Bizans ordusunun
Müslüman olan komutani
George
Hz. Peygamber s.a.s'in
vefatindan sonra, Islam Devleti'nin idâresini Hz.Ebû Bekir r.a.
yüklendi.
Hz. Peygamber s.a.s'in
vefatiyla beraber, Islam'in gerçeklerini anlayamamis olan birtakim Müslümanlar,
irtidât ettiler; yâni Islam esaslarina inanmadiklarini ilân ettiler. Islâm'da
mürtedin, yâni dinden çikanin cezasi ölüm oldugundan, Halife Hz.Ebû Bekir r.a.,
bu insanlarin üzerine ordular göndererek, onlara gereken cezayi
verdi.
Bu arada birtakim
Müslümanlar da söyle dediler:
"Biz Islam'in dört sartini
kabul ediyoruz: Kelime-i sehâde-ti söyleriz, namaz kilariz, oruç tutariz, hacca
gideriz; fakat ze-kât vermeyiz".
Islam'in dört sartini
yerine getirip, sadece bir tek sartini ifâ etmeyeceklerini söyleyen bu
Müslümanlar üzerine de, Hz.Ebû Bekir r.a. cihâd ilân etti. Bu, son derece mühim
bir karardi: Müslümanlara cihâd ilân etmek!
Hz.Ömer r.a.; o
sertligiyle, siddetiyle ün salmis olan insan, gelmis Hz.Ebû Bekir r.a.'a
yalvariyor ve ona söyle diyor:
"Sen, Resûlullah s.a.s'in,
"Ben insanlar lâ ilâhe illallah Muhammedun Resûlullah' deyinceye kadar onlarla
savasmakla emrolundum. Kim bunu derse mali ve cani emniyette olur, hukuku ve
hesabi Allah'a kalir" dedigini duydugun halde, nasil Müslümanlara, "zekât
vermiyorlar" diye savas açarsin"(1). Hz.Ebû Bekir r.a. söyle cevap
verdi:
"Vallahi, namaz'la zekâtin
arasini açanlarla savasacagim; çünkü zekât malin hakkidir". Daha sonra Hz.Ömer
r.a. söyle demistir:
"Vallahi, Allah'in, Ebu
Bekir'in gögsünü ferahlattigini gördüm ve anladim ki, o
haklidir"(2)
Hz.Ebû Bekir r.a., bu
karari aldiktan sonra, Halid b. Velid'i, Islam'in bes sartindan herhangi
birisini terkedenlerle savasmaya gönderdi (3). Yâni Hz.Ebû Bekir r.a. Islamin
bes sartindan bir tanesini dahi terk edeni Müslüman saymiyor ve onlara cihâd
ilân ediyor. "Islam bir bütündür" diyor; bir kismi terkedilince, o Islam'dan
baska bir sey olur diye kabul ediyor ve Islâm'i bu sekilde anlayanlara savas
açiyor.
Halid b. Velid, Esed
ogullari ve Gatafân'dan bu gibi insanlarla savasip büyük bir kismini öldürdü;
geriye kalanlar da, ya esir oldular veya Islam'in bes sartina harfiyyen
uyacaklanm söyleyerek Müslüman oldular. Ve anladilar ki, bu isin sakasi yok!
Halîfe, Islam'in bir tek sartini terkedeni öldürüyor!..
Halid b. Velid, Medine'ye
geri döndükten sonra, Halife Hz.Ebû Bekir r.a. onu ordusuyla beraber kuzey
cephesinde bulunan Bizans üzerine gönderdi.
Bizans üzerine
sefer
Hz.Peygamber s.a.s.,
Islam'm payidar olmasi ve insanligin kurtulmasi için, milâdi 7. yüzyilin iki
emperyalist süper gücü olan Bizans ve Iran Imparatorluklarin çökmesi gerektigine
isaret etmis ve daha hayatta iken, buralara savas açmistir. Bizans ve Iran:
Bugünün Rusya ve Amerika'si, Avrupa'si ve Çin'i...
Bizans köyleri,
kasabalari, sehirleri, teker teker Islâm Devleti'nin egemenligine giriyor: Halid
b. Velid'in elinde teslim oluyorlardi... Resulullah s.a.s'in duasi gerçeklesmis,
Halid Allah'in kilici (Seyfullah) olmustu... Koca Bizans kaleleri, âdeta onun ki
liciyla yerle bir oluyordu. Bunlar hikâye de degildi... Nitekim iki süper
devletten Bizans, her gün biraz daha küçülüyor, topraklarini, vatandaslarini
Islam adaletine, yâni Allah'in kanunlarina terkediyordu.
Bu sekilde, tek gayeleri
Allah'in kanunlarini her tarafa ha kim kilmaya matuf olan (4) Islam ordusu,
bugünkü Ürdün sinirlari içerisinde bulunan ve o zamanlar Bizans'in elinde
bulunan Yermuk'a varmisti.
Islam ordusunda, 100'ü
Bedir savasina istirak etmis olan (Bedrî) bin kadar sahabî vardi
(5).
Iki ordu
karsilasiyor
Islam ordusuyla kâfir
ordusu karsi karsiya gelmislerdi. Her iki tarafin ordu komutanlari, ordularinin
savas düzenine sokuyor, son taktiklerini veriyorlardi.
Her iki ordu bu
sekilde karsi karsiya gelince, Bizans ordu komutani George ordusunun saflarindan
ayrilarak, her iki ordu arasinda durdu ve Islam ordu komutani Halid'i istedi.
Halid, yerine Ebû Ubeyde Ibnu'l-Cerrâh'i birakarak, atini George'ye
dogru sürdü. Her iki komutan birbirlerine o kadar yaklastilar ki, atlarinin
boyunlan birbirine degiyordu (6).
Iki davanin, ideolojinin, dünya görüsünün
temsilcileri karsi karsiya gelmislerdi: Bir yanda Islam, öbür yanda Sirk ve
Küfr!..
Her iki komutan birbirlerine aman verip konusmaya basladilar. George
söyle dedi:
- Yâ Halid, bana dogruyu
söyle ve yalan söyleme! Çünkü hür olan yalan söylemez. Bana oyun oynamaya da
kalkma, çünkü asîl olanlar, Allah rizasi için konusmak isteyene oyun
yapmaz-
lar. Allah'in sizin Peygamber'e gökten bir kiliç indirdigi ve
Peygamber'in de onu sana verdigi, ve o kilici üzerlerine çekip savastigin her
kavmi maglub ettigin dogru mu? Halid:
- Hayir! dedi. George tekrar
sordu:
- O halde, niçin Seyfullah (Allah'in kilici) diye adlandinldin? Halid
su cevabi verdi:
- Allahu teala bize
Peygamberini gönderdi. O bizi Islam'a davet etti. Biz ise, ondan nefret edip,
ondan uzaklastik. Sonra bir kismimiz ona inanip, tabi oldu, bir kismimiz da onu
yalanlayip uzaklasti. Ben, onu yalanlayip, ondan uzaklasan ve onunla savasanlar
arasindaydim. Daha sonra Allah kalplerimize hidayet verdi ve ona inandik. O
zaman bana, "Sen, Allah'a baska güçleri ortak kosanlar -yâni O'na inandiklarini
söyledikleri halde O'nun kanunlarina degil, kendi yaptiklari kanunlara tabi
olanlar- üzerine çekilmis olan Allah kiliçlarindan bir kiliçsin!" dedi ve
muvaffak olmam için dua etti. Böylece bana "Seyfullah" dendi. Ve ben, Allah'in
yaninda baska güçler taniyan, onlara tabi olanlara karsi en siddetli savasan
Müslümanlardan biriyim. George:
- Dogru söylüyorsun, dedi
ve devam etti:
- Yâ Halid, beni neye
davet ediyorsun? Halid söyle dedi:
- Allah disinda, itaat
edilecek hiç bir ilâh, yani güç, yâni put, yâni makam, yâni kisi tanimadigina;
Muhammedin, O'nun hem kulu, hem de Peygamberi olduguna inanmak ve bunu herkese
karsi açikca ilân edip sehâdet etmek; Peygamber vasitasiyla Allah'tan gelen
kanunlari ikrar edip uymak! George söyle sordu:
- Peki bu dediklerini
kabul etmeyenlere ne yaparsimz? Halid su cevabi verdi:
- Teslim olurlarsa,
onlardan cizye alir, inançlarina karismayiz ve Islam Devletine tabi olurlar.
George devam etti:
- Cizye vermezlerse? Halid
söyle dedi:
- Onlara savas açacagimizi
söyler ve onlarla savasiriz! George tekrar sordu:
- Bugün dininizi kabul
edip size katilanlarin Allah katinda mevkisi ne olur? Halid su cevabi
verdi:
- Allah'in bize farz
kildigi gibi, mevkisi bizimkiyle ayri olur. Güçlü olanimiz, zayif olanimiz; önce
Müslüman olanimiz; sonra Müslüman olanimiz, hepimizin mevkisi birdir. George
yine sordu:
- Yâ Halid, bugün sizin
dininize girenin sevabi ile sizinki aynidir, demek mi istiyorsun?
Halid:
- Evet, hatta bizden de
üstündür! George:
- Nasil sizinle bir olur
ki, siz ondan önce Müslüman oldunuz? Halid:
-Biz bu dine girip,
Peygamberimiz s.a.s.'e biat ettigimizde, o aramizda yasiyordu. Ona Allah'tan
haberler geliyor, o da bize teblig ediyordu. Bize öyle deliller gösteriyordu ki,
bizim gördüklerimizi görenlerin, duyduklanmizi duyanlarin Müslüman olup, biat
etmeleri tabii bir seydi. Size gelince; siz bizim gördüklerimizi görmediniz,
duyduklanmizi duymadimz ve onda müsahe de ettigimiz harikalara sahit olmadiniz.
Onun için, aranizdan, kim samimi bir niyet ve ihlâsla dinimize girse, o bizden
üstün olur! George söyle dedi:
- Billâhi bana dogru
söyledin, yalan söylemedin ve beni kendi fikrine çekmek için bir sey söylemedin.
Halid:
- Billâhi sana dogru
söyledim. Benim, ne senden ve ne de siz-en olan hiçbir kimseden korkum yok! Sana
söylediklerimin dogru olduguna da Allah kefildir.
Bizans komutani
Müslüman oldu
Bunun üzerine George,,
"dogru söyledin" dedikten sonra, kalkanini ters çevirdi ve Halid'e yaklasarak,
"bana Islam'i ögret" dedi.
Halid, George'yi
karargâhina götürerek, üzerine bir tulum su döküp guslettirdi. Daha sonra da iki
rekât namaz kildi.
George'nin Müslümanlar
tarafina geçmesini hücum sanan Bizans askerleri saldiriya geçti ve savas
basladi.
George Müslüman olmus,
Halid'in yaninda, biraz önce komutani oldugu Bizans ordusuna karsi savasiyordu.
Savas aksama kadar sürdü ve Islam ordusunun zaferiyle son buldu
(7).
Savas meydaninda binlerce
ölü ve sehit... Müslüman sehitleri ve kâfir ölüleri... Bir degillerdi tabii.
Sehitler Allah için; ölüler ise Allah düsmani, yâni Islam nizamina düsmanlar
için savasmisti. Ayni kefeye konamazdi bunlar! Kâfir ölüsüne nasil sehit,
Müslümanla savasan kâfire nasil gazi denir? Müslüman sehitle, kâfir ölü,
Müslüman gazi ile, savastan sag kurtulan kâfir askeri ayni ise, niçin
savasiyorlar bunlar?.. dertleri ne bunlarin?
Elbette ki biri Müslüman,
digeri kâfir; Biri sehit, digeri ölü; biri gazi digeri kâfir firarisidir;
"Müsrikler hoslanmasalar da".
Allah'in, birbirmin ziddi
olarak gösterdigi sehitle kâfir ölüsünü, hangi insan hangi hakla bir
tutabilir?
Farkli bir
sehid
Müslüman sehitleri
arasinda, bir tanesi vardi ki, farkliydi öbürlerinden. Peygamber'i görmemis,
Kur'an-i duymamisti o...
Zekât nedir bilmiyor, Hac
'dan habersizdi o... Ayet okumamis, oruç tutmamisti o...
Bu farkli sehidin adi
George idi. Halid'e bakarak kildigi iki rekat namazdan baska namaz kilmadi.
Adini bile Müslüman adina çevirmeye firsati olmadi. Bir tek sey bildi George:
Kendini Allah davasina fedâ etmek...
Buram buram sehadet
kokuyordu George. Cennet görevlileri onu cennette agirlamak için yarisiyorlardi
âdetâ...
Allah'in kilici Halid,
Müslüman olusu henüz bir günü doldurmamis olan bu sehide gipta ile bakiyor,
Allah'in hikmet ve kudreti karsisinda, sevinç ve sükür gözyaslari döküyordu.
George, "kâlü belâ"dan
beri, Allah davasi için sehid olmus, en güzel insanlar arasina giriyordu... Ne
mutlu ona ve onun gibi olanlara!..
Dipnotlar:
(1) Suyûti Tarihul-Hulefa, Misir, 1964, s.
74-75
(2) Ay. es. s.75.
(3) Ay. yer.
(4) Bk. Kuran-i Kerim. Bakara sûresi, 193
(5) Taberi Tarihul-Umemi ve'l-Mulûk, Beyrut, 1962, III.
397
(6) Taberi, a.g.e III. 398.
(7) Savasin ayrintilari için bk. Taberi a.g.e III.
398-401
Kaynak: Prof. Ihsan Süreyya Sirma,
Tarih suuru, Seha yayinlari