Atatürk’ün soykütüğünün eksiklerini emekli bir din adamı bulup yayınladı
İnkılâp Tarihi Enstitülerinin, tarihçilerin ve askerî tarih uzmanlarının şimdiye kadar yapamadıkları işi emekli bir Diyanet görevlisi yaptı ve Atatürk’ün ailesi konusunda arşivlerde bulunan bilinmeyen belgeleri ortaya çıkardı.
Mehmet Ali Öz adında emekli bir din adamı, Mustafa Kemal Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi ile annesi Zübeyde Hanım hakkındaki eksik bilgileri tamamlayan ve tamamen belgelere dayanan bir çalışma yaptı.
Öz, baskısı tamamlanan ve önümüzdeki günlerde dağıtımı yapılacak olan “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Soy Kütüğü (Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre)” isimli kitabında arşiv evrakına dayanarak Atatürk’ün nesiller öncesine uzanan soykütüğünü veriyor ve Zübeyde Hanım ile üç çocuğuna Ali Rıza Efendi’nin vefatının ardından bağlanan aylıkların belgelerini yayınlıyor.
TV’de yaptığım programlarda ele aldığımız konuları bu sayfaya taşımak âdetim değildir ama bu kuralımı bugün ilk defa bozuyor ve Habertürk TV’deki “Tarihin Arka Odası” programında dün gece konuştuklarımızı önemlerine binâen bugün yazıyorum...
Dün gece yayınlanan Tarihin Arka Odası’nı izlememiş olanlar için, programda ele aldığımız konuyu söyleyeyim: Programda, Mehmet Ali Öz adında emekli bir din görevlisini konuk ettik ve Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım ile babası Ali Rıza Efendi hakkında arşivlerde Öz tarafından ortaya çıkartılan ve şimdiye kadar yayınlanmamış olan bazı belgeleri tanıttık.
NAKİBZÂDE AİLESİ
Mehmet Ali Öz, yeni yazdığı ve dağıtımı önümüzdeki günlerde yapılacak olan “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Soy Kütüğü (Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre)” isimli kitabında bu belgelerin yanısıra daha birçok evraka yer veriyordu. Öz, Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım’ın babası Feyzullah Efendi’nin Selânik’in eski ailelerinden “Nakibzâdeler”in mensubu olduğunu ve 1857’de doğduğunu yazıyor.
Selânik’e ait nüfus defterlerinde bulduğu kayıtlara göre Zübeyde Hanım’ın 17. yüzyıl şeyhülislâmı Feyzullah Efendi’nin, Mustafa Kemal’in babası Ali Rıza Efendi’nin de Selânik Mevlevihânesi’nin şeyhlerinden Ahmed Efendi’nin torunu olduğunu ifade ediyor.
Mehmet Ali Öz’ün, Atatürk’ün anne ve baba soyu hakkında ortaya çıkartıp yazdıklarının ayrıntılarını burada anlatmayacağım, zira merak edenler önümüzdeki günlerde piyasaya verilecek olan kitabı okur ve merak ettikleri herşeyi belgeleri ile görebilirler.
Ama, bugün bu sayfada kitapta yeralan ve aynı şekilde öneme sahip başka belgelerden söz edeceğim: Zübeyde Hanım’ın kocası Ali Rıza Bey’in vefatının ardından kendisine ve yetim kalan üç çocuğuna aylık bağlanması için bir dilekçe vermesi üzerine isteğinin yerine getirildiğini bildiren ve Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Hanım’ın çocuklarının isimlerinin kayıtlı olduğu belgelere...
YİRMİŞER KURUŞ AYLIK
Emeklilik komisyonu, Zübeyde Hanım’ın dilekçesinin ardından 1870 ile 1880 seneleri arasında “rüsumat” yani gümrük memurluğu yapan, daha sonra istifasını vererek ticaret hayatına atılan ama iflâsının ardından 1888’de vefat eden Ali Rıza Efendi’nin on senelik hizmetinin ayrıntılarını çıkartarak ailesine aylık bağlanmasına karar veriyor.
Bu karara göre Ali Rıza Efendi’nin üç çocuğuna, oğlu Mustafa’ya, Selânik’te küçük yaşta vefat edecek olan kızı Naciye ile diğer kızı Makbule’ye ve hanımı Zübeyde’ye yirmişer kuruş aylık bağlanıyor. Kararda, aylığın Mustafa’nın yirmi yaşına gelmesine yahut bir işe girmesine; Naciye ile Makbule’ye de bu maaşın evlenmelerine kadar ödenmesi öngörülüyor.
Yukarıda da söyledim: Atatürk’ün ailesini ve Zübeyde Hanım’ın maddî bakımdan hayatta kalma çabasını Mehmet Ali Öz’ün kitabında ayrıntıları ile okuyabilirsiniz.
İNKILÂP TARİHÇİLERİ NE YAPAR?
Şimdi, bu kadar söz ettikten sonra, uzun zamandır aklıma takılan ve bu yazıyı yazdığım sırada daha da merak ettiğim bir soruyu soracak ve cevabını bekleyeceğim: Dindar olduklarını iddia ettikleri halde Zübeyde Hanım gibi namazında-niyazında bir kadına utanmadan ve mesnedsiz şekilde olmadık iftiralar atan, hattâ binbir imlâ hatası ile dolu sahte belgeler bile uyduran tuhaf kafalı adamları bir tarafa bırakıyorum, zira onları ciddiye almak bile vakit israfıdır!
Asıl mesele, üniversitelerimizdeki dünya kadar “İnkılâp Tarihi” kürsüleri, mebzul miktardaki “Atatürk Enstitüleri” ve “devrim” konusunda çalışan birhayli bilmemne kuruluşu... Sözkonusu kürsüler, enstitüler ile vesaireler senelerden buyana dünya kadar yayın yapıyorlar...
Bu yayınlarında nelerden sözedildiğini sizler de bilirsiniz: Atatürk’ün mavi gözlerinden, o gözlerde çakan kıvılcımlardan, devrim aşkından, Türkiye’yi nasıl çağdaş bir seviyeye çıkarttığından, Türk kadınını dünya standartlarının üzerine yükselttiğinden, vesaireden...
Ama işin tuhaf ve acı olan tarafı, sözünü ettiğim enstitülerin ve üniversitedeki kürsülerin hiçbirinin bu devletin kurucusunun ailesi hakkında şimdiye kadar arşiv belgelerine dayanan ciddî bir yayın yapmamış olmaları...
LÂFTAN BAŞKA İŞ YOK!
Mehmet Ali Öz, üniversitelerdeki bütün inkılâp tarihi kürsülerinin, cumhuriyet tarihi enstitülerinin ve bu konu ile alâkadar olup yayın yaptıkları iddiasında bulunan diğer bütün kurumların neredeyse doksan küsur seneden buyana ortaya koyamadıkları bir işi başarmış ve Mustafa Kemal’in ailesi hakkında ortaya bilimsel anlamda ilk defa gerçek belgeler koymuştur.
Daha açık söyleyeyim: Bu işi profesyonel bir tarihçinin değil arşivlerde araştırmanın nasıl yapılması gerektiğini bilen bir din adamının yapmış olması, İnkılâp Tarihi konusunda uzmanlıklarını iddia edip senelerden buyana devletten bu iş için aylık alan ama lâftan başka bir iş yapmayan akademisyenler açısından utanç verici bir iştir!
Sizler, yani inkılâp tarihçilerimiz! İyisi mi artık gide-gele aşındırdığınız o lâf yollarında emeklemenizi sürdürün, okumayı, araştırmayı ve arşivlerde çalışmayı hatırınıza getirmeden “Senin o mavi gözlerinde çakan kıvılcımlar yolumuzu aydınlatacak, varlığından aldığımız kuvvet geleceğe atılma heyecanımıza güç katacak, çağdaşlık ülkümüzü daha da kuvvetlendirecektir” gibisinden teranelerin tekrarına devam buyurun!
Emekliliğin ardından arşivde yeni bir hayat
ARŞİVLERDE
uzun seneler çalışarak Mustafa Kemal’in ailesi hakkında şimdiye kadar ortaya çıkmamış belgeleri bulan Mehmet Ali Öz, 1960’ta Sivas’ın Gürün ilçesinde doğdu. Sivas İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra Eskişehir Üniversitesi’nin İş İdaresi Bölümü’nü bitirdi, 1978 ile 1997 arasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nda, 1997’den emekli olduğu 2005’e kadar da Sağlık Bakanlığı’nda çalıştı.
İngilizce’yi, Arapça’yı ve Osmanlıca’yı özel dersler alarak öğrenen Öz bir ara gazetecilik yaptı, çok sayıda makaleler yazdı, bazı yerel gazeteler ile dergilerin editörlüğü ile genel yayın yönetmenliklerinde ve bazı kültür derneklerinin de yöneticiliğinde bulundu. 2003’te Sivas Valiliği tarafından Sivas Tarih ve Kültür Araştırmaları Merkezi sorumlusu olarak görevlendirildi.
Merkezde çok sayıda bilim adamı, şair, yazar ve araştırmacının katıldığı dört büyük toplantının koordinasyonunu yürüttü, bu arada Sivas ilinin tarihî ve kültürel coğrafyası ile konusunda 1000 sayfalık bir de proje hazırladı. Mehmet Ali Öz, 2005’te Sağlık Bakanlığı’ndan emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleşti.
2001 ile 2014 seneleri arasında Osmanlı Arşivleri’nde çeşitli alanlarda yapmış olduğu “Bütün Yönleriyle Gürün İlçesi”, “İslâm Tarihinden Önce Darende Tarihinden Kesitler”, “Bütün Yönleriyle Ulaş İlçesi”, “Gürünlü Şair Kadir Gülsoy’un Hayatı ve Şiirleri”, “Gürünlü Şairler” gibi araştırmalarını kitap haline getirdi.
Öz’ün, Mustafa Kemal’in anne baba tarafından aile geçmişi konusunda arşivlerde uzun yıllar çalışarak bulduğu belgeleri biraraya getirerek hazırladığı “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Soy Kütüğü (Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre)” isimli kitabı önümüzdeki günlerde piyasaya verilecek