Bazı Haramlar
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gelecek olan şeyler müminin ahlâkı değildir:
a) Fazla sevgi. (Çünkü fazla sevmek ve başkasını şımartmak kişiyi doğru yoldan çıkarır.)
b) (Başkasının malına servetine göz dikmek) kıskanmak. Bu, İlim uğrunda mubah olmanın dışında her konuda haramdır.”[207]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bildiği halde babasını bırakarak “ben, filânca kimsenin oğluyum diye iddia eden” kişi, büyük bir günah işlemiş olur.
Kendisinin malı olmadığı halde benimdir diyen bir kimse cehennemdeki yerine hazırlansın.
Kim başkasını “Ey kâfir, Ey Allah'ın düşmanı veya ey Yahudi diye çağırırsa, o kimse o söze lâyık değilse, söylediği kötü sözler kendisine döner.
Kim, kötü bir isnatta bulunduğu kişi, iddia ettiği gibi değilse, isnat ettiği kötü sözler kendisine döner.”[208]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Alacaklı, borçlunun yanından memnuniyetle dönerse, denizde yaşayan tüm canlı varlıklar o borçluya dua ederler.
Borcunu ödemeye gücü yettiği halde, alacaklıya taciz eden borçluya, borcunu vermediği her gün ve her gece için Hz. Allah günah yazar.”[209]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Başkasının malını zorla almaya teşebbüs eden, soyan veya soydurtan kötü ahlâklı kimseler biz müslümanlardan değildir.”[210]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Başka milletlere kendisini benzeten kimse, biz müslümanlardan değildir. Öyleyse, ey müslümanlar, kendilerinizi Yahudi ve hıristiyanlara benzetmeyiniz.
Yahudilerin selâmları parmak işaretiyle, Hıristiyanların el işaretiyledir. (Müslümanların selâmları ise “esselâmualeyküm” sözüyle birlikte elle olur.”
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'dan başka herhangi bir varlığa yemin eden, başkasının ailesini aldatarak yoldan çıkartan veya kölesine (İşçisine, hizmetçisine) hakaret eden kimseler bizden değildir.”[211]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kendi öz nefsinin veya başkasının yumurtalarını çıkaran bizden değildir. (Nefsine hakim olamıyorsan) oruç tut ve eteklerini tıraş etme.”[212]
Hadisin sebebi: Mahzun oğlu Osman adlı bir kimse bir gün peygamberimizin yanına gelerek şöyle dedi:
“Ey Allah'ın resulü, ben şehevi arzularıma çok düşkünüm. Yumurtalarımı çıkarma konusunda bana izin verirmisiniz.” Bunun üzerine peygamberimiz (s.a.s.) bu hadisi buyurmuştur.[213]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Başkalarını kavimcilik ve katarcılığa çağıran bizden değildir, Yine kavimcilikten dolayı insan öldüren veya bu yolda ölenler de bizdin değildir.”[214]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Yakınlarından biricinin ölmesi gibi,) herhangi bir musibetten dolayı yüksek sesle bağırıp çağıran, başını tıraş; eden veya elbisesini yırtan bizden değildir.”[215]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Herhangi bir musibetten dolayı cahiliyyet devrine ait sözlerle bağırıp çağıran, yüzüne vuran, yakasını, yırtan bizden değildir.”[216]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Küçükleri sevmeyen, büyükleri saymayan ve bizi aldatanlar bizden değildir. Çünkü mümin bir kimse, kendi öz nefsi için istediğini başkası için istemedikçe gerçek bir mümin olmaz.”[217]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Başkasının mal ve servetine göz dikerek) kıskanan, söz taşıyıcılık yaparak iki kişinin arasını bozmak, gelecekten haber veren kahinler bizden, ben onlardan değilim.”[218]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Öylesine kötü bir zaman gelecek ki,) benim ümmetimden bazı -kimseler, çalgıyla birlikte oynayarak şarkı söyleyen kadınların karşısında çeşitli isimler taktıkları içkiler içeceklerdir. Hz. Allah (yaptıkları kötülüklerine karşılık) onları yerle bir edecek veya maymun, domuz gibi hayvanların şekline sokarak cezalandıracaktır.”[219]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öylesine kötü üç kimse vardır ki, onlar için Allah'dan af dileme ve durumlarını sorma.
a) İslâm topluluğundan ayrılarak iman ve adaletten ayrılmayan devlet adamına karış geldiği halde ölen kimseler.
b) Efendisinden haksız yere kaçarak ölen köleler,
c) Kocasından gizli olarak zina yapmak için süslenip evinden ayrılan kadınlar.”[220]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Kötü insanlardan öylesine) gururlu üç kimse vardır ki, onların hakkında hiç bir şey sorma:
a) Allah'ın cübbesini alıp giymek yani Allah'a mahsus olan azamet ve büyüklüğünü kendisine yakıştırmak konusunda Allah ile münakaşa edenler,
b) Allah'ın gömleğine yani izzet ve şerefine sahip çıkma konusunda Allah'la münakaşa edenlerdir.
c) Allah'ın emirlerinde şüpheye düşen ve rahmetinden ümidini kesendir.”[221]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Manevi kirli öylesine) üç kimse vardır ki, rahmet melekleri kendilerine yaklaşmazlar.
a) Kafirlerin ölüsü,
b) Kadınlara mahsus olan kokuları sürünen kadınlar,
c) Sebepsiz olarak gusül(boy) abdestini erteleyen cünuplu kimseler.”
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cehennem azabından kurtulamayacak (kötü ahlâklı) üç grup insan vardır:
a) İki kişinin arasında söz taşıyıcılığı yapan kimseler,
b) Anne, babasına (haksız yere) hakaret eden kimseler,
c) Devamlı olarak içki içen kimseler.”[222]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allahu Tealâ yalvarıp yakarmalarına cevap vermeyeceği ve sıkıntılara maruz kalacak) kötü olan üç grup insan vardır:
a) Hırsızların barındıkları yerlere giren kimseler,
b) Yolun ortasını işgal eden kimseler,
c) Hayvanını bağlamadan serbest bırakıp salıverdikten sonradan korunmasını dileyen kimseler.”[223]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, yemek yemek ve su içmek için altın ve gümüş kaplar kullanan kimseler, midelerine cehennem ateşi sokmuş gibi olurlar.”[224]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benim ümmetime geçmiş milletlerin hastalıkları bulaşacaktır
a) Allah'dan gelen her türlü nimetlerini inkâr etmek,
b) Allah'ın verdiği mal ve servetiyle gururlanıp çeşitli günahlar işleyerek Allah'a karşı gelmek,
c) Ahiret işlerini bırakarak dünyalıklarını çoğaltmakla birbirleriyle yarış etmek,
ç) Dünya işleri konusunda birbirleriyle münakaşa etmekle meşgul etmek.
d) Birbirlerini severek aralarında birlik ve beraberlik kurmaları gerekirken, birbirlerine kızıp aralarında dargınlık yaratmak.
e) Birbirlerinin mallarına göz dikerek kıskanmak,
f) Birbirlerine zulüm ve hakaret etmek.”[225]
Bazı Memleketlerin Üstünlüğü
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şamlılar, Allah'ın kamçısıdır. Allah, o kamçıyla dilediği kişilerden intikamını alır.”
“Şamlı münafıklarının müminlerine karşı galip gelmeleri ve üstün olmaları haramdır. Şamlı münafıklar, üzüntü, düşünce ve öfke sebebiyle öleceklerdir.”[358]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yemenlilerin kalbleri, daha ince, yumuşak ve itaatkârlardır.”[359]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İslâm ülkelerinin en çetini ve verimsizi Şam ülkesidir.”[360]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Medine toprağı, sokuşturulan (ahlâksızlık ve dinsizlik gibi) pasları yok edip temizleyen ve kokusunu güzelleştiren bir körük gibidir.”[361]
Medine, İslâm güneşi, alemlere rahmet olarak gönderilen, şanı merhameti bol, müminleri cennetle müjdeleyen, Hz, Muhammed (s.a.s,)'ın içinde medfun bulunduğu bir şehirdir.
Hz. Muhammed (s.a.s)'e hürmeten Medine’ye küfür ve dinsizliğe ait hiç bir düşünce ve fikir sistemi giremez. Girse bile yaşayamaz. oranın toprağı ve havası, ateşin demirleri eritip paslarını temizlemesi gibi, içine giren tüm düşünce ve fikir sistemleri yakıp yok eder.[362]
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim, yedi çeşit kıraat üzerine indirilmiştir. O halde Kur'an-ı Kerimi size en kolay gelen kıraat usulüyle okuyunuz.”[363]
Hadisde yedi kıraat manâsını taşıyan “sebgeti ehrufin” kelimesine hadisciler tarafından iki türlü manâ verilmiştir:
a) Kur'an-ı Kerim yedi kıraat üzerine indirilmiştir.
b) Kur'an-ı Kerîm, Arapların büyük kabilelerin konuştukları yedi dil üzerine indirilmiştir. Yani Kur'an-ın bazı kelimesi filânca kabilenin konuştuğu dile, diğer bazı kelimelerde öbür kabilelerin konuştukları dil üzerine inmiştir.[364]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz, Kur'an-ı Kerim, Allah'ın ziyafetidir. O ziyafetten gücünüz yettiği kadar kabul edip faydalanmaya çalışınız.”[365]
Hadisde geçen kelimeler; Me'dubet: Ziyafet sofrası.[366]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Peygamber efendimiz (s.a.s.)'in ahlâkı, tamamiyle Kur'an ahlâkına uygundur.”[367]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bakara sûresinin sonunda öylesine değerli iki ayet vardır ki (akşamleyin) o iki ayeti okuyan kimse, geceyi tamamiyle ibadetle geçirmiş gibi olur.”
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı okumaya devam ediniz. Çünkü öz nefsim kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, Kur'an-ı Kerim, bir devenin ayaklarına bağlı olan ipini koparıp kaçmasından daha çok, insanın (unutkanlık sebebiyle) kalbinden kaçıp gider.”[368]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamet günü, misk tepeleri üzerinde oturacak olan değerli üç grup insan vardır ki, onları hiç bir şey korkutmadığı gibi, onlar da hiç bir şeyden korkmazlar.”
a) (Dünya malı için değil). Allah'ın rızasını ve ilâhi mükâfatını dilemek maksadıyla Kur'an-ı öğrenip bütün işlerini içindeki ilâhi hükümlere göre yapanlar.
b) Allah'ın rızasını ve ilâhi mükâfatını dilemek maksadıyla günde beş vakit namaz için ezan okuyarak milleti namaz kılmaya davet eden müezzinler.
c) Allah'ın ibadetlerine engel olmayacak kölelik yükünü taşıyacak köleler.”[369]
Küsban: Tepeler.
Fezeg: Korkunç Şeyler.
Yefzegu: Korkmak[370]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Üzerime benzeri görülmeyen saygı değer ayetler indi. Onlarda Felâk ve nâs sûrelerinin ayetleridir.”[371]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Üzerime inen saygıdeğer on ayeti kim anlamlarını düşünüp (İfade ettikleri gibi hareket ederek) okumaya devam ederse, mutlaka cennete girecektir. O ayetler de müminûn sûresinin başındaki ayetlerdir.”[372]
Bu sûrenin başında bulunan on ayetten bazıları insanları iyiliğe, teşvik etmeğe, bazıları kötülüklerden vazgeçirmeğe teşvik eder. Bazıları ise, dinin ana temelini teşkil eden maddelerden bahseder. En son ayetleri de imanın ana esaslarını ifade eder ki, bu yüzden Kur'anda bu ayetlerin benzerleri az bulunur.[373]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İbrahim peygamberin mektupları Ramazan'ın ilk gecesinde, Tevrat kitabı altıncı, İncil on üçüncü, Zebur on sekizinci, Kur'an-ı kerim ise yirmi yedinci gecesinde indirilmiştir.”[374]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ın en değerli sûresinden sizleri haberdar edeyim mi? O da “Fatiha-ı Şerif” süresidir.”[375]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Musibetlere karşı) insanların sığınakları en faydalı surelerden size haber vereyim mi? Onlar “Felâk ve Nâs” sûreleridir.”[376]
Yaratılmış maddi varlıklara karşı manevi varlıklarda vardır. Maddi ilâçlara karşı manevi ilâçlar, sığınılacak kalelere karşı manevi kaleler de vardır.
Başı belâda olan kişiler kalelere sığındığı gibi gerektiğinde Kur'an-ın sığınaklarından olan Felâk ve Nâs sûrelerine de sığınmalı ve bu iki sûrelerine de sığınmalı ve bu iki sureyi bolca okuyup Allah'dan yardım dilemelidir. [377]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sizden evvel diğer peygamberlerin ümmetleri, kendi kitapları hakkında düştükleri ihtilâfları yüzünden helak olmuşlardır.”[378]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim yedi kıraat üzerine indirilmiştir. Her kelimenin zahiri (açık) ve batını (gizli) olmak üzere iki manâsı ve bir hükmü vardır. Her hükmün içinde bir kurtuluş yolu vardır.”[379]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim, üç dil üzerine, inmiştir. Kur'an-ı kerim'in hakkında ihtilâfa düşüp mücadele etmeyiniz. Zira Kur'an-ın tümü kutsaldır. Sizlere okunduğu gibi okuyunuz.”[380]
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennetin dereceleri (makamları)nın sayısı Kur'an ayetlerinin sayısı kadardır. Kur'an-ı öğrenip içinde hükümleri işlerinde uygulayan kimseler, en yüksek makama geleceklerdir.”[381]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim-i öğrenip, kendinize önder ve mürşit edininiz. Çünkü o, alemlerin sahibi olan Allah'ın kelâmıdır. Ondan geldiği gibi, orta dönecektir.”[382]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak ki, siz en çok Kur'an-ı Kerim-i okumakla Allah'a yaklaşırsınız.”[383]
Hadisde geçen kelimeler: Terciûne: Yaklaşmak.[384]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim-i ezberleyen bir kimsenin durumu, ipini muhafaza ederse duran, etmezse kaçıp giden ayakları bağlı bulunan bir devenin sahibine benzer.”[385]
İbîl: Deve.
Muekkele: Bağlı.[386]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Zilzal sûresi, sevap bakımından Kur'an-ın yarısına, Kâfirun sûresi dörtte birine, ihlâs sûresi ise üçte birine eşittir.”[387]
Zilsal sûresi, kur'an-ın yarısına eşittir. Haolsin ifade ettiği mananın sebebi: Kur'an-ı Kerim, dünya ve uhrevî işlerinden bahseder. Zîİzal sûresi, yalnız ahiret eşlerinden bahsettiğinden Kur’an-ın yarısına eşit olur. Kafirûn sûresi ise dörtte birine eşittir. Hadisin ifade ettiği manânın hikmeti: Kur'an-ı Karim, tevhidden, peygamberlikten, dünya ve ahiret meselelerinden bahseder. Kafirûn sûresi ise, yalnız Allah'ın tevhidinden bahsettiğinden Kur'an-ın “İhlâs sûresi, Kur'an-ın üçte bîrine eşittir” şeklindeki hadisin sebebi: Kur'an-ı Kerim, geçmiş milletlerin ibretle dolu kıssalarından, şer'î hükümlerinden ve Allah'ın sıfatlarından bahseder. İhlâs sûresi ise, yalnız Allah'ın sıfatlarından bahsettiğinden Kur'an-ın üçte birine eşit olur.[388]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Biriniz, geceleyin kalkıp namaza başladığı zaman, ağzını misvakla (diş fırçasıyla) temizlesin. Çünkü namazda. Kur'an okumaya başlayınca, oraya gelen melek, ağzını, okuyan kimsenin ağzına yaklaştırır ve onun ağzından çıkan kelimeleri ağzına alır.”[389]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı ezberleyen kimse, gece ve gündüz okumaya devanı ederse, unutmaz, fakat ihmalkârlık yapıp devam etmezse unutur.”[390]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerimde arş-ı alanın altındaki ilâhi hazineden indirilmiş dört kısım ayet vardır:”
a) Fatiha sûresi,
b) Ayet-ül Kürsî.
c) Bakara sûresinin son ayetleri.
d) Kevser süresi.”[391]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim-i çokça müzakere ediniz. Çünkü O, bir devenin bağlı ipinden kurtulup kaçmasından daha çok, insanların kalbinden unutkanlık sebebiyle kaçar.”[392]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim-i güzel sesle okuyunuz. Çünkü güzel ses (ve makam) Kur’an-ın güzelliğini arttırır.”[393]
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Maddi ve manevi) hastalıklarınızın şifası, Allah (c.c.)'ın insanlardan evvel öz nefsini övdüğü fatiha ve İhlâs sûreleridir. Çünkü Kur'an-ı Kerimde şifasını bulamayan bu kimsenin şifası yoktur.”[394]
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'in manâlarını öğrenmeğe ve anlaşılması zor olan kelimelerin anlamlarını çıkarmağa çalışınız.”[395]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tevrat'ın yerine uzun, Zebur'un yerine ayetleri yüzden fazla, İncilin yerine de ayetleri yüzden az olan sûrelerin bana verilmesiyle, diğer tüm peygamberlere verilen kitaplardan (mufassal sûrelerle) farla olmak şerefiyle faziletlendirildim.”[396]
Hadisde geçen kelimeler:
Seb-i tival: Bakara sûresinden Tevrat sûresine kadar olan sürelerin ismi.
Elmeîn: Ayetleri yüzden fazla olan süreler.
Elmesani: Ayetleri yüzden aşağı olan sûreler.
Mufassal: Hucurat sûresinden nâs sûresine kadar olan sûrelerin isimleri.[397]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sefa-i mesani adlı bir sûre olan Fatiha-i Şerif, Kur'an-ın ve bütün semavi kitapların anasıdır.”[398]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hamim sûreleri, Kur'an-ın ipekli elbisesidir.”[399]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hamim sûreleri, cennet bahçelerinden bir bahçedir.”[400]
Hadisde geçen kelimeler:
Râvze: Bahçe.
Hamim sûrelerine “bahçe” denilmesinin sebebi:
Bu sûrelerde bulunan kelimelerin inceliği, helavet ve güzelliğinin yanında ifade ettiği manâlarda o denli güzeldir. Bu yüzden çeşitli çiçeklerle bezenmiş bahçelere benzetilmiştir.[401]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hamim sûreleri, cehennem kapıları gibi yedi tanedir. Bu sûrelerden her biri, cehennem kapılarının önünde bekleyerek şöyle seslenecektir: “Allah'ım!. Bize iman ederek bizi okuyan kimseleri bu kapılardan cehenneme sokma: (Cehenneme girmekten kurtulmuş kimselerden eyle.)”[402]
32- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En iyileriniz, Kur'an-ı öğrenip öğretenlerinizde.”[403]
33- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ın dolaştığı yerde dolaşın."[404]
“Siz, nerede olursanız olun, Allah'ın azametini hatırlayıp, O'nun desturu olan Kur'an-ı Kerim'i gözünüzün önünde bulundurup yapmakta olduğunuz bütün işlerinizi onun hükümlerine göre ayarlayınız.”[405]
34- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı güzel seslerinizle güzelleştiriniz.”[406]
35- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-da çok değerli otuz ayetli bir sûre vardır ki, cennete sokuncaya kadar kendisini okuyanın müdafaasını yapar. O da tebareke süresidir.”[407]
36- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kehf sûresi, okuyan kimse ile cehennem arasına bir perde olarak gireceğinden tevratta haile (perde) ile anılmaktadır.”[408]
Kef sûresi, kıyamet günü, işlediği bir takım kötülük sebebiyle cehenneme girmeyi hak eden ve ismi geçen kehf sûresini okumaya devam eden kişi ile cehennem arasına sağlam bir perde gibi inerek onun ateşe düşmesine engel olur. Çünkü kehf, sûresinde, Allah'ın varlığım birliğini ispat eden bir takım deliller olduğu gibi çekici nasihat ve hikmetlerle dolu kıssalarda vardır. Bunun için, kehf sûresine büyük yetkiler verilmiştir.[409]
37- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanların önderi Hz. Adem, Arapların Hz. Muhammed, Rumların Süheyp, İranlıların Selman, Habeşilerin Hz. Bilâl, dağların Turisina; ağaçların sidre, ayların muharrem, günlerin cuma, sözierin Kur'an, Kur'an-ın bakara sûresi, bakara sûresinin önderi ise ayet-ül Kürsî'dir. Çünkü ayet-ül Kürsî de öylesine beş kelime vardır ki, her kelimede elli tane feyzu bereket-i ilâhiye vardır.”[410]
38- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hüd sûresi ve onun arkadaşları olan vakıa, Karia, Hakka, Şems ve Seâle Sailün sûreleri beni ihtiyarlattı.”[411]
Hud sûresinde, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e öylesine bir ayeti celile takdim edilmiştir ki, bu ayetin üzerinde düşünüp, manâsını anlamak insanı gerçekten ihtiyarlatır.
“Festekim kema ûmirte”
“Emir olunduğun gibi doğru ol- Yani olduğun gibi görün ve Allah'ın emirlerinden ayrılma.”[412]
39- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hûd sûresi ve onun eşleri olan, kıyamet bahsi ile ümmetlerin kıssaları beni ihtiyarlattı.”[413]
40- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ağzınızı misvakla güzelleştiriniz. Çünkü ağız, Kur'an-ın yoludur.”[414]
41- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir gecede 100 ayet okuyan bir kimse için ibadetle ihya edilmiş tam bin gecenin sevabı yazılır.”[415]
42- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Geceleyin kişinin okuduğu Bakara sûresinin son iki ayet-i celilesi o gecenin belâ ve musibetlerine kâfi gelir.”[416]
43- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cuma gününde Kehf sûresini okuyan kimse, o cuma ile gelecek ikinci cuma arasında ilâhi bir nura kavuşmuş olur.”[417]
44- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kim, kehf sûresinin son on ayeti celilesini (Her gün bir defa) okursa, Deccal'ın fitnesinden kurtulmuş olur.”[418]
Hadisde geçen kelimeler: Usime: Kurtulmak. [419]
45- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kehf sûresinin (başındaki üç ayeti (her gün bir kere) okuyan bir kimse, Deccal'in fitnesinden kurtulmuş olur.”[420]
46- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yasin-i Şerifi (uyanık ve huzur içinde) bir kere okuyan bir kimse, Kur'an-ı Kerim-i on defa okumuş gibi olur.”[421]
47- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yalnız Allah rızası için, Yasin-i Şerifi okuyan kimsenin geçmiş tüm küçük günahları affolunur. Öyleyse, ölen yakınlarınızın başucunda yasin-i şerifi okuyunuz.”[422]
İbtiade: İstemek,
Vechillâhi: Allah rızası.
Zenb: Günah.[423]
48- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dûhan sûresini her gece (bir kere) okuyan kimsenin geçmiş tüm küçük günahları affolunur.”[424]
49- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Vakıa sûresini her gece (beş kere) okuyan kimse ebediyyen fakirlik sıkıntısı çekmez.”[425]
50- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İhlâs sûresini okuyan bir kimse, Kur'an-ın üçte birini okumuş olur.”[426]
51- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İhlâs sûresini on defa okuyan bir kimse için, Hz. Allah cennette bir köşk inşa eder.”[427]
52- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İhlâs sûresini elli defa okuyan kimsenin elli senelik tüm (küçük) günahları af olunur.”[428]
53- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı güzel bir şekilde ezberleyen bir hafız, Kur'an-ı Kerim'i levhû mahfuzda nakil etmeye görevli bulunan melekelerle beraberdir. (Allah'ın nezdinde meleklerle eşittir.)
Tereddüd içinde zorluk çekerek Kur'an-ı okuyan bir kimse için de iki sevap vardır.” [429]
54- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Arş-ı Âlâ'nm altındaki ilâhi hazineden bana verilmiş olan bakara sûresinin son ayetleri, benden önce hiç bir peygambere verilmemiştir.”[430]
55- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ın en faziletli sûresi Fatiha-i Şerifedir.”[431]
56- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benim ümmetimin en faziletli ibadeti, yüzünden Kur'an-ı okumaktır.”[432]
57- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerimi her ayda bir defa hatmediniz. (Her gün için bir cüz okuyunuz.)
Ben, bazen on, bazen yirmi, bazen de yedi günde hatmediyorum. Fakat yedi günden daha kısa bir sürede okumayınız, (Çünkü yedi günden aşağı bir süre içinde hatmedilen Kur'an-ı Kerimde kıraat hukuklarını gerektiği gibi riayet etmek mümkün değildir.)”[433]
58- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gücün yetiyorsa, Kur'an-ı Kerinvi üç günde de hatmedebilirsin.”[434]
Üç günde okunan hatmin sevabı eksiktir. Kıraat, kelime ve harflerin gereken şekilde okunması, hukukları yerine getirilmediği için, daha doğrusu getirilmesi mümkün olmadığından okunan hatmin sevabı da eksik olacaktır.[435]
59- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Felâk ve Nâs sûrelerini her namazdan sonra oku.”[436]
60- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kalblerimiz huzur ve arzu içinde bulunduğu müddetçe Kur'an-ı Kerim'i okumaya devam ediniz. 'Fakat isteksizlik ve yorgunluk baş gösterdiği zaman okumaya ara veriniz."[437]
61- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'i (bolca) okuyunuz. Çünkü kıyamet günü, okuyanlar için, Kur'an şefaatçi olarak gelecektir.”
Kur'an-ın güzel ve değerli iki sûresi olan Bakara ve Âl-i imran sûrelerini okuyunuz. Zira, bu iki sûre, kıyamet günü (yakıcı hararetlerine karşı) iki bulut halinde gelip kendilerini okuyanları gölgesi altında barındırır, ya da iki, saf duşlar halinde gelip müdafaasını yapar.
“Bakara sûresini çokça okuyunuz. Zira, onu okumak bereket getirir. Terk etmek ise, üzüntü ve nedamet getirir ki, tembel insanların gücü de buna yetmez.”[438]
62- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-i Kerim-i çokça okuyup içindeki ilâhi amirlere göre işlerinizi ayarlayınız. Kur'andan uzak durup ilâve etmeyiniz, okuduklarınıza karşılık ücret almayınız ve hatmi indirtenin pazarlık yapmadan verdiğine razı olup daha fazlasını istemeye kalkışmayınız.”[439]
Kur'an-ın hatmini indiren ve indirten arasında pazarlık yapılmadan verilen hediye şeklindeki ücretler helâldir. Fakat pazarlık yapılarak, Kur'an-ın adi bir malmış gibi ücrete tabi tutulması haramdır. Öğretmek için alınan para ise, öğretenin emek vermesi, eziyet çekmesi nedeniyle helâldir.[440]
63- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öğrettikleriniz arasında en fazla hak ettiğiniz ücret, Kur'an-ı Kerim'in ücretidir.”[441]
64- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'i Arapların şive ve makamlarıyla okuyunuz. Yahudi ve hıristiyanların aynı zamanda fasıkların (dinle ilgisi olmayanların) şive ve makamlarından kaçınınız. Çünkü benden sonra öylesine bir millet türeyip yeryüzüne gelecek ki, Kur'an-ı kendi boğazlarında çevirerek şarkı, türkü gibi ve ruhbanlık ruhbanların okuduğu şekilde bağırarak söyleyeceklerdir. Kur'an-ın anlamı boğazlarından kalblerine giremez. Onların ve onları severek dinleyenlerin kalbleri fitneyle doludur.”[442]
65- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Önem verilmeden okun yaydan atılması gibi, Kur'an-ı düşünmeden acele edip okuyacak bir millet henüz gelmeden, Allah'ın rızasını dileyerek Kur'an-ı Kerim'i okuyunuz.”[443]
66- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Cebrail Kur'an-ı. Kerim'i bana Arapların konuştukları dillerden bir dil üzerinde okutturdu. Bende bunu az bularak arttırılmasını istedim. Bunun üzerine okuturdu. Bende bunu az bularak arttırılmasını istedim. Bunun üzerine Hz. Cebrail Kur'an-ın Arapların dillerinden olan yedi dile varıncaya kadar arttırdı.”[444]
Kur'an-ı Kerîm Arapların konuştukları yedi dil üzerine inmiştir. Yani Kur'an'ın bazı kelimesi filânca kabilenin konuştuğu dil, bazı kelimeleri de diğer kabilelerin konuştukları dil üzerine inmiştir.[445]
67- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ümmetimden olan münafıkların çoğu kurra’lardır- (Kur'an-i ezberleyen hafızlardır.)”[446]
Kur'an-ı ezberleyenlerin çoğu, Kur'an-ı geçimlerine alet ettikleri gibi, içindeki ilâhi emirlere de uymazlar.
68- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benim ümmetim denizde boğulma tehlikesinden “Bismillahi mecrâha ve mursâha inne rabbi le gafurun rahim” ayeti veya “makaderullahe hakke kadrini innetlahe lekeviyyûn aziz.” ayeti celilesini okumakla emin olabilir. (Güvenliği sağlayabilir.)”[447]
Birinci ayetin anlamı:
“Geminin yürümesi de, durması da ancak Allah'ın izniyle olur. Çünkü Allah, esirgeyici ve merhameti bol olandır.” [448]
İkinci ayetin anlamı:
Onlar, Allah'ın azametini gereği gibi takdir edip bilemediler. Şüphe yok ki, Allah yegâne kuvvet sahibidir, her şeye karşı üstündür.[449]
69- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'in anası olan Fatiha sûresine “Sabgul mesani” (Kur'an-ın içinde en çok tekrarlanan sûre) ismi verildiği gibi, Büyük Kur'an ismi de verilmiştir.”[450]
70- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'i öğreniniz ve bolca okuyunuz. Çünkü müminin öğrenerek okuduğu ve içindeki ilâhi hükümleri yerine getirdiği Kur'an-i Kerim'in durumu, temiz kokusunun her tarafa yayıldığı miskle dolu olan ağzı açık bir kabın durumuna benzer.”[451]
71- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'i öğrendiği halde okumayan bir kimse, ağzı kapalı (kimsenin faydalanmadığı) miskle dolu bir kaba benzer.”[452]
72- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, Allah nimetlerin arasında en iyisi olan Fatiha süresini bana ihsan ettiği zaman şöyle buyurmuştu: “Ey habibim! Cennetin hazinelerinden sana verdiğim Fatiha-i şerifeye benimle senin aranda ikiye taksim etti. (Yani başından malikiyevmiddine kadar olan ki kısım, benim, gerisi ise senindir.)”[453]
73- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, Hz. Allah sema ile yeri yaratmadan iki bin sene evvel yarattığı Kur'an-ı Kerim arş-ı âlâ'nın yanında bulunuyordu- Hz. Allah o Kur'an’dan indirdiği iki ayet-i celile ile Bakara sûresini tamamladı Bu iki ayet-i celileden ard arda üç gece okunduğu eve şeytan yaklaşamaz.[454]”
74- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'in kalbinde bulunmadığı bir insan, harabe bir eve benzer.”[455]
Sadece Kur'an-ı ücret almak için öğretmek caiz değildir. 1 kat, Allah'ın rızasını tahsil etmenin yanında ücret almak için, öğretmek caizdir[456].
75- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öğrettikleriniz arasında en fazla hak kazandığınız Allah'ın kitabı olan Kur'an-ı Kerimdir. Şüphesiz Kur'an-ı Kerimde otuz ayetli öylesine değerli bir ayet vardır ki, o sûre affoluncaya kadar kendisini okuyan kimseye şefaat eder. O sûrede Tebâreke süresidir.”[457]
76- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, cennetin derecelerinin sayıları, Kur'an-ı Kerim'in derecelerinin sayısı kadardır. Kur'an-ı Kerim'i okuyanlardan cennete girecek olanların girdikleri makamdan daha üstün makama hiç kimse giremez.”[458]
Derece: Basamak basamak yükselen basamaklardır.[459]
77- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim-i okuyan bir kimsenin indirdiği her hatmin sonunda kabul olunacak bir dua yetkisi vardır. O kişinin gireceği cennette öylesine yüksek bir ağaç vardır ki, o ağacın tepesine karga ihtiyarlasa bile varamaz.”[460]
78- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Birinizin şu veya bu ayeti unuttum demesi, kendisi için kötü bir şeydir. “Belki münasip görülmediğinden bana unutturuldu” demesi gerekir.”[461]
İndirilen hatmi şerifin iki sevabı vardır:
a) Kabul olunacak bir dua.
b) Çok yüksek bir ağacın meyvesi ve gölgesi.[462]
79- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her şeyin yüksek bir tarafı vardır. Kur'an-ı Kerim-in de en yüksek ve değerli tarafı Bakara süresidir. Onu geceleyin okuyan bir kimsenin evine üç gece, gündüz okuyan kimsenin evine ise üç gün şeytan giremez.”[463]
80- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her varlığın bir kalbi vardır. Kur'an-ın kalbi ise, -Yasin süresidir. Yasin'i şerifi (huzur ve şevk içinde) okuyan bir kimseye Hz. Allah on defa okunan Kur'an-ı Kerim'in sevabını, verir.”[464]
Yasin'i şerifin, Kur'an-ı Kerim'in kalbi olmasının sebebi: Yasin'i şerif de, Allah'ın varlığını ispat eden bir çok delillerin ve başkaları kötülüklerden engelleyecek, küfür çamuruna düşmekten kurtaracak ibretli ders ve kıssaların mevcut olması, kâinatı yaratan Hz. Allah'ın ahiret alemini, cehennem ve cenneti yaratmaya, insanları diriltip amellerine göre yüksek makamlara çıkarmaya kadir olduğunu ortaya çıkaran bir çok delillerin bulunmasıdır.[465]
81- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah'ın büyüklüğüne yakışan, şüphesiz Kur'an-ı Kerim'i ezberleyip içindeki ilâhi hükümleri yerine getiren ve ücretle satmayan yaşlı müslümanlarla, adaletten ayrılmayan devlet adamlarına ihsanda bulunmaktır.”[466]
82- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz Kur'an-ı Kerim, Arap dillerinden yedi dil üzerine inmiştir. Size en kolay gelen dil üzerine okuyunuz.”[467]
83- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim, Allah'ın ziyafetidir. O halde, gücünüzün yettiği kadar bu ziyafeti kabul ediniz.”[468]
84- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fatiha sûresi, zehire karşı bir ilâçtır."[469]
85- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fatiha sûresi her türlü hastalıklara karşı ilâhi bir nurdur.[470]”
86- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fatiha sûresi (sevap bakımından) Kur'an-ı Kerim'in üçte ikisine eşittir.”[471]
87- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fatiha sûresi ile ayet-ül Kürsî'yi okuyan kimseye okuduğu yerde insan ve cinlerin nazarı değmez.”[472]
88- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fatiha sûresinin kazandırdığı sevap ve mükâfatı, Kur'an-ın hiç bir sûresi kazandırmaz."
Fatiha sûresinin sevabı terazinin bir kefesine, Kur'an'ın sûrelerinin sevabı da terazinin diğer kefesine konulsa, muhakkak ki, Fatiha sûresinin sevabı yedi kat daha fazla ağır gelir.”[473]
89- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'in bütün kitaplardan üstünlüğü, Hz. Allah'ın tüm varlıklardan olan üstünlüğü kadardır.”[474]
90- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'i ezberleyen hafızların, hafız olmayanlara karşı üstünlüğü, Hz. Allah'ın yarattıklarına karşı olan üstünlüğü kadardır.”[475]
91- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-i Kerim'in yüzüne bakılarak okunmasının, ezberden okunmasına karşı olan üstünlüğü, farz namazlarının sünnet namazlarına karşı olan üstünlüğü kadardır.”[476]
92- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kendisinde iki secde ayeti 'bulunması nedeniyle Hac sûresi, diğer sûrelerden üstün kılınmıştır. O halde Hac sûresini okuyan bir kimse, bu iki secdeyi yerine getirmezse, o sûreyi okumamış sayılır.”[477]
93- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın kitabı olan ıKur'an-ı Kerim'e göz değilmemesi için, içinde sekiz ayet vardır. Fatiha ile ayet-ül Kürsî bu sekiz ayetten ikisidir. Bir kimse, evde (veya herhangi bir yerde) bu ikisini okuyup kaldığı müddetçe insan ve cinlerin nazarları kendisine deymez.”[478]
94- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Muhakkak (öyle kötü bir zaman gelecek) ki ümmetimden Kur'an okuyan bazı kimseler, okun yaydan çıkması gibi, İslâm dininden çıkıyorlar.”[479]
Hadisi şerif zamanımızda yaşayan bazı hafızlara işaret ediyor. Dünyalıktan için ücret karşılığında Kur'an-ı okudukları halde, kalben inanmadıklarından okun yaydan çıkması gibi dinden çıkmış olurlar.[480]
95- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'i yüzünden okuyan bir kimse, (sevap bakımından) sadakayı açık olarak veren bir kimse gibidir. Kur'an-ı gizli olarak okuyan bir kimse ise, sadakayı gizli olarak veren bir kimse gibidir.”[481]
Riyakârlıktan emin olmayan bir kimsenin yüzünden Kur'an-ı okuması veya açık olarak sadaka vermesi, sevap bakımından ezbere olarak Kur'an-ı okuyan veya gizli olarak sadaka veren kimsenin kazandığı sevaba nazaran daha aşağıdır.
Eğer riyakârlıktan korkusu yoksa açık olarak sadaka vermesi ye yüzünden Kur'an-ı okuması, başkalarını teşvik etmek yönünden daha üstündür.[482]
96- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kehf sûresini devamlı olarak okuyan bir kimse, cehennem yüzünü görmeyecektir. Kehf süresi, okuyan ile cehennem arasına girdiğinden tevratta perde adı ile anılır.”[483]
97- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Enbiya sûresini devamlı okuyan bir kimse, cehennem yüzünü görmeyecektir. Çünkü bütün yüzlerin kara olduğu gün, kendisini okuyan kimsenin yüzünü ak yaptığından tevratta “ak yapıcı” adı ile anılır.”[484]
98- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hadit, vakıa, Rahman sûrelerini okumaya devam eden bir kimse, yerde ve gökte “cennet ehli” ismi ile anılır.”[485]
99- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tekasur sûresini okumaya devam eden bir kimse, yerde gökte “şükran borcunu ödeyen kimse” adıyla anılır.”[486]
100- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Namaz içinde Kur'an-ın okunması, namaz dışında okunmasından daha üstündür. Namazın dışında Kur'an-ın okunması “Subhanallah, elhamdülillah” cümlelerinin okunmasından daha üstündür. “Subhanallah” cümlesi sadakadan, sadaka ise sünnet (nafile) orucundan daha üstündür. Oruç ise cehennem ateşine karşı ilâhi bir kalkandır.”[487]
101- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kişinin Kur'an-ı Kerim'i ezberden okumasına karşılık kendisine bin sevab yazılır. Kur'an-ı yüzünden okuyan kimseye ise iki bin sevab yazılır.”[488]
Kur’an-ı Kerim-i ezberden okuyan bir kimse, her an için yanlış okuma tehlikesiyle baş başa olduğundan sevabı, Kur'an-ı yüzünden okuyanlardan daha düşüktür. Aynı zamanda Kur'an-ı yüzünden okuyan bir kimse, kalben ve ruhen Kur'an'dan hissesini aldığı gibi, satıhlar üzerinde dolaşan gözlerde hissesini alır. Bunun içindir ki, Kur'an-ı yüzünden okumak, ezber okumaktan daha üstündür.[489]
102- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İhlâs sûresi, (sevap bakımından) Kur'an-ı Kerim'in üçte ikisine eşittir.”[490]
103- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Allah'ın büyük mahkemesinin kurulduğu kıyamet gününde) şefaati kabul olunacak olan Kur'an-ı Kerim, kendisini okuyana karşı şefaatçi ve müdafaacısı olacaktır. Kur'an-ı Kerim, kendisini önder olarak kabul eden ve peşinden yürüyen kimseleri, cennete, kendisini arkasına atan ve peşinden yürümeyen kimseleri ise cehenneme sokacaktır.”[491]
104- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın kitabı olan Kur'an-ı Kerim, semadan yere inen sağlam bir iptir.”[492]
Yeryüzü, üzerinde esen küfür, dinsizlik rüzgârlarıyla, akrep ve zehirli yılanlarla dolu bir kuyuya benzer.
Allah'ın kitabı olan Kur'an-ı Kerim ise, içinde bulunan Allah'ın emirleriyle birlikte semadan dünyaya indirilen kopmaz sağlam bir ipe benzer. Bu ipe sarılan kimseler, dünya kuyusuna düşmekten ve küfür rüzgârlarına kapılıp sürüklenmekten kurtulurlar. Bu ipe sarılmayan zavallı bedbaht kimseler ise, her an için kuyunun içine düşmeye, küfür rüzgârlarına kendilerini kaptırmaya mahkûmdurlar.[493]
105- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerimde zikredilen kunut kelimesi, itaat anlamındadır.”[494]
Kur'an-i Kerim’d'e zikredilen kunut kelimelerinin “itaat” anlamına gelmesinin sebebi:
Kunut bir kaç manâya geliyorsa da, en güzel manâsı itaattir. Çünkü itaat, Allah'ın emirlerine sarılmak ve yasakladığı şeylerden de sakınmaktır.[495]
106- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ziyafet veren (değerli) her kişi, davet ettiği kimselerin ziyafetine gelmesini elbette ister. Allah'ın ziyafeti ise, Kur'an-ı Kerim ('in okunup dinlenmesi) dir. O halde Onu terk etmeyiniz.”[496]
108- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Muhammed (s.a.s) Kur'an-ı Kerim'ı medlere varıncaya kadar kıraatin bütün hukuklarını yerine getirerek okurdu. Kıraatında herhangi bir eksiklik yoktu.”[497]
109- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Muhammed (s.a.s.), Kur'an-ı Kerim'i üç günden daha az bir zamanda hatim etmezdi.”[498]
110- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Muhammed, benî îsrail ile zumer sûrelerini okumadan uyumazdı.”[499]
111- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Muhammed bazı geceleri tenzil ile mülk sûrelerini okumadan yatmazdı.”[500]
112- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphe yok ki, Hz. Allah, bir erkeğin cariyesinin güzel sesini dinlemeyi arzu etmesinden ziyade yüksek olarak Kur'an-ı güzel sesle okuyan kimseyi dinlemesini ister.”[501]
Hadisde geçen kelimeler:
Ezenen: Dinlemek-
Yecherû: Yüksek sesle okumak.
Kayne: Cariye.
Hadisin anlamı: Bir erkek, çok sevdiği hanımının veya cariyesinin güzel sesle söylediği türkü ve şarkıları bütün arzuyla dinlemeyi istediği gib Hz. Allah da Kur'an-ı Kerim'in güzel sesle okunmasını ister.
Hadisin özü: Erkeklerin hanımlarının güzel seslerini dinlemeleri helâldir. Fakat başka kadınların seslerini dinlemeleri haramdır. Çünkü Allah'ın, haram olan şeylere benzetilmesi yasaktır.[502]
113- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bana inen on ayeti celileyi okuyup onunla amel eden kimseler mutlaka cennete girecelctir. Bunlar da müminin sûresinin başındaki ayetlerdir.”[503]
114- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her şeyin bir zineti vardır. Kur'an-ın zineti ise “Errâhman”süresidir.”[504]
115- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'in içinde bulunduğu kılıfa bile ateş dokunmaz.”[505]
Hadisde geçen kelimeler:
İhar: Kılıf anlamına gelir. Fakat bundan gaye, Kur'an-ı Kerim'in içinde mahfuz bulunan müminin kalbidir.
Ekalet: Yemek. Asıl maksat ise dokunmaktır;[506]
116- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir gecede Kur'an-i Kerim'den yüz ayet okuyan bir kimse, gafillerden yazılmaz.”[507]
Hadisde geçen kelimeler:
Leyle: Bir gece; Fakat bundan maksat “her gece” dir.
Hadisin özü: Her gece Kur'an'dan yüz ayet kadar okuyan bir mümin, Allah'ı unutarak gaflet çamuruna düşmüş ikmeseler olamaz. Mümin her an için, Allah'ı hatırlar. Emirlerine riayet ederek yerine getirmeye çalışır. Yasaklarından da yılandan kaçar gibi kaçar.[508]
117- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kim, bakara sûresini (devamlı olarak) okursa, cennette şeref tacını kazanmış olur.”[509]
118- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(Fatiha’dan Enam sûresine kadar olan) yedi sûreyi ezberleyen bir kimse, büyük bir sevap kazanır.”[510]
119- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın kitabı olan Kur'an-i Kerim'den okunan bir ayeti dinleyen kimse için, bir sevap yazılır. Üç ayeti okuyan kimse, kıyamet günü ilâhi bir nura kavuşacaktır.”
120- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hz. Allah'ı ve Hz. Muhammedi sevmeyi arzu eden kimse, Kur'an-ı Kerim'i (ezberden değil) yüzünden okusun.”[511]
121- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim'i (dine uygun olmayan) ilime dayanmayan, kendi akıl ve mantığına göre tefsir eden bir kimse, cehennemdeki yerine hazırlansın.”[512]
122- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ayet-ül Kürsî'yi her namazdan sonra okuyan kimsenin cennete girmesine, ölünceye kadar olan yaşamından başka hiç bir şey engel olamaz.”[513]
123- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İhlâs suresini elli kere okuyan kimsenin Hz. Allah elli senelik günahlarını affeder.”[514]
124- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İhlâs (Kulhuvallahu ahed) sûresini bin kere okuyan ise öz nefsini cehennem azabından satın alarak azad etmiş olur.”[515]
125- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-i Kerim'i okuyan bir kimse, onunla Hz. Allah’dan dilediğini istesin. Çünkü öylesine gelecek olan kötü bir millet Kur’an-ı Kerim'i okuyacak onunla Allah'dan değil, insanlardan dileyecek.”[516]
126- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kur'an-ı Kerim, on kısım üzerine indirilmiştir:
a) Beşir: Müminleri imanın mükâfatıyla müjdeleyen ayetler
b) Nezir: Kâfirlerin acı akibetseri olan cehenneme gireceklerini haber veren ayetler,
c) Nasıh: Daha önce gelen ayetlerin hüküm veya kıraatini bozan ayetler,
d) Mensuh: Sonradan gelen ayetlere kendisi nedeniie kur'andan hükmen çıkarılan veya kıraati bozulan ayetler.
e) İze: Vaaz ve nasihatlere dair ayetler,
f) Mesele: Geçmiş milletlerin kıssalarını ve maceralarını dile getiren ayetler.
g) Muhkem: Manâsı açık ve sağlam hükmü ifade eden ayetler,
n) Mütaşebe: Manâsı kapalı, kesin hüküm ifade etmeyen ayetler,
ı) Helâl: Meşru şeyleri ifade eden ayetler,
i) Haram: Haram olan meseleleri dile getiren ayetlerdir.[517]