ATATÜRK HAKKINDA HERŞEY........ DÖRT
SELANİK'TE ATATÜRK EVİ
Atatürk Evi bugünkü Selanik'in Aya Dimitriya mahallesinde ve Apostolu Pavlu caddesi üzerinde 75 numaradadır. Bitişiğinde Türk Konsolosluğu vardır.
Selanik'te Atatürk Evi, arşiv kayıtlarına göre, Selanik'in Koca Kasım Paşa mahallesi, Islahhane caddesi üzerindedir. Ev, bodrumu ile birlikte üç katlı ve bir avlu içerisindedir.
Selanik arşiv belgelerinden edinilen bilgilere göre, şimdi müze olan Atatürk Evi, 1870 yılından önce Rodoslu müderris Hacı Mehmed tarafından yaptırılmış olup önce İbrahim Zühdü adlı birisine, daha sonra da yine Selanik halkından Abdullah Ağa ve Eşi Ümmü Gülsüm'e satılmıştır. Bu kayıtlardan anlaşıldığına göre Ev, Atatürk'ün babası Ali Rıza efendi tarafından inşa ettirilmemiş, sahiplerinden kiralanmıştır.
İSTANBUL - ŞİŞLİ'DE ATATÜRK EVİ(İNKILAP MÜZESİ)
Atatürk Suriye Cephesinden ayrılarak 13 Kasım 1918 de İstanbul'a gelmiş ve Perapalas Otelinde bir daireye yerleşmişti. Bir kaç gün sonra bu otelden ayrılan Atatürk önce yakın dostu Salih Fansa'nın Beyoğlu'ndaki evinde misafir kalmış, sonra da Şişli'de Madam Kasabyan'ın üç katlı evini kiralamıştı. O günlerde annesi Zübeyde Hanımla kız kardeşi Makbule, Beşiktaş'ta Akaretler mahallesindeki bir evde oturuyorlardı. Atatürk, Şişli ye taşınınca annesi ve kız kardeşini de yanına almış, evin üçüncü katını onlara ayırmıştı. Kendisi orta katta oturuyor, bu katın arka bahçeye bakan odasını da yatak odası olarak kullanıyordu. Büyük salonu, toplantı odası olarak ayırmıştı. Alt katta ise yaveri bulunuyordu. Atatürk, İstanbul'un düşman işgali altında bulunduğu bu karanlık günlerde, evinde arkadaşlarıyla birlikte sık sık gizli toplantılar yapmış, 16 Mayıs 1919 tarihine yani Samsun'a hareketine kadar bu evde oturmuştur.
Atatürk, Anadolu'ya geçtikten ve Ankara'ya yerleştikten sonra annesi ve kardeşi Makbule Hanımı yanına almış, Çankaya'da oturmuşlardı, Şişli'deki ev ise , Erzurum eski Milletvekili Tahsin Uzel'e geçmiş, daha sonra, 1942 yılında İstanbul Belediyesi İnkılap Müzesi kurmak üzere Tahsin Uzel'den satın almıştı. Şişli'de Halaskar Gazi caddesi üzerinde 1908 yıllarında yaptırılan ve Atatürk Evi olarak tanınan Evi, İstanbul Belediyesi onarmış, 1943 yılında da (İnkılap Müzesi ) olarak ziyarete açmıştır.
1981 yılında yeniden düzenlenen Müzedeki sergileme şöyledir:
Binanın girişinde, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ile Atatürk'ün bir yazısı. Yemek odasında milli Mücadele ile ilgili tablolar. Oturma odası duvarlarında Atatürk'ün doğumundan 1. Dünya Savaşına kadar, hayatına ait fotoğraflar vardır.
Birinci kattaki yatak odası, çalışma odası ve diğer odalar, Atatürk'ün kullandığı eşyalar ve elbiseleri, Milli Mücadele yıllarına ait fotoğrafları, inkılaplarıyla ilgili belgeler sergilenerek donatılmıştır. İkinci kattaki odalarda Atatürk'ün ölümü ile ilgili fotoğraflar, tablolar, Atatürk'le ilgili belge ve bilgiler sergilenmektedir.
3'cü Kat: Devrimlerle ilgili fotoğraflar, Atatürk hakkında yazılmış çeşitli kitaplar, ölümüne ait fotoğraflar, gazeteler, bir kavanoz içerisinde Anıtkabir'den getirilmiş toprak v. s.
ÇANKAYA ATATÜRK KÖŞKLERİ
Eski Köşk-Atatürk Müzesi
Atatürk, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliye Reisi olarak 27 Aralık 1919 da Ankara'ya geldikten sonra arkadaşları ile bir süre, Ziraat Mektebi'nde oturmuş, bir ara Ankara Garındaki konuta yerleşmişler, daha sonra da Çankaya'ya gelmişlerdi. Çankaya Ankara'ya hakim bir tepenin yamaçlarında, O'nun çalışmaları için çok elverişli sakin bir yerdi Burada Ankaralı Bulgurzade Tevfik Efendi'nin bir bağ evi vardı Ankaralılar, bu evi bağı ile birlikte, 4500 liraya satın alarak (Ordu Köşkü) adıyla, Milli Savunma Bakanlığına bağışlamışlardı. Bakanlıkta Başkumandan Atatürk'e tahsis etmişti.
1932 yılında, Cumhurbaşkanlığı Yeni köşkü yapıldıktan sonra, eski Köşk olarak adlandırılan bu bağ evi, iki kat olarak yapılmıştı. Ön cephesinde havuzlu bir holü vardı. Atatürk. 1923 yılı Ocak ayında Latife Hanım'la evlendikten sonra, bu elverişsiz evin, daha kullanışlı bir duruma getirilebilmesi için mimar Vedat Bey'i görevlendirmişti. Kısa süre içinde havuzlu hol kaldırılarak, burası altlı, üstlü bir salon haline getirilmiş, kuleli kısım eklenerek burada yeni odalar yapılmış, şömineler konmuş, tavanlar Türk motifleriyle süslenmişti. Böylece Eski Köşk, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı köşkü olarak 1932 yılına kadar kullanılmıştı. Yeni Türkiye devletinin temelinden çatısına kadar kuruluşunda büyük yeri olan Eski Köşk'te birçok toplantılar olmuş, tarihi kararlar verilmiş, bina hatıralarıyla anıtlaşmıştı. Bu anıt, 1950 yılında (Atatürk Müzesi) adıyla, eşyaları ile birlikte ziyarete açıldı.
Sarmaşıklara gömülmüş Eski Köşkün camlı kapısından, önce aynalarla süslü küçük bir Hole sonra da Büyük Hole geçilir. Önceleri Atatürk'ün Bilardo Salonu olarak kullandığı bu holde, şimdi büyük bir masa üzerinde, on altı büyük Türk devletinin on altı bayrağı var, Sağda Yeşil Salon denilen Ziyaretçi Kabul salonu, solda sefer kabul odası ile, üst kata çıkan merdiven, karşıda da Yemek Salonu var. Kabul Salonu girişte Atatürk'e verilen nişan ve madalyaların bulunduğu bir vitrin görülür. Diğer vitrinlerde vazolar, Atatürk'ün kullandığı eşyalar, duvarlarda da yağlı boya tablolar teşhir edilmektedir. Sefer kabul günlerinde, çoğu zaman seferler de bu odada dinlenirlerdi. Yeşil Salon'dan Yemek Salonu'na geçilir. Ortadaki büyük yemek masası, Atatürk'ün tarihi sofrasıdır. Başta, Atatürk'ün oturduğu koltuk durmaktadır. İşlemeli renkli camlı pencerelerden süzülen loş bir ışık alında odanın dekoru çok muhteşem. Çini süslü şömine bilardo masası, kristal, çini vazolar, tablolar, bu dekoru tamamlıyor, Yemek Salonunun yanında Kulenin alt odası var. Atlas perdeli pencereleri ve süslü tavanı ile küçük bir kahve salonu. Bir masa, birkaç koltuk.
Yemek Salonu'nda tekrar Hole çıkılır ve Sefir Kabul Odası'na girilir. Sedef işleme bir paravan ile ayrılan bu küçük odada, yine sedef ve fildişi işleme bir masa ve dolap, marokon koltuklar, kadife perdeler bir manga ve tablolar görülüyor. Buradan tekrar Hole ve sağdaki merdivenden üst kata çıkılır.
Üst katta, sağda, önceleri yatak odası olarak ta kullanılan, küçük bir dinlenme odası var. Ortada halılar ve divanlarla döşeli bir Şark Salonu bulunmaktadır. Salon bir balkona açılıyor. Atatürk'ün eliyle kurduğu yeni Ankara'yı seyrederek dinlendiği balkon bu. Şark Salonunun bir kapısı Kütüphaneye açılır. Atatürk'ün çoğu zaman günlerce kapanarak çalıştığı ve okuduğu bu kütüphanenin dolaplarını yüzlerce cilt, Türkçe ve yabancı dillerde kitaplar doldurmaktadır. Karşıda ağaç işleme bir yazı masası aynı ağaçtan bir yazı takımı, masa üzerinde küre bir dünya haritası görülür. Yanda bağadan güzel bir abajur var. Atatürk Büyük Nutkunu bu masada yazmıştır.
Kütüphaneden üzeri sivri bir kule ile örtülü yuvarlak Çalışma odasına geçilir. Döşemesi siyaha yakın mefti olan bu oda, Atatürk'ün sevdiği odalardan biri. Yerde, büyük, beyaz bir ayı postu serilir. Kütüphanenin arkasındaki bir kapıdan pembe renkteki Yatak Odası'na geçilir. Burada çinili bir şömine, ceviz bar karyola, bir şezlong, koltuk, masa ve iskembeler var. Şöminenin üzerinde Annesi'nin bir fotoğrafı, yatağın baş uçundaki vitrinde de ölümünden sonra alının yüzünün ve elinin alçı maskları görülür. Yatak odasındaki küçük bir kapıdan banyoya girilir.
Köşkün üst katındaki odaların tavanları, Türk motifleri ve kalem işi nakışlarla süslenmiştir.
Yeni Köşk (Cumhurbaşkanlığı köşkü)
Zamanla eski Köşk, bir devlet başkanı için yeter sayılmamış, 1932 yılında Atatürk'ün emirleriyle, bugün Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak Kullanılan Yeni Köşk yaptırılmıştır. Köşkün projeleri Prof Holtzmeister tarafından çizilmiştir. Girişte geniş bir holü, sağda üst katta çıkan bir merdiveni, mutfak kısmı, solda yaver odası ve bekleme salonu var, Köşkün bu katında Yemek Salonu, kuş bahçesi, Elçi Kabul salonu, Aynalı salon ve diğer salonlar var. İkinci katta ise, sağda Atatürk'ün Dairesi ve Kütüphane, solda Cumhurbaşkanının oturduğu daire yer almaktadır.
Atatürk'ün dairesinde, Atatürk'ün yatak odası, karyolası, divanı, koltuk ve kanepeleriyle olduğu gibi muhafaza edilmektedir. Bu odaya bitişik bir giyinme ve bir banyo odası var.
Camlı Köşk
Çankaya bahçesinde, 1935 yılında Atatürk'ün emriyle, kız kardeşi Makbule Atadan için yaptırılan bir de Camlı Köşk vardır. İç içe salonları, yemek ve yatak odaları bulunan bu köşk, misafir köşkü olarak kullanılmaktadır.
Çankaya'nın bir park olarak düzenlenmiş olan geniş bahçesi Atatürk Müzesi ile birlikte, Cumartesi-Pazar günleri ziyaretçilere açık bulundurulmaktadır.
İZMİR- ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ
İzmir- Atatürk Evi ve Müzesi, Kordon boyundadır. 1978 yılında yeniden düzenlenerek ziyarete açılmıştır.
Büyük Zaferden hemen sonra Türk orduları yıldırım hızıyla Ege'ye doğru süzülürken Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa'da onlarla birlikte, Ege'nin yakılmış ve yıkılmış şehirlerine uğrayarak İzmir'e doğru ilerliyordu. Atatürk, Türk ordularının İzmir'e girişinden bir gün sonra 10 Eylül 1922'de İzmir'e gelmiş, coşkun törenlerle karşılınmış. 2 gün sonra, Göztepe'deki Muammer (Uşaklıgil) köşküne konuk olmuştu. Bu Köşk'te 29 Eylül 1922 akşamına kadar 19 gün kalan Atatürk, İzmir'e ikinci gelişi olan 27 ocak 1923 te yine bu Köşk'te kalmış, Köşk sahibi Muammer (Uşakgil) in kızı Latife Hanımla bu Köşk'te evlenmişti.
Atatürk 27 Temmuz ve 1 Ocak 1924 tarihlerindeki İzmir gezilerinde de yine Göztepe Köşkünde kaldı. Latife Hanım'dan boşandıktan sonra, İzmir'e gelişlerinde, İzmirliler onu Gündoğdu semtinde, deniz kıyısındaki Naim Palas'ta misafir etmeğe başladılar. Bu ev. 1860/1862 yıllarında yaptırılmış bir ara otel olarak kullanılmıştı. 1927 yılında İzmir Belediyesi, evi hazineden satın olarak Atatürk'e hediye etmiş dayayıp döşemişti. Atatürk 11 Ekim 1925 ten sonra 7 defa İzmir'de hep bu evde kaldı, bir çok tarihi kararları bu evde verdi.
Atatürk 22 Haziran 1934'te son olarak İzmir'e geldiği zaman yine bu evde kaldı. Yanında İran Şahı Rıza Şah Pehlevi de vardı. İki geceyi birlikte bu evde geçirerek, 24 Haziran 1934 günü Balıkesir'e gitmek üzere İzmir'den ayrıldılar. O günden sonra İzmir'e bir daha gelmemişti.
Atatürk'ün ölümünden sonra, İzmir Belediyesi, Atatürk Evi'ni eşyaları ile birlikte olduğu gibi korumuştu. Ev, iki katlı bir yapıydı. Ön yüzeyi mermer silmeler ve alınlıklarla süslüdür. Kemerli kapısından girildikten sonra, derinlemesine uzanan bir salona girildikten sonra, derinlemesine uzanan bir salonu geçilir. Yanlarda odalar sıralanmıştır. Üst kata iki taraflı mermer bir merdivenle çıkılır. Üst katta da geniş bir salon, denize bakan bir balkonu ve balkon odası, iki yanda iki geniş oda bulunmaktadır. Güneydeki oda, Atatürk'ün yatak odasıdır. Kuzeydeki ikinci odada İran Şahı Rıza Şah Pehlevi kalmıştır.
İzmir Belediyesi 1941 yılında, Atatürk Evi'nin üst katını (Atatürk Müzesi) olarak düzenlemiş, Atatürk'ün ve Rıza Şah Pehlevi'nin yatak odalarını, eşyaları ile birlikte, kullanıldığı şekilde sergilemişti. 1952 yılında alt kattaki salon ve odalar (Atatürk Genel kitaplığı) olarak hizmete açılmıştı. O günlerde, Atatürk'ün İzmir'de bindiği kayık, girişteki merdiven altında sergilenmiş, üst kat Atatürk Müzesi ise, Atatürk'ün fotoğrafları, konsol ve aynalar, heykeller, tablolar ve halılarla donatılmıştı. 1967 yılında Atatürk Kitaplığı, buradan yeni binasına taşındığı zaman Atatürk Evi, yeniden Atatürk Müzesi olarak düzenlenmek üzere Kültür Bakanlığına devredilmiştir.
Kültür Bakanlığı binayı onartarak yeniden düzenlemiş, 29 ekim 1978 günü törenle ziyarete açmıştır. Binanın alt katında etnoğrafik eserler, üst katında da Atatürk'e ait eşyalar sergilenmektedir.
Alt kat vitrinlerinde geleneksel kadın giyimleri, hamam takımları, elişleri peşkir, uçkur ve keseler ve çeşitli mobilyalar yer almaktadır. Halı-kilim bölümünde Bergama, Kula, Gördes, Milas, Çanakkale gibi halı merkezlerinden seçkin örnekler, Kilimi ve cicimler, sedef kakma koltuk ve sehpalar ve daha basma etnoğrafik eşya bulunmaktadır.
Atatürk Müzesi'nin bulunduğu üst katta ise tablolar, büyük boy aynalar, vestiyer, mobilya ve bronz döküm saat salonu süslemektedir. Salona açılan soldaki odalar Atatürk'ün banyosu, yatak odası, çalışma odası, kütüphane ve yemek odası olarak düzenlenmiştir. Atatürk'ün yatak odası mavi bir yatak takımı ile kadife kanepe ve iki koltukla sergilenmektedir.
ERZURUM - ATATÜRK EVİ
Erzurum-Atatürk Evi, Erzurum'un Yukarı Mumcu mahallesinde, eski vali konağında, 1984 yılında ziyarete açılmıştır. Bina 1890 yılında yaptırılmış , eski Erzurum evleri tipinde bir konaktır. 1915/1916 yıllarında Alman Konsolosluğu olarak kullanılmış, 1918 yılından sonra Vali Konağı yapılmıştır.
19 Mayıs 1919 da Samsun'a çıkan Atatürk, Amasya Tokat, Sivas, Erzincan yolu ile 3 Temmuz 1919 günü Erzurum'a gelmiş, doğruca Cumhuriyet Caddesinde Cinisli'lere ait bir konak olan Mevki komutanlığına konuk olmuştu. Atatürk 9 Temmuz 1919 gününe yani askerlikten ayrılışına kadar bu binada Erzurum Kongresinin hazırlıkları ile uğraşmış Yanı Başındaki Gözübüyüklerin evinde yatıp kalmıştı. Askerlikten ayrıldıktan sonra, Vali Münir Akkaya'dan boşalan iki katlı Vali konağına, Hüseyin Rauf Bey ve arkadaşları ile birlikte taşınmış, 29 Ağustos 1919 tarihine yani Sivas'a gidinceye kadar 52 gün bu evde oturmuştur. Atatürk'ün Erzurum'dan ayrılışından sonra ev tekrar Vali Konağı olmuştur.
Cumhuriyetin ilanından sonra 30 Eylül 1924'te Erzurum'a ikinci kez gelen Atatürk'e Erzurumlular bu evi hediye etmişlerdir. Ev, 1930-1934 yılları arasında Kolordu Komutanlığınca da lojman olarak kullanılmıştır. Atatürk'ün ölümünden sonra, Çocuk Esirgeme Kurumuna verilmiştir. 1984 yılında Kültür Bakanlığına devredilerek, Atatürk Evi halinde düzenlenmiştir.
Atatürk Evinin ilk katında, sağda yer alan oda, idare odası olarak kullanılmaktadır. Hemen yanındaki odada ise, Erzurum Eski Milletvekili Hoca Raif (Dinç)'in kullanmış olduğu eşyalar sergilenmektedir. Bu odanın karşısına düşen odada Anadolu'da yayınlanan ilk gazetelerden Envari Şarkiye ile milli Mücadelenin gazetesi Albayrak'ın ayrıca Erzurum Kongresi bildirilerinin basıldığı (Matbaa Makinası) sergilenmiştir.
Üst kat merdiven başı sahanlığından Atatürk'ün Erzurum'a ikinci kez gelişi ile ilgili büyük boy bir fotoğraf ile o yıllara ait iki kanepe ve bir orta sehpa yer almaktadır.
Salon toplantı odası olarak düzenlenmiştir. Salona üç büyük oda açılır. Bu odalar Atatürk'ün çalışma ve yatak odası olarak sergilenmiştir.
Odalardan birinde Erzurum Kongresine katılan delegelerin fotoğrafları ile bir çalışma masası ve bir koltuk yer almıştır.
Çalışma odasında o yılarda yapılmış ceviz oymalı bir vitrin bir orta masa bir çalar saat ile ceviz koltuk ve sandalyeler vardır.
Yatak odası, çalışma odasının karşısına düşen odadır. Bu odada Atatürk'ün yatmış olduğu sedef kakmalı pirinç karyola, aynalı ceviz bir konsol. Ceviz gardırop, bir koltuk, bir sehpa ve bir çalar saat bulunmaktadır.
SİVAS - ATATÜRK KONGRE VE ETNOĞRAFYA MÜZESİ
Sivas- Atatürk Kongre ve Etnoğrafya Müzesi 1892 yılında Sivas lisesi olarak yaptırılan ve 1981 yılına kadar Sivas Lisesi olarak kullanılan tarihi binada açılmıştır.
Bilindiği gibi Atatürk Anadolu'da Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Samsuna çıktıktan sonra, Erzurum Kongresini açmış, Sivas Kongresini açmak üzere 2 eylül 1919 günü Sivas'a gelmiştir. Sivas Lisesi binası Kongreye ayrılmış ayrıca Atatürk ve arkadaşları Sivas'tan ayrılıncaya kadar bu binada kalmışlardır.
Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919-11Eylül 1919 tarihleri arasında çalışmalarını sürdürerek önemli kararlar almış ve dağılmıştır. Atatürk Kongresinden sonra, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-I Hukuk Temsil Heyeti Başkanı olarak Sivas'ta çalışmalarını sürdürmüştür. Bu çalışmaları 18 Aralık 1919 tarihine kadar uzamış, Temsil Heyeti Ankara'da çalışmayı kararlaştırınca Atatürk'te bu tarihte Sivas'tan ayrılmıştır.
Atatürk Cumhuriyetin ilanından sonra 5 kez daha Sivas'a gelmiştir. 27 Eylül 1924'te eşi Latife Hanımla birlikte Sivas'a geldiği zaman yine Lisede kalmış, Erzurum döşünü, 12 Ekim 1924'te tekrar Sivas'a geldiği zaman geceyi yine burada geçirmiştir. 19 eylül 1928 günü Sivas'a bir daha gelen Atatürk, Lise'de düzenlenen Kongre salonu ve çalışma odalarını görmüş, ilgilere teşekkür etmiştir. Daha sonraki gelişlerinde Vali konağında kalmıştır.
Sivas Lisesinde düzenlenen Kongre ve 4 Eylül Atatürk Müzesi, 1981 yılına kadar ziyarete açık kalmıştır. 1981 yılında Sivas Lisesi burada ayrılmış bina onarılarak bütünüyle müze haline getirilmiştir. Bugün Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi adına alan binanın bodrumu labaratuvar ve fotoğrafhaneye zemin kat Etnoğrafik eserlere ayrılmış üst kat ( Atatürk ve Kongre Müzesi) olarak düzenlenmiştir. Kongre Salonu, Atatürk'ün Yatak odası, Çalışma Odası dışında Telgraf odası ve Belgeler salonu bulunmaktadır. Sivas Kongresi tutanaklarının yer aldığı salon merkezi Sivas olan Anadolu Kadınları Müdafaa-I Vatan Cemiyetine ait bildiri ve haberleri sergileyen belgeler ile İrade-I Milliye Gazetesi'nin basıldığı matbaa makinası ve gazete nüshalarının yer aldığı bölümleri ihtiva etmektedir.
DİYARBAKIR - ATATÜRK KÖŞKÜ
Diyarbakır Atatürk Köşkü, Diyarbakır surlarının 2, 5 Km. güneyindedir.
Atatürk, Çanakkale Savaşından sonra 1916 yılı şubat ayı sonlarında 16. Kolordu Komutanı olarak Doğu, cephesinde görevlendirilmiş, 14 Mart 1916 günü Kolordu Karargahı olan Diyarbakır'a gelmiştir. Diyarbakır surlarının dışındaki Semanoğlu Köşkü Atatürk'e verilmiştir. Atatürk 27 Mart 1917 tarihine kadar bu köşkte kalmıştır. 1917 yılı Mart ayında 2. Ordu Komutanı olarak Diyarbakır'a tekrar gelen Atatürk, bu kez Mardin Kapısı dışındaki Pamuk Köşkünde kalmıştır.
Diyarbakır Belediyesi 5 Nisan 1926 günü aldığı bir karala Atatürk'ü fahri hemşehrileri olarak seçmiş ve Diyarbakır'a ilk gelişlerinde kaldığı Semanoğlu Köşkünü kendisine hediye etmiştir. Köşk o günden sonra Atatürk Köşkü olarak tanınmıştır.
Diyarbakır Atatürk Köşkü, Diyarbakır evleri tipinde geniş eyvanlı siyah-beyaz kesme taşlardan yapılmış örneklerinden biridir. Eyvanın duvarındaki mermer sebilden havuza dökülen sular, köşke serinlik vermektedir. Girişin sağındaki küçük kapı mutfağa solundaki kapı da çay ocağına açılmaktadır. Üst katta çalışma ve yatak odaları vardır.
Atatürk'ün ölümünden sonra, Atatürk Köşkü Diyarbakır belediyesinin korumasında yeniden onarılmış ve ziyarete açılmıştır.
KAYSERİ ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ
Kayseri Atatürk Evi müzesi, Cumhuriyet Mahallesindeki Raşit Ağa Konağında 1986 yılında düzenlenerek ziyarete açılmıştır.
Anadolu'da Milli Mücadeleyi başlatmış olan Atatürk, Sivas Kongresinden sonra (Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliye'sini Ankara'ya nakletmeyi kararlaştırmış, yanında Mazhar Müfit (Kansu) Hüsrev, (Gerede), H. Raf (Orbay), Dr. Refik (Saydam) Hakkı Behiç, A. Rüstem, Şeyh Fevzi Efendi, Yaverleri Cevat Abbas (Gürer) Muzaffer (Kılıç), Bedri ve başkaları olduğu halde, soğuk bir kış günü 19 Aralık 1919 da Kayseri'ye gelmişlerdir. Kayserililer. Çifte Kümbetler'e kadar yolun sağını ve solunu doldurmuş yüzlerce atlı, onu uzaklardan karşılamak üzere yollara dökülmüştü. 19 Aralık 1919 Cuma günü akşama doğru arabası ve yanında arkadaşları ile görünen Atatürk'ü Kayserililer coşkun gösterilerle karşılamış o günler Kayseri'nin en gösterişli konağı olan İmamzade Raşiti Ağa'nın evinde misafir etmişlerdir.
Geceyi bu evde geçiren Atatürk, ertesi günü Kayseri ileri gelenleriyle görüşmeler yapmıştı. O gece de Konakta kaldı. 21 Aralık 1919 sabahı da Kayseri'den ayrılmıştır.
Atatürk'ün Konuk olduğu ev yaklaşık 1898 yıllarında, iki katı olarak yaptırılmıştır. Tavanı ahşap işlemelidir. Atatürk'ün kaldığı oda ikinci katta ve evin güney doğusundadır. Odanın tavanının ortasında yıldızlı bir göbek süslemesi doğ duvarına yaslanan bir sediri vardır. Evin bu katında ayrıca bir hol, dört oda ve banyo bulunmaktadır. Atatürk'ün kaldığı odanın duvarına şu plaka asılmıştır. (Atatürk, Heyet-i Temsiliye Reisi olarak 20. 12. 1919 da Kayseri'ye teşriflerinde bu evde misafir kalmışlardır. 20. 12. 1964). Ev, Gayri Menkul Eski Eserlere ve Anıtlar Yüksek kurulu'nun aldığı bir kararla koruması gerekli eski eserlerden sayılmıştır.
KONYA- ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ
Konya Atatürk Evi ve Müzesi, İstasyon Caddesi üzerindeki eski vali Konağında 1964 yılında düzenlenerek ziyarete açılmıştır.
Atatürk, Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Anadolu'ya geçtikten ve Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisini açtıktan sonra 3 Ağustos 1920 tarihinde Konya'ya gelerek bir geçe kalmış, Konyalılarla görüşmeler yapmıştır. Bu tarihten ölümüne kadar Konya'ya 12 kez gelen, Atatürk çoğu gelişlerinde, Atatürk evi olarak bilinen Konyalıların kendisine hediye ettiği 2 katlı köşkte kalmıştır.
Köşk, 1912 yılında yaptırılmış, 1916 yılından sonra Vali Konağı olarak kullanılmıştır. 20 Mart 1923 günü Atatürk eşi Latife Hanımla birlikte Konya'ya geldiği zaman bu köşkte, 4 gün 3 Ocak 1925 te de 11 gün konuk olmuşlardır. 1927 yılında Konya Belediyesi, aldığı bir kararla Köşkü Atatürk'e armağan etmiş, Atatürk bundan sonraki Konya'ya gelişlerinde bu köşkte oturmuşlardır. Atatürk'ün ölümünden sonra tekrar vali konağı olarak kullanılan köşk, 1963 yılında Konya Valiliğinden Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğüne devredilmiş, bir yıl sonra da (Atatürk Evi ve Müzesi) adıyla ziyarete açılmıştır.
Atatürk Evi ve Müzesi'nin alt ve üst salonlarında, Atatürk'ün Konya'ya gelişleri ve yatına ait fotoğraflar, Atatürk'ün kullandığı eşyalar, elbise, pardesü, pabuç gibi giyimleri, sofra takımları, salonları, dinlendiği şezlong oyun masaları sergilenmektedir. Müzede ayrıca Atatürk pulları koleksiyonu da bir vitrinde yer almaktadır. Atatürk'ün sözlerinden bazıları panolara yazılarak duvarlara asılmıştır.
Konya Atatürk Evi, Atatürk'ün bu evde kaldığı günlerde kullanıldığı gibi, Atatürk 'ün yatak odası, Çalışma odası, Yaverler Odası, Yemek Salonu olarak da belirlenmiştir.
TRABZON - ATATÜRK KÖŞKÜ
Cumhuriyetin ilanından sonra, Sonbahar Gezisi adıyla Atatürk'ün yaptığı büyük yurt gezisi Dumlupınar'dan başlamıştı. Buradan Bursa'ya gelen Atatürk 12 Eylül 1924'te Hamidiye, Kruvazörü ile Mudanya'dan hareket etmiş. İstanbul Boğazından geçerek Karadeniz'e açılmış, 15 Eylül1924 sabahı saat 11. 00 de Trabzon'a gelmişti. Atatürk, Trabzonlular tarafından heyecanla karşılandı Yanında eşi Latife Hanım ve yakın arkadaşları vardı. Doğruca Belediyeye geldi. Öğleden sonra da, kendileri için dayanıp döşenen Soğuksu'daki köşke giderek dinlendiler. Köşk 1913 yılında yaptırılmış, Cumhuriyetin ilanından sonra da Özel İdarenin mülkiyetine geçmişti. Bodrumu ile birlikte dört katlıydı. Üçüncü katın büyük odası Atatürk'ün yatak odası idi.
O gün akşam, Köşk'ün alt kat salonunda Trabzon Belediye Başkanı Kazazoğlu Hüseyin, Atatürk'ün onuruna bir yemek vermiş bir de konuşma yapmıştı. Atatürk bu konuşmayı cevaplandırdı: (Efendiler, hemen bütün Trabzon halkını yekpare bir samimiyete kitlesi halinde gördüm. Kadınların, çocukların, ihtiyarların gözlerinde yaş gördüm. Bu ne yüksel duygu bu ne şefkat bu ne asalettir. ) dedi Trabzonlulara teşekkür etti.
Ertesi gün okulları, hastaneyi, iplik fabrikasını ziyaret ettikten sonra 17 Eylül 1924 sabahı Trabzon'dan ayrıldı Rize'ye yolcu oldu.
Atatürk'ün Trabzon'u ziyaretinden sonra özel idareye ait bulunan Köşk, Trabzon Belediyesince satın alınarak Atatürk'e hediye edildi. Bir Trabzon heyeti, Ankara'ya gelerek Köşkün tapusunu ve anahtarlarını Atatürk'e teslim etti. Atatürk 27 Kasım 1930 günü Ege vapuru ile Samsun'dan Trabzon'a geldiği zaman, geceyi yine bu Köşkte geçirmiş, iki gece kaldıktan sonra, İstanbul'a dönmüştü. Köşk artık (Atatürk köşkü) adıyla tanınıyor, Trabzonlular bu Köşkle övünüyorlardı.
Atatürk'ün Trabzon'a üçüncü ve son gelişleri 10 Haziran 1937 tarihine rastlar, Ege vapuru ile İstanbul'dan Trabzon'a gelen Atatürk, doğruca kendi Köşküne gelmiş, iki gecesini bu Köşk'te geçirmişti. Bu son gelişlerinde: (Mal ve Mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime bağışlamakla ferahlık duyacağım. İnsanın serveti kendi manevi kişiliğinde olmalıdır. Ben büyük milletime daha çok şeyler vermek istiyorum. ) diyerek, bütün mal ve mülk varlığını hazineye bağışladığını noter huzurunda tescil ettirmişti. Atatürk 12 Haziran 1937 sabahı Trabzon'dan İstanbul'a döndü.
Atatürk'ün ölümünden sonra, Trabzon Belediyesi, Atatürk köşkünü Atatürk Müzesi olarak ziyarete açmağa karar verdi. Atatürk 'ün kullandığı eşyaları, fotoğraflarını sergiledi. Bugün Köşk'ün girişinde, Atatürk'ün Trabzon'a ilk gelişlerinde yaptığı konuşmanın tam metni asılıdır. Sağdaki küçük salon, Atatürk'ün yaptığı konuşmanın tam metni asılıdır. Sağdaki küçük salon, Atatürk'ün hayatına ve Trabzon'u ziyaretlerine ait fotoğraflarla donatılmıştır. Bitişiğindeki odada ise Atatürk'ün dinlendiği koltuk ve kanepeler bulunmaktadır. Bunlardan biri üzerindeki plakada şu cümle yazılıdır. (Atatürk, 11 Haziran 1937 tarihinde, şahıslarına ait emval-i gayrimenküllerini millete bıraktıklarına dair muameleyi burada imza buyurdular. ) Öteki oda, Atatürk'ün yemek salonu olarak döşelidir.
Köşk'ün üçüncü katında Atatürk'ün yatak odası, banyosu, yaver odaları, çalışma salonu vardır. Köşk bugün çiçekli geniş bahçesi ile Trabzon'un en güzel evlerinden biri olarak tanımakta, Belediyenin yönetiminde Atatürk Müzesi olarak ziyarete açık bulundurulmaktadır.
HAVZA - ATATÜRK ODASI
Atatürk 19 Mayıs 1919 da Samsun'a çıktıktan 6 gün sonra, 9. Ordu kıtaları Müfettişliği karargahı havza ilçesine nakletmiş, arkadaşlarıyla birlikte Havza'da Mesudiye otelinde 13 Haziran 1919 tarihine kadar kalmıştır.
Atatürk'ün iki gün kaldığı mesudiye oteli, cumhuriyet döneminde 1985 yılına kadar Belediye Dairesi olarak kullanılmıştır. Büyük değişikliklerle yenilenen binanın ikinci katı Atatürk odası olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır. Atatürk odasında, Atatürk'ün çalışma masası ve koltuğu, bir Atatürk büstü ve resmi, 2 halı, ilk cumhurbaşkanlığı forsu, yazı takımı ve bir saat sergilenmektedir. Odanın duvarındaki panoda, Atatürk'ün Havzalılara hitabesi yer almaktadır.
ADANA - ATATÜRK VE KÜLTÜR MÜZESİ
Adana - Atatürk ve Kültür Müzesi, Eski Suphi paşa konağında 1982 yılında düzenlenerek ziyarete açılmıştır.
Atatürk büyük zaferden sonra, Baş komutan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak Güney Anadolu'ya ilk gezisini 1923 yılı Mart ayının ortalarında yaptı. Yanında, bir buçuk ay önce İzmir'de evlendiği eşi latife hanım, bazı milletvekilleri ve Yaverleri de vardı. 13 Mart 1923 günü Ankara'dan kalkan özel tren Konya'da kısa bir duraklamadan sonra, 15 Mart 1923 günü Adana İstasyonuna girdi.
Adana, Adana olalı böyle bir Karaballığı bir arada görmemişti. Şehir bayrakla donatılmış, Atatürk'ün geçeceği caddeler taklar kurulmuş halılar serilmişti. İstasyondaki karşılama töreninden sonra, Atatürk doğruca hükümet konağına buradan da, kendisi için hazırlanan Suphi Paşa konağa gitti.
Atatürk evi eşi Latife hanım, Suphi Paşa konağında iki gece konuk oldular. Bu konak, Adana'da Seyhan nehri kıyısında, Eski Köprü ile yeni köprü arasındaydı. 1982 yılında Reji dairesi ve lojman olarak yaptırılmıştı. 1902 yılında Adanalı Suphi Paşa, Konağı satın alarak bazı odalar eklenmişti. Atatürk'ün Adana'ya geleceği öğrenilir öğrenilmez, Adana Belediye başkanı Ali Münif (yegane) onun kalabileceği en uygun yer olarak bu konağı seçmişti. Nitekim Atatürk 13 Ocak 1925 de Adana'ya tekrar geldiği zaman, yine bu eve misafir edilmişti. Artık, bundan sonra Suphi Paşa Konağı Atatürk evi olarak tanınıyordu.
Bugün Atatürk ve Kültür müzesi olarak düzenlenen Konağın, nehre bakan kemerli bir kapısından içeri girilir. Buradan selamlık adı verilen geniş bir salona geçilir. Alt katın üç odası, kiler ve mutfakları vardır. Salondaki bir merdivenle üst kata çıkılır. Üst katta büyük bir salon, odalar haremlik v.s. vardır. Atatürk, Konağın kuzeyindeki caddeye bakan yönünde ve köşede bulunan cumbalı odada yatmış, bitişiğindeki odayı da çalışma odası olarak kullanmıştır. Konağın bu yönde ikinci bir giriş kapısı bulunmaktadır.
Üzeri tuğla çatı ile örtülü Suphi Paşa Konağı (Atatürk evinin) güneyinde, havuzlu geniş bir bahçesi bulunmaktadır.
İZMİT MÜZESİ VE ATATÜRK EVİ
İzmit Müzesi ve Atatürk Evi, tarihi Av köşkünde, 1966 yılında törenle ziyarete açılmıştır.
Atatürk, Büyük Zaferden önce, Kocaeli Grubunu denetlemek üzere 16 Haziran 1922 günü Beypazarı, Nallıhan, Göynük yolu ile Geyve'ye gelmiş, geceyi Belediye Başkanı Rasim (Turhan) ın evinde geçirmişti. Ertesi günü, Geyve'lilerle görüştükten sonra, Adapazarı'na gelerek, Askerlik Şubesi Başkanı binbaşı Baha Bey'in evinde konuk olan annesi Zübeyde Hanımla buluşmuş, ana-oğul sarmaş dolaş olmuşlardı. Atatürk, o geceyi annesinin yanında geçirdikten sona ertesi 18 Haziran 1922 günü, Türk dostu Fransız yazarı Claude Farrere ile görüşmek üzere İzmit'e hareket etmiştir.
İzmit'te Atatürk-Claude Farrere görüşmesi, Milli Mücadele tarihimizde önemli bir olaydır. Atatürk, o gün İzmit'te coşkun gösterilerle karşılandıktan sonra, İzmit'tiler tarafından, halkın saray adını verdiği, meşhur Av Köşkü'nde misafir edilmiştir.
İzmit Av Köşkü, 1874 yılında Sultan Abdülaziz için yaptırılmış, iki katlı küçük bir saraydı. Abdülaziz'in çevrede avlandığı zaman dinlenmesi için yaptırılmıştı. Atatürk'ün İzmit'e geleceği duyulunca, İzmit'liler kendisine bu köşkü hazırlamışlardı. Atatürk, köşkün üst katında, merdivenin solundaki odada kalmıştı. Claude Farrere de, Hafız Rüstü Konağında misafir ediliyordu.
Atatürk, Büyük Zaferden sonra 16 Ocak 1923'te İzmit'e tekrar geldi. İstanbul gazetelerini bazı başyazarları Atatürk'le görüşmek isteğinde bulunmuşlardı. Bu istek üzerine Atatürk, İzmit'te bir basın toplantısı yapmayı kararlaştırdı. Doğruca, yine kendisi için hazırlanan Köşk'e geldi. Akşam yemeğinden sonra, Basın toplantısı yaptı. Toplantı gece yarısından sonra, ertesi günü 17 Ocak 1923 sabah üçe kadar sürmüştü. Toplantıdan sonra odasına çekildi. Öğleye kadar dinlendi. Öğleden sonar, heyetleri kabul etti. Ertesi gün Yarımca ve
Hereke'deki askeri birlikleri denetledi. 19 Ocak 1923 günü İzmit'ten ayrılarak Bilecik'e uğurlandı.
Atatürk, bu tarihten sonra, İzmit'e çok kereler geldi, fakat gecelemedi. İzmit'te birkaç saat veya daha az sürelerle kalıyor, İstanbul'a geçiyordu. İzmit'teki Av Köşkü de Atatürk'ün anılarıyla baş başa kaldı.
Atatürk'ün konuk olduğu İzmit Av Köşkü, Cumhuriyetle birlikte Valilik Konağı olarak kuşanılmağa başlamıştı. Köşk'te Valilik makamı ile birlikte bazı resmi daireler bulunuyordu. Köşk'ün mimari ve sanat değeri düşünülerek Müze yapılmasına karar verildi. Üst katta Atatürk'ün yatak odası düzenlendi. Alt kat, arkeolojik eserlere ayrıldı. Müze, 1966 yılında ziyarete açıldı.
MERSİN - ATATÜRK EVİ
Mersin-Atatürk Evi, Mersin'de Atatürk Caddesi üzerindedir.
Atatürk'ün Mersin'e ilk gelişinin tarihi 17 Mart 1923'tür. Atatürk'ün Büyük Zaferden sonra Güney Anadolu'ya yaptığı bu ilk gezide, yanında eşi latife hanım, milletvekillerinden Kılıç Ali, Damar (Arıkoğlu), Refik (Koraltan), Başyaver Salih (Bozok), yazar İsmail Habib ( Sevük) ve daha başkaları da vardı. Atatürk, öne Adana'ya gelmiş, burada birkaç gün kaldıktan sonra, Mersin'e hareket etmiştir. Karşılama töreni çok parlak olmuş, Atatürk o gün, millet Bahçesinde, Mersinli'lerle bir konuşma yapmıştır. Öğle yemeğini Belediye'de yedikten sonra, Tarsus'a gitmiş ve iki gün Tarsus'ta kalmıştır. Atatürk ikinci defa, 20 Ocak 1925'te yine Latife Hanım'la Mersin'e geldikleri zaman, Mersin ve Silifke'de bir hafta dinlenmişti. Mersin'deyken kendisine bir konak ayrılmış, bu konak Atatürk için özel olarak döşenmiştir. Atatürk o günlerde Mersin'deyken bu Konak'ta Silifke'deyken de Hacı Hulusi'nin, Tabucundayken de Sadık (Taşucu)nun evlerinde misafir edilmişti. Atatürk, bu gelişinde Silifke'nin Tekirdağ köyündeki Tekir Çiftliğini de kurmuştur.
Atatürk, bundan sonra 6 defa Mersin'e gelmişse de, çoğu zaman geldiği gün geceyi geçirmeden Mersin'den ayrılmıştır. Daha çok Tekir köyünde kurduğu Gazi Çiftliğinde kalmıştır.
Mersin'e son gelişi olan 20 Mayıs 1938'de, askeri birliklerin geçit törenini izledikten sonra, vali Konağı'nda misafir edilmiş, 23 Mayıs 1938 gününe kadar Mersin'de dinlenmiş, çevrede gezintiler yapmıştır.
Mersin'de Atatürk'ün, 20 Ocak 1925'te eşi Latife Hanım'la birlikte bir süre kaldığı Konak, Atatürk'ün ölümünden sonra okul (kolej) olarak kullanılmağa başlamıştır. Bugün Mersin'de Atatürk Caddesi üzerinde bulunan Konak; iki katlı olarak 1897 yılında Mersin ileri gelenlerinden Tahinci ailesi tarafından yaptırılmıştır. Cumhuriyet döneminde Hazineye geçmiş ve devletin malı olmuştur. Konağın cephe yönündeki üst katta bulunan balkonlu oda ve öteki odalar Atatürk'e ayrılmış Atatürk'ün yatak ve çalışma odaları burada düzenlenmiştir.
Atatürk Evi olarak tanınan konak Atatürk'ün doğumunun 100. Yıldönümünü kutlama çalışmaları sırasında Kültür Bakanlığınca kamulaştırılmış ve onarımına başlanmıştır. Onarımdan sonra Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi olarak yeniden düzenlenecektir.
ANTALYA - ATATÜRK MÜZESİ
1930 yılı Mart ayının başlarında Atatürk İzmir'deydi. Havalar soğuk gidiyordu. Antalya'nın ılık ikliminde bir hafta dinlenmeyi düşündü. 5 Mart 1930 günü, karayolu ile, İzmir'den Antalya'ya hareket etti. Isparta, Burdur derken, 6 Mart 1930 günü öğleden sonra, Antalya'ya geldi. Kepez'den şehre kadar halk, yolun iki yanını doldurmuştu. Saat tam 16. 00 da Tophane Meydanına gelen Atatürk'e armağan etmişlerdi. Köşkün önü mahşerdi. Atatürk, kısa bir süre Köşk'te dinlendikten sonra balkona çıktı. Halk çılgınca alkışlıyordu. Atatürk, burada kısa bir konuşma yaparak Antalyalılara teşekkür etti. O akşam Türk Ocağındaki toplantıya katılarak gençlerle memleket sorunları üzerine görüştü. Gece yarısına doğru Köşküne çekildi.
Atatürk, Antalya'da 12 Mart 1930 sabahına kadar tam bir hafta kalmıştı. Bu süre içinde Antalya'da geziler yaptı. Müzeleri, eski eserleri gezdi. Narenciye bahçelerinde üreticilerle görüştü. Dinlendi. 12 Mart 1930 sabahı saat 10 da arkadaşlarıyla birlikte Ankara'ya döndü.
Atatürk, Antalya'ya 10 Şubat 1931 günü öğleye doğru tekrar gelmişse de o gün Antalya'da kalmamış, İzmir'den beri kıyıları tarayarak gelen Ege'de o gün Antalya'da kalmamış, İzmir'den beri kıyıları tarayarak gelen Eğe Vapuru ile Silifke'ye geçmişti. Atatürk'ün, Antalya'ya üçüncü ve son gelişi, 1935 yılı Şubat ayına rastlar. Atatürk 16 Şubat 1935'te Ege Vapuru ile İzmir'den hareket etmiş, 18 Şubat 1935 Pazartesi günü saat 13. 30'da Antalya iskelesine çıkmıştı. Yanında kız kardeşi Makbule Atadan, Nebile Hanım, Prof. Afet İnan, Fahrettin Altay, Nuri Conker, Cevat Abbas Gürer, yaverler ve başkaları vardır. İskeleden faytonlarla doğruca Köşküne gelen Atatürk, burada akşama kadar dinlendi. Akşam Erenkuş'a oradan tekrar köşke geldiler. Geceyi Köşkte geçiren Atatürk, ertesi günü gece saat 22. 30 da Ege Vapuru ile Taşucuna hareket etti.
Antalyalıların Atatürk'e hediye ettikleri Atatürk Köşkü, iki katlı, üzeri kiremit çatı, taş bir yapıdır. Girişinde uzun bir hol, holün sağında bir salon, bir oda, banyo ve mutfak, solonda da iki oda ve üst kata çıkan merdiveni vardır. Üst katta ise, holden ayrı olarak birisi balkonlu olmak üzere yedi odası vardır. Atatürk merdivenin karşısındaki odada yatmıştır.
Atatürk'ün ölümünden sonra, Antalya Atatürk Köşkü, Özel İdareye geçmiş, 1939 da Akşam Kız Sanat Okulu ve Kız Enstitüsü binası olara kullanılmıştı. 1952 yılında Tarım Bakanlığına devredilen Köşk, son yıllara kadar Teknik Ziraat Müdürlüğünün büroları olarak kullanılmıştır. 1980 yılından sonra Kültür Bakanlığına devredilin Köşk, onarılmış, Atatürk Müzesi olarak ziyade açılmıştır.
SİLİFKE ATATÜRK EVİ
Silifke - Atatürk evi Silifke'nin Saray Mahallesinde Hacı Hulusi Konağındadır. Atatürk Ankara'dan Konya- Adana - İçel Yolu İle 20 Ocak 1925 günü trenle Mersinle gelmiştir. Yanında eşi Latife hanım ikinci ordu komutanı Fahrettin (Altay) Bayındırlık bakanı Fevzi ( Pirinççizade ) Rize milletvekili Ahmet Kutsi ve yaverleri vardır. O günlerde Atatürk orman çiftliğinden ayrı olarak güneyde örnek bir çiftlik kurma kararındadır. Böyle bir çiftlik için kendisine Silifke'nin Tekir köyünde boş bir arazi tavsiye edilmiştir. Atatürk Latife hanımı Mersinde bırakarak 27 Ocak1925 günü akşamı İçel il merkezi olan Silifke'ye gelmiş, vali vekili Fahri, bey ile kısa bir görüşmeden sonra hacı Hulüsinin iki katlı konağında geceyi geçirmiştir. Ertesi 28 Ocak 1925 günü Silifkede Türk Ocağını ve idman yurdu lokalini ziyaret eden Atatürk burada Taşucu'na geçmiş Taşucu'nda Sadık Taşucu'nun konuğu olmuştur. Tekir köyünde çiftlik yerini gören Atatürk daha sonra burayı Hazinden bedeli karşılığında almıştır.
Atatürk'ü Silifke'de 27 Ocak 1925 gecesi konuk olduğu Hacı Hulusiye ait konağın kamulaştırılarak Atatürk evi halinde düzenlenmesi için 1974 yılında çalışmalara başlanmıştır. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce 1982 yılında kamulaştırılan konak yeniden onarılmış 1986 yılında Atatürk evi olarak düzenlenmiş 2 Ocak 1987 günüde törenle ziyarete açılmıştır. Atatürk evinin alt katı ilçe halk kütüphanesi ve idari bölümü üst katı ise Atatürk müzesi olarak değerlendirilmiştir. 1. Katta sofa, misafir ve oturma odaları ile Mutfak bulunmaktadır. Silifke ve çevresinin Etnografik eserlerinin sergilendiği salonlarda ayrıca Atatürk'ün Taşucunda Sadık Taşucunun evinde kaldığı zaman yattığı yatak takım, kullandığı yemek takımları " Gazi M Kemal imzalı bir tabanca, Atatürk'ün Tekir Çiftliğine ve kurduğu Tarım Kredi Kooperatifine ait belgeler, fotoğraflar yer almaktadır.
YALOVA'DA ATATÜRK KÖŞKLERİ
Kaplıcaları ile ün yapan Yalova'ya Atatürk, ilk olarak 1927 yılında gelmiş bundan sonra hemen her yıl özellikle Temmuz - Ağustos aylarında gelerek kısa ve uzun süreler dinlenmiştir. 15 defa Yalova'ya gelen ve bu gelişlerinde 3 aydan fazla süre Yalova'da kalan Atatürk son olarak geldiği 22 Ocak 1938 tarihinde Termal otelinde iken kendisini ölüme götüren hastalığı teşhis edilmiştir. Atatürk'ün Yalova'ya sık sık gelişleri, günlerce haftalarca Yalova kaplıcalarında banyo almaları dinlenmeleri üzerine ayrı ayrı yerlerde Köşkler yaptırılmış yada mevcut köşklerin birinde misafir edilmiştir. Bu köşkleri şöyledir.
1. Millet Çiftliği Köşkü: Atatürk adına kurulan sonradan millete mal edilen yalova Millet çiftliğinde 1929 yılında Atatürk için yaptırılmıştır. 4 gen planlı iki katlı kagir küçük bir yapı olan köşkün ilk yapıldığı yeri Atatürk beğenmemiş Köşk şimdiki yerine çekilmiştir. Bu yüzden halk arasında yürüyen köşk adıyla anılmaktadır Atatürk köşkünün alt katında geniş bir salon üst katında Atatürk'e ait yatak odası vardır. Atatürk'ün kullandığı eşyalarla birlikte köşe bugün müze olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır.
2. Baltacı Çiftliği Köşkü :Yalova kaplıcaları üzerinde bugün Devlet üretme çiftliği olan eski Baltacı çiftliğinde iki katlı ahşap çatılı bir köşktür. XIX. yy sonlarında yaptırılmış Atatürk Yalova gezileri sonlarında bu köşke sık sık misafir olmuştur. Bugün devlet üretme çiftliği idare binası olarak kullanılan köşkün bir odası (Atatürk odası) tanzim edilmiştir. Oda da Atatürk'ün hatıralarını taşıyan eşyalar korunmakta ve ziyaret edilmektedir.
3. Atatürk Köşkü: Yalova'nın 12 km neyindeki tarihi Yalova kaplıcalarının bulunduğu yerde yüksekçe bir tepenin eteklerindedir. 1928 yılında Deniz Yolları İdaresince Cumhurbaşkanlığı köşkü olarak yaptırılmış ve Atatürk kaplıcalarda banyo aldığı ve dinlendiği günlerde çok defa bu köşkte kalmıştır. Köşk iki katlıdır. Alt katta geniş bir salon ve çalışma odaları üst katta yatak odaları, dinlenme ve banyo daireleri vardır. Atatürk'ün yatak odası ve banyosu tüm eşyaları ve mobilyası ile muhafaza olunmaktadır
4. Yalova Termalde Atatürk Odası: Atatürk'ün emirleriyle 1934 yılında inşasına başlanılan Termal oteli ancak 1938 yılı Ocak ayında tamamlanabilmiş 22 Ocak 1938 tarihinde özel treni ile Derince istasyonuna gelen Atatürk oradan Yalova'ya gelmiş otelin açılışında bulunarak ilk konusu olmuştur. burada özel dairelerinde 1 Şubat 1938 tarihine kadar 10 gün dinlenen Atatürk banyo almış banyodan sonra özel doktoru Prof . Dr. Nihat Reşat Belger tarafından muayene ve hastalığı teşhis edilmiştir. Yalova Termal otelinin üst katlarındaki Atatürk'ün özel dairesine yine özel bir asansörle çıkılmaktadır. Bugün ( Atatürk'ün yatak odası) adı altında korunan dairenin bir holü bir odası birde banyosu bulunmaktadır. Yatak odasına Atatürk'ün ceviz bir karyolası vardır. Üzerinde bej renk bir yorgan örtülüdür. Oda da üç koltuk bir kanepe birkaç sandalye bir de masa, masa üzerinde kristal bir sürahi ve iki bardağı yer almaktadır. Özel asansörle inilen Atatürk'e ait banyo dairesinin ise bir dinlenme salonu bir banyo havuzu ve masaj odaları ve mermer küvet bulunmaktadır.
İSTANBUL FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ
28 Haziran 1935 günü özel treniyle İstanbul'a gelen Atatürk o gün Haydarpaşa dan Dolmabahçe'ye oradan da Florya'ya geçerek İstanbullun bu güzel plajında kendisi için İstanbul belediyesi tarafından yaptırılmakta olan Deniz köşkü inşaatını gezmiş ve beğenmişti. 1/7 Temmuz 1935 tarihleri arasında İstanbul'da 1 hafta kalan Atatürk moda deniz yarışlarını takip etmiş ve Florya'dan halkın arasında birkaç kere denize girmiştir. Kısa bir süre sonra tamamlanan Florya deniz köşkü İstanbul belediyesince Atatürk'e armağan edilmiştir. Atatürk 16 Haziran 1936 günü motorla Dolmabahçe sarayından Florya'ya giderek 28 Temmuz 1936 tarihine kadar 42 gün çalışmalarını bu köşkte sürdürmüştür 29 Temmuz 1936'da birkaç günlüğüne Ankara'ya gelen Atatürk TBMM'de (Montreux Antlaşması ) nın görüşmelerinde bulunduktan sonra 3 Ağustos 1936 günü tekrar İstanbul'a gelmiş birkaç gün daha dinlenmiştir. Atatürk ayrıca 13 Haziran 1937'de 6 gün 28 Haziran - 25 Temmuz 1937 tarihleri arasında da 28 gün daha Florya deniz köşkünde çalışarak dinlenmiş gerektikçe denize girmiştir. Onun Florya'yı son ziyareti 28 Mayıs 1938 tarihine rastlamaktadır. Florya Atatürk Deniz Köşkü sahilden 70 metre ileride kazıklar üzerindedir. Köşk bir iskele yolu ile kıyıya bağlanmaktadır. Projeler Y. Mimar Seyfi Arıkan tarafından hazırlanmıştır. Bugün Milli Saraylar İdaresinin elinde Cumhurbaşkanlığı köşkü olarak kullanılan Florya deniz köşkünün geniş bir salonu kütüphanesi dinlenme ve yatak odaları, banyosu vardır. Florya'da ayrıca eski Ayastafonos Manastırına ait kalıntıların bulunduğu geniş alanda Atatürk'ün emriyle bir koruluk meydana getirilmiş, çamların süslediği bir koruluğa (Atatürk korusu) adı verilmiştir. Florya bahçesi de halka açık park olarak düzenlenmiştir.
ATATÜRK'ÜN ANKARA ORMAN ÇİFTLİĞİNDE VE ÇUBUK BARAJINDAKİ KÖŞKLERİ
Atatürk başkent Ankara'nın 7 km batısındaki çorak topraklarda örnek bir çiftlik kurmayı düşünmüştür. Türk çitçisine toprak ve tabiat şartları uygun olmasa dahi bilgiyle, kararlılıkla çalışıldığı takdirde başarı sağlanabileceğini göstermek istiyordu. Atatürk 5 Mayıs 1925'teb kurduğu Orman Çiftliğinde çiftliğin her türlü faaliyetiyle uğraşmış bütün masraflarını kendi ödemiş. Yaptırdığı köşklerde günlerce haftalarca kaldığı olmuştur. bu köşkler şunlardır;
1.Marmara Köşkü : Atatürk Orman Çiftliğinin güneyindeki tepeler üzerindedir. Marmara Köşkü iki katlı olarak yaptırılmıştır. Alt katında kemerle süslü bir revak vardır. Üst katta Atatürk'ün yatak odası banyo dairesi dinlenme ve çalışma salonları vardır. Atatürk'ün kullandığı eşyalar, mobilyası ve yatak takımları köşkte bir odada bulunmaktadır.
2. Orman Çiftliği Atatürk Köşkü : Bu köşk tek katlı ve kiremit çatılıdır. Çatının ortasında bir saat kulesi yükselmektedir. Atatürk'ün ölümünden sonra köşk ek yapılarla genişletilmiş Orman Çiftliği İdare binası yapılmıştır. Köşkte Atatürk'ün kullandığı eşyalar, Cumhurbaşkanlığı Çankaya köşküne devir edilmiş burada yalnız Atatürk'e ait çekmeli bir masa bırakılmıştır. Atatürk sağlığında 11 Mayıs 1937 günü Marmara köşkünde iken Orman Çiftliğine, Silifke ve Yalova'daki çiftliklerini içerisindeki köşklerle birlikte Milletine armağan ettiğini duyurmuş bu bağışa ait belgeyi o gün imza etmiştir.
3.Çubuk Barajında Atatürk Köşkü : Çubuk barajı, Ankara'nın 11 km kuzeyinde Çubuk çayı üzerindedir. Baraj Atatürk'ün direktifleriyle 1929 yılında yapılmaya başlanmış 1936 yılında tamamlanarak 3 kasım 1936 yılında yapılan bir törenle Atatürk'ün eliyle hizmete girmiştir. Devlet parası ile, Türk mühendisleri ve işçilerinin emeği ile yapılan baraj Ankara şehrinin içme suyu ihtiyacını karşıladığı gibi Çubuk çayının taşmasını önlemekte ve Ankara ovasının sulanmasını da temin etmektedir. Ayrıca Ankara'nın en güzel mesire yerlerinden biridir. Baraj kapısının sağına şu kitabe okunur: ( Bu Çubuk Bendi Türk Ulusunun İlk Cumhur Reisi Kemal Atatürk Devrinde Devlet Merkezi Ankara'nın su ihtiyacını karşılamak üzere kurulmuştur 1929-1936 )
Çubuk barajı sırtları üzerine Atatürk'ün zaman zaman dinlenmesi için küçük bir köşk yaptırılmış Atatürk Baraja geldiği zaman bu köşkte dinlenmişlerdir. Atatürk'ün ölümünden sonra köşk bazı ek yapılarla genişletilmiş ve baraj binası müdürlüğü binası olarak kullanılmaya başlanmıştır bugün köşkte Atatürk'ün baraj gezilerinde bindiği bir deniz motorundan başka devrine ait hatıra eşya kalmamıştır.
ANKARA'DA SÖĞÜTÖZÜ ATATÜRK DİNLENME EVİ
Atatürk'ün dinlenme evi Ankara Orman Çiftliğinin doğusunda Söğütözü koruluğundadır. 1926 yıllarında Atatürk orman Çiftliğini kurarken birgün atla gezintiye çıkmış bu yeri beğenerek zaman zaman gelip dinlenmek üzere, kendisi için bir kulübe yaptırılmasını istemiştir. İki gün içerisinde yaptırılan bu kulübeye sık sık uğramış, burada dinlenmiş, çevresine, eliyle söğüt ve çamlar dikmiştir.
Atatürk Dinlenme Evi, tek katlı tek odalı küçük bir kulübeden ibarettir. Batıya açılan ancak bir kişinin girebileceği bir kapısı , bir kahve ocağı , iki penceresi ve bir sediri vardır. Atatürk'ün ölümünden sonra , buradaki eşya olduğu gibi korunmuş ve ziyarete açılmıştır. Ortada üzeri beyaz örtülü bir hasır masa, üç hasır koltuk, bir sehpa, minder döşeli iki küçük sedir ve yastıklar , bir petrol lambası , evin tüm dekorunu teşkil etmektedir. Ocakta, Atatürk'e ait kahve takımı , birkaç porselen tabak , çatal kaşık ve bardaklar yer almaktadır. Sediri örten ladik halı seccadenin, Atatürk'e annesi Zübeyde hanımın hediyesi olduğu söylenir.
Duvarda Atatürk'ü bu evde , buradaki hasır koltukların birinde dinlenirken gösteren bir fotoğraf asılıdır. Evin ön cephesinde ahşap çatılı bir çardak vardır. Bahçede büyük bir havuz bulunmaktadır.
Tarım- Orman Bakanlığı İşletmeler müdürlüğünce bakımı sağlanan Atatürk dinlenme evi , ziyaretçilerine açık bulundurulmaktadır.
ALANYA - ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ
Alanya Atatürk evi ve müzesi Alanya'nın Şekerhane mahallesi Azaklar Sokağındadır. Atatürk 1935 yılı şubat ayında Ege vapuru ile çıktığı Akdeniz gezintisinde , 18 Şubat 1935 günü sabahı Alanya İskelesine gelmiş, Alanya'nın köklü ailelerinden Tevfik Azakoğlunun iki katlı evinde birkaç saat dinlenmiştir. Evin son sahibi Rıza Azakoğlu evi Kültür ve turizm bakanlığına bağışlamış. Bakanlık 1984 yılında, Atatürk Evi ve Müzesi olarak onarmaya ve düzenlemeye başlamıştır. Ev 30 Nisan 1987 günü cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından törenle ziyarete açılmıştır.
Atatürk Evi Ve Müzesi, Alanya'daki tarihi sivil mimarlık örneklerinden biridir. Evin ilk katında Kurtuluş savaşı ve cumhuriyetin ilk yıllarına ait Atatürk'le ilgili fotoğraflar, Atatürk'ün bazı fotoğrafları sergilenmektedir. İdare bölümü, kütüphane ve mutfak bu kattadır. Evin üst katı oturma, çalışma, yatak odaları olarak eski bir Alanya evini yaşatmaktadır.
DENİZLİ - ATATÜRK VE ETNOĞRAFYA MÜZESİ
Denizli Atatürk ve Etnoğrafya Müzesi, Denizli'nin Uçancıbaşı Mahallesinde, eski Dispanser binasında düzenlenmiş ve 1984 yılında ziyarete açılmıştır.
27 Ocak 1931 günü Aydın-Nazilli üzerinden Denizliye gelmiştir. Saat 13'te Denizli istasyonunda coşkun gösterilerle karşılanmış, doğruca geceyi geçireceği "Fırka binası" olarak kullanılan iki katlı köşke konut olmuştur. Köşkte kısa bir süre dinlenen Atatürk, daha sonar Denizli'nin mesire yeri olan Çamlık'ta öğle yemeğini yemiştir. O gün, öğleden sonra bazı okulları ve Memleket Hastanesini ziyaret eden Atatürk, akşam Denizli Belediyesini verdiği yemekte bulunmuş, daha sonra köşke gelerek geceyi geçirmiş, ertesi gün sabah saat 6, 30 Da İzmir'e dönmüştür.
Atatürk'ün bir gece konuk olduğu Köşk, daha sonra kamulaştırılmış, 1950 yılından itibaren Verem Dispanseri olarak kullanılmıştır. 1977 yılında Köşk, Atatürk ve Etnografya Müzesi yapılmak üzere Kültür Bakanlığına devredilmiştir. 1983 yılına kadar onarım süren Köşk, 1984 yılında Müze olarak ziyarete açılmıştır.
Müzenin zemin katındaki iki oda büro için ayrılmış, büyük oda "Denizli Evi" olarak döşenmiştir. Odanın ortasında geniş sinili sofra, mangal, pencere kenarlarında sedirler, yüklük ve ocak, duvarlarda halılar bulunmaktadır. Üst kat, divan, gardırop, çalışma masası ve karyolası ile Atatürk'ün Yatak Odası olarak düzenlenmiştir. Bu katta ayrıca Milli Mücadele yallarında Bayram yerindeki coşkun mitinge açılan Denizli Sancağı sergilenmektedir. Denizli ve bu yöredeki Babadağ el dokumaları ve tezgahları ile birlikte halı, kilim örnekleri, yazma kitaplar, vitrinler ve duvarlarda yer almıştır. Atatürk köşesinde de Atatürk fotoğrafları sergilenmiştir.
MALATYA - ATATÜRK EVİ
Malatya Atatürk Evi, eski Halkevi binasında 1981 yılında düzenlenerek ziyarete açılmıştır.
Atatürk, Malatya'ya iki kez gelmiştir. İlkin; Malatya'yı Adana'ya bağlayan Demiryolunun 1931 yılı başlarında tamamlanması üzerine Atatürk, 13 Şubat 1931 günü trenle Adana'dan Malatya'ya gelmiş, Malatya'da bir gece kalmıştır. 1937 yılında Sivas Malatya Demiryolunun tamamlanması ile de 14 Kasım 1937 günü Sivas'tan Malatya'ya gelmiş, incelemelerde bulunarak aynı gün Diyarbakır'a hareket etmiştir.
Atatürk'ün Malatya'ya ilk geldiği zaman bir gece kaldığı eski Türk Ocağı, daha sonra Halkevi Binası'nın giriş katındaki iki oda, 1981 yılında Atatürk Evi olarak düzenlenmiştir. Girişte, sağdaki ilk oda Atatürk'ün Halkevini ziyaret ettiği sarada kullandığı masa ve koltukla döşenmiş, işlemeli bir sehpa konulmuştur. Girişin solundaki odada, Atatürk kitapları sergilenmiştir.
RİZE - ATATÜRK MÜZESİ
Rize - Atatürk Müzesi, Osman Mataracı'ya ait tarihi evde, 1984 yılında düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır.
Atatürk, 1924 yılı Eylül ayında "Atatürk'ün Sonbahar Gezisi" olarak bilinen birkaç ay süreli bir geziye çıkmış, bu gezi sırasında Karadeniz illerini ziyaret etmiştir. İşte bu gezi günlerinde Atatürk, beraberinde eşe Latife Hanım, birkaç milletvekili olduğu halde 17 Eylül 1924 gürü Trabzon'dan Hamidiye Vapuru ile Rize'ye gelmiş, Rize de coşkun gösterilerle karşılanmıştır. O geceyi Rize'de Mataracı Mehmet Bey'in evinde geçiren Atatürk, ertesi günü şehirde bazı ziyaretlerde bulunmuş, incelemeler yapmış, saat 16.30'da ayni vapurla Giresun'a hareket etmiştir.
Rize'de Atatürk'ün bir gece konuk olduğu ev, daha sonra sahibi Mehmet Mataracı'Dan yeğeni Osman Mataracı'ya geçmiştir. Atatürk'ün 100. Ölüm yıldönümü dolayı sile Atatürk Müzesi yapılmak üzere, Osman Mataracı evini Rize Özel İdaresine bağışlamıştır. 1984 yılında Kültür Bakanlığına devredilen ev, onarılarak Atatürk Müzesi halinde düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır. Evin bir bölümü de Kültür Merkezidir.
Çatısı ile birlikte 3 katlı olan ev 1902 yılında Mataracı ailesi tarafından yaptırılmıştır. Bu günkü düzenlemeye göre evin üst katı Atatürk Müzesi'dir. Atatürk'ün Rize gezileri, kullandığı eşyalar, Atatürk fotoğrafları, Milli Mücadele yallarında Rize'de Kuvay-ı Milliye iler gelenlerinin fotoğrafları bu bölümde sergilenmektedir. Müzenin alt bölümü idare odaları ve Kültür Merkezine ayrılmıştır.
ANKARA - ÇİFTLİK ATATÜRK EVİ
Atatürk'ün 100. Doğum Yıldönümü dolayısıyla, Selanik'teki Atatürk Evi'nin aynı plan ve ölçüler içersinde bir örneğinin Ankara'da Atatürk çiftliği sanırları içersinde yaptırılması düşünülmüş, ev Ankara Ticaret Odası'nın girişimi ile Çarmıklı Kardeşler tarafından yaptırılarak 1981 yılı 10 Kasım günü törenle ziyarete açılmıştır.
Çiftlik- Atatürk Evi, bodrum katla birlikte üç katlıdır. Bodrum kat girişinde sağdaki oda hizmetlilere, soldaki kütüphaneye ayrılmıştır. Evin asıl girişi arka yönündeki merdivenli kapıdır. Selanik Atatürk Evi'nde olduğu gibi, binci kattaki sofanı ortamında ahşap masa, pencerelerin önünde de duvar boyuca sedir yer almaktadır. Sofanın solunda misafir odası vardır.
Bu odadan sandık odasına geçilmektedir. Misafir odasının karşısındaki oda Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'a ayrılmıştır. Atatürk, Selanik'te bu odada doğmuştur. Sedir, karyola, mangal, sandık, rahle bu odanın başlıca eşyaları sayılır. Yatak odasının yanındaki bölümde mutfak yer alır. Burası bakır kaplarla donatılmış ve ortaya bir masa konmuştur. Mutfağın karşısındaki kapıdan ikici katın sofasına çıkan merdiven boşluğunda tuvalet vardır. İkinci kat sağ tarafında Selanik-Atatürk Evi'nde olduğu gibi, Atatürk'ün çalışma odası bulunmaktadır. Bu oda sedir, çalışma masası, mangal gibi eşyalarla sergilenmiştir. Çalışma odasının karşısındaki yatak odasında Atatürk'e ait giyim eşyaları ile diploma örnekleri bulunmaktadır. Binanın geniş bir balkonu, karşısında da banyosu vardır.
Çiftlik-Atatürk Evi, Kültür Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce yönetilmektedir.
ECEABAT- ÇAMYAYLA ATATÜRK KARARGAHI
Çanakkale Savaşlarını başlangıç yallarıydı. Sofya'da Ateşemiliter olan Yarbay Mustafa Kemal (Atatürk), Osmanlı Devleti'nin hızla birinci Dünya Savaşı'na girmekte olduğunu görmüş, Başkomutanlıktan, memlekette faal bir görev verilmesini ısrarla istemişti. Bu ısrar karşısında onu 20 Ocak 1915'te, Tekirdağ bölgesinde yeni kurulmakta olan 19. Tümen Komutanlığına tayin ettiler. Atatürk, kısa sürede bu tümeni kurmuş, 25 Şubat 1915'te, Çanakkale Savaşlarına katılmak üzere Eceabat'a gelmiş, burada ikmal yaptıktan sonra, 18 Nisan 1915'te Çamyayla (Bigali) köyüne gelerek, bir köy evini Karargah yapmıştı. Bir hafta sonra savaş başlamış, Atatürk Conkbayırı ve Arıburun'da üstün düşman kuvvetlerine karşı, taarruz ve savunma savaşları yaparak, kahramanlığı, cesareti ve kazandığı zaferlerle bütün dünyanın dikkatlerini üzerine toplamış, 1 Haziran 1915'te albaylığa yükseltilmiştir. Atatürk bu günlerde Çamyayla'daki karargahında oturuyor, taarruz planlarını bu karargahta hazırlıyor, buradan cephenin en ön saflarına gidiyordu.
Çanakkale Zaferi'nden sonra, bir kahraman olarak 10 Aralık 1915'te İstanbul'a döndü.
Çanakkale savaşlarından sonra, Atatürk'ün Çamyayla'daki Karargahı yine eski sahiplerini elinde ev olarak uzun yıllar kullanıldı. Bu evde Atatürk'ün günlerce en uzun gecelerin geçirdiğini, petrol lambalarını sabahlara dek yandığını herkes biliyordu. O gün kullanılan eşyalardan tek bir masa kalmıştı. Atatürk bu masaya dirseklerini dayayarak, kim bilir kaç gece düşünmüş, haritaları işaretlemişti. Sonunda, (Çamyayla Atatürk Müzesi Kurma Komitesi) adıyla bir komite kuruldu. Bu komite ilk iş olarak, 1969 yılında evin dış kapısı üzerine (M. Kemal Atatürk'ün 1915 tarihindeki 19.cu Tümen Karargahı) ibaresini taşıyan bir levha yerleştirdi. Evin sahiplerinden satın alınarak müze haline getirilmesi isteniyordu. Sonunda bu işte oldu.
Atatürk'ün Çamyayla Karargahı, Kültür Bakanlığına devredildi. Bakanlık, evi onartarak 1973 yılında ziyarete açtı. Atatürk'ün Çamyayla Karargahı iki katlı ve bağdadî olarak yaptırılmıştır. Dış kapısından küçük bir avluya girilmektedir. Alt katta biri büyük, öteki küçük iki odası vardır. Buradaki tahta bir merdivenle üst kattaki salona çıkılır. Salona açılan üç kapıdan ortadaki en büyük oda, Atatürk'ün çalışma odası sağdaki yatak odasıdır. Diğer oda yaverine ayrılmıştır. Odaların tavan ve döşemeleri tahtadır. Atatürk'ün masası, çalışma odasındadır.
Karargah Müzesi, Atatürk'ün resimleriyle ve sonradan buraya getirilen eşyalarla sergilenmiştir.
ATATÜRK'ÜN ANKARA'DA İLK KARARGAHLARI
Sivas Kongresinden sonra kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsileye'si 3 Ekim 1919'da Ankara'ya gitmek kararını vermişse de bazı olaylar bu hareketi geciktirmişti. Ancak 18 Aralık 1919'da Sivas'tan yola çıkılabildi. Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa kemal (Atatürk), yanında arkadaşları olduğu halde, 19 Aralık 1919 gecesi Kayseri'ye, 14 Aralık'ta Kırşehir'e gelmişler, yol üzerindeki köy ve kasabalar halkı ile görüştükten sonra, 27 Aralık 1919 Cumartesi günü saat 15. 30'da Ankara'ya ulaşmışlardı.
Ankara, günlerdir karşılama hazırlıkları yapıyordu. Milli giyimleri içinde atlı ve yaya bir seğmen alayı, Kızılyokuş ve Dikmen sırtlarında Atatürk'ü bekliyordu. Halk, davul ve zurnalarla Atatürk'ün geçeceği yollara dökülmüştü. Ankara'daki 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat (Cebesoy) ve maiyeti, Ankara vali vekili ve arkadaşlarını eymir gölü yakınlarında karşılamışlardı. Konvoy Dikmen Sırtlarından şimdiki Genel Kurmay Başkanlığının önüne gelince ortalık karıştı. Seymenler, zeybekler, esnaf temsilcileri, öğrenciler ve binlerce Ankara'lı, tek ses, tek yürek olmuş, Atatürk'ü karşılıyor, alkışlıyor, (yaşa, varol) diye bağırıyorlardı. Yollarda kurbanlar kesiliyor, milli oyunlar oynanıyordu. Ankara'nın bayramıydı o gün.
Kafile, şimdiki Kızılay'dan şehre yönelmiş, bugün Türk Hava Kurumunun bulunduğu kavşaktan istasyona sapmıştı. Gösteriler devam ediyordu. İstasyondan doğruca Ulus meydanına, buradan da Hükümet Konağına gelmişlerdi. Yahya Galip'in (Hoş geldiniz) konuşmasından sonra, Hükümet Konağında kısa bir süre dinlenen Atatürk, buradan Kolordu'yu ziyaret etmiş, daha sonra Heyet-i Temsiliye için hazırlanan, Keçiöerentepesi yamacındaki "Ziraat Mektebi"ne yerleşmişti.
Atatürk artık Ankara'daydı ve ilk karargah olarak şu binalarda oturmuştu.
I-Eski Ziraat Okulu : Keçiören tepelerini yamacında Çubuk çayına bakan iki katlı taş bir yapıydı. Heyet-i Temsiliye'nin çalışmalarını Ankara'da sürdüreceği haberi üzerine, Ankara Vali vekili Defterdar Yahya Galip bey, en uygun çalışma yeri olarak burayı seçmişti. Üst kata çıkınca karşıya gelen büyük oda ve bitişiğindeki oda Atatürk'e, sağdaki odalar Heyet-i Temsiliyenin üyelerine, soldakiler de bürolara, bir süre sonra Halide Edip (Adıvar)ın yönetiminde çalışmalar başlayan Anadolu Ajansına yarılmıştı. Alt katta, yemek salonu, şifre ve telgraf odaları, yaverler bürosu ve muhafız birliği yatakhanesi vardı. İlk T. B. M. M. 'nin hazırlıklarının yapıldığı, pek çok tarihi kararların verildiği bu karargah, Atatürk'ün önce İstasyondaki karargaha sonra Çankaya köşkü'ne taşınmasıyla, Kurtuluş savaşı yıllarında bir süre Genel Kurmay Başkanlığı Karargahı olarak kullanılmıştı.
Bugün, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü burada çalışmakta, Atatürk Odası, eşyaları ile birlikte korunmaktadır.
II-Ankara Garındaki Atatürk Karargahı : İlk karargah binası olarak kullanılan Ziraat Okulu, şehrin merkezine uzak olduğu için, ilk Büyük Millet Meclisi'nin açılışından kısa bir süre önce, Atatürk, Karargahını, Ankara Garındaki eski istasyon binasını üst katkına nakletmiş, çalışmalarını burada sürdürmüştür. Üst katta Atatürk'ün yatak odası, çalışma odası, bir toplantı salonu ve bir de yazıhane vardır. Atatürk, Çankaya'daki eski Köşke geçinceye kadar burada kalmış, birçok tarihi kararları bu binada almıştır. Bina bugün, Atatürk Konutu adı ile müzedir.
III- Çankaya'da Eski Köşk : Çankaya'daki Bulgurzade Tevfik Efendi'nin Bağevi, Ankara'lılarca satın alınarak (Ordu Köşkü) adıyla Milli savunma Bakanlığına devredilmişti. Gar'daki Atatürk Karargahı yetersiz olduğu için Atatürk bu köşke taşınmış, 1932 yılında Yeni Köşk yapılıncaya kadar bu köşkte oturmuştu.
Çankaya eski köşkü, iki katlıydı. Girişinde havuzlu bir holü vardı. Atatürk, 1923 yılı Ocak ayında Latife Hadım'la evlendikten sonra, bu elverişsiz evi daha kullanışlı bir duruma getirmişti. Havuzlu hol kaldırılarak burası altlı üstlü salon olmuş, kuleli bölüm eklenerek yeni odalar yapılmış, şöminelere konmuştu. Böylece Eski Köşk, 1932 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılmıştı.
Eski Köşk, bugün Atatürk Müzesi olarak düzenlenmiştir.
ALAGÖZ ATATÜRK KARARGAHI
Alagöz Atatürk karargahı, Ankara-Polatlı ilçesine bağlı Alagöz Köyündedir.
Kurtuluş Savaşı günlerinde düşmanın Polatlı yakınlarına kadar ilerlemesi üzerine Batı Cephesi Komutanlığı Alagöz Köyünü "Cephe Karargahı" olarak seçmiş, köy halkından Türkoğlu Ali Ağa'ya ait büyük konağa yerleşmişti. Atatükk, Büyük Nutuk'unda da: (12 Ağustos 1921 günü Ekan-ı harbiye-i Umumiye Cephe Karargahına gittim. . ) diyerek, 23 Ağustos 1921 den 13 Eylül 1921 tarihine kadar 22 gün, 22 gece aralıksız devam eden Sakarya Meydan Savaşı'nı bu binadan idare etmiş, yine onun ifadesiyle: (Cihan tarihinde ender olan büyük bir meydan muharebesinin) bütün planlarını bu binada hazırlamış, tarihi kararlarını burada vermiştir.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra bina, sahibi Ali Türkoğlu ve oğulları tarafından ev olarak kullanılmış, 1967 yılında Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğüne devredilmesi ile onarımı yapılmış, 10 Kasım 1968'de ziyarete açılmıştır.
Alagöz Atatürk Karargahı, 12 odalı ve 2 katlı büyük bir konaktır. Bina taş ve tuğladan yapılmış, üzeri ahşap çatı ile örtülmüştür. Üst salon tavanı işlemelidir. Girişte, Sakarya Savaşında kullanılmış makinalı tüfekler, savaş malzemeleri ve Atatürk fotoğrafları sergilenmektedir. Buradan küçük bir merdivenle üst kata çıkılmaktadır. Salondaki vitrinlerde Atatürk'' ait eşyalar görülür. Atatürk'ün "Başkumandanlık Çalışma Odası", Yatak Odası, yaverlere ait odalar aslına uygun şekilde döşenmiştir.
Alagöz Atatürk Karargahı, 1980 yılından sonra Ankara'daki Anıtkabir'le birlikte Genelkurmay Başkanlığına bağlanmıştır. Karargah her gün ziyarete açık bulundurulmaktadır.
AKŞEHİR BATI CEPHESİ KARARGAHI MÜZESİ
Akşehir-Batı Cephesi Karargahı Müzesi, 1965 yılına kadar Akşehir'de Belediye Dairesi olarak kullanılan, iki katlı tarihi binada 1966 yılında ziyarete açılmıştır.
Karargah Müzesi binası, 1905 yılında konak olarak yaptırılmış, Kurtuluş Savaşından önce Belediye ve Kaymakamlık olarak kullanılmıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarında, Batı Cephesi Karargahı, 18 Kasım 1921 tarihinde Akşehir'e taşınmış, 24 Ağustos 192 gününe kadar, 9 ay 6 gün süre ile bu bina karargâh olarak kullanılmıştır. Atatürk, silah arkadaşları ile birlikte Büyük Taarruz hazırlıkların burada yapmış, Taarruz tarihini burada kararlaştırmıştır.
Kurtuluş Savaşından sonra yine Belediye olarak kullanılan binada (Başkumandan Mustafa Kemal Paşa'nın taarruz emrini verdiği oda, Garp Cephesi Kumandanı İsmet Paşa'nın Çalışma Odası, Garp Cephesi Erkan-ı Harbiye Reise Asım Paşa'nın Çalışma Odası) şeklinde üst kat odaları birer plaka ile işaretlenmiş, o günler kullanılan masa, koltuk, halı gibi eşyalarla Atatürk Odası düzenlenmiştir. Akşehir Belediyesi'nin yeni binasına taşınması üzerine Karargah binası, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğüne devredilmiş, bu kitabın yazarı tarafından teslim alınarak müze haline getirilmiştir.
1981 yılında yeniden düzenlenen Batı Cephesi karargahı Müzesini girişinde Atatürk Eşyaları sergilenmektedir. Burada bir de "Gaziler Köşesi" düzenlenmiştir.
Üst katta, Atatürk, İsmet İnönü ve Asım Gündüz odalar vardır. Yaverler için ayrı bir oda ayrılmıştır. Salondaki panolarda Sakarya Savaşından büyük Taarruza kadar gelen sürelerdeki tarihi olaylar yazı ve fotoğraflarla anlatılmış, krokiler sergilenmiştir. Ayrıca Kurtuluş Savaşında Akşehirken Milletvekili olan Hacı Bekir (Sümer)e Zafer Armağanı bir tüfek, bir özel odada Karargahta çalışan subaylara ait fotoğraflar görülmektedir.
AFYON VE ŞUHUT'TA ATATÜRK KARARGAHLARI
Afyon'da Atatürk Karargahı :
Afyon'da Atatürk Karargahı, bugün Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılan eski Belediye Binasıdır. Bir odası (zafer odası) olarak düzenlenmiştir.
Ankara'da ilk Büyük Millet Meclisinin açılışından hemen sonra, Atatürk, milli bir ordunun kurulması ve vatanın düşmandan temizlenmiş yolunda çalışmalara başlamış, bu amaçla Batı Cephesi Komutanlığını kurmuştur. Atatürk bu cepheyi denetlemek üzere, bir heyetle 6 Ağustos 1920 de Afyon'a, buradan da Kütahya ve Eskişehir'e gelmiş, dönüşte, 28 Ağustos 1920 de yine Afyon'a uğramıştır. Kurtuluş Savaşı'nda, Büyük zafer'den üç gün önce, 27 Ağustos 1922 günü Afyon'daki Karargahına gelmiş Büyük Zafer'e kadar çalışmaları buradan idare etmiştir. Atatürk, Büyük Zaferden ve Cumhuriyetin ilanından sonra 9 kez daha Afyon'a gelmiş, bu gelişlerinde Karargahta gecelediği günlerin anıların tazelemiş ve Karargahını ziyaret etmiştir.
Afyon-Atatürk Karargahı, bugün Afyon'da Hükümet Konağı karşısında, Şehir Parkıyla Atatürk Anıtının yanındadır. Bina, 1913 yılında belediye olarak yaptırılmıştır. İki katlıdır. Kemerli bir kapıdan geniş bir salona girilir. Salona açılan sağ baştaki oda, Zafer Odası olarak düzenlenmiştir. Odada, Atatürk'ün kullandığı 1 masa, 3 koltuk, 3 kanepe, 3 sandalye, 2 sehpa, avize ve perdeler bulunmaktadır. Duvarlarda, Atatürk'ü Kocatepe'de gösteren yağlıboya tablo, Zaferle ilgili fotoğraflar asılıdır. Masa üzerinde bir Atatürk büstü vardır.
Atatürk Karargahı, 1935 yılına kadar Belediye Dairesi olarak kullanıldıktan sonra, kiraya verilmiş, 1963 yılında Afyon Emniyet Müdürlüğüne devredilmiştir.
Şuhut'ta Atatürk Karargahı :
Atatürk, Büyük Taarruz emrini verdikten sonra, 24 Ağustos 1922 günü-Akşehir'den Afyon İli Şuhut İlçesine gelmiş, Yalı Mahallesindeki Hacıveli oğullarına ait bir evi, geçici karargah olarak kullanmıştır. O günün akşamı, arkadaşları ile birlikte bu evde bir toplantı yapan Atatürk, taarruz planların gözden geçirmiş, geç saatlere kadar süren toplantıdan sonra odasına çekilmiştir. Burada birkaç saat dinlenen ve uyuyan Atatürk, sabaha karşı Kocatepe'ye hareket etmiş, 26 Ağustos 1922 günü saat 5. 30'da topçu ateşiyle büyük taarruzu başlatmıştır.
Atatürk'ün kaldığı bu ev, iki katlı, cumbalı, küçük bir köy konağı. Alt katında hole açılan 4 odası, üst katında 1 salon 4 oda ve bir selamlığı vardır. Atatürk, bu kattaki cumbalı odada çalışmış ve dinlenmiştir. Ev bugün Ahmet Koç'a aittir ve "korunmamsı gereken evler" arasındadır.
UŞAK - ATATÜRK VE ETNOĞRAFYA MÜZESİ
Uşak-Atatürk ve Etnografya Müzesi, Kurtuluş Savaşında Büyük Zafer'in hemen ardından 2 Eylül 1922 günü Uşak'a giren Başkomutan Gazi Mustafa Kemal (Atatürk), Batı Cephesi Komutanı İsmet(İnönü), Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım (Gündü), I. Ordu Komutanı Nureddin, 4. Kolordu Komutanı Kemaleddin Sami Paşalar tarafından geçici karargah olarak kullanılan binada, 1978 yılında açılmış, 1986 yılında yeniden düzenlenmiştir. Bina, 1910 yılında Uşaklı Kaftancı ailesi tarafından yatırılmıştır. İki katlı, büyük bir konaktır. Kemerli kapısından geniş bir salona girilmektedir. Salonun sağ ve solunda odalar vardır. Çıkartmalı üst katın sağındaki geniş oda, Atatürk'ün Uşak'ta bulunduğu 2-4 Eylül 1922 günlerinde Atatürk'ün Uşak'ta bulunduğu 2-4 Eylül 1922 günlerinde Atatürk'ün yatak odası olarak kullanılmıştır. 3 Eylül 1922'de esir alınan Yunan Başkomutanı General Trikopis ve maiyeti ile Atatürk, bu binada görüşmüştür.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, sahipleri tarafından ev olarak kullanılan bina, 1973 yılında Müze yapılmak üzere kamulaştırılmış ve onarımı yapılmıştır. Binanın birinci katı, Etnografya Seksiyonu olarak düzenlenmiş, Uşak ve çevresinden derlenen etnoğrafik eserler burada sergilenmiştir. İkinci kat, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk seksiyonudur. Atatürk ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili fotoğraflar, belge önerleri, Atatürk eşyaları burada yer almaktadır.
İSTANBUL - DOLMABAHÇE SARAYINDA ATATÜRK'ÜN ÖLDÜĞÜ ODA
[IMG]http://img24.**************/img24/1176/image475yp5.jpg[/IMG]
Dolmabahçe Sarayı'nda Muayede Salonundan sonra geçilen ve bu gün (Hususi Daire) adıyla tanınan bölümün denize bakan yönündeki dördüncü oda, Atatürk'ün hayata gözlerin kapadığı tarihi bir oda olarak, bütün eşyasıyla bir müze halindedir. Bu oda, Abdülmecid ve daha sonraki Osmanlı padişahlarının kışlık yatak odasıydı. Hususi Dairenin iki büyük salonunu birbirine bağlıyan koridor üzerindeki bu oda, iki kapılı ve dört pencerelidir. Oda'da Atatürk'ün yattığı bronz işleme bir ceviz karyola, gardrop ve komodin vardır. Oda, halılar, kanepe ve koltuklarla döşenmiştir. Duvarları, açık yeşil üzerine yıldızlar ve çiçeklerle süslü bir kağıtla kaplıdır. Ceviz karyola üzerende keten işlememe beyaz bir örtü, mavi bir yorgan vardır. Pencereleri atlas perdelidir.
Atatürk, Savorana yatında geçen rahatsızlık günlerinden sonra, 25/26 Temmuz 1938 günü saat dokuzu beş geçe, bu odada gözlerini yummuştu.
Atatürk'ün ölümünden sonra, Dolmabahçe Sarayı'nın bu tarihi odası, Atatürk'ün yatak Odası olarak, olduğu gibi muhafaza edildi. Türk Milleti ile birlikte, sonsuz bir yas tutarak.
ESKİŞEHİR - ATATÜRK VE KÜLTÜR MÜZESİ
Eskişehir-Atatürk ve Kültür Müzesi, eski Temyiz Mahkemesi ve Adalet İlkokulunda düzenlenmiş ve 1970 yılında ziyarete açılmıştır.
Atatürk, 1920-1938 yılları arasıda Eskişehir'e 16 kez gelmiş, bu gelişlerinde Eskişehir'de bir iki gün kaldığı gibi, çoğu kez günü birliğine Eskişehir'e uğramıştır. Atatürk'ün Eskişehir'e gelişlerini, bu gelişlerin anılarını yaşatmak üzere, Prof. Orhan Oğuz'un Milli Eğitim Bakanı, bu kitabın yazarının da Müsteşarı olduğu yıllarda, bir Atatürk Müzesi açılmasını kararlaştırılmış, Müze için en uygun yerin eski Temyiz Mahkemesi, daha sonra Adalet İlkokulu olan bodrumu ile 2 katlı bina olduğu sonucuna varılmıştır. Bir yıl gibi kısa bir sürede onarılan binada Atatürk'le ilgili Eşya ve fotoğraflarla Atatürk ve Kültür Müzesi düzenlenmiş, 24 Mayıs 1970 günü törenle ziyarete açılmıştır.