08 Ekim 2013

Tevrât’a Göre (Torah) Kutsal Kitap’ın Değişmezliği



Tevrât’a Göre (Torah) Kutsal Kitap’ın Değişmezliği

     “Gizli şeyler Allahımız RABBİNDİR; fakat bu şeriatın
     bütün sözlerini yapalım diye açığa çıkarılmış olan
     şeyler ebediyen bizimdir ve oğullarımızındır.”
     (Tesniye 29:29)

                Tanrı doğaüstüdür:  ancak kendini açıklarsa insan O’nu tanıyabilir. Tevrât’ın bu ayet’e göre “bu şeriatın bütün sözleri... ebediyen bizimdir ve oğullarımızındır.”  Yani Eski Ahit’e göre   Tanrı, kutsal sözünü insanların değiştirmelerini kesinlikle istemiyor.  Tevrât’ta bununla ilgili birçok ayet bulunuyor:

     “Size emretmekte olduğum söze bir şey katmıyacaksınız
     ve ondan eksiltmiyeceksiniz, ta ki, Allahınız RABBİN,
     size emretmekte olduğum emirlerini tutasınız.”
     (Tesniye 4:2)

     “Sana emretmekte olduğum her şeyi yapmak için tutacaksın,
     üzerine bir şey katmıyacaksın, ve ondan eksiltmiyeceksin.”
     (Tesniye 12:32)

     Eski zamanlarda Tanrı insanlarla bazı özel “ahitler” yaptı.  Kitab-ı Mukaddes’i dikkatle okursanız, göreceksiniz ki, Tanrı’nın insanlarla yapmış olduğu ahitleri yerine gelecektir.  Yani, bu ahitlerin sorumlusu olan Tanrı’nın ta kendisidir.  Ne olursa olsun, bu ahitler kesinlikle Tanrı tarafından yerine getirecektir. Tevrât’taki ilk ebedî ahit ise Hz. Nuh’un tufanından sonra başladı.  Bu örneğe bakalım:

     “Ve Allah Nuha ve kendisile beraber oğullarına söyliyerek
     dedi:  Ve ben, işte ben sizinle, ve sizden sonra
     zürriyetinizle, ve sizinle beraber olan her canlı mahlûkla,
     gemiden çıkanların hepsinden bütün yerin hayvanlarına kadar,
     sizinle beraber olan kuşlar, sığırlar, ve bütün yerin


     hayvanları ile ahidimi sabit kılıyorum.  Ve ahidimi sizinle
     sabit kılacağım; ve bütün beşer artık tufanın suları ile
     kesilmiyecektir; ve yeryüzünü helâk etmek için artık tufan
     olmıyacaktır.  Ve Allah dedi:  Benimle sizin, ve ebedî
     devirlerce sizinle beraber olan her canlı mahlûkun arasında
     yapmakta olduğum ahdin alâmeti şudur: yayımı buluta koydum,
     ve benimle yerin arasında bir ahit alâmeti olacaktır.  Ve
     vaki olacaktır ki, yerin üzerine bulut getirdiğim zaman, yay
     da bulutta görünecektir, ve benimle sizin va yaşıyan her
     beden sahibi mahlûkun arasında olan ahdimi hatırlıyacağım,
     bütün beden sahiplerini yok etmek için sular artık tufan
     olmıyacaktır.  Ve bulutta yay olacaktır; ve Allahla yer yer
     üzerindeki bütün beden sahiplerinden yaşıyan her mahlûk
     arasında olan ebedî ahdi hatırlamak için onu göreceğim.  Ve
     Allah Nuha dedi:  Benimle yer üzerindeki her beden sahibi
     arasında sabit kıldığım ahdin alâmeti budur.”
     (Tekvin 9:8-17)

     Tanrı insanlarla ebedî bir ahit kıldığı zaman, o ahdin sorumlusu kimdir?  Tanrı sorumludur.  Kitab-ı Mukaddes nedir?  Eski Ahit ve Yeni Ahit’tir.  Bunlar Tanrı tarafından verilmiştir.  İnsanlar ne yaparsa yapsın, Tanrı, o ahdin sözlerini yerine getirecektir.  Yani Tanrı tarafından yapılmış olan ahitlerin yerine gelmesinin sorumlusu Tanrı’nın ta kendisidir.  Tevrât’tan bir örnek daha verelim.  Tanrı’nın Hz. İbrahim’le yapılmış olan ahidine dikkatle bakalım.  Tek bir bölümde, Tanrı’nın İbrahim’le kestiği ahid’in “nesillerce”, “sabit” ve “ebedi” olduğunu görmek için aşağıdaki ayetleri okumak yeterlidir.

     “Ve Abram doksan dokuz yaşında iken, RAB Abrama göründü; ve
     ona dedi: Ben Kadir Allahım, benim önümde yürü, ve kâmil ol.
     Ve ahdimi seninle benim aramda edeceğim, ve seni ziyadesile
     çoğaltacağım.  Ve Abram yüz üstü düştü, ve Allah onunla
     söyleşip dedi:  Ben ise, işte, ahdim seninledir, ve bir çok
     milletlerin babası olacaksın...  Ve sana, ve senden sonra
     zürriyetine, Allah olmak için seninle ve senden sonra
     zürriyetinle benim aramda ahdimi, nesillerince ebedî ahit
     olarak sabit kılacağım.  Ve senin gurbet diyarını, bütün
     Kenân diyarını, sana ve senden sonra zürrüyetine ebedî mülk
     olarak vereceğim; ve onların Allahı olacağım.” 
     (Tekvin 17:1-4 & 7-8)


     “Ve Allah İbrahime dedi: Ve sen ise, sen ve senden sonra
     zürriyetin, nesillerince, ahdimi tutacaksınız.  Sizinle ve
     senden sonra zürriyetinle benim aramda tutacağınız ahdim
     budur; aranızda her erkek sünnet olunacaktır.  Ve gulfe
     etinizde sünnet olunacaksınız; ve sizinle benim aramdaki
     ahdin alâmeti olacaktır.”  (Tekvin 17:9-11)

     “Ve Allah dedi: Gerçek senin karın Sara bir oğul doğuracak;
     ve onun adını İshak koyacaksın; ve onunla ve ondan sonra
     zürriyetile ahdimi ebedî ahit olarak sabit kılacağım.  Ve
     İsmaile gelince, seni işittim; işte onu mubarek kıldım, ve
     onu semereli edeceğim, ve onu ziyadesile çoğaltacağım; on
     iki beyin babası olacak, ve onu büyük millet edeceğim.
     Fakat gelecek yıl bu muayyen vakitte Saranın sana doğuracağı
     İshakla ahdimi sabit kılacağım.”  (Tekvin 17:19-21)

     Ayetlerde Tanrı tarafından ebedî bir ahit söz konusudur.  Bu ahitte önemli bir şart vardır:  Sünnet.  “Ve gulfe etinizde sünnet olunacaksınız; ve sizinle benim aramdaki ahdin alâmeti olacaktır.”  Peki, varsayalım ki, İbrahim’in zürriyetinden  sünnet  istemiyorsa,  ne olacak?  Cevap burada: 

     “Ve senin evinde doğmuş olan, ve senin paranla satın alınmış
     olan mutlaka sünnet olunacaktır, ve ahdim ebedî bir ahit
     olarak etinizde olacaktır.  Ve gulfe etinde sizin sünnet
     olunmamış sünnetsiz erkek varsa, o can kendi kavmından
     kesilecektir; o benim ahdimi bozmuştur.”  (Tekvin 17:13-14)

                Burada bir insan, yahut bir aile, Rab’bin ahdini bozmak isterse, itaat etmeyebilir. Böylece o ahdi kendileri için bozabilir.  Ama bu, sadece ve sadece onların kendi kayıplarıdır.  Ancak kendi canlarını kaybediyorlar.  İsrail oğullarına, daha önce vahiy yoluyla verilmış Tanrı’nın ebedî ahitleri hâlâ geçerli,  sonsuza dek geçerlidir.  İsrail oğullarına Tanrı’nın verilmiş olan vaatleri ve ahitlerini hiçbir şey etkileyemez.  İnsanlar tek tek Tanrı’dan ayrılabilir, ama Tanrı’nın vaatleri daima geçerlidir.

     “Vadettiği bütün şeylere göre, kavmı İsraile rahat vermiş
     olan RAB mubarek olsun.  Kulu Musa vasıtası ile söylediği
     bütün iyi sözlerinden hiç bir söz boşa çıkmadı.” 
     (1 Kırallar 8:56)


     “RABBİN sizi sevmesi ve sizi seçmesi bütün kavmlardan daha
     çok olduğunuz için değildi; çünkü bütün kavmlardan az
     idiniz; fakat Rab sizi sevdiği, ve atalarınıza ettiği andı
     tutmak istediği için RAB sizi kudretli elle çıkardı, ve
     kölelik evinden, Mısır kıralı Firavunun elinden sizi
     kurtardı.  Ve bil ki, Allahın RAB, Allah olan odur,
     kendisini sevenler, ve emirlerini tutanlar için bin nesle
     kadar ahdi ve inayeti koruyan, ve kendisinden nefret
     edenleri yok etmek için yüzlerine karşı ödiyen, sadık
     Allahtır.”  (Tesniye 7:7-10)

     “Allâh, İsrâil oğullarından söz almıştı.”  (Mâide 5:12)

     “Gerek Tevrât’ta, gerek İncîl’de, gerek Kur’ân’da Allâh’tan
     daha çok ahdini yerine getiren kim olabilir?”  (Tevbe 9:111)

     Evet, Tanrı tamamen güvenilirdir.  Eğer Tanrı insanlarla bir ahit yaparsa, o ahit sabit ve güvenilirdir.  Tanrı’nın ahdi değişmez.  Tanrı bu ahitlerin sonsuza kadar geçerli olacağını belirtmiştir.  O zaman bu ahitlerin geçerliği sorumluluğu kime aittir?  Bizzat Tanrı’nın kendisine!  Eğer Tanrı’nın insanlarla ahit sözleri tahrif edilebilseydi, eğer bu mümkün olsaydı, acaba bu ahitler nasıl ebedîyete kadar geçerli sayılırdı?  Eğer Tanrı’nın ebedî âhitlerini insanlar tamamen geçersiz kılabilseydi, artık o ahit ebedî sayılamazdı, ve o zaman Tanrı yalancı durumuna düşmüş olurdu.  Tabi ki bu da olanaksız bir şeydir.

     “Allah insan değil ki, yalan söylesin, ve insan oğlu
     değil ki, nadim olsun;  O söyler de onu yapmaz mı?
     Yahut söz verir de icra etmez mi?”  (Sayılar 23:19)

                Düşüncesini değiştirmek, değer yargılarını ve planını değiştirmek demektir.  Tanrı asla bunu yapmaz; yapmasına gerek yoktur.  Çünkü O’nun tasarıları, her şey üzerinde bilgi ve kontrol sahibi olmasına dayanır.1  Tanrı yalan söylemez.  Dolayısıyla, Tanrı’nın insanlarla yapılmış ebedî ahitleri, Kitab-ı Mukaddes’in tahrif edilmesi olanaksız kılar.  Tanrı’nın, o kitapların içinde bulunan vaatlerinin ve ahitlerinin korunması gereklidir.  Tanrı’nın dediği olur.

     “Allahın Rab çok acıyan Allahtır... ve atalarına and ettiği
     onlarla olan ahdini unutmaz.”  (Tesniye 4:31)
___________________________________
1.  Packer, İlâhiyat Serisi: Tanrı’yı Tanımak, s. 72.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...