15 Ekim 2012

HEY HER SATIRI KİTAP OLAN ADAM




"Senin kelimelerimi büründüm üzerime.
…………………..Kabul eyle”


Ey her satırı kitap olan adam;

İki
kez uğradığın şehrimde yine hüzün var. Demek ki yine kirpiklerinden “
hüzün “ kapmış bulutlar. Sana kaç kez söyledim be sevgili “ bana ölümden
“ söz etme diye. Bana ölüm masallarını anlatma / dinlemeyeceğim..
Ölümden bahis açılmışsa senin yerine ben ölürüm de yine de seni yar
etmem o kara toprağa. Ah be kirpiklerinden yüreğine bir yağmur gibi
aktığım sevdam nereye gidiyorsun ? Daha kollarına / sana Elif’i hediye
eyleyeceğim. Elif’i sana kavuşturmadan gidemezsin bir
yerlere..Sökemezsin ellerimi ellerinden. Gidemezsin diyorum. Beni
“sensiz “ bırakıp ölümü dudaklarından öpemezsin. Demirlediğin gönül
limanlarımı terk edemezsin. Hani biz ölümsüzdük ? Hani biz sonsuzluktuk ?
Gideceksen git diyeceğim ama bırakamam seni. Sen beni bıraksan da ben
seni ölüme uğurlayamam.

Ey kirpikleri bana umut olan yâr,

İmkansızlığa
açtığımız savaşı kazanmadan nereye gitmektesin? Mavi bilyeleri
Elif’imize bırakıp bizi hüzne mi emanet etmektesin ? Susma ölümü
dudaklarına kutsayan genç. Kelimelerini dudaklarına gömme sakın. Hani
sen yazardın, hani sen hüznü en iyi anlatandın. Susmasana. Anlatsana
bizi / beni. Sığınma kapısı açık bırakılmış cümle sonlarına. Sen benim
sevdiğimsin / bu kadar çabuk pes edemezsin. Beni sensizliğe itemezsin
koca yürekli adam. Hani tedavin sonrası kentime ilk geldiğinde
gözlerimden izleyecektin denizleri. Hani gözlerim kirpiklerine
dayandığında avuç içlerine sakladığın gülleri serpecektin saçlarıma. Ne
oldu yaşamak zor mu geldi yoksa ya da sevdaya kanat çırpmak yordu mu
seni ? Susuyorsun hala / susabildiğin kadar yaşa o zaman. Hani sen
kelimeleri ustaca örerdin satırlara. Hani yazdığın her aşk denemesinde
okuyanları kendine hayran bırakırdın. Ne oldu da tüm sesli kelimelerini
yuttun. Yoksa suskunluğun bıçağı mı değdi boğazına.

Ey kendine ölümü en iyi çare gören yalnızlığım / canım,

İçi
boş kelimeleri bırak. Boynuna geçirdiğin ölüm yalnızlığını da çıkar.
Sonbahar türküleri söyleyen bu kadın varken ölüme kollarına sıvamak niye
? Hani ben senin sığlığına dua genişliği katan kadınımdım. Ne oldu da
ölümü bu kadar sevmeye başladın. Saf tuttuğumuz sevdadan hani vazgeçmek
yoktu. Bırakma ellerimi sakın. Bakma bana sana özenip cümleleri mertçe
kullandığıma. Sen düşersen ardından gelecektek kişi benim. Sensiz
yaşayamam be can..Sanıyor musun ki sensiz geçecek günlere dayanacak
gücüm var ? Senden başka dayanağım yok. Söylemeyemesem de sana olan
özlemimi / kaç geceden beri gönderdiğin bezden kız cocuğuna
sarılıyorum.. Kaç gündür seninle ilk buluştuğumuz yerde dolaşmaktayım.
Ve inanmayacaksın sevgili, hala kokun orada ve hala orada duruyor
saçlarıma serptiğin gül taneleri.

Ey gözlerini görmeden gözlerimi kurban ettiğim adam,

Sımsıkı
giyin yüreğimi. Üşümesin ellerin. “ Serzone “ sinmiş ellerine benim
ellerimi de al. Öznesi sen olmayan tüm cümleleri reddetmişken bir dilim
söz bırak dudaklarıma. Gözlerimin derinliğindeki umut yalnızlığını sen
Elif bereketine çevir. Sen ki yüreğimin kelimelere sığdıramadığı,
bırakma beni karanlığa. Bırak kendini bensizliğin öznesizliğine. Göz
etme sakın ölümün sana gülümseyen haline. Nefesin kesilir olduğuna
nefesimi al. Hoyratça kullan canımı. Sen yaşa be can. Ben göreceğimi
gördüm. Bari sen gülümse be can…

Ey kendini yarım cümlelik gören adam…

Söz
verdim sana. Seni bana kavuşturmadan hiçbir yere gitmeyeceğim. Bak
göreceksin bir Cumartesi günü baba ocağımdan sana topladığım güneşler
ıslak kirpiklerine değecek. Ey bana bir Elif miktarı gülümsemeyi öğreten
hayat..Gitme. Sırtını hayata dönüp ölüme gülümseme Ellerini uzatma kara
toprağa. Geçen gece gördüğün rüyayı ne kadar gizlesen de ben biliyorum o
rüyanın mahiyetini. Sen anlatma bakalım..Görmedim/ yanlış biliyorsun
diye yalanlar uydurma. Sus ve tek bir kelime etme sakın. Rüyanda yıllar
önce kaybettiğin baban ile düğün daveti dağıtıyordun Gediz sokaklarında.
Düğün demek ölüm demek sevgili. Bu rüyayı ben üzülürüm diye
anlatmadığını da biliyorum. Dudaklarından düşmese de ölüm cümleleri ben
seni ölüme bırakmayacağım. Sakın sırtını bana dönüp gitme. Hayatın
avuçlarından düşerim. Umutsuzluğuma bir hüzün eker sensizliğe serilirim.
Sakın gitme. Sakın pes etme..Ardında içindeki her şeyi kağıda
dökülebilen kadın bırakacağım diye yüreğinle övünme. Sen ölürsen ben
sensizliğe yazamam. Hem ne çabuk unuttun sonbahara benzediğimi. Bırakma
ellerimi. Göğsünden başka sıcaklık bilmediğim yürek, düşmeme izin verme.
Bir umut yalnızlığında kanamasın nihaventlerim. Susturma beni
suskunluğunla. Sakın gitme sevgili…Gitme diyorum git-me
Ölümü bu kadar çok seviyorsan git sevgili..
Git..
Aşkı sevdayı kursağıma bırak ta git..
İhanet et gözlerime..
Git..Ölümü dudaklarından delice öp
Ardında kızımızı,
Ardında beni yetim bırakarak git…
Madem ölümü bu kadar çok seviyorsun..
Yolun açık olsun…
Seni sensiz yaşatacak güçteyim ben…

Senden bana yadigar kalacak
Bir dilim söz,
Bir dirhem Elif yeter bana..
Ben seni “ varlığınla “ sevmedim ki..
Öldüğünde seni terk edeyim…
“ Ne kadar çok sevildiğinin farkında olmayan adama “
İsmail Sarıgene

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...