22 Şubat 2012

Kur'ân-ı Kerim'de ismi geçen 28 peygamber a.v.s.

Resim

Kur'ân-ı Kerim'de İsmi Geçen Peygamberler:
aleyhumus's-selâm....
• 1. Hz. Âdem: آدَمُ
• 2. Hz. İdris: إِدْرِيس
• 3. Hz. Nuh: نوح
• 4. Hz. Hud: هود
• 5. Hz. Sâlih : صَّالِحِ
• 6. Hz. Zulkarneyn : ذِي الْقَرْنَيْن
• 7. Hz .İbrâhim: ابراهيم
• 8. Hz. Lût: لُوط
• 9. Hz. İsmâ'îl: إِسْمَاعِيل
• 10. Hz. İshak : إِسْحَق
• 11. Hz. Ya'kub : يَعْقُوب
• 12. Hz. Yûsuf: يوسف
• 13. Hz. Eyyûb : أَيُّوب
• 14. Hz. Şu'ayb: شُعَيْب
• 15. Hz. Mûsâ: مُوسَى
• 16. Hz. Hârûn: هَارُون
• 17. Hz. Hızır: خضر
• 18. Hz. İlyas: إِلْيَاس
• 19. Hz. Elyesa: الْيَسَعَ
• 20. Hz. Zulkifl: ذَا الْكِفْل
• 21. Hz. Dâvûd: دَاوُود
• 22. Hz. Süleymân: سُلَيْمَان
• 23. Hz. Yûnus: يونس
• 24. Hz. Lokmân: لُقْمَان
• 25. Hz. Uzeyr: عُزَيْر
• 26. Hz. Zekeriyyâ: زَكَرِي
• 27. Hz. Yahyâ: يَحْيَى
• 28. Hz. 'îsâ: عِيسَى
• 29. Hz. MUHAMMED: مُّحَمَّدٌ
• sallallâhu aleyhi ve sellem


NOT: Hızır aleyhi's-selâm Kur'ân-ı Kerim'de geçmemektedir.
Ancak Fahreddin Râzi ve diğer bâzı tefsir âlimlerimiz peygamberdir ictihadındadır..


4 X 7 = 28
Şaştım kaldım “Şey”le RABB’ım
Dönen Devran “Ney”le RABB’ım
Beni çoban eyle RABB’ım
Sırr Sâlih’in Devesine…
*
Muhammedî eyle mizanım
Davud okusun ezanım
Bağışla RABB’ım düzenim
İbrahim’in Duasına…
*
Sârâ’dan doğma İshak’a
Zülkifl’in zevki misaka
Şit şâhid olmuştur HAKK’a
Elyesa’ Hak davasına…
*
Âdem duydu duyduğumu
Âlem görsün uyduğumu
Salıver gitsin Ruhumu
Ruhu’l-Kudus Havasına…
*
Haşyet yolum, çilem çıra
Arşa çıkar ara sıra
Garib gönlüm olsun Hıra
Dost Muhammed yuvasına…
*
Sana gönül bağlamışım
Bulut bulut ağlamışım
Aşk dağından çağlamışım
Vâdi-i vuslat Tûvâsında…
*
Tevhidim tamamlat Yâ RABB!
Barışsınlar Kalb ile Kab
Hacerü’l- Esved Taşı yap
Kalbim Musa Asâsına…
*
Zekeriyya zikrim Benim
HAYY’da Yahya’yla hemdemim
Müjdelenmişim Meryem’im
RABB’ım ALLAH İsa’sına…
*
Nuh’un Gemisi bedenim
Boğulan Ben … Boğan Benim
Hak Muhammed’de dümenim
Yolum Arşın Âlâsına…
*
Her mürsel bir menzil inan
Üzeyir dirilir mekan
Şuayib-Harun-Süleyman
Sırr-ı Belkıs Sâbâsına…
*
Âşık Tevhid, Çile çağı
Aklı Buzu-Aşk Sıcağı
İsmail boynun bıçağı
İbrahim’in Rüyasına…
*
RABB’ımın lütfu Lût’una
Yunus yem oldu Hut’una
İbrahim nefsin putuna
İdris binmiş hevâsına…
*
Kör kuyu Yusuf’a Sûr…du
Yunus’un yalnızlık yurdu
Dost Eyyub’un sabır kurdu
Şâhid Kâlu Belâsına…
*
Tevhid silsin kalbden pası
Işık bulsun Kafa Tası
Musa’nın Sevdâ Sahrası
Mecnun’a Tûr Leylâ’sına…
*
İbrahim HAKK’ın Halil’i
Hâk eyledi İsmail’i
Nâr içinde Nûrun dili
Salmış serin salâsına…
*
Yusuf Yolun Yâr bağlamış
Dost derdini Dost dağlamış
Gönlü gözünden ağlamış
Yakub düşmüş Sevdâsına…
*
Lokman Hekim öğüdünü
Öğren göstersin önünü
İhvâni’m döndür yönünü
Dost Muhammed Mevlâsına…

25.05.1995 08:30
Antlya – Sülekler…


Mizan : Terazi, ölçü, tartı. * Akıl, idrak, muhakeme. Mikyas.
Haşyet : Korku ve dehşet.
Hemdem : f. Canciğer arkadaş.
Mürsel : (Resel. den) İrsal olunmuş, gönderilmiş, yollanmış. * Nebi. Peygamber.
Menzil : İnilen yer. Konulacak yer. * Yer. Dünya. Ev. * Mesafe.
Hut : Balık. Büyük balık.
Hevâ : İstek. Nefsin isteği. Düşkünlük. Gelip geçici olan heves. Nefsin zararlı ve günah olan arzuları.
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ رُحُهُ مِحْرَبُ الْاَرْوَاحِ وَ الْمَلاَئِكَةِ وَ ألْكَوْنِ

الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ هُوَ إمَامُ الْأَنْبِيَاءِ وَ الْ مُرْسَلِين

الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ هُو إمَامُ أهلِ الْجَنَّةِ وَ إبَادِاللّهِ الْمُؤْمِنِين
1X4=4

Kurtar beni boş sözümden
Yaşlar boşansın gözümden
Senin için can özümden
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Başım derdi kuru lafla
Dönek tevbe meçhul afla
Kâbe’de dönen tavafla
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Sarhoş oldum ayılamam
Ayılıp yolum bulamam
Bir nefes sensiz olamam
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Ruh çiçeğim Fatma Anam
Gönül gerçeğinde yanam
Susadım, nûr gönder-kanam
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Ehl-i Beyt’in Aşk Elini
Göster Gönül Güzelini
Sırr Sazın Tevhid Telini
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Gök mavi yaprak yeşili
Taşın sesi kuşun dili
AHAD’ın Ahmed Menzili
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Çile çarkım Char-i Yârin
Merkezinde zâr ü zârin
Nev niyaz nazından nârin
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
İlk adım ikisin Biri
Sıdıklar sırrın Bekiri
Canda Cânân erdem eri
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Dinin adalet Ömeri
Söylenir ezelden beri
Erenlerin Erdem Eri
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Hayânın Halkta Osman’ı
Aşk Kurbanı HAKK’a canı
Mushafta muhabbet kanı
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Umut Ufkunun Ulusu
Âşıklar aslın Ali’si
Kalb Kapısın Sırr Velîsi
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Ebu Bekir Sıdk ü Huşû
Sevr Dağının Anka Kuşu
Sıdk ile kalbin vuruşu
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Ömerü’l- Faruk sâadeti
Zühd ü Takva adaleti
Tevhidin Hak Şehâdeti
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
İki kanadı nûr Osman
Havf ü Recâsı Sûr Osman
Sırr-ı Subhân sürur Osman
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..
*
Şah Ali Aşk ü Cezbesi
Ruhların Tevhid Nefesi
İhvâni’min Sevdâ Sesi
Selâm-Salât Yâ Muhammed (sav)!..

Resim
26.05.1995 10:43
Mushaf : Sahife. Sahife halinde yazılı kitap. * Kur'ân-ı Kerim'in bir ismi. (Bak: Kur'ân)
 
"Biz Muhammediyiz demek 28 peygamberi içinde tutar. Muhammed Aleyhisselâmı DUYdu ve UYduysa ona cennet vardır. Nur-u Mime ulaşmıştır. "
(Gece Sohbetleri- 1 Mart 2008)
Ebû Hureyre (r.a.) : “Rasulullah (sav)’e et getirildi, kendisine kol kısmı sunuldu.-etin burası hoşuna giderdi- Etten dişleriyle bir lokma kopardı, sonra şöyle buyurdu: “ Ben, kıyamet günü insanların seyidiyim. Niye böyle olduğunu bilebiliyor musunuz? Allah, öncekileri ve sonrakileri, bütün insanları, çağıranın kendilerine sesini duyurabileceği , gözün görebileceği tek bir geniş alanda toplar. Güneş yaklaşır, insanlara gam ve keder dayanılmaz ve güç yetmez hale gelir. Bunun üzerine insanlar: “ Size ulaşanı görmüyor musunuz, sizin için Rabb’inize şefaat edecek birisine bakmaz mısınız?” derler. Bu sırada insanların bir kısmı diğer bir kısmına “Âdem’e gitmelisiniz” der. Hemen Âdem (as)’a varıp : Sen insanlığın atasısın. Allah seni eliyle yarattı, içine ruhundan üfledi ve meleklere sana secde etmelerini emir buyurdu, bizim için Rabb’inden şefaat dile, içerisinde bulunduğumuz durumu görmez misin? Bize ulaşanı görmez misin?” derler. Âdem ise: “Rabb’im bugün öyle gazaba geldi ki böyle bir gazaba daha önce gelmediği gibi sonra da asla gelmez. Şu da bir gerçektir ki ağacı bana yasaklamıştı ama ben kendisine karşı gelmiştim, ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum. Siz benden başkasına gidiniz! Nûh’a gidiniz der. Onlar da Nûh’a varıp: “Ey Nûh, şüphesiz sen yeryüzüne gönderilen Râsullerin ilkisin Allah seni “çok şükreden bir kul” olarak isimlendirmişti, bizim için Rabb’inden şefaat dile, içerisinde bulunduğumuz hali görmez misin?” derler. O da : “Rabb’im bugün öyle gazaba geldi ki böyle bir gazaba daha önce gelmediği gibi sonrada asla gelmez. Şu da bir gerçektir ki benim bir dua hakkım vardı onu da kavmime beddua olarak kullandım. Ben kendisine karşı gelmiştim, ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum. Siz benden başkasına gidiniz! İbrahim’e gidiniz der. Onlar da İbrahim’e varıp: “ Ey İbrahim sen Allah’ın Peygamberi ve O’nun yeryüzü halkından içten dostusun (halilisin), bizim için Rabb’inden şefaat dile, içerisinde bulunduğumuz hali görmez misin?” derler. O da : “Rabb’im bugün öyle gazaba geldi ki böyle bir gazaba daha önce gelmediği gibi sonrada asla gelmez. Şüphesiz bir de ben üç yalan söylemiştim. Ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum. Siz benden başkasına gidiniz! Mûsa’ ya gidiniz der. Onlar da Mûsa’ya varıp: “Ey Mûsa sen Allah’ın elçisisin. Allah Peygamber göndermesi / mesaj göndermesi ve seninle konuşması ile seni insanlara üstün kılmıştır. Bizim için Rabb’inden şefaat dile, içerisinde bulunduğumuz hali görmez misin?” derler. O da : “Rabb’im bugün öyle gazaba geldi ki böyle bir gazaba daha önce gelmediği gibi sonrada asla gelmez. Şüphesiz bir de ben öldürülmesiyle emrolunmadığım bir cana kıymıştım. Ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum. Siz benden başkasına gidiniz! Meryemoğlu Îsâ’ya gidiniz” der. Onlar da Îsâ’ya varıp: “ Ey Îsâ , sen, Allah’ın elçisi ve Meryem’e gönderdiği kendisinden gelen bir ruhsun, çocuk iken beşikte insanlarla konuşmuştun. Bizim için Rabb’inden şefaat dile, içerisinde bulunduğumuz hali görmez misin?” derler. Îsâ da : “Rabb’im bugün öyle gazaba geldi ki böyle bir gazaba daha önce gelmediği gibi sonrada asla gelmez. Ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum. Siz benden başkasına gidiniz! Muhammed (sav)’e gidiniz” der. – Günah zikretmez- Onlar da Muhammed (sav)’e varıp: “ Ey Muhammed, sen, Allah’ın elçisi ve Peygamberlerin sonuncususun. Senin gelmiş ve gelecek günahlarını bağışladı. Bizim için Rabb’inden şefaat dile, içerisinde bulunduğumuz hali görmez misin?” derler. Ben de kalkıp Arşın altına gelerek şanı yüce Rabb’ime secdeye kapanırım. Sonra Allah , benden önce hiç kimseye nasip etmediği, kendisine övgü ve medhiyeleri bana açıp ilham eder, sonra da : “ Ey Muhammed, başını kaldır. İste! İstediğin verilir, şefaat et, şefaatın kabul olunur!” denilir. Ben de başımı kaldırır “ Ey Rabbim, Ümmetim!” derim. Bana “ Ey Muhammed! Ümmetinden üzerlerinde hesap olmayanları Cennet kapılarından sağ kapıdan koy! Bunlar aynı zamanda diğer kapılarda da insanlara ortaktırlar.” denilir. Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki, Cennetin kapı aralıklarından iki aralığının mesafesi Mekke ile Hımyer yahut Mekke ile Busra arası kadar geniştir.”

(Kütüb-i Sitte Serisi:1, Sahîh-i Buhârî, Hadis No:1749)
Mâlik b. Sa’saa’ (r.a.)’dan. Hz. Peygamber (s.a.v.) kendilerine İsra ve Mirac gecesinin şöyle anlatmışlardır. “Ben Kâbe’de Hatim’de ~(ravi) belki de Hıcr’de dedi demiştir.~ uzanmış iken Cebrail geldi ve şuradan şuraya kadar yardı ve kalbimi çıkardı, hadisi anlatan boğaz çukurundan karnının altına kadar demiştir~ Sonra iman dolu altın bir kap getirilip kalbim yıkandı, içi doldurulup yerine konuldu, arkasından bana, katırdan küçük merkepten büyük beyaz bir binek (dâbbe) getirildi ~ravi bunun isminin Burâk olduğunu söylemiştir.~ Bu binek adımını bir kimsenin gözünün ulaşabileceği en uzak noktaya atıyordu. Bu bineğe bindirildim.Cebrail beni götürüp yakın semaya geldi, kapının açılmasını istedi, kendisine: “Kim o?” denildi: “Cebrail” dedi: “Yanındaki kimdir?” denildi: “Muhammed” dedi: “Gelmesi için kendisine haber gönderilmiş midir?” denildi: “Evet” dedi: “Hoşgeldi, bu geliş ne güzel bir geliştir” denildi ve kapı açıldı, girdiğimde baksam ki içeride Âdem’i gördüm: “Bu atan Âdem’dir, kendisine selâm ver “ dedi. Ona selâm verdim, selâmımı aldı, arkasından: “Hoş geldin Salih evlat, Salih peygamber” dedi. Sonra ikinci semaya yükseltti ve kapının açılmasını istedi: “Kim o?” denildi: “Cebrail” dedi: “Yanındaki kimdir?” denildi: “Muhammed” dedi: “Gelmesi için kendisine haber gönderilmiş midir?” denildi: “Evet” dedi: “Hoşgeldi, bu geliş ne güzel bir geliştir” denildi ve kapı açıldı, girdiğimde bir de baktım ki içeride iki teyzeoğlu İsâ ve Yahya ile karşılaştım. Cebrail: “Bunlar Yahya ile İsâ , kendilerine selâm ver “ dedi. Onlara selâm verdim, selâmımı aldılar, arkasından: “Hoş geldin Salih kardeş, Salih peygamber” dediler. Sonra beni üçüncü semaya yükseltti, kapının açılmasını istedi: “Kim o?” denildi: “Cebrail” dedi: “Yanındaki kimdir?” denildi: “Muhammed” dedi: “Gelmesi için kendisine haber gönderilmiş midir?” denildi: “Evet” dedi: “Hoşgeldi, bu geliş ne güzel bir geliştir” denildi ve kapı açıldı, girdiğimde Yusuf’la karşılaştım, Cebrail: “Bu da Yusuf’tur, kendisine selâm ver “ dedi. Ona selâm verdim, selâmımı aldı, arkasından: “Hoş geldin Salih kardeş, Salih peygamber” dedi. Sonra beni dördüncü semaya yükseltti, kapının açılmasını istedi: “Kim o?” denildi: “Cebrail” dedi: “Yanındaki kimdir?” denildi: “Muhammed” dedi: “Gelmesi için kendisine haber gönderilmiş midir?” denildi: “Evet” dedi: “Hoşgeldi, bu geliş ne güzel bir geliştir” denildi, kapı açıldı, girdiğimde İdris’le karşılaştım, Cebrail: “Bu da İdris’tir, kendisine selâm ver “ dedi. Ona selâm verdim, selâmımı aldı, arkasından: “Hoş geldin Salih kardeş, Salih peygamber” dedi. Sonra beni beşinci semaya yükseltti, kapının açılmasını istedi: “Kim o?” denildi: “Cebrail” dedi: “Yanındaki kimdir?” denildi: “Muhammed” dedi: “Gelmesi için kendisine haber gönderilmiş midir?” denildi: “Evet” dedi: “Hoşgeldi, bu geliş ne güzel bir geliştir” denildi, kapı açıldı, girdiğimde Harun’la karşılaştım, Cebrail: “Bu da Harun’dur, kendisine selâm ver “ dedi. Ona selâm verdim, selâmımı aldı, arkasından: “Hoş geldin Salih kardeş, Salih peygamber” dedi. Sonra beni altıncı semaya yükseltti, kapının açılmasını istedi: “Kim o?” denildi: “Cebrail” dedi: “Yanındaki kimdir?” denildi: “Muhammed” dedi: “Gelmesi için kendisine haber gönderilmiş midir?” denildi: “Evet” dedi: “Hoşgeldi, bu geliş ne güzel bir geliştir” denildi, kapı açıldı, içeri girdiğimde Mûsa ile karşılaştım, Cebrail: “Bu da Musa’dır, kendisine selâm ver “ dedi. Ona selâm verdim, selâmımı aldı, arkasından: “Hoş geldin Salih kardeş, Salih peygamber” dedi. Kendisinden ayrıldığımda ağladı: “Seni ağlatan nedir?” denildi: “Benden sonra genç birisi peygamber oldu, onun ümmetinden cennete girenler , benim ümmetimden cennete girenlerden daha fazla da onun için ağlıyorum.” dedi. Sonra beni yedinci semaya yükseltti, kapının açılmasını istedi: “Kim o?” denildi: “Cebrail” dedi: “Yanındaki kimdir?” denildi: “Muhammed” dedi: “Gelmesi için kendisine haber gönderilmiş midir?” denildi: “Evet” dedi: “Hoşgeldi, bu geliş ne güzel bir geliştir”dedi. İçeri girdiğimde baksam ki İbrahim’le karşılaştım. Cebrail: “Bu da atan İbrahim’dir, kendisine selâm ver “ dedi. Ona selâm verdim, selâmımı aldı: “Hoş geldin Salih evlat, Salih peygamber” dedi. Sonra karşıma Sidretu’l Müntehâ (sonsuzluk ötesi ağaç) çıkarıldı, bir de baktım ki meyvesi Yemen’deki Hecer Testileri, yaprağı da fil kulakları gibiydi. Cebrail: “ Bu da Sidretu’l Müntehâ’dır” dedi. Dört nehirle karşılaştım, iki nehir içten (bâtın), iki nehir de dıştan (zâhir) idi : “ Bu iki çeşit nehir de nedir? Ey Cebrail” dedim: “İçten (bâtın), olanlar cenneteki iki nehirdir, dıştan (zâhir) olanlar ise Nil ve Fırat nehirleridir” dedi. Sonra karşıma el-Beytu’l-Ma’mur çıkarıldı, her gün buraya yetmiş bin melek giriyordu.(Buradan çıkanlar içeriye bir daha geri dönmüyordu). Arkasından bana bir kap şarap, bir kap süt ve bir kap bal getirildi, ben sütü aldım. Cebrail: “ Senin ümmetinin üzerinde bulundukları tabiat ve huy (fıtrat) budur” dedi. Arkasından her gün elli (vakit) namaz bana farz kılındı, oradan ayrıldım, Mûsâ’ya uğradım: “Ne ile emrolundun” dedi: “Her gün elli (vakit) namaz bana emredildi” dedim: “Ümmetin her gün elli (vakit) namaz kılamaz, vallahi ben senden önce insanları deneyip tecrübe ettim, hatta İsrailoğulları’na çok uğraştım, dolayısıyla Rabb’ine dön de ümmetine bunu azaltmasını iste” dedi, ben de müracaat ettim, benden onunu daha indirdi. Tekrar Mûsâ’ya döndüm, aynı şeyleri yine söyledi, bunun üzerine Rabb’ime tekrar müracaat ettim, benden onunu daha indirdi, Mûsâ’ya tekrar döndüm, aynı şeyleri yine söyledi, bunun üzerine Rabb’ime tekrar müracaat ettim, benden onunu indirdi. Musa’ya tekrar döndüm, aynı şeyleri yine söyledi, bunun üzerine Rabb’ime tekrar müracaat ettim, bunun akabinde bana her gün on (vakit) namaz emredildi. Musa’ya tekrar döndüm, yine aynı şeyleri söyledi. Ben de tekrar Rabb’ime müracaat ettim, bunun üzerine bana her gün beş (vakit) namaz emredildi. Mûsâ’ya tekrar döndüm: “Neile emrolundun” dedi: “Her gün beş (vakit) namaz bana emredildi” dedim: “Ümmetin her gün beş (vakit)namaz kılamaz, vallahi ben senden önce insanları deneyip tecrübe ettim, hatta İsrailoğulları’na çok uğraştım, dolayısıyla Rabb’ine dönde ümmetine bunu azaltmasını iste” dedi. Ben de: “Artık Rabb’imden utanacak hale gelene değin istedim, dolayısıyla buna rıza gösterip kabul ediyorum.” dedim. Kendisinden ayrıldığımda bir ses bana: “Farzımı, kullarımdan hafifleterek yürürlüğe koydum” diye nida etti.
(Kütüb-i Sitte Serisi:1, Sahîh-i Buhârî, Hadis No:
1586)
 ______

"Biz Muhammediyiz demek 28 peygamberi içinde tutar. Muhammed Aleyhisselâmı Duydu ve Uyduysa ona cennet vardır. Nur-u Mime ulaşmıştır. "Resim

 

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...