELLS, "TÜRKLER'İN GENİ KARIŞIK" DİYE ORTAYA BİR İDDİA ATIYOR!.. (Milliyet, 17.5.2005) DOĞRU VEYA YANLIŞ... BİLİM ADAMLARI HER IRKIN AYRI GENLERİ, AYRI BİR YAPISI, HATTA AYRI BİR KAFATASI OLUP OLMADIĞINI ARAŞTIRIYOR!
AMA HEMEN BELİRTELİM, BİZİM IRKÇILIĞIMIZ VE MİLLİYETÇİLİĞİMİZ KAFATASINDAN ÇOK BEYNE, GENLERDEN ÇOK YÜREĞE DAYANIR!.. KİM Kİ, CANINI VE KANINI BU DEVLET, BU MİLLET VE BU VATAN İÇİN VERMEYE HAZIRDIR, O TÜRK'TÜR!.. KİM Kİ, YABANCIYA HİZMET EDER, O BİZDEN DEĞİLDİR!..
İKİNCİSİ, NİHAL ATSIZ VE TÜRKEŞ EKİBİNİN IRKÇILIKTAN YARGILANMASI, ASLINDA
YANAR-DÖNER İSMET YÜZÜNDEN OLMUŞTUR. İSMET PAŞA KAZANACAĞINA İNANDIĞI ALMANLAR'A ŞİRİN GÖRÜNMEK İÇİN ÖNCE IRKÇILIĞI DESTEKLEMİŞ, (DESTEKLEMİŞ TE NE OLMUŞ, KAFATASI UYMAYANLAR ÖLDÜRÜLMÜŞ MÜ, YOO!) SONRA ALMANLAR YENİLMEYE, RUSLAR İLERLEMEYE BAŞLAYINCA BU SEFER IRKÇILARI İÇERİ TIKIP, SOLCULARI PİYASAYA SÜRMÜŞ, KÖY ENSTİTÜLERİNİ AÇMIŞTIR... AMERİKA'YA YAKLAŞINCA DA, ONLARIN KÖKÜNE KİBRİT SUYU EKMİŞTİR.
YAZININ ALT KISMINDA, CEVAT RIFAT ATİLHAN İLE İLGİLİ BİLGİLER VE DEĞERLENDİRMELER VAR... BİZ, SİTEDE BU ZÂTI VE HİZMETLERİNİ HAYIRLA ANDIK... HEP SÖYLEDİĞİMİZ GİBİ, KÖKÜ-KÖKENİ NE OLURSA OLSUN, TÜRK MİLLETİNE HİZMET EDEN, TÜRK MİLLETİNİN DÜŞMANLARI İLE MÜCÂDELE EDEN KİŞİLERİN BAŞIMIZ ÜZERİNDE YERİ VAR. ONUN İÇİN ATİLHAN HAKKINDAKİ YAKIŞTIRMALARI DOĞRU BULMUYORUZ, ŞECERESİ DOĞRU OLSA BİLE!.. KALDI Kİ, MACARLAR DA TÜRK KÖKENLİDİR.
YAZIYA DEVAM EDELİM:
İSLAM DEMOKRAT PARTİSİ - KURULUŞU 1951, İstanbul
Bir diğer ırkçı ve kafatasçı olan Cevat Rıfat Atilhan, Trakya Olayları öncesi İstanbul Üniversitesi önünde gençlere gamalı haç dağıtan kişi... bir emekli albaydır ve Nazi hayranıdır. (Bkz. Tanzimat ve Meşrutiyetin Birikimi, İletişim yayınları 2001)
Bir Sabetaycı, İslamcı parti kurar mı, işte kuruyor. Cevat Rıfat Atilhan daha önce de, ilk faşist parti olan Milli Kalkınma Partisi (MKP)'ni Melike Demirağ'ın dedesinin kardeşi Nuri Demirağ ile kuran kişi... Masonluk aleyhine kitapları olan, her gün masonluğa ve Yahudiliğe küfreden kişi de Cevat Rıfat Atilhan'dır. Masonluk aleyhine yazdığı bir kitap da bende var. Nuri Demirağ'ın da mason olduğu bütün kaynaklarda yazıyor.
Memlekete, antisemitizim gerekliyse onu da Yahudiler yapıyor. Durum bu.
Cevat Rifat Atilhan, Şair Oktay Rıfat’in amcasıdır.
Oktay Rıfat’in baba dedesi, yâni Cevat Rıfat Atilhan’nın da babası Macar Ali Rıfat Bey... Macar diyorlar, çünkü adam, 1848’den sonra Osmanlı'ya sığınan bir Macar Sabetaycı... Bektaşi oluyor ve ilk operalardan birisi olan "Bülbül"ün de bestecisi. (Sabetaycı inanışa göre Mesih bülbül seslerinin ötüşüyle gelecektir) Bu geniş sülâlede şâirlik, ressamlık ve müzisyenlik ortak payda zaten. Çocukları da müzisyen, yâni Oktay Rıfat’ın babası Samih Rıfat, kahramanlık şarkıları besteliyor (torunla ayni isime sahipler) ve amcası Ali Rıfat (sonradan Çağatay soyadını almış) da bugün söylenmeyen ama ilk kabul edilen İstiklâl Marşı’nın da bestecisi.
Oktay Rıfat’in dayısı Ali Fuat Cebesoy, teyze çocukları da Nâzım Hikmet ve M. A. Aybar Cumhuriyet’in yolsuzluktan düşürülen ilk bakanı da Ali Fuat Cebesoy’un babası, zamanın Bayındırlık Bakanı İsmail Fazıl Paşa...
Hayat bu, yarım kalan Bayındırlık Bakanlığı işine daha sonra da; İsmet İnönü zamanında oğlu Ali Fuat gelir. Ali Fuat, Mustafa Kemâl gibi, İttihat ve Terakki içinde Cemal Paşa yanlısıdır, yani Enver’e karşı olan gruptan... Mustafa Kemal ile Harbiye’den sınıf arkadaşı.
-Kurucu ve Yöneticiler: Cevat Rıfat Atilhan, Zühtü Bilimer, Kerim İnan, Hakkı Sadık Azarlı, Hamit Tekinsoy, Nuri Çallı, Feridun Okyanus, İ.Galip Hamikoğlu, Hacı Nuri Erdoğdu, Naci Yeter, mehmet Reşat Düşünür, Ahmet İlkol, Neşet Aslın, Şevket Üzümcü, Mahmut Düşünür.
Mason ve Sabetaycı Nuri Demirağ, MKP’yi kurarken sağ kolu da Cevat Rıfat Atilhan’dır. Sol cenah bu ismi pek bilmez ama sağcılar arasında çok iyi tanınır ve saygı görür. Atilhan’ın büyük özelliği Masonlar aleyhine yazdığı kitaplardır.
EE, DAHA NE İSTİYORSUN?.. VAR MI ADAMIN OLUMSUZ BİR YANI, ONU SÖYLE!..
Cevat Rıfat Atilhan, Yeşilçam’da en çok senaryo yazan adam, şapkasını hiç çıkarmayan adam Bülent Oran’ın babasıdır. (İkinci Bahar filminde T. Şoray’ın babası rolündeydi). Amerikan Kolejli olup sonradan tarikate girdiği için pek sevilen Yazar Ayşe Şasa’nın da kayınpederidir. Ayşe Hanım, Bülent Oran’la evli... Atilhan soyadı da Macarlar'ın Türk olduğu safsatasından dolayı Atilla’dan geliyor.
ALLAH ALLAH!.. MACAR-MAGYAR VE HUNGAR-HUN (ÜLKENİN BATI DİLLERİNDEKİ ADI HUNGARY'DİR) HALKLARINDAN OLAN MACARLAR, HELE RASONYİ GİBİ TÂRİHÇİLERİ BİLE TÜRKLER'LE AKRABALIĞI DESTEKLERKEN, NEDEN BU BAĞ "SAFSATA" OLSUN?.. ATİLHAN DA MACAR DEDESİNDEN DOLAYI TÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİDİR.
Türk Milliyetçiliği’nin (pek çok milliyetçiliğin de "kaderi" gereği) aslen Türk olmayanlar, fena halde Türk Milliyetçisi olmuşlar. E, millet, milliyetçilerin uydurması bir kavram. Türkiye özeline indirgediğimiz zaman, bütün ilk milliyetçiler (milliyetçiliğin ötesinde ırkçılar) gerek pratikte gerekse teoride Sabetaycılardır. Yani ilk ırkçıların, kafatasçıların, milliyetçilerin Sabetaycılar'dan çıkması elbette tesadüf değildir.
HEMEN BURADA BELİRTELİM Kİ, DÜNYÂDA BİR TEK MİLLETTE BİLE ATOM BOMBASI VARSA; BU, DİĞER MİLLETLERİN DE ATOM BOMBASI SÂHİBİ OLMA ARZUSU İÇİN YETERLİ GEREKÇİDİR!.. İSRAİL'İN NÜKLEER SİLAHLARI VARKEN, İRAN'I VE TÜRKİYE'Yİ BUNDAN MAHRUM ETMEK, DÜŞMANA PEŞÎNEN TESLİM OLMAK DEMEKTİR!..
AYNI ŞEKİLDE, DÜNYÂDA BİR TEK MİLLET DAHİ MİLLİYETÇİLİK YAPIYORSA, EN ÇOK MİLLİYETÇİLİK YAPMA HAKKI TÜRKLER'İNDİR!.. ÇÜNKÜ ERMENİ, HUTİ, KAMBOÇYALI FALAN DEĞİL; DÜNYÂDA EN BÜYÜK SOYKIRIMA UĞRAYAN MİLLET, TÜRKLER OLMUŞTUR!.. KAYBETTİĞİMİZ HER ÜLKEDE; MACARİSTAN, BULGARİSTAN, ROMANYA YUNANİSTAN, GİRİT, RODOS, KIBRIS, MUSUL-KERKÜK, ERMENİSTAN, KARABAĞ, HANGİSİNDE OLURSA OLSUN, YAŞAYAN TÜRKLER BÜYÜK BİR KATLİAMA TÂBİ TUTULMUŞ, KALANLARIN BÜYÜK KISMI DA SÜRÜLMÜŞTÜR!..
BU YÜZDEN MİLLETİMİZE SARILMAK, BİZE YAKINLIK GÖSTEREN HER TÜRK BOYU İLE BÜTÜNLEŞMEK VE BİRLİKTE HAREKET ETMEK ZORUNDAYIZ.
ŞİMDİ YAZIYA DEVAM EDELİM. SOLCU VE KÜRTÇÜ YAZAR, TÜRKİYE'DE MİLLİYETÇİLİĞİN TAMÂMEN SABETAYCILAR TARAFINDAN YÜRÜTÜLDÜĞÜNÜ ÖNE SÜRÜYORDU. (BEN DE MİLLİYETÇİYİM, AMA NE YAHUDİ'YİM, NE SABETAYCI!.. ÖZ-BE-ÖZ, SAPINA KADAR TÜRK'ÜM!)
Ülkesi olmayan, ama çok uzun yıllardır Osmanlı'yı yöneten Sabetaycılar, ulus-devlet aşamasında da öne geçmiş ve kendilerine gereken bir millet ve devlet yaratmışlardır, ve bu ulus-devletin batıya dönük yüzünün ve ırkçlığının tek dil-tek millet şiarının da bayraktarlığını yapmışlar. Bunu yaparken de, yok edilen Ermeni ve Rum burjuvazinin servetlerini ve rollerini de almışlardır. Milliyetçiliğin doğal gelişimi olan ulus-devlet sürecinde burjuvazinin de mal satabilmesi için bir milli pazara ihtiyacı vardı ve bu milli pazar ancak bir ulus-devletle gerçekleşebilirdi ve öyle de olmuştur.
GENE HEMEN ŞUNU BELİRTELİM Kİ; TÜRKLER, KURDUKLARI HER DEVLETTE, HÂKİMİYETLERİ ALTINDAKİ ÜLKELERİN BÜTÜN VATANDAŞLARINI KENDİLERİNDEN SAYMIŞLAR, İÇLERİNDEN KAABİLİYET VE MESLEK SÂHİBİ OLANLARI SEÇEREK YÜKSELTMİŞLER, MEVKİ VE İTİBAR SÂHİBİ YAPMIŞLARDIR. BU HER DÖNEMDE ÖĞÜNMEMİZ GEREKEN ÇOK İNSÂNÎ BİR VASIFTIR.
DEVŞİRİLEN YENİÇERİLER, ENDERÛN'DAN YÜKSELİP VEZİR, PAŞA, SADRAZAM OLANLARIN YANISIRA, KAANUNÎ DÖNEMİNDEN SONRA YAHUDİLER, DİN DEĞİŞTİRMEDEN DE SARAYDA SÖZ SÂHİBİ OLMAYA BAŞLAMIŞLARDIR. BU ETKİ ZAMAN ZAMAN KIRILSA DA, 2. MAHMUD DÖNEMİNE KADAR SÜRMÜŞ, 2. MAHMUD, YENİÇERİLERİ ORTADAN KALDIRMANIN YANISIRA, YAHUDİLER'İ DE SARAYDAN UZAKLAŞTIRMIŞ, BÂZI ZENGİN TEFECİLERİN MALLARINA EL KOYMUŞ, KAFALARINI UÇURMUŞTUR. İŞTE BU DÖNEMDEN SONRA ERMENİLER'İN ETKİSİ ARTMIŞ, SARAYA VE BÂB-I ÂLİ'YE TERCÜMAN, DİPLOMAT OLARAK GİRMİŞLERDİR.
1880'LERDEN SONRA ARTAN ERMENİ İSYANLARI VE BUNUN İSTANBUL'A YANSIMASI SONUCU ERMENİLER'İN YERİNİ RUMLAR ALMAYA BAŞLAMIŞTI. RUM SCALİERİ'NİN BAŞINDA BULUNDUĞU MASON EKİBİN SULTAN ABDÜLAZİZ'İN YERİNE MASON ŞEHZÂDE MURAD'I PADİŞAH YAPMA GİRİŞİMİ DİKKATE DEĞER... BU RUM HERİF, KENDİNE TÜRKLER'İ DE ÂLET ETMESİ BİR YANA, ALİ SUAVİ İLE BİRLİKTE SULTAN 2. ABDÜLHAMİD'İ DEVİRİP, YERİNE YİNE MASON MURAD'I GEÇİRMEYE KALKMIŞ, KENDİSİ ÖLDÜKTEN SONRA OĞLU BU GİRİŞİMLERE DEVAM ETMİŞTİ.
YAHUDİ VE DÖNMELER DE 1870'LERDEN BERİ SÜRDÜRDÜKLERİ "TEKRAR DEVLET'E SIZMA" FAALİYETİNİ ARTIRMIŞLARDIR. YENİ OSMANLILAR'A FAZLA ETKİLERİ OLMASA DA, DAHA SONRA GELEN GENÇ TÜRKLER VE İTTİHATÇILAR ARASINA SIZMIŞLAR, MEŞRUTİYET'İN İLÂN EDİLMESİNDE, 2. ABDÜLHAMİD'İN 1909'DA TAHTTAN İNDİRİLMESİNDE ÖNEMLİ ROL OYNAMIŞLARDIR. İTTİHATÇILAR ARASINDAKİ MASON-DÖNME ŞAHSİYETLERİN BİR KISMI, DAHA SONRA SAMİMİYETLE MİLLÎ MÜCÂDELEYİ DESTEKLEMİŞ, MUSTAFA KEMÂL'İN YANINDA YER ALMIŞTIR.
BU GELİŞMELER ÇERÇEVESİNDE YAHUDİLER, ERMENİLER VE RUMLAR'IN BİRBİRLERİNE HASIM OLMASI, VE ANCAK MENFAATLERİ BİRLEŞTİĞİNDE TÜRKLER'E KARŞI ORTAK HAREKET ETMESİNDE, ANLAŞILMAZ BİR DURUM YOKTUR... ÖNCE ERMENİLER, SONRA RUMLAR ÜLKEYİ TERKEDİNCE, ONLARDAN KALAN MAL VE MÜLKTEN ÖNEMLİ BİR KISMI DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DA KÜRTLER'CE YAĞMALANDI. MUSTAFA KEMÂL BUNA PEK SES ÇIKARMADI, BİR DE KÜRTLER İLE UĞRAŞMAK İSTEMİYORDU. KALAN MAL VE MÜLK TE, YAHUDİ VE DÖNMELER'İN ELİNE GEÇTİ... HER TÜRLÜ SIKINTIYI ÇEKEN TÜRKLER'E İSE PEK BİR ŞEY KALMADI.
YAHUDİ VE DÖNMELERİN "MAL SATABİLMEK" İÇİN TÜRKLER'E BİR "MİLLÎ DEVLET" KURDURDUKLARI, VEYA KURULMASINA İZİN VERDİKLERİ GİBİ BİR İDDİA, GÜLÜNÇTÜR. BÖYLE BİR ŞEY İŞLERİNE GELDİĞİ İÇİN YANIMIZDA YER ALMIŞLARDIR, DOĞRU. AMA ZÂTEN GEÇMİŞTE DE ERMENİLER, RUMLAR HEP İŞLERİNE GELDİKLERİ İÇİN, VEYA BAŞA ÇIKAMADIKLARI İÇİN BİZİMLE OLMUŞLARDIR. BU DA GAYET TABİİDİR.
HADİ, YAZIYI BİTİRELİM:
Ermeni Kırımı tabusu ile Sabetaycılık arasında çok yakın bağlar var ve İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e bu katliamın sorumluları da ezici çoğunlukla Sabetaycılar'dır. Milli Mücadele'nin subay ve eşraftan kadroları da Sabetaycılar'dan oluşmuştur. Babıâli’nin Tercüme Odası’ndan Rum ve Ermeniler'in çıkarılmasıyla, o dönemde dil bilen tek "müslüman" grup olan Sabetaycılar aynı zamanda ilk aydınları da oluşturmuştur ve Türk Milliyetçiliği bir aydın hareketidir.
BU, YALÇIN KÜÇÜK'ÜN DE İDDİASIDIR... ANCAK KATILMIYORUZ. ÇÜNKÜ, ORTADA BİR KATLİAM YOK!.. ERMENİLER, 1880'LERDEN BAŞLAYARAK YAŞADIKLARI HEMEN HER ŞEHİRDE İSYAN ÇIKARMIŞLAR, TÜRKLER'E, KÖRTLER'E VE DEVLET DÂİRELERİNE SALDIRMIŞLARDIR.
TÜRKLER'İN VE KÜRTLER'İN KENDİLERİNİ SAVUNMASI SONUCUNDA, ELBETTE BÂZI ERMENİLER ÖLMÜŞTÜR. 1914'E KADAR PEK FAZLA KARŞILIK GÖRMEYEN ERMENİLER, SAVAŞIN ÇIKMASI İLE AZGINLAŞMIŞLAR, VE DÜŞMAN BİRLİKLERİ EŞLİĞİNDE TÜRK ŞEHİRLERİNE GİRMİŞLER, KATLİAM YAPMIŞLAR, DAHA SONRA DA TEKRAR SAVAŞLA KOVALANMIŞLARDIR. TEHCİR ESNÂSINDA DA BÂZI KÜRT AŞİRETLERİNİN İNTİKAM AMAÇLI SALDIRILARI OLMUŞTUR. GEREK SAVAŞ, GEREK TEHCİR KARARLARINDA BÂZI DÖNMELERİN ETKİSİ OLSA BİLE, BİR TEK KİŞİ KATLİAM KARARI VERMEMİŞ, HİÇ BİR YERDE TOPLU KATLİAM YAPILMAMIŞTIR!.
ARTIK YAVŞAKLIĞI BIRAKIP, GAVURLARA "TARAFSIZ" GÖRÜNMEK İÇİN SUÇUN BİR KISMINI ÜSTLENME GİBİ BİR APTALLIKTAN VAZGEÇELİM!.. BİZ KATLİAM YAPMADIK, ADAM ÖLDÜRDÜK!.. BİZE İHÂNET EDEN, KÖYLERİMİZİ BASAN, KADINLARIMIZA, KIZLARIMIZA TECÂVÜZ EDEN, PADİŞAHIMIZA SUİKAST TERTİP EDEN CÂNİLERİ ÖLDÜRDÜK!..
BU 44 YILLIK İSYAN DÖNEMİNDE (1878-1922) VE 8 YILLIK SAVAŞ SIRASINDA ELBETTE KADIN, ÇOCUK VE İHTİYARLAR DA ÖLMÜŞTÜR. SAVAŞ BU!.. ÇATIŞMA, SAVUNMA BU!.. ERMENİ ÇETELERİNİN BİZE YAPTIĞINA KATLİAM DEMEDEN; İSTER TÜRK, İSTER SABETAYİST, İSTERSE İBDACI OLSUN, BİR TEK OSMANLI DEVLET ADAMINI BİLE "KATLİAM"LA SUÇLAMAK, EN AZINDAN ARTNİYETLİDİR, NORMALDE DE HÂİNLİK, BOZGUNCULUK, DÜŞMAN AJANLIĞIDIR!..
İNSAN ELİNE KALEM ALDI MI, ÖYLE AKLINA GELENİ YAZAMAZ!.. KALEM, KILIÇTAN KESKİNDİR!.. FARKINDA OLMADAN KENDİNİ YARALAR, HATTA ÖLDÜREBİLİRSİN!
BİR ZIPIRCA CÜMLE DE ŞU: "Sabetaycılar aynı zamanda ilk aydınları da oluşturmuştur." EL İNSAF!.. KOCA 600 YILLIK OSMANLI DEVLETİ'NDE HİÇ Mİ TÜRK VE MÜSLÜMAN DEVLET ADAMI, HİÇ Mİ AYDIN YOKTU?.. "DİL BİLENLER AZDI," DESEN, BİR DERECEYE KABUL EDİLEBİLİR. AMA AYDIN EKSİKLİĞİ İDDİA ETMEK, KANTARIN TOPUNU SABETAYİSTLER YÖNÜNE KAÇIRMAK OLUR!.
BİR İNSANIN DEVŞİRME OLMASI, VEYÂ MUHTEDÎ OLMASI, ONUN TÜRK VE BİZDEN SAYILMASINA ENGEL TEŞKİL ETMEZ!..
BİLİYORSUNUZ, MUHTEDÎ İLE DÖNME ARASINDA ÇOK BÜYÜK BİR FARK VARDIR.
MUHTEDÎ SAMİMİ BİR ŞEKİLDE MÜSLÜMAN OLAN ECNEBİYE DENİR.
PEKİ, BELİRTİSİ NEDİR?.. MUHTEDÎLER DİNÎ VECİBELERİNİ TAM OLARAK YERİNE GETİRMELESELER DE,
İSLÂM'A VE MÜSLÜMANLARA ÇATMAZLAR, KÖTÜLEMEZLER, LÂİKLİK PEŞİNDE KOŞMAZLAR. TÜRKLER'LE CANDAN BİR ŞEKİLDE KAYNAŞIRLAR, DEVLET'E SIKI SIKIYA BAĞLIDIRLAR,
YABANCILARA UŞAKLIK ETMEZLER. BUNUN EN İYİ ÖRNEĞİ DE İBRAHİM MÜTEFERRİKA'DIR... DÖNMELER'E, SABETAYİSTLER'E GELİNCE, ONLAR ASLINDA MÜNÂFIKTIR.
DIŞTAN MÜSLÜMAN VE TÜRK GÖRÜNÜR; İÇTEN YAHUDİ, HIRİSTİYAN, ERMENİ, RUM'DURLAR!.. DÂİMA KENDİLERİ İÇİN, VE YABANCILAR İÇİN ÇALIŞIRLAR. TÜRK DEVLETİ'NE TÜRK MİLLETİ'NE İHÂNET EDERLER, KÖTÜLERLER, AŞIRI LÂİKTİRLER!.. "HEPİMİZ ERMENİ'YİZ" DİYE BAĞIRMAKTAN ÇEKİNMEZLER!..
BÖLÜCÜDÜRLER, KIBRIS VE GÜNEYDOĞU ANADOLU İÇİN "VER, KURTUL" DERLER!..
ŞİMDİ BAKIN ESERLERİNE, VE KARAR VERİN: CEVAT RIFAT ATİLHAN MUHTEDÎ Mİ, DÖNME Mİ? P>CENTER>***
GÖKYÜZÜ SİTESİNDEN BİR YAZI DAHA...
GENE YORUMLARIMIZI ARALARA SIKIŞTIRACAĞIZ.
Tirajı günde 515 bin olan "Il Sole 24 Ore" gazetesinin 08 Eylül 2002 tarihli sayısında, yukarıdaki başlık altında ve Alberto Negri imzasıyla yayımlanan, Selanik çıkışlı makalenin ülkemize ilişkin bölümünün çevirisi şöyledir:
Afrika'nın kapısı Tanca, Doğu'nun kapısı İstanbul ise, bugünkü Yunanistan'ın nüfusu bir milyon olan ikinci büyük şehri Selânik de Balkanlar'ın Kudüs'üdür.
16. yüzyıldan Birinci Dünya Savaşı'na kadar, nüfusun çoğunluğunu Yahudiler'in oluşturduğu zamanlar gerçekten de böyle olmuştur. Burada, Venedik ve İstanbul'da olduğu gibi Yahudi mahalleleri yoktu; Rumların, Türklerin ve Yahudilerin mahalleleri yan yana idi.
1430'dan itibaren Osmanlılar'ın eline geçen ve İmparatorluğun ikinci limanını oluşturan kozmopolit şehir Selânik, Yahudi cemaatinin kurallarıyla yönetiliyordu. Liman cumartesi günleri kapatılıyordu. Gerek Müslümanlar gerekse Hristiyanlar Yahudilerin bayram takvimini izliyordu. Yunanlıların egemenliği altına girdiği tarihten 10 yıl sonra pazar gününün resmi tatil günü yapıldığı tarihe, yani 1923 yılına kadar bu böyle devam etti.
İstanbul sultanları için, gerek Hristiyanlar gerekse Yahudiler "zimmî" idi, yani alt sınıftan insanlardı. Ancak, Türk imparatorları, o çağlardaki Batılı prenslerin yabancı olduğu dinsel hoşgörüyü bu insanlara gösterdi. Granada'nın düşürülmesinden sonra, İsabella di Castiglia ve Ferdinando d'Aragona'nun 31 Mart 1492'deki Alhambra fermanıyla Yahudiler'i ve Müslümanlar'ı kovduğu zamanlar, Osmanlı İmparatorluğu, Sefarad'dan (İspanya'ya verdikleri ad) gelen on binlerce Yahudiye kapılarını açtı. Osmanlı sultanları Sefaradlılar'ın Selânik, İstanbul, İskenderiye ve Beyrut'a gelmesinin yararlı olacağını tahmin ettiler.
1600'lü yıllarda tam bir ticari gelişmenin yaşandığı Selânik'te nüfusun yüzde 68'ini
Yahudiler oluşturuyordu. Yahudiler geriye kalan tek miraslarını, yani dillerini de buraya taşıdılar. İbranice ve İspanyolca karışımı olan bu dil, daha sonra Müslümanlar ve Hristiyanların da ortak dili haline dönüştü. Yüzyıl önce burada doğan büyük Türk şairi Nazım Hikmet'in annesi Ayşe, Baudelaire ve Lamartine'nin dizelerini öğretiyordu: Osmanlı İmparatorluğu'nun işini bitirecek olan kalem ve kılıç, o zamanlar askeri okulda parlak bir subay olan Mustafa Kemal'i burada yetiştirdi.
Burada vaaz veren Sabetay Sevi'nin 1657 yılında "Mesih" olduğunu iddia etmesinden sonra ayaklanma olasılığından tedirgin olan Osmanlı, İslam dinini seçmesi koşuluyla onun ve arkadaşlarının hayatını bağışlayacağına söz verdi. "Taraf değiştiren" anlamına gelen "dönme"lik bu şekilde ortaya çıktı.
Şehrin Türk nüfusunun yarısını oluşturan bu kişiler modern okullar açtılar. Sultan Abdülhamid'e karşı, 1908 yılında Jön Türkler'e katılacak olan ve modern Türkiye'nin atası sayılan, Müslüman dünyasının en büyük devrimini yapan Atatürk bu okulardan birine gitti. Kasım ayında yapılacak seçimlerde fundamentalistlerin zaferini engellemek amacıyla "Yeni Türkiye" adlı lâik partiyi kuran eski Dışişeri Bakanı İsmail Cem de Selânikli "dönme" ailelerden birinden geliyor.
Atina için Küçük Asya'nın felâketi olan 1922'deki mübadele esnasında bir milyon kişi evlerini bırakarak Türkiye'ye gitti. Türkiye'den de insanlar Yunanistan'a göç etti. Bu, Selânik'in de demografik oluşumunu bozan ve Avrupa tarihinin o güne kadar yaşanan en büyük etnik temizliği oldu.
Selânik'in Tarihî Nüfus Yapısı:
- Türk egemenliğinin sonu (1912): Nüfus: 157.000. Yahudi nüfusu: Yüzde 39.
- Mübadele (1922): Nüfus: 175.000. Yahudi nüfusu: Yüzde 30.
- Alman işgali (1941-44): Nüfus: 254.000. Yahudi nüfusu: Yüzde 20 (Yahudi kültürünün yüzde 6'sı yok edilmiş).
- Büyük Selânik (2000): Nüfus: 1 milyon. Yunanlar: Yüzde 96.
1912'DE YAHUDİ NÜFUS % 39 DA, MÜSLÜMAN NÜFUS KAÇ?.. ONU DA VERSENE!..