ATATÜRK'ÜN CAMİLERİ |
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı nedeniyle her yerde vıcık vıcık "din istismarı" ve “Osmanlı seviciliği” yapılan bu günlerde, ben Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzün çok az bilinen bir özelliğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu ülkede sürekli birileri İsmet İnönü’nün cami kapattırdığını söylerken (ki bu kocaman bir yalandır.) nedense hiç kimse Atatürk’ün cami yaptırdığını, cami yapımına katkıda bulunduğunu söylemez[1]. Oysa ki, Dünya yuvarlağının batısında ve doğusunda ilk okunan ezanlarda Atatürk'ün de katkısı vardır. “Nasıl yani?” dediğinizi duyar gibiyim! Şöyle ki: Fransa’daki Paris Camii (la Mosquée de Paris) ve Japonya’daki Tokyo Camii (Tokyo Jamii Mosque) Atatürk’ün yardımlarıyla tamamlanmıştır.Her iki camide de Atatürk'ün katkısı vardır[2]
Dahası, Kurtuluş Savaşı'nda büyük zarar gören Eskişehir Mihalıççık Camii de bizzat Atatürk tarafından yeinden yaptırılmıştır. Bu yazımı okumdan önce lütfen Atatürk ve İnönü döneminde yaptırılan ve tamir ettirilen onlarca cami için "CAMİ YALANLARINA YANIT VERİYORUM" yazıma bakınız!
Atatürk Diyor ki: "O Camileri Bir An Önce Tamir Edip Koruyun"
Atatürk'ün ihtiyaç olduğunda cami yaptırdığı gerçeği bu toplumdan bilinçli olarak saklanmıştır. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi'nde Atatürk döneminde yaptırılan tamir ettirilen yüzlerce caminin belgesi vardır.Atatürk ayrıca özellikle tarihi camilerin ve türbelerin korunmasına büyük önem vermiştir.
Örneğin Atatürk, 1931 yılındaki Konya gezisinde Selçuklu döneminden kalan Alaaddin Camii’nin ve ek yapılarının orduya tahsis edildiğini görünce bu durumdan çok rahatsız olmuş, Başvekil İsmet İnönü’ye çektiği bir telgrafla derhal caminin ve ek yapılarının boşaltılıp restorasyonunun yapılmasını istemiştir.
İşte o telgraftan bir bölüm:
“Başvekil İsmet Paşa Hazretlerine,
1. (...) Son tetkik seyahatimde muhtelif yerlerdeki müzeleri ve eski sanat ve medeniyet eserlerini de gözden geçirdim (…) 2. Konya’da asırlarca devam etmiş ihmaller sebebiyle büyük bir harabi içinde bulunmalarına rağmen sekiz asır evvelki Türk medeniyetlerinin hakiki mimari şaheserleri sayılacak kıymette bazı mebani vardır. Bunlardan bilhassa Karatay Medresesi, Alaaddin Camii, Sahip Ata Medrese, cami ve türbesi, Sırçalı Mescit ve İnce Minareli Cami derhal ve müstecelen tamire muhtaç haldedir. Bu tamirin gecikmesi, bu abidelerin kamilen indriasını mucip olacağından, evvela asker işgalinde bulunanların tahliyesinin ve kaffesinin mütehassıs zevat nazaretile tamiri temin buyrulmasını rica ederim. Gazi Mustafa Kemal.” (Atatürk’ün, Başbakan İsmet Paşa’ya gönderdiği 22 Mart 1931 tarihli telgraf.)
Bu belge “cami düşmanı” olarak suçlanan genç Cumhuriyetin ve CHP’nin kurucusu Atatürk’ün özellikle tarihi camilerin ve türbelerinin korunmasına büyük önem verdiğini gözler önüne sermektedir. Atatürk, özellikle Karatay Medresesi, Alaaddin Camii, Sahip Ata Medresesi, cami ve türbesi, Sırçalı Mescit ve İnce Minareli Cami’nin derhal tamir edilmesini; ayrıca asker işgalinde olan camilerin de derhal boşaltılarak tamir edilmesini istemiştir. Bu nedenle özellikle tarihi camilerin gördüğü zararlardan Atatürk’ü sorumlu tutmak son derece yanlış ve gerçek dışı bir yaklaşımdır. Atatürk, Türkiye’deki bütün tarihi eserler gibi camilerin de aslına uygun olarak restore edilerek korunmasını istemiştir.
PARİS CAMİİ (la Mosquée de Paris)
Mustafa Kemal Atatürk, Paris Camii´nin yapımı için «bizim de çorbada tuzumuz bulunsun» diyerek, aralıklarla belli bir miktar para göndermiştir. Atatürk´ün ölümünden sonra bu yardım kesilmiştir.[3]
Paris Camii ve Enstitüsü Rektörü Abbas Bencheikh El Hocine “Mustafa Kemal Atatürk´den Paris Camii´nde ışıklar ve izler bulunduğunu“ ifade ederek bu gerçeği doğrulamıştır[4] Caminin şeref defterine göre de II. Abdülhamit’le ve M. Kemal Atatürk’ün Paris Camisi’nin inşasına maddî ve manevî katkıları olmuştur.[5] TOKYO CAMİİ (Tokyo Jamii Mosque)Avrupa’da Paris Camii’nin yapımına katkıda bulunan Atatürk, Asya’da ise Tokyo Camii’nin yapımına katkıda bulunmuştur.
1931 yılında Türkiye’ye gelip Atatürk’ü ziyaret eden Japon Elçisi Torijori Yamada, Atatürk’le yaptığı görüşmede, Atatürk’e, Tokyo’da Kazan Türklerince yaptırılmasına karar verilen bir camiye yardım etmesini teklif etmiştir. Yamada'ya göre Atatürk de bu teklifi kabul ederek 1938’de tamamlanan Tokyo Camii’ne katkıda bulunmuştur. (6)
Bu nedenle olsa gerek ki, Tokyo Camii'nin 1938'deki açılışı sırasında cami içine Japonya bayrağıyla birlikte sadece Türkiye bayrağı asılmıştır.(7) Bu durumbu iddiayı daha da kuvvetlendirmektedir.
Sunay Akın’ın o tatlı heyecanıyla biraz da abartarak dediği gibi: “Bu millet şunu biliyor mu! Bu gezegenin en doğusundaki (ve batısındaki) sabah ezanının ilk okunduğu camiyi Mustafa Kemal Atatürk yaptırmıştır.”
Aslına bakılacak olursa genç Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında dış ülkelerdeki cami yapımıyla ilgilenecek, bu camilere para yardımı yapacak lüksü ve gücü yoktur.Genç Cumhuriyet daha çok Türkiye'deki, camilerin onarım işiyle ilgilenmiştir. Ancak emperyalizmi dize getiren ilk Müslüman olan Atatürk, dünya Müslümanlarının Kurtuluş Savaşı'na yaptıkları yardımı da hatırlayarak- dünya Müslümanlarına sembolik de olsa yardım etmeyi uygun görmüş olabilir. Üstelik o bu sembolik yardımları hiçbir zaman "gösteriş" malzemesi de yapmamıştır. Eğer bu iddialar doğruysa gerçekten böyle yardımlar yapılmışsa, bu yardımlar son derece sesiz ve gösterişsiz bir şekilde yapılmıştır. Bu arada bu iddiaları (tezleri) tam olarak doğrulayacak çok ciddi belgelere de ulaşma aşamasında olduğumu belirtmeliyim!
ESKİŞEHİR MİHALIÇÇIK CAMİİ (Aşağı Camii)
Atatürk'ün Paris'te ve Tokyo'da cami yapımına katkıda bulunduğu iddialarına burun kıvıranlara o kadar uzaklara gitmeden bizden bir örnek verelim. Atatürk, Erzurum Kongresi`nden ölümüne kadar hep yanında ve hizmetinde olan Mihallıççıklı Emir Çavuşu Ali Metin aracılığıyla 5 bin lira gönderip, Yunanlılar`ın işgal sırasında yakıp yıktıkları ve imkanları olmadığı için Mihallıççıklıların yaptıramadığı kasabanın tek camisini yeniden yaptırmıştır. Üstelik bu bir iddia (tez) değil gerçeğin taa kendisidir.
Atatürk`ün tüm masraflarını bizzat karşılayarak yaptırdığı bu cami, bugün Mihallıççık`tadır ve `Aşağı Camii` veya "Mihalıççık Atatürk Camii" diye adlandırılmaktadır.
Ali Çavuş (Metin), Atatürk’ün en yakınlarındandır. Ailesi aslen Malatyalı’dır. 1877-78 yıllarındaki Osmanlı-Rus savaşı sırasında, aile Eskişehir’e göçmüş, eski ismiyle Mihalıççık “Çukurviran” köyüne yerleşmiştir. Bilahere babası Hacı İsmail, aileyi Mihalıççık’a getirmiştir. Babasından dolayı da “Hacıların Ali” diye anılmıştır.
Ali Metin Çavuş, Birinci Dünya Savaşı’nın en hızlı olduğu dönemde 1915 yılında, daha 18 yaşındayken askere alınmıştır. O zamana göre iyi bir eğitimi vardır. Bunun için de Sivas’ta askerken “Küçük Zabit Mektebi”ne alınmış. Burada Enver Paşa’nın dikkatini çekmiş, onun karargahında hizmet vermiştir. Savaştan yenilgiyle çıkmamız üzerine tekrar Anadolu’ya dönmüş, Kazım Karabekir Paşa’nın başında bulunduğu 15. Kolordu’da askerliğine devam etmiştir.Orada da kendisini göstermiş. Atatürk’ün Erzurum’a gelmesi üzerine Karabekir Paşa, Ali Metin’i, 3 Temmuz 1919 günü Atatürk’ün hizmetine “Emir çavuşu” olarak vermiş, Atatürk’ü ölümüne kadar, özellikle Kurtuluş Savaşı süresince yakınlığı devam etmiştir. Atatürk’ün yemeklerini Ali Çavuş yapmıştır.
Halk dilinde “Aşağı Cami”, asıl ismiyle “Cami-i Kebir” 1302(1886) yılında Sivrihisarlı Hacı Süleyman tarafından yaptırılmıştır. O tarihlerde Mihalıççık, Sivrihisar’a bağlı bir kasabadır. Mihalıççık da Yunan işgaline uğramıştır.Cami, Yunanlılar tarafından tahrip edilmiştir. Uzun süre tamir edilememiştir. Ta ki, Atatürk yeniden yapımı için 5 bin lira gönderinceye kadar.
Özetle, Ali Metin’in vesile olmasıyla Atatürk, 5000 lira vererek Mihalıccık Camii'nin yeniden yapılmasını sağlamıştır. (8)
ATATÜRK EDİRNE SELİMİYE CAMİİ'NDE
7 Şubat 1923 Çarşamba günü Balıkesir Paşa Camii’nde öğle namazı kılan ve bir hutbe veren Atatürk, özellikle Kurtuluş Savaşı yıllarında öğle ve Cuma namazlarını, Anadolu’nun değişik şehirlerindeki (Havza, Amasya, Ankara, Balıkesir gibi) değişik camilerde kılmıştır. Atatürk, cumhuriyetin ilanından sonra da yurt gezilerinde özellikle tarihi camileri ziyaret etmeye büyük özen göstermiştir.
Örneğin Atatürk, Edirne ziyaretinde Edirne Selimiye Camii’ne gitmiştir.
Atatürk Edirne'de Selimiye Camii ve Külliyesini gezerken. (25 Aralık 1930)
Caminin giriş kapısının üstündeki kitabeyi inceleyen Atatürk, orada yazılı olan AYETİ okumuş ve caminin imamı Fereli Ahmet Efendi’ye bu ayetin anlamını sormuştur. Daha sonra da camiye girerek incelemelerde bulunmuş ve bazı açıklamalar yapmıştır:
Atatürk, caminin içinde minberle avize arasında durmuş ve, “Beyler, hiçbir dine bağlı olmayan kalp istirahattan mahrumdur” diye söze başladıktan sonra şunları söylemiştir: “Bakınız, ecdadımız İstanbul’un fethinden tam 125 sene sonra bu şaheser camiyi İstanbul’da değil de Edirne’de yapmış, böylece Edirne’ye mührünü basmış, tapulamıştır. Dahi Mimar Sinan sanat ve din aşkıyla bu eseri bina etmiştir.” Daha sonra avizenin üzerinde yarım kubbede yer alan Arapça yazıyı okuyan Atatürk, Müftü’ye dönerek “Hocam, bu ayet Tövbe Suresi’nin 18. Ayeti değil mi?” diye sormuş, Müftü, “Evet Paşa Hazretleri” cevabını vermiştir. Atatürk, tekrar Müftü’ye dönerek, “Bana bu ayetin manasını söyleyebilir misiniz?” diye sormuştur. Müftü de, “Bildiğim kadarıyla bu ayette ‘Allah’ın, mescitlerini, camilerini yapan ve imar edenler Allah’a ve ahiret gününe iman edip, namazlarını kılan, zekatlarını veren ve ancak Allah’tan korkanlardır. Onlar doğru yoldadır’ demektedir.” demiştir.(9) ATATÜRK'ÜN CAMİ ARAŞTIRMALARI
Atatürk, ayrıca belki de Türk siyasetçileri arasında ilk ve tek “cami araştırması” yapan liderdir. İslam tarihinde ilk camilerin nasıl ortaya çıktığını merak eden Atatürk, Leon Caetani’nin “İslam Tarihi” adlı eserinin 3. cildinde “Caminin Kökeni”, “Medine’de Caminin Kurulması” başlıkları altındaki satırlarla ilgilenmiş, önemli bulduğu satırların altınız çizmiş ve sayfa kenarlarına bazı notlar almıştır.(10)
***
Atatürk, hiçbir zaman İslamla kavgalı olmamıştır; o gericilikle, bağnazlıkla, Arapçılıkla savaşmıştır. Herşeyden önce o kendini hep emperyalist Batıya meydan okuyan bir Müslüman, bir Doğulu olarak görmüştür. Doğu’nun sanatını, kültürünü, mimarisini, yaşam birçimini en mükemmel biçimde yaşatmaya ve tanıtmaya çalışmıştır. Mensup olduğu dinle her zaman gurur duymuştur. Dinle ve dindarla değil, hurafeyle ve dinciyle (yobazla) mücadele etmiştir.(Atatürk'ün din anlayışı konusunda Türkiye'deki en kapsamlı çalışma için Bkz. Sinan Meydan, ATATÜRK İLE ALLAH ARASINDA "Bir Ömrün Öteki Hikayesi", İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2009 ).
Not: Biliyorum, bu yazımdan sonra yine, Atatürk’ün dinle, Kuran’la, camiyle uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmadığına inanmak isteyen bazı Tanrıtanımazlarca ve bazı Yobazlarca ağır hakaretlere maruz kalacağım, ezberi bozulanlarca çirkin saldırılara uğrayacağım: Ama GERÇEK ATATÜRK’ÜN ortaya çıkarılması adına bütün bu hakaretlere ve saldırılara göğüs germeye devam edeceğim…
Not: "Atatürk'ün İslam Dinine Hizmetleri" başlıklı yazımı da öneririm.
Sinan MEYDAN
12 Ağustos 2011 Kaynaklar - Dipnotlar [1] “İsmet İnönü camileri kapattırdı, han, hamam, otel tuvalet yaptırdı” yalanına verdiğim belgelere dayalı cevabı, “Cumhuriyet Tarihi Yalanları, 2. Kitap” adlı eserimde bulabilirsiniz. [2] Paris Camii 1926 yılında, Tokyo Camii ise 1938 yılında tamamlanmıştır. [3] Üzeyir Lokman Çaycı’nın Paris Camii ve Enstitüsü rektörü Abbas Bencheikh El Hocine’le yaptığı röportajdan; Üzeyir Lokman Çaycı, “Paris Camisinde Atatürk’ten Işıklar ve İzler Var”, Aktüel dergisi, 26 Eylül 2009. [4] Çaycı, agm. [5] İsmail Yakıt, “Birikimli ve Bulunmaz Bir Dost Prof. Dr. Hüseyin Ayan Hoca”, AÜ, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S.39, Erzurum, 2009. s.1.
[6] Hakan Yılmaz, “Yamamada Torijori: Abdülhamit’ten Türkçe Öğrendi Atatürk’e Japonca Öğretti”, Zaman gazetesi, 6 Mayıs 2006. (Elimizde, Yamada'nın Atatürk'e Japonca öğrettiği iddiasını doğrulayan hiçbir somut belge yoktur.) Tokyo Camii üzerine yazılan az sayıdaki kitapta ve Tokyo Camii sitesinde "Atatürk ve Tokyo camisi hakkında hiçbir bilginin" olmamasının kanımca iki temel nedeni vardır: Birincisi bu konuda yeterli araştırma yapılmamış olması, yapılsa bile bu konudaki iddianın inandırıcı bulunmaması, ikincisi ise bazı çevrelerin Atatürk'ün cami yapımına katkıda bulunmuş olması ihtimalinden bile fena halde rahatsız olmalarıdır.
(7) Ahmet Uzunoğlu, Tokyo Camii, Ankara, 2003, s.12 (Fotoğrafta japon ve Türk bayrakları açıkça görülmektedir.)
(8) Ali Metin Çavuş’tan nakleden Yurdakul Yurdakul, Atatürk’ten Hiç Yayınlanmamış Anılar, İstanbul, 2005, s.156.
(9) Abdurrahman Kasapoğlu, Atatürk’ün Kur’an Kültürü, İstanbul, 2006, s.390.
(10) BKZ Sinan Meydan, Atatürk İle Allah Arasında, İstanbul, 2009, s. 657 vd.
Torijori Yamada'nın yazdığı kitaplar şunlardır:
Yamada, Torajiro (1896). Letter addressed to Soho TOKUTOMI. No.2. Tokutomi Soho Memorial Hall Shiozaki Foundation.
Yamada, Torajiro (1899). “Toruko Jijo”. Taiyo, Volume 5, No.20. Yamada, Torajiro (1911). Toruko Gakan. Hakubunkan. Yamada, Torajiro (1939). “Kaikyo Gojunen no Toruko” Kaikyoken. 3-3/4.
Fotoğraflar
Atatürk’ün Yapımına katkıda bulunduğu iddia edilen Tokyo Camii (1938)
Atatürk’ün yapımına katkıda Bulunduğu Paris Camii (1926).
|