05 Nisan 2013

Babürlüler




Babürlüler



Gur Devleti'nin Kuzey Hindistan'daki Valisi Kutbiddin Aybeg tarafından kurulmuştur (1206). Lahor vePencap'ı da ülkesine katan Aybeg'in 1210'da ölmesi üzerine, oğlu olmadığı için yerine damadı
Şemsüddin İl-Tutmuş, bütün Kuzey Hindistan'ı elinde toplayarak Şemsiyye Hanedanı'nı kurdu (1211
-1266).
İl-Tutmuş zamanında devleti Delhi başkent olmak üzere, Pencap, Multan, Lahor yanında kuzeyde
Gazne'ye kadar uzanan bölgeleri içine alıyordu. İl-Tutmuş, Harezmşahlara karşı ülkesini korumuş,
Moğolların önünden kaçan kalabalık Türk kitlelerini kabul ederek Hindistan'ın kuzeyinde Türk
kültürünün gelişmesini sağlamıştır . Halife tarafından Hindistan Sultanı olarak tanınan İl-Tutmuş,
1236 yılında ölmüştür.Daha sonra kurulan Balaban Hanedanı döneminde (1266-1290), Moğol
saldırıları durdurulmuş , ülke imar edilmeye çalışılmıştır. Kalaç Türklerinin Başbuğu Celaleddin
Firuz'un iktidarı ele geçirmesiyle başlayan Kalaç Hanedanı döneminde (1290-1320) Moğollar akınları
püskürtülüp, yeni fetihler gerçekleştirilmiştir.
Kalaçlardan sonra Gıyaseddin Tuğluk tarafından kurulan Tuğluk Hanedanı bir asra yakın hâkimiyet
sürmüştür (1321-1413). Türkistan'da Timur hâkimiyeti Hindistana Türk göçünün kesilmesine sebep
olmuştu. Bundan dolayı devlet içerisinde yerli güçlerin ağırlığının artmaya başlaması üzerine Timur,
Hindistan'a sefer yapmaya karar verdi.
Timur 1398 yılındaki bu seferiyle Hindistan'da zayıflayan İslâm'ı güçlendirmek istiyordu. Fakat
Tuğluklulara ağır bir darbe indirmekle bağımsız devletçiklerin artmasına zemin hazırlamıştır. Nihayet
Delhi'de idarenin Afganlıların (Seyyid Ailesi) eline geçmesi ile Tuğluk Hanedanı sona ermiştir (1414).
Hind-Türk İmparatorluğu olarak da bilinen Babürlüler Devleti'nin kurucusu, Timurlular'dan Fergana
Beyi Ömer Şeyh Mirza'nın oğlu Zahüriddin Babür'dür. Renkli bir kişiliğe sahip olan Babür, Türkçe
yazdığı Vekayi adlı hatıratında, kendinin ve askerlerinin Türk olması ile iftihar etmesine rağmen,
kurduğu devleti batılı tarihçiler tarafından yanlış ve kasıtlı olarak Moğol devleti olarak
adlandırılmaktadır. Babür, 1501 yılında Semerkant'ı ele geçirmesine rağmen, Özbekler karşısında
tutunamayarak 1519 yılında Hindistan'a gelir. Delhi Sultanı Afganlı Lûdi hükümdarı ile uzun
mücadelelerden sonra, Pencap'ın önemli şehirleri yanında Delhi ve Agra'yı da alarak devletini
kurmuştur (1526). Afgan emirlerini, Hindu prenslerini ve yerel hâkimleri mağlûp eden Babür,
Müslüman olmayanlara karşı başarılarından dolayı Gazi unvanını almıştır (1527). Bir yıl sonra
hâkimiyetini Bengal'e kadar uzatan Babür, 1530 yılında başkent Agra'da ölmüştür. Babür'den sonra
yerine geçen oğlu Hümayun , Hindistan' da önemli fetihlerde bulunmasına rağmen kardeşleriyle
giriştiği iktidar mücadelesini kaybederek Safevilere sığınmıştır (1540). Ancak bir müddet sonra
Delhi'yi geri alarak tekrar hâkimiyet kurmayı başarır (1555).
Onun yerine geçen oğlu Ekber dönemi (1556-1605) devletin en parlak dönemidir. Ekber yaptığı
fetihlerle Hindistan Yarımadası'nın büyük bir bölümünü hâkimiyeti altında birleştirdi. Aynı zamanda
din, kültür, iktisat alanlarında büyük gelişmeler kaydedildi. Dış işlerine de önem verilerek, Safeviler,
Özbekler, Osmanlılar ve Portekizliler ile münasebetler kurulmuştur. Oğlu Cihangir döneminde (1605-
1627), İngilizler Hindistanda yer edinmeye başlamışlardır. Daha sonra gelen Şah Cihan dönemi
(1628-1658) mimarî, sanat ve siyaset alanlarında parlak bir dönemdir. Osmanlılar ile kurulan yakın
münasebetler sonucunda, dünyanın en güzel mimarî eserlerinden sayılan Tâc-Mahal Türbesi'nin
inşasında Osmanlı mimarları da görev almıştır. Kardeşleri ile yaptığı mücadeleyi kazanarak tahta
geçen Alemgir döneminde (1658-1707), başarılı bir siyasî dönem geçirilmiştir. Ancak ondan sonra
Babürlülerin durumu bozulmuştur.
İç çekişmeler, taht kavgaları, ayaklanmalar birbirini izlemiştir. 1723 yılında devlet, Delhi ve
Haydarabad olmak üzere ikiye ayrılmıştır. 1739 yılında İran hükümdarı Nadir Şah'ın Kuzey Hindistan
ve Delhi'yi ele geçirmesinin ardından batılıların ülke üzerindeki baskıları artmaya başladı . 1766
yılında yapılan Allahabad Antlaşması ile idarî hâkimiyet İngilizlerin eline geçti. Nihayet, 1858 yılında
Hindistan'ın İngiltere'ye bağlanmasının ardından 1877'de Kraliçe Victoria, resmen Hindistan
İmparatoriçesi ilân edildi.


Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...