ELLERİMİZİN BÜYÜK BOŞLUĞU..
Burası dünya, gece,gece,gece,
Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık.
Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor, Dünya'nın yalanları, uçakları ve bombaları arasında solup giden ömrümüzü, Kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden, nizamnamelerdan sıkıldık. Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden, Bilgisayar tıkırtılarından, gazete hışırtılarından, Alıp başımızı gitmek istiyoruz,alıp başımızı sana gelmek istiyoruz. Sana gelmek , sana gelmek, orada kalmak istiyoruz... Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz, başımızın okşanmasını, Göz yaşımızın silinmesini, kolumuza girilmesini istiyoruz, Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz, rüzgarın sesini,ırmağın sesini, Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, çocukların çocuk, Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek, nanenin nane olduğu bir DÜNYA'YI yeniden isterken.. Seni istiyoruz aslında birtürlü bunu söyleyemiyoruz.Her yer gece, çok gece ve biz meleklerini istiyoruz,, RABB'im çok yeneildik yetmezmi..Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, Bir ziyafetin ortasında, bir günahın tenhasında, büyütüp durduk siyahı.Kuşlar gibi bakarken, kuşlar gibi vurulan çocuklarla, çok yenildik yetmez mi? Bir mermiyle değişirken dünyamız, kulağımız da uluslararası bir kınama, Büyük, büyük, yokluk yurdunun uğulduyan sorusuyla giriyoruz toprağa, Dünya değişti ama kapı nereye açılacak, Bileni biliyoruz şimdi ne başlayacak.İşaretler ortadayken çöllere daldık,kalp verdin korkunç yaralandık.Akıl verdin, iyiliği esir aldık, Ekranda kıtadan kıtaya atılan bir füze, Gazetede karşı kaldırıma geçerken çiğnenen zavallı bir adam,,, Durmadan dönen kavanoz dipli bir dünyadanerede durulabilirse, Orada bile değili ve bilmiyoruz Böyle nasıl olunucağını, çamur olabilir,kan olabilir, karanlık olabilir. Böyle nasıl ele geçirir yalan dünyayı ,kahpe gece, Gece,gece, AH GECEHer yağmur tanesini bir melek indirirken yer yüzüne... Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilirmi?..Bilemiyoruz... Çünkü bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu. Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşgulüz şu anSonra oturup düşüneceğiz manalı manasız bütün bu olanları.... Bu olanlar çok şey şüphesiz..Ama vaktimiz kalrsa oturup düşüneceğiz..Yusuf'u düşüneceğiz, Ya'kub'u, Musa'yı, İsa'yı düşüneceğiz.. Nuh'u öbürlerini , Efendimiz ve Efendimizi... Kuyular kuyular kazdık. Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığın da..Sazdık, Kestik kendimizi deldik yaktık...Sonra sana değil, dünya'ya ağlayarak aktık...... Dünya ki Mescit'tir, hepimiz ona bir otel yaptık... Kalktık ki, yenilmişiz, değişmişiz ve azmışız..Bir sızı kalmış içimizde başka bir şey yok, Bu sızıdan bir yol bulup kapına dayanmışız.... Bir çocuk oyuncağını alamamış, Bir kız sevdiğini saramamış, Bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu.. Bir adam paramparça bir çift göz için, Birisi ekmek götürememiş evine, birisi Aşk,Birimiz Dünya'yı kurtaracak. birimiz yarını, birimizin aklı tutulmuş yanıyor... Birimiz bomboş kalbine bakıp birini anıyor Birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam yanıyor.... Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor... Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden ellerini hala açık sanıyor.... Geldik işte bunlar günahkar ellerimiz, açılmiş bak, bilirsin ne diye, Ki bilirsin, biz bu gunahkar ellerle neler işledik, açtık işte bunlar günahkar ellerimiz.. Burası Dünya, şu biziz...bunlarda günahkar ellerimiz, Öyle açık, öyle acemi,öyle boş, öyle mahçup, öyle dalgın, öyle boş,öyle boş.. Senin değilmiyiz hepimiz,,,senin değilmi her şey...ALIRSIN..Kime ne verirsen,,kime ne,Ve bu açtığımız eller senin değilmi.Senin değilmiyiz hepimiz RABB'im...Bir yıldız-Bir ağaç-Bir buğday tanesi kadar, Bize dokun YA RABB'im Dokunmazsan uçacağız tozlar gibi UZAY'ın derin soğukluğuna.Kahire'den-Bomba'ya, İstanbul'dan-İsfahan'a, kudüs'ten-Paris'e.. Sensiz neye baktıksa, örgütlü bir yalnızlıktı, ne yaptıksa sensiz, bir şarkısızlıktı...
Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık.
Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor, Dünya'nın yalanları, uçakları ve bombaları arasında solup giden ömrümüzü, Kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden, nizamnamelerdan sıkıldık. Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden, Bilgisayar tıkırtılarından, gazete hışırtılarından, Alıp başımızı gitmek istiyoruz,alıp başımızı sana gelmek istiyoruz. Sana gelmek , sana gelmek, orada kalmak istiyoruz... Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz, başımızın okşanmasını, Göz yaşımızın silinmesini, kolumuza girilmesini istiyoruz, Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz, rüzgarın sesini,ırmağın sesini, Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, çocukların çocuk, Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek, nanenin nane olduğu bir DÜNYA'YI yeniden isterken.. Seni istiyoruz aslında birtürlü bunu söyleyemiyoruz.Her yer gece, çok gece ve biz meleklerini istiyoruz,, RABB'im çok yeneildik yetmezmi..Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, Bir ziyafetin ortasında, bir günahın tenhasında, büyütüp durduk siyahı.Kuşlar gibi bakarken, kuşlar gibi vurulan çocuklarla, çok yenildik yetmez mi? Bir mermiyle değişirken dünyamız, kulağımız da uluslararası bir kınama, Büyük, büyük, yokluk yurdunun uğulduyan sorusuyla giriyoruz toprağa, Dünya değişti ama kapı nereye açılacak, Bileni biliyoruz şimdi ne başlayacak.İşaretler ortadayken çöllere daldık,kalp verdin korkunç yaralandık.Akıl verdin, iyiliği esir aldık, Ekranda kıtadan kıtaya atılan bir füze, Gazetede karşı kaldırıma geçerken çiğnenen zavallı bir adam,,, Durmadan dönen kavanoz dipli bir dünyadanerede durulabilirse, Orada bile değili ve bilmiyoruz Böyle nasıl olunucağını, çamur olabilir,kan olabilir, karanlık olabilir. Böyle nasıl ele geçirir yalan dünyayı ,kahpe gece, Gece,gece, AH GECEHer yağmur tanesini bir melek indirirken yer yüzüne... Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilirmi?..Bilemiyoruz... Çünkü bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu. Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşgulüz şu anSonra oturup düşüneceğiz manalı manasız bütün bu olanları.... Bu olanlar çok şey şüphesiz..Ama vaktimiz kalrsa oturup düşüneceğiz..Yusuf'u düşüneceğiz, Ya'kub'u, Musa'yı, İsa'yı düşüneceğiz.. Nuh'u öbürlerini , Efendimiz ve Efendimizi... Kuyular kuyular kazdık. Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığın da..Sazdık, Kestik kendimizi deldik yaktık...Sonra sana değil, dünya'ya ağlayarak aktık...... Dünya ki Mescit'tir, hepimiz ona bir otel yaptık... Kalktık ki, yenilmişiz, değişmişiz ve azmışız..Bir sızı kalmış içimizde başka bir şey yok, Bu sızıdan bir yol bulup kapına dayanmışız.... Bir çocuk oyuncağını alamamış, Bir kız sevdiğini saramamış, Bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu.. Bir adam paramparça bir çift göz için, Birisi ekmek götürememiş evine, birisi Aşk,Birimiz Dünya'yı kurtaracak. birimiz yarını, birimizin aklı tutulmuş yanıyor... Birimiz bomboş kalbine bakıp birini anıyor Birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam yanıyor.... Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor... Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden ellerini hala açık sanıyor.... Geldik işte bunlar günahkar ellerimiz, açılmiş bak, bilirsin ne diye, Ki bilirsin, biz bu gunahkar ellerle neler işledik, açtık işte bunlar günahkar ellerimiz.. Burası Dünya, şu biziz...bunlarda günahkar ellerimiz, Öyle açık, öyle acemi,öyle boş, öyle mahçup, öyle dalgın, öyle boş,öyle boş.. Senin değilmiyiz hepimiz,,,senin değilmi her şey...ALIRSIN..Kime ne verirsen,,kime ne,Ve bu açtığımız eller senin değilmi.Senin değilmiyiz hepimiz RABB'im...Bir yıldız-Bir ağaç-Bir buğday tanesi kadar, Bize dokun YA RABB'im Dokunmazsan uçacağız tozlar gibi UZAY'ın derin soğukluğuna.Kahire'den-Bomba'ya, İstanbul'dan-İsfahan'a, kudüs'ten-Paris'e.. Sensiz neye baktıksa, örgütlü bir yalnızlıktı, ne yaptıksa sensiz, bir şarkısızlıktı...
Hayatın bir durağından, öbür durağına, bir sevgili olmadan yürümek.... Bunu yapamıyoruz,.Kundağı çıkarıp, kefeni giymeden önce, Adına hayat dediğimiz o büyük sarhoşlukta, Bir ölüm adımıyla geçerken, Dünya'nın bütün içlerinden,, Günahkar ellerimizi açmış bekliyoruz,,,,Açmış bir çiçeğin değilmiyiz biz senin..Haber göndermedinmi bize şahitlerin değilmiyiz, müziğin değilsek de bu sesler ne? Kimsesisiz kime gidelim, yaralarımız var kime sıcak bir şey arıyoruz, kime Bağışlanmak istiyoruz, kime gidelim sorumuz ve cevabımız sen, değil miyiz Yorgunuz,kaybetmişiz,dalgınız,kırgınız,küsmüşüz, Bu çocuklar birer birer kaybolurken, sisler içinde kime gidelim.. Çok yürüdük yollar kayboldu, yol bulduk sana geldik,Ne getirdin deme bize, senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur. Geldik işte bunlar günahkar ellerimiz,
BUNLARDA GÜNAHKAR ELLERİMİZİN BÜYÜK BOŞLUĞU. Altı yönüm harab, beş duygum harab, on parmağımda on acı YA RABB.. Denize dalan bir desti nasıl tahammül etsin suya, fırlattın beni dünya'ya... Yeniden al kucağına,çağır beni yeniden, bu saman çöpünü kasırgada bırakma. Bağışla bizi diyebilirmiyiz, bilmiyoruz, dilimiz varırmı buna affet bizi diyebilirmiyiz.. Bunu deniyoruz şimdi..İçimizin ve dışımızın bütün cehennemlerinin uzağında bir bekleyiş bizim ki.. Büyük bir kapının önünde bir karınca, vurmuş, kapıyı bekliyor.. Kapı açılacak yoksa niye var. RAHMET örtecek günahını, Geride kalacak gazabın adımları, Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları. Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz, GÖRÜNECEKSİN, Durmadan kendimizden geçeceğiz, GÖRÜNECEKSİN, Her şeyimizle sana göçeceğiz...DEĞİLMİ... DEĞİLMİ...DEĞİLMİ OL DEDİN OLDUK SENDEN, GEL DEDİN GELDİK SANA..Yaptıklarımız için, yapmadıklarımız için.. ELİMİZİ, DİLİMİZİ, ALLAH'IM, BAĞIŞLA BİZİ, BAĞIŞLA BİZİ.. Başımız yerde, açtık elimizi sevgilinle birlikte, Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan, Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından, Parçalansakda al bizi bir daha ayırma kabrin de uyuyalım, Yabancıysak dost ol bize senden yolundan ayrılmayalım.... Ellerimiz açık ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz.. Sevdiklerin aşkına, sevenlerin aşkına...... İNŞİRAH, İNŞİRAH, İNŞİRAH..
BUNLARDA GÜNAHKAR ELLERİMİZİN BÜYÜK BOŞLUĞU. Altı yönüm harab, beş duygum harab, on parmağımda on acı YA RABB.. Denize dalan bir desti nasıl tahammül etsin suya, fırlattın beni dünya'ya... Yeniden al kucağına,çağır beni yeniden, bu saman çöpünü kasırgada bırakma. Bağışla bizi diyebilirmiyiz, bilmiyoruz, dilimiz varırmı buna affet bizi diyebilirmiyiz.. Bunu deniyoruz şimdi..İçimizin ve dışımızın bütün cehennemlerinin uzağında bir bekleyiş bizim ki.. Büyük bir kapının önünde bir karınca, vurmuş, kapıyı bekliyor.. Kapı açılacak yoksa niye var. RAHMET örtecek günahını, Geride kalacak gazabın adımları, Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları. Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz, GÖRÜNECEKSİN, Durmadan kendimizden geçeceğiz, GÖRÜNECEKSİN, Her şeyimizle sana göçeceğiz...DEĞİLMİ... DEĞİLMİ...DEĞİLMİ OL DEDİN OLDUK SENDEN, GEL DEDİN GELDİK SANA..Yaptıklarımız için, yapmadıklarımız için.. ELİMİZİ, DİLİMİZİ, ALLAH'IM, BAĞIŞLA BİZİ, BAĞIŞLA BİZİ.. Başımız yerde, açtık elimizi sevgilinle birlikte, Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan, Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından, Parçalansakda al bizi bir daha ayırma kabrin de uyuyalım, Yabancıysak dost ol bize senden yolundan ayrılmayalım.... Ellerimiz açık ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz.. Sevdiklerin aşkına, sevenlerin aşkına...... İNŞİRAH, İNŞİRAH, İNŞİRAH..
AYETİN DEĞİLMİYİZ ZATININ LA İLAHE İLLALLAH, ALLAHU EKBER
M.İ.