24 Aralık 2019

454-504--- ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.

MARİFETNAME
Cenab-ı Hak seni, kendisini bilmesi ve tanıması için yarattığı halde sen rızkın üzüntüsü ve elemini çekiyorsun. Allah’a dayan veher işinde ona güven. Belâlara karşı sabırlı ol, kazaya rıza göster.Böyle yaparsan her işte bir hayrın bulunduğunu görürsün.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
«Kendisinde külli hayn bulundurmayan hiçbir cüz-i şer yoktur.»Ey insanoğlu! Tevekkülünde sağlam ol. Eğer tevekküle devamedersen, tevfiz, sabır ve rıza makamlarım kazanırsın. Sonra damevlânın marifet ve muhabbetine erersin. Nihayet velilerden olurve Allah’a yakın kulların derecesine erersin.

KONU:2 TEFVİZ'İN FAZİLET VE FAYDALARISEKİZ KISIMDAN İBARETTİRKISIM: 1 TEFVİZ’İN AYET, KUDS İ HADİS VEHADİSLERE GÖRE FAZİLETİAYETLER :Ey Aziz!Cenab-ı Hak buyuruyor ki:«Allah sana kâfidir. O her şeyi duyan ve bilendir.»(Bakara Sûresi, Ayet: 737)«Ey müminler, hoşunuza gitmemesine rağmen savaş sizinüzerinize farz kılındı. Hoşunuza gitmediği halde hakkınızda hayırlı olan ve sevdiğiniz halde hakkınızda şer olan nice şerler vardır.Siz bunlan bilmezsiniz. Allah bilir.» (Bakara Sûresi, Ayet: 216)«Resûlüm de ki: Allah’ım mülkün sahibi sensin. Dilediğine ve*rir, dilediğinden alırsın. Dilediğini aziz, dilediğini zelil edersin. Senin her şeye gücün yeter.»Geceyi gündüze, gündüzü de geceye sokarsın. Ölüden diriyidiriden ölüyü meydana getirirsin. Yaratıklarından dilediğine dehesapsız şekilde rızık verirsin.» (Al-i İmrân Sûresi, Ayet: 26-27)«Eğer Allah sana bir belâ (hastalık ve fakirlik gibi) dokundu-riHsa o belâyı ondan başka giderecek kimse yoktur. Sana bir ha yırla dokunsa şüphesiz o her şeye kadirdir.»(En’am Sûresi, Ayet: 17)«Hiç uir şey hakkında (bunu muhakkak yarın yaparım deme).Ancak Allah iilerse «İnşallah yaparım,» de.»(Kehf Sûresi, Ayet: 23*24)
454


MARİFETNAME
«De ki; Allah dilemedikçe kendime bile, ne bir zarar ve ne debir fayda verecek durumda değilim.» (Yunus Sûresi, Ayet: 49)«Göklerde ve yerde ne varsa hepsi ister istemez Allah’a boyuneğerler. Herşey ona döndürülüp götürülecektir.»(Al-i İmran Sûresi, Ayet: 83)«Allah herşeyi yaratandır. O lıerşcye vekildir.»(Zümer Sûresi, Ayet: 62)KUDS İ HADİS :Cenab-ı Hak buyuruyor ki:«Ey insanoğlu! Hidayete erdirdiklerim müstesna hepiniz dalâlettesiniz. Benim şifa verdiğim kullar müstesna, hepiniz hastasınız. Benim zengin kıldığım kullar lıariç hepiniz fakirsiniz.»Ey kulum! Sen neyi istersen ben de onu isterim. Benim dilediğim gibi dilemiyorsan kendini benim murad ettiğimi murad etmeye zorla. Çünkü ancak benim murad ettiğim olur. Benim kazama razı olan vc verdiğim belâlara sabredeni kendi katımda sıddık-lardan yazanm.Ey Kulum! Benden seni bu halde tutmamı isteme. Ben bunu yapmam. Çünkü ben seni beni bütün sıfatlarımla bilmen için halkettim. Eğer seni sıhhat vc âfiyet üzere tutarsam beni iyi bilirsin.Ne dilersen benden dile.»HADİSLERPeygamberimiz buyuruyor ki:«Ya Rabbi! Nefsimi sana teslim ettim, sana yöneldim. İşlerimisana tefviz (ısnıaılamak) ettim. Sırtımı sana verdini. Rağbetim (vebağlılığım) sana, korkum da şendendir. Benim başka sığınacak yerim ve bir kurtarıcını yoktur.Ya Rabbi! Senin verdiğini hiç kimse engciliycmez. Sen maniolursan (müsaade etmezsen) hiç kimse bir şey veremez. Senin hükmünü kimse bozamaz ve geri döndüremez.Senin şer ve kinin yoktur, mülk şenindir, lıamd sana. Hayatve ölüm senin kudret elindedir. Senin herşeye gücün yeter. Senherşeye kaadirsin.»Peygamberimiz buyuruyor ki:«İki haslet var ki bunlar imanın zirvesidir.»1 — Allah’a teslim olmak2 — Onun kazasına razı olmak.
455


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
Mü’min’in üstün meziyetleri şunlardır:1 — Tevekkül2 — Tefviz (işleri Allah’a havale etmek)3 — Teslim4 — Sabır,5 — Rıza.Beş haslet vardır ki bunlar tamam olmadıkça kulun imâm kemale ermez.1 — Allah’a tevekkül etmek2 — İşleri Allah’a havale etmek (tefviz)3 — Allah’ın emirlerine teslimiyet4 — Belâlara sabretmek5 — Allah’ın kazasına razı olmak.«Üzülme! Sana takdir olunan şeyi seni bulur, takdir olmıyanda bulmaz.»Beş şey vardır ki bunlar imandandır.1 — Allah'a tevekkül etmek2 — İşleri Allah’a ısmarlamak (tefviz)3 — Emrine teslim olmak4 — Belâlara sabretmek5 — Allah'ın kazasına razı olmak.Hayır, Allah-ü zül celâl’in beğenip halkettiğindedir.Vaki olanda hayır vardır.Allah’a tevekkül eden rahatı, işlerini Allah’a ısmarlayan (tefviz eden) selâmeti bulur.Acizlerin âdetini âdet ediniz. ( Yani onlar nzkı temin v.s. gibihususlarda tedbirle yorulmaz ve Allah’a teslim olurlar.»KISIM: 2 TEFVİZ VE TEMLİM’İN TA’RİF, HAKİKAT, TESİRVE FAYDASIEy Aziz! Ehlullah diyorlar kİ: Tefviz (işleri Allah’a ısmarlamak) kulun dünyadaki lıiç bir
şeyi
beğenmeyip herşeyi ile Allah'ın ihtiyar ve dilemesine teslimolmaktır. Tefviz: İtirazı terketmektir. Tefviz: İnsanların ayıp ve kusurlarmı görmemektir. Tefviz: Kâzadan evvel, teslimin gelişinden sonra meydana gelir.
456


MARİFETNAME
 Tefviz, bilinemeyen şeyin o şeyi yapan sahibine
verilmesidir ki

rızadan öncedir. Tefviz, tedbiri terketmek ve kazanın gelişini beklemektir. Tefviz: istekten geçmek ve kazaya razı olarak kazayı gözetmektir. Tefviz: Tedbirden ve hevâdan vazgeçmek, her işte Allah’a sığınmaktır. Tefviz sahibi, kendi nefsi hakkında ümitsizliğe düşen ve Rabbine sığınandır. Tefviz sahibi; hareket ve kuvvetten uzak kalır. Her şeyi Allahtan bilir, insanları kendisi gibi aciz bilir, tedbirlerini Allaha havale eder. Kalbi sükûnete erer. İstemek külfetinden kurtulur. Hürriyetini elde eder. Tefviz; bedende teslimiyet, kalbde güven, ruhta rızadır. Tefviz; insanlardan yüz çevirmek, Allah’a dönmektir. Tefviz’in alâmetleri: Tefviz’in 3 alâmeti vardır:1 — Tedbiri terkedip bunu takdire vermek ve böylece sükûnete ermektir.2 — İrâde ve ihtiyarı Rabbinin tedbirine vermek ve kendisindeki irâde ve ihtiyârı çalışmaz hale getirmektir.3 — Her saat için kazayı beklemek ve gözetmektir.Çünkü kaderden kaçmak mümkün değildir. Kader kulun kaçmasından evvel gelir. Hasıl olacak işlerde önemli olan takdirdir.Yoksa tedbir değildir.Ey insan! Dileğin olmadıysa, mevcud olanı dile. Kader değiş-miyeceğine göre kaçmanın ne faydası olur?BEYT :Hakkın muradına uygun olur-, bütün umur (işler)Muradı terk et ve tarh-ı gönülden bul hûkur.Kulun rahat ve selâmetine sebeb olan tefviz, tevfik ve kerametin sonucudur. İşlerini Allah’a havale eden kimse hem dünyada hem de ahirette saadete erer. Dünya hayatında da marifet cen*netine girer.İnsanlar dünyada iken nefsin idaresi ve akim tedbirinde idiler. Ancak müminler cennete girip yakını müşahede ettikleri zaman nefsin idaresi ve akim tedbirlerinden kurtulduklarından Allah’a hamd-ü senada bulunurlar. Teslimiyet; Allah’ın emirlerine boyun eğmek, kazasına razı
457


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
olmak, belâ ve musibetlere sabretmek, nimetlere şükretmektir. Teslim; belâ ve musibet şerbetini sakınmadan ve nazlanmadan içmektir. Teslim; sıkıntı ile rahatı, hastalık ile sıhhati, acizlik ile
yük-
selişi yani kısaca bütün halleri ayni ayarda görmektir. Teslim: Belâ anında kişinin kendisini değirmenin alt taşı mesabesine koymasıdır. Teslim ikiye ayrılır:1 — Iztırârî (zorunlu) teslim2 — İhtiyari (içten gelen) teslimIztırârî teslim kulun kazaya karşı çıkacak güç ve kudrette olmadığını bilmesidir. Yani kaza istese de istemese de mecburi olarak teslim olmuştur.İhtiyârî teslim ise kulun mülk ve tedbir sahibinin yalnız Allah olduğunu bilmesi ve inanmasıdır. Bunu bilen ve anlıyan kulsevgi ve ihtiyari ile alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim olmuştur.Mülkü ve emri onu idarecisine teslim eden kimse onun kendisinevereceği fitneden kurtulur. Dünyayı yapan ve ona mâlik olamnCenab-ı Hak olduğuna inanan kimse binayı yapan kimsenin binayı herkesten daha iyi bileceğine kesin olarak inanır. Mâlik mülküne karşı ondan daha fazla acıyıcıdır. Bunu bilen kul Allah’a da yanır. Ona tevekkül eder ve işlerini ona teslim eder. Bu teslim ilede nza mertebesine ulaşır. Tefvize sahib olması, yani işlerini Allah’a havale etmesi ona büyük bir rahatlık verir.Rahata ermek tefvizde, selâmet bulmak teslimdedir. Allah'ıngördüğü kullara ait işlerin hepsi hayırlı olur. Teslimde kurtuluş ve selâmet, tedbirde ise pişmanlık vardır.Zâhid eğer tedbiri ve inadı bırakırsa, teslimiyete erer ve Allah’ınemirlerine boyun eğerse, istediğine kavuşur. Kalk ile kalbi değiştiren Mukallib arasındaki mevcut en büyük engel ve perde, nefsintedbire başvurması ve bununla meşgul olmasıdır. Sebeblerin temininde kendisi gibi aciz olan kulların yardımına güvenir.Kâmil bir zata: — Nasılsın? diye sordular. O da cevaben: — Kadir olan Allah’ın kabzasında öyle bir esirim ki beni ne yapacağından habersizim, dedi.Geçen işlere hayıflanma ve hasret, gelecekte yapılacak işlerintedbirlerini almak, şu andaki halin bereket ve faziletini giderir. Allah’ın hükmüne teslimiyet gösterip kazasına razı olan kimse teslimiyetin kemaline ermiştir. Teslimiyet Cennet, itiraz, Cehennem,teslimiyet velâ, tedbir ise belâchr.
450


MARİFETNAME
KISIM : 3 TEFVİZ VE TESLİMİN ŞART VE FAYDALARIEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:Cenab-ı Hak hikmetiyle bir kulunu sebeblerde bulundururkenkulun kendi dileği ile ondan tecrid olmayı istemesi ondaki mevcutgizli şehvetler sebebiyledir. Allah’u Teâlâ onu sebeblerden tecridetmişken onun yeniden sebebleri istemsi onun himmet ve gayret yüceliğinden düştüğünü gösterir. Çünkü Cenab-ı Hak kulunu nereye sokarsa soksun kuluna yardımcıdır.Meselâ kul nefsinin isteğine uyarak girdiği her yerde Allahonu nefsiyle beraber bırakır ve o da nefsinin üstesinden gelemez.Allah kulu hangi halde bulundurduysa rızası kulun o halde kal-masındandır. Kulu bulunduğu hâle sokan Allah olduğu gibi çıkaran da yine O'dur. Çünkü kulluğun şanı sebebleri bırakmak değilvazifesi olan sebeb onu bırakana kadar Allah’a teslim olmasıdır.Büyüklerden bir zat diyor ki:«Birçok defa sebebi teıkettim, fakat sonradan muhtaç olarak yine onlara döndüm. Ancak ne zaman ki sebeb beni terketti artıkbir daha ona dönmem gerekmedi.»Demek oluyor ki her şeyin Allah’ın takdiri ile olduğuna inanankimse bütün işlerini Allah’a ısmarlar ve onun kazasma teslim olur.Böylece nefsinin alacağı tedbirlerden kendini kurtarır. Gönül, tedbiri ve ihtiyarın terki halinde ancak rahata erer. İşlerini Allah’aısmarlayanın elem ve kederi olmaz.Ey insanoğlu! Teclbiıi teıkedemediğine göre öyle tedbir et kitedbir etmemeni temin etsin. Çünkü tedbir ve ihtiyârı bırakmakirfanın yolunun esası ve kalb ile ruhun da sermayesidir.Kula düşen, kendini Rabbine teslim etmek, herşeyi ondan bilip güzel demek, isteğine uymayan şeylerde bile hayır görmek, herşeye ibret nazarıyla bakmak ve ibret almak, ilim ve hikmetle dolmak, kalbini masivadan temizleyip huzuruna ermek, kendini tanı yıp bundan hareketle Allah’ı tanımak ve onun ünsü ile kalmaktır.Ey insan! Cenab-ı Hak’dan seni mevcut halinden çıkarmasınıve daha başka bir halde kullanmasını dileme. Çünkü o dilerse senibulunduğun hal içinde de dilediğin hâl üzere kullanabilir. Arif birkul isen onu dilemen ondan gaybetin, başkasını dilemen edebininaz oluşundandır. Başkasından istemen ondan uzak kalışındandır.
458


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
Bnuun
içindir ki ârifler nazarında her çeşit istek illetlidir.
Cahil
ve gafil sabahladığında akima gelen ilk düşünce:
 — Acaba bugün
ne yapsam? Düşüncesidir. Uyanık bir arif sa
bahladığı bir
zaman ise aklına gelen ilk düşünce: — Acaba Rabbim bugün beni hangi düşüncelerde çalıştıracak?düşüncesidir. Câhil birisi sabahladığı zaman ise aklına gelen ilkdüşünce yapacağı işleri kendine nisbet ederek: — Bakalım bugün ne gibi işler yaparım, düşüncesidir. Çünkü
onun
kalbi gaflete düştüğü için nefsi tedbirle meşguldür ki bu hal
de onu
mevlâsından alıkoyar. Bu düşüncelerle o cahilin akıbeti pe
rişanlık
olabilir, işleri hazırdır. Bunun için de sabaha çıkar çıkmaz
 yapacağı
şeyleri yaptıracak? düşüncesine kapılır. Arif daima mev-
lâsının
 yaptıracağı fiilleri yapmaya hazırdır. Rabbinden kendisinegelecek kazaları gözler. Zira insan zarar ve kânnm hangi şeylerde
olduğumu
bilemez.İhtiyar, yalnızca dilediğini yapma kudretine sahib olan Al
lah’a
mahsustur. O, ârif kulunu amellerin tehlikelerinden muhafa
za
eder ve her türlü meşguliyetten kurtarır. Kulunun güzel işler yapması onu en güzel iş ve hallerle razı eder. Bu artık hiçbir tedbiri ve ihtiyarı gerektirmiyecek derecede yüce bir devlettir. Budevlete erenin tedbirle ve ihtiyarla ne işi olur. Bu durumdaki ku
lun
sabah kalkınca ilk olarak söyleyeceği şu sözler lisân-ı hâl iledilden dökülür. — Ya Rabbi, kendim için hiçbir faydayı ve ziyanı, öleceğimi
 ya da
 yaşayacağımı hiç düşünmeden sabahladım. — Ya Rabbi! Senin beğendiğin söz ve ameller hangileri isebana onlan yapmak arzu ve kuvvetini ihsân eyle. Senin ihsânınboldur. Senin katında olanlar bende olanlardan daha sevgili vedaha kıymetlidir. Ben kendi başıma ne yapacağımı bilemem. Ne yapacağımı sen bana ilham eyle. Tefviz ve teslimin kemâli, marifet makamına vesile olan .hay
ret
makamının sermayesidir.
MANZUMEGönül
kuşu perrân olup bulsa hevayı hayreti.
Can
güneşi nuruyla doldurur fezayı hayreti
Ger hezarân
devlet ve nimet görürse ehl-i dil
Gelmez onun
gözüne ister revâ’yı hayreti.Şendeki derd ve bela ve sıkıntıya bakma sakın
Kim
bulur kalbin cefâlardan vefâyı hayreti.
460


MARİFETNAME
Can nedir? Bin can feda olsun bu hayret zevkineKoy gubar ve fehm ve fikri bulsafâ-yı hayreti.Hayret-i bihodluk iste, server olmak istemeKim serverlik sırrı ister, hâki pâ-yı hayreti.Gerçi lezzet ve sefâlar âlemde çoktur lik hiçBir sefa tutmaz gönül ve can içre cay-ı hayreti.Afitab-ı aşk-ı Hak âşıklara tâbendedirİsterler o zıll-ı hümayı hayreti.Ger dikesen dilde dildarmla olmak daimaNefsine bigane ol bul âşinâ-yı hayreti.Gönül evinin kapısını açmak hayrettir, ey Hakkı tamHayrete ver sen seni, al mehlika-yı hayreti.KISIM : 4İNSAN İÇİN TEFVİZ VE TESLİMİN ÇOK ÖNEMLİ VEGEREKLİ OLDUĞUNUN SEBEB VE SIRRIEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:İdare-i İlahi, ezeli hüküm, her şeyin bir illeti ve sebebidir. Kulun sonradan istemesi Cenab-ı Hakkın önceden verdiğinin sebebiolamaz. Allah’ın Sur’u her şeyin illeti ve sebebidir. Ancak hiçbirşey onun yaptığının illet ve sebebi olamaz. Onun sana olan yardımı herhangi bir şeye karşılık değildir.Allah neyi dilerse o olur, dilemedikleri de olmaz. Tevekkül ehlibunu gayet iyi bildiği için onlar dua ederken herhangi bir şeyinolmasını ya da olmamasını dilemezler. Çünkü onlar bilirler ki buâlemde meydana gelen herşeyde bir hikmet ve fayda vardır.Allah’ı zikre, onları istemekten alıkoymuştur. Kâmillerden birçoğu Cenab-ı Hakk’ın kendileri hakkındaki taksimine güvenmiş veistemekten vazgeçmeyi edebin bir cüzü saymışlardır. Onlar Ce-nab-ı Hakk’m kaderi ve kazasıyla takdir buyurduğu şeylere onlarçoktan razı olmuş ve kazasım beklemeye başlamışlardır. ÇünküCenab-ı Hak kullarının ihtiyaçlarını çok iyi bilir.Arif, Allah’ın takdirine boyun eğer ve ona razı olur. Hatta birihtiyacını Rabbinden istemekten bile haya eder. İhtiyacım Rab-binden istemekten haya eden kimsenin hiç diğer yaratıklardan yardım istemesi mümkün olur mu? Arif hiç bundan hayâ etmeznü? Elbette hayâ eder. Bunun için de arifler asla insanlardan bir§ey istemezler. Çünkü onlar bilirler ki kendileri her ne kadar fakir
461


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
iseler de
mevlâları zengindir. Onlar bir ihtiyaçları olduğu
zamanasla
insanlardan yardım dilemezler.Arif herşeyi yapanın Allah-ü zül celâl olduğunu ve onun bütünkalbleri gece ve gündüz kontrol altında bulundurduğunu ve birkulununka lbinin kendisinden başkasına döndüğünü bulduğundaona fakirliği verip işlerini zorlaştıracağını bilir. Ariflerin ihtiyaç,lannı bildirmeyişlerinin sebebi de budur. Onlar ihtiyaçlarını yal.nızca mevlâlarına arzeder *
r
e kalblerini de ona yöneltirler. Hakkındilemesine uygun hareket eder, kendi dilek ve isteklerinden geçer,ler. Bu hal onlann lahata ermelerini temin edr.KISIM : 5 TEFVİZ VE TESLİM, BÜYÜK BİR İLAÇ
VE
CENNET İ NAİMDİREy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:Saadet ve devleti bulmanın ilâcı; insanlardan ümidi kesmekve Cenab-ı Hakk’m takdiri ve kısmetinden başkasını istememektir.Ey insan! Kalbinden insanları çıkar, Cenab-ı Hakk’ın takdirinden başka bir şeyi isteme. Böyle yaparsan insanlara muhtaç olmazsın. Kişinin çabuk anlaması ya da bir çok şeyleri bilmesi insanın marifet sahibi olduğu mânasına gelmez. Marifet sahibi olmanın alâmeti Allah’tan başka kimseden birşey istememek ve Allah'a güvenip ihtiyacım ona arzetmektir ve kalbini masivadan temizlemektir.
Kâmillerden bir zat diyor ki:
«Ya Rabbi, bende hasıl olan değişikliklerden ve içimdeki çeşitli hal ve durumlardan anladım ki senin benden muradın, herşeyde bana bilinmendir. Öyle ki bu hal hiç bir şeyde senden gafil ol-mayıncaya kadar devam eder.»Kâmil zat bu sözlerinden şunu kastediyor:Bana gelen ve bedenimde görülen hastalık, sıhhat, fakirlik vezenginlik gib ideğişik haller, bana bazen zilleti bazen izzeti verir.Bende zaman zaman meydana gelen sevinç ve keder, izzet ve ikbâlsaadet ve mutluluk, yani gerek bedenimde ve gerekse ruhumda beliren değişik hadiselerden biliyorum ki, senin beni yaratmandankastın her şeyde ve her değişik halde bana bilinmendir. Böyleceben senin bir olduğunu ve büyüklüğünü bileyim. Her şeyde Celâl
46*


MARİFETNAME
ve Cemâlini kudret ve kemâlini, her zamanda müşahede edeyim.Seni bütün fiil ve sıfatlarınla tanıyayım.Bu haller içinde ben şimdi bir yakın cennete ve büyük bir sevinç içindeyim. Ben şu an için dilediğim nimetlere kavuştum vebu nimetlerle huzur içindeyim. Bu nail olduğum büyük nimetleri,beni senden istemekten ve sana dua etmekten alıkoyuyor.Ya Rabbi! Senin açıktan ve gizliden ihsan ve ikramda bulunduğun bunca nimetler için sana ne kadar şükretsem azdır. Her türlü hamd ve senâ senin içindir.
KISIM :
fi
 TEFVİZ VE TESLİM’İN ETKİ VE FAYDALARIEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:Kulun kalbini Allah’ın huztrundan alıkoyan şeylerden biri dekorku ve güvensizliktir. Bunlar ancak tefviz ile yani işleri Allah’aısmarlamakla giderilir. İşleri onların idarecisi durumunda olan Allah’a havale etmeye (tefviz’e) iki yönden gerek duyulmuştur.1 — Kalbin mutmain olması ve nefsin huzur ve sükûna ermesidir. İşler tehlikeli ve karmaşık olduğu zaman onun bozukluğuile sağlamlığı belli olmaz, kalb üzüntü ve keder içinde kalacağından nefis ne yapacağını bilemez, şaşırır kalır.Herhangi bir kimse bütün işlerini Allah’a havale etse o bu yaptığında hayırdan başka bir şey olmıyacağını bilir. Ona hiç bir kor;ku ve endişe gelmediği gibi kendisi güven nefsi huzur içinde olur.Kalbi imtinane erer. Ondaki bu mutmain olmanın ve rahatlığınkıymeti kul için sonu olmıyan bir nimet ve ganimettir.Şeyhimiz Hazretleri diyor ki:«Tedbiri Mevlâna bırak ki rahatı ve selâmeti bulasın.»2, ■"*- Hayır ve kurtuluş işin sonunda olup işlerin sonuçlarınınne olacağı da belli değildir. Çünkü öyle şeyler var ki hayırlı görülür. Yine öyle hayırlar var ki onlar da şer olarak görülür. Öyle zehirler var ki altın kâsede ya da bal kutusunda olur. Kulun aklı işlerin sonunu bilecek ve sırlarına erecek vasıfta değildir. Öyle iseeğer kul işleri kendi murad etse, kendi ihtiyârı ile işleri görse, hüküm verse o kimsenin helâkive mahvı çok çabuk olur.Ne yazık ki insanlar bundan habersizdir. Bunun için de aldanmakta ve helâke düşmekteler. Eğer kul bütün işlerini Allah’a ıs-
463


ERZURUMLU İBRAHİM IlAKKI HZ.
marlasa
(tefviz etse) ve Allah'ın ihtiyacına
razı
olsa daima
hav,
ve
iyilik
bulur. Selâmete ve kurtuluşa
erer. WCenab-ı Hak
buyuruyor
ki:
«İşlerimi Allah’a ısmarladım. O beni korur.»
(Gafir Sûresi, Ayet:
4
Cenab-ı Hak bu
hitaba hayırla karşılık vermiş ve koruması
vl 

 yardımı ile kulunun yardımcısı
olduğunu bildirmiştir.
e
 Tefviz; kulun bütün
hal
ve
hareketleriyle, bütün kâinatı ida
re eden, mahlûkatın bütün
işlerinden haberdar olan ve hepsini
ter

biye eden Allah’a
teslim etmesidir.
 Tefviz’in kal’ası işlerin
olumsuz ve tehlikeli taraflarını düsü
nerek, işlerin fesada ve helâke
uğrayacağını akılda tutmaktır. Ku
lun türlü çeşit tehlikelerden
sakınmaktaki acizliğini anlaması
kalenin temelini teşkil eder.
Böylece kul, bilgisizliği gafleti ve aciz°
liği ile tehlikelerden kendini
korur. Bunların akılda tutulması kul
için tefviz'i gerekli kılmış ve
işlerinde kendisinin hüküm
vermek
ten kaçınmasına sebeb
olmuştur.
Esasen Cenab-ı
Hakk’m hiç bir işi yapma mecburiyeti yoktur
ve onu kimse de
zorlıyamaz. Fakat onun ilahi âdeti öyledir ki iş
lerini kendisine
ısmarlıyan kuluna en faydalı olan şeyi yaptırır'
Efdâlını yaptırmaz.
Meselâ fakirlik efdâl olduğu halde bir çok kullarına zenginliğive nimeti takdir buyurmuş ve nice kullarını zengin etmiştir, insanlardan uzak yaşamak efdâl olduğu halde nice kullarına hanıî$ve çocuklanyla meşgul olmalarını takdir etmiştir. Çünkü Cenab-ıHak bütün kullarını görür ve hâllerini bilir. O kullarına en iyi, engüzel
ve en 
 salih ameli işlemelerinde yardımcıdır.Meselâ hekim hastasını arpa suyu ile iyileştirir. Her ne kadarhastaya bal ve şeker tatlı geliyorsa da, hastalığının tedavisi içinarpa suyunu kullanması gerekli olmuştur. Cenab-ı Hakk’m kullanterbiyesinden maksat da budur. Aslolan kulun selâmete ve kurtuluşa ermesidir. Asla fesada uğraması ve helâk olması değildir.Bu izahlardan kulun rahat ve kurtuluşunun tefviz ve teslimde olduğunu anlıyoruz.KISIM: 7
İNSAN İÇİN 
 BÜTÜN İŞLERİNDE TEFVİZ VE TESLİM İNÇOK ÖNEMLİ OLDUĞUEy Aziz! Ehlullah
diyorlar
ki:


MARİFETNAME
 Tefviz ve teslimde iki hususu gözönünde bulundurmak gerekir:
1
 — Şunu kesin olarak bilmek gerek ki, hiç bir işi yapmada yalnız istemek ve tebdil almak yeterli olmaz. Çünkü o işin sonunun nereye varacağı ve akibetinin ne olacağı bilinemez. Fakat Ce-nab-ı Hak, hangi işin sonunun nereye varacağmı ve hangisinin ha yır hangisinin şer olacağını bilir.Bunun haricinde hiç kimse yaptığı işin faydalı mı yoksa zararlı mı olduğunu bilemez.Meselâ bir köylüye altın ya da gümüş paralar verseler ve ona: — Bunlardan .kıymetli olanları ayır,deseler, o köylünün yapacağı ayırım, o paralan ona verenleri tatmin eder mi, elbette etmez. Çünkü köylü bunu kesin olarak bilemez. Şehirlilerden biriayırsa tam manasıyla ona da güvenilemez. Ancak altının ve gümüşün bütün özelliklerine vakıf olan bir sarrafa gösterseler o bunlann iyi ve kötülerini ayırır ve sahipleri de kalben rahata kavuşurlar.Aksi halde tatmin olamazlar.Cenab-ı Hakkın ilmi her şeyi her yönüyle zerresinden kürresi-ne kadar kuşatmış olacağından onun haricinde hiç kimsenin ih-tiyârı ve tedbiri geçerli olmaz.Cenab-ı Hak buyuruyor ki:«Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Onlar için seçim hakkı yoktur. Allah onlann koştukları ortaklardan münezzehtir, yücedir.»(Kasas Sûresi, Ayet: 68)Peygamberlerden birine Cenab-ı Haktan bir hitab gelmiş ve: — îste benden, ne istersen vereyim, denilmiş. Bunun üzerinePeygamber şu cevabı vermiş: — Bu bir âlimin bir câhile iste vereyim demesi gibidir. Benbana lazım olanı bilmem ki isteyeyim. Herşeyi bilen sensin her şeyiseçen sensin. Sen bana ne dilersen onu ver ki ben de senin tedbirve ihtiyârınla selâmete ereyim.2. Sana göre, cihanın en akıllısı, en merhametlisi ve en kuvvetlisi, en doğrusu, en alim ve zekisi olan bir kimse sana gelse de: — Senin göreceğin bütün işleri ben görürüm. Sen bütün işlerinin idaresini bana bırak, sen kendi zevk ve sefana bak, işlerinihiç merak etme, dese sen onun bu candan teklifini büyük bir minnet ve şükranla karşılamaz ve ona teşekkürlerin en âlâsı üe teşekkür etmez misin?O güvendiğin akıllı kimse senin içmen için, iyi olup olmadığını bilmediğin bir şurup yapsa ve sana takdim etse ona hiç kızum-
465


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKİ HZ.
dan ve şüphelenmeden o
şurubu içmez misin? Tabii içersin henı

de kalben mutmain
olarak.
O
halde sana ne oluyor da işlerini alem-
leri yaratan Allah’a
ısmarlıyorsun? Yoksa ona güvenmiyor ve ka

zasma razı
olmuyor musun?
Bütün âlemleri ve insanoğlunu
yaratan ve ona şekil veren o

değil mi? Gece ve gündüz İle insanların
kalblerini değiştiren o de-
ğil mi? Yağmurlan yağdıran, rızıkları
dağıtan, aklı, fikri, ahlâkı

takdir eden o değil mi? Yerde ve
gökteki bütün yaratıkların işlerini

idare eden ve seçen o değil mi? O,
Kur’an’ın:
«Allah, gökten (melekler
vasıtasıyla) bütün dünya işlerini
idare eder.»
(Secde Sûresi, Ayet: 5)
da müjdesini veren o değil mi?Demek oluyor ki Allahu
zül celâl, bilginlerin en bilgini, kuv
vetlilerin en kuvvetlisi,
merhametlilerin en merhametlisi, zengin
lerin en zengini, doğruların
en doğrusu olur. Hal böyle iken nasıl
olur da işlerini ona
ısmarlamaz, ona teslim olmaz, zevk ve safâ için
de rahatına bakmazsın? O
ilmiyle senin bilemediğin idrak edeme
diğin işleri, senin için bilir
ve idrâk eder.
İşlerini ona ısmarla
ve ona teslim ol ki kalb o ağır yükü üze
rinden atsın sevinç
ve huzur bularak üns meclisine ersin, sen eğer
işlerini Allah’a ısmarlar
ve ona teslim olursan, o da senin işlerini
ihtiyâr ettiğinde ona canu
gönülden razı olursun. Bilirsin ki olan
herşey hayırdır ve sen de
felâh üzeresin. Eğer hayret ve acizlik
sermayesini kendine saadet
sermayesi bilirsen kalbin onun tedbir
ve terbiyesiyle mutmain
olur ruhun da rahata erer.KISIM : 8 TEFVİZ VE TESLİM NASILDIR? SEBEP ve SONUÇLARINELERDİR?
Ey Aziz! Ehlullah diyorlar ki:
Kulun Rabbi ile olan hâli, hastanın doktoru ile olan hâli gibidir.
Meselâ hasta,

mesleğinde usta bir doktorun tıbbın
incelikleri

ni bildiğini,

hastalıklarını anlıyacağını, kendisine acıyacağını ve
şefkatli davranacağını bilse

ve kendisinin ne ile iyileşeceğini anla
sa
herşeyi ile o

doktora teslim olmaz, verdiği tatlı ya da acı
şerbet

içmez mi? Tabii ki içer. Çünkü

bilir ve inanır ki doktorun
vereceg

acı
ve
tatlı
şurubu kendi sıhhatine iyi gelecek ve acılarını
dindire
460 


MARİFETNAME
çektir. Çünkü doktor hâlini kendisinden daha iyi bilir.Doktor ile. kul arasındaki münasebet nasıl ise kul ile Allah arasındaki münasebet de aynıdır.Kul eğer, Allah’ın ilminin yerde ve gökteki bir zerreden bilehabersiz olmadığını, herşeyi zerreden kürreye kadar bildiğini, kullarına rahim ve merhametli olduğunu bilse de, kalbinin en büyükdüşmanı nefsinin olduğunu, nefsin âfetlerinin kalbinin hastalığına sebep olduğunu bilse ruhunun sakatlandığını, fakat kurtuluşunun sebepleri ile sıkıntısının ve helâkinin illetlerinin neler olduğunu bilmese, bu aciz ve zavallı kul bütün işlerini Allah’a ısmarlamazve onun takdirine teslim olmaz mı? Tabii ki teslim olur ve onunkazasına razı olarak selâmeti bulur.Cenab-ı Hak o kulunun gönlünü hoş eder. Kalbini mesrureder. Kul da kendisini bu derece, acıyan Rabbine şükreder ve kalbşifasının o hâlinde bulunduğunu anlar. Cenab-ı Hak kendisine birelem ve keder verirse kul Rabbine isyan etmez, bilakis huzurununo halde olduğunu bilir ve şifasının onda olduğuna inanır.Kul, eğer doktora kayıtsız şartsız teslim olan ve işini ona bırakan hasta gibi, Rabbini yaratıcı ve rızıklandırıcı bilirse Kur’an’-ına iman eder ve yüce zatına güvenirse tevekkül derecesini bulmuşolur.Kul, kendisini hastanın doktora teslim etmesi gibi teslim ederse ve işlerini ona havale ederse, tefviz makamına ermiş olur.Kul, hastanın doktora güvenip onun mesleğindeki maharetinive merhametini bilip vermiş olduğu acı tatlı ilaçları içen hasta gibi Rabbinin Rahim ve Hakim olduğunu bilir, nimetlerini kabuleder ve ona şükür ve hamdederek emrine tabi olursa teslim derecesine ermiş olur.Kul, doktorun hareket ve çalışmalarının hastalığın tedavisi,sıhhat ve afiyeti için gerekli olduğunu bilerek sevinen hasta misali Rabbinin fiil ve sözlerinde, hayır, ihlas ve hikmet üzere olduğunu müşahede eder de kalbi ve ruhuyla ondan tatlı alırsa ve huzurduyarsa rıza derecesine ermiş olur.
467


KONU:3SABRIN FAYDA, FAZİLET VE SONUÇLARI5 KISIMDAN İBARETTİRKISIM : 1SABRIN. AYET, KUDS-İ HADİS VE HADİSLERE GÖREFAZİLETİEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:Cenab-ı Hak Kur’an’ın bir çok ayetlerinde, sabrı öğretmiş vekullarını ona bağlamak için teşvik etmiştir. Bu ayetlerden bazılarını yazmak lüzumu hasıl oldu.AYETLER:Cenab-ı Hak buyuruyor ki:«Ey iman edenler sabrederek vc namaz kılarak Allah’tan yardım İsteyin. Muhakkak Allah sabredenlerle beraberdir.»(Bakara Sûresi, Ayet: 153)«Ey mü’minler, sizi biraz korku, açlık, can, mal ve ürün darlığıile deniyeceğiz. Habibim sabredenleri müjdele.»(Bakara Sûresi, Ayet: 155)«Onlar ki sırf Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler.Namazı dosdoğru kılarlar. Kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli veaçık olarak hayır için harcarlar. Kötülüğü de iyilikle savarlar. İştebunlar (sözü edilenler var ya) ahiret saadeti onlar içindir.»«Ahirette ulaşacaklan o saadet Adn cennetleridir. Melekler deher kapıdan yanlanna sokulup şöyle diyecekler:Sabretmenize karşılık size selâm olsun burası dünyanın en güzel karşılığıdır.» (R
a
’d Sûresi, Ayet: 22, 23, 24)
408


MARİFETNAME
«Fakirlik, sıkıntı, darlık ve genişlikte sabreden kimselerdir. İşte sözünde duranlar ve Allah’tan korkanlar onlardır.»(Bakara Sûresi, Ayet 177)«Habibim sabret, zira Allah iyi hareket edenlerin mükâfatımzayi etmez.» (Hud Sûresi, Ayet: 115)«Allah yolunda sabredenlerin mükâfatlarım daha güzel olarakmutlaka ödiyeceğiz.» (Nahl Sûresi, Ayet: 96)«Sabredin. Andolsun ki bu, tahammül edenler için daha ha yırlıdır.» (Nahl Sûresi, Ayet: 126)«(Habibim) sabret, senin sabrın da ancak Allah’ın yardımıy-ladır. Allah’ın va’di Hak’dır.»«Bununla beraber kim sabreder, suç bağışlarsa, işte bu işlerin•en hayırlısındandır.» (Şurâ Sûresi, Ayet: 43)«Elbette güçlükle beraber şüphesiz bir kolaylık vardır.»(İnşirah Sûresi, Ayet: 5)«Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabn tavsiye edenler (onlar sonsuz saadete nail olacaklardır.» (Asr Sûresi, Ayet: 3)KUDS-İ HADİSCenab-ı Hak buyuruyor ki:«Ey insanoğlu! Benim kazama razı olmayan, verdiğim belâlara sabretmiyen ve nimetlerime şükretmiyen, verdiklerime kanaatetmeyen kimse kendisine benden başka Rab arasın.Ey insanoğlu! Kiın verdiğim belâya sabrederse benden razı olmuş olur.»HADİSLER :Peygamberimiz buyuruyor ki:Musibet anındaki gösterilen sabır Hakka teslimiyettir. Her türlü itaatin başlangıcı sabırdır. Musibetlerden korunmanın temelidir. Sabır her türlü ibâdetin aslıdır. Sıkıntı (ve musibetlere) larasabredene müjdeler olsun. Acı bir söze sabretmiyen kimse birçokacı sözleri duyar. Sabreden zafer kazanır, sabır acıdır. Sabn yutanhürriyetine kavuşmuştur. Sıkıntılara sabretmek hüsn-i yakine ermektir.Cenab-ı Hakdan daha çok sabırlı kimse yoktur. Çünkü müşriklerin (kâfirlerin) kendisine olan iftiralarını duyduğu halde yine de onlan nzıklandırmakta ve sıhhat ihsan etmektedir. Sabnnbaşı acı fakat sonu tatlıdır.
460


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
Sabır, Hakkın sıfatıdır, imanın başıdır.İman: Sabır ile cömertliktir.Kimseye sabırdan daha hayırlı bir hediye verilmiş değildir.Sabır, Allah’tan acele şeytandandır. Yardım sabır ile neşe keder iledir. Malına ya da kendisine bir belâ isâbet eden kimse eğer«Ey ümmetim! İman (bir tamın) iki yansıdır. Bu yarımlardanbiri sabır, diğeri de şükürdür.onu gizler de halinden şikâyetçi olmazsa, şüphesiz Ccnab-ı Hak onaiman lezzeti ihsan eder ve bütün günahlarını affeder.Hz. Eyyüb A.S. hastalandığı zaman yaralan kurtlanmıştı. Allah-u zül celâl onu her gcce seher vaktinde vasıtasız olarak onunla konuşur ve: — Habibim, Eyyüb nasılsın? Belamız sana gelmesinden bu yana ne yapıyorsun? diye sorardı. Hz. Eyyüb, Allah’ın kendisine hitab etmesinin lezzetiyle sabır acılığını unutur kendinden geçerdi.Hz. Eyyüb afiyet kokusunu alınca Cenab-ı Hakkın kendisini yoklamasını keseceğinden korkar olmuştur. Cenab-ı Hakkın kendisini mesteden hitabı kesilince Hz. Eyyüb hastalığın ve ona sabnnhasretini çekti.Kıyamet günü sabredenlere sabırlarının karşılığı verildiği zaman onlar şöyle derler:Ey Rabbimiz bizi dünyaya geri gönder de, etlerimizi makaslarla keselim veac ısına sabredelim dc, kazandığımız sevaplardan daha fazla nasib alalım.»MANZUMEAteş dumana der «ne kaçarsın» uzağa çabukBensiz karar yoktur, olur hoş benimle ûd.Oldur bana muhabbet edib kadrimi bilenZira ki buldu kendi fenasında üd sûd (fayda)Ey yâr-ı şu’le hârıöuz ehlen merhabaEy fâni-yi şehid mezâ-yı mefhâr-ı şuhûd.Mahu oldu hâk (toprak) nân (ekmek) olup, ol yandı mi’dedeNân oldu tatlı can ki odur zübde-i vücud.Mahvolsa can okur o adem levhini iyânMahveyle câm koyma cehalette ey vedûdCan aşk ateşine yansa, sakardan emin olurFakir ve fenâya erse bulur devlet-i hulûd.Aşıklara aşk sımnı der Hakkı olsalarAshâb-ı kehfi misli hem ikaz ve hem rükû.
470


MARİFETNAME
KISIM : 2SABIR VE TAHAMMÜLÜN HAKİKATİ, SINIRI, TATLILIĞI,

KERAMETİ, TESİR VE FAYDALARIEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:
Sabır, nefsi telâş ve sabırsızlıktan, isteklerinden menetmek,zevklerini engellemek, bu karar ve azmi devam ettirmektir.Sabrın en üstünü musibetlere ve belâlara sabretmektir ki busabrı cemildir. Sahibi de büyük ve mükâfata layıktır.Ey insanoğlu! Rahatlığında şükredici, sıkıntılarında sabrediciol. Şiddete karşı , sabırlı, hiddete karşı da halim ol. Sabreden belâve musibetin elemini duymaz. Belaya karşı sabırlı olan Hakkın kazasına razı olmuş olur. Zaten rızanın sabırla elde edilmesi kolayolur. Sabırlıya belâ bal gelir. Sabrın sonu selâmettir. Sabreden zafer kazanır. İmanın aslı sabır, islâmın aslı da rızadır.Allah’ın sana çeşitli belâ ve musibetler verdiğini yağdırdığımgörüyorsan anla ki seni uyarmak istemiştir. Nimete şükür, belâyada sabret. Musibet anında ağlamak, ah vah ederek feryâd etmekmusibetin daha da ağırıdır. Feryâd sabırdan daha zordur.Sabır, elemden, belâdan ve musibetten şikâyetçi olmamaktır.Sabır, belâyı rıza ile karşılamaktır. Sabır eden için nimet ile hikmet birlikte verilir. Belâ hak vergisi, sabır ise güzel alâmettir. Belâhak vergisi olduğuna göre belâdan şikâyetçi olmak kulun kusuruolur. 'Sabır, afiyet veren mübarek bir şerbettir.Sabun ve tahammülün tesir vc faydaları nelerdir?Kulun kalbini Allah’tan meşgul eden emellerden biri de şiddetve musibetlerdir. Bunun kişideki alâmeti feryâd, endişe ve korku-,dur. Bunlara karşı en etkili ilaç sabırdır. Bu hususa yukanda işaret edilmişti.Sabırlı olmak iki bakımdan gereklidir :1 -r- İbadet etmek ve huzura ermek için sabır gereklidir. Zira bunların yapılması ve elde edilmesi ancak sabırla ve tahammülle mümkün olur. Sabırı olmayan ibâdeti ve huzuru bulamaz.Çünkü bu âlem elem, keder, sıkıntı ve zahmet mahallidir. İnsanbu dünyaya geldiğine ve yaşadığına göre bu dünyamn belâ ve musibetlerine de ister istemez sabredecektir.İnsanın karşılaştığı musibetler nasıl olur?Karısının, çocuklarının ve yakınlarının fakir ve yoksul olma-
471


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
lan, gurbet,
ayrılık, hastalık ve ölümleri, kendisinin başına e
çeşitli belâ ve
musibetler, düşmanlıklar, hased, taarruz, elem'w
1
^
der, sıkıntı, acı,
korku, vesvese ve kuruntular, etrafındaki! ı
küfretmeleri,
hakaretleri, malına gelen yanma, çalınma, sel v a
bi belâ ve
musibetlerden hepsinin başka başka acısı, yakışı ve ?*'
sam gam ve
üzüntü içinde bırakması vardır.Kula düşen bu belâ ve musibetlerin hepsine ayrı ayrı sabrmek ve tahammül etmektir. Sabretmelidir ki bu sabrı onun kalhıni ibadet ve huzur içinde olmaktan alıkoymasın, korku, endişeüzüntüsü onun ibâdet ve huzuruna tesir etmesin.
Ve
Denilir ki:
Dört çeşit ölümle ölmiyen kimse ibadetin zevkine
eremez
1 — Beyaz ölüm yani açlık,2 — Siyah ölüm yani insanların kötülemesine maruz kalmak
3
 — Kırmızı ölüm, nefsin isteklerine kıymamaktır.
4 — Kazanın meydana gelmesidir. Bu ölümleri tadan ve bun.lara sabreden kimse ibadetin huzuruna erer.BEYT: ?Ayrılığına tahammül eden vasimi bulur.Sabn ve Sebâtı olan kimseye müjdeler olsun.
2
Sabırda iki cihanın hazine ve hikmetleri vardır. Bu hazine ve hikmetlerin bir kısmı kurtuluşa, fazilete, rızka, arzu ve is-teğe nail olmak ve düşmana karşı başarı kazanmaktır.Akran, yakm ve dostlardan üstün olmak, gönüllerde taht kurmak, kendine nur ve süstür. Allah’ın rahmeti muhabbet ve senasıdır. Allah katında yüksek derecelere sahib olmak kerâmet derecesine ermek ve hesabsız ecir ve mükâfat vardır.Allah kulunun bir saatlik sabrına bu kadar büyük mükâfatlarveriyor. Şu halde dünyanın da ahiretin de iyiliği sabırdadır.Hz. Ömer R.A. buyurdu ki:«Mü’min kişinin bütün iyiliği bir saat müddetle gösterdiği sab-
undandır.»
Allah-u zül celâl kitabı Kur’an’ı Kerimde sabrın türlü yönlerini bildirmesi ve övmesi sabrın fazileti hususunda herhalde sana yeterli fikri verebilir. Sen de bunu ganimet bil ve o sıfatı kendindebulundurmaya çalış. Çünkü kolaylığı ancak zorluk çekerek bulabilirsin. Sonsuz huzur, saadet ve kurtuluşa ancak böylelikle erersin.
472


MARİFETNAME
Sabrın güzeli zorluk ve şiddetin zamanını ve derecesini tut-maktadır. Çünkü musibet geç kalmıyacağı gibi erken de gelmez.

Artmayacağı gibi noksan da olmaz. Ağlamanın, feryad etmenin,

sızlanmanın bir faydası olmaz. Ancak zararı çok olur. Zira her iş

için tayin olunan bir vakit vardır. Herşeyin hakiki yapıcısı da Çe

nabı Hak'tır.BEYT :Siz ey belâlara çok sabredenlerGidiniz, bu yolla Hakka varınız.MANZUMEEy ruh seyri âlemi imkân nene gerek

Dilde seyahât eyle bu zindan nene gerek.Vahdet ki meşrebindir, olur halvetin cihânTercihi gâr ve kûh ve beyâbân nene gerek.Ğer meşrebin vasi’ ise, bil cennet içresin

Seyr ve behâr ve bağ ve gülistan nene gerek.Vaktinde ahdı gonca misâli çûn açılırPes iştigâli nâhun ve dendân nene gerek,Çû» derd kâmuran olur, oldur devâyı mahz,İzhârı derd ve hâhişi dermân nene gerek.
Dil hürrem olsa aşk ile, tez terk eder seniOl dosdu iste Hakkı, bu düşman nene gerek.KISIM : 3SABIR VE TAHAMMÜLÜN KISIMLARI, FAYDALARIFERYADU FİGAN ETMENİN AFETLERİEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:Sabır acı, fakat içilmesi halinde içene bir çok faydalar verenbir ilaçtır. İçildiği zaman sahibine her türlü faydayı temin ederve her türlü zararı da ondan uzaklaştırır. Akıllı insan nefsini zorlar ve o faydası çok olan ilaçtan içer, onun acısına tahammül ederek «bir saat çekilen acı, bir yıllık tatlılık verir» der.Sabır dörde ayrılır:1 — İbadet ve taate devam etmek hususunda gösterilen sabır,
473


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
2 — Haramlan işlememek hususunda gösterilen sabır,3 — Dünyadaki gereksiz ve manasız hadiselere karşı gösterilen sabır,4 — Dünyanın belasına, musibetine, afet ve .felâketlerine karşı gösterilen sabır,Bu saydığımız şeylere gösterilecek sabır, insana büyük faydalar temin eder. Bunlar Allah’a itaat, maksada ulaşmak ve istikamet özere olmaktır. Böyle bir sabrın sahibi ebedi sevaba nâil olur,hem dünyada ve hem de ahirette Allah’a isyanın bela ve musibetlerinden kurtulur. Aynca dünyada maruz kalacağı her türlü zorluk, meşakkat, sıkıntı ve dertlerinden kurtulur. Ayrıca sabırlı insan
kasanın
kahredici şiddetinden, endişe ve heyecamndan kurtulur. Nefsine gem vurur ve onun istek ve arzularına tabi olmaz. Düşmanının kendisine vereceği zarardan ve türlü belalardan kendisini korur.Bu da onun gayeye ulaşmasına hem dünyada ve hem de ahirette saadete ermesine ve rıza makamına ulaşmasına sebep olur.Bir kul için bundan daha büyük mükâfat ve nailiyet olur mu?Kul, eğer maruz kaldığı bela ve musibetlere sabretmez, korku,endişe ve heyecana kapılırsa adı geçen faydalardan hiç birini teminedemez ve onlann hepsinden mahrum olur. Bu da onun zarara uğraması, keder ve üzüntüye garkolması demektir. Çünkü insanıniradesi zayıf olursa ibadetlere devam edemez ve ibadetleri zamanında yapamaz.İnsanlarla meşguliyete dalar ve vakitlerini bununla geçirerekgaflete düşer. Yahut da Allah’ın haram kıldığı şeyleri yapar, bü-. yük günahlara girer ve dünyanın varlığına aldanır, nefsinin istekve arzularına karşı koyamaz. Bu yüzden başına bir çok belâlar gelir. Yahut da maruz kalacağı belâ ve musibetlere sabredemez, geleceğinden endişe eder, heyecana kapılır. Bu da onun sabrın faziletlerinden mahrum olmasına sebep olur. Bu telâş çoğu zaman onunmusibetlerini birden ikiye çıkanr.1 — Mekruhlan işlemek,2 — Sabrın faziletinden mahrumiyet Telâş ve endişe ile elde edilmek istenen maksada ulaşmaktangeri kalmaktır.Denildi ki:«Musibet anındaki sabırsızlık musibetten daha büyük musibettir.»Kaybolan şey gitmiştir, artık bir daha geri geJlmez. O haldemusibet amnda sabırlı ol ki bir kaybına İkincisi eklenmesin. Endişeye ve heyecana kapılma.
474 


M ARİ! ETNAME
Bir zata başsağlığı dileyen Hz. Ali R.A. şöyle dedi:Eğer kaderine karşı sabırlı olursan sevab ve mükâfat kazanırsın. Yok sabretmez de endişe ve heyecana kapılırsan zarara uğrarsın. Çünkü herşeyi yapan ancak Allah’tır. Kaza, kader ne ise omutlaka cereyan edecektir. Tedbir, feryad ve figan etmek afiyetten uzaklaşan gafillerinişidir. Sabır, tefviz ve tahammül ise ârif ve kâmillerin işidir.KISIM : 4SABIRLA, HER TÜRLÜ KEMAL, SIHHAT VE AFİYET İLEALLAH’IN RIZASININ KAZANILMASIEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:Her çeşit ilim, amel, bilgi, maharet, marifet ve kemalin yapı
illeti sabır ve tahammüldür. Her türlü pişmanlık ve azarlanmaktan kurtuluşun sebebi sabır ve temennidir.Sabrın acılığı rıznın tatlı oluşunun başlangıcıdır. Rıza ise kişinin dareyn (hem dünya ve hem de ahiret) saadetine ermesinesebeptir. Ebedi sevince vesiledir.Anlatılır ki:Zamamnda katırcı bir adam vardı. Günün birinde onun kalbine ilim öğrenme aşkı düştü veelindeki bütün katırları sattı veevinde bekleyen hâmile haldeki kadınına gereken ihtiyaçlarım temin ettikten sonra ondan izin aldı ve yola çıktı. Başka bir ülkeyegitti. Yirmi sene kadar orada kaldı, Arapçayı ve dini ilimleri öğrendi.Sonra memleketine dönmek üzere yola çıktı. Yolculuğu sırasında bir pir-i fâni olan ihtiyar bir adamm yanında misafir oldu..Durumunu ona anlattı ve o kâmil zat da:§pfe— Madem o kadar ilim tahsil ettin. İlmin aslı nedir? söylermisin? diye sordu. Alim bu soruyu cevapsız bıraktı ve: — Buyrun, siz söyleyin, dedi.Kâmil zat bunun üzerine: — Sen gel bize biraz hizmet et. Eğer bize biraz hizmet edersenevine ilmin aslını öğrenmiş olarak gidersin dedi. Alim bu teklifikabul etti ev iki sene o kâmilin hizmetinde bulundu. İki sene son:
ra
 o kâmil zat alime şefkat etti ve ona şunları söyledi.
475


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
 — Oğlum, gel sana ilmin aslım söyleyeyim de karının yanma
dön.
Hayatın boyunca bize dua ve niyazda bulunursun. — Ey
Alim!
Bilgi her türlü ilmin ve âmellerin, marifet ve ke
mâlin aslı sabırdır.
Bütün bunlar ancak sabır ile elde edilebilir. Ta
hammül ve
temenni sabra dahildir. Bütün işlerinde sabırlı olur
san her türlü
pişmanlıktan kurtulur, hem dünya ve hem de ahi
rette
nasibini alırsın. Sabır gibi kıymetli cevheri kazanasın diye
seni iki
sene beklettim. Bunun sebebi de sabnn kıymetini bilip onu
hiç bir
zşman unutmaman içindir.Alim bu kıymetli cevheri elde etti ve o kâmil zatın da hayırduasmı alarak memleketine döndü. Evine akşamdan sonra vardı,girmeden önce aklına: — 22 seneden beri girmediğim ve hiç bir haber alamadığımeve girmeden evvel pencereden bakayım da evde şu anda kiminkaldığım göreyim, şeklinde bir fikir geldi. Evin camından gizlicebaktı ki ne görsün? Genç bir delikanlı şakalaşır bir halde karısınınboynuna sarılmıyor mu? O anda kıskançlıktan kendini kaybetti vepencereden atacağı okla delikanlıyı öldürmek istedi. Tam oku hazırladığı sırada akima sabretmek geldi. Kendi kendine: — İki senede kazandığım cevheri birden kaybetmiyeyim, önce kapıya gideyim, sonra delikanlıyı öldürürüm, diyerek kapıya gitti ve kapıyı çaldı. Delikanlı içerden: — Kim o? diye sordu. Kocasının sesini derhal tanıyan kadın,büyük bir sevinç içinde delikanlıya:' — Git oğlum kapıyı aç, yirmi iki sene evvel sen yokken gurbete çıkan baban geldi, dedi. Adam oradaki delikanlının kendi oğluolduğunu anladı ve sabretmenin mükâfatını görerek büyük bir pişmanlıktan kurtuldu. Kendisine bu sabrı bahşeden ve büyük birsevinçle karşılığını veren Rabbine sonsuz hamd-ü senalar eyledi.Hayatı boyunca sabır ile saadeti buldu. Kendisine sabır cevheriniveren kâmil zata hayır dualar etti. Hanefi mezhebinin fıkhım ihyaederek Kuduri adlı büyük eseri yazdı.Kâmil bir zat ölmeden evvel oğluna şu nasihati verdi: — Oğlum, sana bir nasihatim var. Eğer o nasihatimi tutarsan hem dünyada ve hem de ahirette halkın ve hakkın sevgilisiolursun. Saadet ve selâmete erersin.
Oğlu:
ş — Emret babacığım, nasihatini tutup söylediğin yolda gideceğim.
Oğlunun 
 cevabını duyan zat son sözlerini söyledi:
476


MARİFETNAME
 — Oğlum mumun fitili ol, diyerek ruhunu teslim etti. Bu hikmeti bazıları hikmet, bazıları da rıza olarak te’vil ettiler. Rıza ilete’vil edenler o hamilin dediği murada erdiler. Çünkü sabır belâ vemusibetlerin acısına ve kederine sabretmek ve Allah’ın kaderineİsyan edecek şekilde feryad-ü figân etmemektir.Rıza ise, hiç bir şekilde belâdan dolayı üzülmemektir. Bu darıza makamının sabırdan daha üstün olduğunu gösteriyor. Rızamakamına kavuşan aym zamanda Allah’a da kavuşur.ARAPÇA ŞİİRDostum, işleri kendi nefsin için kolay kılEtme feryad-ü figân, sabret kederlerine.
Dostlarımın elem ve dertlerini çok gördüm

Sonradan sevinç geldi onlara kalmadı elemleri.
MANZUMESabret etme işlerinde şitâb (acele)Sabır ile derler olur koruk pekmez.Sabır ile düşmanlar dost olurSabır ile rehzenler (yolkesen) rehber olur.Sabır esmâ-i İlâhidendirHikmet-i namutenâhidendir.KISIM: 5BAZI MİSALLERLE SABIR VE TAHAMMÜLÜNKAZANILMASIEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:Sözün kısası odur ki, eğer kalbini bağlandığı kötü alışkanlıklardan keser, nefsini de aym şekilde kötü alışkanlıklardan meneder, bütün kalbinle ve tam bir tevekkülle Allah’a teslim olur, ona;dayanır ve bütün işlerini ona havale edersen, sabnn şerbetini içersin, kazaya razı olursan, endişeden, korku ve heyecandan sakmır,nefsin istek ve arzularım frenlersen, sonu saadet ve nimetlerle dolu olan bir doğru yola girersin. Fakat bu çok zor bir iş ve çok acıbir Üâçtır. Çok ağır bir yük, dikenli ve taşlı bir yoldur.BEYT:Fırsatları kaçırma ki, tehir haraçtır
477


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
Sıkıntılara sabret ki, miftah-ı fereçtir.Zengin ve oğluna karşı merhametli bir baba hakkındaki düşüncelerin nedir? Baba oğluna meyve yemeyi yasaklar, ya da mizacı sert ve kaba bir hocaya götürüp teslim eder ve oğluna da: — Bütün günü hoca ile geçireceksin ve asla onun yanındanayrılmayacaksın, der. Şimdi zenginliği sebebiyle aleme ikramlardabulunan zengin babanın oğluna elma yemejrt yasaklaması onuncimriliğinden midir? Ne dersin?Oğlunu akşama kadar mizacı sert hocanı nyamnda bırakmasıoğlu için bir işkence ve eziyet midir? Buna ne dersin. Esasen babaoğlunun sıhhati, afiyeti ve hayrı için elinden geleni esirgemez veoğlunun her zaman için rahat ve huzur içinde olmasını ister.Baba oğlundan kan aldırsa ona düşmanlık mı yapıyor? dersin.Diyemezsin, çünkü o oğlunu esen yelden, uçan kuştan büe kıskanmaktadır. Nasıl olur da oğlunun zararını ister?Fakat baba bunlan yaparken oğlunun hayrına olduğuna inandığı için yapıyor. O inanıyor ki oğlu ufak tefek sıkıntılara katlanmakla ilerde büyük faydalar elde edecektir.Yine şu mütehassıs doktor hakkındaki fikrin nedir?Bu doktor kalbi hararetten yanan hastasına bir bardak suyudahi çok görür ve asla içirmez veya ona öyle acı bir şurup içirir kibu acılığın tesiri hastanın bedeninde titremeye sebep olur. Hastaşurubu içmeyi arzulamaz. Veyahut da doktor hastasına ishâl yapan bir macun içirir.Şimdi bu doktor yaptığı şeyleri sırf hastasına eziyet olsun di ye ve düşmanlık için mi yapıyor? Tabii ki hayır. Doktor hastasınıniyileşmesini istemektedir. Bunun için de hastayı daha da kötüyegötürecek ve onu öldürecek şeyleriv ermemiş, hastanın sıhhatininonlardan sakınmasına bağlı olduğunu bilmiştir. Meselâ, bedenindeki yaramaz şeyleri atmak için hastasına ishâl veren macunu içir-miştir. Şu halde doktor, hastaya zarar veren şeyleri yasaklamış,acı da olsa hastaya şifa ve fayda veren şeyleri vermiştir.Hasta eğer sabreder de doktora tam mânasıyla teslim olur,onun dediklerini yaparsa tabii ki şifa bulur.Alemleri yoktan var eden, acıyanların en acıyıcısı, ihsân sahibi kullarının hallerine vakıf, âlim, kerim, cömert ve koruyucu olanCenab-ı Hak da sana istediğin kadar mal, mülk, yiyecek vermemişve ihtiyaç duyduğun şeylerde kısma yapmış ise, buna inan ve bilki Cenab-ı Hak bunun senin ıslah olman ve hayrm için yapmıştır..Cenab-ı Hak Ktır’an’mda:«Göklerde ve yerde olanlan sizin emrinize verdi,»
buyururken
478


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKİ HZ.
nasıl olur da senin hayrına olan şeyleri vermez. Cenabı Hak seninkalbindeki dünya sevgisini atmış ve sana marifeti ihsan etmiştir.O bir Kuds-i Hadiste şöyle buyuruyor:«Merhametli çoban hayvanlarını nasıl kokan ve çürüyen şeylerden men ederse, ben de vel! kullarımı dünya nimetlerinden öylece men ederim.»Eğer Allah sana çeşitli sıkıntı ve zorluklar verdiyse, bil ki senin halini senden iyi bilen mevlâ bunları sana, seni imtihan etmekiçin vermiştir. O Rahimdir ve senin zaaf ve ihtiyacım çok iyi görür. Çünkü Allah-u Teâlâ’nın kuluna olan şefkati merhametli birannenin çocuğuna olan şefkatinden daha fazladır. Onun sana verdiği küçük bir kötülük senin çok daha büyük hayırlara ermen içindir. Fakat bunu ancak o bilir sen bilemezsin.Hadiste buyruldu ki:«İçinde büyük bir hayrın bulunmadığı hiçbir küçük şey yoktur.»Zorlukla birlikte kolaylığın zikredilmesinin sebebi budur. Busebepledir ki Cenab-ı Hak veli kulları üe kendisine seçtiği asfiya-sına çeşitli belâ ve musibetler vermiştir.Eğer sen, Allah’ın dünyaya ait nimetleri sana yasakladığım vesenin üzerine şiddet, belâ ve musibet yağdırdığını bilirsen ve bunu müşahede edersen unutma ki sen Allah katmda aziz ve mülı-terem bir kulsun. Allah katında çok kıymetli makam ve derecenselttiği gibi ruhunda onun ikram ve ihsanına ermiştir. Ne mutlusana! Müjdeler sana! Öyle ise sabredici ve şükredici bir kul ol kinzanınta tlılığını bulabilesin.İbn-i Sinâ’nın tevekkül, tefviz, sabır ve' rıza ile alâkalı olarak yazdığı şu manzumeyi ibretle oku ve bunlann önemini anlayıpona göre hareket et.MANZUME (FARSÇA)Gönül değerlidir, o Hakka yardırOnun her sun’unda ince bir hüküm vardır.Derin görüşü olanlar bilirler kiOnun her yaptığında bir hayır vardır.İyi, kötü demek benden şendendirAllah’ın yaptığı her şey hayırdır,vardır. Çünkü Cenab-ı Hak seni veli kullaruım mertebesine yük-
479


MARİFETNAME 
Gönüldeki esrarı Hale iyi bilir

Çûnkii hilkasını o yaratmıştır.Alemdeki iyi ile kötüyü

Hatta her şeyi ancak o bilir,

ölüm ile hayat sana ondandır

Mal ve mirasın sana ondandır.
O kullar ki kaderlerinden kaçarlarOnun da kardeşleri olduğunu bilmezler.Hakkın kazasına razı olmıyanDûn-ı hilkat ve gümrah olan odur.Sen kazaya niçin razı olmazsın?Sen Hakkı niçin Hak olarak bilmezsin?Her gelen belâ ondandır iyi bilBir değil bin olsa başkasından değil.Acı, tatlı hepsi ondan oluncaHepsi iyidir, kötü sanmaktan.Geçerse adı bulunduğun yerdeDerhâl teslim ol bunun var
lezzeti 

O,
 odur, serkeşlik etme sen onaOndan kaçarsan, sen sığın yine ona.
Malım ve bedenini ona ısmarlaKalbini hep ona göre ayarla.Canında malında ihsanı onun Neden esirgersin
öyleyse
 onu.Kulluk teslimiyette gayrı
değil

Yoksa şendeki kalb selim kalb değil.Onlar ki kalbleri uyanıktırKalbi niçin ve nasıldan uzaktır.Üstüne gelirse yukardan belâYözönü çevir Hakka etme
vaveyla.
Teslimiyet ateşi silip
yağ eder 

 Nemrûd’a derd İbrâhim’e
bağ eder.
Hakdan gayrisini kabul etme senKalbin hepten ağyardan çevir sen.Duydun mu, Halilin havada ikenCebrâile verdiği cevabı teslimden.Başını çıkardı can kapısındanDedi ki ey dostum, çık aramızdan.Sallandı mancemk o
(İbrahim) havalandı

Toprak misâli boşlukta
yuvarlandı.
400 


MARİFETNAMECibril
gelip sana celilim
dedi

Bu
 gönlüm sana
daima
hayır
diledi.
Ey dostum! Tehlike hâlinde bendenBir dileğin varsa esirgemem senden.Halil havâle etti kendini Hakka
Otuz
yedi günlük ateş kalmadı asla.Yakan ateş selâmet oldu onaİndi sanki o bir gülistana.Halil bırakınca ateşe kendiniAteş te bıraktı kendi işini.
Onund ergâhına sensiz hazır ol

Gözlerini kapayıp ta bakan ol.
481


RIZANIN FAZİLET, FAYDA VE SONUÇLARIALTI KISIMDAN İBARETTİRKISIM : 1RIZANIN AYET VE HADİSLERLE FAZİLETİEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:
Kullarına inayet eden Cenab-ı
Hak onlara rızayı öğretmiş ve
mahiyetini bildirmiştir.
Bu husustaki Kur’an ayetlerinin bazıları şunlardır:AYETLER:Cenab-ı Hak buyuruyor ki:aAllalı onlardan razı olmuş, onlarda Allah'tan razı olmuşlar
dır.
İşte bu en büyük kurtuluş ve saadettir.»(Maide Sûresi, Ayet: 119)«O halde sen onlar ne derse desin, sabret, güneşin doğmasından ve batmasından evvel Allah’ı teşbih et. (Sabah ve ikindi namazlarını kıl). Gecenin bir kısmında akşam ve yatsı namazlarımve gündüzün etrafında öğlen de namazını kılarak Rabbini teşbihet kİ Allah’ın rızasına eresin.» (Ta-Ha Sûresi, Ayet: 130)«Allah’ın vaadcttiğl rızası en büyük kurtuluştur. En büyük
sa-
adettir.» (Tevbe Sûresi, Ayet: 72)«Ey itminane eren nefis dön Rabbine o senden razı sen de ondan razı olarak.» (Fecr Sûresi, Son Ayetler)«Allah, onlardan onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte Allah’ın rızası ve mükâfatı Rabbinden korkan kimselere mahsustur.»(Beyyine Sûresi, Ayet: 8)


HADİS-İ KUDSİCenab-ı Hak buyurdu kİ:
«Ey İnsanoğlu! Kim benim kazama razı olmaz, verdiğim belâlara sabretmezse kendine başka bir Rab arasın.»Ey insanoğlu! Sen benden razı ol. ki ben de senden razı ola yım, sana sevgi ve muhabbetimi bahşedeyim.Ey insanoğlu! Sen istersin, ben ise murad ederim. Benim mu*rad ettiğim olur. Eğer ben senin istediğin şeyden razı olursam, sana istediğini veririm.Ey insanoğlu! Senin için benim kazama razı olmaktan başkaçare yoktur.Ey insanoğlu! Senin her gün kılmış olduğun namazlardan razıyım. Sen de sana verdiğim her günkü nzıktan razı ol. Ben sendennasıl yanıı kılacağın namazı istemiyorsam, sen de yarınki nzkı(benden isteme.Ey insanoğlu! Beniııı kazama razı olmanın haricinde sevdiğimbir şeyle bana yaklaşmak isteyenler bana yaklaşamazlar.Ey kulum! Bana kazama razı olmaktan daha sevgili bir şeyle yakın olamazsın. Sen. benden arî olursan ben de senden razı olurum. Muhtaç olduğun şeyn yalnız benden istersen onu veririm.Ey kulum! Benim rızam senin benden razı olmandadır. Kazama razı olursan rızamı kazanırsın.»HADİSLER :
Peygamberimiz duasında buyurdu ki:
«Ey Rabbini, senden kazama razı olmanı diliyorum.»Peygamberimiz buyurdu ki:«Cenab-ı Hak; nefsini bilen, dillini tutan ve kazasına razı olankuluna merhamet eylesin.»«Allah'ın yeryüzünde öyle (üstün) kullan var ki onların kalbleri güneşten daha parlak, işleri de peygamberlerin işidir. Onlariçin dünyada ne az ne de çok var. Onlar Allah’ın kendilerine kısmet'ettiğine razı olmuş vc Hakkın rızasını kazanmışlardır. Cenab-ı Hak,rahatı ve sevinci rızada, mihnet ve kederi de kazaya razı olmamakta kılmıştır. Cenab-ı Hak kendisinden az ıızıkla razı olan kimseden az amel işlemesiyle razı olur.Bil ki Haktan razı olandan Hak da razı olur. Çünkü Cenab-ıHak «Onlar Rablerindcn, Rableri de onlardan razıdm> buyurmuştur. En üstün amel Allah’tan razı olmak ve onu sevmektir. Cenab-ı
483


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
Hak kendisini insanların nzasızhğı ile isteyen kuldan razı olur vo
insanları
da ondan razı eder. Hakkın ıızasızhğı ile insanları razıetmeye çalışana Allah-u zül celâl gadablanır ve insanları da ondanrazı etmez. Hayınn hepsi kazaya razı olmaktadır. Kazaya nza göstermezsen sabırlı ol. Nihayet sabır nza halini alır. İmânın kemâlikazaya razı olup bela (ve musibetlere) sabretmektedir.»MANZUMEHabib-i Hakdan öğren kimya hoşNe kim, Allah ederse ver rıza hoş.Gelin kalbine çun hüzün ve elem gamÇek anı sen sana bil tanıdık (aşina) hoş.İner hatıralar hep kalbe HakdanKabul et hepsine de merhâbe hoş.Misafirdir gam, et izzet ona kimGide senden Mevlâya her belâ hoş.Seni gam bulmasın, illaki handanSakın reddetme derdi bil devâ hoş.Mübarektir bu gara her gün tükenmezNe gamdır bil niamdır, dilrûba hoş.Cefâdan kaçma, namerd olma HakkıCefâdan merd-i Hak bulmuş safa hoş.KISIM:
KAZAYA RAZI OLMANIN TA RİF VE HAKİKATİEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:Rıza kalbin her türlü olaylar karşısında sakin durması, kazanın acılığından sevinç duymasıdır.Rıza; kalben beğenmemeyi atarak daimi sur ura ermektir.Rıza; kişinin kendi aklının alacağı tedbirlerden
kurtulmasıdır.
Rıza; Hakkın takdirine tabi olmaktır.Rıza; kalbin Allah’ın dilemesi ve ihtiyari ile sükûn bulmasıdır.Kalbin Allah’ın irade ve ihtiyarına uymasıdır.Rıza; Allah’ın ezelî iradesine nazar etmektir. Kaza ve kaderekarşı gelmeyi terketmektir.Rıza; kazanın hasıl olacak hükümlerini sevinçle karşılamakRıza; cebbâr olan Allah’ın hükmünün meydana gelmesinibuldür. Bunun için de tedbiri ve istemeyi terketmektir.
484


Rıza; kalbin acı ya da tatlı olarak meydana gelen hükümlerlesevinmesidir.Rızâ; kazanın meydana geldiği anda kalbin sükûn bulması veendişeden uzak olmasıdır.Rıza; Cenab-ı Hakk’m makamlarının en yükseği ve dünyanıncennetidir. Rabbinin kendisi hakkındaki ihtiyânna razı olması kulun dünyada ve ahirette rahat bulmasını sağlar. Çünkü marifetul-lah derecesinin nza ile elde edilmesi çok kolay olur. Muhabbet venza, havf (korku) ve reca (ümit) dan daha üstündür. Çünkü onlar Allah’ın sıfatlarmdandır. Bunlar devamlı olarak kulun yanında kalır ve onunla beraber olurlar. Korku ve ümit ise böyle değildir.Cenab-ı Hak bir kulunu sever de ondan razı olursa o kul damevlâsım sever ve ondan razı olur. Zira o gönül aynasında mevlâ-sının sevgi ve rızasının aksini müşahede eder.Rıza; zenginlik ve muhtaç olmaktan kurtuluş, aksi ise muhtaç olriıaktır. lîızk dağıtılmış olup, hırslı olan yoksun kalır.Rıza; keder ve üzüntüyü giderir, rızadan mahrumiyet hem ruha hem de bedene zorluktur. Kazaya razı olan en rahat, belâ vemusibete sabreden ise en üstündür. Kazalara razı olmak, belâlanbala çevirir. Sahibini saadete götürür. Hakkına razı olan muhtaçolmadan yaşar. Rızada daim olana keramet hizmetçi olur.Rızanın esası Allah’a dayanmak ve güvenmektir. îşierin oluşuinsanların isteğine göre değil, Allah’ın takdirine bağlıdır.Dört haslet vardır ki hem dünya ve hem de ahiret saadetinisağlar.1 — Tevekkül, 2 — Tefviz, 3 — Sabır, 4 — Rıza.Kazaya razı olmak kanaatin başı, ibadetin aslı, tefvizin sebebidir. Rıza ve kanaat, saadet ve mutluluğa sermayedir.Kazaya razı olmak, zer zamanlarda da rahat zamanlarda dagereklidir. Kulun kazaya razı oluşu mevlânın rızasını kazandığımadelilidir.îslâmiyetin gayesi teslimiyet olduğu gibi dinin gayesi de rızadır. Bunlardan maksad Allah’ın rızasını kazanmaktır. Zenginliğinher türlüsü kanaat ve rızada olup, her razı olan da rahatı ve sefâ-
bulur. Rıza gibi zenginlik olmaz ve razı olan da hiçbir cefâyamâruz kalmaz. Sen razı ol ki Allah da senden razı olsun.timin kemâli bilim, bilimin kemâli de rızadır. Kazaya razı olanebedî devlete ermiş, sıhhat ive gönül hoşluğunu bulmuş olur. Ra-
nın hiç kimseye rızasızlığı olmaz. Razı olan âriftir. Hakkın hu- Tu?uıdadır. Asla ondan ayrılmaz.
MARİFETNAME4ttS


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
KISIM: 3KAZAYA RAZI OLMANIN FAZİLET, FAYDA, ALAMET VEÇEŞİTLERİEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki;Rıza, öyle bir şeydir ki, Allah’tan isteyeceğim bir şey olmadığıgibi, dertten kaçıp ona sığınmak da değildir. Kazaya gerçekten razı olan kimsenin sabn değildir. Kısmetine razı olanın üzüleceğihiç birşey yoktur. Cenab-ı Hak, kulların rızasına bakmaksızın kendi rızasını kazanmak isteyenlerin maruz kalacakları zemleri değiştirir. Böylece o kulu zemmedenler övmeye başlarlar.Bir kimse belâ ve musibetlerden ancak teslim ve rıza ile eminolur. Kazaya razı olan da cihânın sultam demektir. Teslim ve nzagibi güzel huylar var mıdır? Teslim gibi İslâm, rıza gibi safâ olmaz. Hak’dan razı olmayan onun rızâsını nasıl- isteyebilir? Kazadan evvelki nza azimet, sonraki rıza ise rızamn kendisidir.Rıza, kulun şu şekildeki yalvarışıdır:«Ey Rabbim, bana verirsen kabul ederim, vermezsen sendenrazı ve hoşnud olurum. Beni çağıracak olursan davetini kabul ederim.Şu üç haslet kimde bulunursa o kimse velilerden olur:1 — Her şeyden Allah’a kaçmak,2 — Her şeyde Allah ile beraber olmak,3 — Her şeyde Allah’ın rızasını istemek,Rıza, nimetten bulduğu zevkin aynmı musibet anında da duy-mandır.Velilerin ahlâkı, kazaya razı olmak, Allah’ın muhabbet ve ün-süne nail olmaktır. Rıza sabrın sonu olup, kazaya rıza göstermekbütün ibadetlerden daha üstündür.Rıza, acı ile tatlının bir tutulmasıdır.Rıza, nefsi Hakkın hükümlerine bırakmak ve halka merhametetmektir ki bunlar velilerin mertebelerindendir. Rızamn alâmeti,gaflet karanlığından müşahede semasına çıkmaktır. Rıza, muhabbetin tarlası ve ebedî hayatın ve cennetin sebebidir.Büyüklerden bir zat yakarışında şöyle dedi:«Ey Rabbim, eğer beni mistediğimi yapmaz isen beni senindilediğine razı et. Şüphesiz sen dilediğini yapan mevlâsın.»Rıza, bütün amellerden daha üstün bütün huylardan da güzeldir.
466


MARİFETNAME
Rıza, kulun mevlâsmın kazasında (bu ister musibet isterse nimet olsun değişmez) adaletini bulması ve onun hükmündeki mevcut hikmeti yakinen anlamasıdır.Rıza, Cenab-ı Hakk’ın, kazasım olduğu gibi kabul etmek veona karşı çıkmamaktır.Rızanın alâmeti, hastalık halinde sıhhati, fakirlik halinde dezenginliği ve nimetlere nail olmayı istememektir.Bir kâmile; Filanca zat «hastalığı sıhhatten daha fazla severim,» diyor dediklerinde onun cevabı şu olmuş: — Öyle söylediği için o zattan Allah razı olsun. Fakat bendiyorum ki: — Allah’ın kendisi hakkındaki güzel ihtiyârına güvenen kimse onun ihtiyârının haricinde birşey istemez. Mevlânın ihtiyârınateslim olur ve böylece rıza makamına erer. Zira tevekkülün mânası Allah’a dayanmak ve ona güvenmektir. Tefviz (işleri Allah’ahavale etmek) ise tedbirin veihtiyânn olmamasıdır. Teslim de kazanın hükümleri ne ise onlara uymaktır.Rıza ise; Cenab-ı Hakkm ihtiyârı ile rahat, huzur ve sürura ermektir.Cenab-ı Hak rızâyı ikiye ayırmıştır ki bunlar:1 Kendisinin (yani Allah’ın) kuldan razı olması,2 — Kulun Allah’tan razı olmasıdır. Kendi rızasını kulun rızasından evvel zikretmiş ve «Allah onlardan, onlar da Allah’tanrazı olurlar» buyurmuştur. Demek oluyor ki Allah’ın rızası kulunkalbine arız olan, gelen hallerdendir. Kulun rızası ise çalışmaklakazanabileceği derecelerdir. Tevekkül bedenin dayanmasını, Allah’tan bilmek, tefviz, işleri gerçek sahibine havale edip onun tedbirine sonsuz itimad etmek,teslim, mevlânın takdirine boyun eğmek, tabiatıyla zıt olan işlerde bile ona tabi olmaktır.Rıza ise, kendisine gelenlere de gidenlere de razı olmaktır.MANZUMEBir sefâ geçse senden, olma hiç endûh kinKim sana olmuşsa suretten gelir hem. bil yakînOl safâ bir hamr-ı ma’madır ki her nahşa gelirKalb o mânâdan bulur hoşluk, koy olsun zarf-ı tin.Şir ve dâye suretinden çocuğa gelir safâGitse şir ol tıfl zevkine bedeldir ankebin.
487


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI
HZ 
Bazan su
nakşından gelir bazen ekmek ve etten o zevk
Ol sıfatın
perdesidir dilber ve zer (altın) esb (elma) ve zinOl
safâ bu
perdelersiz gönlüne hoşluk verir
Mâsiva mahv
olsa, dilden gitse eflâk ve zemin.
Beden
uyurken can çıkar ondan cihan-ı berzaha
Beden
olur ma’zulu âtıl başka surettir mubin.Düşte gördüm kendimi dersin servinaz misaliVechimi gülistan misali, cismimi de yasemin.
Sureti
servi koyup, can hem gelir bu suretleŞüphesiz bu tasavvur alemlere ibret içindir.Besdir ey Hakkı emin-i sırr-ı Hak ol tâ müdâimRuhuna zevk ve safâ bahş ede ol ni’mel muin.KISIM: 4KAZAYA RAZI OLMANIN TE'SİR VE FAYDALARIEy Aziz! Ehluliah diyorlar ki:Kalbi meşgul eden anzalardan biri de kazadır. Bunun ilacı rızadadır. Bu hususa yukarda işaret olunmuştur. Kazaya razı olmak iki şey içindir.1. İbadet
ve 
 Hakka vasıl olmak içindir. Eğer sen kazaya razıolmaz isen kalbin devamlı olarak üzüntülü ve kederli olur. Akimmeşgul olur ve bunun için de hep hayret ve şaşkınlık içinde kalırsın. Ayrıca. — Ben neden böyle oldum? diye üzülürsün. Kalbin bu nevielem ve kederlerle dolu olursa olsun nasıl olur da ibadet için boş veibadete hazır olabilir? Çünkü sen yalnız bir kalbe sahipsin. Onuda. geçmiş ve gelecekle ilgili düşüncelerle doldurmuş vaziyettesin.Artık kalbinde huzura ve ünse yer kalmıyacağı için marifet ve muhabbetten mahrum olur.Bu hikmeti bilen bir kâmil şöyle demiştir:«Geçmişteki olanlara duyduğun, elem, özlem ve hasret senikalben üzüntüye garkeder. Gelecekte olacaklar için alacağın tedbir ve hazırlık mevcut haldeki bereketini ve rahatını giderir.»
2.
Cenab-ı Hakk’ın nzasına razı olmamak onun gazabım cel-betmek gibi bir tehlikeyi celbeder.Rivayet olundu ki:
Peygamberlerden,
 biri başına gelen musibetlerden dolayı mev-Iâya
şikâyetçi 
 oldu. Bunun üzerine Cenab-ı Hak: — Benden şikâyetçi misin? Kimi kime şikâyet ediyorsun?
498


MARİFETNAME
Benden haya etmiyor ve benim halinden şikâyet edenleri sevmediğimi bilmiyor musun? Benim nazarımda senin kurtuluşa ermenmaruz kaldığın belâ ve musibetlerledir. O halde senin hakkındakikazama neden razı olmuyor ve neden şikâyetçi oluyorsun? Seniniçin âlemi mi değiştireyim? Bunu mu istiyorsun? Sen istiyorsundiye Levh-i mahfûzda değişiklik mi yapayım? Seni kendi muradıüzere değil de senin dilediğin şekilde tedbir ve hüküm mü edeyim?Benim sevdiğim mi yoksa senin sevdiğin mi olsun? Senin herdediğin yerine getirilsin mi istiyorsun? Eğer bir daha senin kalbinden böyle bozuk bir düşünce geçerse izzet ve celâlime andolsunki senden peygamberlik makamım alır, seni Cehenneme atar ve hiçde acımam, buyurdu.Bu, akıllı kulların ibret alacağı çok güzel bir kıssadır. Cenab-ıHak peygamberlere ve seçilmiş kullarına böyle buyururken, diğerlerine nasıl muamele edeceğini var sen düşün.Eğer senin kalbindek ibu bozuk düşüncede devam edecek olursa Cenab-ı Hakk’ın sana nasıl hitâb edeceğim bir düşün. Kalbdengeçen düşünceler için bu muameleyi uygun gören Allah-u zül celâl, insanların içinde dili ve halleriyle şikâyetçi olanlara nasıl muameleyi uygun göreceğini düşün.O peygamber hayatında bir defa kazaya razı olmadığı için bumuameleye maruz kaldı. Ya bütün hayatı kazaya nzasızlıkla geçenlerin hâli riice olur? Yine Cenab-ı Hak bu muameleyi kendisineşikâyette bulunan kuluna reva görmüştür. Ya kendisinden insanlara şikâyette bulunanların halleri nasıl olur?Hülâsa edecek olursak rıza, rızasızlığıcn terkedilmesi demektir.Rızasızlık demek ise iyi ve kötülüğü bilinmeyen işlerde Cenab-ıHakkın rızasını, bırakıp kulun kendine iyi geleni seçmesi ve tayinetmesidir.Eğer, kötülük ve günah işlemek kader ve kaza ile değil midir?Hal böyle olunca kul kötülüğe nasıl rıza gösterir? diyecek olursancevabımız şudur:Rıza ancak kaza için gereklidir ve kaza da kötülük değildir:Kötülük yalnızca kazanın sonucu (makza) dır. Bu da kazaya razıolmanın kötülüğe razı-olmak demek olmadığını gösterir.(ARABİ) MANZUMEHakkın benim için taksimine razıyımBen bütün işlerimi ona ısmarlamışım.
Rabbim, önceleri bize hep iyilik ihsan ettiGelecekte de iyilik ihsan eder, buna inanmıyorum.
480


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKİ HZ.
Rısanın
alâmetleri
üç
tanedir:
1 — Kazadan
evvel ihtiyari terkedip Allah’a teslim olmak.2 — Kazanın gelişinden sonra acı ve keder içinde kalmamak
3 — Kaza
sonucunda maruz kalman belâ ve musibetten se
vinç ve
heyecan duymak. Çünkü sevene göre sevgilinin
 yapacağı
her çeşit
hareket beğenilir ve sevilir.
BEYT
Leylâ, bana sevdiğim için dilerse kıymakDileğine hoş geldin derim bunda yok korkmak.KISIM: 5
RIZANIN FAYDALARI, RIZASIZLIĞIN (İSYANIN)

ZARARLARIEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:
Kazaya razı
olmanın elde edilmesi için iki hususun
düşünülmesi gerekir.1 — Rızamn şimdi
ve gelecekteki sağlıyacağı faydalar.
Haldeki yani şimdiki faydası
kalbi yersiz ve faydasız keder ve
üzüntülerden kurtarmasıdır.Kâmillerden bir zat diyor ki:«Kaza ve kader hak
olduğuna ve mutlaka tahakkuk
edeceğine göre kulun dikkatli
davranmasının ve korkmasının
bir
mânası
 yoktur.»
Rasulullah
S.A.V. Mesud’a hitaben buyurdu ki:
«Düşünceyi bırak, üzüntüyü azalt, kaderde ne varsa o olur, olmayan olmaz.»
Rasulullah'ın bu
sözleri, çok hikmetli, mânâlı ve ders vericidir.
Lafzı kısa ise de mânası
çok büyüktür.Geleceğe ait faydası ise, kazaya rıza gösteren kulun Allah katındaki sevabının çoğalmasıdır.
Cenabı Hak buyurdu ki:
«Allah onlardan, onlar da Allah’tan razıdırlar.»
Kazaya itiraz edişin ise kula verdiği elem keder ve üzüntü var
400


MARİFETNAME
dır. Bunlar kul için hiçbir fayda olmadığı gibi geleceği için de zararlı olurlar. Bu da kulun azaba maruz kalmasına sebep olur. Çünkü kaza Cenab-ı Hakkın takdiridir. Ona karşı çıkmak, üzülmek,feryad etmekle değişmez.Akıllı kula layık olan Hakkın rızası ile gönül rahatlığına ermektir. Yoksa günah ile faydasız üzüntüyü tercih etmek değildir.2 — Rızaya karşı çıkmanın esasının büyük tehlike oluşunun,düşünülmesidir.Cenab-ı Hak buyuruyor ki:«Rabbin hakkı için onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklardaseni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümlerden içlerinde hiçbirdarlık duymaksızın tam bir teslimiyet göstermedikçe iman etmişolmazlar.» - (Nisa Sûresi, Ayet: 65)Cenab-ı Hak, bu ayetini düşünen kullarına yardımcı olur.Cenab-ı Hak buyurdu ki:«Benim kazama razı olmayan, belâlarına sabretmiyen, verdiğim nimetlere şükrctnıiyen kimse kendine başka bir Rab arasın.»Bu, Allah’tan gafil olanlar için büyük ve korkunç bir tehdit?tir.
Kâmillerden bir zat diyor ki:
«Rabbin şanı hükmetmek, kulun şanı da razı olmaktır. EğerRab hükmetmez, kul da razı olmazsa ortada ne Rablık ne de kulluk kalır.»Ey insanoğlu! Eğer ifadeye çalıştığımız bu hususları düşünürsen sen de Rabbinin kazasına razı olursun. Hem söyliyeyim ki sanadüşen, Allah’a dayanmak, güvenmek, işlerini ona havale etmek vesana verdiği belâ ve musibetlere sabretmektir. Onun her emrineuymalı, yaptıklarına razı olmalısın. Çünkü Cenab-ı Hak ezelde senin için ne takdir buyurdu ise o senin hayrınadır. Bunu kesinliklebilmelisin. O kullarına karşı çok merhametli ve raufdur. Muhabbet sahibi bir mevlâdan hasıl olan ise ancak şefkat, rahmet vemerhamettir.Peygamberimiz buyuruyor ki:«Allah’ın kazasına razı olan kimse ebedi saadete kavuşur.»Ey insanoğlu! Eğer dünya hayatında herhangi bir sıkıntı vezorlukla karşılaşacak olursan Rabbinin sana olan rahmet ve mer
491


ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.
hametini hatırla. Çünkü onun rahmeti geniştir. Sana verdiği sıkıntının mutlaka ferahlığını ihsan eder. Esasen senin başına gelen şeyler ezeli ilahide senin hakkında takdir buyurulmuştu. Allah’ın takdirinde ise asla bir değişiklik olmaz. O daima kullarıylaberaberdir. O Kur’an’ında «Nerde olursanız O (Allah) sizinle beraberdir.» buyurarak devamlı olarak bizimle beraber olduğunu bildirmişti. O beraberliği bilen insana maruz kalacağı belâ ve musibetlerin ne etkisi olabilir?KISIM : 6ANLATILAN ASILLARIN BİRLİKTE İZAHIEy Aziz! Ehlullah diyorlar ki:Eğer sen, Allah-ü Teâlânm senin rızkını temin edeceğine kefil olduğuna, her dilediğini yapmak güç ve kudretine kadir olduğuna, senin bütün ihtiyacım ve hallerini bütün inceliği ile bildiğine inanır da vaadinin hak olduğuna güvenirsen onunla kalbinisükûna erdirir ve mutmain olursun. Bütün sebepleri, yaratıcüarı
olmaksızın
faydasız görür, onları düşünüp onlara bağlanmaktanuzaklaşır, rahatı ve huzuru bulursun.Çünkü bilesin ki sana yemeği yedirenin de içirenin de Allaholduğunu bilirsin. Yine tecrübenle bilir ve inanırsın ki sana tadıve lezzeti veren, alman gıdaları sindirip organlara dağıtan bedenefaydalı hâle getirip bedenine âfiyet veren çeşitli tehlike ve zararlardan koruyan Allah-ü zül celâldir. Halbuki Cenab-ı Hak eğer di-lese ve istese seni yemeden ve içmeden de doyurabilir, lezzet vekuvvet verebilir. Böylece senin bedeninde kuvvetlenir ve hayatınıdevam ettirir. Şu halde herşeyin meydana gelişi Allah’ın muradı vedilemesi ile olur. Bu durumda kula gerektir ki Allah’tan başkasınagüvenmek ve ancak ona tevekkül etmektir.Ey insanoğlu! Eğer sen işlerini yerlerin ve göklerin yaratıcısıolan ve onlann idarecisi olan Cenab-ı Hakka havale eder ve onunkazasına teslim edersen, bilgi, fikir ve görüşün ulaşamadığı şeylerden yana rahat olur ve huzuru bulursun. Yarın filanca işi yapabilecek miyim? Yoksa yapamıyacak mıyım? Şüphelerden kurtulur ve bilirsin ki kalbin işleri düşünüp düzenlemek hususundakimeşguliyeti nefsin zorlamasıdır ve vaktin boşu boşuna harcanmasıdır. Çünkü öyle akla gelmeyen işler vardır ki çoğu.zaman kısabir anda olur biter ve böylece İlâhî takdir senin tedbir ve düşünce
402


lerini değiştirir. Bu durumda her dakikası çok büyük kıymet olanhayatın boş hayâller ile mahvolur gider.BEYT 
Allah’ın takdirive hükmü daha evveldir
O halde kalbini, belki ve ümidden ayır.Ey insanoğlu! Nefsine seslen ve şöyle de! Ey nefsim. Bize ancak Allah-ü zül celâl’in takdiri gerek. O bize yeter, o bizim sahihimizdir. O ne güzel vekildir. (Hasbunallahu ve ni’mel vekil) O kudreti sonsuz olan Kadir bize inayet eyler. O, hikmetinin hesâbı ol-mıyan Hâkim’dir, rahmeti sonsuz Rahîm’dir.Artık bu derece yüce sıfatlarla muttasıf olan yüce yaratıcıyaitimâd ve tevekkül etmek en güzel ve en faydalı bir iştir. Her işive her tedbiri ona havale etmek ve ona tam bir teslimiyetle teslimolmak gerekir.Eğer sana bir belâ ve musibet isabet eder, ya da bir kötülüğemaruz kalırsan da nefsine hakim olup kalbine hükmedebilirsenişte o zaman pişmanlıktan ve feryadı figan etmekten kurtulursun.Şüphe, vesvese ve şikâyetçi olmaktan kurtulur, özellikle musibetin geldiği anda sabrederek tahammül gösterirsin. Esasen belâ ve musibet amnda sabır çok zordur. Bunu da nefsinde yapacağın denemelerle görürsün. O zaman da nefsine seslen ve şöyle de! — Ey nefsim bu belâ bize Hak’tan gelen bir oktur. Tedbir yada hile bunu gidermez. O halde sabırlı ol ve belâya tahammül et-Çünkü Allah’ın gayb hâzinelerindeki belâ çeşitleri türlü türlüdür.Böyle yaparsan bil ki üzerindeki birçok belâları kaldırırsın.Musibet kara buluta benzer. Bir müddet, sonra geçer. Güneş çıkarda dilediğine kavuşursun. Buna sabret, çünkü kurtuluş ve büyüksevablar kazanmak bundandır.Cenab-ı Kak buyuruyor ki:«Allah, her zorluğun peşinden bir kolaylık verir.»(Kuı^an’ı Kerim)Bu ayette sabrm eserinin büyük olduğuna işaret vardır. Şuhalde onun garib ve acaib hallerinden bazı şeyleri müşahede edebilmen için sabırlı ol.Eğer kazaya yer verir de acısından da tatlısından da aym derecede razı olursan ,esrar ve hallerini bilmediğin işlerde Cenab-ıHakkın senin hakkındaki takdirini doğru bulur ve ondan razı olursun. Bu hal sana birçok tad ve zevkler verir. Bu durumda nefsinehitâb ederek şöyle de!
MARİFETNAME
4tt3

ERZURUMLU İBRAHİM HAKKİ İ1Z.
 — Ey Nefsim!
Şüphesiz Cenab-ı Hakkın ezelde takdir buyurduğu şeyler zamanı gelince olur. Ey Allah’ın kazasına razı olma yan nefis!
Bu isyanından ne kazanıyorsun? Sen Allah’ı kendine Rab kabul ettim diyorsun. O halde niçin onun kazasına razı olmuyorsun?
Yoksa kazanın rububiyet şanından olduğunu bilmiyor musun?
İyi bil ki, Allah’ın bütün kazasına razı olmadığın müddetçe onun rızasını ve muhabbetini kazanamazsın?Cenab-ı Hak sana bir müddet dünyalık vermediği zaman isenefsine şöyle seslenirsin: — Ey nefsim! Cenab-ı Hak senin hâlini senden daha iyi bilir,O sana herkesten daha çok acır.O âleme rızık veren Rezzâkatı âlem
dir.
Eğer bu anlatılanları iyice beller ve aklında tutarsan, tevekkül, tefviz, sabır ve rızâ gibi dört aslın tamamında kuvvetli olursun. Kalbdeki her türlü engel silinir. İbadetten zevk alır marifetve muhabbetullaha erersin. Allah katında yüce derecelere ulaşankullardan sayılırsın. Dünya hayatında hem bedenin hem de ruhunrahat olur, ahirette de saadete ererek hem dünyada ve hem deahirette selâmete erersin. ' TEFVİZNAMEHak şerleri hayreylerZannetme ki gayşeylerArif anı seyreyler.Mevlâ görelim neylerNeylerse güzel eylerSen Hakka tevekkül kıl Tefviz et ve rahat bulSabr eyle ve razı ol.Mevlâ görelim neylerNeylerse güzel eylerKalbin ona berk eyle Tedbirini terk eyle Takdirini derk eyle.Mevlâ görelim neylerNeylerse güzel eyler.Hallâk-ı Rahim oldurRezzâk-ı Kerim oldurFe’âl i hakim oldur.
504

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...