Tevrât’a Göre (Torah) Kutsal Kitap’ın Değişmezliği
“Gizli şeyler Allahımız RABBİNDİR; fakat bu şeriatın
bütün sözlerini yapalım diye açığa çıkarılmış olan
şeyler ebediyen bizimdir ve oğullarımızındır.”
(Tesniye 29:29)
Tanrı doğaüstüdür: ancak kendini açıklarsa insan O’nu tanıyabilir. Tevrât’ın bu ayet’e göre “bu şeriatın bütün sözleri... ebediyen bizimdir ve oğullarımızındır.” Yani Eski Ahit’e göre Tanrı, kutsal sözünü insanların değiştirmelerini kesinlikle istemiyor. Tevrât’ta bununla ilgili birçok ayet bulunuyor:
“Size emretmekte olduğum söze bir şey katmıyacaksınız
ve ondan eksiltmiyeceksiniz, ta ki, Allahınız RABBİN,
size emretmekte olduğum emirlerini tutasınız.”
(Tesniye 4:2)
“Sana emretmekte olduğum her şeyi yapmak için tutacaksın,
üzerine bir şey katmıyacaksın, ve ondan eksiltmiyeceksin.”
(Tesniye 12:32)
Eski zamanlarda Tanrı insanlarla bazı özel “ahitler” yaptı. Kitab-ı Mukaddes’i dikkatle okursanız, göreceksiniz ki, Tanrı’nın insanlarla yapmış olduğu ahitleri yerine gelecektir. Yani, bu ahitlerin sorumlusu olan Tanrı’nın ta kendisidir. Ne olursa olsun, bu ahitler kesinlikle Tanrı tarafından yerine getirecektir. Tevrât’taki ilk ebedî ahit ise Hz. Nuh’un tufanından sonra başladı. Bu örneğe bakalım:
“Ve Allah Nuha ve kendisile beraber oğullarına söyliyerek
dedi: Ve ben, işte ben sizinle, ve sizden sonra
zürriyetinizle, ve sizinle beraber olan her canlı mahlûkla,
gemiden çıkanların hepsinden bütün yerin hayvanlarına kadar,
sizinle beraber olan kuşlar, sığırlar, ve bütün yerin
hayvanları ile ahidimi sabit kılıyorum. Ve ahidimi sizinle
sabit kılacağım; ve bütün beşer artık tufanın suları ile
kesilmiyecektir; ve yeryüzünü helâk etmek için artık tufan
olmıyacaktır. Ve Allah dedi: Benimle sizin, ve ebedî
devirlerce sizinle beraber olan her canlı mahlûkun arasında
yapmakta olduğum ahdin alâmeti şudur: yayımı buluta koydum,
ve benimle yerin arasında bir ahit alâmeti olacaktır. Ve
vaki olacaktır ki, yerin üzerine bulut getirdiğim zaman, yay
da bulutta görünecektir, ve benimle sizin va yaşıyan her
beden sahibi mahlûkun arasında olan ahdimi hatırlıyacağım,
bütün beden sahiplerini yok etmek için sular artık tufan
olmıyacaktır. Ve bulutta yay olacaktır; ve Allahla yer yer
üzerindeki bütün beden sahiplerinden yaşıyan her mahlûk
arasında olan ebedî ahdi hatırlamak için onu göreceğim. Ve
Allah Nuha dedi: Benimle yer üzerindeki her beden sahibi
arasında sabit kıldığım ahdin alâmeti budur.”
(Tekvin 9:8-17)
Tanrı insanlarla ebedî bir ahit kıldığı zaman, o ahdin sorumlusu kimdir? Tanrı sorumludur. Kitab-ı Mukaddes nedir? Eski Ahit ve Yeni Ahit’tir. Bunlar Tanrı tarafından verilmiştir. İnsanlar ne yaparsa yapsın, Tanrı, o ahdin sözlerini yerine getirecektir. Yani Tanrı tarafından yapılmış olan ahitlerin yerine gelmesinin sorumlusu Tanrı’nın ta kendisidir. Tevrât’tan bir örnek daha verelim. Tanrı’nın Hz. İbrahim’le yapılmış olan ahidine dikkatle bakalım. Tek bir bölümde, Tanrı’nın İbrahim’le kestiği ahid’in “nesillerce”, “sabit” ve “ebedi” olduğunu görmek için aşağıdaki ayetleri okumak yeterlidir.
“Ve Abram doksan dokuz yaşında iken, RAB Abrama göründü; ve
ona dedi: Ben Kadir Allahım, benim önümde yürü, ve kâmil ol.
Ve ahdimi seninle benim aramda edeceğim, ve seni ziyadesile
çoğaltacağım. Ve Abram yüz üstü düştü, ve Allah onunla
söyleşip dedi: Ben ise, işte, ahdim seninledir, ve bir çok
milletlerin babası olacaksın... Ve sana, ve senden sonra
zürriyetine, Allah olmak için seninle ve senden sonra
zürriyetinle benim aramda ahdimi, nesillerince ebedî ahit
olarak sabit kılacağım. Ve senin gurbet diyarını, bütün
Kenân diyarını, sana ve senden sonra zürrüyetine ebedî mülk
olarak vereceğim; ve onların Allahı olacağım.”
(Tekvin 17:1-4 & 7-8)
“Ve Allah İbrahime dedi: Ve sen ise, sen ve senden sonra
zürriyetin, nesillerince, ahdimi tutacaksınız. Sizinle ve
senden sonra zürriyetinle benim aramda tutacağınız ahdim
budur; aranızda her erkek sünnet olunacaktır. Ve gulfe
etinizde sünnet olunacaksınız; ve sizinle benim aramdaki
ahdin alâmeti olacaktır.” (Tekvin 17:9-11)
“Ve Allah dedi: Gerçek senin karın Sara bir oğul doğuracak;
ve onun adını İshak koyacaksın; ve onunla ve ondan sonra
zürriyetile ahdimi ebedî ahit olarak sabit kılacağım. Ve
İsmaile gelince, seni işittim; işte onu mubarek kıldım, ve
onu semereli edeceğim, ve onu ziyadesile çoğaltacağım; on
iki beyin babası olacak, ve onu büyük millet edeceğim.
Fakat gelecek yıl bu muayyen vakitte Saranın sana doğuracağı
İshakla ahdimi sabit kılacağım.” (Tekvin 17:19-21)
Ayetlerde Tanrı tarafından ebedî bir ahit söz konusudur. Bu ahitte önemli bir şart vardır: Sünnet. “Ve gulfe etinizde sünnet olunacaksınız; ve sizinle benim aramdaki ahdin alâmeti olacaktır.” Peki, varsayalım ki, İbrahim’in zürriyetinden sünnet istemiyorsa, ne olacak? Cevap burada:
“Ve senin evinde doğmuş olan, ve senin paranla satın alınmış
olan mutlaka sünnet olunacaktır, ve ahdim ebedî bir ahit
olarak etinizde olacaktır. Ve gulfe etinde sizin sünnet
olunmamış sünnetsiz erkek varsa, o can kendi kavmından
kesilecektir; o benim ahdimi bozmuştur.” (Tekvin 17:13-14)
Burada bir insan, yahut bir aile, Rab’bin ahdini bozmak isterse, itaat etmeyebilir. Böylece o ahdi kendileri için bozabilir. Ama bu, sadece ve sadece onların kendi kayıplarıdır. Ancak kendi canlarını kaybediyorlar. İsrail oğullarına, daha önce vahiy yoluyla verilmış Tanrı’nın ebedî ahitleri hâlâ geçerli, sonsuza dek geçerlidir. İsrail oğullarına Tanrı’nın verilmiş olan vaatleri ve ahitlerini hiçbir şey etkileyemez. İnsanlar tek tek Tanrı’dan ayrılabilir, ama Tanrı’nın vaatleri daima geçerlidir.
“Vadettiği bütün şeylere göre, kavmı İsraile rahat vermiş
olan RAB mubarek olsun. Kulu Musa vasıtası ile söylediği
bütün iyi sözlerinden hiç bir söz boşa çıkmadı.”
(1 Kırallar 8:56)
“RABBİN sizi sevmesi ve sizi seçmesi bütün kavmlardan daha
çok olduğunuz için değildi; çünkü bütün kavmlardan az
idiniz; fakat Rab sizi sevdiği, ve atalarınıza ettiği andı
tutmak istediği için RAB sizi kudretli elle çıkardı, ve
kölelik evinden, Mısır kıralı Firavunun elinden sizi
kurtardı. Ve bil ki, Allahın RAB, Allah olan odur,
kendisini sevenler, ve emirlerini tutanlar için bin nesle
kadar ahdi ve inayeti koruyan, ve kendisinden nefret
edenleri yok etmek için yüzlerine karşı ödiyen, sadık
Allahtır.” (Tesniye 7:7-10)
“Allâh, İsrâil oğullarından söz almıştı.” (Mâide 5:12)
“Gerek Tevrât’ta, gerek İncîl’de, gerek Kur’ân’da Allâh’tan
daha çok ahdini yerine getiren kim olabilir?” (Tevbe 9:111)
Evet, Tanrı tamamen güvenilirdir. Eğer Tanrı insanlarla bir ahit yaparsa, o ahit sabit ve güvenilirdir. Tanrı’nın ahdi değişmez. Tanrı bu ahitlerin sonsuza kadar geçerli olacağını belirtmiştir. O zaman bu ahitlerin geçerliği sorumluluğu kime aittir? Bizzat Tanrı’nın kendisine! Eğer Tanrı’nın insanlarla ahit sözleri tahrif edilebilseydi, eğer bu mümkün olsaydı, acaba bu ahitler nasıl ebedîyete kadar geçerli sayılırdı? Eğer Tanrı’nın ebedî âhitlerini insanlar tamamen geçersiz kılabilseydi, artık o ahit ebedî sayılamazdı, ve o zaman Tanrı yalancı durumuna düşmüş olurdu. Tabi ki bu da olanaksız bir şeydir.
“Allah insan değil ki, yalan söylesin, ve insan oğlu
değil ki, nadim olsun; O söyler de onu yapmaz mı?
Yahut söz verir de icra etmez mi?” (Sayılar 23:19)
Düşüncesini değiştirmek, değer yargılarını ve planını değiştirmek demektir. Tanrı asla bunu yapmaz; yapmasına gerek yoktur. Çünkü O’nun tasarıları, her şey üzerinde bilgi ve kontrol sahibi olmasına dayanır.1 Tanrı yalan söylemez. Dolayısıyla, Tanrı’nın insanlarla yapılmış ebedî ahitleri, Kitab-ı Mukaddes’in tahrif edilmesi olanaksız kılar. Tanrı’nın, o kitapların içinde bulunan vaatlerinin ve ahitlerinin korunması gereklidir. Tanrı’nın dediği olur.
“Allahın Rab çok acıyan Allahtır... ve atalarına and ettiği
onlarla olan ahdini unutmaz.” (Tesniye 4:31)
___________________________________
1. Packer, İlâhiyat Serisi: Tanrı’yı Tanımak, s. 72.