28 Kasım 2012

ADAMLIK DİNİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ..İKİNCİ BÖLÜM



ADAMLIK DİNİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ

2- ALAYCILIK
Samimiyetsizliğin yanı sıra alaycılık da adamlık dini insanlarının ortak davranış bozukluklarındandır. Kuran'da açıkça yasaklanan alaycılığın, ne derece çekinilmesi gereken bir davranış olduğu bir ayette şöyle bildirilmiştir:
Arkadan çekiştirip duran ve kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline... (Hümeze Suresi, 1)
Buna karşın adamlık dininde, kişinin fırsat bulduğunda hiç çekinmeden bir başkasıyla alay etmesini ve onu küçük düşürmesini engelleyen hiçbir kural yoktur. Tam tersine alay eden kişinin safında olmak herkes için daha cazip bir durumdur. Alaycı ve küçük düşürücü tavırlara şu örnekleri verebiliriz:
Bir topluluk içinde samimi olduğu kişilerle kaş göz işareti yaparak diğer bazı kişileri alaya almak, topluluk içinde insanları aşağılamak kastıyla onların hatalarını, eksiklerini, kusurlarını gündeme getirmek ve bunları alay konusu yapmak, kişinin fiziksel özellikleriyle alay etmek, karşı tarafın eksik ya da vasat özelliklerini, o şahsı bu özelliklerin zıttıyla överek alay konusu yapmak.
Ayrıca şaka ve esprilerle veya kötü lakaplar ve sıfatlar takmak suretiyle insanları küçük düşürmek, bakış ve mimiklerle insanları küçümsemek ve aşağılamak, karşısındakinin küçük düşürücü şekilde taklidini yapmak, üslup, ses tonu ve seçilen kelimelerle karşı tarafı ezmeye çalışarak kendi üstünlüğünü ortaya koymak, birisi bir şey anlatırken onun eksikliğini ima ederek başkasıyla gülüşmek, duyamayacağı bir şekilde onun hakkında fısıldaşmak gibi hareketler adamlık dininde sık sık görülür.
Bunların yanı sıra ortamda hata veya sakarlık yapan birisiyle toplu olarak dalga geçmek, eğlence konusu edinmek için saflığı ya da iyi niyetiyle tanınan bir kişiyle özellikle uğraşıp onun her hareketinden, her sözünden alay edilecek bir şeyler çıkarmak, sevmediği, ezmek istediği bir kimseyi bilhassa kalabalık ortamları kollayarak küçük düşürmek de adamlık dininin özelliklerindendir. Oysa alaycılık, aşağılama, lakap takma gibi davranışlar Kuran'da şiddetle kınanmış ve yasaklanmıştır:
Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakaplarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. (Hucurat Suresi, 11)
3- UMURSAMAZLIK
Adamlık dininin en temel esaslarından biri umursamaz görünümdür. Çünkü bu batıl dinde umursamazlık; akıl, yetenek ve şahsiyet üstünlüğünü vurgulama yöntemi olarak kullanılır. Çok özel, önemli ve herkesten daha üstün bir şahsiyete sahip insan izlenimi vermenin yolunun, "umursuzluk" olduğuna inanılır. Bu nedenle özellikle gençler arasında umursuz tavırlar çok yaygındır.
Bir lisenin en popüler kızlarını veya erkeklerini düşünün. Genellikle bu kişilerde alçakgönüllü, herkese karşı sevgi dolu, saygılı ve candan bir tavır göremezsiniz. Çünkü güzel ahlakın en önemli özellikleri olan bu tip tavırlar, cahiliyede küçük düşürücü bulunur. Adamlık dininin mensupları arasında popüler olabilmek için mümkün olduğunca kibirli ve umursuz olmak gerekir. Herkese selam vermemek ancak selam verilen insan olmak bu anlamda çok önemlidir. Sevgi gösteren değil ancak kendisine sevgi gösterilen kişi olmak. Çevresindekilerle ilgilenmiyormuş gibi görünmek, birisi candan bir tavır gösterdiğinde mesafeli davranmak, sadece yakın birkaç arkadaşıyla samimi olup bunların dışında herkese karşı ilgisiz davranmak gibi..
Umursamazlığın bir de ikinci bir yönü vardır ki, "boş verme" mantığı olarak kendisini gösteren bu yönü, cahiliye toplumunun hemen hemen tamamına hakim durumdadır. Bu ruh halinde insanlar tehlikeyi fark etmez, fark etseler bile akılsızca umursamazlar. Çünkü adamlık dini tehlikeye karşı sakin davranmayı bir üstünlük olarak gösterir. Bu nedenle cahiliyede umursamazlıktan kaynaklanan ölümler, sakatlanmalar, hastalanmalar çok fazla olur. Örneğin kablosu elektrik kaçağı yapacak şekilde yıpranmış olan bir eletronik aleti tamir ettirmek yerine, "boş ver biz böyle şeylerden korkmayız" diyerek bu şekliyle kullanmak bu umursuzluğun bir göstergesidir. Ya da elektirik tesisatı eskimiş ve her an yangın çıkma tehlikesi olan bir apartmanda oturanların, "boş ver bu apartman sağlam apartmandır bir şey olmaz" sözleriyle bu tehlikeyi görmezden gelmeleri. Hatta insanların birçoğu, "biz eski toprağız bize bir şey olmaz" mantığıyla yıllarca doktora gitmez, hastalıkları için herhangi bir tedavi görmeye gerek duymaz. Adamlık dininin bu umursuzluğu nedeniyle, vücudundaki kanseri, tümörleri, virüsleri fark etmeden yıllarca yaşayan ve durum fark edildiğinde de ölümün eşiğine gelmiş insanlar çok fazladır.
Bu umursuzluğun getirdiği bir başka tehlike ise çevreye zarar verme ihtimalidir. Örneğin bazı kişiler 3-4 yaşındaki çocuklarını "hiçbir şey olmaz" zihniyetiyle evde yalnız bırakabilmektedirler. Döndüğünde çocuğunu sobaya yapıştığı veya gazı açtığı için yaralı ya da ilaç içtiği veya camdan düştüğü için ölü bulan insanlara çok sık rastlanır. Bu tip haberler her gün gazete sayfalarında çıkar. Ancak adamlık dininin umursamazlığı bu noktada da kendini gösterir. Bu haberleri okuyan insanlar böyle bir olayın kendi başlarına gelmeyeceğine inandıkları için aynı tavra devam ederler.
Cahiliye ahlakında "umursuzluk" o kadar yaygındır ki, insanlar birbirlerinden sürekli olarak "boş ver, aldırma, hiçbir şey olmaz" gibi sözler işitirler. Hatta bu dinin sapkın anlayışından dolayı insanlar, herhangi bir tehlike karşısında tedbir almaya veya tedbir alınmasını teklif etmeye utanırlar. Çünkü korkaklıkla suçlanırlar. Örneğin yangın tertibatı olmayan büyük bir iş yerinde çalışanların, gerekli teçhizatların getirilmesini teklif etmesi ya da eskimiş olan asansör tertibatının yenilenmesini istemeleri oldukça zordur. Çünkü böyle bir durumda işyerindeki diğer insanlar büyük bir ihtimalle alaycı esprilerle bu kişiye korkak muamelesi yapacaklardır. Halbuki sırf akılsızca bir "kendini ispatlama" zihniyetiyle yapılan bu tip umursuzlukların sonu genellikle bu insanların zararına neticelenir.
Ancak burada önemli bir noktaya dikkat çekmekte yarar vardır. Elbette bir tehlike karşısında aşırı panik olmak, bir anda şuuru kapanır derecede dehşete düşmek gibi tavırlar da doğru değildir. Allah insanlara Kuran'da tevekküllü olmalarını yani zor durumlarda, tehlike anlarında da Allah'a güvenip dayanmalarını emretmiştir. Bu konudaki birkaç ayet şöyledir:
Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. O'nun ayetleri okunduğunda imanlarını artırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler. (Enfal Suresi, 2)
De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi, 51)
. Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır. (Talak Suresi, 3)
Ve (Hz. Yakup) dedi ki: "Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben size Allah'tan hiçbir şeyi sağlayamam (gideremem). Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnızca O'na tevekkül etmelidirler." (Yusuf Suresi, 67)
Yukarıdaki ayette görüldüğü gibi Hz. Yakup, çocuklarına tevekküllü olmayı öğütlemekte, ancak aynı zamanda yapacakları işte tedbir almayı da hatırlatmaktadır. İşte, salih bir Müslümanın göstermesi gereken tavır da budur. Ne adamlık dininin gereği olan umursuzluk, ne de Allah'ın çirkin olduğunu bildirdiği tevekkülsüzlük doğru tavırlar değildir. İnsan gördüğü her tehlikeye karşı aklını kullanıp tedbir almalı, ama aynı zamanda da Allah'ın dilemesi dışında hiçbir tehlikenin önüne geçemeyeceğini bilerek Rabbimiz'e teslim olup tevekkül etmelidir.
4- ZALİMLİK
Adamlık dini topluma son derece acımasız ve insaniyetsiz bir sistem getirir. Bu nedenle halkın büyük bir çoğunluğu çevresine karşı son derece düşüncesiz ve merhametsizdir. Dolayısıyla insanların sadece bir gün içinde defalarca morali bozulur, kırılır, kalbi sıkılır. Adamlık dininin zalimliği nedeniyle son derece gergin, asabi, azap dolu bir hayat yaşarlar. Herkesin çok dışa dönük ve neşeli bildiği insanların bile hemen hemen tamamı, akşam yatağına yattığında saatlerce ağlayan, için için büyük bunalımlar yaşayan insanlardır. Çünkü toplumun geneline adamlık dini tam hakim durumdadır ve bu dinin getirdiği her tavır ve her mimik insanlar için -kendileri de aynılarını yapıyor olsa da- katlanması çok güç bir eziyettir.
Örneğin maddi durumu iyi olmadığı için iş yerine her gün aynı kıyafetle gitmek zorunda kalan bir insan düşünelim. Bu kişi için her gün aynı kıyafeti giymek büyük bir sıkıntı konusudur. Çünkü mutlaka çevresindeki insanlar bu konuyu kendi aralarında konuşur, bu durumdan dolayı ona değer vermez ve "bu kazak da üstünde parçalanacak" , "senin de başka kıyafetin yok galiba" gibi düşüncesizce esprilerle alaycı bir tavır takınırlar.
Bir iş yerinde, okulda, yazlıkta, kursta veya bir topluluğun olduğu herhangi bir mekanda mutlaka insanların arkasından konuşan birilerinin olduğunu bilmek de çok sıkıntı vericidir. Çünkü insanlar mutlaka kendi arkalarından konuşulanları bir vesileyle duyar ve bundan dolayı kalplerinde büyük bir sıkıntı hissederler.
Adamlık dininde insanlar çok ince yöntemlerle birbirlerinin moralini bozabilirler. Örneğin yeni kıyafet giymiş birine, "güzel kıyafet ama sana pek olmamış, dünkü kıyafetin sana daha çok yakışmıştı" demek, genellikle karşıdaki insanı aşağılamak için yapılır. Çünkü adamlık dininde övgü, iltifat veya güzellik dile getirme yoktur. Bu nedenle insanlar birbirlerinin güzel yönlerini övmezler. Saçını değişik bir model yapmış birine çok beğendiği halde, "bu da yakışmış ama eski modelin sende daha güzel duruyor" demek de, adamlık dininin iğneleyici üsluplarından biridir. Her güzellikle bir kusur bulmak ve güzel olan yerine kusurlu olanı dile getirmek adamlık dininin bir kuralıdır. Örneğin çok güzel bir insanı, "güzel ama daha güzellerini de gördüm", "güzel, ama şurası kusurlu", "güzel, ama gözleri yeşil olsaymış daha güzel olurmuş" gibi ifadelerle övmekten kaçmak bu kuralın gereğidir.
Başkalarının hatalarından, eksiklerinden veya kusurlarından yola çıkarak eğlenmek de adamlık dininde uygulanan bir zalimlik çeşididir. Örneğin bir insanın gözündeki bozukluğu, şaşı olmasını espri konusu yapmak ve arkasından "sana mı bakıyor bana mı bir türlü anlamıyorum", "göz göze gelemiyorum" diyerek kahkalarla gülmek. Sakar bir insanın eline bir şey verirken "aman ha sıkı tut" gibi espriler yapmak. Saçları dökülen birine sürekli olarak piyasadaki yeni çıkan ilaçları sayarak gülmek, "yeni saç ekme yöntemleri geliştirmişler, sana da bir randevu alalım", "bugün bir iki tel daha dökülmüş herhalde" gibi espriler yaparak kendince neşelenmek. Boyu kısa birine "aşağıda havalar nasıl", "aşağıdan dünya nasıl görünüyor" gibi cahilce sözler söylemek... Tüm bunlar adamlık dininden kaynaklanan zulüm yöntemleridir. Ayrıca düşen bir insanı gülerek onu mahçup etmek, kıyafeti sökük olan birini eğlence konusu yapmak, dili sürçen birinin taklidini yapmak da bu batıl dinin zalimliklerinden bazılarıdır.
Bu tip durumlarda espri yapılan kişi de genellikle kendisine yapılan bu şakalara adamlık dininin tavırlarıyla cevap verir. Örneğin bozulmadığını düşünsünler diye gülerek karşılık verir. Ancak içinde söylenenlerin sıkıntısını ve acısını mutlaka hisseder. Veya o da karşı tarafın bir kusurunu yüzüne vurur ve bu çirkin tavırlar karşılıklı olarak sürüp gider.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...