Fıtrat Ayeti
Fıtrat Ayeti (Arapça: آیة الفطرة); Rum suresinin 30. ayetidir. İlahi hilkat ve insanların yaratılış şeklini konu edinmiş olan bu ayeti kerime, insanın Allah’a ve dine olan eğilimini de fıtri bilmektedir.
İçindekiler
[gizle]Ayetin Metni
“ فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَتَ اللَّهِ الَّتىِ فَطَرَ النَّاسَ عَلَيهَْا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَالِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَ لَكِنَّ أَكْثرََ النَّاسِ لَا يَعْلَمُون”
Tercüme: “Yüzünü hakka yönelmiş olarak dine çevir; Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu yaratışına. Allah'ın yaratışında bir değişiklik olmaz. İşte sağlam din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rum Suresi 30)
Ayetin Anahtar Kelimeleri
- Vech (وجه); yüz manasına gelmektedir, ama bu ayeti kerimede yüzden kasıt batıni ve gönül yüzüdür. Dolayısıyla maksat sadece yüz ile değil, belki bütün varlığıyla ve benliğiyle yönelmektir; zira yüz bedenin en önemli organ ve simgesidir.[1] “Yüzünü hakka yönelmiş olarak dine çevirmek” cümlesi ise dine yönelme ve dine teveccüh etmek anlamındadır. Birinin sağa sola dönmeksizin bir şeye yönelmesi ve bütün dikkatini ona vermesi gibi.[2]
- Hanif (حنیف); “Henefe” maddesinden olup batıldan hakka ve sapkınlıktan doğruluğa temayül ve eğilim manasına gelmektedir.[3]
- Fıtrat (فطرت) “Fetere” kökünden türemiş olup yarmak ve bir şeyi açmak anlamına gelmektedir. Yaratılış yokluk karanlığının perdesini açmak ve ikiye ayırmak mesabesinde olduğundan, bu kelime Allah’ın insanı yarattığı üzere yaratılış ve hilkat manasında kullanılmıştır.[4][5]
Ayetin Tefsiri
Kur’an-ı Kerim, Rum suresinde Allah’ın varlığı ve meadın zarureti için getirdiği istidlallerden sonra, Allah’ı ve dini maarifleri tanımanın fıtri olduğuna işaret ederek, Allah’ı tanımak için şuhudi (batıni) ve sezgisel yolu tavsiye etmekte ve şöyle demektedir: “Yüzünü Allah’ın pak ve halis olan dinine çevir! Zira bu din Allah'ın insanları yarattığı fıtrat üzerinedir ve Allah'ın yaratışında bir değişiklik olmaz.”
Nükteler
- Sadece Allah’ı tanıma değil, genel manada din ve dini ayinleri tanıma da fıtridir. Şeriatta geçen her şeyin insanın fıtratında kökü vardır.[6]
- Din saf ve halis şekliyle insanın özünde vardır ve inhiraf ve sapmalar ise arızidir. Dolayısıyla peygamberlerin görevi, insanın asli fıtratının gelişmesine imkân sağlamak için bu arızi işleri (engelleri) ortadan kaldırmaktır.[7]
- İnsanın fıtratı sabittir, payidardır ve değişiklik kabul etmez. “Allah'ın yaratışında bir değişiklik olmaz.”[8]
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ↑ Mekarim Şirazi, Tefsiri Numune, c. 16, s. 417.
- ↑ Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, Tefsiru’l Mizan, c. 16, s. 267.
- ↑ Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, El-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, c. 16, s. 183.
- ↑ Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, El-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, c. 16, s. 183.
- ↑ Cevad Amuli, Fıtrat der Kur’an, s. 23.
- ↑ Mekarim Şirazi, Tefsiri Numune, c. 16, s. 418.
- ↑ Mekarim Şirazi, Tefsiri Numune, c. 16, s. 419.
- ↑ Cevad Amuli, Fıtrat der Kur’an, s. 155.
Bibliyografi
- Tabatabai, Seyyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, Müessesetü’l A’lemi li’l Matbuat, Lübnan, 1417.
- Mekarim Şirazi, Nasır, ve Hemkaran, Tefsiri Numune, Daru’l Kutubu’l İslamiyye, Tahran, 1374.
- Cevad Amuli, Abdullah, Tefsiri Movzuiyi Kur’an-ı Kerim, Fıtrat der Kur’an, İsra, 1379, çapı dovvum.
|