Büyük Günahlar
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öylesine 5 türlü büyük günah vardır ki, onları af ettirecek hiç bir şey yoktur.
a) Allah'a şerik koşmak,
b) Öldürmeyi gerektiren (dinden dönmek, evli olduğu halde zina etmek gibi) herhangi bir sebep yokken adam öldürmek,
c) Mümin olanlara iftirada bulunmak,
ç) Düşman cephesinden kaçmak,
d) Hakkı olmadığı halde yalan yeminle başkasının malını almak. Birinci maddenin dışında bu hadiste geçen diğer dört günahları af olunması için tecavüzde bulunduğu kimselerle helâlleşmesi gerekir.)”[169]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öylesine beş ağır günah vardır ki bu günahları işleyenlerin cezasını Hz. Allah dünyada iken verir. (Ahirete ertelemez.)
a) Zulüm etmek,
b) Verdiği sözü tutmamak,
c) Ana babaya hakaret etmek,
ç) Akrabalarıyla ilgiyi kesmek,
d) İyiliklere karşı nankörlük yapıp iyilikleri hiçe saymak.”[170]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ben, Huzaî kabilesinden olan Amirin oğlu Amr'in cehennemin içinde peşinden barsaklarını sürüklediğini gördüm. Çünkü devesini yavrusuyla birlikte putlara ilk adayan kimse o olmuştur. (Bugün, -heykelleri put sayarak ta'zim gayesiyle çelenk koyan kimse bu hadiste anlatılmak istenen manâyı teşkil etmektedir.”[171]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın fiezdinde üç kimse insanların en kötüsüdür.
a) Kâbenin civarında (zina, içki, gibi) günah işleyenler,
b) (Pavyon, bar, gazino gibi) kâfirlere ait bulunan herhangi bir müesseseyi İslâm aleminde faaliyete sokanlar,
c) Öldürülen akrabasının katilinin yerine, iftira ederek masum bir kimseyi göstermek.”
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İki kişi vardır ki, kıldıkları namazlar, kendilerinden ayrılır. (Kayıt defterine geçirilmez.)
a) Efendisinden kaçan köle,
b) Kocasına karşı gelen kadın,
Kadın kocasına karşı geldikçe, köle de efendisine dönmedikçe günahları devam eder.”[172]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cahiliyet devrine ait müslümanlara yakışmayan iki büyük günah vardır:
a) Temiz bir insanın soyuna sopuna çamur atmak. (Sen, babanın çocuğu değilsin. Piçin tekisin gibi kötü sözler söylemek.)
b) Ölünün üzerinde iyiliklerini saymak, elbisesini yırtmak, saçını yolmak, yüzüne vurmak gibi hareketler yaparak bağırıp çağırmak.”[173]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öylesine ağır iki günah vardır ki, bunların cezasını Hz. Allah ahirete bırakmayıp dünyada iken acele olarak verir,
a) Zulüm etmek,
b) Ana babaya hakaret etmek.”[174]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tehlikeli yedi büyük günahdan kaçınınız:
a) Allah'a şerik 'koşmak,
b) Başkasına büyü yapmak,
c) Öldürülmesini gerektiren sebepler yok iken Allah'ın haram kıldığı kimseleri öldürmek.
d) Yetimin malını yemek.
e) Düşman cephesinden kaçmak.
f) Temiz bir kadına zina iftirasında bulunmak.”[175]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Ey imanlılar!) Allah'ın yasakladığı (Zina, cinsi sapıklık gibi) kirli günahlardan sakınınız. (Buna rağmen) kim, bu günahlardan birini yapmak isterse, -kimsenin görmediği ıssız bir yerde yapsın. (Başkalarını alıştırmaksızın) bu yaptığı kirli günahtan sığınsın. Çünkü böyle bir günahı, açıkça yapan kimseleri, Allah'ın kitabı olan Kur'an-ı Kerim'in gösterdiği cezalara çarptırırız.”[176]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benden sonra ümmetimi (doğru yoldan saptıracak) üç şeyden korkarım:
a) Hakimlerin adaletten ayrılıp zulüm etmeleri,
b) Yıldızların müessir olduklarına İman etmeleri,
c) Kader yazısına (meydana gelmeden önce Allah'ın bilip her şeyi takdire bağladığına inanmamaları”[177]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir amirin kabul ettiği hediye rüşvettir. Hakimin kabul ettiği rüşvet ise, küfür kadar büyük bir günahtır. Çünkü rüşvet, hakimi adaletten ayırır, hak sahibini haksız, haksızı da haklı çıkaracak bir niteliktedir.”[178]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Dinin haram ve zararlı saydığı) kötülükler, gizli yapıldığı müddetçe sadece yapan kimseye zarar verir. Fakat açıkça yapıldığı zaman, yalnız yapan kişiye değil aynı zamanda bütün topluma zarar verir.”[179]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Ey müminler!) cahiliyet devrine ve kâfirlerin adetlerine uygun bir kıyafete girer, onların arzu ve isteklerine yaraşır hareketlerde bulunan kişilerin yaptıklarını duyduğunuz veya gördüğünüz zaman, onları ima ile değil, en açık bir şekilde rezili rüsva ediniz.”[180]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Zina, aralarında açıkça yapıldığı bir toplumu (dünyevi büyük bir felâkete sürükler ve) Allah'ın azabına uğratır.”[181]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fuhuş açıkça yapıldığı zaman depremler olur, hakimler adaletten ayrılıp zulüm ettikleri zaman yağmurlar azalır, gayri müslime zulüm edildiği takdirde düşmanlar galip gelir.”[182]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benim ümmetim, dünya işlerini, din ve ahiret işlerinden üstün görüp önem verdikleri zaman, İslâm sevgisini kaybederler.
Allah'ın ve İslâm dininin güzel gördüğü şeyleri başkalarına emretmediği kötülüklerden milleti vazgeçirmediği takdirde, Kur'an-ı Kerimin bereketinden mahrum kalırlar.
Ümmetimden bazıları küfür ederek birbirlerine düştükleri takdirde Allah'ın rahmet nazarından düşüp yardım elinden mahrum kalırlar.”[183]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Mümin bir kişi, din kardeşini “kâfir” diye çağırdığı takdirde o ikisinden buna lâyık olan bu sözü hak etmiş olur. (Eğer ikisi de buna lâyık değilse, o zaman arkadaşını kâfir diye çağıran kişi günahkâr olur.)”[184]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın kendilerine karşı gazaba geldiği (kötü huylu) dört kimse vardır:
a) Çok yemin eden tüccar,
b) Gururlu fakir,
c) Zina yapan orta yaşlı yetki sahibi kişiler
d) Adaletten ayrılan yetki sahibi kişiler.”[185]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamet günü Allah'ın nezdinde en şiddetli azab gören kimseler, Allah'ın yarattıklarının benzerlerini yapanlardır. (Çünkü, bugün İslâm memleketine getirilen batı aleminin kirli arzularının baş sebebi, kötü resimler olmuştur.)”[186]
20 - Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz dört büyük günah vardır:
a) Allah'a şerik koşmak,
b) Ana babaya hakarette bulunmak,
c) Yalan yere yemin etmek,
Çünkü, hakimin karşısında yalan yere yemin eden bir kimse, yeminine karıştırdığı yalan sözü kalbinde öylesine kara bir leke olur ki, o leke kıyamete kadar kalacaktır.”[187]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah'ın ilk olarak yasakladığı şey put putlara tapmaktır. Ondan sonra içki içmeyi ve sonra da başkalarıyla boş yere mücadele ve münakaşa etmeyi yasaklamıştır.”[188]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanların en kötüsü (Salih peygambere mucize olarak verilen) devesini keserek öldüren kadın ve kardeşini öldüren Adem peygamberin oğludur. Bu yüzden öldürülecek kişilerin veballarının bir kısmı da ona yazılacaktır, Çünkü ilk olarak insan öldürmeye alıştıran o, olmuştur.”[189]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'a and olsun ki, muhakkak ki, içki içen bir kimse, puta tapan bir kimse gibidir.”[190]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
Allahu Tealâ’ya and olsun ki, Cebrail (a.s.) bana gelerek dedi ki: “Devamlı içki içen bir kimse, puta tapan bir kimse gibidir.”[191]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fahişe bir kadının zina yapması, bin erkeğin ziya yapması gibidir. (Birçok erkekleri yoldan çıkarması yüzünden çok zararlıdır.) Namuslu bir kadının güzel hareketleri, (sevap bakımından) iman ve amelde samimi olan 70 erkeğin hareketleri gibidir.”[192]
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cehennem ateşi (dolayısıyla azabı) 70 kısımdır. Bu azabdan 69 u haksız yere emir edenler, geriye kalan diğer birisi de sebepsiz olarak insanı öldürenler içindir”[193].
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kendilerini görmediğim iki grup cehennemlikler vardır:
a) Sığırların kuyruğu gibi ellerinde bulunan kamçılarla (keyif olarak) insanları döven kimseler,
b) Başları devenin ürkeçine benzeyen, haktan ayrılmış zengin erkeklerin ahlâklarını bozan kadınlardır. Bu kadınlar, cennetin kokusunun en uzak yerlere kadar yayılmış olmasına rağmen, ondan mahrum kalırlar.”[194]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Cansız ve hareketsiz birer madde olmalarına rağmen) bir dağ diğer bir dağa hakarette bulunursa, hemen parçalanacaklardır.”[195]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Zulümlerin en büyüğü, kişinin din kardeşinin hakkı olan toprağından yarım metrelik dahi olsa yer almasıdır. Çünkü kişinin, din kardeşinden haksız olarak aldığı taş ve toprak, kıyamet günü ateşten bir halkaya dönüşüp boynuna geçirilecektir.”[196]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Büyük günahlar yedi tanedir:
a) Allah'a ortak koşmak,
b) Anne babaya karşı hakaret etmek,
c) Allah'ın yasakladığı (haram kıldığı) halde, insan öldürmek,
ç) İffetli, namuslu ve mümin kadına iftirada bulunmak,
d) Düşman cephesinden kaçmak,
e) Yetim malını yemek,
f) Müslümanlarla birlikte hicret ettiği yere tekrar dönmektir.”[197]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En büyükler şunlardır:
a) Allah'a şerik koşmak,
b) İnsan öldürmek,
c) Yalancı şahitlikte bulunmaktır.”[198]
32- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, Hz. Allah, kendi kudret eliyle yarattığı cenneti kâfirlere ve devamlı içki içen-sarhoş olan kimselere haram kılmıştır”[199]
33- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, Hz. Allah (işlenen kötülüklere karşı) hiddete geldiği gibi, hakiki müminler de hiddete gelir. Allah'ın hiddete gelmesi, Müminin kendisine haram kılınan şeyleri işlemesindendir.”[200]
34- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın ortaya çıkarıp rezil etmediği halde, (zina gibi) çirkin ve kötü bir şeyi başkalarına ifşa eden kimselerin dışında, ümmetimden herkesin affedileceğini umuyorum.”[201]
35- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benim ve diğer bedduaları kabul olunan peygamberlerin lanet ettiği yedi kimse vardır:
a) Allah'ın kitabı olan Kuran-ı Kerime ilâve eden,
b) Kader yazısını yalanlayan,
c) Mekke'nin hareminde (yasak olan bölgede) Allah'ın haram kıldıklarını işleyen,
ç) Benim sülâlemden olan bir kadını iğfal eden,
d) Benim yolumu bırakarak bar, gazino, randevuevi gibi dinin mubah saymadığı her hangi bir şeyi icad eden kimse.” [202]
36- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ümmetimden öylesine kimseler vardır ki, benim şefaatimden faydalanamazlar:
a) Zalim, hilebaz devlet adamları,
b) Allah'ın kitabı olan Kur'an-ı Kerime ilâve eden kimseler.”[203]
37- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'û Taâlâ’nın kıyamet günü, kendilerine rahmet nazarıyla bakmadığı ve konuşmadığı üç kimse vardır:
a) Yalan yere yemin ederek (satılık olan şu malıma senden) daha fazla verildi diyerek başkasını aldatan kimse,
b) Bir müslümanın malını zimmetine geçirmek için, yalan yere yemin eden kimse,
c) Kuyusunda fazla su olduğu halde, muhtaç olan kimselere vermeyen kimseler. Hz. Allah kıyamet günü o kimseye şöyle seslenir: Bugün seni dünyada muhtaçları mahrum kıldığın gibi, ben de seni rahmetimden mahrum kılarım.”[204]
38- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah'ın kıyamet günü kendileriyle hiç konuşmadığı, affetmediği ve onlara rahmet nazarıyla bakmadığı üç kimse için şiddetli azab vardır.
a) Zina eden yaşlı kimseler,
b) Yalancı devlet adamı,
c) Gururlu olan fakir.”[205]
39- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öylesine üç türlü iş vardır ki, onlarla birlikte işlenilen hiç bir sevabın faydası yoktur:
a) Allah'a eş koşmak,
b) Dindar olan anne ve babaya karşı hakaret etmek,
c) Düşman cephesinden kaçmak.”[206]
Cehennemin Sıfatları
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, cehennemin içine kenarından bir taş atılsa, yetmiş sene düşer de, gene dibine ulaşamaz.”[1114]
Sehrete: Taş, Kaya
Sefiri: Cehennem Kenarı
Fetehvi: Düşmek
Karârıha: Dib, Sonu[1115]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Yakıcı cehennem ateşine dayanılmaları için) kâfirlerin vücutları öylesine büyütülür ki, dişleri bile Uhud dağından daha büyüktür. Muhakkak ki, onların vücutlarının dişlerine oranı, vücudlarınızın dişlerinize olan büyüklük oranındadır.”[1116]
Hadislerde geçen bazı kelimeler:
Dirsehu: Azı dişi.[1117]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, cehennem ehlisi, öylesine ağlayıp gözyaşı dökerler ki, döktükleri gözyaşlarkafir,ında gemiler yüzdürülseydi, yüzerlerdi. Şüphesiz onlar kanlı gözyaşları dökerler.”[1118]
Leyeküne: Büyütülmek
Leceret: Yüzmek
Dem: Kan.[1119]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cehenneme girecek olan kâfirlerin derilerinin kalınlığı, Cebbar meleğinin kırk zira’ (bir zira’ beşyüz cm., toplam yirmi metre) kalınlığındadır. Onların dişlerinin büyüklüğü Uhud dağı büyüklüğünde, cehennemde oturdukları yer ise Mekke ile Medine arası kadardır.”[1120]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, imanlılardan dünyadaki tüm (cehennemi hak etmiş) hür, köle ve cariyeler ard arda cehenneme atılırken, (cennete girmeyi hak etmiş salih kimselerin şefaati sayesinde) kurtulup ardı sıra cennete gireceklerdir.”[1121]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, dünyadaki ateşiniz, cehennem ateşinde parçalanarak etkisini kaybetmiş yetmiş parçadan bir parçadır. Eğer bu ateş, iki kere su ile yıkanmamış olsaydı, (şiddetli hararetinden dolayı) ondan faydalanamayacaktınız. Öyle ki, o kendisini tekrar cehennem ateşine yollamaması için Allah'a dua eder.”[1122]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cehennem ateşinin korlarından biri, doğuda olsaydı, onun ısısı batıda bulunurdu.”[1123]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cehennem ateşinin balyozlarından birisi yeryüzüne getirilseydi, tüm insan ve cinler onu ordan kaldırmak isteseler, muhakkak kaldırmaya güçleri yetmeyecektir. Cehennemliklere vurulan balyoz, bir dağa vurulsaydı; dağ parçalanıp toz haline gelirdi.”[1124]
Hadisde geçen bazı kelimeler:
Mukmâ: Balyoz.
Hadid: Demir
Ğubar: Toz.[1125]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir damlası bile dünya ehlinin hayatını bozmaya yetecek zakkum ağacını yiyecek ve içecek olan cehennemlik kişinin hali ne olur acaba.”[1126]
Zakkum: Cehennemde pis kokulu, tadı zehirli bir ağacın ismidir. Cehennemliklerin yiyeceği andan olacaktır.[1127]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamet günü cehennem ehlilerinden azabı en hafif olan, ayaklarının topukları altına cehennem ateşinin konulan iki koruyla beyinleri kaynayan kişiler olacaktır”[1128]
Ehven: En hafif
Âhmes: Topuk.
Kadem: Ayak.
Cemere: Ateş koru.
Yağli: Kaynar. [1129]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamet günü cehennem ehlilerinden azabı en hafif olanı Ebu Talip’tir. O da ateşten yapılmış giyeceği bir çift ayakkabıdan beyni kaynayacaktır.”[1130]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cehennem ateşi kıpkırmızı oluncaya kadar bin senelik, sonra beyaz oluncaya kadar bir bin senelik daha yakılmıştır. Bu sefer simsiyah oluncaya kadar bin senelik daha yakılan cehennem ateşi, karanlık gecenin karanlığı gibi simsiyahdir.”[1131]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kâfirin dişlerinin (cehennem ateşine karşı dayanıklı olması için) kıyamet günü, uhud dağı büyüklüğünde olacaktır. Derilerinin kalınlığı ise üç günlük mesafe kadar olur.”[1132]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamet günü kâfirin dişleri Uhud dağı, baldırları Beyza dağı büyüklüğünde, cehennemde kaplayacağı yerin genişliği ise otuzaltı mil kadar olacaktır.”[1133]
Cennetin Güzellikleri
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennet, (tabaka halinde olan) yüz dereceden (makamdan) oluşmuştur. Her birinin arasındaki mesafe, yerle gök arası kadardır. Cennetin dört büyük ırmağı, en üst tabakadaki firdevs denilen cennet makamından akar. O halde, Allah'dan dilerseniz, arş'ın altında bulunan firdevs cennetini dileyiniz.”[1076]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennete girecek olan kişiler, büyük servete kavuşur, yokluk yüzü görmez, bir güçlükle karşılaşmaz, giydikleri elbise ve gençlikleri asla yıpranıp tükenmez.”[1077]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benim ümmetimin cennete girecekleri rahmet kapısının genişliği, cinsi güzel bir ata binmiş kimsenin gideceği üç gün-üç gecelik mesafe kadardır. Buna rağmen, o kapıdan girecek olan müminler, öylesine bir izdiham içersinde girecekler ki, nerdeyse omuzları kopar.”[1078]
İslâm ümmeti için, müminlerden başka hiç bir kimsenin gireme yeceği özel bîr kapı vardır. Oradan girecek olan müminler öylesine kala balık olacaklar ki, kapının çok geniş olmasına rağmen gene de, yol bula mayıp birbirlerinin omuzları üstüne çıkacaklar.[1079]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kevser, etrafındaki duvarları altından, suyunun aktığı yer yakuttan, toprağı miskten daha güzel kokulu, suyu baldan tatlı, kardan beyaz olan cennette bir nehirdir.”[1080]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennet köşklerinin duvarlarındaki taştan altın ve gümüşten, harçları kokulu sarı renkli miskten, içindeki çakıl taşlan billûr yakuttan, toprağı zaferandan, olan bir cennete girecek olan kimseler, büyük bir nimete konup asla fakirlik yüzü görmez, orada ebediyyen kalıp ölmez, elbiseleri yıpranmaz, gençlikleri ise tükenmez.”[1081]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Altmış mil yüksekliğinde ve her köşesinde müminin, arkadakilere öndekileri göremiyeceği kadar kalabalık olan sevdiklerinin oturduğu cennet çadırları inciden yapılmıştır.” [1082]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tuba, cennette öylesine büyük bir ağaçdır ki, gölgesinin kapladığı alan, süratli bir atın yüz senede varacağı bir mesafe uzunluğundadır. Cennet ehlinin elbiseleri onun goncalarından çıkar.”[1083]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tuba, cennette, yüksekliği ancak Allah tarafından bilinen öylesine bir ağaçdır ki, gölgesinde bir atlının yetmiş sene yürüyebileceği kadar uzun dalları, herbirinin üzerine deve büyüklüğünde kuşların konabileceği kadar kuvvetli mücevherden yaprakları vardır.”[1084]
Tahte: Alt
Gusnin: Dal
Harif: Yaz. (Fakat hadisde yıl anlamında kullanılmıştır.)
Verak: Yaprak
Hulel: Zinetler
Dayr: Kuş
Buht: Deve[1085]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennete ilk girecek olan zümre, ayın ondordü, ikinci girecek olan zümre ise semadaki en parlak yıldızın güzelliğinde olacaktır. Her birinin, bacaklarının ilikleri dıştan görünen ve üzerlerinde yetmiş zinet bulunan ikişer hanımları olacaktır.”[1086]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En aşağısının bile seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki zevcesi olacak olan cennet ehlilerine yakut, zübercan ve billur mücevherlerinden yapılmış Gabiye ve Sena ülkeleri genişliğinde köşkler verilecektir.”[1087]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, İlliyin (cennetin en yüksek makam)'ı hak etmiş, yüzü en parlak bir yıldız gibi parlayan cennet ehlilerinden birisi, makam bakımından daha aşağı cennet ehlilerine göründüğü zaman, onları bambaşka bir aydınlığa gark eder.”[1088]
Dünyadaki nurların tümü, sevgili peygamberimizin nurudur. Allah'a inanmış, ömür ve hayatını O'nun yoluna adamış, İslâmın yükselmes için, geceli gündüzlü çalışarak kuvvetli iman nuruna sahip olmuş, öldükten sonra da imanı sayesinde yüksek makamlara çıkmış olan bir müminin aşağı makamlardaki müminlere iman nurunu göstermesiyle, o müminle bambaşka bir aydınlığa kavuşurlar. Semada bulunan yıldız ve gezegenle (ışıklı veya ışıksız olsunlar) güneşten aldıkları ışık sayesinde aydınlığa kavuştukları gibi, muhakkak ki, o müminlerde öylesine bir aydınlığa kavuşurlar.[1089]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, cennet ehlilerinden bir erkeğe, (dünyada, yüz erkeğe verilmiş yemek, içmek, sehvi ve cinsiyetteki kuvvetin tümü verilir. Küçük ve büyük abdestlerinin yerine misk kokusundan bir ter dökerler. Yedikleri yemeklerden dolayı şişmiş olan karınları da küçülüp tekrar eski halini alır.”[1090]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz cennete giren mümin kişi, makamının yükseldiğini görünce “bu bana nereden verildi.” diye sorar. Ona “dünyada bıraktığın çocuğunun duası sayesinde verildi” diye cevap sunulur.[1091]
Müminler öldükten sonra, dünyada bıraktıkları arasında ancak iki şeyden fayda bulurlar:
a) Cari sadakalar. (Hayatta iken yaptırdığı cami köprü ve çeşme gibi kalıcı eserler.)
b) Ardında bıraktığı salih evlâtlar.
Bunlar ölmüş olan arta ve babalarının ruhlarına dua ve istiğfarda bulunmakla onlara sevap işlerler. Bunun içindir ki, anne ve babalar hayatta iken hak etmedikleri yüksek makamlara ulaşırlar.[1092]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, şehidlerin ruhları, meyvelerinden faydalanmak için yeşil bir kuş gibi cennet ağaçlarının dallarına konarlar.”[1093]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, cennet erkeklerinin hanımları hiç bir kimsenin işitemeyeceği şekilde en güzel bir sesle kocalarına cennet türküleri söylerler.”
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennet ehlilerinin ilk olarak yiyecekleri şey, cennet balıklarının akciğeri olacaktır.”[1094]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, yiyip içecek, fakat asla yellenmeyecek, küçük ve büyük abdest bozmayacak, sümkürmeyecek olan cennete girecek müminler, aynı zamanda yedikleri yemeklerden dolayı ağızları geğirmez, abdest bozmaları halinde de misk kokusunda terler dökerler. Onlar, nefeslerini, sizin nefes alıp verdiğiniz grbi değil, “subhanallah velhamdulillah” cümleleriyle alıp verirler.”[1095]
Cennete girecek olan müminler, sayılmayacak kadar çok olan cennetin yiyecek ve meşrubatlarından yiyip içerler, fakat asla tükürüp sümkürmez, abdest bozmaz, yediklerini de miskten daha güzel bir koku olacak olan terleriyle dışarıya çıkaracaklar. Nefeslerini ise la ilahe illallah, subhanallah velhamdulillah” cümeleriyle alıp verirler.[1096]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennete girdiğimde, kenarları inci ve billurdan yapılmış bir nehirle karşılaştım. Elimi suyun aktığı yere koyduğumda sarı renkli misk gibi koktuğunu gördüm. Hz. Cebraile “Bu nedir?" diye sordum. Cebrail ise bana:
“Bu Allah'ın sana cennette bağışladığı kevser nehridir” diye cevap verdi.”[1097]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennetliklerin yüz ve bedenleri tüysüz, gözleri sürmeli, gençlikleri tükenmez, giydikleri ise yıpranmaz olacaktır.”[1098]
Hadisde geçen bazı kelimeler:
Cürud: Tüysüz beden.
Mürd; Sakalsız yüz.
Kühul: Sürmeli gözler.
La Yefna: Bitip tükenmez.
Şebabühum: Gençlik
Vela tebla: Yıpranmaz.
Siyabühum: Elbiseler.[1099]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennet ehlileri, (dünyada iken) başkalarının haklarında iyi sözler söylediği, Cehennem ehlileri ise, aleyhlerinde konuştuğu, kötü sözler söyledikleri kimselerdir.”[1100]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, aşağı makamdaki cennetliler, üst makamdaki köşklerde oturan cennet ehlilerini, dünyada iken semadaki yıldızları gördüğünüz gibi görürler.”
Cennete girecek olan imanlıların mertebeleri birbirinden farklıdır. Ahiretteki makam ve rütbeler, imanlılara, dünyada yaptıkları iyilik ve islâma ettikleri hizmetlere göre verilir.
Günlerden bir gün peygamberimize galip “cennette içi dıştan, dışı dışı içten görünen cennet köşkleri kimindir” diye soran bir arabiye sevgil peygamberimiz “bu yüksek mükâfat ve makamlar, şüphesiz, tatlı, güleryüzlü ve terbiyeli konuşan, geceleyin herkesin uyuduğu zamanlar bile namaz kılıp oruç tutan kimseler içindir” cevabını verdi.[1101]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, deve ve kuşlardan başka hiç bir hayvanın bulunmayacağı cennette, cennet ehlileri birbirlerini yakut taşı gibi bembeyaz develerle ziyaret edecekler.”[1102]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, cennet ehli olan erkeklerin cinsi temasta bulundukları cennet kızları tekrar eski bekârlıklarına dönerler.”[1103]
Cennet kızlarının değerlerini arttıran bakirelikleri, izale edildikten az bir zaman sonra tekrar eski haline döner.[1104]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, (cennetin her köşesinde dolaşıp gezen) cennet nehirlerinin tümü, cennete su, bal, süt ve (sarhoşluk yapmayan) içki denizlerinden akarlar.”[1105]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak iki, dünyada hayvanlarınızın olduğu gibi, cennette her yanı misk kokacak olan istirahatgâhlar olacaktır.”[1106]
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, cennette öylesine büyük ağaçlar vardır iki, o ağaçların gölgesinde cinsi güzel süratli atlar, yüz sene koşsalar bile gene sonuna varamazlar.”[1107]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, cennette (müminler için) kimsenin görmediği, işitmediği, hatta kalbinden bile geçirmediği değerli ve bol nimetler hazırlanmıştır.”[1108]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak iki, cennette alışverişin olmadığı, buna karşılık çok sayıda kadın ve erkek resimlerinin bulunduğu ve oraya girecek olan erkeğin veya kadının istediği, beğendiği bir resmin şekline girebileceği bir sokak vardır."[1109]
Hadiste olduğu gibi, cennete girecek olan bir mümin hanımına karşı, hanımı da kendisine karşı dünyada olduğu gibi tek bir şekil ve güzellikte kalmayıp beğendikleri en güzel şekle girebilecekler.[1110]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, cennette sevinç, evleri diye anılan öylesine evler vardır iki, o evlere ancak çocukları sevindirip şenlendirecek müminle girebilecektir.”[1111]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz cennette bir mümin için inciden yapılmış altmış mil uzunluğunda bir çadır vardır ki, o çadırda yalnız o mümini seven aile toplumu olacaktır. Mümin kişi (dilediğinde) oraya girip dolaşır. Fakat oradaki insanlar öylesine kalabalık olacak ki, birbirlerini dahi görmezler.”[1112]
Cennete girecek olan bir mümin, hiç bir zaman yabancılık görmeyecektir. Kendisi için hazırlanmış çadır ve köşke binlerce ahbabları yerleştirilmiştir. Mümin kişi oraya girdiğinde kendisine sevgi ve saygı gösterilerinde bulunurlar.[1113]
Din Hükümlerini Değiştirmek
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah, Yahudileri yok etsin. Zira Hz- Allah Yahudi milletine, (onları denemek maksadıyla) kesinlikle her türlü iç yağını haram kılmıştır. (Onlar ise, Allah'ın hükümlerini hiçe sayarak) iç yağını eritip sattıkları gibi karşılığını da alıp yediler.”[16]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yine Hz. Allah, Yahudileri yok etsin. Çünkü onlar, (gösterilen kıbleyi terk ederek) peygamberlerinin türbelerini kıble edip, ibadetlerini ona göre kıldılar.” [17]