MARÎFETNAME
1 — Sıcaklık (ısı), 2 — Soğukluk, 3 — Nem (yaşlık), 4 — Kuruluktur.
Bu dört unsur esas olup, esas maddelerde mevcuttur. Bunlar tabiî suretler üzerinde tesir icra ederler. Çünkü onlar, sıcaklık vesoğukluk hallerinde değişikliğe uğrarlar. Esasen tabiî suretler zat-lanyle kâimdirler. Dört keyfiyet şayet tabiî suretler olsalardı, onlar da hareket eder ve sabit kalmaları mümkün olmazdı.Basit maddeler dediğimiz bu dört esas küçülseler ve bir arayatoplansalar, maden, bitki, hayvan, yani mevâlidi selâse gibi tambirleşik cisünlerle temas kurup .birbirlerinin kemiyetlerinin zıtlıklarıyla birbirlerini etkileseler, o basit cisimler onun keyfiyetşiddetini kırsa, o birbirine zıt kemiyet (nicelik) 1er arasında herbirinde veya hepsinde eşit ve birbirine benzer müşterek bir keyfi yet meydana gelir. İşte bu ortak mizaca, tabiat derler ki, mevâlid-iselâse onunla meydana gelir.Ancak noksan cisimler, bulut ve kayan yıldız v.s. gibi şeylergök boşluğunda bu unsurlarla birleşme temin edemedikleri için,derhal yok olur giderler.
Bu dört unsur esas olup, esas maddelerde mevcuttur. Bunlar tabiî suretler üzerinde tesir icra ederler. Çünkü onlar, sıcaklık vesoğukluk hallerinde değişikliğe uğrarlar. Esasen tabiî suretler zat-lanyle kâimdirler. Dört keyfiyet şayet tabiî suretler olsalardı, onlar da hareket eder ve sabit kalmaları mümkün olmazdı.Basit maddeler dediğimiz bu dört esas küçülseler ve bir arayatoplansalar, maden, bitki, hayvan, yani mevâlidi selâse gibi tambirleşik cisünlerle temas kurup .birbirlerinin kemiyetlerinin zıtlıklarıyla birbirlerini etkileseler, o basit cisimler onun keyfiyetşiddetini kırsa, o birbirine zıt kemiyet (nicelik) 1er arasında herbirinde veya hepsinde eşit ve birbirine benzer müşterek bir keyfi yet meydana gelir. İşte bu ortak mizaca, tabiat derler ki, mevâlid-iselâse onunla meydana gelir.Ancak noksan cisimler, bulut ve kayan yıldız v.s. gibi şeylergök boşluğunda bu unsurlarla birleşme temin edemedikleri için,derhal yok olur giderler.
KISIM: 2 UZUVLARIN ADLARI VE KUVVETLERİ
Ey Aziz!Anatomi (teşrih) ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki:Her şeyi yoktan var eden Cenab-ı Hak, âlemde var olan her-şeyi yerinde ve güzel bir mekânda yaratmıştır. Canlıların herbiri-ne kendilerine yaraşan ve uygun olan, her uzvun mizacına ve tabiatına uygun gelen yapıyı vermiştir. Alem içindeki tabiat ve mizaçların en güzelini, en mükemmelini insana ihsan buyurmuştur.Uzuvların herbirine en uygun gelen ve ona en faydalı gelen tabiatı vermiştir. Bir kısım organları çok sıcak, diğer bir kısmını dakuru yapmıştır.Bedende mevcut en sıcak kısım ruhtur. Ruh, lâtif bir buhardır. Ondan sonra da gönül (yürek) gelir. Sonra kalbe giden kan,ondan sonra da uyuşmuş kana benzer halde olan karaciğerdir ki,kanın oluşması orada olur. Ondan sonra saf et ve et ile sinirin bir
MARİFETNÂME
leşmiş han olan adale (kas) dir. Adaleden sonra dalak gelir ki,onda da kan 'fardır. Ondan sonra da sıra ile kanı az olan böbrek,atardamarlar, toplardamarlar
ve
^1 r.yasıdır. Bedende mevcut en soğuk şey, balgamdır. Ondan sonra soğukluk derecesine göre, Saçlar, kemikler, kıkırdak kemiği de denilenkulak kemiği, kemik uçîcrında birbirine geçen bölümler, kirişler,zarlar, sinirler, murdar olan, ilik, beyin, ilik, içyağı ve deridir.Bedende mevcut en nemti şeyler sırasıyla, balgam, kan, yağ,içyağı, beyin, murdar olan ilik, kadınların göğüs etleri, nefes alınan yer olan akciğer, karaciğer, dalak, böbrekler ve deridir.Bedende mevcut en kuru yer, saçirrdır. Duman buharındaolan saçlardan sonra kuruluk sırasına göre, ezaların temeli olankemik, kıkırdak, kemik başları, kirişler, perde ve zarlar, damarlar,toplardamarlar, hareket sinirleri, yürek sinirler ve deri gelir.KISIM: 3İNSANIN YAŞIEy Aziz!Anatomi ile meşgul olan âlimler diyorlar ki:İnsanın yaşını dört devrede incelemek mümkündür:1 — Büyüme devresi: Bu, 30 yaşına kadar devam eden devredir.2 — Durgunluk devresi: Bu da, 40 yaşına kadar devam eder.3 — Hafif çöküş devresi: 660 yaşma kadar devam eder.4 — Tam çöküş .devresi: Ki, bu da hayatın sonuna kadar devam eder.Büyüme devresi de kendi içinde ikiye ayrılır:1 — Çocukluk Devresi: 15 yaşma kadar devam eder.2 — Gençlik Devresi: 15 yaşından 30 yaşma kadar olan devredir ki, buna aynı zamanda, cömertlik devresi de denir. Delikanlılık devresini de içine alan bu devrede genç çok sıcak ve nemli birtabiate sahiptir. Bu tabiatı taşıyan gençler, çok sinirli ve öfkeliolurlar.30 yaşından sonra sıcaklık maddesi olan tabii nem hava ta
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
rafından çekilir ve böylece sıcaklık düşmeye başlar. Geçen bölümde de kısaca anlatıldığı gibi, bedenin bütün cüzlerinin bir sonuvardır. Harcanan kuvvet ile alınan gıda birbirini karşıladığı süre içinde beden dinç kalır. Ancak, bozulma her geçen gün dahada fazlalaştığı için, gelen gidenin yerini tam mânâsıyla doldurmaz.Bu durumda gelen harcanan kısmı karşılayamadığı için bedendeki mevcut nem yokoluı* ve sözünü ettiğimiz sıcaklık da günün birinde ölür ki, işte ölüm budur.Demek oluyor ki; her insanın nemini muhafaza kuvveti nederece ise tabiî eceli de o kadardır. Hariçten bir kazaya maruz kalmazsa ömrünün müddeti o kadardır. Çünkü, Cenab-ı Hakk’ın emriyle, yüksek âlemin aşağı âleme olan etkileri neticesinde ana rahme düşen nutfeye mesut, ya da talihsiz, cemâl veya kemâl, akıllıveya akılsız, hırslı veya kanaatkâr, fakir veya zengin, cömert ve ya cimri, rahat veya kederli, sevimli veya düşman ,güzel veya çirkin, cahil veya bilgili, sıhhatli veya hastalıklı, kısaca hangi suretve şekilde olacaksa o yazılır. Zira o nutfe, ceninin levhi mahfuzudurumundadır. Levh-i mahfuz da bu âlemin aynasıdır.Bu demektir ki, Said olan saadete daha anne karnında iken,şaki olan da şakiliğini yine anne karnmda iken bulmuştur. Bu husustaki hadisi Kısım: 6’da zikretmiştik.İnsanların şekilleri, suret ve sıfatları, feleklerdeki durumlarınagöre rahimlerde başka olunca, kendilerine takdir olunan ecel-imüsemmalan da aynı şekilde mizaçlarına göre çeşitli olmuştur.İnsan bedeni çocukluk devresinde sıcak ve nemli, delikanlılıkta sıcak ve hiddetli, durgunluk ve ihtiyarlık devrelerinde ise soğuk vekurudur. Kadınlanh vücutlarının erkeklere oranla daha soğuk venemli olduğu tecrübe ile sabit olmuştur.KISIM: 4BEDENİN 4 KARIŞIK MADDESİ, DOĞUŞU VE İNCELİĞİEy AziziAnatomi ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki:Bedenin temelini teşkil eden 4 akıcı cisim vardır :1 — Kan, 2 — Safra, 3 — Sevda, 4 — Balgam.
— 64 —
MARİFETNAME
Gıdalar önce nemli olan bu cisimlere dönüşür. Bunların her-biri ya normal, ya da anormal bir halde bulunur. Tabiî kan: Normal kan da denilen bu kan, sıcak ve nemli olup,rengi kırmızı, tadı tatlıdır. Sağladığı fayda bedende et, içyağı veuzuvlara besin olmaktır. Tabii olmıyan kan : Buna anormal kan da denilir ki, soğukturRengi de bulanıktır. Tadı acı ve sağlıyacağı bir fayda da yoktur.Normal (tabiî) balgam: Soğukça olup, yumurta akı rengindeve tatlıdır. Bağlıyacağı fayda, kan veyahut da kanın yerinde uzuvlara gıda olmaktır.Normal olmıyan (gayri tabiî) balgam: Bu, kuru ve değişikrenklidir. Tadı acı olup, tuzlu ve asitli bir halde olur.Normal (tabiî) safra: Sıcak, turuncu renkte ve yapışkandır.Bağlıyacağı fayda kana kanşıp ona yardımcı olmak ve bedenin cüzleri olmaktır.Normal olmıyan (gayri tabiî) safra: Bu, yakıcı zehirdir.Normal (tabiî) sevda: Kanın dibindeki tortulu kısmıdır. Tadıtatlıya yakın olup, dalağın yakınındadır. Sağlıyacağı fayda açlığı ve şehevî duygulan harekete geçirmektir.Normal olmıyan (gayri tabiî) sevda: Buna acı sevda adı verilmektedir.SORU: Bu dört sıvının meydana gelişi nasü olur?CEVAP: Hariçten alınan gıda, önce çiğnenir, yutulur ve sindirilir kİ, bu ağız ve midede olan bir faaliyettir. Şu halde sindirimkuvvetinin ağızda ve midede olduğunu söyliyebiliriz. Çünkü çiğnenen bir şeyin bu sindirim sonucu başlangıçtaki tadı ve kokusukaybolur. Çiğnendikten sonra yutulan gıda, mideye vardığı zamanmidenin üst kapağı kapanır ve orada bütünüyle sindinlir.Bu, sadece midenin faaliyeti ile olan birşeydir demek doğruolmaz. Bunda sağ yanda karaciğerin, sol yanda dalağın ve onda-ki mevcut atardamarın, sıcaklık kabiliyeti olan içyağının mideninüst yanında bulunan perde, sonrasındaki yürek sıcaklığının da tesirleri vardır. Böyle bir faaliyet sonunda 2-3 saatlik bir zamandabirinci sindirim tamamlanmış olur.Midede sindirimin kolay olmasını temin edecek asit bezleri(herire suyu) vardır. Sonra kaba olan kısmı mideden bağırsaklara.gider ve oradan da dışarıya çıkar. Midede bilindiği gibi ince lâtif
— 65 —
ERZURUMLU İBRAHİM IIAKKI HZ.
kısmı kalmıştı. Bu kısım damarlar vasıtasiyle karaciğere gider veoradaki mevcut ince damarlarda sünger misâli süzülerek toplanırve belli bir süre içinde orada pişer ki, bu da ikinci sindirimin tamamlanması demektir.İkinci sindirimin tamamlanması sırasında pişen madde kırmızı renge boyanır. Bu sırada onun üzerinde kaymağa benzer birmadde oluşur ki, buna da safra denilmektedir. Dibinde de tortuhalinde kalın bir kısım kalır ki, buna da sevda denilmektedir. Eğekaraciğerde meydana gelen pişirme hareket fazlalığından çok olursa, bunun sonucunda da oluşan safra ve sevda sıvıları anormal hale gelir. Ayrıca orada yakıcı birşey meydana gelir.Hind kavunu tabiî (normal) balgam demektir. Bunlar için detemiz olanı kandır. Fakat bu kanın suyu fazladır. Bu fazla su kanın ciğerden ayrılmasından evvel, böbreklere giden damarlar vasıtasıyla çekilir. Böbrekler kendileri için lâzım gelen kan tfe yağıalır. Artakalan san su da sidik torbasma iner ve sonra da dışarıatılır. Kıvamına erişen kan, ciğerin üst kısmından çıkan büyükdamar tarafından çekilir ve o damardan bütün bedene dağılan damarlar vasıtasiyle yüreğe ve oradan da bütün vücuda yayılır. Buda kanın bütün aza ve hücrelere gıda olması demektir.Herşeye hâkim ve herşeyin yapıcısı olan Allah her türlü noksan sıfatlardan uzaktır.KISIM: 5DÖRT KARIŞIMIN TABİAT VE FAYDALARI, HAREKETSEBEPLERİ VE BUHARLARINDAN HASIL OLAN TABİİ RUHEy Aziz!Anatomi ile meşgul olan âlimler diyorlar ki: Tabiî kanm meydana gelişine sebep, alman gıda ile normalhaldeki sıcaklıktır. Şu halde kanın oluşmasının asıl sebebi, bedenin beslenmiş olmasıdır. Tabü safranın oluşmasının sebebi, normal bir sıcaklık, maddî bakımdan sebebi ise sıcak, lâtif, tatlı ve yağlı gıdanın alınmasıdır. Şekil olarak sebebi ise, alınan gıdanın çok pişmesidir. Tam sebebi ise kan ve bedenin gıdalarının karışmasıdır.
— 66 —
MARİFETNAMK
Yakıcı (anormal) safranın sebebi de, ciğerin normalindenfazla olan sıcaklık ve pişmedir.Normal (tabii) sevdanın yapıcı sebebi, normal sıcaklık, haddisebebi az nemli sıcaklık ve sert yiyeceklerdir. Şeklen sebebi akıcılığı ve bozulması olmıyan tortudur. Tam sebebi ise, kanı kuvvetlendirmesi ve bedeni beslemesidir.Anormal (gayri tabiî) sevdanın sebebi, normali aşan sıcaklıktır.Anormal maddi yönden sebebi, nemin az oluşu, gıdanın sıcaklığının noksan oluşu ,az pişmesidir. Tam sebebi de, kan ve bedengıdalarının karışmış olmasıdır.Demek oluyor ki, normal sıcaklıktan kan, fazla sıcaklıktansafra, çok şiddetli sıcaklıktan sevda ve soğuktan da balgam meydana gelir. Kan ve damarda dolaşan sözünü ettiğimiz dört tabiat damar içinde 2-3 saat kaldıktan sonra üçüncü sindirim meydana gelir. Azalara dağılması, her azanın kendine ayrılan mikdarı almasıaynı zaman içerisindedir ki buna, dördüncü sindirim adı verilmektedir.Damarlardaki üçüncü sindirim ile azalarda olan dördüncü sindirimden artakalan artıklar, bundan önce de ifade ettiğimiz gibi,kulak yolunda kir, gözlerde çapak, burunda sümük, bedende kıl vetırnak şekline girer ve böylece dışarıya atılırlar.Bu dört tabiatin nasıl oluş sebepleri var ise, aynı şekilde hareket etme sebepleri de vardır. Çünkü bedenin hareketi kana ve safraya da hareket verir. Bazen sevdanın da harekete geçtiği, tahrikedildiği olur. Ancak bedenin hareketsiz kalışı, balgamı kuvvetlendirir. Bu dört tabiat vasıtasiyle oluşan yoğun (kesif) bir maddemeydana gelir ki, buna uzuv, ya da uzvun bir parçası denilir. Yinebu 4 tabiatın buharlarından lâtif bir cevher meydana gelir ki buna da Tabii ıulı adı verilmektedir. Buna hayvani ruh da denilmektedir ki, nefse kuvvetini veren de bu ruhtur.Şayet bedenin bir organı nefsâni ve hayvani kuvvetlerden kesilse, tabiî ruhla olan irtibatı kalmasa ,o organ yine hayattadır. Buorgan, hernekadar uyuşmuş, felç olmuş, his ve hareket kuvvetindenmahrum kalmış ise de, hayatı son bulmamıştır. Bilâkis yaşamasınadevam etmektedir. Eğer ölseydi, çürümesi ve kokması icabederdi.Organın çürümesini ve kokmasını engelliyen görünmez bir kuvvetvardır ki, o da tabiî ruhtur.
— 67 —
KONU:3ORGANLARIN KEYFİYET, MAHİYET VE FAYDALARI,İSİM VE KÜVVETLERİ OLUŞ VE ÖZELLİKLERİKISIM: IORGANLARIN KEYFİYET VE MAHİYETİEy AziziAnatomi ile meşgul olan âlimler diyorlar ki:Dört tabiatın karışımı sonucu oluşan organların bir kısmı tek,bir kısmı da birleşiktir. Tek organ; hangi parçasını alırsan al, yine bütünün, yani küllün adını taşıyan organlardır. Kemikler, etler ve sinirler, damarlar buna örnektir. Bunlara parçalan birbirine benziyenler di ye de isim verilmektedir.Birleşik organ; hangi parçasını alırsan al, ne isimde ve ne deparçasında bütüne (küle) ortak olmıyan organdır. Meselâ, yüz, el,ayak buna misâldir. Çünkü yüzün bir kısmı yüz değildir. Onlar, gerek hareket ve gerekse yaptıkları işlerde nefsin âletleri durumundadırlar.Gözleri, parçalan birbirine benzeyen organlara misâl olarakkemiği vermiştik. Kemiğin yaratılışı serttir. Çünkü o, bedenin çatısıdır, arazların temelidir, bedenin direğidir.Kemikten sonra kıkırdak gelir. Bu, kemikten biraz daha yumuşak, diğer organlardan da serttir. Kıkırdak kemiği yumuşak aza-lara bağlamak gibi önemli bir vazife görür. Kıkırdak yumuşak organlar ile sert organlar arasında bağ vazifesi görür. Herhangi birdüşme, çarpma veya dövülme anında yumuşak azalannın sert kemiklerden acı duymamasını sağlar.
— 68 —
MARİFETNÂME
Daha sonra sinirler gelir ki, bunlar beyin ve omurilikten çıkarlar. Bunlar katlanacak şekilde esnek, gerilecek şekilde sağlamve beyaz maddelerdir. Duyu ve hareket için azalann tamam oluşu, ancak sinirler vasıtasıyledir.Sonra kirişler gelir ki, bunlar kasların çevresinde ve sinirlerebenzeyen cisimlerdir. Hareket halindeki azalara bitişiktirler. Bazenaraya kas girer, kirişlerde çekilir ve bu da hareket eden uzvun çekilmesine sebep olur. Kasın açılıp kendi haline avdet (dönüşü) iy-le .kirişler rahatlar ve azayı da kendi durumuna bırakır.Sonra kemiklerden çıkan sinire benzer cisimler gelir ki, bunların bir bölümü kasa uzanır, diğer bir bölümü de kemik ve diğeruzuvları birbirine bağlar. Bunlar histen yoksun oldukları için debedenin hareketi halinde acı vermezler. Bunlardan mafsalları, eklemleri ve diğer azalan birbirine bağlıyanlara «ribat-ı akab» adıverilmektedir.Sonra kalbden çıkan atardamarlar gelir ki, bunlar, hem uzunve hem de içleri boştur. Uzun oluşlan sinirlere benzer. Bunlar açılan ve yumulan can damarlarıdır. Bunların yaratılmış olmalarınasebep de, yürekten duman buharını çıkararak, ona rahat vermekve bütün bedenin uzuvlarına ruhu dağıtmaktır.Sonra ciğerlere bağlı olan damarlar gelir ki, bunlar da hepsihareketsiz ve can damarlarına benziyen cisimlerdir. Bunlara kandamarları denir. Çünkü bunlar, kanı bütün bedene dağıtmak için yaratılmışlardır.Sonra duyuları olmıyan ve lâtif bir haldeki perdeler gelir kibunlar da diğer cisimlerin yüzlerini örter ve daha başka birçokfaydalar temin ederler. Azalann bütününü hey’et ve suretleri üze- .re örter, korur ve birbirleriyle olan temaslarım sağlarlar. Bir diğer faydası da, sinir ve bağlar vasıtasiyle, azayı birbirine bağlarlar. Sağladığı birdiğer fayda da, karaciğer, akciğer, dalak ve böbrek gibi duyusu olmıyan azalan sarar ve bunlara yakından uzn-tılrla teması temin eder.Sonra et gelir ki; et, bütün organlar arasındaki boşlukları doldurur ve kuvvet meydana getirirler. Cenabı Hakk’ın izni ile vasıtaolan uzuvlan bundan sonra izaha çalışacağız.
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKJ. HZ.
KISIM : 2ORGAN (AZA)LARIN İSİM VE KUVVETLERİEy Aziz!Anatomi ilmi ile meşgul olanlar diyorlar ki:Bedendeki bütün azaların kendilerinde tabiî bir kuvvetlerimevcuttur. O organın beslenmesi de ancak kendisindeki kuvvetsayesinde olur. Gıdayı çeken, tutan, emen ve işe yaramayan kısmım atan şey hep o kuvvettir. Organlar içinde en kuvvetli olanı,beyin ve karaciğer kuvvetini, tabiî sıcaklığı ve ruh’u kabul ederler.Beyin bütün hislerin toplandığı merkez, karaciğer de bütünuzuvları besliyen bir merkezdir.Kalb, göğüs kısmında, sol memenin altmda ve karaciğerinrengine yakın bir renkte olup, fincan şeklinde, çok kıymetli veçok şerefli bir azadır. Büyüklüğü ise herkesin kendi yumruğu kadardır. Sivri ucu aşağıya doğru dönük olup, orta kısmında gözbebeği gibi siyah bir nokta vardır. Buna sevda da denilmektedir.Süveydâ adı verilen bu organ, çok kıymetlidir. Ruh ve bütün kuvvetlerin kaynağı odur. Gönül hayvani ruhun, insanı nefsin mekânı ,İlâhi ilhamın menzili Yüce Allah’ın cemâlinin görüldüğü yerdir. Bütün organları harekete geçiren, onlara hayat veren, gıda-landıran ve terbiye eden odur.Organların ve kuvvetlerin hepsi onun emri altındadırlar.Amir, yani reis olan odur. Bu da demek oluyor ki, bedendeki organların bir kısmı âmir (reis), diğer bir kısmı da memur, yaniâmire hizmetçidir. Bazıları da ne âmir, ne de memurdur. Amirolanlar, bedendeki mevcut ilk kuvvetin merkezi durumundadırlar.Kişinin hayatını devam ettirmesi de onlara bağlıdır. Kişinin bekâsını temin eden âmir uzuvlar 3 tanedir.1 — Hayatî kuvvetin başı olan yürek.2 — His ve hareketlerin merkezi durumundaki beyin.3 — Beslenme kuvvetinin merkezi durumunda olan karaciğerdir.Çeşidin üreme ve neslinin devamını sağlıyan âmir organlarda 3’tür.1 — Meniyi toplayan organlar.
— 70 —
MARİFETNÂME
2 — Muhafaza eden organlar.3 — Akıtan organlar.Tenasül uzuvları neslin devamını temin ettikleri gibi,
hey’e-
tin tamamını erkeklik ve dişilik olan hali de ifade ederler.Hizmetçi organlar da kendi aralarında sınıflara ayrılır. Bun-lar :1 — Hazırlayıcı organlar.2 — Yerine getiren organlar, diye isimlendirilirler ki, vazife-leri de isimlerine uygundur.Hazırlayıcı hizmet demek, âmirin fiilinden evvel, edâ edici
hizmet ise, âmirin fiilinden sonraki hizmet demektir. Meselâ, kal-bin hazırlayıcı hizmet gören organı akciğer, yerine ge-tiren hizmeti gören organı ise can damarlarıdır. Aynı şekilde bey-nin hazırlayıcı hizmet gören organı karaciğerdir. Karaciğerin yar-dımcıları, mide ve atardamarlardır.Ünseyeynin yardımcıları, onlardan evvel meniyi tevlid eden
organlar ile erkeklerde zeker’in (erkeklik organı) deliği ve
onunla
ünseyeyn arasındaki damarlar, kadında yumurtayı ileten
damar
lardır. Burası rahim olarak kabul edilebilir. Zira orası, meninin
ihtiyacının tamam olup, ceninin oluşacağı yerdir.
KISIM : 3CENİNİN ORGANLARININ ANA RAHMİNDE OLUŞMASI
Ey Aziz!Anatomi ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki:
Cüzleri birbirine benziyen beden organlarının tamamınınoluşması iki menidendir.
Et
ve yağ buna dahil olmaz. Çünkü bunlar, kandan meydana gelir. Şu halde, et ve yağların haricindekicüzleri birbirine benzeyen organlar .babanın menisinden meydanagelir. Bu organik, mayalanan sütün yoğut veya peynir olması gibi, anne yumurtasından meydana gelirler. Sütün nasıl kendisindenmeydana gelen peynir veya yoğurdun tamamından bir cüz olduğu açıksa, bunun gibi, menilerden heıbiri rahimdeki ceninin, gevherinin tamamından birer cüzdür.Yağ ile kanın sulu ve yağlı kısmından oluşur. Sıcaklık ile eri- — Tl —
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
meşinin sebebi de budur. İki meniden meydana gelen organlar*dan biri bedenden ayrılacak olsa, diğerinin tam olarak oluşmasımümkün olmaz. Noksan parçanın karşılığında birşey olmaz ve yeri tamamlanmaz. Kemik gibi. Bazı organların bu gibi noksanlıkları özellikle gençlik devresinde aynen eski haline gelerek tamamlanır. Et böyledir.KISIM
i
4BEDEN ORGANLARININ ÖZELLİK VE FAYDALARIEy AziziAnatomi ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki;Duyan ve hareket ettiren azalann hissetme ve h&reKet etmelerinin başlangıcı bir sebebe bağlı olabileceği gibi, birkaç sebebde bağlı olabilir.Etli organlar ya lifli, yahut da lifsiz olurlar,
bitil
olanlara Örnek kaslardaki etler, lifsiz olanlara örnek de karaciğerdir. Bedenin hareket etmesi lif ile olduğu gibi, tabi! ve iradeye bağlı olanhareketler de böyledir. Ancak isteğe, iradeye bağlı olan hareketler kasların lifleri ile olur. Tabii hareketlere gelince :Et ve damarların hareketleri tabiî hareketlerdir. İsteğe bağlıhareketler ile, tabiî hareketlerden oluşan iki hareket. Uzunluklagenişlik arasındaki bir hey’ete ait Uf ite olur. Bu demek oluyor ki,uzun lifler çekmek, genişler itmek görevini ifa eder. İkisi arasında kalan lif ise, tutma görevini görür,Kan damarları gibi bir tabakalı azalann üç bölüm lifleriyleörülü haldedir. Gelen lifler ile iten lifler birbirleri ile birleşmezler,ancak çekici ve tutucu özelliği olan birleşebillr. Ancak bu durum?bağırsaklarda değişiktir. Çünkü bağırsaklar tutmaya ihtiyaçduymazlar. Ancak çekme ve itme kuvvetine ihtiyaç duyarlar, Damarların bir bölümü bir ,bir bölümü de iki tabakalıdır, İHI tabakalı.olmanın sağladığı faydalar vardır ki, bunlar :I — İçlerindeki mevcut maddelerin yayılmasını önlerler, Kandamarlan böyledir.
— 72
MARİFETNAME
2 — İçlerindeki saklı maddelerin çıkmalarım önler. Kan damadan içindeki kan böyledir.3 — Organ çekme ve itme hususunda kuvvetli hareket etmekihtiyacım duyarsa ,itici âlet bir tabakada çekici âleti de diğer tabakada ve değişik bir halde bulunurlar. Mide ve barsak gibi.4 — Organın iç kısmı sinir olup, saklamak, dış tabakası daet olup sindirim içindir. Çünkü sindiren sindirilenle karşılaşmadankendisindeki mevcut kuvvetle onu etkiler. Ancak bazı organlarıntabiatı kana yakındır. Bunun için de kanm o organa gıda olmasıiçin büyük değişikliklere uğraması gerekmez* Et gibi.Bunun için de gıda ete vardığı zaman bir müddet kaldıktansonra ete dönüşür. Bazı organlar
da
tabiatı itibariyle kandan uzakolur. Bunun için de kan o organın halini almak için çok değişikhallere girmek ihtiyacım duyar. Kemik gibi,Bu sebeple, gırası bir süre onda kalacak şekilde ya boşlukbulunur, tıpkı baldır ve kol kemikleri gibi, veya değişik değişikboşluklar vardır. Alt çene kemikleri buna misâldir. Bu durumdaolan organ gıdasını alırken ihtiyacından fazlasını alarak çeker vekendi durumuna döndürür.. Fakat kuvvetli organ kendisinin ihti yacı olan gıdadan fapla kalan kısmım ihtiyacı olan zayıf komşusunun tarafına doğru iter.Yüreğin karma, iç organlara, beynin kulak arkasına, karaciğerin böbreklere fazla gıda göndermesi böyledir.
—
73
—
BÖLÜM: 2İNSAN BEDENİNDEKİ KEMİKLERİN BİRLEŞİMİ,İSİMLERİ VE ÖZELLİKLERİKONU: 1KAFA KEMİKLERİNİN BİRLEŞİMİ,ÖZELLİKLERİ VE İSİMLERİ* \ KISIM: 1BEDENDEKİ ORGANLARIN FAYDALARIEy AziziAnatomi (teşrih) ilmi ile meşgul olanlar diyorlar ki:Bedende öylek emikler vardır ki, binanm temeli olduğu gibi,bunlar da bedenin temelidir. Omurga kemikleri buna örnektir.Çünkü bütün uzuvlar onun üzerine kurulmuş ve ona dayanmıştır.Bir kemiğin her tarafı nasıl bir omurga üzerine kuruluyorsa, organların hepsi de aynı şekilde omurga üzerinde kurulur ve insanın bedeni böylece düzene girer. Bazı organlar vardır ki, bedendeki varlığı geçicidir. Meselâ ,küçük çocukların başlarındaki bıngıldak böyledir. Bazı kemikler vardır ki, onlar bedenin maruz kaldığı sadmeleri karşılayan bir kalkan gibidir Omurgalar üzerindeki omurlar bunun misâlidir.Bir kısım kemikler vardır ki, onlar da mafsallar arasında bulunur. Parmak kemikleri arasında kalan karınca kemikleri bunaörnektir. Bazı kemikler vardır ki, ilgiye muhtaç cisimlere bağlıdır. Hançere kemiği, dil kemiği ve lam’a benzer diğer kemikler buna örnek teşkil eder. Kemiklerin birçok faydaları vardır.
— 74 —
MARİFETNÂME
Bedenin direği olan kemikler, aynı zamanda bedenin temelive koruyucusu olurlar. İçleri boş olup yapılan serttir. İçindeki boşluklarda ilik vardır.Kemiklerin içindeki ilik, onun gıda ihtiyacım karşılar. Ayrıca, kemiklerin içindeki boşlukların bulunmasının başka bir faydası vardır ki, o da hafifliktir. İçi boş olunca daha hafif olur. Kemikler bilindiği gibi, serttir. Bunun da sağladığı faydalar vardır. Sertolması zorlu anlarda kırılmamasını temin eder. Az önce belirttiğimiz gibi, ilik kemiğin gıdasını teminettiği gib, aynı zamandakemiği yaş tutar. Kemiğin tahammül gücüne göre boşluğu azdır.Meselâ, baldır kemiklerinin yaratılışı öyledir.Bedenin organları onlara yüklenmiş durumdadır. Kemiktehafiflik ihtiyacı hasıl olduysa, boşluğu daha fazla olur ki, burunkemikleri buna örnektir. Burun kemiklerinin öyle yaratılmasınasebep .gıdalanmak, hava ve kokuyu kolayca almak ve beynin artıklarını dışarıya atmak içindir.Vücut kemkleri birbirlerine yakın ve karşılıklıdır. Aralarında var olan kısa uzaklık, kıkırdakların menfaati için halkedl-len »kıkırdak bağlarıyle doldurulmuş vaziyettedir. Bu faydaya ihtiyaç duyulmıyan yerlerdeki kemiklerin arası boştur. Alt çene kemiği buna örnektir.Kemiklerin aralıklı olmalarının çeşitli şekilleri vardır. Bazenkemiğin biri hareket etmediği halde diğeri hareket eder. Bilekmafsalları buna örnektir. Bazıları da var ki, bunlar zor hareketeden mafsallarda bulunan kemiklerden olduklarından .birinin diğeri olmadan hareket etmesi çok zor ve çok azdır. Parmak mafsalları buna örnektir. Bazen öyle olur ki, birbirine komşu iki kemiğin mafsalları kuvvetli olur ve onlardan birinin hareketi öbürünün hareketiyle ilgili ve ona bağlıdır. Kısa kemik mafsalları bunaörnektir.Bazı kemikler var ki, dişli olur ve iki dişliden birinin dişleridiğerinin boşluğunu doldurur. Kafa kemiği buna örnektir.Sübhanel halıkul bâri.KISIM: 2KAFA KEMİKLERİNİN TERKİBİEy Aziz!
75 —
■I
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
Anatomi ilmi ile meşgul olanlar diyorlar ki :Şüphesiz kafa kemiklerinin çok faydaları vardır. Çünkü on-lar beyni her türlü tehlikelerden korurlar. Kafatası kemiklerininsayılan çoktur. Çok olmasının da çeşitli faydalan vardır. Bu faydalan maddeler halinde şöyle ifade edebiliriz:1 — Kafatasının herhangi bir yerinin kırılmış olması, diğertarafı etkilemez. Ancak kafatası şayet bir kemik olsaydı, tamamının etkilenmesi icabeder ve tamamı zarar görürdü.2 — Sertlikte, yumuşaklıkta, ince ve kalın olmakta bir kemiğin başka başka parçaları olmaz.3 — Beyni, beyne zarar verecek durumda olan buharlardantemizler. Eğer kafatası bir kemik şeklinde teşekkül etmiş olsaydıbu zararlı buharlar dışarıya çıkamaz ve bunun için de beyin kokar, küflenir ve bozulurdu.4 — Kemiklerin sayısının çok olması başa giren damarlarageçit teşkil eder.Kafatasının yuvarlak olmasının da ayıı sebepleri ve faydaları vardır ve bu sebepler de iki tanedir:1 — Dairevî şeklin alanı, düz ölçüye göre daha fazladır.2 — Değirmi, yani yuvarlak şeklin kendisine dokunacak şeylerden korunması düz şekillere göre daha kolaydır. Kafatası, kendisine zarar veren şeylerden ne derece korunursa, o derece sağlamolur. Kafatasının yuvarlak olmasına sebep, bunlardır. Beyin organlarının başları beyne uzunluğuna konulmuştur. Bu kemiğinön ve arkasından çıkan yuvarlaklar, iki taraftan inen sinirlerinkorunması içindir. Yuvarlakta üç tane yank mevcuttur.Birincisi yay şeklinde olup, alınla ortaktır ki, buna iklil denilmektedir.' İkincisi düz olup, baş uzunluğunu ikiye ayırır. Alın yarığınabitişik olan bu yarığa da, sehmî yank denilir.Üçüncüsü ise, başın arka tarafıyle kaidesi arasmda ortak olup,dik açı şeklindedir. Bu köşeden sehmî diye adlandırılan ikinci ya-nğa bitişiktir. Bu, lâmi yarık diye adlandınlmaktadır.KISIM: 3İNSAN BAŞININ KAİDE VE DUVARI DURUMUNDAOLAN BEŞ KEMİKEy Azizi
—76
~
MARİFETNÂME
Anatomi ilmi ile meşgul olanlar diyorlar ki:İnsan başının sözünü ettiğimiz kemiklerinin haricinde 5 kemik daha vardır ki, bunlann dördü duvar gibi geriye, kalan biriise kaide gibidir. Bu dört duvarın yaratılışı alın kemiğinden deserttir. Çünkü çarpma ve düşme daha çok onlar üzerine olur, ön-duvar dediğimiz kısım alın kemiğidir. Alın kemiğinin sonu üst taraftan iklîl yarığına vasıl olur. Alt kısmı ise kaşın yan tarafındangözün ise üst tarafından geçer. Sonu aynı kemiğin ikinci yanınabirleşen yivlerdir. Fakat sağ ve soldaki ikinci duvar 12 kemiktir.Kulaklar bu kemiklerdendir. Duyma hissini muhafaza eden sert yapıh iki küçük odacık mevcuttur. Bu adı geçen odacıkların deliklerinin arasmda inciye benzer yuvarlak iki kıkırdak bulunur.Bunlar hava aracılığıyle gelen sesleri toplıyarak kulak deliklerinden içeriye verir. Bu odacıkların üst tarafının ağzı kabak yarığıdır. Alt tarafının ağzı ise ayırıcı yarıktır. Bu iklîl yarığında sonaerer. Bunlann ön kısmındaki, iklîlin, arka taraftaki de leminin birer parçasıdır.Geri kalan duvarm hududu, üstten lemi yarığının, alttan dabaş ile kaide arasmda müşterek (ortak) yarıktır ki, bu lemi yangının iki yanını birleştirir. Beynin oturduğu bir kaide kemik vardırki, sert olan bu kemiğe veter denilir. Bunun sert oluşunun sağladığı 2 fayda vardır:1 — Sertlik, dayanıklı olmaya yardımcı olur.2 — Sert olduğu için boşuboşuna bozulmaz, küflenmez veçürümez.Şakaklann iki tarafında, şakaklara geçen sinirleri örten ikisağlam kemik vardır.KISIM: 4ÜST ÇENENİN YAPILIŞI VE KEMİKLERİNİN BİRLEŞİMİEy Aziz!Anatomi ilmi ile meşgul olanlar diyorlar ki:Üst çenenin sının kendisi ile yüz arasmda bulunan müşterek(ortak) yivdir. Bu yiv, kaşların alt kısmından geçerek bir şakaktan diğerine gider. j»
— 77 -
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
Alt çenenin sının, dişlerin sona erdiği yere kadardır. Çeneniniki taraftan sının, dişlerin arka kısmında kalan sivri kemikler ile,kendi arasındaki ortak yivdir. Bu kulak yönünden gelen bir yarıktır. Diğer tarafının son sının, çeneyi uzunlamasına kesen yivinarasını ayıran bir yarıktır.Üst çenenin içindeki yivlerden biri kaşların arasından iki dudak arasına inmiştir. Biri sağa doğru eğilmiş olup, dişler arasınadoğru uzamış, biri de sola doğru eğilmiştir.Orta yank üçgen kemik arasında bulunur. Fakat bu üçgenkemik dişleri bitirmeyip, daha önce burun deliklerine gelen bir yunğı keser. Çünkü bu üç yiv, kesen yivi geçerek mezkûr yerlerevanrlar. İki üçgenin haricinde hasıl olan iki kemik daha vardırki, oniaıı iki üçgen kaideleri ile dişlerin sona erdiği yerler ve yivler tarafından iki kısım kuşatmıştır. Orta yivden inen kısım buiki kemiğin arasını birbirinden ayırır.Üst çenenin yanklanndan biri ortak yarıktan inerek gözedoğru gider ve göz çukuruna vardığı zaman da üç kısma aynlır.Biri alın ile ortak olan yivin altında ve göz çukurunun üst kısmından geçip kaşa ulaşır.Diğer bir dalı göz çukuruna girmez, yivin üçüncü kısmına girer ve girdikten soma birleşir.Üçüncüsü de çukura girmesinden sonra birleşir.
Birincinin
ayırdığı ilk kemiği İkincisinden, ikinci kemik de
üçüncü kemikten
daha büyük görünür.
KISIM: 5
BURUN;
FAYDALARI, KEMİKLERİNİN YAPISI VE ALT ÇENE
Ey Aziz!Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki:İnsanın yüz kısmında yaratılan burnun birçok faydalan vardır. Bu faydalan şöyle sıralayabiliriz :1 — Mevcut boşluk ile burun su çekmeye yardımcı olur.2 — Başlangıçta burna çok hava girer. Fakat burun bu havayı düzenliyerek ılık hale getirir. Burna çekilen havanın bir kısmı beyine gider, diğer büyük kısmı da akciğerlere iner.
— f8 —
MARİFETNÂME
3 — Burun koklama organıdır. Havadaki türlü kokulan alır.4 — Harflerin doğru çıkanlmasma, kesilmesine ve güzel söylenmelerine yardımcı olur.5 — Baştan atılan işe yaramıyan şeyleri toplar ve sümük haline sokarak dışarıya atar.BURUN KEMİĞİBurun kemiği üçgen iki kemikten meydana gelmiş olup, üsttarafında birer açıları birleşir. Tabanlan bir açı ile birbirine dokunur ve iki açı ile de birbirinden ayrılırlar. Bu kemikler, yüz kemik-lernin izahında da ifade edildiği gibi, iki taraftan gelen yivlerdenbirine gelir. Kemiklerin alt tarafında yumuşakça iki kıkırdakmevcuttur. İkisi arasmda orta yivin uzunluğu kadar bir uzunlukta kıkırdak vardır. Bu kıkırdağın üstü altından daha serttir.Orta kıkırdağın sağlıyacağı fayda, beyinden süzülen işe ya-ramıyan maddeleri toplayıp dışarıya atarak ruha huzur ve rahatvermektir. Çünkü bu fiilini, ruhu rahatlatan havanın girmesininengellenmemesi için yapar. Beyinden inen artıklar daha çok burundeliklerinden birinde toplanır ve ruhu rahatlatan havanın beynegidişi engellenmez. Çünkü burun deliklerinin biri ekseriyetle açıkkalır.İki yanda bulunan mevcut kıkırdakların sağladığı bellibaşlıfaydalar üç tanedir:1 — Kemiklerin çevresindeki kıkırdaklarla işbirliği halindedir.2 — Fazla nefes alma veya su çekme ihtiyacı duyulunca genişler.3 — Burundan nefes alınırken titreme yaparak buhan saçmaya yardımcı olur.Burunun iki kemiği hafif ve incedir. Böyle olmasına sebep de,bu halinde daha çok faydalı olacağı içindir.Alt Çenenin Yapısı:Alt çene büyük bir nizam üzere yaratılmıştır.
Çünkü alt çene
yi meydana getiren iki çene kemiği olup, sağlam bir
eklem onlan
çene altında birleştirmiştir. Arkaları yüksek
ve eğri vaziyettedir.
— 79 —
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
ki, iki kemiğin yanında yükselmiş, birbirlerine bağlarla bağlanmış,lardır.Ağzın alt çene hareketiyle açılıp kapanması, konuşmak, lokmaların çiğnenmesi v.s. gibi birçok faydalan vardıı\
KISIM: 6DİŞLERİN YAPISI, İSİM VE ŞEKİLLERİ VE
TEŞEKKÜL SIRLARI
Ey AziziAnatomi ilmi ile meşgul olanlar diyorlar kİ:Bir insanda
32
diş vardır. Bazı kimselerin
yan taraftarından
4 diş yok olur (azı dişleri) ki, bu durumda dişlerin
sayısı 28’e İner»
Ortadaki dişlerin üst çeneden
4,
alt çeneden de
4 tanesi kesmek
içindir, yani kesici dişlerdir. Yine üst çeneden
2, alt çeneden de 2
tane sivri diş kırmak içindir. Bunlardan sonra
gelen 4’er diş de
öğütmek içindir. Onlardan sonra gelenler çiğnemek «ondan sonragelenler de çiğneme işini tamamlamak içindir.Şu halde diyebiliriz ki:Kesici dişler 8 tane.Kinci dişler 4 tane.öğütücü dişler 8 tane.Çiğneyici dişler 8 tane. Tamamlayıcı dişler 4 tane. Toplam olarak 32 tanedir.
Çoğu
kimsenin sondaki tamamlayıcı dişleri büluğdan veyadaha sonra çıkarlar. (Bunlara halk arasında 20 yaş dişleri de denilmektedir).Dişler; kök, baş ve ayrıntı olmak üzere üç kısımdan ibarettir»Bunlar çene kemiklerinin boşluklarına yerleşmiş vaziyettedirler.Deliklerin çevresinde gayet sert etler bitmiş olup, üzerinde küçükbir kemik bulunur. Bu, dişi sarmış ve kuvvetli bağlarla bağlanmıştır. Çiğneyicilerin haricindeki dişlerin sadece bir başı vardırAlt çenedeki çiğneyicilerin 2, ya da 3 başı vardır. Sondaki tamam-layıcı dişlerin başı 4, üst çenedeki çiğneyici dişlerin 3, ya da
4
’erbaşlan vardır. Bu başlardan kasıt, dişlerdeki çıkıntılardır. Son
—
80
—
MARİFETNAME
dişlerde bilhassa 4’er baş (çıkıntı) vardır. Bunlann fazla oluşuna sebep ise, büyük olmalan ve fazla iş yapmış olmalarındandır.Üst dişlerdeki çıkıntıların fazla olmasına sebep ve hikmet ise,çıkmtılann aşağı tarafa olması, ağırlıklan ile çıkıntıların zıddınameyledebilme özelliklerinin olmasındandır. Alt çenedeki azı dişlerinin ağırlıkları olduklan yerde olduğu için, bir aykırılık sözko-'.nusu değildir.Bedendeki kemikler esasen duyarsızdırlar. Ancak diş etleriböyle değildir. Onlar beyine bağlı olduklanndan, duyucudurlar.Bunun için de sıcak ve soğuğu, tatlı ve ekşiyi v.s. gibi şeyleri ayır-dedebilirler.
— 81—
KONU:2OMURGA, BOYUN, GÖĞÜS VE BEL KEMİKLERİBEŞ KISIMDAN İBARETTİRKISIM: 1OMURGANIN YAPI VE TEŞEKKÜLÜEy AziziAnatomi ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki:Omurganın insan bedenine
sağladığı faydalar pek çoktur.
Birinci faydası: İnsan
hayatının devamını sağlamak husu-
sunda çok büyük bir
önemi olan omurilik organını kendisinde bu-
lundurmasıdır.Eğer bütün sinirler beyinde sona ermiş olsaydı,
insan kafası-
nın bugünkü bildiğimiz şeklinden çok daha
büyük olması gereke-
cekti. Bu da bedene büyük bir yük olurdu. Sinirler
uzak yerlerde-
ki organlara kadar gitmek için uzun olmak
ihtiyacında olur ve
bazı tehlikeler ve hattâ kırılma ve kopmalara maruz
kalır, bunun
için de ağırlığı olan uzvu esasına çekmek kuvvetinden
mahrum
kalırdı.İşte heışeyi yoktan vareden Yüce Allah,
sonsuz hikmeti ve
yardımıyle beyinden bir parça olan murdar iliğini
aynen bir ma-
den sıvısı gibi akıtmış ve onun üzerine de omurgayı
kılıf yapmış-
tır ki, bu kılıf çok sağlamdır. Böylece omurga
çevresinde, sinirlerin
dağıtım merkezi olması daha uygun görülmüştür.İkinci faydası: Omurga önünde bulunan organları
kalkanın
sahibini koruması gibi tehlikelerden korur.
Boğumlarının ve ek
yerlerinin olmasına sebep budur.Üçüncü faydası: Bedendeki kemiklere temel olmuştur. Bina-
MAKİFETNAME
nın temeli ne kadar sağlam olursa, bina da o derece sağlam olur.
Omurga da aynı şekilde çok sağlam ve kuvvetli bir şekilde yara-tılmıştır.Dördüncü faydası : İnsanın ayakta durmasını ve kolayca ha-reket etmesini temin eder. Zaten omurganın sağlam omurlardan
meydana gelmiş olmasına sebep de budur. Omurga bir bütün ha-linde ve büyük olmayıp, birbirini tutan bağlardan ibarettir ki,
bu bağlarda çok gevşek olmayıp, güzelce dizilmiş ve en güzel bir
surette yaratılmıştır. Mafsallar çok yumuşak olmadıkları gibi, sert
de değildirler. Bunun için de kırılmak, ya da katlanmak gibi bir
durum meydana gelmez.Omurlar ortasında omurilik nüfuz edecek şekilde delikleri
olan içi boş kemiklerdir. Omurların bazılarının sağ ve solunda de-liklerin yan taraflarından çıkan dört uzantı vardır. Bunların bir
kısmı yukarıya bir kısmı da aşağıya aittir. Bu uzantılar bazı omur-larda 6 adet olup, 4’ü bir yanda, 2’si bir yandadır. Bazı omurlarda
8 uzantının olduğu da olur. Bu uzantıların sağladıkları birtakım
faydalar vardır.Bu faydalardan biıi; aralarındaki mevcut bağ ile omurlar
muntazam bir halde dizilmiş, birinin uzantısının ucu diğer uzan-tıya girmiş ve böylece icabeden sağlamlık temin edilmiştir. Omur-larda bu sözünü ettiğimiz uzantıların dışında daha başka uzan-tılar da vardır. Bunlar çarpmalarda sağlamlıklarıyle koruma va-zifesi görür ve bir kalkan gibi korurlar. Bunlann yönü omurların
yönüyle aynı istikamettedir. Bunlann arka taraflanndan olanla-rına şevk, sağ ve sol tarafta olanlarına da «kanatlar» adı verilir ki,
bunların vazifesi de bedendeki sinir, damar ve kasları korumak-tır.Kaburga kemiğinin yakınında olan kanatlann faydası, ka-burga kemiklerinin yumru başları onlara geçmiş halde olup, çu
kurlarıyle ona bağlanırlar. Çünkü kanatlardan herbirinin iki boş-luğu ve her kaburganın da iki yumru uzantısı vardır. Bu omurla-rın orta deliklerinin haricinde daha başka kendilerinden sinirle-rin çıktığı ve damarların girdiği birçok delikler vardır. Çünkü
giren ve çıkan damarların korunmaya ihtiyaçları yoktur. Şayet
bu damar ve sinirler omurganın ön tarafında olsaydı, bedenin
normal kendi ağırlığı ile ve isteğe dayanan hareketi ile eğimli (rae
| 83 —
ERZURUMLU İBRAHİM IIAKKI HZ.
yil) yerlerde zayıf kalır ve bağlantı kuramazlardı. Bu koruma vazifesi olan uzantılarda sinir ve nem (yaşlılık) bulunur ki, onusarmış ve örterek kaypak bir hale getirmiştir. Bunun sebebi de,dokunduğu yerleri acıtmamak içindir. Yani, ona dokunan et acımaz.Mafsallarda bulunan uzantılar da aynı durumdadır. Onlarbirbirlerini ard arda takip ederek kuvvetle tutar ve her taraftanbir başkasına bağlanırlar. Fakat ön taraftan gelenler çok kuvvetli, arkadan gelenler ise kaypaktır. Çünkü, öne eğilmek ihtiyacıgeriye eğilme ihtiyacından daha çoktur. Şu halde, birbirlerini ta-kibeden ve birbirlerine kuvvetle bağlanan omurlar, âdeta bir kemik kadar sağlam olmuşlardır. Eğiliş ,bükülüş ve esneklikleri sebebiyledir ki, kemiklerin çoğu hareket için ve esneklik temini içinolmuştur. Bunun içindir ki, tek kemik gibi hareket edebilen bel-kemiğinin eğilmesi ve bükülmesi kolay olmaktadır.Yapıcı Hâkim olan Yüce Allah her türlü noksan sıfatlardanuzaktır.KISIM: 2BOYUN KEMİKLERİNİN TEŞEKKÜLÜEy AziziAnatomi ilmi ile meşgul olanlar diyorlar ki:Boyun kemiğinin yaradılışı akciğer için .akciğerin yaradılışıise birçok faydaları temin içindir. Boyun omurları ile .omurganınomurları üst üstedir. Bunun için de omurlardan herbiri kendinitaşıyan omurdan daha hafif ve daha küçük olmuştur. Organınhareketleri bu sayede belirli bir düzen içindedir. Omurganın enalt, yani en son omuru omurların hepsinden hem daha büyük vehem daha serttir. Kuyruk sokumu kemiği de denilen bu omur, anarahminde kemiklerin dizilişinden önce yaratılmıştır. Yine bu ke
mik
mezarda da bütün kemiklerin çürümesinden sonra çürür ve
toprak
olur.Omuriliğin üstü fazlaca ve sertçe olduğu için, boyun omurlarının delikleri daha geniştir. Zira, yukarıya ait sinirlerin sayısı
— 84
MARİFETNÂME
aşağıya ait sinirlerin sayısından daha fazladır.Şu halde boyun omurlarının küçük ve deliklerinin de geniş
olduğunu söyliyebiliriz. Bunun için de hepsinden daha sağlam
ve dişleri küçük, kanatlar ıise büyük ve iki başlıdır. Omurların
hareket etmeye duydukları ihtiyaç, hareketsiz halde durmaya duy-dukları ihtiyaçtan daha fazladır. Bunun için de omur mafsalları
aşağıdaki mafsallara nisbetle daha kaypak ve daha yumuşaktır.
Çünkü bunların sağlam ve kuvvetli olmaya duydukları ihtiyaç az-dır. Boyun omurlarının 7 tane oluşuna sebep de, normal bir uzun-lukta olmaları içindir. Bu omurların herbirinde ll’er uzantı var-dır. Ancak birinci omur değişiktir.Onbir uzantıdan başka sl’er diş.2’şer kol.2’şer kanat ve üstünün ve altının4’er mafsal çıkıntısı vardır.Sinirlerin çıkışındaki mevcut yuvarlak delikli daire yarıya bö-lünmüş durumdadır. Bir ve ikinci omurun diğer omurlarda bulun-mayan değişik çeşitli hususiyetleri vardır. Çünkü sağa sola olan
hareketi kendisi ile ilk omur arasında kalan mafsal ile birleşmiş-tir. Başın öne ve arka tarafa hareket etmesi kendisi ile 2. omur
arasında kalan mafsal ile olmuştur. Ancak ilk, yani birinci mafsal
birinci omurun uzantısında sabit durmaktadır. Bu omurun üst
tarafında baş kemiklerin uzantılarının girdiği iki boşluğu vardır.
Bu uzantılardan biri boşlukta yükselse, diğeri de boşluğuna iyice
gömülmüş olsa, baş o tarafa eğilir.Ancak ikinci mafsal, ikinci omurda olmuş ve onun ön kısmın-da bir uzantı yaratılmıştır. Birinci omurun ön tarafındaki delik-ten geçerek kafa kemiğindeki omura vanr. Bu uzantı sözünü etti-ğimiz omurdan geçerek o omura girecek olursa bu durumda baş
ayağa taraf, yani öne eğilir.Şayet uzantı gömüldüğü çukurdan çıkacak olursa, baş düz
olur. Şayet uzantı deliğinden de çıkacak olursa baş arka tarafa
eğilir.İkinci omurun arka kısmında kısa bir uzantı daha vardır.
Fakat bu uzantı birinci omurdaki çukurunda hareket eder ve onu
geçmez.
— 85 —
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
Birinci omurun bir özelliği de dişlerinin
olmayışıdır. Bunun
faydası da, ağır olmaz, çevresindeki sinir ve
damarlara eziyet et-
mez. Sözü edilen çukur, kafatasında
âdeta gömülmüş bir lıalde
olduğundan, kanatlan da yoktur.
Çünkü sinirlerin başlangıç kıs-
mına yakın ve yerleri de dar olduğu için,
kanatlarının olmaması
Allah’ın bir hikmetidir.Bu omurun bir özelliği de, sinirlerin ondan çıkmış olmasıdır.Öbür omurlar gibi iki yandan ve ortak delikten doğmazlar. Fakatarka tarafının üstünde bulunan iki delikten lif gibi ince bir şekilde hepsi çıkarlar. Uzadıkça da yavaş yavaş kalınlaşır ve durumagöre de sert ve kuvvetli olurlar.Ancak ikinci omurun kısa uzantısı üst tarafta ve arka kısmında bulunur. Onda-sinir çıkışları imkânsız olduğundan bunun delikleri dişli tarafmdadır. Bunun uzantıları birinci omura kuvvetlibağlarla bağlanmıştır.Başın mafsalı selis, yani yumuşak haldedir. Bu ikinci omur vediğer omurların mafsallarından daha yumuşaktır. Çünkü bu ikimafsalla oluşan baş hareketlerine çok ihtiyaç vardır. Bu, Yüce Allah’ın sanatının büyüklüğünü gösterir.KISIM: 3GÖĞÜS KEMİKLERİEy Aziz!Anatomi (teşrih) ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki:Göğüs kemiği (buna göğüs omurgası da diyebiliriz) kaburgalara bitişmiş bir halde olup göğüsteki nefes alıp verme gibi en kıymetli organları- korumaktadır. Bunlar oniki kemikten oluşmuşolup, ll’inde diş ve kanatlar vardır. Sadece birinin dişi yoktur vekanatlan da birbirine eşit değildir. Çünkü bu çok şerefli ve kıy
-
metli organımız olan kalbe yakın ve bitişik halde olup, diğerlerinden daha büyük ve sağlamdır.Göğüs omurlannm kanatlan diğer birinin
kanatlarından da
ha serttir v6 kaburga kemikleri de onlara
vasıl
olmaz.Göğüsten 7 üst omurgalarının dişleri büyük ve
kanatları sert,
sağlam ve dayanıklıdır. Bütün organlann
Meliki durumundak
—
80
-
MARİFETNAME
kalbi ancak bu kuvveti sayesinde korur ve muhafaza ederler. Çünkü bu omurların bünyesi kendisini senâsin, yani diş ve kanatlaragetirmiştir. Bu sebepledir ki, bunların mafsallarında uzantılarkısa ve geniştir.Onuncu omurun üstündeki uzantı mafsallarında, dilimli boşluklar vardır. Uzantıların aşağıya inen yumru başlan o boşluklara girer ki, bu durumda dişleri aşağıya tutunmuştur. Onuncuomurun dişlileri kubbe gibi yapılmıştır. Mafsal uzantılarının yanlarındaki çukurları dilimli değildir. Çünkü üstü altıyla birliktelimlenmiş değildir. Zira, üstü, altı ile birlikte dilimlidir. Onuncu-nun altındaki dilimler üste, çukurları da alta meyilli olup, dişleride üste doğru yumru bir hal almıştır.Onikinci omur kanatsızdır. Çünkü onda kaburga vardır vebunun içinde kanatlara ihtiyaç duymaz. Ancak mide zarıbuna (12’ omura) bitişiktir. Bunun üstünün yapısı küçük olduğundan, çok mafsal bulunmaz. Göğüs omurları boyununkilerdendaha büyük olduğu için, müşterek delikleri iki bağ arasında bölünmemiş, yükseldikçe artmış, aşağıya doğru inildikçe noksanolup, sinir delikleri bütünüyle onuncu omuru bulmuştur.Göğüs omurlarının geri kalan diğer parçaları ve iki oyluk arası bel bölgesinin bütün dikişleri ve delikleri bütünüyle içine aldığıiçin sinirlerin çıkabilmesi için bu omurların sağ ve sol tarafında yaratılan birer delik vardır. Bel bölgesi omurlarında dişler ve geniş kanatlar mevcuttur.Bel bölgesinde beş t<=>ne omur bulunur. Bunlar, kuyruk sokumu ve bel kemiğine bir kaide gibi oturmuş ,onun taşıyıcısı, kasığın tutucusu ve ayak sinirlerinin sonu, yani bitiş yeri olmuştur.Kuyruk sokumu bölgesinde 3 tane kemik vardır.
Bunlann
mafsalları daha kuvvetli ve daha sert, kanatlan da daha
geniştir.
Ön ve arka kısımda sinirler için delikler mevcuttur.
Bu oyluk maf-
salının kendilerine engel olmaması ve eziyet etmemesi
içindir.
Kuyruk sokumu kemikleri, yukarıda sözünü ettiğimiz
bel bölgesi
kemiklerine benzer.Kuyruk kemiği, üç kıkırdak omurdan meydana
gelmiş olup,
uzantıları yoktur. Küçük oldukları için, boyun
omurları gibi, sinir-
leri ,ortak deliklerden doğmuştur. Sadece üçüncü
omurun
yazımdan çıkan bir sinir mevcuttur.
— »7 —
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
Buraya kadar yaptığımız açıklamalardan görüleceği üzere,
omurganın ,belkemiğinin tamamı birşey gibidir. Şekli, daire şek-lindedir Çünkü bunlar, herhangi bir çarpma veya tehlike anında,
bunlan kabulden en uzak şekil dairedir. Bel kemiklerinin omur
başlanmn aşağıya, alttakilerin de yukanya dönük olmasının se-bebi budur.Onuncu omur, bel kemiğinin, omurganm uzunluğu sebebiyle
senâsin (çıkıntı) lerin ortalaması olup, iki taraftan birine dönük-tür. Bunun sebebi de, iki taraftaki 9 omur, bu onuncu üzerine top-lanıp düzen ve intizam içinde olması içindir.Boyunda ve omurgadaki omurların tamamı 26’dır.KISIM: 4
KABURGA KEMİKLERİEy Aziz!Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki:Kaburga kemiğinin yaratılması, yukarıda da ifade ettiğimiz
gibi, solunum ve sindirim organları olan nefes borusu ile yemek
borusu v.s. gibi organları muhafaza etmek içindir. Bu organlar
herhangi bir yükün binmemesi ve birine gelen zararın diğerlerine
de dokunmaması, alınan gıdanın ve kişinin muhtaç olduğu hava-nın dışarıdan alınabilmesi, solunum, yani nefes alıp verme organ-ları olan göğüs kaslarının rahat çalışabilmeleri ve bu çalışmaları-nın sekteye uğramamas ıiçin kaburga kemiklerinin yaptıkları gö-reve büyük ihtiyaç vardır. Bu vazifenin rahat ifa edilebilmesi için
büyük ve tek kemik halinde değil, ayrı ayrı olmuştur.Kaburga kemikleri, organların Meliki durumunda olan, kalbi
ve onun yanında olan organlan içine alıp, muhafaza etmiştir. Bun-lan çok dikkatle korumak gerekir. Çünkü, bu organlarda meydana
gelecek bir zararın, bedene vereceği zarar diğer organlara nisbet
le daha büyük olur. Kaburgalar muhafaza altına aldıkları bu
önemi büyük organlan düz değil, kavisli bir şekil almış ve bu or-ganlan her taraftan sararak çember içine almışlardır.Aşağıdaki kaburgalar .sindirim organlanna yakın olduğun-dan, karaciğer, dalak ve diğer organları arkadan korurlar. Bun-
MARİFETNAME
lar birbirinden ayrı, yani bitişik olmayıp, tedrici olarak uzunla-masına birbirlerinden ayrılmışlardır. Yukarıda bulunanların uç-ları birbirine yakın olduğu halde, aşağıdakilerin uçlan birbirine
uzaktır. Midenin yeri bu sayede genişlemiş, gıda ve hava ile dolsa
bile ,insana zahmet vermiyen ve acımayan bir duruma gelmiştir.
Üst tarafta bulunan yedi kaburga kemiğine aynı zamanda göğüs
kaburga kemikleri de denilir.Bunlardan ortada bulunan iki kaburga kemiği daha uzun,
bunun çevresinde kalan diğer kemikler ise daha kısadır. Çünkü
kemiklerin böyle olması göğüsteki muhafaza edilen organların
daha güzel sarılmalarını sağlar. Kaburga kemikleri önce aşağıya
doğru eğilir, sonra da yukarıya döner ve ortada tekrar birleşirler
ki, bu da göğüs kafesinin daha geniş olmasını sağlar.Kaburgalardan herbirinden çıkan iki uzantı, bel kemiğinin
kanatlanndaki mevcut iki omur çukuruna girerek çift bir eklem
meydana gelmiştir. Bu kaburga kemiklerinin göğüs kemiği ile olan
birleşmeleri aynen omurga ile olan birleşmeleri gibidir.Bu iki kaburga kemiğinin haricinde kalan 5 kaburga kemiği
arka taraftadırlar. Bunların uçlan kıkırdakla örtülmüş ve muha-faza altına alınmış olup, kendilerine gelecek çarpma, darb ve kırıl-ma tehlikelerinden uzaktır. Kıkırdak maddesi ne fazla yumuşak
ve ne de fazla serttir. Kaburga kemkleri bu kıkırdakla yumuşak
organlarla birleşme temin etmektedir.Göğüs kemiği 7 kemikten meydana gelmiştir. Yumuşak kıkır-dakla bağlanmış olup, eklemleri sağlam ve kuvvetlidir. Bu nefes
alıp verme işini gören solunum organlarının kabarmalanna ve ra-hat hareket etmelerine sebep olur. Bu kemiklerin sayısı kendile-rine bitişik haldeki kaburgaların sayısına eşittir. Yani, 7 tanedir.
Bu kemiğin alt tarafına geniş denecek kadar bir kıkırdak bitişmiş
tir ki, bunun alt tarafı da daire şeklinde olup, hançere benzer. Bu
sebepledir ki, buna hançer kemiği denilmiştir.Hançer kemiği, mideyi korur, göğüs kemiği ile diğer organlar
arasında geçit temin eder. Sert ve yumuşak arasında, yani bunla-nn birleşmesinde uygun zemin hazırlar ki, bu da hançer kemiğinin
önemli vazifeler gördüğünü gösterir.
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
KISIM: 5
EYE (KÖPRÜCÜK) KEMİĞİEy Aziz!Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki :Köprücük (eye) kemiği, göğüs kemiğinin üstünün iki tarafın-dan çıkar ve göğüs kemikleri üzerinde bulunur. Onun boğazın ya-nında kalan derin ve boş bir yeri vardır. Beyne inip çıkan damar-lar ve sinirler onun bulunduğu yerden geçiş temin ederler.Sağ ve sola eğimli halde olan bu kemik, omuz tarafıyle bitişik
haldedir. Omuz bu kemikle bağlanmıştır. Bunların ikisi beraberce
kol kemiğine bağlanmışlardır.Köprücük (eye) kemiğinin bedene sağladığı birçok faydala-rı vardır ki, önemlileri şunlardır:1 — El ve kol kemikleri ona bitişmiş olup, göğse yapışmış
değildirler. Böylelikle eller kolayca ve zorlukla karşılaşmadan ha-reket eder.2 — Omuz kaburgadan uzak olunca kolların hareket açıla-rı daha geniş ve daha rahat olur.3 — Bu kemik, göğüse mahsus en şerefli organları muhafa-za eden bir kalkan vazifesi görür. Omurların diş ve kanatları sa-bit durur ve göğsü de çeşitli zarar ve tehlikelerden muhafaza eder.
Bu kemiğin bir tarafı ince olup diğeri kalındır. Omuz kısmında,
yani kalın tarafında çok derin olmayan bir boşluk vardır ki, kol
kemiğinin yuvarlak kısmı araya girmiştir. Bunun iki uzantısı var-dır ki, biri yukarı diğeri de arka tarafa dönmüş haldedir. Onunla
omuz köprücük kemiğine bağlanmıştır.Uzantı kol kemiğinin başının yukarı doğru eğilmesine mani
olur. Diğer uzantı ise aşağıya ön tarafa doğru gelmiştir ki, bu da
kol kemik başının çıkmasını engeller. İnce taraftan uzaklaştıkça
daha da genişlemiştir. Bu uzantmın dışında üçgen şeklinde bir
uzantı daha vardır. Bunun kaidesi omuzdan taraf, geniş açısı ise
göğüsten taraftır. Arka düzlüğünün şeklinin bozulmaması için
omurganın dişlerini muhafaza etmiş, bu uzantıya bitişik haldeki
kıkırdağın daireye benzer yanıyla, omuz genişliği son bulmuştur.
Bu kıkırdağın bitişmesi aynen öbür kıkırdakların bağlanmasına
benzer şekilde olur.
KONU:3EL VE AYAK KEMİKLERİ, İSİM VE HUSUSİYETLERİ
YEDİ KISIMDAN İBARETTİR
KISIM: 1
PAZU KEMİKLERİEy Aziz!Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki:Pazu kemiğinin şekli yuvarlak olup, buna kol kemikleri de
denilmektedir. Yuvarlak oluşu kendisinden zarar isabet etme ihti-malini uzaklaştırmıştır. Üstü yumru ve omuz kemiğinin boşluğu-na rahatça girecek şekildedir. Rahat durması onun sık sık bulun-duğu yerden çıkmasına yol açar. Fakat böyle olmasının sağladığı
iki fayda vardır:
-------
1 — İhtiyaç.2 — Emniyet ve selâmet.İhtiyaç »dilediği yöne hareket etme serbestisidir. Emniyet ve
selâmet ise, sabit kalmaktır. Çünkü kol kemiği, gerçi her yönden
hareket etme ihtiyacım hissederse de, yapacağı hareketler çok ve
sürekli değildir. Bağlarının kopma tehlikesi ortadan kalkmış olur.
Kol ekseriyetle yakın ve diğer eklemlerle hareket eder halde oldu-ğundan, o mafsallar, kolun mafsalından daha kuvvetli olarak ya-ratılmıştır. Kol mafsalını tutan 4 mafsal olup, biri genişliğine per-de olup diğerleri gibi çevresini sarmıştır.Bağlardan ikisi arkadan iner, birinin tarafı genişçe olup, pa
zuyu sarar. Birinin yanı enli olup büyüklüğü de fazladır.
Diğer
biri de vardır ki, o da içlerinde en büyük ve en sert olanıdır. Usan
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
tı çukurundan dördüncü rabıta üe uzantı teşkü eden kargabur-nundan iner. Şekilleri genişçe olup pazuya dokunmuş haldedir.Kol kemiği, göğüs tarafmdan çukur olup, arka tarafa doğru yumrudur. Bunun faydası, üzeri, kas, sinir ve damarlarla örtülüolur, kucağma aldığı şeyi rahatça ve kolayca alır. Eller birbirinekolayca yetişir ve kenetlenir.Ancak kol kemiğinin alt kısmında bitişik halde iki uzantı vardır ki, bunların içte olam hem daha uzun ve hem daha incedir. Bubirşeye ayrıntılı değildir. Görevi sinirleri ve damarları muhafazaetmektir. Dış çevredeki uzantı ve dirsekteki çukur ve ondaki lokma ile dirsek eklemi tamamlanmıştır. Bunlar arasında bir boyunve bu boynun iki tarafında da çukurumsu iki oyuk vardır. Üsttekiönde »alttaki de arkadadır. Üst dış oyuğun engeli yoktur. Gayetdüzgündür. Bu karşılık diğer oyuk daha büyük, yeri ön kol kemiğine yakın bir yer olup, düz değildir. Oyuğu da yuvarlak değildir.Duvar misâli dik bir halde olduğundan arkaya doğru hareket edildiğinde aniden durur. Bu eklemlere eşikler adı da verilmiştir.KISIM:
2
KOL KEMİKLERİEy Aziz!Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki:Kol kemikleri iki kemikten meydana gelmiş olup, bunlaraçift bilek de denir. Bu kemiklerden başparmağa yakın olanı, yaniüstteki incedir ki, buna ön kol denilir. Alt tarafta, yani küçük parmağa 'yakın olam ise daha kalın oı> p, ona da arka kol denilir ki,bu aynı zamanda taşıyıcı görevini yapar. Kol onun sayesinde eğikve bükük olarak hareket eder. Arka kol kemiğinin faydası ise; kolun açılması ve kapanması bunun sayesindedir.Bu kemiklerin orta kısımları ince ve lâtif olup kalın kaslar tarafmdan satılmışlardır. Çevreleri et ve kaslardan sıyrık ve bağlarla gizlendikleri ve mafsalların hareketleriyle yıkıcı ve sert çarpmalara maruz kaldıkları için sağlam ve kuvvetli bir yapıya sahiptirler. Üstte olanı eğridir. Fakat eğri hareketleri yapmaya uygunolduğundan, faydalıdır. Altta olan ise düzdür ve bu da açılıp kapanmaya yarar.
— 92 —
MARİFETNÂME
Dirsek eklemi ,pazu, ön ve arka kolların eklemlerinden ha-sıl olmuş olur, üst kol kemiğinin üstünde küçükçe bir çukur var-dır. Pazunun arkasındaki lokma ona bağlıdır. Bu lokmanın o çu-kurda dönmesi eğik hareketin meydana gelmesini sağlar. Alt kol
kemiğinin iki uzantısı vardır. Bunlar arasmda sin şekline benzer
bir hal mevcuttur. İçindeki yüzü yumrudur. Girintiler ve çıkıntılar
alt tarafa ve arkaya hareket edecek olsa, bu durumda el açılır. Gi-rinti duvarı lokmayı tutmakta olan çukurdan ayrılsa, bu durum
elin çok açılmasını engeller.Pazu ve kollar aynı yönde dururlar. Eğer sözünü ettiğimiz bu
iki boyun birbiri üzerinde ön ve yukarıya doğru hareket edecek ol-salar, bu durumda el kapanır. İki uzantının alt yanlan birleşse
tek parça halinde birşey olur vs bunlardan da genişçe bir çukur
meydana gelir.Uzantıların ekserisi alttakinde bulunur. Bu çukur geride ka-lan tehlikelerden korunması için yumru ve kaygan bir şekilde ya-ratılmıştır. Alt kol kemiğin arka tarafında uzunca bir uzantı var-dır. Bunun görevi, saklama ve muhafazadır.KISIM: 3
EL BİLEK KEMİKLERİEy Aziz!Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki:Bilekte mevcut birçok kemikler vardır ki, bunlardan bir kıs-mına gelen zarar, diğerlerini etkilemez. El yumulduğu zaman bu
kemikler sayesinde et çukurlaşır ve sıvı maddeleri dahi tutabilir.
Kemik eklemleri birbirine bağlı bir haldedir ki, bu da onlann da-ğılmalarını ve avucun tuttuğu şeyleri kuvvetlice tutmasını temin
içindir. Şayet elin iç kısım derisi soğulsa bu kemiklerin tamamının
birbirine bitişen tek kemik halinde olduğu görülür.Kemiklerin böyle bir birleşme ile birbirine bağlanmalan çok
sağlam olduğu gibi, biraz da uygunluk kabiliyeti kazanmıştır. Bu
da avu çiçi çukurunun meydana gelişini temin etmiştir. Bilekte 7
kemik ile 1 uzantı vardır.Mevcut yedi kemik, belirli iki sıra üzeredir. Bu sıra kola ta-
— 83 —
ERZURUMLU İBRAHİM IIAKKI HZ.
raftır ki, bu kemikler 3 tane olup, narin ve ince yapılıdırlar. İkinci
sıradaki kemikler, parmakların tarak kemiklerinin tarafında ve
geniştirler ki, bunların sayıları da 4 tanedir.İlk sıradaki sözünü ettiğimiz üç kemik, sarılı bir halde ve bi-leğe yakın yanlan ince ve uzantısı ile bitişmiştir. Öbür sıraya ya-kın olan yanlan geniş ve birleşmeleri de azdır. Sekizinci kemik bi-lekteki iki sıra gemiği sağlamlaştırmak için olmayıp, el ayasına
yakın bir yerdeki siniri korumak içindir. Üçüncü sıra kemik, ke-mik başlarının birleşmesiyle bir tek baş meydana gelir. İki kol ke-miği uçlarından meydana gelen geniş çukura girmesiyle eklemler
açılıp kapanır. Alt bilek kemik uzantılarına yakın olan kemiğin
çukuruna giren eklem, onunla yapışmış ve sarılmıştır.Tarak kemikleri dört tanedir ve bunlar 4 parmağın karşısın-da bulunurlar. Bileğe yakın olan kısımda birbirlerine yaklaşmış-lardır. Yapışık bir durum aızeden bu kemiğin bileğe birleşen kıs-mı küçük olmuştur. Parmaklara doğru olan kısımlan ise biraz da-ha açık olup ,açık kemiklerle birleşmeleri daha güzel ve daha uy-gun olmaktadır. İç taraftan ise biraz çukurlaşmıştı ki ,buna sebep
de genişliğine yardımc lolmasıdır. Bilek eklemleri ve tarak kemik-leri çevresindeki çukurlara kıkırdaklar ıile tarak kemiklerinin par
çalannın girmesiyle kurulu bir halde yaratılmışlardır.KISIM: 4
EL PARMAK KEMİKLERİ
Ey Aziz!Anatomi ile meşgul olanla diyorlar ki:El parmaklan eşyaların tutulmasına yardımcı olan çok önemli âletlerdir. Parmak etleri kemiklerden boş olarak yaratılmış değildir. Eğer kemikli olarak yaıatılmasaydı çeşitli hareketleri yapamaz, tıpkı solucan ve balık gibi olurdu.Evet, parmaklar titrek bir el gibi zayıf değildir. Bilâkis, sağlam, kuvvetli ve içleri kemikle doldurulmuştur. Parmaklar sadecebir kemikten yaratılmamış olup, birkaç kemikten meydana gelmiştir. Böyle olması onun zor işini kolaylaştırmıştır. Parmaklardakikemikler 3 boğumdan meydana gelmiştir. Eğer daha fazla olsay
MARİFETNÂME
dı, ağır şeyleri kaldırmakta zorluk çeker veya kuvveti kâfi gelmezdi. Boğumlar 3’ten az olsaydı o zaman da parmakların hareketi noksan olurdu. Parmak kemikleri sıra iledir. Yani dipten itibaren uca doğru incelir. Uçtaki kemik ince, ondan sonraki birazkalın, en sondaki ise diğer ikisinden daha kalındır. Yani, en uçtaolanı en küçük, en dipte olanı en büyük olmuş oluyor. Bu durum,taşıyan ile taşınan arasındaki münasebetin güzel olmasını temineder.Parmak kemikleri şekil itibariyle yuvarlaktır ki, bu da onların tehlikelere karşı korunmalarına yarar. Parmakların içi boş veilikli yaratılmamıştır. Bu sebep de hareket etmede, tutmada, çekmede sağlam ve kuvvetli olmaları içindir. Tutmak ve oğmanın kolay temini için de parmakların içleri oyuk, dışları yumrudur. Dıştarafları baş ve küçük parmak gibi parmak olmıyan yerleri yumrudur. Bu da onların tehlkelerden ikorunması için dairevî bir şekil almalarım sağlamıştır.Parmakların içinde çok et vardır. Bunun faydası da, tutma yı kolaylaştırdığı gibi, tutulan şey ile kemik arasında perde teşkileder. Parmak dışları etsiz olup, hafifliğin temini içindir.Parmakların ucunda tırnaklar vardır ki .bunlar gerektiğindesilâh ve gerektiği zamanda daha başka işler yaparlar. Sağlamlıkve eşitlik bakımından hepsi birdir. Şayet baş parmak bulunduğu yerden başka bir yerde olsaydı, hiçbir fayda temin etmediği gibi,diğ
e
r parmakların yapacağı işlere mani olurdu. Meselâ, elin içkısmında olsaydı el içi ile yapılan işlerin hemen hemen hepsi olmazdı. Şayet küçük parmağa yakın bir yerde olsaydı, iki elin birlikte kaldırdıkları birşeyde aralarında uygunluk ve denge sağlanamaz ve eller birbirinin yardımcıları olamazlardı.Baş parmak eğer elin üzerinde olsaydı, çok uzak olacağından,sağlıyacağı hiçbir fayda olmazdı. Baş parmak avuç tarağına bağlanmamıştır. Buna sebep de, baş parmakla diğer dört parmak arasındaki uzaklığın kısa ve dar olmaması içindir. Şu halde, 4 parmakherhangi birşeyi kavrar, baş parmak da tam onların karşısına gelir ve kavranan şeyin tutulmasmı sağlar. Böylece büyük birşeyintutulması, alınması, ya da kaldırılması mümkün olur. Eklemlerini kuvvetli bağlar tutmuş olup, birbirine kıkırdak perdeleri ile dokunmuşlardır. Bu da kuvvetli ve sağlamlığı artınr.
_ 95 _
ERZURUMLU İBRAHİM
HAKKI HZ.
Parmakların daha kuvvetli ve daha sağlam olabilmeleri içineklemlerindeki boşluklar küçük kemiklerle doldurulmuş ve böylecedaha sağlat» ve daha kuvvetli olmalan sağlanmıştır. Tırnakların yaratılış sebepleri 4 faydanın temini İçindir ki bufaydalar şunlardır:1 — Herhangi birşeyin bağlanması ya da iliklenmesinde parmağın dayanağı olur.2 — Ufak şeylerin kaldırılması ve toplanmasmi temin eder.3 — Kanşmayı, kazanmayı ve temizlemeyi kolaylaştım.4 — Kendisine iş düştüğü takdirde ,âdeta silâh gibi kullanılır ve'düşmandan intikam alır.Saldırılardan korunmak daha kolay olacağı için, tırnaklarınuçlan yuvarlak yapılmıştır. Tırnaklar yuvarlak kemikten yapılmış olup, herhangi bir zorluk karşısında eğilmeleri ve bükülmelerimümkün olmaktadır. Aynca mukavemet anında yarılıp kırılmaktan uzak dururlar. Tırnaklan koruma ve kazıma mevkiinde olup, devamlı bü yürler. Buna sebep de, kırılanların yerine daha düzgün olan tırnakların çıkmasıdır. Normal seyrinde zaman zaman tırnaklarınkesilmesi, yani kısaltılması gereklidir.KISIM: 5KASIK VE BALDIR KEMİKLERİEy AziziAnatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki:Vücuttaki mevcut kemiklerden biri de kuyruk sokumu yanındaki sağlı sollu iki kemikten meydana gelen kasık kemiğidir. Ka
sık
kemiğini meydana getiren kemikler kasık ortasındaki sağlambir ekletale birbirlerine geçmiş haldedirler. Bunlar, yukarıdaki kebir eklemle birbirlerine geçmiş haldedirler. Bunlar .yukarıdaki kemiklerin de taşıyıcısı durumundadırlar.Bu iki kemik 4'er bölüme ayrılmış vaziyettedir. Dış kısımda olanlara kalça kemiği, ön kısımda olanlara da kasık kemiğiadım vermişlerdir. Arkada kalan parçalarına ise, oyluk kemiği,altta ve iç tarafta olanlanna da baldır kemiği denilmiştir. Çünkü
— 88 —
MARİFETNAME
bunlarda
oyluk kemiklerinin yumru şekildeki başlarının gireceğibiçimde çukurlar vardır.Bu kemikler üzerinde bulunan organlar şunlardır:1 — Meni âleti.2— Rahim.3 — Mak’ad (oturak).4 — Sidik torbası (mesane).Bunlardan başka çok önemli başka organlar da bulunmaktadır.Ayakların iki faydası vardır ki, onlar da:1 — Ayağa kalkmak, düzgün bir şekilde ayakta durmak ve,2 — İniş, çıkış ve düz hallerde geçiş, yani yürümektir. Bunlar da ancak iki baldır gemiği ile ayak kemikleri sayesinde olabilmektedir. Çünkü ayağa herhangi bir zarar isabet etse veya ayakiş yapamaz duruma gelse, ayakta durmak zorlaşır. Yürümek isedurmaya nisbetle daha kolay olur. Eğer oyluk veya baldırlara herhangi bir âfet gelse, hu durumda ayakta durmak kolay olur, fakat yürümek güçleşir.Ayak kemiklerinin ilki bedendeki kemiklerin en büyüğü durumunda olan oyluk kemikleridir ki, bunlar iki tanedir. Bu kemikler üstteki organları yüklenmiş olup, alttakilerini de çekmektedirler. Bunların üstü kubbe gibi yumrudur ve oyluk kemiği istikametindeki bir çukura girmiş durumdadır. Bu kemikler, dıştan ve önden yumru ,içten ve arka taraftan çukurumsu ve kesiktirler. Böyle olmalarına sebep de .birçok sinirlerin ve damarların korunmasının güzel olması, hepsinde düzgün birşey meydana gelerek buşekille en güzel oturma şeklinin bulunması içindir. Eğer kalça kemiğinin üst tarafı beraber olsaydı, oylukların (2 oyluk) arası uygun olmıyan bir şekilde geniş ve yamuk olurdu.Bu kemiklerin alt taraflarında diz eklemleri için herbirindençıkan iki uzantı vardır. Biz diz ekleminden önce baldır kemiklerinianlatalım. Bunları anlatırsak diz kemiklerinin anlatılması ve anlaşılması daha kolay olur.KISIM: 6BALDIR KEMİKLERİ VE DİZ
KEMİKLERİ
Ey Aziz!
#1
_
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
Anatomi ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki:Baldır kemiği de 'aynen kol kemiği gibi iki kemikten meydanagelmiştir .Bu kemiklerden biri hem daha büyük ve daha uzun,diğeri de buna karşılık daha küçük ve daha kısadır. İkinci kemiğinüstü oyluk kemiğine kadar varmaz. Buna, kaval kemiği adı verilmektedir.Baldır kemiğinin dış kısmı aynen oyluk kemiğinde olduğu gibi yumru olmuştur. Hareketinin hafifletilmesi için baldır kemiğioyluk kemiğinden daha kısa olmuştur. Bu öyle bir ölçüdedir ki,üstündekini taşıyamadığı zaman olmadığı gibi, hareketinde zorluk çektiği de olmaz. Buna bir de küçük kemikle yapılan bir takviye vardır. Bu küçük kemiğin faydası, hem büyük kemikle arasında olan kas, damar ve sinirleri korur ve hem de ayak eklemindebüyük kemiğin ortağı ve yardımcısı' olur.DİZ EKLEMİDiz eklemi, oyluk kemiğinin altındaki iki uzantının, baldırkemiğinin üstündeki iki girintiye ulaşmasıyle meydana gelmiştir.Bunlar, sarılmış birer lifle bağlanmış ve iki yanından iki kuvvetlive sağlam kirişle birbirlerine bağlanmışlardır. Ön kısımları dizkapağında birleşmiştir.Dizkapağı yuvarlak bir kemik olması dolayısıyle, aynürreke-he adı verilmiştir. Bunun sayesinde, dizin üzerine oturtulduğu zaman, diz eklemi ayrılmaktan kurtulmaktadır. Bu, ağır vücudu taşıyan eklemlerin hareketiyle kuvvetlendirip ,ona direk olmaktır.Bu kemik eklemin ön kısmmdadır. Zira bu ekleme vaki saldırı vetehlikeler ekseriyetle ön taraftan gelir. Zorlansa bile arkaya eğilmesi mümkün olmaz. Sağa ve sola eğilmesi ise çok az olur. Bu durumda, aniden yerden kalkış ve oturuşta diz eklemine önden zorluk gelmektedir.KISIM: 7AYAK KEMİKLERİEy Aziz!
MARİFETNAME
Anatomi ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki:Ayak, bedenin ayakta durmasına yarayan bir âlet olarak yaratılmıştır. Biçimi öne doğru olup, uzundur. Üzerine dayanmak vedurmak böylece mümkün olmuş olur. İçi ortaya doğru incelir. Buna sebep de, ayağa kalkıldığı zaman ön tarafın ayağa eş olmasıve yürürken inecek ayağın eşi üzerine emin olup adımlan güvenle atması, ayağa dikenin girmemesi için dikene dikkatli basması,merdiven v.s. gibi şeylere basarken sağlam basması ve ayağın kaymaması içindir.Ayakta birçok kemiklerin olması çeşitli faydalar sağlamıştır.1 — Faydaların biri, ayak üzerine bastığı şeyi, elin birşeyisağlamca tutması gibi sağlam bir şekilde durur.2 — Diğer faydası da, aynen diğer kemiği çok organlann faydaları gibidir.Bir ayaktaki mevcut kemiklerin sayısı 26’dır.Kemiklerden biri, kendisiyle baldır kemiğinin eklemi tamamlanan topuk kemiğidir.Kemiklerden bir diğeri ökçe kemiğidir ki, ayakta durmak esa-se nona bağlıdır.Ayak kemiklerinin bir diğeri, kayık kemiğidir ki ,ayak ortasıonunla yükselir ,ön tarafı da onunla yere konar.Ayak bileğinde 4 kemik bulunur ki, ayak, tarağına bunlarla yetişir.Kemiklerden biri 6 gen şeklindeki merdiven kemiğidir. Ayakdışardan bunun üzerine konulmuş vaziyettedir. T tarafın yer üzerindeki sebatı küçük olur.Baş kemik de ayak tarağının olduğu kısımdadır. Topuk kemiğinin çıkıntısı insanlarda hayvanlardan dahafazladır. Bu bakımdan insanın ayağı küp şeklinde olup, ön tarafından yürümede en büyük rol de onundur. Ayakta dururken debu kemiğin büyük önemi vardır. Topuk, sözü edilen iki baldır kemiğinin alt tarafında yuvarlak kısımları arasında bulunur ki, onu üst, arka sağ ve solundansarmışlardır. Onun iki yanı topuk kemiğinin iki çukuruna girmiştir. Topuk kemiği baldır ile topuk arasında bir geçit teşkil ettiğigibi, onları güzelce birbirine bağlıyarak aralarında kuvvetli bireklem meydana getirir. Ancak topuk ortada ve önden kayık kemiği eklem bağları ile ona bağlanmış haldedir.
—
»0
—
ERZURUMLU İBRAHİM İlAKKI HZ.
Kasık kemiği arkadan ökçe kemiğine önden bilek kemiklerinin üstüne, dıştan baldır genliğine yapışmış vaziyettedir.ökçe kemiği, topuk kemiğinin alt kısmında ve sert bir kemiktir. Arkası yuvarlak olup, tehlikelere böylece karşı koyar. Kendisine şiddetle çarpan şeyleri yana atar ve darbenin fazla olmasını engeller. ökçe kemiğinin altı düz olup, düzgün basmaya yarar. Bastığında rahatça durur. Biçimi itibariyle büyük bir kemiktir. Buhaliyle bütün bedeni taşıyacak güçtedir. Üçgen şeklinde olup yavaş yavaş incelir. Ayağın ortasına vardığında sona erer. Ayak ucuortaya doğru tedrici olarak genişler.Ayak bileğinin durumu el bileğine uymaz, tamamen elin tersidir. Ayak bileğine ait kemikler bir sıra ,el bileğine ait kemiklerise iki sıradır. Ayak bileğindeki kemik sayısı daha azdır. Çünkütutmak ve almak ihtiyacına el daha çok muhtaçtır. Ayağın gayesibedeni sağlamca ayakta tutmaktır. Eğer kemikler ve eklemler fazla olur», ayağın bedeni ayakta sağlamca tutmasına zararlı olur.Hiç olmamış olsalar bu durumda aynı şekilde zararlı olur. CenabıHak Jıerşeyin hayırlısını bildiği için ayağın şeklini böyle yarattı.Ayak tarağı 5 kemikten meydana gelir. Böyle olmasına sebep,herbirine ayak parmaklarının bitişmesi ve dizilişlerinin düz olması içindir. Ayak parmaklan el parmaklarından daha kısadır. Çünkü ayaktan kasıt .ayakta durmak; elden kasıt, yani gaye ise tutmaktır. Baş parmağın haricindeki parmaklar 3 boğum, baş parmak ise 2 boğum olur. Bu, yürümenin daha düzenli şekilde olmasını temin eder. İnsan bedenindeki kemikler direk ve dayanakolan kemiklerle toplam 300 tanedir. Bu kemikleri, dizilişlerini vebüyük bir âtıenk içerisindeki çalışmalan görebilen gözler için, birhayret ve şaşkınlık vesilesi ve ibret dersidir. Onların noksansız vegarip çalışmalanndaki Allah’ın yüce sanat ve kudretini düşünenler hayretle riçerisinde kalırlar. Buna hayret edenler ise, bu yücesanata bakıp onun yapıcısını tanımak ve bilmekten zevk alırlar.Sübhâne Hâlik il-Bari.
100
BÖLÜM: 2ORGANLARIN HAREKETLERİ ,KASLARIN MAHİYETİ VE
CÜZLERİ, SAĞLAMLIK VE HUSUSİYETLERİÜÇ KONUDAN İBARETTİR
KONU: 1KASLARIN BİR ARAYA GELİŞİ İLE BAŞ VE BOYUNDA
OLAN HAREKETLERİYEDİ KISIMDAN İBARETTİR
KISIM: 1KASLARIN OLUŞMASI VE ONLARCA MEYDANA
GELEN HAREKETLERİEy Aziz!Anatomi ilmi ile meşgul olanlar diyorlar ki:İnsan bedenindeki mevcut 420 tane irade ve isteğe bağlı olan
hareketlerin tam ve noksansız olması sinirler aracılığı İle yürek-ten beyine ve oradan da diğer organlara geçen kuvvetle meydana
gelir. Hareket halindeki organlarm temeli durumundaki kemik-lerle ,ince ve yumucak sinirler arasında bir birleşmenin meydana
gelmesi uygun görülmediğinden, Cenabı Hak yardım ve. inayetiy-le lütfederek organlardaki kemiklerden, sinirlere benzeyen bağ-lantılar çıkarmış ,ikisini birşey gibi biraraya getirmiştir.Bağ ve sinirlerin birleşimiyle oluşan cisim, baş, beyin ve omur-ilik, hacimlerine uymak suretiyle buralarda incelmiş,
özellikle
101