08 Ağustos 2018

Arakan Arakan'da Katliam ! Budizm'i sevimli gösteren YOGACILAR ! BÖLÜM 2

Arakan Arakan'da Katliam !
Budizm'i sevimli gösteren 
YOGACILAR ! 
------------------------------------------ 
 Arakan Ümmet neyin derdinde Arakan kan ağlıyor Tecavüzler ölümler Ölen vicdan ağlıyor Zulmet öfke pazarlık İslâm yurdu mezarlık Kahrolası yazarlık Şâir ozan ağlıyor Arşa vurdu acılar Ana bana bacılar Ve arsız yogacılar Kaynar kazan ağlıyor Mümin hicran mümin kan Zelil suskun perişan Uyanacak!ne zaman Şuur izân ağlıyor Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aramıyorum Ümitsiz değilim sineler çorak Gençliğim yanıyor göremiyorum Hak hukuk arıyor elinde orak Kaldırmış çekici soramıyorum Bakışlar ümitsiz bakışlar kurak Ben buna bir akıl veremiyorum Hikmet-i sual mi tövbelerim hak Sebepten sebebi aramıyorum Ömer Ekinci Micingirt ____________________________
 Aras’tan Hazar’a Kavuruyor amansız Vardım sılâya vardım Hasret sardı zamansız Döndüm döndüm yalvardım Köyüm hüzün ben sarsık Hasret güftesiz artık İklim değişir sık sık Güz gibiyim sarardım Hem hep deli biçâre Avareden avâre Hep Aras’tan Hazar’a Micingirt ’ten akardım Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Ardan Üryan Şakağı gırtlağında lafı tezgahta huşu Çiftliğine çömelmiş eteksiz devekuşu Hazzının kasığında Marx'ın görünmez yüzü Karanlık mahallenin önde giden öküzü Ağzında gergedanlar boynuz boynuzu deler Züleyha'ya lâf eder ardan üryan kahpeler İpliği hayasızlık, çığlık kulelere caz Yontuları kusmakta tahripkardır itiraz Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Arıza Benlik varsa ilhâmların tekdüze Yaşadığın ihânettir gündüze Yanlış ata oynuyorsun kardeşim Teslim ol ki konuşalım yüzyüze Unutmaki basamaktır kış yaza İşaretle izâh gerek ahraza Zulmet ve nur ötesi ne kardeşim Enâniyet alevleri közköze Liyâkatın eşsiz olsun faraza Tatbikatta amel yoksa kim rızâ Tefekkürün yöneliş mi kardeşim O'nsuz görmek hâkikatte arıza Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Arkadaşım Bedo Memleketi memleketim ve cesur gözlü bedo pasin ovası kale dibinden erenler diyarından Haberini dadaşlardan aldım kayaların tepesinde kale gibi uçsuz bucaksız pasin ovası ve balık burcunda bir yiğit bizim bedo Bazen teyo mizacı alvarlı efe esintisi hayatını emekliye ve hacca kurgu etmiş fotokopi odasında soyutluyor zamanı Bir başka oluyor hac deyince ufuklara doğru aşkın diğer tarafına bir mecnun gibi müminliğin doruğunda Hep yanı başımda fakültede haksızlığa tahammülü yok mert adam vesselam arkadaşım bedo. 25.10.2004 Bedreddin Aygül Bey kardeşime. Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Asabi Sokaklar çilesiz ruhlar kaygısız Dilim isyan demez ama asabi Dede ganyan oynar torun saygısız Haram yiyor yavru meme asabi Var mıdır istikbâl bir akıl verin Benim ki vehimmiş hakikat serin Keyfiyet zehirli irâde derin Şu Boğaz Harbinde ‘’Şama’’ asabi Hayaller ütüpya nifakta birlik Sefalet payeler haytalık erlik Kâbuslar tufanlar izm’e askerlik Meydan okur zındık dine asabi Lafız can çekişir yalan sisinde Ve zillet revaçta kirli basında Vampirler kan içer her defasında Bir sorun Ömer’e kime asabi Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Asabiyet Aslımı sormayın geldik cennetten Havva anam Âdem babam bir de ben Aynı balçık aynı toprak aynı ten Ruhlar aynı rengârenktir her beden Kimi zenci kimi beyaz kisveden Layık görmüş öyle çizmiş resmeden Kavim kavim halk etmiştir yaratan Mayamız ne asâbiyet nereden Aynı toprak aynı bayrak aynı din Sonsuzluk takvada takva var eden Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Asfaltta Bulmadık Sır hikmet gizlemiş şifaya derde Sürüp koşar gelir yatağa kadar Kalplerde muhabbet aşk çilelerde Beşiğe mezara kundağa kadar Yakıp kavuruyor bu başka rüzgâr Hesabı çetele toprağa kadar Unutma toprağın bekleyeni var Ruhu heder etme durağa kadar Sulara vuruyor yorgun saatler Sarıp sarmalıyor kızağa kadar Kalbim çalkalanır kalbimle yer yer Tabutumu götür bayrağa kadar Çok şey bekliyorum dudaklar kısık Lâftan giydirilen sarığa kadar Var-yok küllerime şaşkın karışık Çift çubuk fiyaka çarığa kadar Asfaltta bulmadık hâşâ bu dini Keşke döktürmüşüm şafağa kadar Her akşam zikreyle bildir haddini Cezbeler ulaştır sokağa kadar Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Asıyorum Sessizliğin rüzgârında Yalnızlığa esiyorum Heyulalar mezarında Apansızsa susuyorum Koyun kuzu çakal tilki Yazı kader her şey gel ki Edep yâhû tekrar belki Duvarlara asıyorum Dilim hâlim ve bedenim Hayırda ben şer de benim İç çekişim öfke kinim Ağzıma sus basıyorum Gâh konuştuk bâzen sustuk Mısraları göğe astık Yatıyoruz döşek yastık Uykuları kesiyorum Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Asla yüreğime bıraktığı her bir parçayı pişmanlık esintilerini tamamlamaya çalışıyorum tamamlayamamak korkusuyla şiirin tenha yollarında sükûtu kovalarken sensizlik gelir sıyrılırım kendimden yalnızlığı beslerim beslemekten öte hecelerim sonra çatık bedenimle nâzik duygulara bürünür salarım boşluğa hayalleri seher virdini izler kalabalıklara karışırım hiçbir şey gibi ruh gelgitleri sinmiyor içime herşey hiçbirşey gibi Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Aşağı Micingirt Şeremet acı hüzün Selahattin çayırı gobut şorak adalar hani Hani Micingirt beni bir gün arayacaktın Ne Apponun torunları tanır ne de Selim Çok efkârlıyım Micingirt çok Soğanlı yaylasında ayran içtin mi arkadaş Yalınayak karakış Akbaba’da koyun güttün mü Zigavi, Karaköse’nin karlı dağlarını Kale'nin üstünden Ya tarih kokan mağaralarda kümbette Ceneviz’i Saltuk’luyu Osmanlı’yı Micingirt suskun Selçuklu’dan beri suskun Kalesi kümbeti tarihiyle suskun Mezar olacak mı son demime açıp kucağını Günbatımı da siz hiç Semih’i Appo’yu Hacı emmimi düşündünüz mü Kabristanın soğuk kalbinde Zigav bir başka akıyormuş Aras’a doğru Kanni, Haydarkomi Arabayolu sizden ne haber Cengemağara sen ne dersin kartol haşladığım çaynikle Şimdi ne Hakkı dayı ne Emihan amca nede tüccar İhsan dayı Değirmenler yetim Hacı Fikret yok Hacı Hadis yok Ne Bursa’da ararım artık ne de hayal kurarım Buluşuruz belki esrarlı melodiyle mezarın öte kıyısında Yukarı Micingirt’i düşledim kar ortasında milliye dökülüp Topkaya’yı İslamsor’la beraber Altınbulak Matem eser yüreğim amcalar yok Köylüler yok hasret çile yalnızlık Çermesu karataş keklikler ağlez kurunlar Hey Micingirt hey koca çınar sen yadigâr Sen tarihsin tarih kokan yamaçlarınla Özlediğimsin sevdalımsın Ve ben başka hasretteyim bambaşka hasret Bir diyâr-i vatanda ve çok uzaklarda… Micingirt Mevsimler başıboş paslı saatler Umutsuz ıstırap verdi Micingirt Aklıma temsili geliyor yer yer Kalemi hasrete sardı Micingirt Hacı Behzat emmim bahtına küsmüş Hanımı dert yükü sararmış susmuş Titriyor elleri yorgunluk basmış Yürekten bakışıp durdu Micingirt 
____________________________ Haci Hadis amcam özledim seni Ne değirmen kaldı nede kefeni Appoyu düşündüm sönsuza fâni Arayış gurbeti yordu Micingirt Babam muhtar oldu hizmete koştu Hizmet nimet deyip yollara düştü Bursa’ya gelince yandı tutuştu Hicrandı ayrılık zordu Micingirt Çatlıyor yüreğim ataş köz nârda Köylüleri gördüm geçen sahurda Duygularım harap düşlerim hurda Hasretlik bir devri vurdu Micingirt Ömer’in şiiri ozanın sazı Ne kışı yaşıyor ne sever yazı Oğlu imam olmuş yok Hacı Gazi Nerde Hacı Gazi sordu Micingirt Sarıkamış ilçem Micingirt köyüm Ovalar akrabam mevsimler dayım Çok özledim dostlar kınama beyim Her dağın bir adı vardı Micingirt Amme Hafız amca efsunlu sesi Bilal’den yadigâr onun bestesi Okur büyülerdi bütün herkesi Kalp gözü açıktı nurdu Micingirt Bu deli gönlümün son sedasıdır Hasreti figanı ve sevdasıdır Micingirt vefanın ifadesidir Yarama kaplanan kordu Micingirt Tarihtir Micingirt tarih kalesi Evelik kuşburnu yemlik lalesi Bir gece rastladı ayı balası Yankısı şafağı yardı Micingirt Soğanlı yaylası meşe çıralı Şehitler dizili sıra sıralı Esker emmim geldi bağrı yaralı Yorgun ayrılıklar ördü Micingirt Ömer’im anladım bu dünya fâni Köylüler toplandı herkes yabani Sokaklar ahbaplar tanımaz beni Gurbetin gözleri kördü Micingirt Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşık Olmak Zihnim bulut gibi kalbim gam sarar Bugünler nedense esmiyor rüzgâr Düşünmesi ağır sonu belirsiz Kim kime yâr olur hele söyle yâr Yoksul yalnızlıklar tuvallerim var Hissiz iklimlere söz neye yarar Kederler toplarım yönü belirsiz Âşık olmak nasip şairlere yâr Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşık Reyhânî Yılların yükünü almış sırtına Soluyor dermansız Âşık Reyhanî Sözü okyanustur sazı fırtına Mevsimi amansız Âşık Reyhanî Bakışı depremdir duruşu çile Besteleri rüya sazı nafile Özlemiş Zeynel i saz geldi dile Gülleri çemensiz Âşık Reyhanî Gözyaşı sürükler şiir seslenir Hanımı mahsundur üstad hislenir Sus hanım diyerek saza yaslanır Yatıyor gümansız Âşık Reyhanî Ölmek yaman diyor yaban ellerde Acısı depreşmiş gezer dillerde Merhamet mevt olmuş zalim ellerde Yaşıyor harmansız Âşık Reyhanî Nerede micingirt nerede vefa Reyhanî dermansız vallah bu defa Sinemde ızdırap taht kurmuş cefa Bacası dumansız Âşık Reyhanî Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Âşıklar Hep hayâl ederim ümitlenirim Büyük neticeye kilitlenirim Yaratılış âşktır imtihân budur Aşksız tüm kelamlar dedikodudur Mecâzı âşk yönsüz belki gaflettir Umumi rezalet sonsuza settir Gerçek âşıkların arkında mısın Yusuf'un aşkının farkında mısın Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Âşikâre Teslim olur isen başın selamet Terk etmek ihânet nefse bedeni Kin nefret hiçe say dua selam et Çile duygu ilham tek’tir nedeni Pusulamız tek mi hem birdir ilah Tefekkür yudumlar gerçeği gören İzaha ne hacet getir bismillah Başka kapı var mı sonsuz gösteren Mısralarım kavruk hecelerim kül Kendimce eserim inceden ince Arada delalet biraz tevekkül Belki uyanırım vakti gelince Bir nefes ufukta duymazlık niye İçimde ürperti ne deriz yâre Ölümsüzlüklere yazın methiye Aşıklara ağla yâr âşikâre Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Aşinaydın Tıpkı ağlamak şiir Mısraları buğulu Şair aşka can verir Ziyâ üslûp dopdolu Şiir şuursa değer Şuur içinde şuur Mısra soysuzsa eğer Ruhumu kemiriyor Ulvi imgeler varken Ses gelir gözün aydın Aşklar aşkı emerken Cânâna aşinaydın Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Âşk Beynimi çöziyor gecenin izi Katiyyen terk etmez sabaha kadar Gelgitlere alır ifâdemizi Beklenen gülleri koklatır yer yer Rahmetin eşiği âşk var daha ne Hakiki aşklarda aşklar bahane Nice ağlamıştı Behlül-i Dane Fecrin kirpiğinden öptün mü şâir Aşkın rotgeninde bütün ışıklar Teveccühe durur coşar âşıklar Zaman irfân ihyâ kırışıklıklar Belki gökyüzünden müjdeler verir Ben’in fermanından efkârlar eser Bâzen benden uzak bazen beraber Öyle bir hâldir ki hesabı keser Suretini sarar küle çevirir Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Aşk Acı Izdırap Bulut yağmur rüzgâr olup estin de Hasretle savrulan keşke ne oldu Sevgime yer ayır gönül testinde Sükuta boyalı âşka ne oldu Arada geriye çevrilin bakın Susun zerre zerre sözü bırakın Hiçliğin sesiyle kınalar yakın Tesbihtekii zümrüt köşke ne oldu Kalbin suskusuyla sürdün mü devran Sırrın kıvrımında dost gibi davran Dostluğa boyansın ruhtaki eyvan Verdiğin ıstırap başka ne oldu Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşk Ateştir Aşk mecazi dön O’na bak Sema yıldız ister aya İşaret var herşey mutlak Gerek var mı iftiraya Çokluğu geç hiçlik ile Düşündün mü büyük çile Aşk ateştir alma dile İntihar bu dur nereye Sap ve saman zihnin ağıl Kendine gel biraz eğil İnsansın sen hayvan değil Giremezsin hem mereğe İyi kötü bekâ fenâ Nefs musâllat her insana Tevazû iç kana kana Vecd miraçtır er yüreğe Mal mülk mevki şeytan taşa İsyan etme tevbe hâşa Gel nefsinle gir savaşa Sefil olma yerküreye Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşk Bilmez Dünü hem yarını düşündüm bir ân Vâkit bu gün deyip boş ara kaldım Görenleri gören görür her zaman Şemsi dert etmeyen beşere kaldım Fikri bozuklara izâhatı zor Kula kul olmak mı kuldaki onur Ötesi bir nefes sâla okunur Cehli abdallarla şer şere kaldım Hakk’a hayranlık hây bendeki yara Hakikat hıfzedip hakikat ara Kâbe Kudüs Bursa Bosna Buhâra Galiba âşk bilmez bahara kaldım Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşk Diliyorum 
 İçimde fırtına yer gök inledi Naz akşamlarıydı gözlerin tül tül Yorgunum bu günler gam perçinledi Çağır kaygıları şiire dökül Ruhum yıkıldıkça saklanıp sına Vefasız kentlerin şivesi aksın Saklanıp uzaklaş koşarcasına Yoksam da sesimi hep duyacaksın Bütün yalnızlığım suskunluğum sen Katıksız tertemiz sözler var amma Yine dalıp gittim boş ver istersen Yalan bakışlara asla aldanma Ne çok yokuş çıktım altında karın Öksüz çocuk gibi bekledim seni Peşinden koşturdum ağır kumarın Yüzyıllar beklerim gitsen gelmeni Ben senle arındım tasadan kirden Ne güzel yokuşun sırtını oğmak Uzattım elleri diledim bir’den Düşündüm zor değil yeniden doğmak Gözleri mühürlüm sitemkâr yârim Taptaze baharım doyumsuz şarkım Azgın rüzgârlarda senle eserim Her daim tertemiz dupduru arkım Sensiz ölüyüm de kucakla yine Düşleri kamaştır sabahlara dek Zamanı itekle hemen peşine Koruman olayım elimde değnek Açıp kapıları çözsek düğümü Kalpsizin birisin sus biliyorum Bilsen gözlerinde hep öldüğümü Hissettir azıcık aşk diliyorum Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Aşk Gemisi Sus şâir olmaz deme Ufukta yavaş yavaş Çatlayacak hengâme Hakikat kalpten savaş Ağla inle yan döğün Mateme kat gölgemi Gâh tevekkül gâh hüzün Âşk gemisi bu gemi Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşk Gerek Aşk açmış ellerini eşyadan elenerek Bir muştu üflüyordu an bean zaman zaman Aşk büyülü asuman her bahçeye aşk gerek Aşk ölümsüz taht elbet aşk evlad-ı fatihan Bir muştu üflüyordu an bean zaman zaman Aşk açmış ellerini eşyadan elenerek Aşk leylanın ötesi leyla değil aşk gerek Yine baykuş sesleri yine kaos buyurdu Bülbül neymiş gülde kim yolcu kimmiş ey zahit Çözülüş aşk iç içe üç beş yükseliyordu. Aşka kement vurulmaz her an iklim müsait Bülbül neymiş gülde kim yolcu kimmiş ey zahit Yine baykuş sesleri yine kaos buyurdu. İçimdeki o mâna müthiş yükseliyordu Biri tekrar anlatsın perde perde bu aşkı Gerekirse her gece sessizce ağlayarak Bahar böcek çiçek taş yer gök ve yıkık köşkü Bahtsızlara anlatsın tekrar şaha kalkarak Gerekirse her gece sessizce, ağlayarak Biri tekrar anlatsın perde perde bu aşkı El değmemiş besteyle sihirli müthiş köşkü Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Aşk İle Zarif bir esinti hem ne kadar vakur Sanki birçok türkü içime yüklü Lalezar yüreği bakışları nur Nazarı ruhumda köklü mü köklü Tebessüm okşuyor aşk ile tek tek Vuslat dedikleri bu olsa gerek Hâl ile hisseder besbelli gerçek Manzara rengârenk nizam ahenkli Ömer Ekinci Micingirt ____________________________
 Aşk Kaçmış umutlarım gürül gürül eskittim kuşkuları elma şekeri çocukluğum keşke şerbeti sürdüm dilime ve hasadım taşlı tarla aşk kaçmış gözlerime gecelerin zifrine ne destanlar sakladım koşuyorum sabır taşlarını dökerek öfkem cehennem yeşillerim kar altında mevsim uzun sözlerim utangaç gözbebeklerim ustura yüreğim gecekondu ya yürüyüşüm yürüyüşümü sormayın çakırkeyf sarhoş yaş gözlerim gözlerime aşk kaçmış vuslat sokağına nedamet toprağı sığdırmışım avuç dolusu acı küfeler boyu hüzün gam keder fedakârlık zaman bakış hasret şarkıları söylüyorum tespite vasıta benim bahçenin yediverenleri huzursuzluğum kaç bahardır mısralarım dargın ve yorgun ve eskidim neredesin aşk-ı huzur aşk mavisi dörtlükler şiirlerim pek artist cümlelerim sihirli hecelerim tabutluk sahifeler ayışığı yazdıklarım muâllakta gözlerime aşk kaçmış aşk kaçmış gözlerime Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Aşk Nedir Kimine bir mızrak kimine oktur Gerçek târifini bilende yoktur Hasrette hastadır vuslatta doktor Göreni görmeden göremezsiniz Aşk seyir izâhı epeyce çoktur Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşk Sunmak Israrla koşuyorum ona binmek isterim Ümit korku hararet tartışılmaz diyorum Benliğimi çiğneyip aşkı sunmak isterim O dehşetli diyârı duyunca tekliyorum Gecenin ışığından gündüzün karasından Yakarışı düşünür söz veririm anneme Bana tembihat gerek duânın verâsından Ölmeyi bilmiyorsan ölüm ötesi deme Ömer Ekinci Micingirt ____________________________
 Aşk Var 
 Aşk tarifsiz dediler; aşklar hikmet aşklar sır Gerçek aşklar odur ki, hep O'nu hatırlatır Aşk var sûkuta evli ve benzersiz balayı Aşkı aşka söyletmek, âşıkların dileği Aşk var yüreği vermek, karşılıksız tek cümle Meşakkati sırtlayıp aşk söyletsem gücümle Aşk var mevzide Mehmet,secde başında annem Aşk var zulüm zevk gazap, ihtivası cehennem Aşk var dünyevî şehvet iffet yok lânet olsun Aşk var amel-i sâlih, evlilik niyet olsun Aşk var zikrin nizâmı, erenin eteğinde Aşk var hikmet yol gayret arının peteğinde Aşk var öpüştüğünde olâ secdeye cuma Aşk var yerli arabesk, gelir leylaya kuma Aşk var gayya gibidir, çok can yakar bunu yaz Aşk var helâl lokmadır, bozulmaz bayatlamaz Aşk var kalbin yanışı, ebed doğuş sancısı Aşk var tevbe gerekir, sevdanın yalancısı Aşk var çölde adalet, adım Ömer’dir amma Adildir kavgalarım, vuslat var mı muamma Aşk var yakar külliyen,gel gõr yüreğim elle Hayırlara erdirsin, Allah Azze ve Celle Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşk Yaralasın Huzur sevgi nefret birde tevâzu Tefekkür gerçeğin sessiz avazı Bende ki yanışı fark edemedim Çok şeyi idrâktir belki bu mevzu Ömrü ziyan ettim say sıralasın Şöhret varlık riya acz karalasın Aşkı neden hep ben terk edemedim Beni leyla değil aşk yaralasın Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşka Koşan Gerçek aşk nerede özlemim neye Sen nerelerdesin senin hüznün var Olmuşum pranga mahpushaneye Yüreğim virane derin sızın var Yeşerir kururum söyle neyim ben Kaybetmiş gülmeyi meşgaleyim ben Madem aşka koşan divaneyim ben Hele gel haber ver bana sözün var Firavun sokaklar kızıl karası Mavzer gibi tıpkı hasret yarası Kor ola gözlerim meçhul sonrası Ne zaman uyansam yokluk izin var Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşkı Helâl Vuslat bilmez neşvelerdir sensiz aşk Sevda besler çile tüter sonsuz aşk Ar kalmadı düğünlerde toylarda Mecnûn gibi yanar mı hiç donsuz aşk Vuslat bilmez neşvelerdir sensiz aşk Leylâ sesi fısıldaşır zânsız aşk Hiç olur mu hissiyatsız cansız aşk “Bir” kalmadı en cezbeli aylarda İstikâmet müstakimdir yansız aşk Leylâ sesi fısıldaşır zânsız aşk Tek menzildir aşk-ı helâl “ben”siz aşk Tutsağıdır her zilletin dinsiz aşk Sır kalmadı aşk denilen şeylerde Boş hırıltı O'na rağmen Onsuz aşk Tek menzildir aşk-ı helâl “ben”siz aşk Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Aşkım Ağır Dedemden sevdim derdimi Beşikten mezara kadar Nefsim azgın gem vurdumu Söz düşer bizara kadar. Aşkım ağır ruhum dalar Ben mecnunum yâr leylalar Sihirlidir bu sevdalar Götürür nazara kadar Nefis sırtlan dikkat derim Çalın taşa veren kerim Tabut gelir ben binerim Rahat yok huzura kadar Esiyorum üfül üfül Allak pullak titrek sefil Hem acemi hem de ehil Hızır'dan hızır’a kadar. Yılan soksun bu dilimi Zillet etti son halimi Kimse bilmez melâlimi Avamdan vezire kadar Hak Teâla hayreylesin Ömer aşkla seyreylesin Hâl söylesin dil dinlesin Susarım mezara kadar Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Aşkım Sen Hıçkırıklarımın sebebi sensin Bendeki Leyla sen, Aslı’da sensin Kapıldım poyraza, ne dense densin Yemyeşil yayla sen, süslü de sensin Sen hem şefkat suyu dağda türkümsün İdrakte pervazım, şuûr hırkamsın Kokun kekik tadı ziynet farkımsın Ölümsüz sevda sen yaslı da sensin Seninle her zaman senin hiçinde Körkütük gibiyim başka biçimde Kaybetmek tek korkum, azap içimde Biçilmez paha sen misli de sensin Bendeki ağrılar sende hep yara Cennet gölge oldu senli dallara Uzat ayakların vuslattır yâr’e Mis kokan oya sen, mislide sensin Duâ, ötesini kimse bilemez Senli yazgılarım,sensiz gülemez Aşkım sen sevgi sen sensiz olamaz En nezih ana sen faslı da sensin Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşkın İlacı Hikmet irfan izan yemin var asra Dolaş sahraları düşündükçe yan Seni arıyorum gözlerimde kan Yeşerir yazdıkça seni her mısra Ölümün deresi sensiz bu cihan Yer yer netâmetli ama huluslu Varoşlar bilirim usta duâcı Sabır taşlarıdır aşkın ilacı Zihnim berrak gözler bulanık puslu Kendime hükmedip susmak ne acı Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşkıyla Sarhoşum 
 Dalga dalga mehtap baktım yüzüne Bu gün ben bir hoşum değme keyfime Tılsımlı tebessüm daldım hüznüne Aşkıyla sarhoşum değme keyfime Nakış nakış ruhum nazar bitince Son buldu seherde horoz ötünce Çorbalar dualı kaşık atınca İçmişim bir hoşum değme keyfime Edep büklüm büklüm vefa yerinde Şeytan esir olmuş yok içlerinde Çaylarda demlenmiş içtim serinde Ruhumla doymuşum değme keyfime Bu nasıl güzellik bu nasıl töre Sahâbe caddesi ermişler sırra Yüzün dön usulca koş gel o yâre Âşıklar bulmuşum değme keyfime Bu dünya fânidir faniler duyun Köpükten saltanat sırlı bir oyun Kadem bastım sırra değişti huyum Ölmeden ölmüşüm değme keyfime Mahşer uğultusu gelmez gülmeye Unuttum ölümü geldim ölmeye Yeter ki kul hakkı Ömer gelmeye Helallik almışım değme keyfime Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşklar Vesile Kaderin ziyneti seçtiğim sensin Ömrünü ömrüme biçtiğim sensin Ve çölde su gibi içtiğim sensin Acıyan hislerim senle tatlanır Istırap yüklenip kaçtığım sensin Aşka gider yollar kalk senin ile Duygular yeşerdi rüyalar bile Vuslatı ben değil Allah’dan dile Ölümsüzlük başlar aşk kanatlanır Gâye O’na gitmek aşklar vesile Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşklarımız Gürül gürül marifet Ariftir aşklarımız Yudum yudum zarafet Zariftir aşklarımız Anadolu’m bağrıdır Kıblesi hep doğrudur Leylalara çağrıdır Tariftir aşklarımız Dünya-ukba kâresi Sihirlidir yöresi Milli ruhtur töresi Ma’riftir aşklarımız Neşvesi var Ömerde Lokman olur her derde Orkestra hoş bu yerde Girifttir aşklarımız Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aşure 
 Tövbelerin kabulü Rahmet mağfiret gülü Davet edin her kulu Duyurun tüm beşere Dostlar bu gün aşure Davud’un tövbesini İdris’in rütbesini Musa’nın su sesini Duyurun tüm beşere Dostlar bu gün aşure Nemrut ateş yığını Yunusun balığını Firavun kılığını Duyurun tüm beşere Dostlar bu gün aşure Aşure âşk sanatı İnfâk ikram kanadı Süleyman saltanatı Duyurun tüm beşere Dostlar bu gün aşure Pişir dağıt hoş ikram Bereketi bir yıl tam Süfyân Sevrî anlatan Duyurun tüm beşere Dostlar bu gün aşure Sadaka ver oruç tut Yetim doyur ve unut Bütün sene kefâret Duyurun tüm beşere Dostlar bu gün aşure Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Ateist 
 İzâhatım kısa sebebi çoktur Şirkte ısrar edip idrâkte yoksun Oyun çetin oyun tekrarı yoktur Zıtları görürsün gerçeğe baksan Empatiyle epey derin düşündüm Ölümsüzlük yoktur sizin oyunda Düşününce ezel ebed kuşandım Düşünmemek kurda koşan koyunda Sizleri severim yemin yok inan Sırtını yaklaştır sırtıma yasla Ve aynı düşünmek ebedi hüsran Dostluklar eyvallah kardeşlik âsla Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Ateşten Gömlek 
 Dikenler içinde güller açılır Makamı serveti terk edeceksin Vahdetle vatana değer biçilir Sen bunu gayretle seyredeceksin Geç öte yakaya suçtur durduğun Rabbelalemine aşktır vardığın Gayeyi hilkattir zihin yorduğun Batılı temelden çürüteceksin Tahkik-i imandır kur’an bilinci Ve şirke zapturapt olanlar kinci Nefsin kahyaları deseler dinci Sabrı soluklayıp kahredeceksiniz Verene kulak ver eyle tahammül Mahzun bir tebessüm yollara dökül Ateşten gömlektir buyurdu resul Ömr-ü bakiyede fark edeceksin. Susuz beldelere yağmur ol yetiş Yarinin yoluna koşmak ne müthiş Zalimlere yumruk mazlumlara eş Sarıp sarmalayıp nakşedeceksin Kalbin vuruşları lütuftur şâir Zindana atsalar zulüm ve sâir Sürseler köy bucak şehir be şehir Eyyubi sabırla sabredeceksin Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Atlar Ahşap ev ruhunda şahlanan atlar Şaşırtan haşyeti görebilirsin Bir nesli uyuttu bizim haydutlar Boyasız gözleri yorabilirsin Beyni müstakime raptetmek zordur Zihinler kaskatı simsiyah kördür Ve şafak doğuyor parıltı vardır Şükür seccadesi sarabilirsin Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Atsız Sözler okka gibi cürümler hadsiz Yine de sûs melûn demem adama İslam’la sorunlu şu bizim Atsız Hâk dâva İslamsız olmaz kardeşim Zemzemle gürleyen suyum bu benim Sabır topluyorum huyum bu benim “Asım’ın Nesli” kim, buyum bu benim Atsızlar Asım’ı bilmez kardeşim Felsefe pervazsız bırak deliyi Ayete muhâlif müptezeliği Sattım On’suz olan gevezeliği Hakikat şakaya gelmez kardeşim İnsana hürmeten lânet deyip dur İfâde şirk çürük, şiirde bodur Atsız şâir değil, bir palyaçodur Münkir den Türk-İslam olmaz kardeşim Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Aveneler Tükür sokaklara rüsva et gitsin Zihnim zehir gibi ne deyim işte Boş ver diyor isen it oğlu itsin Deyyus adayısın sen bu cümbüşte Fahişenin zulası esiri etin İffet yangınıyla geçti seneler Ve sen kılıfısın her nedâmetin Şehvetin esvabı ve aveneler Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Avuntu ıslak bir fısıltı sıkıntılı gözler uçsuz belirsizliklere geçit verir mısralara çarpan umutlar sokağına âh izleri bırakır nabzın şakırtısı ömrü öğütür yekpâre kalır avuntu Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Ay Gün 
 Epey salıverdim tahrip ettim dün Bana acı gerek bünyeme sabır Hakikat aşkıyla beklerim gün gün Belki o gün gelir belki bir kabir Dilim ne söyler ki bilmem ki hâşa Kutsi sevda gerek engeller âşa Saat mevsim ay gün düştüm ataşa Çok şeyler düşündüm getirdim tekbir Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Aylan Bebek 
 Çocuk çaresizim yaş döksem bile Ne kadar söz varsa mahşere kaldı Sen değil vicdanlar vurdu sâhile Dünya zalimlere, Beşer’e kaldı Lânetlik ne varsa tekâmül etti Sessizlik dehşetli yaktı kül etti Hangi kemal vasfı tahâmmül etti Esecek kasırga sehere kaldı Bu tür tahammüller zül mûsibettir Kelime tükendi uyarı nettir Dünya İsrail’e tasmalı ittir Arsızlar arsıza, şer şer’e kaldı Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Ayna 
Fetva Verince Elâ göz mahmur bakış Aynaya baktım sabah Gönlüm bahar sima kış Dünden eser kalmamış Ömür geçmiş ben on beş Baş aşağı kar yağmış Çisi çisi su sesi Bakışırken aynayla Müthişti ezân sesi Yıka kirli yüzünü Dedi seher vaktinde Anladı içyüzümü Derken gün ışıklandı Tekrar ayni hengâme Mevcudat ayaklandı Titredi ayaklarım Ayna fetva verince Buz oldu yataklarım Ki silkinip ürperdim Ayna tufan gibiydi Ve son defa söz verdim Hûşu bendimi sardı Ümit korku muhâbbet Bir füsunlu bahardı Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Ayrılık terk etti aniden köhne dünyayı sessizce bir solukta ateş çığlık gibi bambaşka sımsıcak uzun soluklu dil ıssız suskun uçsuz kefen kokulu hatıralar devşirip terk etti boğulmuş meğer acının dokunuşları umulmayan sızısı hüznün nameleri çatlattım gaflet çanağını recâ bestesiyle döndüm baktım geriye bir ben vardım bir de fatiha Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Ayrılırken Gerçeğin ıslığı konu pek derin Dönüş bileti var sanki fakirin Bir hoş sâda kulun tek zenginliği İster râhmet deyin ister hep yerin Çınar altı olsa rahat ve serin Eli yüzü düzgün selamlar verin Havf-reca haykırış ruh dinginliği Ara sıra bir fatiha gönderin Bir miktarda elbet başımda durun Ayakta durmayın lütfen oturun Sessiz sevdalardır âşk enginliği Ayrılırken selamımı götürün Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Az Evvel Uyandım sabaha gelmiş akşamım Ecel şarkısını tattım az evvel Duyumsatmadığım melun evhamım Çığlığa çığlığı kattım az evvel Bir nefes ötesi yoldadır her ân Bir yanım put dolu bir yanım kurân Tepemde kahkaha âh süflü zaman Gamsız kalemleri sattım az evvel Sus mermisi gibi derine varım Neyi kaybetmişim neyi ararım Hesabım karışık karışık kârım Yokun kucağında bittim az evvel Yazdım patavatsız yönüm irşada Ya bir nasuh ölüm veya şüheda Yer yer çırpınırım dilim ifşâda Gittim ötelere gittim az evvel Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Azze Ve Celle 
 Getir salâvatı oku yâsîn-i Hangi nağme siler kalbin pasını İki ayrı âlem eşsiz hikmete Aşk ile gizlemiş haritasını Boşa mı hemze be elif nun mimler Renk renk sahifeler nurlu iklimler Dünya ve kâinat yürü sünnete Beynine sığar mı onsuz hacimler Kalp ve dudak yoksa nazar et elle Izdırap tadarsın yoksa ecelle Tedbir takdir ile amel niyete Kimin kelâmı hem “azze ve celle” Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Baba 
 Seninle yedi iklim sevdalar kuşanırım Kovalar rüyâları seninle uyanırım Rüyalarda Micingirt dağları sanki ağlar Nerede muhkem mâzi ağıt beynimde çağlar Şiirlere sığmaz ki o günler rüyâ baba Depreşti kederlerim düştüm hayhuya baba Sensin benim mehtabım sen ışığım lambamsın Micingirt’in hafızı yorgun çınar babamsın Değirmen heybe tarla yetim sensiz kimsesiz Ne artık Hacı Hedis ne de Semih ne de biz Çaresizlik bendeki hasret sesi yaz ha yaz Sen varsın eski toprak sakalların bembeyaz Ya uğurlayan dostlar mezâr İnkaya baba Bulutlandı gözlerim döndüm sılâya baba Seherde âşk duyulur, öptüm şükrettim baba Aşk serptin fecirlere sen hep zikrettin baba Ayrılık bana mahşer, senle doluyum yine Endişeler dokunur vâktimin en yerine Sen bükülmez sadakat sıdkı hâl ile verdin Telkin ederdin hakkı Hakkın rızası derdin Arşa yükselen duam gönlümde hep şadımsın Lapa lapa bereket sevincim feryadımsın Şükür burdasın varsın sevinçten ne yapayım Uzat nasırlı eli, tekrar tekrar öpeyim Babam H.Coşkun Ekinci’nin ellerinden öper tüm babalara hürmetler sunuyorum. Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Babam Sükûnette Efem sükûnette kavrulan ocak Anam bakışların göğü yakacak Sizi ağlatmaya cüret eden kim İsmin ne mübarek âh be Mehmet'im Mehmed şahlanıyor sefahatte sen Öptüm Yunusların metânetinden Vatan süngülenmez duymayan duya Artık uyanmışım yatmam uykuya Sabrım mert dağ gibi işim haykırmak Asrın hesabına yaz hınçlarımı Hakkın izzetidir kalemi kırmak Tevhitle biledim kılıçlarımı Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Babı Ali Kırıntısı Her bucağın hazımsızlık nesin sen Bilir misin ruh halini neyin var Açmış ağzın uğulduyor cehennem Korku ektin öfke biçtin canavar Ne kederden ne sevinçten anlarsın Zikzakların sürünüyor yerlerde Yaktı beni dine inat din dersin Hesap yakın çok yaklaştı ilerde Sırtımdan in in sırtımdan in artık Akıl ermez fetvalar ve laklaklar Köksüz sözler ve âsımı kararttık Köle kokan kırıntılı şakşaklar Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Bağdat Billurca bakıştık dertliydi anam Topraktan balçıktan biraz söz ettik Çağıl çağıl aktı yaşlı yüreği Dedi ki evladım yine yaz ettik Her gece arsızlar evlere yürür Gelini kızanı alır götürür Müslüman gaflette kâfir kudurur Vicdanı zillete kattık toz ettik Ateş var Ömerim ateş Bağdat'ta Arşa vurdu figan bizler rahatta Yıldızlar şahittir şahit sıratta Köprüyü geçmeden yolu buz ettik Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Bağır Bu kirlenen gözyaşıdır Derdim ağır bu günlerde Kör ihtiras yoldaşıdır Vicdan sağır bu günlerde Kefen bezi yıkar beni Ve sırtladık nefret kini Kim mürteci kim medeni Hesap ağır bu günlerde Mahzen ettik şehirleri Zayi ettik hayırları Dertten yazdık şiirleri Vezin kahır bu günlerde Konuş konuş koş nafile Şiir yalan hece hile Yazıyoruz bile bile Yavaş bağır bu günlerde Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Bağırtınız Istırap asrın âhı Ebed gerçeği arar Bağırtınız günâhı Keşke duyana kadar Yara tuzlamak kime Varı izlemek kime Giz’i gizlemek kime Sır ifşâ neye yarar Meteryal gerer geni Ruh parçalar bedeni Buruştur gör gölgeni Kime niye neler var Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Bahar Billur billur bahar köpürür her yan Nakşeder sırrını seyir peş peşe Semavi orkestra hu senin deryan Cezbeder muhabbet kardeş kardeşe İnancın kalemi yazar derince Vuslata açılır görenin sesi Zihnen kemalat yok pek yeterince Endişe terk etmiş hemen herkesi Yine de ben derim bahar bir sera Aşkın renkleriyle içimde huzur Alıp son baharda götürse yâre O’nun musikisi âlemlere nur Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Bahtiyar İdrâk denge ve sırat İrfân yoksa ısır at İnkârın basitliği Zân ihânet nakarat Akıl yalana kuyruk Zaman mekândan ayrık Rakamları terk edip Hiçliğe koş der buyruk Tedbir takdir ne çare Âyet var âşikâre Bireysellik zillettir Benim gibi duçara Tefekkür ek tâkva sür Kalpten dudağa üfür Kaderine râzı ol Rızasına götürür Sâmimiyet yâre yâr Rengârenk diyâr diyâr Günahkârlar perdeli Günahsızlar bahtiyar Ömer Ekinci Micingirt ____________________________ 
Bakraçlar Kokuyor Ellerim pek kirli gözlerim kördür Zulme sessizliğin ihâneti var Kanlı taşlıklarda yürümek zordur Göğsümde hilâl’in harareti var Neyi yazıyorlar kalemler neyi Myanmar’da kan kusturan kahpeyi Yazar mı kızartmış siyon enseyi Bakraçlar kokuyor insan eti var Ömer Ekinci Micingirt
 ____________________________ 
Bana Baktı En keskin mevsimlerde engebe yürüyorum Uğultunun içinde alev ateş yaş aktı Zihnim tarla ben sapan durmadan sürüyorum İçime bir coşkunluk bir suskunluk bıraktı Yüzüme bir ağartı aslıma varıyorum Daha gün başlamadan belki bir kuşluk vakti Her eylemim ölçülü mihenge vuruyorum Kim şâir hem kim edip kim usta kim çıraktı Söz dokunur dokunmaz bir şeyler arıyorum Varoluş yok oluşlar kimler kimleri yaktı Dağ varsa vardır Ferhat, ak-kara soruyorum Ara ara oynanan meçhul bir çıngıraktı Son güz izdüşümleri eylüle vuruyorum Geçmişi peçeledim yaşanmış bir pıtraktı Duygularım saltanat zihnimi yoruyorum Her daim aynı tören yaz kış aynı fraktı Bir sükût kadar derin saygıyla duruyorum Az daha büyüleyip aklımı alacaktı Ki hoşluk yaşıyorum ermeden eriyorum Tüm varlığı benim ki benim ya bana baktı Ömer Ekinci Micingirt

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...