İslâm Âlimlerinin,
Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın
Yeryüzüne İneceğini Tasdik Eden Sözleri
Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, İbn-i Mâce, Hakîm, Nesâî, Taberânî, Ebû Nuaym el-Isfahânî, Deylemî, Beyhakî, Sa'lebî, Münâvî, İbn-i Kayyum el-Cevzî, Mâverdî, İmâm-ı Şa'rânî, Dârekutni, Taberî, İbn-i Hacer el-Heysemî, Celâleddîn es-Suyûtî, Kurtubî, Begâvî ve daha pek çok büyük muhaddis, İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne gönderileceğine işâret eden Hadis-i şerif'leri eserlerinde nakletmişler ve bu Hadis'lerin hepsini sahih ve mütevâtir kabul etmişlerdir.
|
İsâ Aleyhisselâm'ın âhir zamanda yeryüzüne indirilip Muhammed Aleyhisselâm'ın ümmetinden biri olacağı ve onun şeriatı ile amel edeceği Kitap, Sünnet ve İcmâ ile sâbit olup; İslâm âlemini nurlandıran en meşhur ve en yüksek âlimler, müfessir ve muhaddisler tarafından dâimâ tasdik edilmiş, bu hususta hiçbir şüphe ve itirâza meydan verilmemiş, bu ilâhî gerçeği inkâra kalkışanların küfre düştükleri ittifakla beyân edilmiştir.
Nitekim Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, İbn-i Mâce, Hakîm, Nesâî, Taberânî, Ebû Nuaym el-Isfahânî, Deylemî, Beyhakî, Sa'lebî, Münâvî, İbn-i Kayyum el-Cevzî, Mâverdî, İmâm-ı Şa'rânî, Dârekutni, Taberî, İbn-i Hacer el-Heysemî, Celâleddîn es-Suyûtî, Kurtubî, Begâvî ve daha pek çok büyük muhaddis, İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne gönderileceğine işâret eden Hadis-i şerif'leri eserlerinde nakletmişler ve bu Hadis'lerin hepsini sahih ve mütevâtir kabul etmişlerdir.
Bunlar İslâm âleminde asırlar boyunca herkes tarafından kabul görmüş en büyük ve en muteber âlimlerdir. Onların "Sahihtir!" ve "Mütevâtirdir!" dedikleri Hadis'leri reddedip onlara muhâlefete kalkışanlar kimdir?
İmâm-ı A'zam Ebû Hanife (r.a.):
İslâm âlimlerinin ve mezhep imamlarının en büyüğü, en üstünü ve mezhebimiz "Hanefî mezhebi"nin kurucusu olan İmâm-ı A'zam Ebû Hanife -rahmetullâhi aleyh- Hazretleri "el-Fıkhü'l-Ekber" adlı eserinin son bölümünde; İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne ineceğini gösteren Hadis-i şerif'lerin hepsinin sahih olduğunu ve bu Hadis'lerde beyan buyurulan haberlerin mutlakâ gerçekeleşeceğini haber vermiştir:
"Deccal'in, Ye'cüc ve Me'cücün çıkması, Güneşin batıdan doğması, İsâ Aleyhisselâm'ın gökten inmesi ve diğer Kıyâmet alâmetleri, sahih haberlerde varid olduğu (geldiği) üzere haktır ve mutlakâ olacaktır." (İmâm-ı A'zam Ebû Hanife, "el-Fıkhu'l-Ekber", trc. Hasan Basri Çantay; Ankara, 1982.)
İbn-i Kesîr:
Büyük müfessir İbn-i Kesîr "Tefsîr-i İbn-i Kesîr" adlı meşhur tefsirinde ve "Sünen-i Ebû Dâvud" kitabına yazdığı "Avnu'l-Mâbud" adlı şerhte, İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne ineceğini gösteren Hadis-i şerif'lerin hiçbir yoruma meydan bırakmayacak kadar kesin ifâdeler taşıdığını; Kitab'a, Sünnet'e ve ehl-i sünnet âlimlerine zerre kadar imânı olan bir kimsenin, bu ilâhî gerçeği inkâra kalkışamayacağını beyân etmiştir:
"İşte bunlar Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- den mütevâtir olarak rivâyet edilmiştir ve bu Hadis-i şerîf'lerde, İsâ Aleyhisselâm'ın nasıl ve nereye ineceği hususu açıklanmıştır. İsâ Aleyhisselâm'ın cesed-i şerîf'iyle dünyâya ineceği hakkında zikredilen sahih ve mütevâtir Hadis-i şerîf'ler, te'vile (yoruma) imkân vermeyecek kadar açıktır. Dolayısıyla zerre kadar îmânı ve insâfı olan herkesin, İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne ineceğine mutlakâ inanması gerekir. Bunu ancak şerî'ata zıt, Allah'ın Kitâb'ına, Resul'ünün sünnetine ve ehl-i sünnet'in ittifâkına muhâlif olan kimseler inkâr edebilir." (İbn-i Kesîr, "Tefsîr-i İbn-i Kesîr", c. 1, s. 578-582; "Avnü'l-Mâbud", c. 11, s. 457-464.)
İmâm-ı Rabbânî (k.s.):
İslâm târihinin yetiştirdiği en büyük âlim ve velîlerden olan İmâm-ı Rabbânî -kuddise sırruh- Hazretleri, İsâ Aleyhisselâm'ın kıyâmete yakın bir zamanda yeryüzüne ineceğini "380. Mektup"larında açıkça beyan buyurmuşlardır:
"İsâ Aleyhisselâm Mehdî zamânında yeryüzüne inecektir. Mehdî, Deccal'in katlinde İsâ Aleyhisselâm'a muvâfakat eder. Onun saltanatı zamânında Ramazan ayının on dördünde güneş tutulacak, o ayın ilkinde ise ay kararacak. Bunların oluşu, âdetin ve müneccimlerin yaptıkları hesâbın hilâfına olacaktır." (İmâm-ı Rabbânî, "Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî", c. 2, s. 1162-1163)
Hazret "Mektûbât" adlı eserinin "209. Mektub"unda ise; Hazret-i Mehdî'nin ve İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne ineceğini bizzat Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in bildirdiğine dikkati çekerek, onun Resulullah Aleyhisselâm'dan bin sene sonra, yâni ikinci bin yılın içinde nüzûl edeceğini haber vermiştir:
"Aradan bin sene geçtikten sonra, Mehdî'nin gelişi de bunun içindir. Onun mübarek gelişini, Hâtemü'r-rüsul olan Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz müjdelemiştir. İsâ Aleyhisselâm dahî aradan bin sene geçtikten sonra nüzûl edecektir." (İmâm-ı Rabbânî, "Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî", c. 1, s. 440)
Taberî:
Müfessirlerin önde gelenlerinden olan İmâm-ı Taberî, "Taberî Tefsîri" adlı Kur'an tefsirinde; Mâide sûre-i şerîf'inin 110. ve Âl-i İmrân sûre-i şerîf'inin 46. Âyet-i kerime'lerinde, İsâ Aleyhisselâm'ın tekrar yeryüzüne gönderileceğine dâir işâretler bulunduğuna dikkati çekmiştir.
Büyük müfessir, tefsirinde bu husûsa şöyle işâret etmektedir:
"'Beşikte iken de, yaşlı iken de insanlarla konuşuyordun!' (Mâide: 110)
Âyet'indeki ifâdeler; İsâ Aleyhisselâm'ın ömrünü tamamlayıp, yaşlılık döneminde insanlarla konuşabilmesi için gökten indirileceğine işâret etmektedir. Çünkü o çok genç bir yaşta iken göğe kaldırılmıştı…
'İnsanlarla beşikte iken de, yaşlandığı zaman da konuşacak ve sâlihlerden olacak.' (Âl-i İmrân: 46)
Âyet-i kerime'sinde de İsâ Aleyhisselâm'ın hayatta olduğuna dâir delil vardır ve bütün ehl-i sünnet bu görüştedir. Çünkü Âyet'te, onun yaşlandığı zaman da insanlarla konuşacağı ifâde edilmektedir. Yaşlanması da ancak, semâdan yeryüzüne indiği zaman gerçekleşecektir." (Taberî, "Tefsîr-i Taberî", c. 2, s. 528 - c. 1, s. 247.)
Nisâ sure-i şerif'inin 159. Âyet-i kerime'sinin tefsirini yaparken naklettiği şu rivayetler gayet sarihtir:
"Abdullah b. Abbas, Ebu Malik, Hasan-ı Basri, Katade ve İbn-i Zeyd âyeti şöyle izah etmişlerdir: 'Ehl-i kitaptan hiçbir kimse yoktur ki İsa Deccal'ı öldürmek için tekrar yeryüzüne gönderildiğinde İsa ölmeden önce ona iman etmiş olmasın.'"
Hasan-ı Basri diyor ki: 'Allah'a yemin olsun ki Hz. İsa şu anda diridir ve Allah katındadır. O, yeryüzüne indiği zaman bütün ehl-i kitap ona iman edecektir. Kıyamet gününde de Hz. İsa, kendisine inanan veya inanmayanlara karşı şahit olacaktır.'" (C. 3, s. 166, 168)
Alûsî:
İslâm âlimlerinin önde gelenlerinden Alûsî de "Rûhu'l-Me'ânî" adını taşıyan tefsirinde, büyük İslâm âlim ve müfessirlerinin İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne ineceğini gösteren sözlerinden bâzı misâller vererek, "Bu konuda bütün İslâm âlimlerinin söz birliği içinde olduğunu ve bu hususun tevâtürle sâbit bulunduğunu, bu nedenle İsâ Aleyhisselâm'ın âhir zamanda yeryüzüne gönderileceğine imân etmenin şart olduğunu" açıkça dile getirmiştir. (Alûsî, "Rûhu'l-Me'ânî", c. 7, s. 60.)
Muhammed Zâhid Kevserî:
Hadis-i şerîf'ler üzerinde uzun tahkîkatlarda bulunan Muhammed Zâhid Kevserî Hazretleri "Nezratü'n-Abire" isimli eserinde İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne ineceği husûsunda bütün İslâm âlimlerinin ittifak ettiğini bildirmiş, Hadis ilminin yalnız kokusunu koklamış bir kimsenin bu ilâhî gerçeği aslâ inkâr edemeyeceğini haber vermiştir:
"İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne ineceğini gösteren Hadis'lerdeki tevatür, mânevî tevâtürdür. 'Sahih' ve 'hasen' tâbir edilen Hadis-i şerif'lerin hepsi birbirinden farklı mânâlara delâlet etmesine rağmen, hepsi de bütünüyle İsa Aleyhisselâm'ın nüzûlü husûsunda söz birliği içindedirler. Öyle ki bu, Hadis ilminin yalnız kokusunu koklamış bir kimse için bile inkârı mümkün olmayan bir gerçektir.
Mehdî ve Deccal'in çıkacağını ve İsâ Aleyhisselâm'ın ineceğini beyân eden Hadis-i şerif'lerin tevatür derecesine ulaşmış oduğu, Hadis ilmi'ne ehil olanlar tarafından aslâ şüpheyle karşılanacak bir mesele değildir. Kelâm ilmiyle uğraşan bâzı kimselerin, kıyâmet alâmetleriyle ilgili Hadis-i şerif'lere imân etmenin şart olduğunu kabul etmelerine rağmen, bu Hadis'lerden bir kısmının mütevatir olup olmadığı husûsundaki şüpheleri ise, Hadis ilmi hakkındaki bilgilerinin azlığından ileri gelmektedir." (Kevserî, "Nezratü'n-Abire", s. 44-49.)
Kettânî:
Meşhur muhaddislerden el-Kettânî de "Nazmü'l-Mütenâsır fi'l-Hadîsi'l-Mütevâtir" isimli eserinde, İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne ineceği hakkındaki bilgilerin Kitap, Sünnet ve İcmâ ile sâbit olduğunu söyleyerek; "İsâ Aleyhisselâm'ın nüzûlü Kitap, Sünnet ve icmâ-i ümmet ile sabittir. Gerek bu hususla ilgili Hadis'lerin, gerekse Deccal ve Mehdî hakkındaki hadislerin hepsi de mütevâtirdir." demiştir. (Kettânî, "Nazmü'l-mütenâsir fi'l-Hadîsi'l-Mütevâtir", s. 147.)
Şevkânî:
İslâm âlimlerinden Şevkânî, İsâ Aleyhisselâm'ın âhir zamanda yeryüzüne ineceğini bildiren yirmi dokuz Hadis-i şerif'i tek tek beyân edip, bunların sahih olduklarını ispatladıktan sonra;
"Görüldüğü gibi bizim naklettiğimiz Hadis'ler tevâtür seviyesine ulaştı!.. Bu beyânımızla artık şu neticeye varılır ki, beklenen Mehdi (Mehdiyyü'l-Muntazar) hakkındaki Hadis'lerin, Deccal hakkında hadislerin ve İsâ Aleyhisselâm'ın nüzul edeceğine dâir Hadis'lerin hepsi de mütevâtirdir!" demiştir. ("Sünen-i İbn-i Mâce", c. 10, s. 338.)
Elmalılı M. Hamdi Yazır:
Son devrin tanınmış alimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır Efendi Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali'nde Zuhruf Suresi'nin 61. Âyet-i kerime'sini;
"Gerçekten o -Meryem oğlu İsa'nın gönderilişi- kıyamet için bir bilgidir. Onun için, sakın kıyametin geleceğinden şüphe etmeyin ve bana uyun. İşte yegane doğru yol budur."
Şeklinde tercüme ettiği gibi Hak Dini Kur'an Dili isimli Kur'an-ı kerim tefsirinde de bu hususu açıkça zikretmiştir:
"Çünkü İsa gerek ortaya çıkışı, gerek ölüleri diriltme mucizesi ve gerekse ölülerin ayağa kalkmasını haber vermesi itibarıyla kıyametin meydana geleceğine bir delil olduğu gibi, hadiste haber verildiğine göre, inmesi de Kıyametin alametlerindendir." (Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an dili)
Diğer Bazı İslâm Âlimlerinin Tasdik Edici Sözleri:
Tefsîr ve Hadis sahasında söz sâhibi bu gibi zâtların beyanlarının yanısıra, diğer İslâm âlimleri de İsâ Aleyhisselâm'ın kıyâmete yakın bir zamanda yeryüzüne ineceğini tasdik etmişler; bu husustaki nassların hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar kesin ve açık olduğunu haber vermişlerdir.
Nitekim Seffârinî "Levâmi'" adlı eserinde bu noktaya dikkati çekerek; "Bütün ümmet Meryem oğlu İsâ Aleyhisselâm'ın ineceği hususunda ittifak etmiştir. Şerî'at ehlinden hiç kimse bu hususta muhâlif olmamıştır." demiştir. ("Levâmi'u'l-Envâri'l-Behiyye", c. 2, s. 94-95.)
İsâ Aleyhisselâm'ın nüzûlü hakkında, esâsen bütün İslâm âlimleri görüş birliği içindedir.
Gırnata'lı meşhur tefsir âlimlerinden İbnü'l-Atiyye el-Endülüsî, "Bahru'l-Muhit" ismini taşıyan tefsirinde diğer muhaddis ve müfessirlerin sözlerini tasdik ederek, "İsâ Aleyhisselâm'ın diri olduğuna, âhir zamanda ineceği hususunda ümmetin ortak görüşünün bulunduğuna ve bu konudaki hadislerin mütevâtir olduğuna" dikkati çeker.
Hadis âlimlerinden Abdülfettah Ebû Gudde de; "İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne inip Deccal'i öldüreceğine işâret eden rivâyetlerin tevâtür derecesine ulaştığını" ifâde eder. (Sa'îd Havvâ, "el-Esâs fi's-Sünne", c. 9, s. 445.)
İsâ Aleyhisselâm'ın âhir zamanda yeryüzüne ineceğinin tevâtürle sâbit olduğunu ispatlamak maksadıyla husûsiyetle bir kitap yazmış olan ünlü muhaddislerden Muhammed Enver el-Keşmîrî de, "Kitâbu't-Tasrîh bi-mâ Tevâtere fî Nüzûli'l-Mesîh" adlı eserinde çok sayıda mütevâtir Hadis-i şerif zikreder.
Ukaylî ise bu hususta hiçbir şüphenin sözkonusu olmadığını belirterek;
"Şüphesiz ki, Hazret-i İsâ Aleyhisselâm mutlakâ yeryüzüne inecektir! Elbette onun zuhûruna yakın alâmetler ve fitneler olacaktır!.." der. ("en-Necmü's-Sâkıb fî Beyân-ı enne'l-Mehdî min Evlâd-ı Alî bin Ebî Tâlib alâ't-Tamâm ve'l-Kemâl", s. 151.)
"Meryem Oğlu İsa'nın
İneceğini İnkâr Eden Kâfir Olmuştur!.."
Câbir bin Abdullah -radiyallâhu anh-den rivâyet edildiğine göre, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde; Hazret-i İsâ Aleyhisselâm'ın yeryüzüne ineceğini inkâr edenlerin kesin bir surette kâfir olduklarını beyân buyurmuştur:
"Mehdî'nin çıkışını inkâr eden, muhakkak ki Muhammed'e indirileni inkâr etmiş olur. Meryem oğlu İsâ'nın ineceğini inkâr eden de mutlakâ kâfir olmuştur. Deccal'in çıkacağını kabul etmeyen de şüphesiz ki kâfirdir." (Suyûtî, "Kitâbü'l-Arfi'l-Verdi fî Ahbâri'l-Mehdî", 2/161)