05 Kasım 2012

KUR'AN-I KERİM'İN KALBİ OLAN YÂSİN SÛRE-İ ŞERİF'İNİN TEFSİRİ VE ESRARI 5




KUR'AN-I KERİM'İN KALBİ OLAN YÂSİN SÛRE-İ ŞERİF'İNİN TEFSİRİ VE ESRARI
 5
KÜFRE MEYLEDENLER,
HİDÂYETE YÖNELENLER
Çoğu İnsanlar Küfre Meyyal:
Allah-u Teâlâ müşriklerin inkâr ve yalanlamada ısrar etmeleri sebebiyle azaba müstehak olduklarını açıklamak üzere şöyle buyurmaktadır:
"Andolsun ki onların çoğunun üzerine söz hak olmuştur." (Yâsin: 7)
Bu azap sözünün hak oluşu, bir zorlama sonucu değil; aksine kendi tercihleriyle küfürde direnmeleri, öğüt ve uyarılardan etkilenmemeleri sebebiyle gerçekleşmiştir.
"Artık onlar iman etmezler." (Yâsin: 7)
Onlar selim fıtratlarını kaybetmişler, iradelerini kötüye kullanmışlar, haklarında kesin hüküm verilmiştir. Artık onlar imana gelmeyeceklerdir. Çünkü Allah-u Teâlâ onların küfür üzere öleceklerini bilmektedir. O'nun ilmi kesinlikle yanılmaz ve tespitinde hata olmaz.
"Gerçekten biz onların boyunlarına demir halkalar geçirdik." (Yâsin: 8)
İradelerini aslâ imana sarfetmediklerinden dolayı, taata ve boyun eğmeye sebep olan boyunlarına demir halkalar geçirilmiştir.
"O halkalar çenelerine kadar dayanmıştır." (Yâsin: 8)
O kadar ki, boyunlarına kelepçe takılanlar, başlarını hareket ettiremedikleri gibi, sağa sola bakacak halleri de kalmamıştır. İmana itibar ve iltifat etmediklerinden dolayı bu cezaya maruz kalmışlardır.
"Onun için kafaları yukarı kalkıktır." (Yâsin: 8)
Hakikati görmek için etraflarına bakamazlar. Ne kadar delil getirilirse getirilsin hakikati göremezler ve apaçık delilleri bile kabul etmezler.
"Biz onların önlerine bir sed, arkalarına bir sed çektik." (Yâsin: 9)
Allah-u Teâlâ bu seddi onlarla iman ve İslâm arasına koymuştur. Onlar bu bakımdan hiçbir şekilde iman ve İslâm'a yol bulamazlar.
Onlar öyle koyu bir taassuba kapılmışlardır ki, geçmişlerinden ders almadıkları gibi, geleceklerini dahi hiç düşünmezler. Doğru yolu bulmak, hakikati görmek kabiliyetinden mahrumdurlar.
"Gözlerini de bir perdeyle örtüverdik, artık görmezler." (Yâsin: 9)
Kendileri ile hidâyet yolunun arası kapanmıştır. Onlar kalp gözleri köreltilmiş kimselerdir. Şayet selim bir fıtrata sahip olsalardı, bu hakikatleri görebilirlerdi.
"Onları uyarsan da uyarmasan da birdir. Onlar iman etmezler." (Yâsin: 10)
Çünkü uyarma, ölü kalpleri diriltmez. İnanmak istemeyen bir kalbe, ikaz fayda vermez. Allah-u Teâlâ onlar hakkında dalâlet hükmünü vurmuştur. Küfürlerinde ısrar ederek sapıklık içinde ölür giderler, lâyık oldukları cezâlara kavuşurlar.
Şu halde kendini yorma, iman etmedikleri için üzülme. İmansızlıklarının zararı iman etmeyenlere âittir.
Onları uyarmakla uyarmamak arasında fark yoktur. Çünkü onlar bu öğütlerden faydalanıp da imana gelmezler.
Bu Âyet-i kerime'lerin benzeri bir Âyet-i kerime'de de şöyle buyuruluyor:
"Kâfirlere gelince, onları ikaz etsen de etmesen de birdir, onlar iman etmezler." (Bakara: 6)
Onlar fıtratlarını kötüye kullanan, Hâlik-ı kerim'in varlığını gösteren eserleri görmemek için gözlerini kapayan, üzerlerine düşen vazifeleri yerine getirmekten kaçınan münkir kimselerdir.
Kesin olarak iman etmeyecek kimseyi uyarmanın faydası, ileride delil ile susturulmaları içindir.
Diğer bir Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"Onları doğru yola çağıracak olursanız size uymazlar. Onları çağırsanız da, sussanız da sizin için birdir." (A'râf: 193)
Onların hali tıpkı Hud Aleyhisselâm'ın kavmi gibidir.
Onlar:
"Sen bize öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da bizce birdir." demişlerdi. (Şuarâ: 136)
Kıyamet gününde onlara şöyle denilir:
"Girin oraya! İster dayanın ister dayanmayın, sizin için birdir." (Tûr: 16)
Allah-u Teâlâ onların şöyle diyeceklerini beyan buyuruyor:
"Şimdi artık sızlansak da sabretsek de birdir, kaçıp sığınacak bir yerimiz yoktur." (İbrahim: 21)
Artık iş bitmiş, iş işten geçmiştir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...