28 Kasım 2012

ADAMLIK DİNİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM



ADAMLIK DİNİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ

5- KONUŞMA BOZUKLUKLARI
Konuşma, insanların fikir, düşünce ve duygularını, istek ve arzularını dış dünyaya aktarmalarına, birbirleri arasında geniş çaplı iletişim kurmalarına yardımcı olur. Oysa adamlık dininde konuşma, bu temel amaçlarının dışına taşarak adamlık dini insanının çarpık psikolojisinin bir dışa vurum aracı haline gelmiştir. Adamlık dini insanının bütün kompleksleri, kişilik bozuklukları, psikolojik problemleri, ruhsal sapmaları konuşması sırasında ortaya dökülür. Büyük bir çoğunluk kendisini dışarıya karşı olduğundan farklı ve üstün gösterme sevdasındadır. Bu gösteriş de, tavır ve davranışlarla olduğu gibi büyük ölçüde konuşma yoluyla gerçekleştirilir. Bu bölümde adamlık dini fertlerinin konuşmalarını, üslup, içerik, tavır, mimik ve diğer özellikleri açısından ele alacağız.
Yapmacık ve Samimiyetsiz Konuşmalar
Adamlık dini bir "kalıplar" dinidir. İnsan bu kalıpları benimsediği ve uyguladığı müddetçe toplum içinde benimsenir ve rağbet görür. İnsan ilişkilerinde çok önemli bir yer tutan konuşmanın da bu dinde kendine özgü sayısız kalıpları vardır. Adamlık dininde konuşmalar ortam ve duruma göre bu kalıplardan uygun olanlarının seçilip ardı ardına getirilmesiyle oluşur. Kişinin sarf ettiği sözleri gerçekten hissedip hissetmediği hiç önemli değildir. Adamlık dini insanı, hissettikleri dışa vurduklarından farklı olduğu için -diğer bir deyimle içi dışı bir olmadığı için- bir anlamda "iki yüzlü"lüğün tarifi içine girer. Normal bir insan için ikiyüzlülük her ne kadar utanılacak bir durum olsa da adamlık dinini yaşayan bir kişi utanılacak bir duruma düştüğünün farkında değildir.
Kişi adamlık dininde, nefret ettiği halde seviyor görünmeyi, sevdiği halde ilgisiz görünmeyi, umursamadığı halde saygı göstermeyi, üzülmediği halde üzülmüş gibi, sevinmediği halde sevinmiş gibi davranmayı, içinden gelmediği halde gülüp kahkaha atmayı ya da ağlamayı, hiç etkilenmediği halde çok şaşırmış görünmeyi öğrenir. Şartların gerektirdiğine göre de bu öğrendiklerini uygular.
Karşısındakiler de aynı yapıya sahip oldukları için yapmacıklık ve samimiyetsizliği yadırgamaz, doğal karşılarlar. Sıra kendilerine geldiğinde de aynı sahte ve suni karakter yapısını sergilemekten kaçınmazlar. Samimiyetsiz konuşma çeşitlerinden bazı örnekleri şöyle sıralayabiliriz:
Olayları anlatırken daha fazla ilgi çekebilmek için abartılı bir üslup kullanmak. Basit bir şeyi önemliymiş, önemli bir şeyi de basitmiş gibi anlatmak. Konuşurken, Türkçe karşılıkları olsa bile, yabancı kelimeler kullanarak yabancı dil bildiğini belli etmek...
Bilmediği bir konu anlatılırken belli etmeyip biliyormuş gibi davranmak, o konu hakkında duyduğu bir şeyi ekleyip sanki bütün konuya hakimmiş havası vermek. Anlatılanlardan etkilenmediği halde yapmacık abartılı tepkiler vermek ve hissetmediği halde hayret, beğeni, kınama, üzülme, onaylama, destekleme sözleri sarf etmek. Örneğin aslında şaşırmadığı halde, "pes doğrusu", "ay inanmıyorum", "şok olduk"... gibi ifadeler sarf etmek.
Bunların çoğu samimi olarak hissedildiği için söylenmez. Aslında karşı taraf da bu lafların yapmacıklığından haberdardır. Ancak önemli olan bu kalıpların yerli yerinde ustaca kullanılmasıdır. Gerisine aldırış edilmez. Samimiyetsizlik ve ikiyüzlülük adamlık dininde öyle doğal bir hal almıştır, öyle benimsenmiştir ki, kazara bir derece açık sözlü, içi dışı bir, samimi görünen birisine rastlansa onun bu özelliğinden olağandışı bir olaymış gibi bahsedilir. Adamlık dininin yaşandığı çevrelerde insan samimiyetsizliğinde başarılı olduğu ölçüde toplum içinde başarılı olur. Toplumda insanların hayranlık duyacağı mevkilere ulaşmış pek çok insana dikkat edildiğinde, bu kuralları uygulamada son derece usta oldukları görülecektir. Erkeklerde iş hayatında, mesleki kariyerde bir yükselme aracı olan samimiyetsiz konuşmalar kadınlarda eş, dost, arkadaşlar arasında bir övünme vesilesi olarak kullanılır. Kocanın makam-mevkisi, zenginliği, çocuklarının okul durumları, tatilde gidilen yerler, sosyal ilişkiler ve faaliyetler bire bin katılarak anlatılır. Yapmacık konuşma çeşitlerine örnek olarak aşağıdakileri de sayabiliriz:
Karşı tarafın esprilerine, ayıp olmasın diye veya ondan çekindiği ya da ona yaranmak için zoraki gülmek, içinden gelmediği halde yapmacık kahkahalar atmak. Sinirlenince abartılı kibar bir üsluba geçip sinirlendiğini ses tonuyla belli etmek.
Boş ve Amaçsız Konuşmalar
Adamlık dininin konuşmalarındaki en belirgin özellik konuşmaların boş ve amaçsız olmasıdır. Halkın % 90'dan fazla bir kesiminde, "laf olsun diye, konuşmak olsun diye konuşmak" adeta istemsiz bir davranış haline gelmiştir. Sonuca götürmeyecek, kalıplaşmış beylik konular bu boş konuşmaların temelini teşkil eder. Bu tür konuşmaların konu içeriği çok geniştir. Halk arasında, avami lisanla, "geyik muhabbeti" olarak da tanımlanan bu konuşmalar adamlık dini insanının gündelik yaşamında önemli bir yer işgal eder. Konuşmaların fazla değişmeyen klasik açılışları vardır: "Dünyanın hiçbir yerinde yok...", "Avrupalı bunu yapmaz...", "24 saatte..." diye başlayan konuşmalar, "beni başa getirecekler...", "biz adam olmayız...", "onların hepsi benim yanımda yetişti..." şeklindeki konuşmalar uzar, genişler, konudan konuya atlanır. Bilinen veya bilinmeyen her türlü konuda fikir beyan etmeye yönelik konuşmalar da en çok rağbet görenlerdendir. Hiçbir sonuca bağlanamayan, bağlansa da hiçbir fayda getirmeyen bu tip konuşmalar genelde karşı tarafa fikir, düşünce, yorum sahibi olduğunu hissettirme kompleksinden kaynaklanır.
Çözümsüz ve Hikmetsiz Konuşmalar
Adamlık dininde gerçekten konuşulup halledilmesi gereken konular bile karmaşa ve çözümsüzlüğe sürüklenir. Çok kısa sürede çözülebilecek meseleler saatlerce uzatılır. Konuşmalar karşılıklı iddialaşma, inatlaşma ve kişilik gösterisine dönüşür. İş toplantıları, arkadaş toplantıları, apartman toplantıları hep bu tür görüntülere sahne olur. Hikmetsizlik, konuşmaların her anına işler. Konuları özlü, hikmetli, akılcı bir biçimde dile getirmek mümkün değildir. Çünkü hikmet ancak, Allah'ın dileyip seçtiği kullarına verdiği bir üstünlüktür. Bir Kuran ayetinde şöyle buyrulur:
Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Bakara Suresi, 269)
Kuran'da bildirilen akıl ve hikmete sahip olmayan adamlık dini insanı, birkaç cümlede anlatılabilecek bir konuyu dakikalarca hatta saatlerce anlatamaz. Bazı durumlarda da kısa sürede anlatabileceği konuyu özellikle dakikalarca uzatıp "tadını çıkartır". Televizyonlardaki açık oturumlarda çok kısa sürede çözülebilecek meselelerin saatlerce tartışması yapılır, ama hiçbir sonuca varılmaz. Bu konu hakkında Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce Allah'ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek için sözün 'boş ve amaçsız olanını' satın alırlar. İşte onlar için aşağılatıcı bir azap vardır. (Lokman Suresi, 6)
Adamlık dininde kişi lafı uzatıp bir türlü konunun özüne inemez. Çok konuştuğu halde birşey anlatamaz. Gereksiz girişler, anlamsız bağlantılarla çok basit bir konuyu bile içinden çıkılamaz bir hale sokar. Konuşmalarının arasına kendine dikkat çekmeye, fikir ve düşüncelerini önemli göstermeye ya da bilgi ve kültürünü ispatlamaya yönelik imalı sözler katmaya çalışır. En hayati konularda bile kendi şahsının öne çıkması birinci planda, konuşulan konu ikinci plandadır."Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusu'dur..." (Hadid Suresi, 20) ayeti nde haber verilen özellikler adamlık dininin konuşmalarında da çok yoğun olarak kendini gösterir.
Bunlara, hep bir ağızdan konuşmak, karşısındakinin sözünü kesmek, konuyu yarıda kesip kendince önemli gördüğü başka bir konu açmak, yerli yersiz, bilip bilmediği her konuya karışmak gibi hareketleri de ekleyebiliriz.
Düşüncesiz Konuşmalar
Adamlık dininin konuşmalarında düşüncesizlik sık sık kendini gösterir. Anlattığı konu ya da kullandığı üslup karşı tarafın ilgisini çekmediği halde bunu fark edemeyip aynı tempoda anlatmaya devam etmek, daha önce anlattığı şeyleri unutup tekrar tekrar anlatmak, herkesin bildiği şeyleri çok orijinal bir konu anlatıyor edasıyla anlatmak, bir kişinin vakti yokken lafa tutmak adamlık dinine has düşüncesizliğin en belirgin örnek lerindendir. Bütün bunların yanı sıra, yapılan yersiz ve kötü espriler konuşmaların daha da hikmetsiz bir hale gelmesine sebep olur.
Patavatsızlık, düşüncesiz konuşma şekillerinden biridir. Yanlış anlaşılmaya müsait sözler sarf etmek, lafın ucunun nereye varacağını hesaplayamamak, konuşurken çeşitli potlar kırmak bu sınıfa girer. Çoğu zaman kasıtlı bir aşağılama ya da alay etme amacı olmadığı halde bilinçsizce sarf edilen sözlerle insanları rencide etmek adamlık dini insanına mahsus bir davranıştır. Toplu ortamlarda, orada bulunan kimselerin çeşitli maddi veya fiziksel kusur, eksiklik ya da özürlerini dikkate almadan, gerek de olmadığı halde, bu konuları gündeme getirmek o kişiler için taciz edici olabilir. Örneğin saçları dökük ya da boyu kısa veya maddi durumu kötü olan bir insanın yanında bu özellikleriyle ilgili yersiz konular açmayı, küçük düşürücü espriler yapmayı adamlık dinine özgü düşüncesizlikler arasında sayabiliriz.
Saygısız ve Alaycı Konuşmalar
Konu ne olursa olsun iddiacı ve tartışmacı bir üslup takınmak adamlık dininin özelliklerindendir. Bunun yanı sıra ses tonunu yükselterek baskın çıkmaya çalışmak özellikle karşı tarafa kendi fikrini kabul ettirmenin bir gereği olarak kullanılır.
Kendisiyle aynı ortamda bulunan kişileri muhatap kabul etmeyip, onlar hakkında, "bu", "şunlar" gibi terimler kullanmak, karşısındakinin yüzüne bakmadan konuşmak, espriyle bozmak, laf sokmak da adamlık dininde karşı tarafı aşağılama metodlarındandır.Duyduğu halde kendine ağır bir hava vermek için sorulan sorulara cevap vermemek, duymazdan gelmek kullanılan başka bir yoldur. Bunların yanı sıra duyduğu bir şeyi kasten tekrarlatmak, anladığı halde anlamazdan gelmek, karşı taraf bir şey anlatırken onu kaale almadığını ve dinlemediğini belli edecek şekilde başkasıyla farklı bir konu konuşmaya başlamak saygısız ve alaycı konuşmanın diğer örneklerindendir.
Karşısındakinin anlattığı konuyla ilgilenmediğini, küçümsediğini belli eden alaycı ifadeler kullanmak "tabi tabi haklısın", "aynen devam et" gibi... kelimeler kullanmak, ayrıca otoriter üslup takınarak "bakayım"lı konuşmak ("ver bakayım", "gel bakayım" gibi...) bu konuyla ilgili diğer örneklerdir.
Telefon Konuşmaları
Telefonda konuşurken, normal zamanda kullandığı ses tonu ve üsluptan farklı bir ses tonu ve üslup kullanmak yine adamlık dini özelliklerindendir. "Alo" kelimesini bulunduğu yerdeki statüsüne göre, farklı samimiyetsiz şekillerde telaffuz etmek, örneğin patron ve müdür konumundaysa sesini özellikle kalın ve tok bir tona getirip ağır ve ekstra ciddi bir üslupla telefonu açmak gibi.
Adamlık dininde telefonla konuşurken görülebilen diğer hareketler de şöyle sıralanabilir: Karşılıklı konuşmalarda rahat söyleyemeyeceği şeyleri telefonda cesaret bulup söylemek, çıkarı olan birisinden telefon beklerken telefonun başından ayrılmadığı halde telefon çalınca hemen açmamak, uzun bir süre çaldıktan sonra cevap vermek...
Karşı tarafla konuşurken etrafındakilere kaş göz işaretleriyle mesaj vermek. Kendini tanıtma ve vedalaşma sırasında yapmacık samimiyet kalıpları kullanmak, sinirlendiğini belli etmek için ahizeyi vurarak kapatmak, konuşurken karşı tarafa samimiyetsiz iltifatlar yapıp telefonu kapattıktan sonra karşı taraf hakkında olumsuz veya alaycı konuşmak gibi davranışlar da adamlık dinine has hareketlerdir.
Arkadan Çekiştirme ve Dedikodu
Kalem Suresi'nin 10.-15. ayetlerinde, adamlık dini mensuplarının gösterdiği basit ve aşağı tavırlar birbiri ardına tarif edilir. Bu konu ile ilgili olarak bildirilen ayetler şöyledir:
Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık. Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren. Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkar. Zorba, saygısız, sonra da kulağı kesik. (Kalem Suresi, 10-13)
Ayetlerin ilk başında söylenen "alabildiğine ayıplayıp kötüleme", adamlık dininde çok rastlanan bir tavırdır. Bu dinin mensupları içinde, insanların yüzüne karşı iyi davranan, sonra da arkasından çekiştiren insan modeli son derece yaygındır. Hiç kimse birbirinin eksik ve hatalı yönleriyle, düzeltmek kastıyla ilgilenmez. Zaten, başkalarının hatalarını düzeltmek de pek arzu edilmez. Kişinin herhangi bir hatası, ancak bir alay ya da dedikodu konusu olarak gündeme gelir.
Adamlık dininde adeta bir eğlence ve oyalanma konusu haline gelen dedikodunun, sosyal yaşamda önemli yeri vardır. Toplumda bu kötü huyun eleştirilmesi ve reddedilmesi beklenirken aksine çoğunlukla teşvik edildiği görülmektedir. Oysa Kuran'da bu konuda verilen hüküm şudur:
Ey iman edenler zandan çokça kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönünü araştırmayın). Kiminizde kiminizin gıybetini yapıp arkadan çekiştirmesin Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi?... (Hucurat Suresi, 12)
6-BİLEREK KIZDIRMAK
İnsanları kızdırmaya çalışmak adamlık dininin bir diğer önemli özelliğidir. Halk arasında birçok insan çeşitli sebeplerle bu yöntemi kullanır. Kimisi sevmediği bir insana rahatsızlık vermek, kimisi de kendisine kötülük yapan birinden intikam almak istediği için kızdırıcı davranır. Kimisi için ise kızdırmak adeta bir yaşam şekli olmuştur. İnsanların zaaflarını ortaya çıkarmaktan ve öfkelenmelerini seyretmekten hoşlanır ve bu şekilde nefsini tatmin eder. Annesine, babasına, öğretmenlerine, arkadaşlarına karşı her tavrının altında kızdırıcı bir yön olur.
Ancak adamlık dininin bu özelliği, insanlar tarafından çok açık olarak uygulanmaz. Kızdırmanın belirli yöntemleri vardır. Bunlardan birkaçı şunlardır:
"Sakin takılmak"
Karşı tarafı kızdırmaktan zevk alan insanlar bu yönteme çok sık başvururlar. İnsanların önem verdiği, heyecan duyduğu, telaşlandığı konularda normalin dışında sakin bir tavır göstererek karşılarındaki insanı rahatsız ederler. Özellikle gençlerin anne ve babalarına karşı olan tavırlarında buna sıkça rastlayabilirsiniz. Örneğin dışarı çıkmasına izin vermeyen annesinden intikam almak isteyen bir genç kız, onun bütün sorularına son derece lakayt ve sakin bir ses tonuyla cevap verir.
Annesi telaş içinde kaybettiği bir şeyi aradığında ve kızından yardım istediğinde sakin bir şekilde "görmedim" diyerek kafasını çevirir ve gazetesini okumaya devam eder. Annesi telefonda bir şey not etmek için acil kalem kağıt istediğinde, yavaş hareketlerle yerinden kalkıp ağır adımlarla kalemi ve kağıdı alıp son derece sakin bir tavırla bunları annesine götürür. Annesi samimi ve neşeli bir şekilde okulda neler yaptığını sorduğunda sadece "hiç" diye cevap verir. Candan bir tavırla gününün nasıl geçtiğini sorduğunda sadece "iyi" diyerek yürümeye devam eder. Çünkü tüm bu tavırlarının karşı tarafı kızdıracağını bilir.
Acelesi olan bir insana onun işine engel olacak ve hızını kesecek bir sakinlikle davranmak da adamlık dinindeki bir kızdırma yöntemidir. Örneğin işine geç kalan bir insan tam kapıdan çıkarken yukarıdaki odada çantasını unuttuğunu söylediğinde, son derece ağır adımlarla merdivenleri çıkarak, çantayı alıp yine uykulu bir sakinlik içinde kapıya getirmek, sırf karşı tarafı kızdırmak için yapılan bir eylemdir. Öğrencisine büyük bir gayret içinde bir konu anlatmaya çalışan bir öğretmeni ilgisiz gözlerle dinleyip en sonunda da sakin bir sesle "ben hiçbir şey anlamadım" demek, öğretmenini kızdırarak nefsini tatmin etmek isteyen cahiliye insanının tavrıdır.
"Sakin takılma"nın bir başka şekli sorulan sorulara bir türlü doyurucu cevap vermemektir. Örneğin "evin her yerini aradım ama ayakkabılarımı bulamadım sen gördün mü?" sorusuna sadece "evet" diye cevap vermek bir kızdırma taktiğidir. Bunun ardından "peki nerede gördün" sorusuna yalnızca "odada" cevabını vermek ve ne hangi oda olduğunu ne de yerini tarif etmemek karşı tarafın bir sürü soru sormasını gerektirecektir. "Hangi odada, odanın neresinde, hangi dolapta, dolabın hangi rafında" gibi soruların sorulması gerekecektir. Böylece sadece tek bir cümleyle halledilebilecek bir konu, dakikalarca uzayarak ve karşı tarafı zahmete sokarak kızdırıcı bir hale bürünmüş olacaktır. Bu nedenle sorulan sorulara tam ve açıklayıcı cevap vermemek, adamlık dininin kızdırma yöntemlerinden biridir.
Duymazlıktan,görmezlikten,anlamazlıktan gelmek.
Cahiliye toplumlarında bu yöntemi genellikle kavgalı kişiler birbirlerinden intikam almak için kullanırlar. Kavgalı oldukları insanı kızdırarak rahatsız etmek, ona huzursuzluk vermek için uygularlar. Böylece bir nebze de olsa intikam aldıklarını düşünürler. Örneğin kavga ettikleri kişinin de bulunduğu bir toplulukta ondan yana bakarak konuşmamak, sanki o ortamda öyle bir insan yokmuş gibi davranmak, herkesin esprisine gülerken onunkine gülmemek, herkese selam verirken ona selam vermemek, herkese veda ederken ona etmemek, herkesin hatırını sorarken onun yanından geçip gitmek, adamlık dini kıstaslarına göre "sana değer vermiyorum, bilgin olsun" anlamına gelir.
Bu yöntem kızdırmayı hayat şekli haline getirmiş insanlar tarafından da çok sık uygulanır. Kendisiyle konuşan bir insanın anlattıklarını çok iyi duyduğu halde dinlememiş gibi yapmak, "pardon sen en son ne demiştin", "bir şey mi söyledin" gibi sorularla karşı tarafı pek umursamadığını göstermek bu insanların uyguladığı bir adamlık dini tavrıdır. Anladığı bir konuyu sürekli açıklattırmak da diğer bir kızdırma yöntemidir. Örneğin kendisine "biraz ağır davranıyorsun, hızlı olsan daha başarılı olursun" diyen birinin ne söylemek istediğini çok iyi anladığı halde, "nasıl ağır yani" gibi bir soru sormak karşı tarafa iş çıkarmak ve onu bu söylediğine pişman etmek için yapılır. Annesinden daha düzenli olması için uyarı alan bir genç kızın buna cevaben "nasıl daha düzenli olabilirim ki" gibi sözlerle karşılık vermesi de bu eleştiriye karşı geliştirilen bir kızdırma taktiğidir. Halbuki her insan hızlı hareket etmenin veya düzenli olmanın ne demek olduğunu daha çocuk yaşlarda öğrenir ve bunlar son derece kolay uygulanabilecek konulardır.
"Laf dokundurmak"
Kızdırmanın diğer bir yöntemi "laf dokundurma" tabiriyle bilinen bir tavır bozukluğudur. Örneğin tanıdığı biri vasıtasıyla şirkete girmiş ve üst düzey yöneticiliğe yükseltilmiş bir elemanın olduğu iş toplantısı sırasında, "keşke bizim arkamız da güçlü olsaydı da, biz de kısa yoldan yükselseydik" demek buna bir örnektir. Veya istemeyerek yaptığı bir hata yüzünden zarara sebep olan birinin yanında "bazı insanların hatalarının ceremesini biz çekiyoruz, bildiğiniz gibi" şeklinde sözler sarf etmek yine "laf dokundurmak" maksatlıdır. Burada isim vermemek, özellikle "bazı insanlar" diye belirtmek yine adamlık dininin çirkin kurallarındandır.
Arkadaşının sınavlarda hep kendisinden daha iyi not almasını kıskanan bir öğrencinin bu kişinin yanında, "sabahlara kadar çalışıp belli etmeyen nice kişiler var" demesi, laf dokundurarak karşı tarafı kızdırmak için yapılır.
Bakışla kızdırmak
İnsanlar genellikle sözle anlatamadıkları şeyleri bakışlarına yansıtarak karşı tarafa anlatma yolunu seçerler. Çünkü bakışla yapılan bir ima hiçbir zaman maddi olarak ispat edilemez ve insanlar bakışlarındaki anlamı kolaylıkla reddedebilirler. Örneğin karşısındakine kinle bakan bir insan, "o an heyecanlandım, bakışlarım ondan değişmiştir, yoksa kinle hiçbir ilgisi yok" dediğinde bunu herkes kabul etmek zorunda kalır. Ya da bakışlarında alaycılık olan birinin, "yoo ben seni gayet ciddi dinliyorum, bir an aklıma bir şey geldi de ondan bakışlarımda gülme görmüş olabilirsin" dediğinde buna kimse itiraz edemez. Çünkü bakıştaki alaycılığın maddi bir delili yoktur. Ancak insan bakışlarıyla karşısındakine, her türlü olumlu veya olumsuz düşüncesini belli edebilir. Bu nedenle cahiliye toplumlarında kızdırma yöntemi olarak sadece bakışlarını kullanan birçok kişi vardır.
Örneğin insanlar genellikle kavgalı oldukları bir kişiyle konuşmak zorunda kaldıklarında gözlerine son derece anlamsız ve donuk bir bakış yerleştirirler. Bu bakış, yine karşı tarafı umursamadığını anlatan ve bundan dolayı da karşı tarafı kızdıran bir bakıştır. Nefsine ağır gelen ve gururunu kıran bir konu anlatıldığında, göz kapaklarını yarıya indirerek, çok ağır bir şekilde açıp kapayarak ve aynı anda da bomboş bakarak karşı tarafı dinlemek de adamlık dininin bir parçasıdır.
Karşı tarafı küçük gördüğünü belli ederek kızdırmak için ise gözlere alaycı bir bakış yerleştirilir. Bu yöntem, yüz gülmüyorken, gözlerin gülmesi şeklindedir. Karşı tarafın ciddi bir konuşmasını ciddi bir yüzle ancak gözlerinde gülümsemeyle seyreden biri, bu tavırla "anlat ama söylediklerin bir kulağımdan giriyor bir kulağımdan çıkıyor" demenin bir başka yöntemini uygulamış olur.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...