21 Ağustos 2013

6. EL-MÜ'MİN

6. EL-MÜ'MİN


Güven veren, [625] güvenilen,  korkudan  emin  kılan peygamberlerini mucizelerle tasdik ve teyit eden,[626] gönüllerde imân ışığı uyandıran, kendine sığınanlara aman verip onları koruyan, rahatlandıran, [627]
"Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar et­mişlerdir. Evet) mutlak güç ve hikmet sahibi Allah'­tan, başka ilah yoktur." [628]
Mahlukatın şehadetinden önce birliğine bizatihi şehadet eden Allah'ı her türlü noksanlıklardan tenzih ederiz. Arapçada "iman" tasdik etmek demektir. Allah Celle Celâlühü kendi varılığını tasdik eden mü'mindir. Söz bakımından Allah'tan başka daha doğru kim­se yoktur.
Mü'min; arapçada korku ve endişeden emin ol­mak, güvenmek, doğrulamak, tasdik etmek, bir şeye inanma demektir. İman, şüphe ve tereddütleri kal­dırmak isteyenlere, korku içinde olanlara emniyet ve­ren, güven verendir.
Bize güven ve esenlik veren ancak kendi yanın­da güven duyulan mü'min Allah'ı her türlü noksan­lıklardan tenzih ederiz.
Allah'ın bu güzel ismi En'âm sûresinde şu şekil­de geçmektedir.
"Kavmi onunla tartışmaya girişti. Onlara de­di ki:
“Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak, Rabbim'in bir şeyi dilemesi hariç. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır."[629]
"Siz, Allah'ın size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri Ona ortak koşmaktan kork­mazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden na­sıl korkarım! Şimdi biliyorsanız (söyleyin), iki grup­tan hangisi güvende olmaya daha layıktır." [630]
"İnanıp ta imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır." [631]
Allah Teâlâ kendisini kemal sıfatlarla, güzellik ve yücelikle sena edip övendir. O, peygamberlerini  gönderip, ayet ve delillerle, kitaplarını indirendir. Peygamberlerini de onların doğruluğuna ve getirdikleri mesajın sıhhatine delalet eden her türlü mucize. ve burhan ile destekleyip tasdik etmiştir. [632]
Allahu teâlâ, kalplere îmân bağışlıyarak, oralardan şekleri, tereddütleri kaldırmıştır- Kendine sığınanlara aman verip korumuş, emniyetle rahatlandırmıştır. Bunların hiçbirini Allah'dan başka yapacak yoktur. İmân Allah'ın en büyük ni'metlerinden biridir. Eğer Allah bir kuluna îmân nasip etmemişse, onu hiç kimse îmâna getiremez, binaenaleyh îmân sahibi bir kul dâima:
El-Hamdüli'llâhi alâ dîni'l-İslâmi ve alâ tevfîkı'l-îmâni ve alâ hidâyeti'r-Rahmân" diye bu büyük bahşişten dolayı Allahu teâlâ'ya hamd-ü sena etmelidir. Kendisinin îmân sahibi olmasına sebep olanlara da saygı gösterilmesi, iyilik bilirlik olması i'tibariyle Allah'ın sevdiği bir hareket­tir.
Allahu teâlâ'nın ni'metlerinden biri de emniyet'dir. İnsan, malı, canı, ırz ve namusu için her saat korku ve endişe içinde kalsaydı, bu ne büyük azap olurdu. Yüreklerimizde böyle bir korku taşımıyor, bilakis rahatlık ve iç ferahlığı içinde yaşıyorsak, bunun El-Mü'min ism-î şerifinin tecelliyâtından olduğuna şüphe yoktur. Binâenaleyh emniyet ve asayişin te'mini için çalışan her şahıs ve bu uğurda kullanıla­cak her çeşit silâh ve âlât, hep bu ism-i şerîfin mazharıdır. Yâni aynasıdır, sebepleri ve vâsıtalarıdır.
Bir de insanın dâima kötülüğüne ve zararına çalışan ve hiç bir zaman onun mes'ut olduğunu istemeyen düşmanlar vardır. Bunların içinde en azılısı ve en merhametsizi ve kendisiyle sa­vaşmak en güç olanı şeytandır. Haydutlar, zâlimler, iftiracı­lar, hasetçiler ondan sonra gelir. Bir insan, şöyle söz alışkan­lığı neticesi değil de, idrak ve şuurla "Bütün bunların şer­rinden Allah'a sığındım" dediği zaman, Allah onu reddet­mez. Çünkü Allah'ın isimlerinden biri de el-mü'min'dir ve bunun bir ma'nâsı da, kendine iltica edenlere aman vermesi, onları hususî himayesine almasıdır. Şerlilerin şerrinden dâima Allah'a sığınırız. [633]

Kula Gereken Şey:


Etrafındakilerin emniyetini kazanmak ve îmânını bütün­leştirmeye çalışmaktır. Dünya ve âhiret selâmet ve saadetinin biricik âmili olan îmânın bütünlüğü hakkında şu satırları yazmadan geçemedik: [634]

Îmânın Bütünlüğü:


Bir şeye inanmanın üç mertebesi vardır. Bu mertebelerin üçü ile birden îmânı benimsemek, onun bütünlüğünü ve par­laklığını gösterir. Bu mertebeler şunlardır:
1- Kalb ile tasdik: Peygamberimiz Efendimiz'in (salla'llâhu aleyhi ve sellem) Allah tarafından getirip haber verdiği şeylerin doğruluğunu gönlünden kat'î surette teslim et­mek.
2- Dil ile tasdik: Gönlünden doğruluğuna inandığı bir şe­yi başkalarına karşı, evet Peygamberimiz Efendimiz'in Allah tarafından getirip haber verdiği şeylerin hepsi de gerçektir ve ben buna sûret-i kat'iyede inanmış bulunuyorum diye söyle­mektir.
3- İş ile tasdik: İnandığı şeyin icâbına göre yürümektir. Farzları yapmak, haramlardan sakınmak gibi.
Kalb ile tasdik esastır. Hiç bir surette bırakılamaz. Allah saklasın, gönüllerden bu tasdik gidince küfür tahakkuk eder ve o zaman dil ile, iş ile yapılan tasdik de para etmez. Kalbten tasdiki olmadığı halde sâde dili ile tasdik edene münafık; sâde­ce işi ile tasdik edene mürâi denir. Dil ile tasdik, dilsizlik ve­ya cebir ve tazyik karşısında kalmak gibi mazeretle söylenmeyip bırakılabilir. Kalbde esas baki kaldıkça küfür olmaz. An­cak ortada hiç bir mâni yokken tasdik ve îmânını yalnız kal­binde saklayıp da kimseye bildirmemek, insanlar nazarında kendisinin îmânsız bir şahıs telâkki edilmesine sebep olur. Üçüncüsü, yâni giderini inancına uydurmak, îmândan bekle­nen semereler ve neticelerdir. Maddî bir temsille bunun izahı: İmân bir meyva ağacına benzer. Kalb ile tasdik, bu ağacın top­rak altındaki kökleridir. Dil ile tasdik, ağacın gövdesidir. Îş ile tasdik de, dalları, yaprakları, çiçekleri ve meyvalarıdır. Yerin altında kuvvetli kökleri bulunmayan bir ağaç sahtedir, meyva yapmaz. Kısa bir zamanda kurur ve çürür. Münafıklarla mürâîlerin taşıdıkları îmânın kıymeti budur. Ağaçtan mak­sat, meyvası olduğu gibi, imandan maksat da dürüst i'tikat, temiz kalb, güzel iş, yüksek ahlâktır. [635]

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...