Âlem-i Gönül!
(Gönül Âlemi veya Gönüldeki Âlem!) yani her insanın bir iç dünyasıdır.
Bu dünyada doğru, dürüst ve duygusal olan her şey mevcuttur.
Hem dünyevi ve hem de manevi duygularla dolu olan bir kişisel iç dünyası!
Masal:
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, pireler berber iken, develer tellal iken; bir zamanlar seven ve sevilen âşık olan iki sevgili vardı.
Bir müddet sonra bunların ikisi fırsatını nasıl buduysalar ki (âşıklar zor bulur) evlenince, o ilk gecelerin de yani gerdek geceleri, girdikleri odaların da o yerde, karşıların da birden bire bir kapı açılır ve onlar da anında o kapıdan içeri çekilirler.
Çekilip de girdikleri o yer ise; ucu bucağı görünmeyen çok güzel aydınlık, çiçek, meyve, sebze ve bitkilerle doğası kaplı, güzelliğine hayran bir dünya ile karşılaşırlar.
Orası işte ''Âlem-i Gönül'' dünyasıdır.
Orada yuva kurarlar ve söz de bir zaman sonra da, ''kalplerinin birleştiği gibi birleşmelerinden'' orada onların yani ikisinin adı da ''sevgi'' olur.
Adları sevgi olan ve birleşen bu çiftlerin, çocukları da olur.
Olan çocukların ismini ''AŞK'' koyarlar. Adı ''AŞK'' olan çocuk bir zaman sonra büyüyüp de aklıselim olunca ve evlenecek yaşa gelince, bakar ki etrafında sevip evleneceği hiç kimseyi bulamaz.
Bu konuyu evlenme isteğini anne ve babasına açar. Onlarda bunu anladıklarını ve buraya nasıl geldiklerini ve dış dünya olan geldikleri yerde ancak kendine evlenecek birini bulabileceğini söylerler.
Fakat o dünyada her şey burada gibi sakin ve huzur içinde olmayıp gerçekte çok karmaşık bir yer olduğunu, oradaki insanların güven verici ve iyi olmadıklarını çok zor, evleneceği birisini bulabileceğini anlatırlar.
O da olsun, der ve gitmek ister. Fakat gidersen bu dünyaya ''Âlem-i Gönül'' dünyasına bir daha geri gelemeyeceğini yalnızca duygusal düşüncelerle gireceğini ve bağlantı kuracağını, burayla söylerler. Yinede her şey rağmen gitmek istediğini tekrar, tekrar söyler.
Velhasıl ''AŞK'' o dünyadan bu dünyaya yine aynı kapıdan ''gerçek dünyaya'' tekrar bir erkek insan olarak geri gelir. Görür ki geldiği dünya hakikatten çok karmaşık herkes kendi canı ve malı peşinde birbirleriyle mücadele ve çalma çırpma, kıyım içerisinde yaşam mücadelesi veriyor.
Yapacak artık bir şey yok ona anlatmıştı annesi ile babası buranın böyle olduğunu. Gel zaman git zaman sonra lafı uzatmayalım evleneceği bir kız bulur ve onun da onu sevmesini sağlar ve evlenirler.
O sevgiden doğan çok sıcak ve can verici yakınlığın adı; kendisini bulan ve sevmesini ayrıca da sevgiden doğan o çok sıcak yakınlığın adını derler ki '' Madem, AŞK senden doğdu ve olmasını sağladın, bu çok yakın ilginin adını da; ''AŞK'' koyalım!'' derler. Ve o sevgiyle olan ilginin adı da böylece ''AŞK'' olur.
Bir müddet sonrada çocukları olur ve adlarını da şöyle koyarlar.
İlkin Adı: Dostluk!
İkincisinin Adı: Güven!
Üçüncüsünün Adı: Sadakat!
Dördüncüsünün Adı: İlim! Olur.
Bunlarda bu dünyada olması gereken ve ihtiyaç duyulanlardır.
Her şey onlardan çoğalıp türer gider.
Evet, sonunda her şey erdi muradına biz çıkalım kerevet'ine!..ve rahat, rahat bizde dalalım uykumuza güzel rüyalar görelim, dilek ve isteklerimle!..
Hoş ve mutlu kalsın herkes. Kalın sağlıcakla!..
Yazarı:
Alem-i Sır
Alem-i Sır
Aşk, bir mühür basmak ise kalbe
Bende seni mühürledim kalbime Alem-i Sır
Bende seni mühürledim kalbime Alem-i Sır