06 Eylül 2014

HZ. HARUN (A.S.) HAYATI KISSASI ONYEDİNCİ BÖLÜM




HZ. HARUN (A.S.) HAYATI KISSASI ONYEDİNCİ BÖLÜM

1 HZ. HARUN (A.S.) 1         ONYEDİNCİ BÖLÜM   HZ. HARUN (A.S.)   Hz. Harun (a.s.)'ın adı Kur'ân-ı Kerim'de yirmi yerde geç­mekle birlikte, hayatı hakkında fazla bilgi verilmemektedir. Ge­nellikle yardımcısı olduğu küçük kardeşi Hz. Musa (a.s.) ile be­raber zikredilmiş ve onun yanında ikinci plânda kalmıştır. Kız kardeşleri Meryem'in küçüğü olan Hânın, Hz. Musa (a.s.)'dan üç yaş büyüktür. Mısır'da İsrailoğulları'na ağır baskı uygulayan Firavun II.Ramses zamanında, erkek çocuklarının öl­dürülmesi emrinden önce veya uygulamanın bu çocukların bir yıl öldürülüp diğer yıl sağ bırakılması şeklinde yürütülmesi do­layısıyla onların öldürülmediği yıl içinde doğduğu zikredilmekte­dir.[1] Hayatının ilk yılları hakkında bilgi bulunmayan Hz. Harun (a.s.), Tevrat'ta bildirildiğine göre Elişeba ile evlenmiş ve ondan dört oğul sahibi olmuştur.[2] Hz. Mûsâ, Medyen dönüşü Sînâ dağında peygamber olarak görevlendirilip tebliğ için Firavun'a gitmesi emredilince, bu ağır görevi yerine getiremeyeceği endişesiyle, dilindeki tutukluğu ha­tırlatıp Yüce Allah'tan güzel konuşan ağabeyi Harun'u kendisine yardımcı olarak vermesini ve onu bu göreve ortak kılmasını is­temişti. Bunun üzerine Allah, önceden geçtiği gibi, onun bu dileğini kabul etti ve Harun'u da peygamber olarak görevlendirip küçük kardeşi Hz. Müsâ (a.s.)'a yardımcı tayin etti.[3] Bundan itibaren Harun, kardeşine vekâlet ettiği durumlar hariç, hep o-nun yanında bulundu. Peygamberlik görevini üslendikten sonra Mısır'a dönen kardeşiyle birlikte tebliğ için Firavun'un huzuruna çıktı. Sihirbazlarla müsabaka sırasında onunla beraber oldu. Hz. Mûsâ, Allah tarafından mikâta çağrılıp Sînâya çıktı­ğında yerine onu vekil bırakmıştı. Hz. Harun (a.s.), bu görevi esnasında büyük zorluklar yaşadı; bütün gayretine rağmen kav­minin Sâmirî isimli şahıs tarafından yapılan altın buzağı heykeline tapmasını engelleyemedi. "Ey kavmim! Andolsun siz bununla fitneye  düşürüldünüz.  Rabbiniz çok esirgeyendir, siz bana uyun, emrime itaat edin" (Tâhâ, 20/90) diye çırpındıysa da, sözünü İçlerinden ancak küçük bir gruba d inle te bilmişti.[4] Hz. Mûsâ (a.s.), Sînâ dağından dönünce, kavminin altın buzağıya tapmasını ve bu yüzden şirke düşmesini engelleyeme-diği gerekçesiyle Hz. Harun (a.s.)'i şiddetli bir şekilde azarlamış; saçından ve sakalından çekip şiddetle sarsmıştı. Bunun üzerine Hânın, bu hususta çok uğraştığını söyledi ve daha fazlasını ni­çin yapamadığını şöyle açıkladı: "Ey anamın oğlu, saçımı başımı tutma! Ben, senin, İsrail-oğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın' diyeceğinden korktum."[5] İsrâiloğulları'nm kırk yıl müddetle Tîh sahrasında sürgün cezasına çarptırılmasından sonra yine kardeşinin yanında olan Hz. Harun (a.s.), bu sürenin sonlarına doğru Hz. Musa (a.s.)'dan bir süre önce vefat etti. Onun vefatıyla ilgili çeşitli rivayetler ak­tarılmıştır. Bu rivayetlerden birine göre, Allah Teâlâ, Harun'un ruhunu alacağını Hz. Mûsâ (a.s.)'a bildirir ve onu bir dağa ge­tirmesini söyler. Bu dağa geldiklerinde, benzeri görülmemiş bir ağaç, bir ev ve üzerinde yatak olan bir sedir bulurlar. Bu yatağa uzanan Hz. Harun (a.s.)'ın ruhu kabzedilince yatak ve ev semâya yükseltilir. Geriye yalnız dönen Hz. Mûsâ (a.s.), İsrâiloğullan tarafından kardeşini Öldürmekle itham edilir. İftiracılar, onun bu cinayeti halkın Harun'u daha fazla sevmesi yüzünden kıskançlık sebebiyle işlediğini söylerler. Hz. Mûsâ (a.s.), durumu Al-lah'a arz edince, Harun'un üzerinde vefat ettiği yatak onların yanına indirilir ve bu manzara karşısında gerçeği kabul ederler. Bir di­ğer rivayette, semâya çekilme söz konusu değildir. Dolayısıyla Hz. Mûsâ (a.s.), onu dağda defneder ve kavminin kendisini it­hamı üzerine, onları kabre götürür. Kabrin başına varıldığında Allah'ın lütfuyla canlanan Hz. Harun (a.s.), gerçeği onlara açıklar ve tekrar ruhunu teslim eder.[6]     [1] Salebî,168; İbn Kesir, Kasasu'l-enbiyâ, II, 468. [2] Çıkış, 6/23; Sayılar, 3/2. [3] Meryem sûresi, 19/53; Tâhâ sûresi, 20/29-36; Purkân süresi, 25/35. [4] Ne gariptir ki, Tevrat'ta bu buzağının Hz. Harun (a.s.J tarafından yapıldığı söylene­rek ona büyük bir iftirada bulunulmaktadır (Çıkış, 32/2-6; Tesniye, 9/20). Ayrıca o, kâhinler sınıfının atası olarak gösterilmekte ve Rab Yahve'nin emri ve Hz. Mû­sâ (a.s.)'m yardımıyla kâhinlik müessesesini kurduğu söylenmektedir(Çikış, 28/1-2; 29; 40/12-15). Hz. Mûsâ (a.s.)'a ait çeşitli mucizelere vesile oian asa da Tevrat'ta bazen Harun'a nisbet edilmiştir (örnekler için bkz. Çıkış, 7/19-20; 8/1-7, 16-17). [5] Tâhâ sûresi, 20/92-94. [6] Salebi, 214-216; ayrıca bkz., İbnül-Esir, I, 199-200. Prof. Dr. İsmail Yiğit, Peygamberler Tarihi, Kayıhan Yayınları: 464-466.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...