29 Mart 2013

SADAKAM OLSUN SANA YAŞAMAK



 
Sadakam olsun sana yasamak..
İyi bir gün olabilirdi. Belki eskiye nazaran iyi, daha iyi. Kendimi kandırmayı bırakıp hayata gözlerimi açabilirdim. Eğer ki şartlar daha başka olsaydı bunu yapabilirdim. Gözlerimi güneşe çevirip bende ‘Hayat Güzeldir’ diye bağırabilirdim gökyüzüne doğru. Göçmen kuşları göçlerinden alı koyabilirdim, yılanları deliklerinden çıkarabilirdim. Okulumu bitirip diplomamı dükkanıma asabilirdim. Yabancı dilimi geliştirip yut dışına bile işe giderdim. Herşey daha iyi olabilirdi.
Kim bilir belki bende istemiyorum işlerin iyi gitmesini. Hergün aynı şeyleri yaşamayı beklemekten hoşlanıyorumdur belkide. Her akşam yatağa düşüncelerimi taşımayı seviyorum, sabah kalktığımda yarım yamalak uykunun verdiği dingilliği seviyorum. Her akşam aynı saatte biten bir sigara paketinin yerine yenisini almayı seviyorum.
Sevmek mi? İyi olmak mı? Mutluluk mu?
İşte yine başladı kendimi kandırmalarım. Kasvetli günlerde yaptığım gibi yine olayı saptırmaya başladım. Halbuki bu bir intihar mektubu olacaktı. Kendimi acındırmaya çalılşıyorum yine, bundan nefret ettğim halde. Oysa bu yüzden seçmemişmiydim intiharı, birilerinin bana acımasından bıktığım için ölmicekmiydim.
Her şeyin bir sınav olduğunu ne çabuk unutmuştum ki en zorlusunda bulunduğum şu anda, sınavı erken terk etmek için düşüncelerimden kaçmaya çalıştığım şu anda. Her şeyi geciktirmeye çalışıyorum. Oysa ki çok acele çıkmıştım işten, hatta on beş dakika erken çıkmıştım sırf ölümü bekletmemek için.
Ama yine olmadı. Yine başaramadım, Zaten amacım başarmak, başarılı olmak değildi. Hayatımda ilk defa başladığım bir işi yarısından öteye götürmek istemiştim. Ciğerlerim şiştiği için yarıda bıraktığım maçların vicdan azabını teneşir taşının üstünde bırakmak istemiştim. Günlerce ulaşmayı beklediğim, ulaştığımdaysa susup kaldığım kişinin yalnızlığından kurtulmak istemiştim. Artık maddesel acının ne olduğunu öğrenmek istemiştim. Beynimin karanlık dehlizlerindeki düşüncelerin, kanla birlikte gün ışığına çıkmasını istemiştim.
Çok mu şey istemiştim?
Bir elimde kalemle, diğer elimde ki silahın vücudumda yaptığı dengesizliğe bir çözüm bulmak gerekliydi. İkisinden birini bıraksam, herhangi bir tanesi daha yarıda kalacaktı. Tıpkı romanlarım gibi. Hepsinin sonu aynı hazinlikteydi. Kalemi bıraktığım anda romanda biterdi. Şimdi olmazdı.
Biraz daha sabretmeliydi. Biraz da çabalamalıydı. Silahı tamamiyle doldurmuştum, hatta bir tanede namluya almıştım, emniyet açık, horoz kalkık bekliyordum. Aslında silah bekliyordu, parmağımın tetikte yapacağı baskıya, merminin beynimde yapacağı baskıyla karşılık vermeyi bekliyordu. Beklesinde, bende çok beklemiştim. Olmayan sevgiyi, mutlu günleri, aile şefkatini, borçların bittiğini haber veren davetiyeyi, tebrik mektuplarını, ölümün hafifliğini, kısacası kısa yaşadığım hayatımın uzun soluklu acılarının bitmesini. Sigaramı bitirmiştim, yirmi taneydi. Ya on beş kurşun nasıl biterdi. Veya bir hayatın bitişi nasıldı.
Yine başlıyordum. Bırak girsin, beyninin içindeki damarları parçalasın kurşunlar. Anılarını duvarlara yapıştırsın bir resim gibi. Cesaretsizliğin yüzünde, köşelerde kalmış düşünceleri bırak açığa çıkarsın. Bırak herkes görsün beynindeki pislikleri, bırak.
Sadece nefes al, verme onları. Hayatında ilk defa olarak kendine yap bunu. İlk defa olarak bir şeyi sahiplen. Hayatın bir şeyleri daha elinden almasına izin verme. Senden aldıklarına karşı bir defalığına isyan et. Hayır verme nefesini.
Bir sefer olsun yap bunu!!!
Yapki.....Sadakam olsun sana yasamak..

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...